ÇEVRE - 27 Aralık 2025 Cumartesi 09:43

Kahramanmaraş’ta otobüslerde ücretsiz aktarım

A
A
A
Kahramanmaraş’ta otobüslerde ücretsiz aktarım

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, belirli otobüs hatları arasında 70 dakika içerisinde yapılacak aktarmalardan ücret alınmayacağını duyurdu. Hem tam kart hem de indirimli kart sahibi vatandaşlar ücretsiz aktarım hizmetinden yararlanabilecek.


Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, toplu taşıma kullanıcılarını yakından ilgilendiren yeni bir uygulamayı daha hayata geçirdi. Vatandaşların daha konforlu, ekonomik ve kesintisiz bir yolculuk yapabilmesini amaçlayan düzenleme kapsamında, belirli otobüs hatları arasında yapılacak aktarmalar ücretsiz olacak.


Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan açıklamada; 7 - 8, 3 - 18, 11 - 18, 12 - 18, 33 - 18, 35 - 16, 30B - 18, 36B - 18, 39B - 37 ve 32B - 37 numaralı hatlar arasında 70 dakika içerisinde gerçekleştirilen aktarmalardan ücret alınmayacak. Bu uygulama sayesinde özellikle birden fazla araç kullanmak zorunda kalan vatandaşların ulaşım maliyetlerinin azaltılması ve şehir içi hareketliliğin daha pratik hale getirilmesi hedefleniyor. Ücretsiz aktarma hizmeti, indirimli kart ve tam kart kullanıcıları için geçerli olacak. Ancak uygulama; abonman kartlarda ve kredi kartları ile yapılan binişlerde geçerli olmayacak. Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, şehir içi toplu taşıma hizmetlerinin hem kalite hem de fiyat açısından daha ulaşılabilir hale getirilmesi için çalışmaların aralıksız sürdüğü vurgulandı. Açıklamada; vatandaş memnuniyetini önceleyen uygulamaların artarak devam edeceği, toplu taşıma altyapısının güçlendirilmesi ve hizmet çeşitliliğinin artırılması için yeni projelerin de gündemde olduğu ifade edildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Dahiliyeye başvurular artıyor: Metabolik ve kronik hastalıklar ön planda Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, İç Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Özgür Kılıç, iç hastalıkları polikliniklerine başvurularda son yıllarda belirgin bir artış yaşandığını belirterek, "Özellikle metabolik ve kronik hastalıkların son yıllarda belirgin şekilde arttığını görüyoruz" dedi. İç hastalıkları polikliniklerine en sık halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, çarpıntı ve nefes darlığı şikâyetleriyle başvurulduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, "Mide-bağırsak şikâyetleri, tansiyon yüksekliği, kan şekeri düzensizlikleri, kilo değişiklikleri, tiroit yakınmaları ve enfeksiyon bulguları da sık gördüğümüz başvuru nedenleri arasında yer alıyor. Son yıllarda obezite, insülin direnci, metabolik sendrom ve karaciğer yağlanmasıyla ilişkili başvurularda da belirgin bir artış var. Kronik hastalığı olan bireyler ise düzenli kontrol ve tedavi planlaması amacıyla sık başvuruyor" dedi. 2025 yılında öne çıkan hastalıklara değinen Kılıç, metabolik ve kronik hastalıkların ön planda olduğunu belirterek, "Diyabet ve prediyabet, hipertansiyon ve kalp-damar risk faktörleri, tiroit hastalıkları, obezite ve buna bağlı komplikasyonlar, karaciğer yağlanması, solunum yolu ve viral enfeksiyonlar ile stres ve kaygı ilişkili bedensel yakınmalar en sık karşılaştığımız başlıklar arasında yer alıyor. Toplumda hareketsizlik ve düzensiz beslenmenin artması bu tabloyu belirgin şekilde etkiliyor" diye konuştu. Başvuruların yaş gruplarına göre dağılımına da değinen Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, toplam başvuru sayısının hâlâ orta yaş ve ileri yaş grubunda daha fazla olduğunu söyledi. Kılıç, "Ancak son yıllarda genç yetişkinlerde de belirgin bir artış görüyoruz. Gençlerde daha çok insülin direnci, obezite, reflü ve mide şikâyetleri, tiroit fonksiyon bozuklukları, stres ve uyku düzensizliği öne çıkıyor. İleri yaş grubunda ise diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları ve çoklu kronik hastalıkların takibi ön planda" şeklinde konuştu. Dahiliyeye başvuruların artış nedenlerine de değinen Kılıç, bu durumun birçok faktöre bağlı olduğunu belirterek, "Yaşam süresinin uzaması, kronik hastalıkların artması, hareketsiz yaşam ve beslenme bozuklukları, obezite ve metabolik sendromdaki yükseliş, pandemi sonrası sağlık farkındalığının artması, rutin kontrollerin yaygınlaşması ile yoğun stres ve uyku düzensizliği başvuruların artmasında etkili oluyor" ifadelerini kullandı. "Masa başı yaşam, kronik stres, uyku bozukluğu" Beslenme alışkanlıkları, stres ve yaşam tarzının hastalıkların görülme sıklığını doğrudan etkilediğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, "Hazır ve yüksek kalorili gıda tüketimi, düşük fiziksel aktivite, masa başı yaşam, kronik stres, uyku bozukluğu ile sigara ve alkol kullanımı; diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, karaciğer yağlanması ve kalp-damar hastalıklarının artmasına neden oluyor. Bu da dahiliye başvurularını yükseltiyor" açıklamasında bulundu. Topluma mesaj da veren Kılıç, şunları söyledi: "Düzenli egzersiz, dengeli beslenme, stres yönetimi ve rutin sağlık kontrolleri; bugün sık gördüğümüz metabolik ve kronik hastalıkların önemli bir kısmını önleyebilir. Sağlık başvurularının artması, toplumun kendi sağlığını daha çok sahiplenmeye başladığının da bir göstergesidir."
Kocaeli Körfez Mimar Sinan’da 28 sokak baştan sona yenileniyor Körfez ilçesi Mimar Sinan Mahallesi’nde altyapısı tamamlanan bölgede 28 sokağı kapsayan, yaklaşık 10 kilometrelik üstyapı yenileme çalışmaları başladı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, vatandaşlara daha konforlu ve güvenli yaşam alanı sunmak amacıyla altyapı ve üstyapı çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda Körfez ilçesi Mimar Sinan Mahallesi’nde altyapı çalışmalarını tamamlayan büyükşehir ekipleri, kapsamlı üstyapı yenileme projesini başlattı. Mimar Sinan Mahallesi Mehmet Akif Ersoy Caddesi’nde 550 metrelik bölümde binder asfalt serimi tamamlanırken, cadde boyunca yaya kaldırımlarındaki onarım çalışmaları devam ediyor. Denizciler Caddesi’nde ise trimer kazı ve PMT seriminin ardından asfaltlama yapılacak. Yaklaşık 10 kilometrelik alanı kapsayan 28 sokakta yürütülen proje kapsamında yollar, kaldırımlar ve bordürler baştan sona yenileniyor. Çalışmalar öncelikle mahalledeki ana arterlerde sürdürülüyor, ardından ara sokaklara geçilecek. Mahalle baştan aşağı yenileniyor Proje kapsamında 16 bin 137 metreküp kazı, 11 bin 520 metreküp dolgu ve 9 bin 870 metreküp trimer kazısı yapılacak. Ayrıca 6 bin metrekare baskı beton, bin 400 metreküp süpürge beton, 26 bin ton plent-miks alttemel ve temel serimi planlanıyor. Çalışmalar dahilinde 20 bin 455 ton bitümlü binder ve aşınma asfaltı, 2 bin metrekare prefabrik beton parke ve 2 bin 500 metre prefabrik beton bordür imalatı gerçekleştirilecek. Projede şu ana kadar yüzde 17 oranında fiziksel ilerleme sağlandı. Üstyapı çalışmalarının 2026 yılı Ağustos ayında tamamlanması hedefleniyor.
Samsun Türkiye’de manda popülasyonu tehdit altında Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bakiye Kılıç Topuz, dünyada manda popülasyonu ve manda sütü üretiminde önemli artışlar yaşanmasına rağmen Türkiye’de tam tersine ciddi bir düşüş olduğunu belirterek, Türkiye’nin dünyada manda popülasyonunun en hızlı azaldığı ülke konumunda olduğunu söyledi. Doç. Dr. Bakiye Kılıç, son 30 yıla ait verileri değerlendirdiklerini ifade ederek, "Dünyada manda popülasyonu yüzde 34 oranında artarken, Türkiye’de bu oran yüzde 53 azalmıştır. Yaptığımız analizler sonucunda manda popülasyonunun ciddi bir tehdit altında olduğunu söyleyebiliriz" dedi. Türkiye’deki manda varlığının önemli bir bölümünün Samsun’da bulunduğuna dikkat çeken Topuz, "Türkiye’de yaklaşık 162 bin manda bulunmaktadır. Bunun 80 bini süt mandasıdır ve toplam hayvan varlığı içinde yüzde 12’lik bir paya sahiptir. Samsun, Türkiye’deki manda popülasyonunun en önemli merkezidir. Samsun’daki manda varlığının yüzde 60’ı Bafra ve 19 Mayıs ilçelerinde yoğunlaşmıştır. Biz de projelerimizi bu popülasyon üzerinden yürütüyoruz" diye konuştu. "Nicelikten çok niteliğin ön plana çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz" Türkiye’nin manda sütü üretiminde dünya genelindeki payının oldukça düşük olduğunu vurgulayan Topuz, "Türkiye’nin manda sütü üretimindeki payı yüzde 0,04 seviyesindedir. İtalya ile manda sayımız benzer olmasına rağmen, manda sütü denildiğinde dünyada ilk akla gelen ülke İtalya’dır. Bunun en önemli nedeni dünyaca ünlü mozzarella peynirinin manda sütünden üretilmesidir. Burada nicelikten çok niteliğin ön plana çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Markalaşma sağlanırsa, sayı olarak az olsak bile nitelik açısından ön planda olabiliriz" ifadelerini kullandı. "Manda sütü üretim değeri sadece çiğ süt olarak 3,4 milyar TL ile 6,5 milyar TL arasında" Manda sütünün ekonomik değerine de değinen Doç. Dr. Kılıç Topuz, "Türkiye’de manda sütü üretim değeri sadece çiğ süt olarak 3,4 milyar TL ile 6,5 milyar TL arasında değişmektedir. Bu süt tereyağı, kaymak ve yoğurt gibi işlenmiş ürünlere dönüştürüldüğünde ekonomik değeri 3-4 kat daha artmaktadır. Samsun’da 19 bin 495 manda bulunmakta, bunların 11 bini süt mandasıdır. Samsun’da manda sütü üretiminin ekonomik değeri 475 milyon TL ile 900 milyon TL arasında değişmektedir" şeklinde konuştu. Mandacılığın kârlı bir hayvancılık faaliyeti olduğunun altını çizen Doç. Dr. Topuz, şunları söyledi: "Mandacılıkta maliyetler diğer hayvancılık faaliyetlerine göre çok daha düşüktür. Mandalar hastalıklara karşı daha dirençlidir ve iklim değişikliğine uyum kapasiteleri oldukça yüksektir. İnsan sağlığı açısından da manda sütü sığır sütüne göre daha avantajlıdır. Manda sütünde protein oranı daha yüksek, kolesterol oranı daha düşük ve mineral madde içeriği daha fazladır. Ayrıca manda etinin kalori değeri sığır etine göre daha düşüktür."