Yerel Haberler
İzmir
Seferihisar’da her gün 250 haneye sıcak yemek 24 Ocak 2025 Cuma - 11:08:41 Sosyal belediyecilik anlayışıyla ilçenin tüm mahallelerinde uygulamayı sürdüren Seferihisar Belediyesi, ihtiyaç sahibi vatandaşların günlük üç öğün yemeğini karşılıyor. Seferihisar Belediyesi Tepecik Kadın Eli Mutfağı’nda, belediye çalışanları ve Dokuz Eylül Üniversitesi Seferihisar Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencileri tarafından belirlenen sağlıklı menüler, hijyen kurallarına uyularak titizlikle hazırlanıyor. Aşevi çalışanları günlük kalori hesabını göz önüne alarak haftanın her günü birbirinden lezzetli yemekleri pişiriyor. Hazırlanan yemekler ihtiyaç sahibi yaşlı ve engelli vatandaşlara belediyeye ait araçlar ile ulaştırılıyor. Seferihisar’da komşusu aç iken tok uyumaya karşı duran Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin “Vatandaşımız ekonomik kriz dolayısıyla yorulmuş durumda. Bu nedenle öncelikli görevimiz sosyal dayanışma bütçelerini artırmak. Seferihisar’da göreve geldiğimiz andan itibaren “Seferihisar’da kaynamayan tencere bırakmayacağız” diyerek pek çok desteğimizle hemşehrilerimizin yanında olduk. Hemşehrilerimizin memnuniyetlerini gördükçe, duydukça mutlu olduk. Sosyal belediyecilik anlayışımızla yolumuza devam edecek, komşularımızın yanında olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Sosyal yardımlardan yararlanmak isteyen vatandaşlar, uygun kriterlere sahip olmaları halinde Seferihisar Belediyesi Sosyal İşler Müdürlüğü’ne başvuruda bulunabiliyor.
24 Ocak 2025 Cuma - 11:03 Bayraklı’da U-10 Cup turnuvası görkemli finalle tamamlandı Bayraklı Belediyesinin geleneksel hale getirdiği U-10 Cup Futbol Turnuvası, nefes kesen final maçlarıyla sona erdi. Şehit Ümit Boz Futbol Sahası’nda gerçekleşen karşılaşmalarda, 12 takımın 240 sporcusu şampiyonluk için ter döktü. Kıyasıya geçen turnuvada Soğukkuyuspor şampiyon oldu. Spor okullarıyla yaz-kış 18 farklı branşta binlerce çocuğu sporla buluşturan Bayraklı Belediyesinin düzenlediği U-10 Cup Futbol Turnuvası’nın finali, Şehit Ümit Boz Futbol Sahası’nda coşkulu bir atmosferde gerçekleştirildi. Turnuvada 12 takımda toplam 240 sporcu centilmenlik çerçevesinde şampiyonluk için mücadele etti. Turnuvanın sonunda Soğukkuyu Spor şampiyon olurken, Yamanlar Esen Spor ikinciliği, Çay Mahalle Spor üçüncülüğü, Nafiz Gürman Spor ise dördüncülüğü kazandı. Büyük bir heyecana sahne olan final maçlarının ardından dereceye giren takımlara kupa ve madalyalarını Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal ve meclis üyeleri takdim etti. Kupalarını kaldıran Soğukkuyu Spor’un sporcuları ve teknik ekibi, şampiyonluğu coşkuyla kutladı. Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, “Bayraklı Belediyesi olarak 18 branşta düzenlediğimiz spor kursları ile binlerce çocuğumuzu her yıl sporla buluşturmanın gururunu yaşıyoruz. Sporun, çocuklarımızın fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerinde ne kadar büyük bir rol oynadığını biliyoruz. Onların spor ile tanışarak, takım ruhunu öğrenmeleri, özgüven kazanmaları ve dostluklar kurmaları bizim için en önemli işlerden bir tanesi. Bu kapsamda sahada mücadele eden tüm çocuklarımız, sadece birer sporcu değil; aynı zamanda geleceğimizin teminatı, özgüveni yüksek, sağlıklı bireylerdir. Burada, şampiyonluğun yanı sıra önemli olan, birlikte mücadele etmek, öğrenmek ve eğlenmek. Bu turnuvanın gerçekleşmesinde emeği geçen spor işleri müdürlüğümüze, tüm antrenörlerimize, sporcularımıza ve velilerimize, teşekkür ediyorum. Sporun ve sporcunun her zaman yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
24 Ocak 2025 Cuma - 10:19 Kalın bağırsak kanseri artık sadece yaşlılık hastalığı değil Annesini ve ağabeyini genç yaşta kalın bağırsak kanserinden kaybeden Mardinli 26 yaşındaki Onur Cevheroğlu, aynı kadere 3. evrede yakalandı. Tanının bir yıl önce tesadüfen koyulduğuna dikkat çeken Cevheroğlu, “Kimse kaderini tesadüflere bırakmasın ve zamanında gerekli tetkikleri, taramaları yaptırsın” derken, Prof. Dr. Cem Terzi erken başlangıçlı kolorektal kanserlerin küresel olarak artış gösterdiğini söyledi. Terzi, “Maalesef genç erişkinler için alarm zilleri çalıyor. 2023’de yayınlanan bir araştırmaya göre, 1995’te 10 kalın bağırsak kanserli hastanın biri 55 yaşın altında iken bugün tanı konulan her 5 hastadan biri bu yaşın altında. Kolonoskopi kolorektal kanseri önleme ve erken teşhis için harika bir araç, ancak yeterince yararlanamıyoruz.” dedi. Anne ve ağabeyini kaybetti Mardin’de yaşayan Onur Cevheroğlu (26) annesini ve ağabeyini hayattan koparan kalın bağırsak kanseri tanısının 2023 Aralık’ta konulduğunu söyledi. Kalın bağırsak kanserinin ailesinde ilk kez annesi Sadiye’de görüldüğünü, ardından aynı tanıyı ağabeyi Ferhat’ın aldığını belirten Onur Cevheroğlu, şöyle konuştu: “Annemi 42, ağabeyimi 24 yaşındayken bu hastalıktan kaybettim. Annemi kaybettiğimde 2, ağabeyimi kaybettiğimde 18 yaşımdaydım. Ağabeyime tanı koyulduktan sonra bana kolonoskopi yapıldı, temiz çıktı. Sonrasında başka bir tetkik yaptırmadım. 2023 Aralık’ta apandisit ameliyatı oldum, bu süreçte yaşadığım sıkıntılar üzerine kolonoskopi yapıldı ve kalın bağırsak kanseri tanısı aldım. Tesadüfen ortaya çıktı. 3. Evreymiş. Ocak 2024’te İzmir’e Acıbadem Kent Hastanesine geldim. Prof. Dr. Cem Terzi ameliyatımı gerçekleştirdi, sonrasında memlekete döndüm. Ameliyat sonrasında Diyarbakır’da kemoterapi gördüm. 12 kür sonunda 3 ayda bir kontrole çağrıldım. Kontrol için çekilen PET CT’de lenflerde nüks saptandı, geçen Aralık sonunda bir kez daha ameliyat masasına yattım. Şimdi iyiyim. Biri kız üç kardeşim var. Hepsine kolonoskopi yapıldı ve normal çıktı. Ancak bu kez tedbiri elden bırakmayacağız ve gerekli kontrolleri zamanında yaptıracağız. Başıma gelenlerden sonra kontrollerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Arabalarımıza verdiğimiz değeri kendimize vermiyor, arabaları kontrolden geçirtip kendimizi hiçe sayıyoruz. Oysa yılda bir yaptıracağım kontrolle bir şey kaybetmeyiz ama sağlığımızı, canımızı kazanırız.” Kalın bağırsak kanseri artık sadece yaşlılık hastalığı değil Öte yandan Acıbadem Kent Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Kolerektal Cerrah Prof. Dr. Cem Terzi, hastası Onur Cevheroğlu’nun kalın bağırsak kanserinin genç erişkin olarak örnek vaka olduğunu söyledi. Cevheroğlu’nda tek şikayetin karın ağrısı olduğunu, apandisit ameliyatından sonra geçmeyince yapılan kolonoskopi ile tesadüfen kalın bağırsak tanısı koyulduğunu belirten Prof. Dr. Terzi, şöyle devam etti: "Hastamızın durumu şimdi iyi. İlk kez 18-19 yaşlarında yapılan tetkikte her şey normal çıkınca bir daha gerisini getirmemiş. Oysa genetik olarak bir risk varsa, sağlıklı kişilerde 5 yılda bir yapılan kolonoskopi, bu kişilerde 2 yılda bir yapılmalı. Bu hastamızın her iki yılda bir kontrol olması gerekiyordu. Bu vaka bize kolonoskopinin erken tanı için önemini ortaya koymaya yetiyor. Artık kalın bağırsak kanserini yalnızca yaşlı insanların hastalığı olarak görmememiz gereken bir noktadayız; genç erişkinler için alarm zilleri çalıyor! Vaka sayılarındaki artışla başa çıkmak için bu yeni durumun; erken yaşta ortaya çıkan kalın bağırsak kanseri nedenlerinin anlaşılması gereklidir. Genç yaşta başlayan kalın bağırsak kanseri (kolorektal kanser) olarak da adlandırılan erken başlangıçlı kolorektal kanser 50 yaşın altındaki bireylerde teşhis edilen kalın bağırsak kanseri olarak tanımlanır. Erken başlangıçlı kolorektal kanserler küresel olarak artış göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 2030 yılına kadar 20-49 yaş arası bireylerde kansere bağlı ölümlerin en önemli nedeninin kalın bağırsak kanserleri olacağı tahmin edilmektedir. Bu çok yeni ve korkutucu bir gelişme. Ülkemizde kanser istatistikleri istenilen düzeyde değil. Bu yüzden sıklıkla Batı kaynaklarından yararlanıyoruz. 2023 yılında Amerikan Kanser Derneği tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre, 1995’te 10 kalın bağırsak kanserli hastanın bir tanesi 55 yaşın altında iken bugün tanı konulan hastaların beşte biri bu yaşın altındadır. Diğer endişe verici durum ilerlemiş kanser vakalarındaki artış. Kolonoskopinin kanser öncesi lezyonları tespit edip ortadan kaldırabilen bir tarama yöntemi olmasına rağmen erken evre tanıdan ziyade ilerlemiş vaka oranı artıyor. Oysa kolonoskopi kolorektal kanseri önleme ve erken teşhis için harika bir araçtır. Bundan yeterince yararlanamıyoruz. Kalın bağırsak kanserinde erken tanı alan hastalarda bu hastalıktan tamamen kurtulma oranı gelişmiş ülkelerde yüzde 90’dır. Bu imkanı hastalara yeterince sunamıyoruz maalesef. “ Genç hastalarda görülen şikayetler Bir hastada makattan kanama ve açıklanamayan demir eksikliği gibi belirtiler varsa yaşından bağımsız olarak kanser olup olmadığının ciddi bir şekilde araştırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Cem Terzi sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastaların yüzde 30’unda DNA’daki genetik hasar nesilden nesile geçer ve bunlar kalıtsal kalın bağırsak kanserleridir. Geri kalan yüzde 70 hastada ise DNA’daki genetik hasar, örneğin hava kirliliği gibi çevresel faktörlerle olur. Genç hastalarda en sık görülen kolorektal kanser belirtileri karın ağrısı, açıklanamayan kilo kaybı, dışkılama sıklığında, dışkı boyutunda veya görünümünde değişiklik ve makattan kanamadır. Makattan kanama, 50 yaş üstü yetişkinlerde vakaların yüzde 26’sında, genç vakaların yüzde 46’sında görülür. Gençler, gençliklerinden ötürü sağlıklı olduklarını varsayma eğilimindedir. Bu yüzden bazı belirtiler olsa da bunları ciddiye almazlar. Bir diğer sorun ise, bireylerin anüs veya dışkılama ile ilgili belirtileri dile getirmekten utanmalarıdır. Hekimlerin genç erişkinlerdeki belirtileri ciddiye almaları gerekir. Genç bir hastaya sadece basur (hemoroid) tedavisi verilmesi ama birkaç ay sonra metastatik (yayılmış) kolon kanserinin ortaya çıkması hiç istenilmeyen bir durum. Bu nedenle yakınmaları olan bir hastada sadece dışkıda gizli kan testi değil, kolonoskopi de yapılmalıdır.”
24 Ocak 2025 Cuma - 09:53 İzmir Büyükşehir’den yangın güvenliğine sıkı denetim İzmir Büyükşehir Belediyesi, yangın riskine karşı kentteki işletmeleri titizlikle denetliyor. Binaların Yangından Korunması Yönetmeliği kapsamındaki kriterleri yerine getirmeyen işletmelere uygunluk raporu verilmiyor. İzmir’de denetimden geçemeyen onlarca tesis ise hizmete giremedi. Özellikle otellerin yangın raporu alamamasının önündeki en büyük engel çift yangın merdiveni şartının yerine getirilmemesi. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı yangın güvenliğini sağlamak için denetim ve eğitim çalışmalarını sürdürüyor. Büyük alışveriş merkezleri, oteller, iş yerleri veya hastaneler yangın riski açısından denetlenip uygunluk raporu verilirken öncelik güvenli tahliye önlemleri oluyor. Yangın güvenliği tedbirlerinde otel, fabrika gibi alanlarda sesli siren sistemi de büyük önem taşıyor. Işıklı yön tabelası hayat kurtarıyor Binaların Yangından Korunması Yönetmeliği kapsamında 30 ilçede yürüttükleri denetim çalışmaları ve yangın güvenliği tedbirleri konusunda bilgi veren İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Yaşar Korkmaz, muhtemel bir yangında insanların çıkışı rahatlıkla bulabilmesi için ışıklı yön tabelasının gerekliliğini vurguladı. Korkmaz, “Özellikle korunumlu merdivenler mutlaka olmalı. Eğer baca sistemi yoksa, herhangi bir yangın anında duman havadan hafif olduğu için yukarı doğru birikerek karbon monoksit zehirlenmesine neden oluyor. Işıklı yön tabelası ile insanlar korunumlu merdivenlere, çıkışlara yönlendiriliyor. Büyük alışveriş merkezlerinde, hastanelerde, otellerde binaların acil durum eylem planları bulunuyor. Yurttaşlar bu planlara dikkat etmeli. Bazı yerlerde odalara bu plan asılı. Acil durumda kaçış yollarını gösteren krokiler bulunuyor. Bunların asılıp asılmadığına bakabilir ve kaçış yerlerini belirleyebilirler. Yangın veya deprem esnasında binadan hızlıca ayrılabilmesi için bu planlara bakılmalı” dedi. Denetimler yapılıyor İtfaiye Denetim ve Önleme Şube Müdürlüğü bünyesinde denetim çalışmalarının yapıldığını da anlatan Yaşar Korkmaz, “2024’te 3 bin 900 iş yerini yangın yönünden denetleyip, çalışabilir ruhsatı verdik. Belirli periyodlarla denetimlerimizi sürdürüyoruz. Büyükşehir Belediyesi olduğumuz için otellerin hepsi bizden rapor almak zorunda. Bizden yangın raporu almak oldukça zor. Tüm kriterlerin yerine getirilmesini istiyoruz. Eksiklik olduğunu gördüğümüz hiçbir yere rapor vermiyoruz” diye konuştu. İkinci kaçış merdiveni zorunlu İzmir’de yangın raporu alamadığı için hizmete giremeyen onlarca otelin bulunduğunu açıklayan İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanı Yaşar Korkmaz, “Yüksekliği 15 metreyi geçen işletmede, tek kaçış merdiveni yeterli değil. İkinci bir kaçış merdiveni bulunmalı. Çünkü herhangi bir acil durumda insanların aynı merdivenden tahliyesi çok zor. Oteller en çok bu nedenle yangın raporu alamıyor. İkinci kaçış merdiveni bulunmuyorsa, buna yangın raporu vermemiz mümkün değil. Yine bazı binaların pansiyona çevrildiğini görüyoruz. Bu da büyük sıkıntı. Örneğin 5 katlı bir binayı pansiyona çevirmeye çalışıyorlar. Ama itfaiye raporu açısından bu yapılar uygun olmuyor. Otel veya pansiyon olarak inşa edildiğinde, durum değişiyor. Tedbirler buna göre alınıyor” dedi. 2024 yılında 31 bin 280 kişi eğitimden geçti İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı Eğitim Şube Müdürlüğü Toros’ta bulunan Yangın ve Doğal Afet Eğitim Merkezi’nde yurttaşlara ve işletmelere yönelik eğitimlerini de sürdürüyor. Merkezde özel sektörde çalışan itfaiye ekiplerine, vatandaşlara, talep eden işletmelere yangın ve doğal afet gibi durumlara hızlı ve etkili müdahale teknikleri öğretiliyor. Doğal Afet Eğitim Simülasyonları, gerçeğe yakın müdahale teknikleriyle, eğitime katılanlar afetlere hazırlıyor. Eğitim Şube Müdürlüğü, 2024 yılında muhtarlar ve öğrenciler de dahil toplam 31 bin 280 kişiye eğitim verdi.
Tedavisi tamamlanan Akdeniz foku mavi sularla buluştu
05 Kasım 2024 Salı - 09:37 Tedavisi tamamlanan Akdeniz foku mavi sularla buluştu İzmir Büyükşehir Belediyesi, Güzelbahçe sahilinde bitkin halde bulunan Akdeniz fokunun tedavisini tamamladı. Zeytin adı verilen, 3 gün boyunca ahtapot ve gönüllü bakıcıların tuttuğu balıklarla beslenen fok, Foça’da mavi sularla buluştu. Denize kavuşmanın mutluluğunu yaşayan sevimli fok meraklı bakışlar arasında yüzerek gözden kayboldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Halk Sağlığı Dairesi Başkanlığı ekipleri, ihbar üzerine Güzelbahçe sahilinde bitkin halde bulunan Akdeniz fokunu, Doğal Yaşam Parkı’na getirdi. Bir yaşının üstünde olduğu tahmin edilen 2 metre uzunluğundaki 90 kilogramlık fok, veteriner hekimlerce tedaviye alındı. Görevlilerce Zeytin adı verilen fokun röntgeni çekildi. Göz ve ağız çevresinde kayalıklara çarptığı için yaralar oluşan dişi fok, büyük bir titizlikte tedavi edildi. Park görevlilerinin kendi imkanları ile denizden balık tutarak beslediği fok, 3 gün süren tedavinin ardından eski sağlığına kavuştu. Zeytin, İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Halk Sağlığı Dairesi Başkanlığı ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleri gözetiminde, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Foça’daki eğitim ve dinlenme tesisleri sahilinde denize bırakıldı. Doğal ortamına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Zeytin kısa süre içinde yüzerek gözden kayboldu. “Sağlığına kavuşturduk” Veteriner İşleri Şube Müdürü Sinan Okçuoğlu, ihbar üzerine Güzelbahçe’ye giderek foku aldıklarını söyledi. Foça ve Karaburun bölgesinde 20 ile 40 arasında Akdeniz fokunun yaşadığını tahmin ettiklerini belirterek, bu sayının dünyada da 800 ile bin civarında olduğunu vurguladı. Okçuoğlu, “Bu bizim için çok önemli bir olay. Dünyada sayısı gittikçe azalan ve ciddi şekilde korunmaya çalışılan bir popülasyon. Çok değer verdiğimiz bir canlı. Dönem dönem yavrular ve ölü hayvanlar kıyıya vuruyordu. Denizden yetişkin olarak alınarak, rehabilite edilen ve yeniden doğal yaşam alanına bırakılan canlı sayısı çok az. Zeytini sağlığına kavuşturduktan sonra yeniden denize bıraktık. Onun hayata tutunmasını sağlamak önemli. Dişi olması, üreme yeteneğine sahip olması ve kaybetmemiş olmamız önemli. Bu canlıların korunması çok önemli” dedi. Veterinerler seferber oldu Doğal Yaşam Parkı Şube Müdürü Serkan Eğrilmez de fokun kendilerine bitkin halde geldiğini ifade etti. Ciddi şekilde su ve kilo kaybı yaşadığını gördüklerini vurgulayan Serkan Eğrilmez, “Veteriner hekimler tarafından tedaviye alındı. Röntgen çekildi, beslenmeye başlandı. İnsana alışması rehabilitasyonunu zorlaştıracağı için çok fazla parkta kalmaması gerekiyordu. O nedenle tedavi sürecini hızlı şekilde yaptık” diye konuştu. “İlk kez bir fok tedavi ettik” Akdeniz fokunun beslenmesine dair de bilgi veren Serkan Eğrilmez, fokun ilk etapta balık yemek istemediğini, ahtapotla beslendiğini söyledi. Eğrilmez, “Ahtapot getirince çok heyecanlandı. Birkaç dakika içerisinde 5 tane ahtapot yedi. Doğal Yaşam Parkı’mızdaki bakıcılar gönüllü olarak denizden balık avladı. Pek çok türde balıkla beslendi. 3 gün içerisinde 20 kilogramdan fazla balık yedi. Kendini toparladı. Veteriner hekimler de diğer tedavilerini yaptı ve sağlığına kavuştu. Doğal Yaşam Parkı 15 yaşında. Bugüne kadar 7 binden fazla hayvanı tedavi ederek, yeniden doğayla buluşturduk. Ancak ilk defa bir Akdeniz fokunu tedavi ettik. Onu doğaya yeniden kavuşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi hem karada hem de denizdeki canlılara elinden gelen yardımı yapmaya çalışıyor” dedi.
Dünyanın dört bir yanından öğrenci filmleri İzmir’de yarıştı
05 Kasım 2024 Salı - 09:27 Dünyanın dört bir yanından öğrenci filmleri İzmir’de yarıştı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen ve Yaşar Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 10. CONTACT Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali, birbirinden başarılı filmleri seyirciyle buluşturdu. Bu yıl 10.’su düzenlenen festivalde, şimdiye dek 45 ülkeden 97 film yarıştı. Bugüne kadar festivale 18 binin üzerinde öğrenci filmi başvurdu. Sadece bu yıl 2 bin başvuru alan festivalde bugüne kadar 34 ödül dağıtıldı. Festivalde yarışma bölümünde İran’dan Endonezya’ya, Hindistan’dan Avustralya’ya, Latin Amerika ülkelerinden Afrika ve Çin’e kadar değişik coğrafyalardan öğrenci filmleri yarıştı. Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi, ilkini 2014 yılında düzenlediği CONTACT Uluslararası Öğrenci Film Festivali’ne onuncu kez ev sahipliği yaptı. Selçuk Yaşar Kampüsü’nde düzenlenen festivalin konuk okulu, Romanya’dan Ulusal Tiyatro ve Sinema Üniversitesi Film Okulu oldu. Bu seneki jüri üyeliklerini festivalin 10. Yıl konuk okulu olan Ulusal Tiyatro ve Sinema Üniversitesi Film Okulu (UNATC) öğretim üyelerinden ve aynı zamanda filmleri ile Cannes, Berlinale, Karlovy Vary gibi önemli festivallerden ödül almış Paul Negoescu ve aynı üniversitenin öğretim üyelerinden ödüllü senarist Ana Agopian’nın yanısıra Yaşar Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü akademisyenlerinden Dr. Jeffrey Hibbert, belgesel ve reklam yönetmeni Güven Zararsız ve görüntü yönetmenliği yaptığı filmlerle ödüle layık görülen Andaç Karabeyoğlu üstlendi. Farklı coğrafyalardan filmler Festival bünyesindeki yarışmada en iyi filme verilen En İyi Kısa Film Ödülünü Fransa’dan Midnight on MSN isimli filmi ile Elise Levy aldı. SenEDİT sponsorluğunda SenEDİT En İyi Öykü Ödülünü Juan Pablo Rendon Estrada (Kolombiya) “Parts of Someone Else” filmi ile alırken, MEG Works’ün sponsorluğunda Post-Prodüksiyon Ödülü’ne “Heart of the Evil” isimli kısa filmiyle Hasan Ege Çalışkan layık görüldü. En İyi Sinematografi Ödülü Çin’den Yi Zhang ve filmi Swallow’a giderken, Jüri Özel Ödülü’nü Fransa’dan “On the 8th Day” aldı. Öğrenci Jürisi Ödülü’ne de yine Fransa’dan Midnight on MSN isimli filmi ile Elise Levy layık görüldü. Yarışma bölümünün yanı sıra festivalde, 10. yıla özel hazırlanan film gösterimleri, seminerler ve söyleşilerle zenginleşen Contact Öğrenci Filmleri Festivali’nde aynı zamanda festivalin bu seneki konuk okulu olan UNATC’ın öğrencilerinin çektikleri filmlerden oluşturulan bir seçki de seyirciyle buluştu. Her yıl farklı ülkelerden katılan konuk okullar arasında Almanya (Münih Televizyon ve Film Üniversitesi ve Baden-Württemberg Film Akademisi), Polonya (Lodz Film Okulu), Fransa (La Femis), Portekiz (Lizbon Tiyatro ve Sinema Okulu), Yunanistan (Aristoteles Üniversitesi), Lübnan (Beyrut Saint-Joseph Üniversitesi) gibi sinema alanında tanımış yönetmenler yetiştirmiş ve uluslararası başarılara imza atmış film okulları yer aldı. Kurmaca, belgesel ve animasyon kategorilerindeki öğrenci filmlerinin kabul edildiği organizasyona Türkiye’den öğrenci filmleri de büyük ilgi gösterdi. 10 yılda 18 bin film Festivalin ödül töreninde konuşan Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller, festivale çok farklı ülkelerden öğrencilerin ilgi gösterdiğini belirterek, “Festivale bu yıl 2 bin film başvurusu oldu. Jüri, bu başvuruları titizlikle değerlendirdi. 10 yılda festivalde şimdiye dek 45 ülkeden 97 film yarıştı. Bugüne kadar festivale 18 binin üzerinde öğrenci filmi başvurdu. Bu üniversitemiz adına çok anlamlı” dedi. Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş, “Festivale başvuru yapan filmler arasından finalistleri belirlemek için çok zor seçim yaptık. Rektörümüz Prof. Dr. Levent Kandiller’e, konuk okulumuza, jüri üyeleri ile festivalimize destek olan Kültür ve Turizm Bakanlığı ile sponsorlarımıza da verdikleri katkılardan dolayı teşekkürlerimizi sunuyorum” dedi. Festival Direktörü, İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazlı Bayram ise CONTACT Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali’yle bir kültür yolu olduğuna değinerek, “Alanında uzman ulusal ve uluslararası konukların katılımı ve jüri üyelikleriyle her geçen yıl daha da büyüyen CONTACT Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali, farklı coğrafyalardan genç yönetmenlerin filmlerinin buluştuğu bir kültürel etkileşim alanı yaratıyor. Festivalimiz, aynı zamanda öğrencileri film yapmaya yüreklendirmesi, onların sorunlara bakış açılarının evrensel insani boyutları seçimlerimizi etkiliyor. Gerçekten öğrencilerden sinematografik açıdan çok nitelikli filmler geliyor” diye konuştu.
Buca Belediyesi işçileri adım adım greve gidiyor
04 Kasım 2024 Pazartesi - 17:09 Buca Belediyesi işçileri adım adım greve gidiyor Buca Belediyesi bünyesinde çalışan DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyesi yüzlerce işçi, toplu iş sözleşmesinden sonuç alamayınca yarım gün iş bıraktı. DİSK Genel İş İzmir 5 No’lu Şube Başkanı Savaş Aras, “Buca işçisi geçinemiyor. Masada bir mutabakat olmazsa, 12 Kasım Salı günü Buca Belediyesinde greve çıkıyoruz. Her daim görüşmeye açığız. Kapıları kapatan ve masadan ayrılan biz olmak istemiyoruz” dedi. Buca Belediyesine bağlı İmar A.Ş adına görüşmeleri yürüten Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası (SODEM-SEN) ile DİSK Genel İş İzmir 5 No’lu Şube arasında, yaklaşık 5 aydan bu yana süren ve bin 600 işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı. Bunun üzerine Genel-İş Sendikası yarım gün iş bırakma kararı aldı. Buca Belediyesinin çeşitli birimlerinde görev yapan yüzlerce işçi, belediye önünde toplandı. Müzik ve türküler eşliğinde halay çeken kalabalık, ‘Ya sözleşme masası ya da grev halayı’, ‘Sadaka değil, toplu sözleşme’ sloganları attı. “5 aydır bir mutabakata varamadık” Eylemle ilgili açıklamalarda bulunan DİSK Genel İş İzmir 5 No’lu Şube Başkanı Savaş Aras, “Yaklaşık 5 aydır süren toplu sözleşme görüşmelerimiz var. Buca Belediyesine bağlı Buca İmar A.Ş. ile çalışan yaklaşık bin 600 üyemizi kapsayan toplu sözleşme görüşme süreçleri başladı. 5 aydır gelinen noktada SODEM-SEN ile bir mutabakata varamadık. 21 Ekim’de toplu iş sözleşmesi bir mutabakata sağlanamadığı takdirde grev ilan kararımızı almıştık. Grev ilan kararını 21 Ekim’de astık. O günden bugüne bizi tatmin edecek ücretler ya da yüzdelik sosyal haklar önerilmediği için bugün yarım günlük iş bırakma eylemi yaptık” ifadelerine yer verdi. “Görüşmeye açığız, masada toplu iş sözleşmesinin bitmesini istiyoruz” “Bundan sonraki süreçte masada bir mutabakat olmazsa, biz 12 Kasım Salı günü Buca Belediyesinde greve çıkıyoruz” diyen Aras, şunları kaydetti: "Her daim görüşmeye açığız. Kapıları kapatan ve masadan ayrılan biz olmak istemiyoruz. Buca işçisi geçinemiyor. 15-20 bin TL ev kiralarının söylendiği yerlerde bizim aldığımız ücretler 25 ile 27 bin TL arasında. Belediye Başkanımızın da bu işe müdahale etmesini bekliyoruz. Masada bu toplu iş sözleşmesinin bitmesini istiyoruz. Bitmediği takdirde de yasanın bize verdiği haklarımızı sonuna kadar kullanacağız."
İZKİTAP hafta sonunda on binleri ağırladı
04 Kasım 2024 Pazartesi - 14:57 İZKİTAP hafta sonunda on binleri ağırladı İZKİTAP-4. İzmir Kitap Fuarı, hafta sonu edebiyat ve sinema dünyasından birbirinden değerli isimleri bir araya getirdi. Her yaştan ziyaretçinin yer aldığı fuar kapsamındaki söyleşi ve imza etkinliklerine ilgi büyüktü. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ ve TACT Fuarcılık iş birliği ile Fuar İzmir’de düzenlenen İZKİTAP - 4. İzmir Kitap Fuarı, edebiyat ve yazın dünyasının birbirinden değerli isimlerini ağırladı. Ali Lidar, Ercan Kesal, Erol Mütercimler, İlker Başbuğ, İnci Aral, Murat Menteş, Polat Özlüoğlu, Sezgin Kaymaz, Töre Sivrioğlu, Umut Sarıkaya, Yılmaz Aslantürk gibi birbirinden değerli isimler okuyucuları ile buluştu. Adora Yağmur, Beyza Aksoy, Beyza Alkoç gibi genç kalemlerin imza stantları, özellikle çocuk ve genç okurlar tarafından yoğun ilgi gördü. Hayranları, genç yazarlara kitaplarını imzalatmak için uzun kuyruklar oluşturdu. İZKİTAP’a büyük ilgi İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Kent Kitaplığı tarafından hazırlanan kitaplar da ilk kez İZKİTAP’ta okuyucularıyla buluştu. İzmir’de kurulan ve tarihi olaylardan etkilenen Şark Halı Kumpanyası’nın dünü ve bugününe ilişkin bilgilerin yer aldığı kitap, ilk kez Türkçeye “İzmir Yolunda Üç Deve” adıyla kazandırıldı. Cambridge Üniversitesi Yayınları’ndan Türkçeye çevrilen ve araştırmacı Peter Thonneman tarafından kaleme “Antik Köylerde Yaşam” kitabında ise 2 bin yıl öncesinin Manisalı köylülerinin yaşamına uzanan bir öykü yer alıyor. İlk gençlik yıllarını İzmir’de geçiren Halid Ziya Uşaklıgil’in unutulmaz edebi üslubuyla kaleme aldığı “İzmir Hikayeleri” kitabı da ikinci baskısı ile fuarda okuyucu ile buluştu. Ercan Kesal okurlarıyla buluştu Sevilen oyuncu ve yazar Ercan Kesal da “Sinema ve Edebiyat” başlıklı söyleşi ile İZKİTAP’taydı. Ercan Kesal, “Fuarlara defalarca geldim. Önce bir okur olarak, sonra yazar olarak, şimdi de oyuncu olarak. Ben Ege Üniversitesi mezunuyum. Uzun yıllar İzmir’de kaldım, yaşadım. Önce diş hekimliği okudum, sonra tıp fakültesine girdim. Son dört yıldır İzmir Urla’da yaşıyorum. İzmir’i çok seviyorum. İzmirli sayılırım. Ben buradaki alana ilk kez geldim. Çok uzun yazar imza sıraları var. Çok şaşırdım açıkçası, anlatmaya değer buluyorum bunu. İçinde kitap olan her şey benim hoşuma gider” dedi. “Sinemacı olmamı kitaplar sağladı” Ercan Kesal, “Bu yıl kitap fuarının teması da aynı şekilde ‘Edebiyat ve Sinema’. Başka birçok şeyin yanında bu ikisini hep yan yana götüren birisi oldum. Bu ikisinin birbiriyle olan toplamından fazlasıyla faydalandım. Bendeki bir artı bir, eşittir iki olmadı, üç oldu, dört oldu. Bendeki sinemanın edebiyatla buluşması, aslında sinemayı başlatan şeyin edebiyat olmasıyla ortaya çıktı. Ben edebiyatçı kimliğimle sinemacı oldum. 48 yaşımda kamerayı gördüm, hayatım boyunca oyunculuk ve yönetmenlik yapmadım, senaryo yazmadım, bu konuda eğitim almadım, okuluna gitmedim, böyle bir müfredatım yok. Beni sinemada konuşturan şey ya da el yordamı ile becerebiliyor olmam, bunu sağlayan şey kitaplardır. Yani kelimeler ve edebiyatla olan ilişkim. Edebiyatın hayatımdaki yeri beni sinemacı yaptı. Sinema ile bu kadar barışık olabilmemi, çok erken yaşta kitaplarla tanışmama bağlıyorum” diye konuştu. Sinema ve edebiyat arasındaki farkları anlattı Kesal, “Sinema ve edebiyat için şunları da söyleyebiliriz. Birisi bir kitap yazar onu bin kişi okur, o kitap bin kitap olur. Birisi bir film yapar o yönetmenin filmidir ve hep öyle kalmaya devam eder. Sinemada daha emredici bir şeyden söz ediyoruz. Aslında sinemacıların kullandıkları malzeme de bir edebi metindir. Elbette kendi matematiği vardır, değişmeye ve dönüşmeye devam eder, Kurguda değişir, prodüksiyonda değişir. Yönetmenin koyduğu bir köpek sesi veya bir ışık, hikayeyi değiştirir. Kelimelerin bir araya geldiği her şey bir edebi metindir. Ama sinema; yönetmenin dünyası olduğu için o edebi metin de yönetmene hizmet etmekle mükelleftir. O yüzden uyarlama eserlerin birçoğunda mutsuz evlilikler olur. Yani Sefiller’i, Anna Karenina’yı okursunuz çok hoşunuza gider, ancak bu edebi eserlerin filmlerini izlersiniz ve hiç beğenmezsiniz. Kitaplarına haksızlık edildiğini düşünürsünüz” diyerek sinema ve edebiyat arasındaki farkı okurları ve izleyenleri ile paylaştı. Söyleşiye katılan okurları, Kesal’a kitaplarını imzalatabilmek için uzun kuyruklar oluşturdu.
İzmir’de 48 kadına ücretsiz meme taraması
04 Kasım 2024 Pazartesi - 12:07 İzmir’de 48 kadına ücretsiz meme taraması İzmir Ticaret Odası 21. Kişisel Bakım, Kuaför, Güzellik Salonları ve Kuru Temizleme Grubu, Start Beauty Expo İzmir Estetik Kozmetik ve Güzellik Fuarı’nda kanserde erken teşhisin önemine dikkat çekmek için “Kontrolü ele al” sloganıyla sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirdi. Proje kapsamında 25-26-27 Ekim tarihlerinde 40-69 yaş aralığındaki 48 kadına, Gaziemir Fuar alanında konumlanan pembe renkli KETEM (Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi) tırında, ücretsiz meme taraması yapıldı. Kadınların 3 gün boyunca ücretsiz mamografi çekimi yaptırdığı organizasyonun ilk gününe, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyeleri Jülide Tutan ve Nuray Eyigele İşleyen, Meclis Üyeleri Adile Dilek Mutlutürk ve Sevgi Tükeler, 16. Giyim Eşyaları, İmalat ve Toptan Ticareti Grubu Meslek Komitesi Başkanı Ayhan Seyfeli, 51. Mesleki Bilimsel ve Teknik Faaliyetler Grubu Meslek Komitesi Üyesi Emre Pınar Kılıç katıldı. Organizasyonun ikinci gününde İzmir Ekonomi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğrenci kulübü öğrencileri pembe t-shirt ve pembe kurdele ile KETEM Tırı önünde bilgilendirme masası kurdu. Öğrenciler tırı ziyaret eden kadınlara eğitici broşürler dağıttı ve meme maketi aracılığı ile bilgilendirme yaptı. İzmir Ticaret Odası olarak kadınlara yönelik sosyal sorumluluk projelerini çok önemsediklerini belirten İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Jülide Tutan, “Biliyoruz ki farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları sayesinde hastaların yarısına yakını erken teşhis alıyor. Erken teşhis de hayat kurtarıyor. Bu ay boyunca yaptıklarımızı tüm yıla yaymalı, bu hastalık nasıl önlenebilir, nasıl erken tanı alınır, konularını kadınlarla paylaşmalıyız” dedi. Meme kanserinin tespiti için mamografi çekilmekten kaçılmaması gerektiğini vurgulayan İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Nuray Eyigele İşleyen ise, “Ne olur mamografiden kaçmayalım. 40 yaşından sonra 70 yaşına kadar her yıl taramamızı yaptıralım. Meme kanseri ölümcül bir hastalık değildir. Ertelemeyelim, korkmayalım ve üşenmeyelim” diye konuştu.