EKONOMİ - 24 Eylül 2024 Salı 16:50

Cevdet Yılmaz: “2025’in ortalarında enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz”

A
A
A
Cevdet Yılmaz: “2025’in ortalarında enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz”

İzmir İş Dünyası Buluşmasında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Enflasyon, mayıs ayında 75,5’a kadar çıktı. Haziran’dan bugüne 23,5’lik bir düşüş var. Ağustos’ta yüzde 52’yi gördü. Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek. 40’lı rakamları göreceğiz. 2025’in ortalarında ise enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz” dedi.


Bir dizi program için İzmir’e gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ikinci durağı İzmir Ticaret Odası (İZTO) oldu. Cevdet Yılmaz, burada İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) iş birliğiyle düzenlenen İzmir İş Dünyası Buluşmasına katıldı. Programda konuşan Cevdet Yılmaz, “OVP’yi yeniledik. Geçen yıl seçimler oldu, siyasi belirsizlikler bitti. OVP ile politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık. Politikalarımızı kararlı bir şekilde hayat geçiriyoruz. Güncellediğimiz OVP’de geçen yıldan bugüne birtakım güncellemeler yapıldı. Ana politikamızı 4 başlıkta özetliyorum. Birincisi enflasyonla mücadele, yeniden ülkemizi tek haneli rakamlara düşürmek. 3 yıllık bir perspektif ile tekrar tek haneli rakamlara ulaşmak. Bunun için geçiş, dezenflasyon ve kalıcı fiyat istikrarı olarak 3 dönem belirlemiştik. O dönemleri başarı ile tamamlama sürecindeyiz. İkinci hedef büyüme, enflasyonla mücadele ederken kalkınmakta olan bir ülke olarak büyümeyi belli seviyede sürdürme ihtiyacımız var. Kalkınma sürecini de eş zamanlı bir şekilde hayata geçirmeliyiz. Üçüncü başlığımız, sosyal refahı arttırma. Geçici iyileştirmeler değil, enflasyonun düştüğü sürdürülebilir büyümenin sağlandığı ortamda kalkıcı refahı arttırmak nihai amacımız. Geçen yıl OVP’yi yaparken Gazze’de insanlık dramı, bir takım gelişmeler yoktu. Kontrol edemediğimiz birçok unsur bu süreçleri etkiliyor. Büyük oranda OVP’nin gerçekleştiğini, hedeflerimizde ilerlemeler sağladığımızı, bazı alanlarda bir miktar geride olduğumuzu ifade edebilirim. Birçok hedefimizde geçen yıl ortaya koyduğumuz beklentilerden daha iyi durumdayız” diye konuştu.



“Bugün ülkemiz dünyanın 17’nci büyük ekonomisi”


Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 5.1 büyüdüğünü, 14 yıl boyunca kesintisiz büyümesini devam ettirdiğini dile getiren Yılmaz, “Önemli olan uzun süre yüksek büyümeyi sağlamak. Türkiye bunu başaran ülkelerden biri. 2002 yılında dünyanın 21’inci ekonomisiydi ülkemiz, bugün ülkemiz 17’nci büyük ekonomisi. 2002 yılında satın alma gücü paritesine göre dünyanın 18’inci büyük ekonomisiydi, bugün 11’inci konumunda. Geçen yıl itibariyle milli gelirimiz ilk defa 1 trilyon 130 milyar dolara ulaştı. Kişi başına gelirimiz 13 bin 243 dolar oldu geçen yıl itibariyle. Bu yıl beklentimiz 1,3 trilyon dolar mertebesine çıkması ekonomik büyüklüğümüzün. Kişi başına gelirin de 15 bin dolar seviyesini ilk defa aşmasını bekliyoruz. Bu yılın ilk 6 ayında büyümemiz yüzde 3,8 oldu. Son 20 yılda ortalamamız 5,4. Ortalamamıza göre düşük diyebilirsiniz ama dünya ile mukayese ettiğinizde küçümsenecek bir rakam değil. Dünya ortalaması 3 ile 3.5 arasında. AB yüzde 1’in altında. Enflasyonla mücadele ettiğimiz bir ortamda azımsanacak rakam değil. OVP’de temel çerçevemiz dengeli büyüme. Dış talebin verdiği katkının yükseldiği bir büyümeyi yakalamış durumdayız. 2024’ün ikinci çeyreğinde dış talebin büyümeye katkısı iç talebi aştı. Yıl sonu beklentimiz yüzde 3,5 ile büyüme ile yılı kapatmak. 0.5 civarında aşağı yönlü revizyon yaptık” sözlerine yer verdi.



“2024 sonunda 15 bin doları aşan kişi başına gelir bekliyoruz”


“Gelecek yıla baktığımızda 3 tane olumlu etki görüyoruz” diyen Yılmaz, şöyle konuştu:


“Politikalar dışında küresel ortam önemli. İhracatımızı kurdan çok daha fazla etkileyen dış pazarlarında büyümedir. Dış pazarlarımız büyüdüğü zaman kur ve olursa olsun ihracatımız artıyor. En önemli 2 bölge Kuzey Afrika Orta Doğu ve Avrupa. Bu ikisi Türkiye’nin ihracatının yüzde 60-70’i. Her iki bölgede de büyüme geçmişe göre daha büyük olacak. Bu da ihracatçılar açısından olumlu. İkinci olumlu eğilim emtia fiyatlarının ılımlı seyretmesi, bugün daha istikrara kavuştu. Üçüncü unsur FED ve AB Merkez Bankası başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde faizleri düşürme süreci başlıyor. Bu faizlerdeki düşüş gelişmekte olan ülkelerde fon akışını hızlandıracak ve ihraç pazarlarımızı olumlu etkileyecek. Bütün bu şartlara baktığımızda gelecek yıl yüzde 4 büyüme hedefi koyduk. Dengeli, enflasyonist olmayan, dış talep ağırlıklı bir büyüme kompozisyonu ile başaracağımıza inanıyoruz. Büyüme ile enflasyon arasında kısa vadede zorluklar, sıkıntılı tablolar oluşabilir. Ancak enflasyonun düşürülmesi büyüme ortamını da güçlendirir. Enflasyon düştüğü ortamda öngörülebilirlik artar, yatırım ortamı iyileşir, beklentiler güçlenir. Kısa dönemli etkilenmeler olabilir. Geçmiş dönemlere baktığınız zaman enflasyonun düşük seyrettiği dönemler aslında büyümenin çok daha iyi olduğu dönemler. Önümüzdeki dönemde yüzde 4 büyüme, 2024 sonunda 1.3 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklük, 15 bin doları aşan kişi başına gelir bekliyoruz.”



“Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek”


Bu süreçte enflasyonun yükseleceğini, sonra düşme eğilimine gireceğini söyleyen Cevdet Yılmaz, özellikle 2024’ün ikinci yarısında belirgin bir düşmenin de olacağını söylediklerini kaydetti.


Sözlerine devam eden Yılmaz, “Nitekim öyle oldu. Enflasyon, mayıs ayında 75,5’a kadar çıktı. Haziran’dan bugüne 23,5’lik bir düşüş var. Ağustos’ta yüzde 52’yi gördü. Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek. 40’lı rakamları göreceğiz. Yıl sonunda ise orta vadeli program hedefimiz yüzde 41,5. Bunu masa başında oturup yapmadık. Tüm kurumlarla birlikte çalışıyoruz. Farklı tahminler her zaman olabiliyor. 2025’in ortalarında ise enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz. Gelecek yıl bu zamanlar 20-30 arası bir enflasyon olacak; ancak enflasyon ile mücadelemiz devam edecek. 2025 sonu itibarıyla 20’nin altında bir enflasyonla kapatmayı planlıyoruz. 2026’da ise tek haneli rakamlara ülkemizi tekrar kavuşturmak istiyoruz” açıklamalarına yer verdi.



“Önümüzdeki dönem cari açığı yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz”


İstihdamda 1 puan civarında daha iyi bir sonucun çıktığına vurgu yapan Yılmaz, “OVP’yi hesaplarken 10.3 diye tahmin etmiştik, 9,3 ile kapatacağız gibi görünüyor. Son 1 yılda 1 milyonun üzerinde ekonomimiz istihdam üretmiş. Kadın ve genç istihdamı ağırlıklı. Bu politikamızı sürdürmeye kararlıyız. Türkiye’nin kalkınma tarihinde en kritik durum cari açıktır. Cari açığı kalıcı bir şekilde çözmezsek kalkınma süreci tıkanır. Biz cari açığı çözmek istiyoruz. Cari açık geçen yıl ilk yarıda yüzde 6,9’a kadar yükselmişti. Yılı yüzde 4 ile kapattık. Bugün geldiğimiz noktada haziran ayı itibarıyla 2,2, yıl sonunda da 1,7 gibi bir oranla kapatmayı hedefliyoruz. Cari açığın kapanması demek dövize ihtiyacımızın azalması demek. Cari açığı borçlanma ile finanse edersiniz. Önümüzdeki dönemde yapısal adımlarla cari açığı yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz” diye konuştu.



“İhracatımız artıyor, ithalatımız azalıyor”


İhracatın artmaya devam etiğini anlatan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:


“Ağustos ayında 262 milyar dolara ulaştık. İthalatımız azalıyor. Ticaret dengemiz iyileşiyor. Dış ticaret açığı 78 milyar dolarlara geldi. Turizmde neredeyse hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. 60 milyon turist 60 milyar dolar gelir demiştik. İzmir’in bu konuda performansını takdir ediyoruz ancak potansiyel için arzu edilen noktada değil. Önümüzdeki dönem potansiyelini daha fazla kullandığını görmek istiyoruz.”



“2024’te bütçe açığı beklentimiz, yılı 5’in altında bir açıkla kapatmak”


“Son 1 yılda TL’ye olan cazibeyi arttırdık” diyen Cevdet Yılmaz, Kur Korumalı Mevduat (KKM) diye geçici mekanizma oluşturduklarını söyledi. Bu durumu aşama aşama kaldırdıklarını ifade eden Yılmaz, “Geçen yıl Ağustos’ta KKM 126 milyar dolara ulaşmıştı. Şu an 46,5 milyar dolara düştü. Bunu yaparken bir istikrarsızlığa yol açmadan gerçekleştirdik. Kısa süre sonra tamamen kalkmış olacak. Rezervlerimizde ciddi artışlar gerçekleşti. Merkez Bankası’nın rezervlerinde iyileşme sağlandı. Geçen sene 96,5 milyar dolara düşmüştü. Bu yıl 55 milyar dolar civarında artış var. Net rezervlerde 90 milyar dolara yakın artış sağlandı. Bütçe açığımız geriledi. Depremin ağır yüküne rağmen son 2 yılda 2 trilyon TL depreme kaynak ayırdık. Buna rağmen bütçe açığımızı belli seviyede tuttuk. 2023 gerçekleşmesi 5,2 oldu. 2024’te beklentimiz ise yılı 5’in altında bir açıkla kapatmak. Gelecek yılda yüzde 3’ü hedefliyoruz. Cari açığı kontrol ettiğiniz zaman risk düşüyor. Bu riskleri düşürdüğünüz için piyasaya yansıyor. Özel sektör borçlanırken daha az ve düşük maliyetlerle borçlanıyor” sözlerine yer verdi.



“Kamu harcamalarının milli gelire oranı düştü”


“Bizim programımız sadece para programı değil. Maliye ve yapısal reformlarla tamamlanan bütüncül çerçeve” diyen Yılmaz, şöyle konuştu:


“Bütünlüğü ortaya koyuyor ve şekillendiriyoruz. Para politikamız yürürken, maliye politikalarımızla ciddi destek veriyoruz. Kamu harcamalarının milli gelire oranı düştü. Maliye politikaları kanalıyla enflasyonla mücadeleye ciddi destek sunduk. Para politikası önemli ama kalkınmakta olan bir ülke olarak yapısal reformların üzerinde durmalıyız. Bunu başaracağız ki ülkemizde verimlilik artsın, girişimci bir yapı oluşsun. Geçen yıl ilk defa reform gündemi koyduk. Bu yılda aynı çerçeveyi devam ettiriyoruz. Geçen yıl 26 tedbir planlamıştık, 20’sini gerçekleştirdik.”



“Seçici kredi uygulamalarını yaygınlaştıracağız”


Yapısal reformlarda yer alacak başlıkları da sıralayan Yılmaz, “Yeni sanayi politikasına ihtiyacımız var. Ar-Ge’nin ticarileşmesi, projelerin desteklenmesi, yeşil dönüşüm önemli. Karbon nötr bir ekonomiye gitmeliyiz. Dijital dönüşümü yapay zeka dahil olmak üzere her alanda başarmalıyız. Kamu altyapı yatırımlarını etkinleştiriyoruz. Özellikle tarımı stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Dünyada modası geçmeyen tek sektör varsa tarımdır. Tarımsal verimliliği arttırmamız enflasyonla mücadeleye çok önemli katkılar sunacak. Planlı tarımı ve suyu esas alan bir destekleme modeli üzerine çalışıyoruz. Enerjide önemli çalışmalar var. Çalışma hayatında reform gündemlerimiz var. Yeni nesil çalışma sistemini ülkemize getirmek durumdayız. Artık geleceğin ihtiyaçlarını da ön görüp şimdiden eğitimi ayarlamak zorundayız. Yapay zeka ile bir çok mesleğin dönüşeceği bir döneme giriyoruz. Yeni nesil çalışma biçimleriyle eğitim sistemimizin içeriğini örtüştürmemiz gerekiyor. Finansal konularda sıkılaştırma ve sadeleştirme yönünde adımlarımız olacak. Seçici kredi uygulamalarını yaygınlaştıracağız” diye belirtti.



Tarımda işbirliği çağrısı


2025-2027 dönemi Orta Vadeli Programda tarımda verimliliğin ve üretimin artırılması amacıyla önemli hedefler bulunduğunu belirten İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Ekilebilir ve sulanabilir alanların genişletilmesinden genel tarım sayımına, üretim planlamasından sözleşmeli üretimin desteklenmesine, organize tarım bölgelerinin sayısının artırılmasından dijitalleşme, yapay zekâ ve veriye dayalı iş modelleriyle akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasına kadar birçok konuya OVP’de yer verilmiş durumda. Burada en önemli hususlardan birisi, bunları hızla hayata geçirmek. İzmir’in meslek odaları olarak bizler de birlik ve beraberlik içinde sektöre katkı vermeye devam ediyoruz. İzmir Ticaret Odamız, Ege Bölgesi Sanayi Odamız, Ege İhracatçı Birliklerimiz ve Borsamız öncülüğünde ve yereldeki kurumlarımız iş birliğinde, Dikili, Kınık ve Bayındır ilçelerimizde 3 adet Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgesinin faaliyete geçmesi amacıyla aralıksız çalışıyoruz. Borsamız öncülüğünde oda, birlik ve özel sektör paydaşlarımızın desteği ile tarımın dijital gelişimine katkı sağlayacak kısaca İTTM olarak adlandırdığımız ülkemizin ilk Tarım Teknoloji Merkezini de birkaç ay içerisinde fiziki yerinde faaliyete geçirmeye hazırız” açıklamalarında bulundu.



“OVP’deki en önemli veri, bütçe açık tahminleridir”


Orta Vadeli Program (OVP) ‘nin enflasyonu düşürme programı olduğunu ifade eden İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Bu çerçevede somut iyileşme kaydedilmesi halinde faizlerin yatırım yapılabilir seviyeye gerilemesini sabırsızlıkla bekliyoruz. OVP’nin gerçekçi bir yaklaşım sergilemesinin olumlu olduğu kanaatindeyiz. Dezenflasyonist süreç açısından OVP’deki en önemli verinin, bütçe açık tahminleri olduğunu değerlendiriyoruz. Geçen sene açıklanan OVP, 2024 için Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6.4’ü bir bütçe açığına işaret ediyordu. Bu sene, rakam yüzde 4.9 olarak revize edildi. 2025 yılı için yüzde 3.1 ve 2026 yılı için yüzde 2.8’lik bütçe açığı hedefleniyor. Vergi düzenlemeleri ve Merkez Bankası politikalarıyla sıkılaştırmanın hız kazandığını ve kayıt dışılıkla mücadelenin arttığını memnuniyetle izliyoruz. Bütçedeki açığı gidermek için atılacak ilk adımın, kayıt dışı kazançların tespit edilmesi ve vergilendirilmesi olması gerektiğini düşünüyoruz.”



“Adalete, eğitim sistemine, kurumlara olan güven zarar görürse kolay düzeltilemez”


Konuşmasında yüksek enflasyonun düşürülmesi, mülteci ve sığınmacı politikası, eğitim sistemindeki sorunlar, hukukun üstünlüğü gibi konulara değinen EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Bu 4 başlığın aynı anda aktif olması, ülkemizde; Genç ve nitelikli beyin göçü, gelmeyen yabancı yatırımlar, geçici sermaye hareketleri, düşük katma değerli üretim, umutsuz ve ayrışan yoksul bir toplum riskini doğuruyor. Döviz iner-çıkar, ekonomik veriler bozulur ama en kötü orta vadede düzelir. Ancak, adalete, eğitim sistemine, ülkeye, kurumlara olan güvenin zarar görmesi çok kolay düzeltilemez. Bu nedenlerle, ilk 20 büyük ekonomi arasında olmamıza rağmen, birçok uluslararası endekste dünya ortalamasının çok gerisindeyiz. Bu tesadüf olamaz” diye konuştu.



“Prime esas ücret tavanı yeniden düzenlenmeli”


“OECD ülkeleri arasında en katı istihdam piyasasına sahip ülkeyiz” diyen Yorgancılar, şunları kaydetti:


“15 günden 30 güne çıkarılan kıdem tazminatından İstihdam yüklerine, emeklilik primlerinden, iş güvencesi tazminatı ve işsizlik sigortasına kadar rekabet ettiğimiz ülkelerin çok üstünde oranlara sahibiz. Kayıt dışılığa neden olan, rekabet gücümüzü zayıflatan tüm bu maliyetlere ek olarak, tamamlayıcı emeklilik gündemde. Reel sektörün artık yeni bir yüke 1 dirhem gücü kalmamıştır. Bir yanda çalışacak eleman bulamazken, diğer yanda emeklilik sistemi uygulamaları ile de adeta kolumuz kanadımız kırılıyor. Nitelikli elemana ihtiyaç duyarken, mevcut çalışanların sistem dışına çıkışına müsaade edilmemesini bir kez daha vurgulamak isterim. Kısa çalışma ödeneği, 5 puanlık prim teşviki, emek yoğun sektörlere özel ilave istihdam teşviklerine, İş davalarında zaman aşımı süresinin 5 yıldan bir yıla indirilmesine ihtiyaç duyduğumuz zor bir dönemden geçiyoruz. Çalışanlarımızın enflasyonist ortamda daha fazla mağdur olmaması adına, gelir vergisi basamakları ve oranları ile prime esas ücret tavanının yeniden düzenlenmesi faydalı olacaktır.”


Toplantıya, İzmir Valisi Süleyman Elban, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, siyasi parti temsilcileri ve iş adamları katıldı.



Cevdet Yılmaz: “2025’in ortalarında enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Çeşme projesi İzmir’in turizm potansiyelini daha da öne çıkaracak” İzmir İş Dünyası Buluşması’nda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Çeşme projesinin gecikmeli de olsa hayata geçmesiyle İzmir’in turizm potansiyelinin daha da öne çıkacağına inandıklarını söylerken, deprem konutlarıyla ilgili ise yaklaşık 200 bin konutun bu yıl sonu teslim edileceğini belirtti. Bir dizi program için İzmir’e gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti İzmir İl Başkanlığı ve ardından İzmir Ticaret Odasındaki programlarını tamamladıktan sonra Bilal Saygılı Külliyesi’ne geldi. Cevdet Yılmaz, sivil toplum kuruluşları ve hemşehri dernekleri buluşmasına katıldı. Programda konuşan Yılmaz, “İyi bir İzmirli olmakla geldiği bölgeye sahip çıkmak birbirini dışlamaz. Hem iyi bir İzmirli olarak İzmir’e değer katmak hem de geldiğiniz bölgeyi unutmadan bağlarınızı güçlü tutmanız gerekiyor. 85 milyon 81 il hepimizin. Hiçbir ayrı gayrımız yok hepimiz biriz beraberiz kardeşiz. Farklı diller konuşabiliriz ama hepimiz kardeşiz. Bölgemiz üzerinde emperyalist hesapların planların yapıldığı döneden geçiyoruz. Bu emperyalist oyunlara maşa, araç olanlara da hiçbirimizin prim vermemesi lazım. İzmir’e gelmeye devam edeceğiz, İzmir’i önemli görüyoruz. Türkiye’nin sembol şehirlerinden birisi. Bir toplumu güçlü kılan üç sundur var; devlet kamu özel sektör ve sivil soplum. Biz bu üç unsurla ‘Türkiye Yüzyılı’nı’ inşa edeceğiz” diye konuştu. “200 bin civarında konutu bu yıl sonu teslim edeceğiz” Güçlü bir Türkiye inşa etmek için gece gündüz çalıştıklarına değinen Yılmaz, sözlerine şunları ekledi: “Büyük bir deprem yaşadık, etkilerini aşmaya çalışıyoruz. 200 bin civarında konutu bu yıl sonu teslim edeceğiz. 2025 sonu 2026 ortaları 400 bin konutu teslim edeceğiz. 20 yıl önce hastaneleri hatırlıyor musunuz? Koğuş sistemi, parasını ödeyemediği için rehin kalanlar, ilaç için kuyrukta bekleyenler. Yollarda çektiğimiz çileleri hatırlıyor musunuz? Tek şerit. Birçok ilimize havalimanı kazandırdık, üniversite olmayan ilimiz kalmadı. Bazılarında ikincisini, üçüncüsünü açtık. 206’ya ulaştı biz geldiğimizde 76’ydı. Yeter ki siyasi istikrarımızı, milli birliğimizi, kardeşlik hukukumuzu bozmayalım aşamayacağımız ya da çözemeyeceğimiz hiçbir şey yok.” İzmir’e yapılan yatırımlar İzmir’e 449 milyar doların üzerinde kamu yatırımı yaptıklarını anlatan Yılmaz, “5 millet bahçesi, 618 kilometre bölünmüş yol. İstanbul-İzmir Otoyolu. Artık İzmir-İstanbul daha yakın. 27 bin kapasiteli yurt, TOKİ kanalıyla 21 bin konutu hak sahibine teslim ettik, 4 binin üzerinde konutun yapımı devam ediyor. İzmir Şehir Hastanesi, muazzam. Orayı kazandırırken 1 milyar dolar maliyet ile yaptık, çok büyük bir proje. Adnan Menderes Havalimanı’nı baştan aşağı yenileyerek yolcu sayısını 5 katına çıkarttık. İzmirli çiftçilere 65 milyar liraya yakın tarımsal hibe desteği verdik. Çeşme-Karaburun’da yeni enerji altyapıları için çalışıyoruz. İzmir-Ankara YHT yapımı da etap etap devam ediyor. 170 milyar liranın üstünde maliyet var ve biz sadece bu yıl 27,5 milyar lira harcadık sadece bu yıl. Hükümetimizin İzmir’e yaklaşımının da en somut göstergelerinden birisidir” açıklamalarında bulundu. “Çeşme’deki proje İzmir’in turizm altyapısında fark oluşturacak” İzmir’in turizm açısından da çok önemli olduğuna vurgu yapan Yılmaz, İzmir’i 8 ayda 272 bin kişinin ziyaret ettiğini ama İzmir’in potansiyeline göre bu durumun az olduğunu ifade etti. Sözlerini sürdüren Yılmaz, “İzmir bu kadar büyük potansiyel ile çok fazla fazlasını hak ediyor. Çeşme’ de Turizm Bakanlığı’mız güzel bir çalışma yaptı. İzmir’in turizm altyapısında fark oluşturacak bir çalışma. Bunu da yerelin hassasiyetini dikkate alarak, orta akılla yaptı. Buna rağmen birileri bunu engelledi, birtakım süreçlerle önüne engeller kondu. Bu projemiz gecikmeli de olsa hayata geçmesiyle İzmir’in turizm potansiyeli daha da öne çıkacağına inanıyorum” açıklamalarında bulundu. Programa AK Parti ve MHP İzmir Milletvekilleri, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, siyasi parti temsilcileri ve dernek temsilcileri katıldı.