Yerel Haberler
İstanbul
18 Aralık 2025 Perşembe - 17:34 Silahlı saldırıda hayatını kaybeden Ünsal Bahçeci son yolculuğuna uğurlandı Bakırköy’de dün seyir halindeki araca düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybeden Ünsal Bahçeci son yolculuğuna uğurlandı. Bakırköy Yeşilköy Mahallesi Eski Havaalanı Caddesi’nde dün saat 09.00 sıralarında meydana gelen olayda, seyir halinde olan 34 NTZ 242 plakalı otomobile kimliği belirlenemeyen kişi veya kişilerce silahlı saldırı düzenlenmiş Ünsal Bahçeci, kendisine isabet eden 2 kurşun sonucu ağır yaralanmıştı. Bahçeci, daha sonra kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti. Ünsal Bahçeci, için bugün Küçükçekmece Cennet Camii’nde ikindi namazına müteakip cenaze düzenlendi. Cenaze törenine Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, Bahçeci’nin ailesi katıldı. Ailesi ve sevenleri göz yaşına boğuldu. Cenaze kılınan namazın ardından Küçükçekmece’de bulunan Şenlikköy Mezarlığı’na defnedildi. Cenaze namazı sonrası konuşan acılı baba Kerim Bahçeci, "Benim oğlum işinde gücünde olan, namazında niyazında, dürüst, genç, çalışkan, hiç kimseye bir kötülüğü olmayan çok iyi bir çocuktu. Ben kendi oğlum diye söylemiyorum ama inanın çok iyiydi, herkese yardım ederdi. Bu çocuk niye böyle oldu anlayamıyorum, niye yaptılar bunu bilmiyoruz. Düşmanı var mı yok mu onu da bilmiyoruz, hiçbir şeyden haberimiz yok. Plakasız silahlı motorla gidiyorlar, motorlara bir çeki düzen verilmesi lazım. Hiç mi görmüyor polisler, niye ilgilenmiyorlar. Oğlumun cep telefonlarını bulmuşlar fakat çantasız gezmezdi, çantaları yok. Yurt dışına giden, pasaportu olan bir çocuktu, devamlı da çantasında para olan bir kişiydi. Ne oldu bilmiyoruz. Çeçenistan’dan bile arkadaşları geldi, sporcu, öğrenci bir çocuktu, iyi bir insandı. Allah rahmet eylesin diyeceğim, bu inşallah kanı yerde kalmaz, katil yakalanır" dedi.
18 Aralık 2025 Perşembe - 17:32 Hamas siyasi lideri Kemal Ebu Avn: "İsrail’in hedefi sadece Gazze değil" Hamas’ın siyasi liderlerinden ve şehit Yahya Sinvar’ın özel kalem müdürü Kemal Ebu Avn, Gazze’deki son durum ve bölgedeki siyasi gelişmelerle ilgili yaptığı değerlendirmede İsrail’in hedefinin yalnızca Filistin olmadığını belirterek, İsrail’in gözünün Türkiye dahil bölgedeki birçok ülkede olduğunu söyledi. Başakşehir’de Filistin İletişimciler ve Medya Derneği’nce (FİMED) düzenlenen basın toplantısında konuşan Kemal Ebu Avn önemli açıklamalarda bulundu. Gazze’deki son durumu ve bölgedeki siyasi gelişmeleri değerlendiren Ebu Avn, İsrail’in hedefinin yalnızca Filistin olmadığını belirterek, İsrail’in gözünün Türkiye dahil bölgedeki birçok ülkede olduğunu söyledi. Türk halkını kardeş olarak gördüklerini ifade eden Ebu Avn, "İslam dünyasının seçkinlerinden ve Türk halkının seçkinlerinden oluşan bu güzide toplulukla bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Türk halkının bu seçkinleri, bugün mevcut olan en güçlü silahları temsil etmektedir. Bunlar, askerî silahlardan geri kalmayan medya gücüdür. Çünkü âlimlerin ve düşünürlerin büyük çoğunluğu, bu zor şartlar altında medyanın çok güçlü bir silah olduğunu kabul etmektedir. Konuşmamın başında ayrıca, Filistin halkı için yaptıkları tüm hizmetlerden dolayı Türkiye’ye; halkına ve hükümetine teşekkür ediyorum. Özellikle Türkiye’nin ve Türk halkının, uzun bir zaman dilimi boyunca çok büyük bir emeği ve katkısı olmuştur. Türkiye, yaklaşık yedi asırdan fazla bir süre dünyayı yönetmiş, o dönemin en güçlü devleti olmuştur. Bu nedenle, Türk halkının gerek liderlik düzeyinde gerek bireyler olarak sergilediği tüm tutumları asla unutmuyoruz. Aynı şekilde Özgürlük Filosu’nda da Filistin uğruna yaklaşık 3 Türk vatandaşı şehit olmuştur. Bunlar ve benzeri birçok örnek vardır. Bu nedenle aramızdaki mesafeye rağmen, kendimizi Türk halkının ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz" diye konuştu. Kemal Ebu Avn, "Pek çok medya mensubu ve gazeteci, 7 Ekim’in İsrail işgali ile aramızdaki çatışmanın başlangıcı olduğunu zannetmektedir. Pek çok insan, Gazze’nin İsrail’e karşı savaşı başlattığını düşünmektedir. Oysa biz diyoruz ki savaşı başlatan Gazze değil, İsrail’dir. Üstelik bu savaş sadece Gazze’ye karşı değil, tüm bölgeye karşı başlatılmıştır. Netanyahu, 7 Ekim’den 17 gün önce Birleşmiş Milletler’de Nil’den Fırat’a uzanan "Büyük İsrail" haritasını kaldırarak gösterdi. Ve dedi ki: Bizim Ürdün’de, Suriye’de, Lübnan’da, Türkiye’de ve Suudi Arabistan’da topraklarımız var. Hatta Suudi Arabistan ve Mısır’da da toprakları olduğunu söyledi. Bunu, tüm dünyanın gözü önünde ve kulakları duyarak, büyük bir küstahlıkla dile getirdi. Bu nedenle, mücadelenin yalnızca İsrail ile Gazze arasında olduğunu sanmayın. Bizim kaderimiz, bu mücadelede savaşın ön cephesinde yer almak oldu" dedi. "Bizimle İsrail işgali arasındaki çatışma tarihinde stratejik bir dönüm noktası olmuştur" Konuşmasında İsrail’in bölgesel hedeflerine dikkat çeken Ebu Avn, "İsrail’in Lübnan’da emelleri vardır, Suriye’de emelleri vardır, Türkiye’de emelleri vardır, Mısır’da emelleri vardır; hatta Suudi Arabistan’da bile emelleri vardır. "İsrail toprakları Nil’den Fırat’a kadardır" dediklerinde, Fırat Nehri Türkiye’nin içinden geçmiyor mu? Bu da demektir ki siz de hedef alınıyorsunuz fakat mesele adım adım, birer birer ilerletilen bir süreçtir. Bizimle İsrail işgali arasındaki çatışma tarihinde stratejik bir dönüm noktası olmuştur. Ben, bunun hedef alınan ülkelerin çoğu için büyük bir fırsat olduğuna inanıyorum; bu çatışmada etkili bir rol üstlenmeleri için olayların kendilerine gelmesini beklememeleri adına İsrail’in Lübnan’a, Suriye’ye, Ürdün’e ve diğer ülkelere de Gazze’ye yaptığı gibi saldırmasını mı bekliyorlar. Bu gerçek, bilinçli ve derinlikli bir şekilde ele alınmalı, siyasi bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Ve bu kibirli düşmanla nasıl başa çıkacağımızı bilmeliyiz. İsrail, tüm İslam ülkelerine düşman devletler olarak bakmaktadır. Daha önce Pakistan’ı, Pakistan’daki nükleer reaktör üzerinden tehdit etmişti" ifadelerini kullandı. Sözlerine devam eden Ebu Avn, "İsrail’in New York’taki konsolosu, büyük bir küstahlıkla şunu söyledi: "Uluslararası güçler içinde Türk birliklerinin yer almasını kabul etmiyoruz çünkü Türkiye’yi bir düşman olarak görüyoruz." İşte onların Türkiye’ye bakışı budur. Ve bu bakış sadece Türkiye’ye yönelik değildir; Türkiye’ye, Pakistan’a, Afganistan’a bakışları böyledir; Suriye’ye, Mısır’a, Arap Yarımadası’na, Cezayir’e ve tüm Arap ve İslam ülkelerine bakışları aynıdır. Onları düşman olarak görüyorlar ve istedikleri anda üzerlerinde hakimiyet kurabileceklerini düşünüyorlar. Gazze’de yaptıklarını, bu ülkelerde de yapacaklardır. Allah’tan niyazımız, onların buna güç yetirememesidir" dedi. Amerikan arabuluculuğuyla gerçekleşen anlaşmaya değinen Kemal Ebu Avn, "Kısaca şunu söylüyorum: Gazze meselesi, Kudüs meselesi, Filistin meselesi sadece Filistin’in ya da Filistinlilerin meselesi değildir; bilakis bütün ümmetin meselesidir. Nasıl ki Gazze’nin kaderi bu mücadelenin mızrak ucu olmak olduysa, bu zulüm de uyanmazsak birçok komşu ülkeye yayılabilir. Allah korusun, bunun sonuçları çok kötü olur. Şimdi gelelim son anlaşmaya; Filistinliler ile İsrail işgali arasında, Amerikan arabuluculuğuyla gerçekleşen anlaşmaya. Trump’ın anlaşma kapsamında sunduğu, 20 maddeden oluşan belgeye. Bu belge harekete sunulduğunda durum son derece zordu. Evet deseniz sorun, hayır deseniz yine sorun vardı. Bu nedenle meselenin son derece hassas bir şekilde ele alınması gerekiyordu. Bu yüzden size şunu söylüyorum: Hareket ardı ardına toplantılar yaptı. Beşten fazla toplantı gerçekleştirildi; her biri yaklaşık altı saat sürdü. Sonunda hareket, bu belgede yer alan bazı maddeleri kabul ettiğine dair açıklama yaptı" açıklamalarında bulundu. "İsrail tarafı, Türkiye’yi arabulucu değil, düşman olarak görüyordu" İsrail’in anlaşmayı çok kez ihlal ettiğini belirten Kemal Ebu Avn, "Trump’ın 20 maddeden oluşan belgesinde, üzerinde çalışabileceğimiz maddeler vardı, üzerinde çalışamayacağımız maddeler de vardı. Bu nedenle anlaşma iki aşamadan oluştu. Birinci aşama; Hamas’ın elinde bulunan esirlerin teslim edilmesi ve Gazze’de bulunan İsrail askerlerine ait cenazelerin teslim edilmesiydi. Gerçekten de Hamas Hareketi, bu turda kendisinden talep edilen her şeye eksiksiz ve ciddi bir şekilde bağlı kaldı. Mücadelenin başından itibaren Hamas Hareketi, Filistin halkı ve tüm direniş güçleri, arabulucular arasında Türk halkının ya da Türk devletinin yer almasını talep etti. Ancak ne yazık ki Biden yönetimi ile Netanyahu hükümeti bunu kesin bir dille reddetti. Çünkü İsrail tarafı, Türkiye’yi arabulucu değil, düşman olarak görüyordu. Fakat Trump hükümeti döneminde, Türkiye’nin arabulucular arasına girmesi kabul edildi. Bu, gerçekte Filistin halkına ve direniş hareketlerine çok büyük bir destek sağladı. Aramızda sevgi, muhabbet ve güven bulunan bir devletin arabulucular arasında yer alması büyük önem taşıdı. Buna rağmen, direniş hareketleri anlaşmada yer alan tüm maddelere uymuş olmasına karşın, İsrail hükümeti bu anlaşmayı bin 400 fazla kez ihlal etti" ifadelerini kullandı. "Biz, Türk ordusunun Gazze Şeridi’nde bulunan uluslararası güç içerisinde yer almasında ısrarcıyız" Ateşkes döneminde 400 kişinin şehit olduğunu ifade eden Avn, "Bu süreçte yaklaşık 400 kişi şehit oldu; buna ek olarak, birinci aşamada şehit edilen 70 bin şehidin acısı da hala tazedir. Ayrıca binin üzerinde yaralı da vardır. Sadece ateşkes döneminde yaralananlar bunlardır; önceki dönemde ise yaklaşık yüz elli bin yaralı bulunmaktadır. Anlaşma kapsamında Refah Sınır Kapısı’nın gidiş ve dönüşe açılması kararlaştırılmıştı. Ancak İsrail, bugüne kadar Refah Kapısı’nı dönüşler için açmayı reddetmektedir. İnsanların Gazze’den çıkmasına izin veriliyor, fakat Gazze’ye tekrar dönmelerine izin verilmiyor. Biz, Türk ordusunun Gazze Şeridi’nde bulunan uluslararası güç içerisinde yer almasında ısrarcıyız. Çünkü Türk kardeşlerimizi, Filistin halkı için en güvenilir halklardan biri olarak görüyoruz. Bu konuda ısrarcı olundu. Bu nedenle Katar’daki toplantıdan, ne bu başlıkta ne de diğer başlıklarda maalesef olumlu bir sonuç çıkmadı. Toplantı neredeyse sıfıra yakın bir sonuçla sona erdi. New York’ta sorduğum bir soruda da belirttiğim gibi, bu mesele toplumsal bir duruşun ortaya konulmasıyla ilgilidir; bölgede toplumsal bir duruşun eksiksiz bir şekilde sergilenmesiyle ilgilidir. Biz buna bu şekilde bakıyoruz. Filistin’deki sorun, sadece Filistin’in sorunu değildir. Filistin’deki sorun, aslında bütün insanların sorunudur" dedi.
18 Aralık 2025 Perşembe - 17:09 Sedef Güler cinayeti davasında tutuklu sanık: "O anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım" Büyükçekmece’de denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılı halde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin 3 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü" dedi. Büyükçekmece Mimar Sinan Sahili’nde 7 Haziran 2024 tarihinde denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılmış ve ağırlık bağlanmış şekilde bir kadın cesedi bulunmuştu. Hayatını kaybeden kadının 24 yaşındaki Sedef Güler olduğu tespit edilerek 3 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, tutuklu sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör ile Sedef Güler’in müşteki annesi Gülizar Sezer, müşteki abla Sevda Güler ve tarafların avukatları hazır bulundu. "Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" Duruşmada beyanda bulunan müşteki anne Gülüzar Sezer, "Bana atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" dedi. Müşteki abla Sevda Güler ise, "Ben ve kardeşim uyuşturucu kullanmadık" diye konuştu. "Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü. Tekrar cezaevine girmemek için böyle bir şey yaptım. O an için ne yapacağımı bilemedim ama maktule zarar vermek istemedim" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Fırat Baykara ise savunmasında, "Olayın en başından beri benim suçsuz olduğum belli. Sevda başından beri bir şeyleri gizliyor. Bu olayda en zayıf halka benim. Benim üstüme oynanmaya çalışılıyor. Ben Yavuz dahil olmak üzere dosyada adı geçen kimseyle telefon bağlantısı kurmadım. Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" diye konuştu. Müşteki anneden sanığa: Kızıma iftira atamazsın Sanık Fırat Baykara’nın savunması üzerine söz olan müşteki anne Sezer, "Çocuklarıma iftira atamazsın’ diyerek sanıklara tepki gösterdi. Bunun üzerine anne ve sanık Baykara arasında tartışma çıktı. Yaşanan gerginlik sonrası mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fırat Baykara, Yavuz Güngör ve Yiğit Hüseyin Ayvalık şüpheli sıfatıyla yer aldı. İddianamede denizde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in halıya sarıldığı, ellerinin koli bandı, ayaklarının ise zincir ve dambıl ile bağlandığının tespit edildiği belirtildi. Sedef Güler’in cansız bedeninin sarılı olduğu halı üzerinde halı yıkama fabrikası etiketi bulunduğu da iddianamede aktarıldı. Polis ekiplerince etiketteki firmaya gidildiğinde halının Zafer E. isimli kişi tarafından verildiği ifade edildi. Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınan Zafer E. emlak işi yaptığını söyleyerek halının bulunduğu evi Fırat Baykara’ya kiraladığını anlattı. Halının bulunduğu evin Baykara tarafından kiralandığı ve Yavuz Güngör isimli sanık ile beraber kullanıldığı da soruşturma aşamasında tespit edildi. Yapılan incelemelerde 4 Haziran günü bir şahsın araç ile Sedef Güler’i Yavuz Güngör’ün kızı ile birlikte yaşadığı ikamete bıraktığı iddianamede belirtildi. Burada Sedef Güler ile Yavuz Güngör’ün kızı Y.H.G. arasında tartışma çıktığı ve Yavuz Güngör’ün Sedef Güler ile beraber Fırat Baykara adına kiralanan eve gittiği kaydedildi. Fırat Baykara’nın sonradan eve geldiği iddianamede açıklandı. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’i tespit edilemeyen bir nedenden dolayı burada öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları ve bir gün sonra buluşmak üzere evden ayrıldıkları iddianamede aktarıldı. Sanıkların 6 Haziran’da tekrar buluştukları ve maktulün cesedini koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları da iddianamede ifade edildi. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’in ellerini koli bandı ile bağladığı, halıya sardığı, ayaklarını zincir ve dambıl ile bağlayıp Mimar Sinan Köprüsü’nden aşağıya attıkları da iddianamede kaydedildi. Baykara’nın daha sonra polise giderek "Yavuz beni Gürpınar’da bulunan ikametine çağırdı. Eve gittiğimde hareketsiz yatan bir kadın gördüm, kontrol ettim, yaşam belirtisi yoktu. Polise haber vermek istediğimde Yavuz Güngör bana silah çekti. Nalburdan zincir ve ağırlık aldıktan sonra kadını halıya sardık. 7 Temmuz günü ise Büyükçekmece sahil tarafına gittik. Cesedi köprü üzerinden suya attık" dediği iddianamede ifade edildi. İddianamede, Yavuz Güngör’ün Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan’a gönderildiği ancak daha sonra bir şekilde ülkeye iadesi sağlandığı ve Güngör’ün Edirne’de yakalandığı belirtildi. Sedef Güler’in Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminin sonucunda ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi. Öte yandan Adli Tıp Kurumu 1 İhtisas Dairesi’nin incelemesinde maktulün kanında uyuşturucu madde bulunduğu, ölümünün uyuşturucu, uyarıcı madde sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak baş, boyun bölgesinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularında ayrıntılı analiz yapılamadığı yönünde değerlendirme yapıldı. İddianamede Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün ‘nitelikli kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Yiğit Hüseyin Ayvalık’ın ise Yavuz Güngör’ün yurt dışına kaçmasına yardım etmesi gerekçesiyle ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi.
Kağıthane’ye yeni sosyal ve sportif tesis kazandırılıyor
17 Aralık 2025 Çarşamba - 16:00 Kağıthane’ye yeni sosyal ve sportif tesis kazandırılıyor Kağıthane Belediyesi, Yeşil Vadi Bisiklet ve Yürüyüş Yolu ile entegre şekilde planlanan yeni sosyal ve sportif tesisi ilçeye kazandırıyor. Yaklaşık 8 dönümlük alan üzerinde inşa edilen Yeşil Vadi 4. Etap projesiyle Kağıthane’ye yeni yeşil alanlar ve modern spor sahaları ekleniyor. Proje kapsamında basketbol sahası, voleybol sahaları ve padel sahasının yanı sıra yürüyüş yolları, sosyal tesis, çocuk oyun alanları ve 43 araç kapasiteli otopark yer alıyor. Tesisin, her yaştan vatandaşın spor yapabileceği ve sosyal yaşamını sürdürebileceği şekilde planlandığı belirtildi. Kağıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin, Yeşil Vadi’nin ilçenin önemli yaşam alanlarından biri haline geldiğini ifade ederek, yeni etapla birlikte spor ve dinlenme alanlarının artırıldığını kaydetti. Öztekin, vatandaşların modern tesislerde vakit geçirebileceğini, çocukların ise güvenli oyun alanlarında eğlenebileceğini belirtti. Projenin yakın zamanda tamamlanarak hizmete açılması hedefleniyor. Yeşil Vadi 4. Etap’ın tamamlanmasıyla birlikte bölge sakinleri; spor sahaları, yürüyüş alanları, çocuk oyun alanları ve sosyal donatılarıyla planlanan yeni bir sosyal ve sportif tesise kavuşmuş olacak. Kâğıthane Belediyesi, proje ile ilçenin yeşil alan kapasitesini artırmayı, vatandaşlara nitelikli spor ve dinlenme alanları sunmayı amaçlıyor.
Türkiye e-ticarette seviye atladı: "Dijital dönüşüm, bizi bölgemizin lider ülkesi yapacak"
17 Aralık 2025 Çarşamba - 15:59 Türkiye e-ticarette seviye atladı: "Dijital dönüşüm, bizi bölgemizin lider ülkesi yapacak" Türkiye’de e-ticaret sektörü, dijital dönüşümle birlikte yalnızca büyüme değil, yönetim kalitesi odaklı yeni bir döneme giriyor. BirFatura CEO’su İbrahim Bayır, Türkiye’nin e-ticarette nicelikten çok nitelik kazandığını belirterek, "Türkiye e-ticarette sadece büyümüyor, olgunlaşıyor" dedi. Son 5 yılda Türkiye’de e-ticaret, satış hacminin ötesinde işletme yönetimi ve operasyonel kalite açısından önemli bir dönüşüm yaşadı. Sektörde rekabeti artık yalnızca satış adetleri değil; yönetim becerisi, müşteri deneyimi ve dijital altyapı belirliyor. BirFatura CEO’su İbrahim Bayır, Türkiye’nin e-ticareti doğru yöneten bir ülke olduğunu vurguladı. Pandemi döneminde hızla artan e-ticaret alışkanlıklarının, bugün işletmelerden daha profesyonel bir yönetim anlayışı talep ettiğini belirten Bayır, başarının yalnızca sipariş sayısıyla ölçülmediğine dikkat çekti. Bayır, "Hızlı teslimat, şeffaf müşteri hizmetleri, sorunsuz iade süreçleri ve dijital entegrasyon rekabetin ayrılmaz parçaları haline geldi. Hız başlangıçtı. Kalite ve yönetim becerisi artık oyunun kurallarıdır" dedi. 13 milyon e-fatura kesildi Kasım 2025 kampanya döneminde BirFatura üzerinden 13 milyonun üzerinde e-fatura kesildiğini açıklayan Bayır, geçen yıl aynı dönemde bu rakamın yaklaşık 10 milyon seviyesinde olduğunu ifade etti. Bu artışın e-ticaret hacmindeki büyümeyi gösterdiğini belirten Bayır, aynı zamanda işletmeler üzerindeki operasyonel yükün de ciddi şekilde arttığını vurgulayarak, "Kasım ayı adeta bir stres testidir. Dijital altyapısı sağlam olan işletmeler bu dönemde öne çıkıyor" diye konuştu. Müşteri deneyimi ve güven ön planda Türkiye’de e-ticaret tüketicisinin daha bilinçli ve seçici hale geldiğini ifade eden Bayır, müşterinin artık yalnızca ürünü değil, hizmeti ve güveni satın aldığını söyleyerek, "Markaya bağlanan müşteri, o markayı büyütür. Uzun vadeli başarı, sadakat oluşturan işletmelerin olacak" ifadelerini kullandı. "Dijital dönüşüm, bizi bölgemizin lider ülkesi yapacak" E-ticarette verinin en değerli unsur haline geldiğini kaydeden Bayır, doğru veri takibinin tedarik planlamasından nakit akışına, pazarlama verimliliğinden ürün stratejilerine kadar birçok alanı doğrudan etkilediğini ifade ederken veri odaklı yönetimin rekabet avantajı sağladığını da aktardı. Türkiye e-ticaretinin artık yalnızca iç pazara değil, bölgesel rekabete odaklandığını dile getiren Bayır, "Türkiye e-ticarette sadece büyümüyor; olgunlaşıyor. Bu dijital dönüşüm, bizi bölgemizin lider ülkesi yapacak" derken Türkiye’nin güçlü üretici altyapısı, genç nüfusu ve artan e-ticaret deneyiminin bu hedef için önemli avantajlar sunduğunu belirtti.
Sultanbeyli’de motosiklet kazası: 3 çocuk babası hayatını kaybetti
17 Aralık 2025 Çarşamba - 15:47 Sultanbeyli’de motosiklet kazası: 3 çocuk babası hayatını kaybetti Sultanbeyli’de meydana gelen motosiklet kazasında 33 yaşındaki Burak Yüce hayatını kaybetti. Kaza anı, arkadan gelen bir motosikletlinin kask kamerasına saniye saniye yansıdı. Olay, dün akşam saat 21.00 sıralarında Sultanbeyli Fatih Mahallesi Atatürk Caddesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, motosiklet sürücüsü Burak Yüce (33), yaya geçidine yaklaşık 150 metre mesafedeki noktadan karşıya geçmeye çalışan yayaya çarptı. Çarpmanın etkisiyle motordan düşen Yüce, önce asfalta ardından kaldırıma savruldu. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekibi sevk edildi. İlk müdahalesi çevredeki vatandaşlarca yapılan Yüce’nin boynunun kırıldığı belirlenirken sağlık ekipleri de uzun süre kalp masajı yaptı. Ambulansla hastaneye kaldırılan Yüce, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hayatını kaybeden Burak Yüce’nin üç çocuk babası olduğu öğrenildi. Kaza anları ise arkadan gelen bir motosikletlinin kask kamerasına anbean yansıdı. Polis ekipleri kazayla ilgili inceleme başlattı. "Motosiklet tutkusunun bedeli bazen bir ailenin tamamen dağılması oluyor" Burak Yüce’nin akrabası Ahmet Yılmaz, yaşanan olayın ardından büyük bir üzüntü yaşadıklarını belirtti. Yılmaz, genç yaşta hayatını kaybeden Yüce’nin geride üç küçük çocuğunu bıraktığını belirterek, "Burak kardeşimizi çok talihsiz bir kazada kaybettik. Geride gözü yaşlı bir eş ve üç küçük evlat kaldı. Bu gerçekten çok ağır bir tablo. Ne kadar dikkat edilirse edilsin, şehir içi trafikte motosiklet her zaman büyük risk taşıyor. Bazen sizin hiçbir hatanız olmasa bile başkalarının dikkatsizliği can alabiliyor. Motosiklet bir tutku olabilir ama bu tutkunun bedeli bazen bir ailenin tamamen dağılması oluyor. Gençlerimizden ricamız, hızdan uzak durmaları ve şehir içinde çok daha temkinli olmaları. Bu acıların artık yaşanmamasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Dursun Özbek: "Bizi yolumuzdan alıkoymak için dört bir koldan saldırılar devam ediyor"
17 Aralık 2025 Çarşamba - 15:20 Dursun Özbek: "Bizi yolumuzdan alıkoymak için dört bir koldan saldırılar devam ediyor" Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, sarı-kırmızılı camiaya birlik vurgusu yaparak, "Bizi yolumuzdan alıkoymak için dört bir koldan saldırılar devam ediyor. Tarafsız olması gereken makamların Galatasaray’ı hedef olan açıklamalarını izliyorsunuz. Bu saldırılara karşı bundan önce yaptığımız gibi yine birlik olarak tüm bu planları boşa çıkartacağız. Sizden ricam birlik ve beraberlik ortamımızın devam etmesi. Böyle olursa ne yaparlarsa yapsınlar Galatasaray’ın başarısını engelleyemezler" dedi. Galatasaray Spor Kulübü’nün aralık ayı olağan divan kurulu toplantısı, RAMS Park’ta bulunan Özhan Canaydın Konferans Salonu’nda gerçekleştiriliyor. Toplantıda Galatasaray Başkanı Dursun Özbek açıklamalarda bulundu. Özbek, Galatasaray Adası’nda bir takım çalışmalar yapılacağından dolayı 22 Aralık’tan itibaren bir süre hizmet veremeyeceğini açıkladı. Hasnun Galip’teki binayla ilgili inceleme yapıldığını söyleyen Başkan Özbek, "Bu binanın faaliyete geçmesi için bir sürü proje geldi. Bunu yaparken şunu önemsedim, bu bina eski, o günün teknolojisine göre yapılmış. İstanbul, deprem bölgesi. Depremle ilgili uğrayacağı hasarların can güvenliğini tehdit ettiği konusunda endişem vardı. İlgili belediyeden incelenmesini talep ettim. Belediyenin raporu bugün elime geçti. Bize tavsiye edilen şu; ’Bu bina artık iskan edilemez. Ya güçlendirin ya da yıkın yeniden yapın’ diyorlar. Bu binayı ya güçlendireceğiz ya da yıkıp yeniden yapma faaliyetine geçeceğiz. Önümüzdeki ilk genel kurulda sizlerin önüne bunu getireceğim. Bu bina bizim tarihimizi yansıtan bir bina. Ona uygun yapılmasını istiyorum" diye konuştu. Yönetim binası, Aslantepe’de olacak Aslantepe projesinin son durumu hakkında bilgi veren Dursun Özbek, "Aslantepe’deki yapımızın bir spor kompleksi haline gelmesi için Gençlik ve Spor Bakanlığı ile yapmış olduğumuz temaslarda onlara bir proje sunduk. Onlardan onay aldık. Basketbol salonu, voleybol salonu, salon sporlarını yapabileceğimiz salonlar, yüzme havuzu ve konaklama tesisi bulunuyor. Şu anda kulübümüzün yönetimi stadın içinde. Bütün ofislerin gözlerden ırak olması faaliyetlerimize engel teşkil ediyor. Yönetim masraflarımız en yüksek seviyeye çıktığını söyleyebilirim. Bütün stadı aydınlatıyoruz, yazın soğutuyoruz, kışın ısıtıyoruz. Ayrıca güvenliği sağlamak başlı başına bir şey. Güvenlik harcamalarınız dudak uçuklatacak seviyeye geliyor. Aslantepe’deki en önemli hususlardan biri kompakt bir yönetim binasının yapılması. Projemiz hazır, zemin etütleri bitti gibi. İnşallah mart veya nisan ayı başında temel atacağız. Aslantepe’de yapacağımız projenin Galatasaray’ın önümüzdeki 100 yılının projesi olduğunu, tesisleşmesini tamamlamış olacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu. Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde altyapı için yapılacak bölüm için çalışmalara başladıklarını ifade eden sarı-kırmızılıların başkanı, "A takımımızla ilgili kamp tesisi ve saha çalışmalarını bitirmiştik. Çok da güzel oldu. İkinci fazımız altyapının, altyapıya hitap edecek futbol sahalarının ve maç oynanması için tribünlü sahamız var. İnşaat faaliyetlerimiz için konteynerler geldi. Ona da başladık. Bu tesis çok önemli olduğunu düşünüyorum" dedi. Dursun Özbek, Mecidiyeköy projesinde ise son iki aydır hızlı bir çalışma olduğunu aktararak, nisan sonu ve mayıs ayı başında bitmesini beklediğini söyledi. "Kendi imkanlarımızı kullanarak bu işleri başarabilmek çok önemli" Galatasaray Spor Kulübü’nün kendi imkanlarıyla bu projeleri gerçekleştirdiğini belirten Dursun Özbek, sözlerine şöyle devam etti: "Burada sizlere verdiğimiz sözler çerçevesinde yaptıklarımızı anlatmaktan da gurur duyuyorum. Galatasaray Spor Kulübü’nün ihtiyaç duyduğunu şeylerin yapılması lazım. Galatasaray, Florya haricinde Riva da dahil, Galatasaray Spor Kulübü kendi imkanlarıyla bu işi yapmaktadır. Aslantepe’deki proje yaklaşık 200 milyon Dolar olan bir projedir. Orta vadeli bir projedir. Kemerburgaz’ı öyle yaptık. Hasnun Galip’i öyle yapacağız. Adamızı öyle yaptık. Kendi imkanlarımızı kullanarak bu işleri başarabilmek çok önemli. Galatasaray Spor Kulübü’nün böyle imkanlara kavuşmuş olması ondan da önemli. Yeter ki bana ve arkadaşlarıma güvenin. Bizim cesaret aldığımız, kuvvet aldığımız tek şey sizin bize olan desteğiniz. Bu sezon başında amatör şubelerimiz için çok önemli hedefler koyduk. Bu hedeflere doğru ilerlemeye devam ediyoruz. İşimiz kolay değil. Her arkadaşımız elimizdeki imkanı sonuna kadar zorlayarak çalışıyor." "Ne yaparlarsa yapsınlar Galatasaray’ın başarısını engelleyemezler" Sezon başında futbol takımı için Türkiye’deki şampiyonluğun yanında Avrupa hedefi koyduklarını vurgulayan Özbek, "Geçen hafta aldığımız sonuç bizi üzse de yolumuza aynı inançla devam ediyoruz. Önümüzdeki iki önemli maçımız var. Amacımız bu maçlardan en iyi sonucu alıp, Şampiyonlar Ligi iddiamıza devam etmek. Hiçbirimizin şüphesi olmasın. Birlikte inanarak yine kazanacağız ve yolumuza devam edeceğiz. Bütün bunların yanında hepiniz dikkatle izliyorsunuz, görüyorsunuz. Bizi yolumuzdan alıkoymak için dört bir koldan saldırılar devam ediyor. Tarafsız olması gereken makamların Galatasaray’ı hedef olan açıklamalarını izliyorsunuz. Yönetici arkadaşlarımıza, kulübümüze verilen ağır cezalarını görüyorsunuz. Maçlarımızdan sonra yapılan rakip kulüp açıklamalarını sonra bu kulüplerin diğer maçlarda sessiz kalmalarını da görüyorsunuz. 3.5 senedir bu görevdeyiz. Her türlü saldırıyı, aşağı çekme çabalarını gördük sanıyorduk, bizi şaşırtmaya devam ediyorlar. Hala çalışmaların devam ettiğini de hep beraber izliyoruz. Bu saldırılara karşı bundan önce yaptığımız gibi yine birlik olarak tüm bu planları boşa çıkartacağız, buna yürekten inanıyorum. Galatasaray camiasının bu durumlarda verdiği reaksiyon, gösterdiği destek beni her zaman gururlandırmıştır. Sizden ricam birlik ve beraberlik ortamımızın devam etmesi. Böyle olursa ne yaparlarsa yapsınlar Galatasaray’ın başarısını engelleyemezler. Yine birlikte başaracağız. Bu mücadeleye karşı bu mücadelemizi devam ettireceğiz" değerlendirmesinde bulundu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek son olarak herkesin yeni yılını kutladı.