SAĞLIK - 23 Ocak 2025 Perşembe 08:48

“Üst solunum yolu enfeksiyonu şikâyetiyle başvuranların yüzde 78,3’ü İnfluenza A”

A
A
A
“Üst solunum yolu enfeksiyonu şikâyetiyle başvuranların yüzde 78,3’ü İnfluenza A”

Yakın Doğu Üniversitesi Moleküler Mikrobiyoloji Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Buket Baddal, 1 Aralık 2024 ile 16 Ocak 2025 tarihlerinde Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne üst solunum yolu enfeksiyonu şikâyetiyle başvuran vakaların yüzde 78,3’ünün İnfluenza A kaynaklı olduğunu söyledi.


Kış aylarında üst solunum yolu enfeksiyonlarındaki artış, enfeksiyon hastalıkları ve pediatri servislerinde yoğunluğa neden olurken, bu durumun temel sebepleri arasında İnfluenza A virüsünün yaygınlığı dikkat çekiyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne Aralık ve Ocak aylarında başvuran semptomlu hastalarda yapılan analizler, dolaşımdaki diğer virüslerle İnfluenza A’nın en baskın viral etken olduğunu ortaya koydu.


Hastaneye üst solunum yolu enfeksiyonu şikâyetiyle başvuran vakaların yüzde 78,3’ünde İnfluenza A virüsü tespit edildi. İnfluenza A virüsüne ek olarak, sirkülasyonda bulunan respiratuvar sinsityal virüs (RSV) A ve B türlerine toplamda yüzde 11,7 oranında rastlanırken, geriye kalan örneklerin yüzde 5’inde influenza B virüsü, yüzde 1,7’sinde COVID-19’a yol açan SARS-CoV-2, yüzde 3,3’ünde ise birden fazla viral etkenin neden olduğu ko-enfeksiyonlar saptandı.


Verileri değerlendiren Doç. Dr. Buket Baddal, “Laboratuvarımıza ulaşan toplam 138 klinik örnekten 60’ı pozitif saptandı ve pozitiflik oranı yüzde 43,5 olarak belirlendi. Pozitif örnekler arasında ise yüzde 78,3’lük bir oranla, yani 47 örnekle, en baskın etkenin İnfluenza A virüsü olduğunu tespit ettik” ifadelerini kullandı.



PCR testleri ile veri toplama, izleme ve değerlendirme önemli


Solunum yolu enfeksiyonlarında etkenin belirlenmesi için ateş, öksürük, burun akıntısı, halsizlik, baş, boğaz ve eklem ağrıları gibi klinik belirtileri olan kişilerden ağız ve burundan alınacak sürüntü örneklerinin moleküler PCR testleri ile analiz edilmesinin önemli olduğunun altını çizen Doç. Dr. Buket Baddal, “Önemli olan bilimsel verilerin analizi ile salgın izlemi ve sürekli sürveyans sistemi ile salgına yol açan etkenlerin belirlenmesidir” dedi. Sürveyans sistemi yani veri toplama, izleme ve değerlendirme ile salgının en üst seviyeye ulaşacağı dönemin öngörülebileceğine de değinen Doç. Dr. Baddal, sağlık hizmetlerinde buna göre önlemler alınabileceğine dikkat çekti.


Solunum yolu enfeksiyonlarının öncelikle damlacık yoluyla, hava yoluyla veya dolaylı temasla bulaştığını ifade eden Doç. Dr. Buket Baddal, “Kalabalık ve kapalı ortamlarda maske takarak bulaşı önleyebiliriz. Özellikle grip semptomları varsa toplum içerisinde maske kullanmalıyız. Fakat maske kullanımı dışında el hijyeni de çok önem taşıyor. Ellerimizi sık sık sabunlu su ile yıkamalıyız” şeklinde açıklamalarda bulundu.



Risk grupları aşılanmalı


Doç. Dr. Buket Baddal, özellikle risk gruplarının aşılanmasının önemine dikkat çekerek 65 yaş üstü bireyler, kronik hastalığı olanlar, 6 ay ile 2 yaş arasındaki çocuklar, diyabet, astım, KOAH ve kalp yetmezliği gibi hastalıkları bulunanlar, sağlık çalışanları, kreş ve huzurevi personelleri ile hamilelerin grip aşısıyla korunabileceğini belirtti. Aşılama sürecinin, bu gruplarda ağır grip vakalarını, olası komplikasyonları ve gribe bağlı ölümleri önlemede kritik bir rol oynadığını ifade eden Doç. Dr. Baddal, aşılamanın genellikle Eylül ve Ekim aylarında yapıldığını, ancak aşılanmayan kişilerin Mart ayının sonuna kadar bu imkândan faydalanabileceğini söyledi.



“Üst solunum yolu enfeksiyonu şikâyetiyle başvuranların yüzde 78,3’ü İnfluenza A”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şırnak Bu cezaevi kendi ekmeğini üretiyor Şırnak T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na bağlı Açık Ceza İnfaz Kurumu’ndaki ekmek fabrikasında çalışan hükümlü ve tutukluklar, hem meslek sahibi oluyor hem de ekonomik kazanç sağlıyor. Şırnak T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na bağlı Açık Ceza İnfaz Kurumu’ndaki 14 hükümlü ve tutuklu ekmek fabrikasında çalışıyor. Hükümlü ve tutuklulardan 9’u, Halk Eğitim Merkezi tarafından açılan kursta da eğitim görüyör. Hükümlü ve tutukluların çalıştıkları gün sayısı kadar hesaplarına maaşları da yatırılarak, gelir elde etmeleri sağlanıyor. Şırnak T Tipi Kaplı Ceza İnfaz Kurumu ve Açık Ceza İnfaz Kurum Müdürü Serkan Kengil, Açık Ceza İnfaz Kurumu bünyesinde faaliyet gösteren ekmek fabrikasında günlük olarak 3 bin 200 ekmek ve 350 adet simit-poğaça üretimi yapıldığını ifade ederek, “Şırnak T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na bağlı Açık Ceza İnfaz Kurumu’nun hizmet veren ekmek fırınındayız. Ekmek fırınımızda Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan hükümlülerin günlük iaşelerinde kullanılan ekmeğin yanı sıra personelimizin ve lojmanda kalan sivil vatandaşlar ile Açık Ceza İnfaz Kurumu’ndaki hükümlü tutukluların faydalandığı simit poğaça üretilmekte. Günlük 3 bin 200 ekmek ile yaklaşık 350 adet simit-poğaça üretimi yapılmaktadır” dedi. Ekmek fırınında çalışan 9 hükümlünün aldıkları sertifikalarla tahliye olduktan sonra da ekmek fırınlarında çalışabileceklerini belirten Kengil, “Fırınımızda 14 adet hükümlü çalışmakta. Bu 14 hükümlü ve tutuklularımızdan 9’u Halk Eğitim Merkezi’ne bağlı infaz koruma memuru arkadaşlarımızdan birinin vermiş olduğu eğitimle sertifika alıp, dışarıda bu sertifika ile çalışabilmekte. Şu anda ekmek fırınımızda 9 hükümlümüz bu eğitimlerden faydalanıyor” diye konuştu. Ekmek fırınının hükümlü ve tutuklulara üç yönden katkıda bulunduğunu belirten Kengil, “Ekmek fırınımızda çalışan hükümlü tutuklulara ekonomik olarak aslında üç yönden katkıda bulunmaktayız. Birincisi sigorta olarak kaza sigortası ve kısa dönem sigortasından faydalanmaktalar. İkinci olarak kurumumuz Ceza İnfaz Kurumu olduğu için iaşe bedeli olarak belirlenmiş olan 6 aylık iaşe miktarı iş yurtları tarafından karşılanmakta. Bir diğeri de hükümlü tutuklulara çırak, kalfa ve usta olarak belirlenmiş olan üç kademede maaş olarak ekonomik katkı sağlamakta ve her ay kendi hesaplarına belirlenmiş olan maaşlar yatmaktadır” ifadelerini kullandı.
İstanbul Menajer Ayşe Barım soruşturmasında oyuncu Nedim Saban ifade verdi Menajer Ayşe Barım hakkında sosyal medyadaki iddialara yönelik yürütülen soruşturma kapsamında oyuncu Nedim Saban, tanık sıfatıyla savcılığa ifade verdi. Savcılık ifadesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Saban, “O konuya ilişkin de sorular soruldu ama bu konuda duyarlı olduğum için, tiyatro konusunda duyarlı olduğum için çok tweet attım, sadece bu olayla ilgili değil ve konu sadece Ayşe Barım değil, bu sektörün sorunu diye düşünüyorum” dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Serenay Sarıkaya gibi bazı sanatçıların menajerliğini yapan Ayşe Barım hakkında sosyal medya platformlarındaki paylaşım ve haberlerdeki iddialar ihbar kabul edilerek maddi gerçeğin ortaya çıkartılması için re’sen soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmanın ’çalışma hürriyetinin ihlali’ ve ’şantaj’ gibi iddialara ilişkin olduğu öğrenilirken, Barım hakkında yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri de uygulanmıştı. Oyuncu Deniz Işın, mağdur sıfatıyla ifade vermişti Geçtiğimiz günlerde tanık sıfatıyla ifade veren Serenay Sarıkaya’nın ardından Deniz Işın da ’mağdur’ sıfatıyla ifade vermek üzere Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na gelmiş, burada yaklaşık 30 dakika ifade veren Işın, daha sonra basın mensuplarının sorularını cevaplandırmadan adliyeden ayrılmıştı. Oyuncu Nedim Saban, tanık sıfatıyla ifade verdi Son olarak bugün ise oyuncu Nedim Saban’da yürütülen soruşturmaya ilişkin, ’tanık’ sıfatıyla ifade vermek üzere Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na geldi. “Konu sadece Ayşe Barım değil, bu sektörün sorunu diye düşünüyorum” İfadesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Saban, “Ben daha çok sektörle ilgili konuştum. Tabii sayın savcının dosyadaki gizliliği de ifadem” dedi. Basın mensuplarının Ayşe Barım hakkında attığı tweetlere ilişkin ise Saban, “O konuya ilişkin de sorular soruldu ama bu konuda duyarlı olduğum için, tiyatro konusunda duyarlı olduğum için çok tweet attım, sadece bu olayla ilgili değil ve konu sadece Ayşe Barım değil, bu sektörün sorunu diye düşünüyorum. Öğrenci de yetiştirdiğim için öğrencilerim mutluluğunu ve mutsuz olunca daha da mutsuz oluyorum. O yüzden duyarlı olduğum bir konu. Konu tiyatro olunca daha duyarlı oluyorum. Çok sinema ve dizi sektörünü bilmediğim için bu konuda konuşmadım, daha çok tiyatro da yaşanılan oyuncularımızın daha da mutlu olabilmesi için düşündüğüm şeyleri söylemek için geldim” diye konuştu. “Piyasada faaliyet gösteren belirli sayıdaki menajerlik şirketleriyle çalışmamaları halinde kendilerine iş imkanı doğmayacağını dile getiriyorlardı” Öte yandan Nedim Saban’ın savcılıkta verdiği ifade de ortaya çıktı. Savcılıkta 1 saat süren ifadesinde Saban, “Şu an oyunculuk ve yapımcılık mesleği ile uğraşıyorum. 43 yıldır oyunculuk yapmaktayım. Benim herhangi bir menajerlik veya yapım şirketiyle aramda devam eden bir sözleşme bulunmamaktadır, Ayşe Barım’ı tanımıyorum, kendisiyle 10 yıl önce bir proje ile ilgili bir kez telefon görüşmemiz oldu. Onun dışında kendisiyle bir tanışıklığım veya arkadaşlığım bulunmuyor. Barım’ın kendisine ait menajerlik şirketiyle çalışmayan oyuncuların yer aldıkları projelerden zorla çıkardığına bizzat şahit olmadım. Aynı şekilde birlikte aynı mesleği yaptığımız oyuncu veya tiyatrocu arkadaşlarımızdan da bu şekilde mağduriyet yaşadıklarına dair bizzat bir duyum almadım ancak benim eğittiğim tiyatro ve oyunculuk öğrencilerimin eğitim devam ettiği sırada bana bu işin ne kadar eğitimini alırsak alalım, piyasada faaliyet gösteren belirli sayıdaki menajerlik şirketleriyle çalışmamaları halinde kendilerine iş imkanı doğmayacağını dile getiriyorlardı. Zira biz, sektörümüze her yıl yüzlerce yeni genç oyuncu kazandırmamıza rağmen, sektörde şu an var olan birkaç oyuncu dışında diğer oyunculara hiçbir projede yer verilmemesi sebebiyle bu yeni genç oyuncuların yanı sıra, sınırlı sayıdaki diğer oyuncuların dışında kalan meslektaşlarımız hiçbir şekilde iş imkanı bulamamaktadır. Sosyal medya hesabımdaki paylaşımları yapma sebebim, daha önceden de gündeme getirmiş olduğum sorunları dile getirmekti” ifadelerini kullandı. “Menajerlik şirketlerinin tiyatro sektörüne de el atması nedeniyle bizim oyuncularımızı istihdam etme ve seyirciye ulaşma imkanı azaldı” İfadelerinin devamında Saban, “Bunların bırakın tek elde toplanmasını, birbirleriyle arkadaşlık ilişkisi içerisinde olmaları bile sektör açısından olumsuz bir durumdur. Ancak mevcut duruma baktığımız zaman, bu üç unsurun birçok menajerlik ve yapım şirketleri tarafından tek elde toplandığını görmekteyiz. Bu da, birkaç menajerlik şirketi dışındaki menajerlere bağlı çalışan diğer meslektaşlarımızın, iş imkanlarını kısıtlamaya yol açmaktadır. Ayşe Barım’ın kendisine ait yapım şirketi üzerinden tiyatro sektörüne de, yapım yapmaya başlaması ve bilinen tüm oyuncuları elinde bulundurması sebebiyle bizim tiyatro salonunda yer bulma imkanımız oldukça kısıtlanmıştır. Söz konusu menajerlik şirketlerinin tiyatro sektörüne de el atması nedeniyle bizim oyuncularımızı istihdam etme ve seyirciye ulaşma imkanı azaldı” diye konuştu.