SAĞLIK - 17 Eylül 2024 Salı 08:58

Stres birçok sağlık problemini tetikliyor

A
A
A
Stres birçok sağlık problemini tetikliyor

İnsan varoluşundan bu yana stresin hayatta kalmanın temel bir unsuru olduğunu belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Niiar Alioğlu, “Stres yaşamasaydık karnımızı doyuramaz ve barınamazdık; ayrıca bağışıklık sistemi hücrelerimiz de aktive olmazdı. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu stresin kabul edilebilir seviyede olması” dedi.


BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Niiar Alioğlu, “Günümüzde stres boyut değiştirmiş ve aşırı bir hal aldı. Bekleyen işler, trafikte geçen uzun saatler ve dahası stresin seviyesini arttırdı. Stresin aşırı seviyelerde olması ise vücudumuzdaki her sistem için bir tehdit halinde olmaya başladı. Stresin tehdit ettiği önemli sistemlerden bir tanesi sindirim sistemidir. Stres sindirim sisteminin dengesini bozarak fonksiyonel dispepsi, peptik ülser ve reflü gibi hastalıklara neden olabilir” açıklaması yaptı.


Stres anında salınan adrenalin, kortizol gibi hormonların salgılanmasına neden olduğunu vurgulayan Dr. Alioğlu, Bu hormonlara stres hormonları adı da verilir. Bu salgılar mideyi tahriş eder. Midede asit seviyesini yükseltir. Genellikle karın bölgesinde bir rahatsızlık, gerginlik veya ağrı şeklinde kendini gösterir diye belirtti.


“Rahatsızlık, kişiye göre farklılık gösterebilir” diye devam eden Dr. Alioğlu; “Kimi insanda mide bulantısı, hazımsızlık, şişkinlik veya ishal gibi belirtiler olabilir. Sindirim sistemi oldukça karmaşık bir şekilde çalışır. Hücre içi yollar diğer organ ve sistemler ile ve hücresel düzeyde hormon ve elektriksel uyarılar kullanan organizmalar ile birlikte çalışır. Bu uyumun bozulması sindirim sorunlarını meydana gelmesi demektir” dedi.



Aşırı stres sindirim sistemimizi de etkiliyor


Dr. Niiar Alioğlu, dengesiz ve sağlıksız beslenmenin, sigara ve alkol tüketiminin, mideyi aşırı doldurmanın, uykusuzluğun, yorgunluğun ve bilinçsiz ilaç kullanımının sindirim sistemi uyumunu bozabilir. Bu uyumun bozulmasına neden olan en büyük etkenlerden birinin ise stres olduğunu vurguladı.


Dr. Alioğlu, mide kaslarında yapılan elektriksel aktivite ölçümlerinde, stresin mide hareketlerini bozabileceğini, ayrıca stresin yemek borusunda yutma zorluğu ve takılma hissi, ishal, karın ağrısı, bulantı, kabızlık, kusma, geğirti, dolgunluk ve şişkinlik gibi problemlere yol açabileceğini belirtti.



Stres Yönetimi İçin; Meditasyon, Spor ve Beslenme


Sorumluluklar stres oluşturuyorsa bu sorumlulukların azaltılması gerekmektedir diyen Dr. Niiar Alioğlu, stresin kontrol edilmesinde meditasyon, yoga ve nefes alıştırmaları gibi rahatlama tekniklerinin yaygın olarak kullanıldığını vurguladı. Ayrıca, düzenli spor yapmanın stresle başa çıkmada etkili bir yöntem olduğunu da ekledi. “Şeker ve yağ oranı yüksek besinlerin psikolojik durum ve sindirim sistemi üzerindeki olumsuz etkilerinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Sevilen aktivitelere vakit ayırmanın bir lüks değil, gerekli bir uygulama olduğunu unutmamak önemlidir” diyerek konuşmasını sonlandırdı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Devlet korumasındaki çocuklar kore gazisiyle buluştu 19 Eylül Gaziler Günü vesilesiyle, Erzurum Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen etkinlikler kapsamında, Erzurum’da yaşayan 93 yaşındaki son Kore gazisi Recep Kekeçi, özel gereksinimli bireyler ve çocuklar tarafından ziyaret edildi. Ziyaret sırasında, ortopedik engelli bir çocuk gazi için yazdığı duygusal şiiri okudu. Çocuklar ayrıca vatan sevgisi ve kahramanlık temalı, kendi yaptıkları yağlı boya tablolarını gaziye hediye ettiler. Gazi Recep Kekeçi, Kore’ye gidişinin 1 ay sürdüğünü, orada hiç banyo yapamadığını ve çok az yemek bulabildiğini anlatarak, bu zorlu süreçte yaşadığı sıkıntıları paylaştı. Gazinin bu duygu dolu konuşmalarını çocuklar büyük bir dikkatle dinleyerek, sorular yönelttiler. Gazi Kekeçi, çocuklara teşekkür ederek, ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade etti, Erzurum Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hasan Aykut, bu özel günün anlam ve önemine dair yaptığı açıklamada, şunları söyledi: "Şanlı tarihimiz boyunca her türlü zorluğa rağmen bağımsızlığını ve istiklalini canı pahasına koruyan milletimiz, sayısız savaşlarda pek çok evladını şehit ve gazi olarak toprağa vermiştir. Gazilik, milletimize tarihin takdim ettiği bir şeref madalyasıdır. Gazilerimiz, milletimizin iftihar kaynağı, kahramanlığın ve vatanseverliğin yaşayan abideleridir." Aykut şöyle devam etti "Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyor; gazilerimizin Gaziler Günü’nü tebrik ediyoruz. Gazilerimize sağlık, huzur ve mutluluk dolu bir ömür diliyoruz. Onların fedakârlıkları, milletimizin gönlünde her daim en yüce yerde kalacaktır” Ziyaret toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
İzmir Kasapoğlu, Varşova’da NATO toplantısına katıldı Polonya’nın başkenti Varşova’da NATO toplantısına katılan önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Kasapoğlu, "Ukrayna’daki savaşın Karadeniz’e yayılmasına engel olmak için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz" dedi. Önceki Dönem Gençlik ve Spor Bakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Kasapoğlu, NATO PA 106. Rose-Roth Semineri Ekonomi ve Güvenlik Komisyonu & Savunma ve Güvenlik Komisyonu Ortak Toplantısı’na katılmak üzere gittiği Polonya’nın başkenti Varşova’dan yurda döndü. NATO PA 106. Rose-Roth Semineri’nde "Washington Zirvesi Sonrasında NATO’nun Caydırıcılığı ve Savunması: Doğu Kanadının Güçlendirilmesi", "Ukrayna’ya Verilecek Destekler", "Doğu Komşuları ve Avrupa Güvenliğinin Geleceği", "Belarus ve Baltık Denizi Bölgesi ve Otokrasiyle Yüzleşmek: Demokratik Mukavametin Güçlendirilmesi" konuları ele alındı. Gerçekleşen toplantılarda Kasapoğlu, Türkiye’nin demokrasiye bağlılığı başta olmak üzere Türkiye’nin Ukrayna savaşındaki tutumu, Karadeniz’in Güvenliği ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Avrupa güvenliğinin geleceği ve demokratik mukavemet konularında Türkiye’nin önemine ve gerçekleştirdiği faaliyetlere değindi. Karadeniz’de savaşın engellenmesinde Türkiye’nin izlediği politikaya vurgu yapan Kasapoğlu, “Karadeniz, 1936 Montrö Sözleşmesi ve Türkiye’nin bunu uygulaması ile kurulan hassas denge sayesinde son yüzyılda askeri çatışma ve gerginlik denizi olmamıştır. Sözleşme, Karadeniz güvenliği çerçevesinde temel bir unsurdur. Türkiye 80 yılı aşkın bir süredir 1936 Montrö Sözleşmesi’ne harfiyen uymaktadır. Rusya-Ukrayna savaşı başladığından beri Karadeniz’de gerilimin yükselmesine engel olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ukrayna’daki savaşın, mümkün olduğunca Karadeniz’e yayılmaması için gayret göstermeye devam edeceğiz. Savaşın artık son bulmasını ve bölgede artık barışın tesis edilmesini arzu ediyoruz. Türkiye’nin bu konudaki kararlı tavrı devam edecektir. Tüm süreçleri bugüne kadar nasıl hassasiyetle yürüttüysek, aynı şekilde sürdüreceğiz” dedi. "Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu, demokrasimizin gücünün ve mukavemetinin bir sembolüdür" Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu’nun demokrasinin sembolü olduğunu belirten Kasapoğlu, “Çok çeşitli siyasi görüşlere ev sahipliği yapıyor olmak parlamentomuzun bir geleneğidir. Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu; demokrasimizin gücünün ve mukavemetinin de en önemli sembollerindendir. Demokrasimiz, 15 Temmuz 2016’daki menfur darbe girişimi gibi pek çok iç ve dış müdahalelere maruz kalmış, ancak hepsini milletimizin dik ve sağlam duruşuyla bertaraf ederek daha da güçlenmiş ve bugünlere gelmiştir. Milletimiz; demokrasi, özgürlük ve vatanın bütünlüğü için iradesini her daim ortaya koymuştur ve koymaya devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin, demokrasisini koruma ve yarınlara en güçlü şekilde ulaştırma noktasındaki kararlılığı azalmadan sürmektedir. Türkiye, dünya çapında demokrasiyi güçlendirmek için de çabalarını büyütmeye ve tüm ortaklarıyla işbirliği yapmaya hazırdır” dedi.
Samsun Kumar bağımlılığında intihar riski Psikiyatri Uzmanı Dr. Aysu Yakın Olgun, “Tıpkı ağır ruhsal hastalıklarda olduğu gibi, kumar oynama bağımlılığında da intihar riski artmıştır. Bu sebeplerle, tedavi yaklaşımı büyük önem taşımaktadır. Günümüzde tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi bulunmakla birlikte, bilişsel davranışçı terapi ve motivasyonel görüşme gibi psikoterapilerle desteklenmesi gerekmektedir” dedi. VM Medical Park Samsun Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Aysu Yakın Olgun, kumar bağımlılığı hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Kumar oynama bağımlılığının; madde, alkol ve çevrimiçi oyun bağımlılıkları gibi beyinde benzer devreler üzerinden gelişen bir çeşit bağımlılık olduğunu belirten Uzm. Dr. Aysu Yakın Olgun, “Bu bağımlılık için belirlenmiş tanı ölçütlerini şunlardır; düzensiz kumar oynama, kumar oynamaya sıkça zaman ayırma, giderek daha fazla parayla kumar oynama ihtiyacı, kumar oynamayı bırakma sırasında huzursuzluk hissetme ve bu durumu kontrol etmekte başarısız olma, kumarın iş, okul, ev gibi yaşamın temel alanlarını etkilemesi, keyifsiz ruh halinden kaçmak için kumar oynama, kumar kayıplarını tekrar kumarla telafi etmeye çalışma, önemli ilişkilerde kumar yüzünden sorunlar yaşama ve başkalarına güvenme” ifadelerine yer verdi. “Erkeklerde yasa dışı eylemlerde bulunma eğilimi daha yüksek” Erkek cinsiyet, genç yaş, düşük sosyoekonomik durum, erken yaşta kumar oynamaya başlama, ek bir psikiyatrik hastalık tanısının varlığı, olumsuz çocukluk yaşantıları ve ailede benzer bağımlılık öyküsünün kumar oynama bağımlılığıyla ilişkili risk faktörleri arasında yer aldığını söyleyen Uzm. Dr. Olgun, “Erkeklerde stratejik veya yüz yüze kumar oyunlarına (örneğin poker) yönelme ve yasa dışı eylemlerde bulunma eğilimi daha yüksektir. Kadınlarda ise daha az kişilerarası oyunlar ve stratejik olmayan oyunlar (örneğin slot makineleri) tercih edilmekte ve kişisel sorunlardan kaçmak amacıyla kumar oynandığı bildirilmektedir” şeklinde konuştu. “Birçok psikiyatrik hastalıkla birlikte görülebilir” Kumar oynama bağımlılığının dürtü kontrol bozuklukları, duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve kişilik bozuklukları gibi çeşitli psikiyatrik hastalıklarla birlikte görülebildiğini belirten Uzm. Dr. Olgun, “Bu bağımlılığın gelişiminde, psikiyatrik hastalıklarda görülen uygunsuz başa çıkma mekanizmalarının etkili olduğu düşünülmektedir” dedi. “Kişi kazanma şansını kontrol ettiğini sanır” Kumar oynama bağımlılığının yerleşip sürmesine neden olan, “kontrol yanılsaması” ve “kumarbazın yanılgısı” şeklinde tanımlanan iki önemli faktör bulunduğunu ifade eden Uzm. Dr. Olgun, “Kumar oynayan kişi, tamamen tesadüfe bağlı olan kazanma durumunu, alakasız ve mantıksız kurallarla sağladığına inanır. Örneğin, şanslı piyango numaraları seçmek veya spor bahislerinde rehber kullanmak gibi yöntemlerle kazanma şansını kontrol ettiğini düşünür. Yenilgiler ise bu kontrol hissini azaltmaz. Bu tür çarpıtılmış düşüncelerin, kumar oynama bağımlılığının iyileşmesini zorlaştırdığı için, psikoterapilerle ele alınması gerekmektedir” diye konuştu. “Tedaviye başvurmayı engelleyen faktörler” Kumar oynama bağımlılığında kişilerin yaşadığı utanma, damgalanma korkusu, sorunu kabul etmekte yaşanan zorluklar, tedavi maliyeti ve zamanla ilgili kaygılar gibi etmenlerin tedaviye başvurmanın önünde önemli engeller oluşturduğunu belirten Uzm. Dr. Olgun, “Tıpkı ağır ruhsal hastalıklarda olduğu gibi, kumar oynama bağımlılığında da intihar riski artmıştır. Bu sebeplerle, tedavi yaklaşımı büyük önem taşımaktadır. Günümüzde tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi bulunmakla birlikte, bilişsel davranışçı terapi ve motivasyonel görüşme gibi psikoterapilerle desteklenmesi gerekmektedir” dedi. “Sanal kumar uygulamalarının yaygınlaşması tehlikeyi artırdı” Artan sanal kumar uygulamalarıyla kumar oynama bağımlılığı daha fazla gündeme geldiğini söyleyen Uzm. Dr. Olgun, açıklamasını şöyle tamamladı: “Kolay ulaşılabilirlik ve hızlı sonuçlar, bu sorunun daha da yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Hayatımızın cep telefonları olmadan neredeyse düşünülemediği günümüzde, kumar oynama uygulamalarından uzak durmak giderek zorlaşmaktadır. Bu nedenle, kumar oynama bağımlılığını tanımak ve sorun yaşanıyorsa profesyonel yardım almak oldukça önemlidir.”
Edirne Keşan’da çeltik hasadı başladı Edirne’nin Keşan ilçesinde ilk çeltik hasadı başladı. Keşan ilçesine bağlı Kılıçköy’de çeltik ektiği arazilerde hasada başlayan çeltik üreticisi Mehmet Emin Meriç, hasadın tüm üreticilere hayırlı ve bereketli olmasını diledi. Üreticilerin aylardır gözleri gibi baktıkları çeltik ürününde emeklerinin karşılığını almanın zamanının geldiğini kaydeden Meriç, “Bismillahirrahmanirrahim diyerek çeltik hasadına başladık. İnşallah hedeflediğimiz noktalara geliriz. Fiyatlar maalesef beklediğimiz doğrultuda oluşmadı. Orta tanedeki 65 randımanlı çeltiğin 25 TL fiyatlı çeltiğin maliyeti, dekarda ortalama 750 kilo verim hesabımız tutar ise dekarında 2 bin TL gibi bir zarar görünüyor” dedi. “750 kilo ile 800 kilo arasında değişebilir” Mehmet Emin Meriç, verim konuşmak için henüz erken olsa da ekili alanlarda yapılan incelemelerde, dekardan 750 ile 800 kilogram arasında bir verim beklentisi oluştuğunu ifade ederek, “Beklentimiz bu düzeyde ama maliyetlerdeki yükseliş kazancın önüne geçiyor. İnşallah verim ve kalite beklentilerin üzerine çıkar ve öyle de devam eder. İcar fiyatları daha şimdiden 10 bin TL’nin üzerinde seyrediyor. Su ve ilaç maliyetleri çeltik üretiminin önemli gider kalemleri ve gelecek yıl ne olacak bilmiyoruz. Malımızı alınca seviniyoruz. Rakamları gördüğümüz zaman da aslında sevinmemiz lazım. İnşallah desteklemeler vaktinde ödenir ve zararımızı kurtarmış oluruz. Tekrardan tüm çiftçilerimize hayırlı olsun” diye konuştu.