GÜNDEM - 15 Kasım 2024 Cuma 12:12

Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Türkiye kritik sağlık ürünlerinde yerli üretimi destekleyerek dışa bağımlılığı en aza indirmeyi hedeflemektedir"

A
A
A
Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Türkiye kritik sağlık ürünlerinde yerli üretimi destekleyerek dışa bağımlılığı en aza indirmeyi hedeflemektedir"

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "’Üreten Sağlık Modeli’ sadece afet dönemlerinde değil; sağlık sektörünün genelinde dışa bağımlılığı azaltmayı ve sağlık alanında stratejik bağımsızlık kazanmayı hedefleyen güçlü bir strateji olarak öne çıkmaktadır. Türkiye, bu modelle sağlık teknolojilerinde bağımsızlığı amaçlamakta; ilaç, tıbbi cihaz ve medikal ekipman gibi kritik sağlık ürünlerinde yerli üretimi destekleyerek dışa bağımlılığı en aza indirmeyi hedeflemektedir" dedi.


Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, İstanbul’da düzenlenen 10. Türk Tıp Dünyası Kurultayı’na katıldı. Burada bir konuşma yapan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Türk Tıp Dünyası Kurultayı’nın, her yıl yalnızca bilimsel bir buluşma zemini oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası düzeyde sağlık sorunlarına çözümler geliştirmede güç birliği yapılmasına imkan sağlayan bir platform haline geldiğini belirtti.


Kurultayda bilim insanları, sağlık yöneticileri ve politika yapıcıların vizyonlarını, deneyimlerini ve çözüm önerilerini paylaşarak sağlık alanında küresel düzeyde katkı sağlamalarını hedeflediklerini ifade eden Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bu kurultay, sağlık alanında birlikte çözüm arayışına girmemizi, ortak sorunlarımıza yenilikçi çözümler geliştirmemizi mümkün kılarken, küresel sağlık sistemlerinin dayanıklılığını artırmaya yönelik bir iradenin de temellerini atmaktadır. Her birimiz, sağlığın korunması ve sürdürülebilir sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinde dayanışma ve işbirliğinin kritik önemde olduğunun bilincindeyiz. Bu ihtiyacın ne kadar gerekli olduğunu, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan, ’asrın felaketi’ diye anılan depremde hep birlikte acı bir şekilde tecrübe ettik. Bu elim olayda hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, ailelerine ve ülkemize tekrar başsağlığı diliyorum. Deprem bize, afetlere karşı dirençli sağlık sistemleri kurmanın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlattı. Bu acı tecrübe, birlikte hareket etmenin ve dayanıklı sağlık sistemleri oluşturmak için atılacak adımların ne kadar önemli olduğunu bizlere gösterdi. Bu afet, dayanışmanın, işbirliğinin ve hazırlıklı olmanın sağlık hizmetleri üzerindeki etkilerini tüm açıklığıyla ortaya koydu. Afetler karşısında güçlü olmak, yalnızca acılarımızı hafifletmekle kalmaz; aynı zamanda toplumları yeniden ayağa kaldıran o dayanışma ruhunu da canlandırır. Bugün burada bir araya gelmemiz, sağlık sistemlerimizi daha dayanıklı kılmak; hem doğal afetlerde hem de insan eliyle hazırlanan krizlerde halkımıza en iyi şekilde nasıl hizmet verebileceğimizi konuşmak içindir" dedi.



"Gazze gibi savaş ortamında kalan hasta ve yaralılar için uluslararası işbirliği ve insani yardım desteği zorunluluk haline gelmiştir"


Benzer bir dayanışma ruhuna, ne yazık ki savaş ve çatışmaların etkisi altında kalan Gazze gibi bölgelerde de ihtiyaç olduğunu söyleyen Bakan Memişoğlu, "Gazze’de yaşanan insanlık dışı soykırım ve vahşet, insan kaynaklı krizlerin en az doğal afetler kadar yıkıcı olabileceğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Hastanelerin, ibadethanelerin, okulların ve sivil alanların hedef alınması, sağlık hizmetleri açısından çok ciddi sonuçlar doğurmakta ve sağlık çalışanlarının karşı karşıya kaldığı etik ve insani sorumlulukları ağırlaştırmaktadır. Gazze gibi savaş ortamında kalan hasta ve yaralılar için uluslararası işbirliği ve insani yardım desteği zorunluluk haline gelmiştir. Bu yaşananlar, afetlere yönelik sağlık hizmetlerinin yalnızca doğal afetlerle sınırlı kalmadığını, insan eliyle hazırlanan krizlere de yanıt verebilecek esneklik ve dayanıklılığa sahip olmamız gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Savaş ortamında dahi hastaneler ve sağlık kuruluşları, en güvenilir sığınaklar olarak kalmalıdır; insan vicdanı bunu gerektirir. Türkiye olarak bizler, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde her zaman masum insanların korunması ve sağlık hizmetlerinin kesintisiz sürdürülmesi yönünde tavır almış bir ülkeyiz. Bu duruş, toplum sağlığına her şartta hizmet etme sorumluluğumuzu her şeyin üzerinde tutmamızı gerektirmektedir. Bu nedenle, sağlık sistemlerimizin kriz durumlarında dahi ayakta kalabilmesi ve her şartta toplum sağlığına hizmet edebilmesi bizim için çok öncelikli bir hedeftir. Bu kurultayda da ele alacağımız temel hedeflerden biri, sağlık sistemlerimizin dayanıklılığını güçlendirmek için uluslararası işbirliklerimizi daha da geliştirmek, krizlere karşı daha hazırlıklı ve etkin bir sağlık altyapısı oluşturmaktır" ifadelerini kullandı.



"Türkiye kritik sağlık ürünlerinde yerli üretimi destekleyerek dışa bağımlılığı en aza indirmeyi hedeflemektedir"


Pandemi döneminde yapılan çalışmalardan da söz eden Bakan Memişoğlu, "Afet ve acil durumlarda, kriz ortamlarında güçlü liderliğin ve etkin işbirliğinin önemini, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde defalarca tecrübe ettik. Örneğin, tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi döneminde, Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyoner önderliği ve çözüm odaklı yaklaşımı sayesinde, ülkemizde yalnızca 45 gün gibi kısa bir sürede yerli ventilatör cihazlarının üretimi gerçekleştirildi. Bu örnekte olduğu gibi, bugün de Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, ülkemizin tüm sağlık ihtiyaçlarını yerli ve milli imkanlarla, kendi kurumlarımız aracılığıyla karşılayacak bir sağlık modeline ulaşmayı hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda, ülkemizin tüm sağlık ihtiyaçlarını yerli ve milli imkanlarla, kendi kurumlarımız aracılığıyla üreten bir sağlık modeline ulaşarak yeni bir başarı hikayesi yazmak istiyoruz. Bu noktada, sağlık alanında dayanıklılık ve bağımsızlık hedeflerimize ulaşmak için, ülkemizin sağlık alanındaki yenilikçi, sürdürülebilir ve bağımsız yapısını güçlendirme çalışmalarında önemli bir rol üstlenen Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı, yani TÜSEB’den de kısaca bahsetmek istiyorum. TÜSEB, sağlık bilimleri ve biyoteknoloji alanlarında araştırma ve geliştirme faaliyetlerini teşvik eden, ülkemizin sağlık alanındaki bilgi ve teknoloji üretim kapasitesini artırmayı hedefleyen stratejik bir kurumdur. TÜSEB, kuruluşundan bu yana sağlık teknolojilerinin yerlileştirilmesi, biyoteknolojik ürünlerin geliştirilmesi ve Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi gibi birçok alanda ülkemize önemli katkılar sağlamıştır. Aynı zamanda yerli sağlık teknolojilerinin geliştirilmesi ve sağlık sektöründe bağımsızlığın sağlanması yönünde güçlü bir vizyon ortaya koymaktadır. Bu kapsamda TÜSEB, yüksek katma değerli yerli sağlık ürünleri ve yenilikçi Ar-Ge projeleri geliştirmek üzere ülke genelinde çok yönlü çalışmalarını sürdürmektedir. Bu vizyon doğrultusunda TÜSEB öncülüğünde geliştirilen ’Üreten Sağlık Modeli’ sadece afet dönemlerinde değil; sağlık sektörünün


genelinde dışa bağımlılığı azaltmayı ve sağlık alanında stratejik bağımsızlık kazanmayı hedefleyen güçlü bir strateji olarak öne çıkmaktadır. Türkiye, bu modelle sağlık teknolojilerinde bağımsızlığı amaçlamakta; ilaç, tıbbi cihaz ve medikal ekipman gibi kritik sağlık ürünlerinde yerli üretimi destekleyerek dışa bağımlılığı en aza indirmeyi hedeflemektedir" dedi.



"Ülkemiz sağlık teknolojilerinde yenilikçi ve kendi kendine yeterli bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerleyecektir"


Üreten Sağlık Modeli’nin başarıya ulaşması ve yerli sağlık ürünlerinin küresel rekabette yer edinebilmesi için, TÜSEB’in koordinasyonunda teknoloji transfer ofislerinin kurulmasının planlandığını belirten Memişoğlu, bu ofislerin Türkiye’nin dört bir yanındaki sağlık çalışanlarının ve bilim insanlarının inovatif fikirlerinin somut ürünlere dönüşmesini sağlayacağını kaydetti.


Teknoloji transfer ofisleriyle akademik bilginin sanayiye aktarımının sağlanacağını, Ar-Ge projeleri desteklenerek yerli üretime odaklanılacağını kaydeden Bakan Memişoğlu, "Böylece, ülkemiz sağlık teknolojilerinde yenilikçi ve kendi kendine yeterli bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerleyecektir. Bu süreçte TÜSEB, ulusal ve uluslararası işbirliklerine büyük bir önem vermektedir. Yerli sağlık ürünlerinin Ar-Ge süreçlerini desteklemek amacıyla, başta üniversitelerimiz olmak üzere çeşitli sağlık ve araştırma enstitüleriyle kapsamlı işbirlikleri oluşturulmaktadır. Ayrıca, uluslararası alanda da dost ve kardeş ülkeler ile bilimsel projeler geliştirmek üzere ortaklıklar kurularak bölgesel ve küresel çözümler üzerinde çalışmalar yürütülmektedir. Bu işbirlikleri sayesinde, ülkemiz sağlık alanında sadece yerel değil, uluslararası düzeyde de etkili bir rol oynamayı hedeflemektedir. Özellikle afet dönemlerinde ihtiyaç duyulan tıbbi cihaz ve ilaçların yerli üretimle hızlı bir şekilde sağlanması, ülkemizin bölgesel ve küresel sağlık krizlerine hızlı ve etkin yanıt verme kapasitesini artıracaktır. Üreten Sağlık Modeli ve TÜSEB’in çabaları, yalnızca Türkiye’de değil; Türk dünyasında ve dost ülkelerde de sağlık alanında önemli bir rol üstlenmektedir. Bu hususta, dost ve kardeş ülkelerden gelen bilim insanları ile ortak projeler üreterek, medikal çözümleri daha geniş bir coğrafyada erişilebilir hale getirmeyi amaçlıyoruz. Türk dünyasında bilimsel dayanışmayı güçlendirerek, krizlere karşı sağlık sistemleri oluşturma hedefimize bir adım daha yaklaşmayı planlıyoruz. Bu kurultayda ele alacağımız yeni işbirlikleri ve Ar-Ge projeleri, Üreten Sağlık Modeli’ni daha da güçlendirecek ve ülkemizin küresel sağlık rekabetinde daha fazla söz sahibi olmasını sağlayacaktır. TÜSEB’in aktif katkılarıyla sağlık alanında gerçekleştirilen bu dönüşüm, Türkiye’nin hem afet durumlarına hazırlık kapasitesini artıracak hem de sağlık sektörünün sürdürülebilirliğine katkı sağlayacaktır" şeklinde konuştu.



"Sağlık hizmetlerini ülkemizin her köşesine ulaştırıyoruz"


Sağlık hizmetlerinin eşit, adil ve erişilebilir olması gerektiği ilkesi doğrultusunda, Türkiye’nin sağlık altyapısını güçlendirmek için önemli adımlar attıklarını belirten Memişoğlu, "Birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, mevcut hastanelerimizin modernize edilmesi ve yeni sağlık yatırımlarının hayata geçirilmesi ile sağlık hizmetlerini ülkemizin her köşesine ulaştırıyoruz. Sağlık Bakanlığı olarak sürekli gelişen bir sağlık sistemi ve nitelikli sağlık hizmeti sunumu üzerinde titizlikle çalışıyoruz. Bu hususta, Türkiye’nin yurt dışında yaşayan Türk bilim insanları ile kurduğu bağları güçlendirme hedefi, sağlık alanında dayanışmamızı uluslararası bir güç haline getirmek yönündeki çabalarımızın bir parçasıdır. Bu alanda yürüttüğümüz çalışmalarla, yurt dışında bilgi ve deneyim biriktiren bilim insanlarımızla iletişim ağlarını güçlendirmeyi, bilgi paylaşımını artırmayı ve sağlık teknolojilerinde ortak projeler geliştirmeyi amaçlıyoruz. Araştırma ve geliştirme faaliyetleri, bu işbirliklerinin temel unsurlarından biri olup, bilim insanlarımızın birikimlerini ülkemize taşımalarına ve bu alandaki projelerin Türkiye’de hayata geçirilmesine büyük imkan sağlamaktadır. TÜSEB’in sağladığı altyapı ve teknoloji transfer ofisleri, bu işbirliklerinin somut sonuçlar doğurması için önemli bir köprü görevi görmektedir. Bu ofisler, bilim insanlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın yenilikçi fikirlerinin ticarileşerek ürünlere dönüşmesini ve böylece küresel sağlık krizlerine yanıt verebilecek yerli çözümler geliştirilmesini sağlamaktadır. Bu projeler yalnızca Türkiye’nin değil, aynı zamanda Türk dünyası ve dost ülkelerin de sağlık sistemlerinin güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır" dedi.


Türk dünyasından ve dost ülkelerden gelen bilim insanlarıyla kurulan bağları kalıcı bir işbirliği yapısına dönüştürmeyi hedeflediklerini belirten Memişoğlu, "Sağlık krizlerine karşı birlikte hareket etme kapasitemizi artıracak bu köprüler, bilgi ve teknoloji paylaşımını hızlandıracak, ortak projelerle karşılıklı bilgi alışverişi ve destek sağlanmasına imkan tanıyacaktır. Bu işbirlikleriyle, sağlık teknolojilerinde bağımsızlığı ve yenilikçi çözümler üretmeyi amaçlayan Üreten Sağlık Modeli’ni bölgesel bir dayanışma örneğine dönüştürmeyi hedefliyoruz. TÜSEB’in koordinasyonunda geliştirilen uluslararası ortak araştırma programları ve Ar-Ge projeleri, sağlık alanında dijitalleşme, biyoteknolojik ürün geliştirme ve tıbbi cihaz üretimi gibi stratejik alanlarda karşılıklı işbirliğine dayalı projeleri desteklemektedir. Bilim insanlarımızın ve sağlık profesyonellerimizin bu kurultayda kuracakları bağların, sağlık teknolojilerinde bağımsız ve güçlü bir altyapı oluşturmak adına yeni projelere, karşılıklı desteğe ve uzun vadeli iş birliklerine dönüşeceğine inanıyorum. TÜSEB’in rehberliğinde yürütülecek bu iş birlikleriyle, sizin de en büyük ideallerinizden biri olduğu üzere, Türkiye’nin sağlık alanında bölgesel ve küresel düzeyde, dayanıklı ve güçlü bir sağlık sistemine katkıda bulunacağına yürekten inanıyorum" ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Kahta Belediyesi ile Tapu Müdürlüğü arasında protokol imzalandı Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki vatandaşlar belediyeye gitmeden tapu müdürlüklerinden rayiç bedel bilgilerine ulaşabilecek. Kahta Belediyesi, vatandaşların işlerini kolaylaştırmak ve kamu hizmetlerinde verimliliği artırmak amacıyla önemli bir adım daha attı. Kahta Belediyesi ve Tapu Müdürlüğü arasında imzalanan yeni protokol ile artık vatandaşlar, belediyeye gitmelerine gerek kalmadan tapu müdürlüklerinden rayiç bedel bilgilerine sistem üzerinden ulaşabilecek. Kahta Belediye Başkanı Mehmet Can Hallaç, bu protokolün vatandaşların işlerini hızlandırmak ve belediye hizmetlerini dijital platforma taşımak adına atılmış önemli bir adım olduğunu vurguladı. Başkan Hallaç, “Belediye olarak kurumsallık alanında ciddi atılımlar yapıyoruz. Vatandaşlarımızın taleplerine daha hızlı ve etkili bir şekilde cevap verebilmek için dijitalleşmeye öncelik veriyoruz. Tapu Müdürlüğü ile imzaladığımız bu protokol, vatandaşlarımızın rayiç bedel bilgilerine daha kolay ulaşmasını sağlayarak zaman tasarrufu sunacak. Bu yeni uygulama ile birlikte vatandaşlar, tapu işlemleri sırasında ihtiyaç duydukları rayiç bedel bilgilerini belediyeye gelmeden doğrudan Tapu Müdürlüğü’nün sisteminden alabilecek. Böylece hem vatandaşların hem de belediye personelinin zaman ve emek tasarrufu sağlanacak. Belediyemiz, şehirde yaşayan vatandaşlara sunduğu hizmetleri modernize etmek ve kurumsal yapısını güçlendirmek amacıyla dijitalleşme çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Belediyemiz bünyesinde sürdürülen bu projeler, Kahta’yı daha çağdaş ve yaşanabilir bir ilçe haline getirmeyi hedefliyoruz. Vatandaşların her türlü talep ve ihtiyaçlarına anında yanıt verebilmek adına dijital projelerimizin sayısını artırmayı planlıyoruz. Bu tür yenilikçi adımların Kahta’nın kalkınmasında önemli rol oynayacağına inanıyorum. Ayrıca, Kahta halkı, belediyemizin hayata geçirdiği bu tür yenilikçi hizmetlerden büyük memnuniyet duyuyor. Özellikle tapu işlemlerinde yaşanan zaman kaybının ortadan kaldırılması, vatandaşların işlerini daha hızlı ve kolay bir şekilde halletmelerine imkan tanıyor” dedi. Kahta Belediyesi’nin vatandaş odaklı projeleri ve modern belediyecilik anlayışı sayesinde ilçede yaşam kalitesinin daha da artması bekleniyor.
Muğla Aracını üzerine sürdüğü kuzeninin ölümüne, 2 kişinin de yaralanmasına neden olan iş adamına 40 yıl 6 ay hapis cezası Muğla’nın Fethiye ilçesinde aracını kuzenlerinin üzerine sürerek bir kuzeninin ölümüne, onun eşi ile diğer kuzeninın de yaralanmasına neden olmaktan tutuklu yargılanan iş adamı, 40 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Fethiye’nin Karaçulha Mahallesi’ndeki yaş sebze ve meyve halinde 13 Eylül 2023 tarihinde meydana gelen olayda Murat Erdoğan, bir gün önce kavga ettiği bir akrabası ile ilgili kamera görüntülerini almaya kuzenlerinin yanına gitti. Burada çıkan tartışma sonrası aracına binen Erdoğan, iddiaya göre aracını kuzenlerinin üzerine sürdü. Murat Erdoğan’ın aracı ile çarptığı kuzeni Bilal Erdoğan hayatını kaybederken, eşi Fatma Erdoğan ile diğer kuzeni Alaaddin Erdoğan da yaralandı. Yakalanarak tutuklanan şahıs hakkında Fethiye 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 1 müebbet ve kasten 5 kişiyi öldürmeye teşebbüsten de 50 yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı. Fethiye 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanık Murat Erdoğan cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, tutuksuz sanık oğlu M.E. ile müştekiler Fatma Erdoğan, Alaattin Erdoğan, Mustafa Cevher Erdoğan, Aziz Erdoğan, Emine Erdoğan, Arif Erdoğan, Ebru Erdoğan, Emine Nur Erdoğan ve taraf avukatları salonda hazır bulundu. Duruşmaya tutuksuz sanıklar A.E., H.K. ve Ö.A. ise katılmadı. Duruşmada savcının mütalaasını okumasının ardından mahkeme başkanı, sanıkların mütalaaya karşı savunmalarını yapmalarını istedi. Fatma Erdoğan, tüm sanıklardan şikayetçi olduğunu tekrarlayarak, olayda eşinin öldüğünü, çocuklarıyla birlikte yalnız ve kendisinin sakat kaldığını belirterek, "Katil ve sanıklar en ağır şekilde cezalandırılsın" ifadelerini kullandı. Diğer müştekiler Ebru Erdoğan, Alaaddin Erdoğan, Emine Nur Erdoğan, Aziz Erdoğan, Mustafa Cevher Erdoğan, Arif Erdoğan ve Emine Erdoğan da önceki beyanlarını tekrar edip, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep ettiler. Tutuklu sanık Murat Erdoğan, yaklaşık 1 saat süren savunmasında pişmanlığını dile getirip, akrabalarından özür diledi. Sanıkların avukatı Ahmet Onaran ve sanığın kızı Ümran Özge Erdoğan ise olay anı görselleri ile yaşananları anlatıp, olayda kasıt olmadığını, karşı tarafın aracın önüne geçip tahrik ve tehditlerde bulunmalarından dolayı sanığın kaçma refleksinden bu olayın meydana geldiğini ileri sürerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu. Son sözü sorulan sanık Murat Erdoğan, "Büyük pişmanlık içindeyim. Kimseye husumetim yoktur. Yüce Türk adaletine güveniyorum. Suçsuzum. Beraatımı ve tahliyemi istiyorum" dedi. Mahkeme heyeti, 25 dakikalık aranın ardından karanını açıkladı. Mahmeke, tutuklu sanık Murat Erdoğan’ı kuzeni Bilal Erdoğan’ı kasten öldürmekten dolayı müebbet hapis cezasına çarptırırken, haksız tahrik indiriminde bulunup cezasını 18 yıl hapse çevirdi. Mahmeke, Fatma Erdoğan’a karşı kadına karşı öldürmeye teşebbüsten de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmederken, bu cezayı haksız tahrik indirimleri ile 15 yıl hapis cezasına çevirdi. Tutuklu sanık Murat Erdoğan’ın diğer kuzeni Alaaddin Erdoğan’a yönelik kasten öldürmeye teşebbüsten müebbet hapis cezasını da haksız tahrik ve diğer indirimleri uygulayıp 7 yıl 6 ay hapis cezasına çeviren mahkeme, sanığı toplam 40 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırırken, diğer müştekilerin cezalandırılma taleplerinden ise beraat kararı verdi. Duruşmada tutuksuz sanıklar için de beraat kararı verilirken, Murat Erdoğan’ın tutukluluğunun devamına hükmedildi. Tutuklu sanık Murat Erdoğan’ın avukatlarının cezalara karşı itirazda bulunup, istinaf mahkemesine başvuracakları öğrenildi.
Kütahya Dumlupınar Avcılık Federasyonu’nda Süleyman Yiğit güven tazeledi Kütahya Dumlupınar Avcılık Federasyonu Başkanı Süleyman Yiğit, yeniden başkan seçilerek güven tazeledi. Kütahya, Bilecik, Afyonkarahisar, Sivas, Siirt, Balıkesir gibi birçok ildeki avcı derneklerinin üye olduğu Dumlupınar Avcılık Federasyonu’nda seçim heyecanı yaşandı. Federasyonun yönetim kurulu seçimlerinde mevcut başkan Süleyman Yiğit, yeniden başkan seçilerek güven tazeledi. Yiğit, üyelerin desteğiyle yeniden seçilmenin kendisi için onur verici olduğunu söyledi. 2009 yılından bu yana avcılık camiasının sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalar yürüttüklerini, Bakanlık ve Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ile koordineli bir şekilde yürütülen çalışmaların devam ettiğini belirten Yiğit, yeni dönemde yönetim kurulu üyeleriyle birlikte daha verimli çalışmalara imza atmayı hedeflediklerini dile getirdi. Yiğit, 18 bin 500 üyesi bulunan 45 dernekten oluşan federasyona yeni avcı derneklerini katmak için farklı illerde görüşmelerin sürdüğünü belirtti. "Kaçak avcılıkla mücadeleye çağrı" Yiğit, Türkiye genelinde yaklaşık 180 bin yasal avcı olduğunu ve bu avcıların DKMP Genel Müdürlüğü’nün yaptırımlarından rahatsız olduğunu dile getirdi. Kaçak avcılıkla mücadelenin özellikle av sezonu kapalı olduğu dönemlerde ve avlanma günleri dışında yapılması gerektiğini ancak uygulamaların belgeli avcılar üzerinde yoğunlaştığını ifade etti. Avcıların kota alabilmek için kullandığı AVBİS ve TarımCepte sistemlerinin alt yapısındaki sorunlara dikkat çeken Yiğit, bu nedenle birçok avcının kota alamadığı ve idari para cezalarıyla karşı karşıya kaldığını söyledi. Sorunun avcılardan değil, sistemin işleyişinden kaynaklandığını belirtti. "Yasal düzenleme talebi" 4915 sayılı kara avcılığı kanunundaki eksikliklerin giderilmesi gerektiğini vurgulayan Yiğit, bu konuda yıllardır taleplerini DKMP Genel Müdürlüğü’ne iletmelerine rağmen bir sonuç alınamadığını ifade etti. Avcılık camiasının sorunlarına daha duyarlı olunması gerektiğini söyleyen Süleyman Yiğit, yeni dönemin hayırlı olmasını dileyerek, her zaman avcıların yanında olacaklarını Fikret Tüfek, Abdullah Şahin, Burhan Cumhur, Ferhat Ünlü, Halil Sencer ve Tuncay Tuncel’den oluşan yeni yönetimle camianın sorunlarına çözüm üretmek için çalışacaklarını sözlerine ekledi.
İstanbul Aksa Doğalgaz, yeni dönem stratejik yol haritasını açıkladı Türkiye’nin önde gelen özel doğalgaz dağıtım şirketlerinden Aksa Doğalgaz, sürdürülebilir yüksek büyüme ve globalleşme odağıyla yeni dönem stratejik yol haritasını belirledi. Kazancı Holding ve Aksa Doğalgaz üst yönetiminin liderliğinde gerçekleşen strateji toplantısında 2030 yılına doğru güçlü hedeflerle ilerlendiği vurgulandı. Aksa Doğalgaz, 2024 yılı gelişmelerini ve 2025 hedeflerini, Kazancı Holding ve Aksa Doğalgaz üst yönetimi liderliğinde, iki gün süren strateji toplantısında değerlendirdi. “Daha Yeni Başlıyoruz” temasıyla gerçekleştirilen toplantıda; sektöre yön veren uygulamalar, projeler, sistematik operasyonel adımlar ve kazanımlar ele alınarak 2025 yılı yol haritası oluşturuldu ve uzun dönem 2030 hedefleri paylaşıldı. 2023 yılında 49,8 milyar TL’lik ciroya ulaşan şirket, aynı dönemde yapılan 5,7 milyar TL’lik yatırımla birlikte toplam yatırım tutarını bugünkü değerle yaklaşık 60 milyar TL’ye çıkardı. 2015’te belirlenen 2025 yılı stratejik hedeflerini aşan Aksa Doğalgaz hem bu hedeflerini güncelledi hem de 2030 yılına dek gerçekleştireceği yeni yatırım planlarını açıkladı. Bu yatırımlarla gelişim ve yenilik odaklı hizmet ağının sınırlarını genişletmeye devam edeceklerini belirten Aksa Doğalgaz Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Arslan, “Gururla söylüyorum ki, Kazancı Holding’in yarım asrı aşan tecrübesi ve bilgi birikiminden güç alarak ilerleyen öncü bir şirketiz. Kurulduğumuz ilk günden beri illerimizin coğrafi farklarını, beklentilerini ve koşullarını iyi anlayarak bir oya gibi hizmetlerimize işliyoruz. İşte bu yüzden yol haritamız sapasağlam. Durmak bilmeden büyüyor, sektörümüzde rol model olmaya devam ediyoruz. Bugün itibarıyla 31 ilin sınırları içerisinde bulunan 27 il merkezi ile 306 ilçe ve beldede, 175 ofisimiz ve 4 bin 500’den fazla çalışanımızla 5 milyonu aşkın abonemize doğal gazı güvenle ulaştırıyoruz. Doğal gaz dağıtım şebekemiz 45 bin kilometreyi aştı. Operasyonel uygulamalarımızı ve güçlü adımlarımızı sürekli olarak çeşitli iyileştirmelerle optimize ediyor, hep daha iyisini hedefliyoruz. Her geçen gün gelişiyor ve geliştikçe daha da büyüyor, ülkemizin kalkınmasına hizmet ediyoruz. Özverimiz bize önemli tecrübeler kazandırdı, tecrübemizle de lider olduk. Bu bayrağı daha da ileri taşımak için coşkulu ve kararlıyız” dedi. 2030 stratejik hedefleri: Güçlü yatırım, sürdürülebilir büyüme Şirket, Kazancı Holding’in stratejik vizyonu ile ilerlerken, 2030 hedefleri doğrultusunda sürdürülebilir yüksek büyüme, globalleşme ve kurumsallaşmaya yatırım yapıyor. Bu kapsamda şirket hem Türkiye’de hem de yurt dışı pazarlarda önemli adımlar atacak. Bu yatırımlar sayesinde şirket hizmet ağını da genişletecek. Şirket 2030 yılına gelindiğinde şebeke büyüklüğünü yüzde 57 artışla 45 bin 478 kilometreden 70 bin kilometreye çıkarmayı ve abone sayısını yüzde 66 artışla 5 milyondan 8,2 milyona ulaştırmayı amaçlıyor. Bunun yanında, doğal gaz dağıtım hacmini de yüzde 78 artışla 10 milyar metreküpten 17,2 milyar metreküp seviyesine çıkarmayı planlıyor. Öte yandan, 2023 yılı sonu itibarıyla 158 milyon ABD dolar FAVÖK değerine ulaşan şirket, bu rakamı yıllık ortalama yüzde 14 artırarak ilerlemeyi hedefliyor. Bugün 1,7 milyar ABD doları seviyesinde olan cirosunu ise 3,1 milyar ABD doları seviyesine yükseltmeyi öngörüyor. Yapay zeka ile daha etkin müşteri deneyimi Hizmet alanlarında oluşturdukları başarının sürdürülebilir iş stratejilerinin ve mükemmel müşteri deneyimi hedeflerinin bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Arslan, “Stratejik hedeflerimize doğru ilerlerken yeni nesil teknoloji yatırımlarına ağırlık veriyoruz. Devreye aldığımız yapay zekâ tabanlı çözümlerle birlikte müşteri deneyim yolculuğunu tüm temas noktalarımızda sürekli ölçümlüyor, abonelerimize daha etkin ve zengin bir müşteri deneyimi yaşatıyoruz. Toplumsal eşitlik ilkesiyle ilerleyerek proaktif çözümler üretiyoruz. ‘Engelsiz Aksa’ projemizle web sitemizi görme ve işitme engelli abonelerimize özel olarak erişilebilirlik standartlarına uygun olarak yapılandırdık, bilgiye erişimdeki tüm engelleri ortadan kaldırdık” dedi. “Yemyeşil yarınlar için çalışıyoruz” 2024 yılında imza attıkları önemli atılımlar ve başarılarla gelecek dönem hedefleri için güçlü bir temel oluşturduklarına dikkat çeken Arslan, sözlerine şöyle devam etti: “Müşterilerimize en iyiyi sunarken, doğal ve temiz yarınlara ulaşmak için çevresel etkilerimizi gözetmeyi de temel bir sorumluluk olarak ele alıyoruz. Sürdürülebilir bir dünya, yemyeşil yarınlar için çalışıyoruz. Sera gazı kaynakların tespit edilmesi, karbon emisyonunun kontrol altına alınması ile azaltılması amacıyla hayata geçirdiğimiz Karbon Emisyonu Hesaplanması ve Azaltılması projemizi Trabzon-Rize bölgemizde başarıyla tamamladıktan sonra ikinci fazda bölgelerimizin tamamında yaygınlaştırmak üzere harekete geçtik. 21 bölgemizin 2023 faaliyet yılına ait karbon ayak izi hesabını başarıyla tamamladık. Sürdürülebilir bir dünya, yemyeşil yarınlar için ‘Daha Yeni Başlıyoruz’ diyoruz.”