ASAYİŞ - 18 Eylül 2024 Çarşamba 16:30

Müzisyen Umut Emre Aytekin’in öldürülmesine ilişkin sanıklar hakim karşısında

A
A
A
Müzisyen Umut Emre Aytekin’in öldürülmesine ilişkin sanıklar hakim karşısında

Güngören’de Şubat ayında bir restoranda Umut Emre Aytekin’i darp ederek öldüren 2 sanığın yargılanmasına başlandı. Duruşmada savunma yapan sanık hakim karşısına çıktı. Duruşma sonrası açıklama yapan Umut Emre Aytekin’in annesi Nermin Kıvrak, “Ben çocuğumu basketbolla, müzikle eğittim büyüttüm. Karateye mi, boksa mı gönderseydim. Orada onun yapacağı eylem o olurdu o zaman” dedi.


Güngören’de Şubat ayında bir restoranda Umut Emre Aytekin’i darp ederek öldüren 2 sanık hakim karşısına çıktı. Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar Hayrettin Öztaşçı ve Ceyhun Tuzcu hazır bulundu. Duruşmada taraf avukatları ve vefat eden Umut Emre Aytekin’in müşteki annesi Nermin Kıvrak’ta katıldı.



“Ben yumruk attım, düşmesin diye tutunca beraber yere düştük”


Duruşmada savunma yapan sanık Hayrettin Öztaşçı, olay gününden bir gün önce Ceyhun Tuzcu ile buluştuğunu söyleyerek, “İncirli’de bir parka gidip şarkı sözleri yazdık. Ceyhun’un telefonun şarjı bitince sözler yarım kaldı. Bizde telefonu şarja takmak için zincir bir restorana gittik. Gece dört civarıydı. Ceyhun gidip kahve aldı. Ben istemediğimi söyledim. Uykuya dalmayayım diye oyun oynamaya başladığımız sırada Umut geldi masaya, ‘siz yemek mi yediniz’ dedi. Ben kafamı kaldırıp baktım. O sırada Ceyhun, ‘yok abi, bizden öncekiler yemiştir’ dedi. Daha sonra bize, ‘siz ne yapıyorsunuz’ dedi. Bizde kahve içtiğimizi söyledik. Küfür ederek bize ‘evinizde için kahvenizi’ dedi. Sonra yerine gitti biz kafasının güzel olduğunu anladık. Sonra yine geldi ve ‘niye hala buradasınız’ diyerek küfürler etti. Eli belindeydi, arkasını döndü ve kasaya gitti. İlkinde bir şey demedik. Durmadan tehdit, küfür, hakaret. Biz yanına gittiğimizde hala küfür ediyordu. Ben yumruk attım, düşer gibi oldu, düşmesin diye tutunca beraber yere düştük. Biraz daha arbede oldu. Ardından bıraktım, ne olduğunu anlamadım. Şoka girdim. Elim ayağım titredi. İnsanlar toplanmıştı. Ambulans geldi, nefesini kontrol ettiler. Yaşıyor dediler. Birisi bizi kapıya çıkardı, hava almak için. Olayı anlattık. Sonra polis geldi. Teslim olduk. Birilerinden durumunun iyi olduğunu öğrendik, saatler sonra ise öldüğünü öğrendik” diye konuştu.



“Hayrettin geldi vurdu, yerdeyken de ben 3-4 tane tekme vurdum”


Savunma yapan diğer tutuklu sanık Ceyhun Tuzcu, olay gününden bir gün önce parkta sohbet edip şarkı yazdıklarını belirterek, “Telefonumu şarj etmek ve ısınmak için bir zincir restorana gittik. Sonrasında oturduğumuz yerin arka masasında tepside patates kızartması vardı. Ben kahve almaya gittim, geri geldim bir kaç dakika sonra yanımıza birisi geldi. Bana, ‘bu yemekleri siz mi yediniz’ dedi. Bende, ‘yok abi biz yemedik’ dedim. Daha sonra küfürlerle gidin o zaman buradan dedi. Bize, buranın kahve içme yeri olmadığını, kahvemi evimde içmemi söyledi. Kapıya yöneldi, geri döndü bize, ‘dua et o kahveyi suratına çarpmıyorum’ dedi. Geri dönüp, ‘Siz hala gitmediniz mi’ dedi, küfürler etti. Sonrasında bize, ‘tamam siz şimdi bekleyin’ deyip parmağını sallayarak gitti. Bizi sokak çocuğu sandı. Kasaya gittiğinde yine bağıra bağıra küfürlü bir şeyler söylediğinde ona doğru koşmaya başladım. Tam o an Hayrettin geldi, vurdu yerdeyken de ben 3-4 tane tekme vurdum. Ben Hayrettin’i ayırdım” ifadelerini kullandı.



Tutukluluk halinin devamına hükmedildi


Ara kararını açıklayan mahkeme, eksik hususların giderilmesi ve sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek duruşmayı erteledi.


“Ben çocuğumu basketbolla, müzikle eğittim büyüttüm. Karateye mi, boksa mı gönderseydim”


Duruşmanın ardından adliye önünde açıklama yapan Umut Emre Aytekin’in annesi Nermin Kıvrak, “Ne olur sizler de dikkat edin. Bu ülkede hep savunmasızlara, çocuklara, hayvanlara, kadınlara kalleşçe saldırıyorlar. Neden güçlülere saldırmıyorlar, çünkü gücü yetmeyecek. Hep masumlara saldırıyorlar, ne olur bunlara dikkat edin. Hiç ummadığınız insanın başına geldi bu. Kendine sanatçı bile demeyen Mimar Sinan Üniversitesi mezunu, çok iyi bir çocuktu. Sanatçı ne demek? Naif insan demek, kin nefreti olmayan, şiddeti olmayan insan demek. Ben çocuğumu basketbolla, müzikle eğittim, büyüttüm. Karateye mi, boksa mı gönderseydim. Orada onun yapacağı eylem o olurdu o zaman. Oğlumun nişanlısını taciz ediyorlar, oğlum naif bir şekilde masalarına gidiyor ne yapıyorsunuz diye. Ben kadın olarak yakalarına yapışırdım, ne yapıyorsunuz diye. Yazık, ailelerine de yazık, Yazık. Anne, babalar evlatlarını iyi yetiştirsinler. Bir de yerde tekmelediğini demiyor, işine gelmiyor. Öldürme amacıyla vurmuş. Bu insanların psikolojilerinde, ruh sağlıklarında ve alt yapılarında bozukluk olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.



“En ufak bir itişme, kakışma, fiziksel dokunma bunların hiçbirini yapmamıştır”


Adliye önünde açıklamalarda bulunan müşteki avukatı Ömer Faruk Söylemez, “Bugün 4 Şubat 2024 tarihinde Merter MC Donalds’ta iki saldırgan tarafından katledilen Umut Emre Aytekin’in kasten öldürmeye ilişkin davanın ilk duruşması bugün görüldü. Sanıklar zaten tutuklulardı ve cezaevinden bizzat getirtilip duruşmada dinlenildi. Sanıklar emniyette vermiş oldukları ifadeleri aynen tekrar ederek, ‘Biz Yunus Emre’yi öldürmek istemedik, yaralamak istedik. Saldırma sebebimiz ise ağır küfürler etmesi’ şeklindeydi. Biz bu ifadelerin doğru olmadığını, olamayacağını ve mümkün olmadığını vefat edenin özgeçmişiyle, kamera kayıtlarının ve diğer emarelerle birlikte kanıtlamaya ve izah etmeye çalıştık. Umut Emre’ye saldırılmasının asıl sebebi esasında şudur; kamera kayıtlarına bakıldığında Sanık Ceyhun Tuzcu’nun Umut Emre’nin nişanlısı Maria’ya karşı sözlü veya gözlü bir taciz olabilir, ses kaydı olmadığı için biz bunu göremiyoruz ancak gözlü tacizin farkındayız. Daha sonra Maria’nın vermiş olduğu ifadede kendisine küfür edildiğini biliyoruz. Bu durum söylendikten sonra sanıklarla kısa bir diyaloğa giriyor. Burada naif ve nezaket üslubu içerisindeki bir uyarıdan bahsediyoruz çünkü Umut Emre, nişanlısı taciz edilmesine ve küfür edilmesine rağmen sanıklara karşı en ufak bir itişme, kakışma, fiziksel dokunma bunların hiçbirini yapmamıştır. Hatta nişanlısı kendisine küfür edildiğini Umut Emre’ye belirtmesine rağmen Umut Emre, ‘boşver, uğraşmayalım’ diyerek arkasını dönüp gitmiştir” dedi.



İddianameden


Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, 4 Şubat günü meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede Güngören Abdurrahman Nafiz Gürman Mahallesi’nde bulunan fast food dükkanında sanıklar Hayrettin Öztaşçı ve Ceyhun Tuzcu’nun yumruk ve tekme darbeleriyle Umut Emre Aytekin’i yaraladıkları ve Aytekin’in kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği aktarıldı.


“Tahrik altında sinirle vurdum, pişmanım”


Hayrettin Öztaşçı’nın savunmasına yer verilen iddianamede, Öztaşçı, arkadaşı Ceyhun Tuzcu ile dışarda rap müzik yazdıklarını, şarjları bitince ve hava soğuk olduğundan fast food dükkanına girdiklerini söyledi. Alkollü olduğunu da belirten sanık, “Yan masada bulunan bir erkek, Ceyhun ile konuşmaya başladı. Şahıs ‘yemek mi yediniz bu tepsiler ne s gidin içeceğinizi başka yerde için yoksa suratınıza yersiniz’ dedi. Tekrar yanımıza gelip ana avrat küfretti. Bu söylediklerini gururuma yediremediğim için sipariş verdiği sırada yanına giderek çenesine yumruk attım. Yere düşerken tutup 2-3 yumruk daha attım. Yerde hareketsiz yattığı için çevredekilerden ambulansı aramasını istedim. Tahrik altında sinirle vurdum, pişmanım” dedi.


Sanık Ceyhun Tuzcu ise, “Maktul, kız arkadaşı ile yan masaya geldi. Masamızdaki tepsiyi işaret ederek ‘bunu siz mi yediniz?’ dedi. ‘Yok abi’ deyip Hayrettin ile oyun oynamaya devam ettik. Daha sonra şahıs ‘o zaman s gidin buradan kahvenizi evde için’ dedi. Bu sırada kız arkadaşı da Umut diyerek kendisini uyardı. Kız arkadaşına ‘dua et o kahveyi yüzüne vurmadım’ diyerek yemek alma kısmına gitti. Bu esnada Hayrettin bir anlık sinirle kalkıp 2-3 kere yumruk attı. Ben de maktulün sırt ve omuz arasına 3-4 kez tekme attım. Hayretin’in vurmaya devam etmesi üzerine onu uzaklaştırdım. Hemen ambulans çağrılmasını istedim. Pişmanım” şeklinde savunma yaptı.


“Bağırarak etraftan yardım istedim”


Tanık Sandra Maria Magdelana Zeppin ise beyanında Umut Emre Aytekin’in nişanlısı olduğunu söyleyerek, “Nişanlım solist olarak müzisyenlik yapmaktadır. 3 Şubat günü alkol aldık. Daha sonra fast food dükkanına geldik. Yan masada iri yapılı iki erkek vardı. Sonradan adını öğrendiğim Ceyhun Tuzcu sürekli bana bakıyordu. Ceyhun laf arasında o şeklinde bir kelime kullandı. Kendime ima edildiğini anlayarak Umut Emre’ye ‘bu adamlar küfürlü, kötü kelimeler kullanıyorlar farkında mısın?’ dedim. O da ‘boşver’ diyerek kasaya sipariş vermeye gitti. Daha sonra sanıklar Umut Emre’nin yanına gitti. Hayrettin Öztaşçı yumruk atarak Umut Emre’yi yere düşürdü. Ceyhun da yerde tekmeledi. Bağırarak etraftan yardım istedim” şeklinde olayı anlattı.


Öte yandan hazırlanan Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinden alınan otopsi raporunda, ölümün künt kafa ve boyun travmasına bağlı kanama sonucu meydana geldiği tespit edildi.


İddianamede, sanıklar Ceyhun Tuzcu ile Hayrettin Öztaşçı’nın ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapisle cezalandırılmaları istendi.



Müzisyen Umut Emre Aytekin’in öldürülmesine ilişkin sanıklar hakim karşısında

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Giresun’un asırlık lezzet mirası; susamsız pekmezli simit Giresun’un vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan ve yaklaşık 500 yıllık bir geçmişe sahip Giresun simidi, taş fırınlarda, ekşi maya ile özenle hazırlanıyor. Hamura simit şekli verildikten sonra kaynar suda haşlanıp üzüm pekmezli suya batırılarak pişirilen bu özel simit, şehrin simge lezzetlerinden biri haline gelmiş durumda. Giresun simidi, ekşi maya ile yapılan hamurun su, un ve tuz gibi basit malzemelerle hazırlanmasıyla doğallığını koruyor. Hamurun elle işlenerek simit şekli verilmesinin ardından, kaynar suda haşlanıp üzüm pekmezi ile lezzetlendirilmesi, bu simidi diğer simitlerden ayıran en önemli özelliklerden biri. Özellikle susamsız oluşu ve ekşi maya ile yapılmasından dolayı mideyi rahatsız etmemesi, Giresun simidini hem hafif hem de lezzetli bir tercih haline getiriyor. Simit iller arası rekabet konusu Giresun’da 35 yıldır simit ustalığı yapan Engin Karakaya, Giresun simidinin yöre halkı için ne kadar özel olduğuna dikkat çekerek, “Giresun simidi, Giresun’a has bir lezzettir. Ancak komşu illerle aramızda tatlı bir rekabet de var. Bu rekabet, herkesin simidi en iyi şekilde üretmesine vesile oluyor. Fakat biz Giresun simidinin benzersiz olduğuna inanıyoruz” şeklinde konuştu. Giresun simidinin sırrını açıkladı Karakaya, simidin tarihçesini de paylaşarak, “Giresun simidinin, Rumlardan miras kaldığı söylenir. Ekşi maya ile hazırlanan hamur, bir süre dinlendirildikten sonra elle şekillendiriliyor. Daha sonra kaynar suda haşlanıp üzüm pekmezli suda bekletiyoruz ve odun ateşinde pişiriyoruz. Pişirme sırasında sadece ormangülü odununu kullanıyoruz, bu da simidin eşsiz tadını ortaya çıkarıyor. Giresun simidi, doğal içeriği, ekşi maya ile yapılan hamuru ve odun ateşinde pişirme yöntemiyle geleneksel lezzetimizi korumaya çalışıyoruz” dedi. Günde 20 bin simit her dakika üretiliyor Kentin köklü simit fırınlarından biri olan Kumyalı Simit Fırını’nda her gün 15 ila 20 bin arasında simit üretildiğini belirten Karakaya, “Bu simitler sadece şehir içi değil, yurt dışına kadar ulaşıyor. Simitlerimiz Amerika’ya kadar gidiyor. Dünyanın dört bir yanındaki Giresunlular, bu lezzeti özleyip yanlarında götürüyor. Simidimiz bu sayede hem yerel hem de uluslararası boyutta ilgi görüyor” diye konuştu.
Trabzon Heyelan 5 katlı binayı teğet geçti, faciadan dönüldü Trabzon’un Arsin ilçesinde şiddetli yağışların ardından meydana gelen heyelanda 5 katlı binadakiler büyük tehlike yaşadı. Zemin katından toprak ve kaya parçaları nedeniyle zarar gören binanın yolu da kapandı. Trabzon’da önceki gün etkisini gören şiddetli yağışların ardından meydana gelen sel ve heyelanların izlerini sarılmaya çalışılıyor. 4 ilçede etkisini gösteren şiddetli yağışlar nedeniyle bazı mahalle yolları ulaşıma kapanırken, belediye ve karayolları ekiplerince yapılan çalışmalar sürüyor. Arsin ilçesinin Yolüstü mahallesinde bulunan Can Küme Evleri’ndeki 5 katlı bina ise heyelanı teğet geçti. Aşırı yağışların ardından büyük bir gürültü ile meydana gelen heyelan 5 katlı binanın zemin katında maddi hasara neden olurken, 5 hanenin bulunduğu binanın yolu da toprak ve taş parçaları ile kapandı. Binada yaşayan bazı vatandaşlar komşularının evine giderken, bina sakinlerinden Aziz Can, “Akşam saatlerinde evde oturuyordum. Aniden bir heyelan. Şiddetli bir şekilde geldi. Gördüğünüz gibi yolumuzu kapattı. Evden çıkarak komşunun evine sığındım. Apartmanda patlamalar var. Ciddi bir hasar var. Sanki deprem oldu. Büyük bir ses oldu. Koku yaşadık. Evime giremedim. Çok hafriyat var. Bir an önce açılması lazım. Binada 5 hane var” dedi. Muhtar Tiryaki: “Burada büyük risk var, binayı görünce şaşırdım” Yolüstü Mahalle Muhtarı Bayram Tiryaki ise, binayı görünce şaşırdığını belirterek, büyük bir riskin olduğunu söyledi. Tiryaki, “Yağmurda bende rehin kalmıştım. Aracım selin ortasında kaldı. Bir şekilde oradan kurtulduk. Bir kız çocuğumuzda toprağın altında kalmıştı. Yollar kapalı olduğu için ne AKUT, ne itfaiye gidemedi. Sonrasında topraktan çıkarılmış. AKUT ambulans ile alınarak hastaneye getirdi. Açık bir tane yolumuz yok. Kepçeler ve greyderler çalışıyor ama yetersiz kalıyorlar. Bütün mahallelerde bu şekilde mağduriyet var. Burada büyük risk var. Bu binayı görünce şaşırdım. Belediyeden geldiler müdahale edeceklerini söylediler. 2 ay önce de bir sel olmuştu. Bu ikinci oldu. 50 yaşındayım ilk kez 2 afet gördüm. O da benim muhtarlığıma denk geldi” ifadelerini kullandı.
Trabzon Ayşenur Kaba: "Ölümü hissettim" Trabzon’un Arsin ilçesinde önceki gün şiddetli yağışların ardından meydana gelen heyelanda toprak ve odun parçalarının altında kalan genç kız, ağabeyi tarafından kurtarıldı. Evini su basması nedeniyle kurtarma ekiplerince pencereden çıkartılarak 2 saatlik yürüme mesafesinin ardından ambulansla hastaneye götürülen genç kız, hastanede tedavi altına alındı. Korku dolu o anları anlatan Ayşenur Kaba, ölümü hissettiğini belirterek, “Üzerimde kilolarca koskoca kütükler ve toprak vardı. Onun altında kalmışım. Hiç görülmeyecek şekilde altındaydım. Anneme ve ağabeyime bağırarak nefesimi çok tükettim. Sonra annem benim sesimi duymuş. Ağabeyim gelerek beni kurtardı” dedi. Trabzon’da önceki gün etkili olan şiddetli yağışlar 4 ilçede sel ve heyelanları neden oldu. Sel sularının beraberinde getirdiği heyelanlar bazı bölgelerde ulaşımı etkilerken, Arsin ilçesindeki Yolüstü mahallesinde yaşayan Ayşenur Kaba (27), evinin yanındaki ırmağın taşmasını sonucu ağaçların zarar görmesini engellemek için müdahale etmek istedi. Ağaçların etrafını açtıktan sonra evine gitmek isteyen Ayşenur, bir gürültü ile kendini toprağın altında buldu. Kış aylarında kullanmak için biriktirdiği odunların arkasında meydana gelen heyelan ile toprak ve odun parçaların altında kalan Ayşenur, anne ve ağabeyine seslenerek yardım istedi. Annesinin sesini duymasıyla müdahale edilen Ayşenur, ağabeyinin gayretleri ile toprağın içerisinden çıkartıldı. Çamur içerisinde kalan ve eve getirilen Ayşenur için ailesi 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradı. İhbar üzerine olay yerine gitmek isteyen ekipler karayolunda meydana gelen heyelan nedeniyle zor anlar yaşadı. İtfaiye ve AKUT’tan oluşan kurtarma ekipleri, eve ulaştıklarında Ayşenur Kaba’nın evini su bastığı ve giriş kapısında giremeyeceklerini anladı. Pencereden evin içerisinde alınan sedyeye konulan Ayşenur, evin pencere bölümünde dışarıya çıkartıldı. Heyelan sonucu yollarda meydana gelen göçükler nedeniyle Ayşenur Kaba, sedye ile yaklaşık 2 kilometrelik yolculuğun ardından kendisini bekleyen ambulansa konuldu. Ambulans ile Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirilen genç kız tedavi altına alındı. “Ağabeyim beni kurtardı” Hastanede yaşadığı o korku dolu anları İHA muhabirine anlatan Ayşenur Kaba, çok korktuğunu ve daha önce böyle bir sel yaşamadığını söyledi. Kaba, “Evimin önünde oldu olay. Evimizin hemen yanında bir ırmak var. Çok yağmur yağdığı için o ırmak taştı. Taşınca da orada büz var onun etrafını açmak için gittim. Onun yanında da kışlık odunlarımız vardı. Orayı açtıktan sonra arkamı döndüm eve gidiyordum, Yukarıdan aşağıya bir ses geldiğini duydum. Gözümü açtığımda yerdeyim. Üzerimde kilolarca koskoca kütükler ve toprak vardı. Onun altında kalmışım. Hiç görülmeyecek şekilde altındaydım. Anneme ve ağabeyime bağırarak nefesimi çok tükettim. Sonra annem benim sesimi duymuş. Ağabeyim gelerek beni kurtardı. Oradan çıktığım zaman bacaklarımı hissetmiyordum. Öğrendim ki bizim evimize de su basmış. Eve getirdiler ama yere yatırdılar. Çünkü ben hiçbir şekilde hareket edemiyorum. AKUT ve itfaiye ekipleri geldi. Onlar beni pencereden dışarıya çıkardılar. 2 kilometre boyunca beni sedyede taşıdılar. Ambulans ile hastaneye geldim. Ama çamurdan çıkmış gibiydim, çok ağrım vardı. Ben orada ölümü hissettim. Çok korktum. Hayatımda bir böyle bir şey yaşamadım. Kırık çıkık yok ama bacaklarım çok zedelendi. İyi olmaya çalışıyorum. Daha önce böyle bir sel yaşamadım. Hayatımda ilk kez böyle bir şey gördüm. Evimi de su bastı. Bütün her şey zarar gördü. O evi yeni yaptırmıştık. Nasıl toparlayacağız bilmiyorum. Anne ve ağabeyim onunla ilgileniyor” ifadelerini kullandı.