ASAYİŞ - 17 Ocak 2025 Cuma 11:26

İstanbul’da sahte alkolden hayatını kaybedenlerin sayısı 38’e çıktı

A
A
A
İstanbul’da sahte alkolden hayatını kaybedenlerin sayısı 38’e çıktı

İstanbul genelinde sahte alkolden zehirlenenlerin sayısı 88’e, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 38’e yükseldi. Hastanede tedavisi devam eden 27 kişinin yoğun bakımda olduğu öğrenildi.

Edinilen bilgiye göre, İstanbul genelinde sahte alkolden zehirlenen 88 kişi hastaneye kaldırıldı. Güngören, Beyoğlu, Bakırköy ve Başakşehir olmak üzere çeşitli ilçelerinde başvuranlar tedavi altına alındı. Hastanede tedavi altına alınan 88 kişiden 38’i yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Öte yandan, hastanede tedavisi devam eden 27 kişinin yoğun bakımda olduğu öğrenildi.

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Başkan Özgökçen: “AK davamızın kalesi Konya’mızı Türkiye Yüzyılı’nda daha da güçlendireceğiz” AK Pari Konya İl Başkanı Fatih Özgökçen, “AK davamızın kalesi Konya’mızı Türkiye Yüzyılı’nda daha da güçlendireceğiz. Devraldığımız bayrağı daha da yukarılara çıkaracağız” dedi. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı Konya 8. Olağan İl Kongresi sonrası çalışmalarına başlayan İl Başkanı Fatih Özgökçen ve ekibi ilk toplantıda bir araya geldi. Toplantı sonrası açıklamalarda bulunan Başkan Özgökçen, “Bugün Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle 8. Olağan İl Kongremizi coşkuyla gerçekleştirdik ve bayrağı Başkanımız Hasan Angı’dan devraldık. Cumhurbaşkanımızla ve böyle inançlı dava erleri ile bizleri buluşturan Allah’a hamd ediyorum. AK davamızın kalesi Konya’mızı Türkiye Yüzyılı’nda daha da güçlendireceğiz. Devraldığımız bayrağı daha da yukarılara çıkaracağız. Konya’nın kurucu iradesini, yükseliş ve şahlanış iradesi yapmak, ilimizin teşkilatçılık tecrübesini tüm Türkiye’ye yeniden göstermek için gece gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz. Konya’dan tüm Türkiye’ye yayılan yeni zaferlerimize kadar en önde koşmaya devam edeceğiz” dedi. Konya için gece gündüz çalışacaklarını vurgulayan Özgökçen, “Konyalı kardeşlerimizin bize bir adım gelmelerini beklemeyecek, biz onlara bin adımla gideceğiz. Bu aziz şehirde, kimseyi ayırt etmeden, ‘Büyük Konya Ailesi’ anlayışıyla çalışacağız” şeklinde konuştu.
Sivas Sivas’ta ekmek ve pideye zam kapıda Sivas’ta ekmek ve pideye yüzde 25’lik zam talep edildi. Yiyecek maddeleri yapanlar var satanlar esnaf odası başkanı Mehmet Akgül, pide fırını esnaflarından gelen yoğun talep üzerine pide ve ekmek fiyatının zamlanması konusunda bir çalışma yaptıklarını belirtti. Güncel durumda 220 gramı 10 TL olan ekmek fiyatına yüzde 25’lik bir zamla 12,5 TL olması talebinde bulunduklarını belirten Akgül, “Hepimizin de bildiği gibi pide fırıncı esnafımızın kullandığı ham maddelere haftalık zam geliyor. Un, yağ, odun, susam, elektrik, doğalgaz gibi asgari ücrette aynı zamanda zamlandı. Biz zam vermek istemiyoruz aslında ama biraz önce de dediğim gibi bu ürünlere gelen haftalık gelen zammın sebebini çözemiyoruz. Devlet büyüklerimizin bu işe bir son vermesi gerekiyor. Çünkü biz fiyat rayici vermezsek iki yüz elliye yakın fide fırınlarımız var ve bu fırınlarda dört beş kişi istihdam ediyor. Bin kişiye yakın istihdam sağlanıyor. Fiyat rayici almadığımız zaman bu esnaflarımız mağdur olacak dükkanlarını kapatmak zorunda kalacak. Pide fiyatlarında artış çalışması yapıyoruz arkadaşlarımızla. Kararı alıp üst kuruluşlarımıza gönderip gerekli şekilde pide fırını esnafımızı rahatlatmak için onları daha rahat bir ortamda ve daha hijyenik bir ortamda çalışmalarını sağlamak için ekonomiyi güzel veya daha normal düzeyde tutabilmek için bir fiyat rayici alacağız” şeklinde konuştu. “Biz de zam alma heveslisi değiliz” Pide fiyatının 12.5 olmasını planladıklarını belirten Akgül, “Halkımızdan şunu talep ediyorum gerçekten esnafı mutlu olmayan bir il sorunlu bir il olur. Ondan dolayı esnafımızın mutlu olması için de bu rayici kaçınılmaz. Biz istiyoruz ki yöremizin kullandığı ham maddelere zam gelmesin normal fiyatıyla kalsın. Biz de zam alma heveslisi değiliz ama halkımızın da bunu normal karşılayacağını düşünüyoruz. Çünkü pide fırınında çalışan arkadaşlarımız da bu şehrimizin halkı onlar da bu şehirde bu şehir de hayatlarını idam ettiriyorlar ondan dolayı hereksin normal karşılayacağını, bu insanların da ailelerini geçindirmekle yükümlü olduklarını biliyoruz. İş yerlerini kapattıkları zaman şehirde daha çok mağduriyet olacağını sorunlu ekonomisi sıkıntılı olan kesimin çok olduğu bir ilde huzur da olmaz mutluluk da olmaz. İnşallah bu fiyat artışları devam etmez. Dur denilmesi gerekiyor. Bugün aldığımız ürünü aynı fiyata alamıyoruz. Devletimizin kurumlarının denetimlerini sıklaştırıp acil önlem almaları gerekiyor. İşverenler çalıştırdıkları elemanların yevmiyelerini ödeyemiyorlar” dedi.
Bartın Adalet Bakanı Tunç: "Yapay zeka konusunda mahremiyet hakkı ile kamusal fayda arasında bir denge kurulması şarttır" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Yapay zeka, muazzam güce sahip bir araçtır. Ancak unutmayalım ki, teknoloji insana hizmet etmelidir, insanlık teknolojiye hizmet etmemelidir. Eğer bu denge bozulursa, bir insanın hakları, özgürlüğü ve kimliği, yapay zekanın elinde birer rakama, birer sayıya dönüşüp esas varlığını yitirerek değersizleşebilir. İşte bu yüzden, kişisel verilerin korunması hakkı, yalnızca bir güvenlik meselesi değil, bir medeniyetin en çetin sınavlarından biridir. Ayrıca, yapay zeka konusunda mahremiyet hakkı ile kamusal fayda arasında bir denge kurulması şarttır" dedi. Bartın Üniversitesi (BARÜ) ve Kişiler Verileri Koruma Kurulu (KVKK) tarafından düzenlenen "Veri Korumanın 44 Yılı: Mahremiyet Perspektifinden Yapay Zeka Çağı" konulu konferansa katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, güvenlik güçleri, yargı ve adliye personelini yapay zeka ve mahremiyet konusunda uyararak, "Yapay zeka evet, muazzam güce sahip bir araçtır. Ancak unutmayalım ki, teknoloji insana hizmet etmelidir, insanlık teknolojiye hizmet etmemelidir" dedi Bartın Üniversitesi’nde gerçekleşen panelde konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde Siber Güvenlik Kurulu, adalet bakanlığı bünyesinde ‘Yapay zeka bilim komisyonu’ kurulacağını açıkladı.Bakan Tunç, Siber Güvenlik Kurulu hakkında, "Tüm bu çalışmalarımızın yanında Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında kurulacak ve Adalet Bakanlığımızın da üyesi olduğu Siber Güvenlik Kurulu ile ülkemizin siber güvenliğini daha da güçlendirecek strateji ve politikaları belirleyeceğiz. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı sayesinde kurumlar arası koordinasyon etkin şekilde sağlanacak, tüm bu strateji ve politikalar, hazırlanacak eylem planlarıyla hayata geçirilecek" dedi. Adalet Bakanlığı’nda oluşturulacak olan Yapay Zeka Bilim Komisyonu’nda yargı personellerinin yanı sıra akademisyen ve bilim adamlarının da yer alacağını hatırlatan Bakan Tunç, "Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 2 Ekim 2024 tarihinde alınan kararla yapay zekanın kazanımlarına yönelik atılacak adımların belirlenmesi, bu alanda hukuki altyapının oluşturulması ve yapay zeka kullanımının barındırdığı risklerin önlenmesine ilişkin tedbirlerin belirlenmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulmuştur. Biz de yapılacak bu çalışmalara teknik destek vermek amacıyla Adalet Bakanlığımız bünyesinde ‘Yapay zeka bilim komisyonu’ kuruyoruz. Bu komisyon, hem hukuki alt yapıyı destekleyecek çalışmalar yapacak hem de akademik araştırmalara katkıda bulunacak” şeklinde konuştu. Kişisel verilerin güvenliği Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, dijital çağda yapay zeka teknolojilerinin geliştiğini ve art niyetli düşünce ile algoritmaların kişisel verilerin güvenliğini tehdit ettiğini vurgulayarak, "İçinde bulunduğumuz dijital çağda yapay zeka teknolojileri de baş döndürücü bir hızla gelişmektedir. Uygulama alanı giderek artan yapay zeka teknolojilerinin köklü dönüştürücü etkisi insanoğlunu yeni bir dönemin eşiğine getirmiştir. Ülkemiz bu büyük dönüşüme kayıtsız kalmayarak, on birinci kalkınma planı kapsamında hazırlanan ulusal yapay zeka stratejisi ile bu alandaki çalışmaları hayata geçirmektedir. Yapay zeka bugünün yeni bir kavramı olarak nitelendirilse de bundan tam 65 yıl önce bilim insanımız Ordinaryüs Profesör Cahit Arf, ’Makineler düşünebilir mi ve nasıl düşünebilir?’ adlı makalesinde, yapay zekanın temel felsefi ve matematiksel prensiplerini ele almış, bu alanda dünyadaki ilk bilimsel çalışmalardan birine imza atmıştır. Yine bundan 9 asır önce sibernetik ve robotik çalışmaların ilk örneklerini veren El-Cezeri, yapay zekanın önünü açan, medeniyetimizin öncü şahsiyetlerden biri olmuştur. Geçmişimizden gelen bu bilgi birikimini, sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milli teknoloji hamlesiyle geleceğe taşımanın gayreti içindeyiz. Günümüzde akıllı yazılımlar, akıllı insansı robotlar, elektronik sözleşmeler, en bilinen yapay zeka teknolojileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu teknolojiler, başta hukuk, sağlık, eğitim, güvenlik olmak üzere hemen hemen her sektörde farklı uygulamalar ve yazılımlarla günlük hayatımızı kolaylaştırıcı fırsatlar sunmaktadır. Yapay zeka teknolojilerinin, sunduğu bu imkanların yanında bazı riskleri de beraberinde getirdiği göz ardı edilmemelidir. Bu teknolojinin yaygınlaşması, aynı zamanda kişisel verilerin güvenliğini sağlama konusundaki sorumluluğumuzu da artırmaktadır. Çünkü yapay zeka, eğer denetimsiz bir şekilde varlık gösterirse, bir insanın en mahrem verilerine, onun tüm varlığına hükmedebilir” ifadelerini kullandı Yapay zeka uyarısı Bakan Tunç, yapay zekanın tüm dünyayı güvenlik konusunda tehdit ettiğini de anlatarak, "Kötü niyetle kullanılan bir algoritma, bir yazılım; karar verme sürecinde, insanı yanlış anlayabilir, kişinin tercihinin ya da düşüncesinin arkasındaki anlamı yok sayabilir. İşte tam da bu noktada, yapay zeka bağlamında kişisel verilerin korunması, salt bir hukuki düzenleme meselesi olmaktan çıkmakta, aynı zamanda insan hak ve onurunun savunulması meselesine dönüşmektedir. Yapay zeka, muazzam güce sahip bir araçtır. Ancak unutmayalım ki, teknoloji insana hizmet etmelidir, insanlık teknolojiye hizmet etmemelidir. Eğer bu denge bozulursa, bir insanın hakları, özgürlüğü ve kimliği, yapay zekanın elinde birer rakama, birer sayıya dönüşüp esas varlığını yitirerek değersizleşebilir. İşte bu yüzden, kişisel verilerin korunması hakkı, yalnızca bir güvenlik meselesi değil, bir medeniyetin en çetin sınavlarından biridir. Ayrıca, yapay zeka konusunda mahremiyet hakkı ile kamusal fayda arasında bir denge kurulması şarttır. Bu bakımdan, yapay zeka konusunda yerleşik kural ve sistemlerin etkin bir denetime tabi tutulması son derece önemlidir. Bu yapılırken, başta insan onuru ve bireysel özerklik olmak üzere, özel hayatın gizliliği ve kişisel veriler korunmalıdır. Ayrıca eşitlik ve ayrımcılık yapmama, hukuki güvenlik, belirlilik, şeffaflık, veri sahipliği, etik standartlar ile hesap verilebilirlik ve mesuliyet ilkeleri esas alınarak, hukukî alt yapının oluşturulmasına yönelik çalışmalar da ihmal edilmemelidir. Nitekim tüm dünyada yapay zekânın güncel hukuka etkisi üzerinde önemle durulduğu görülmektedir. Günümüzde robotlardan kaynaklı yaralanmalı ve ölümlü iş kazalarında hukuki sorumluluğun ne şekilde olacağı, insansı robotlara vatandaşlık verilip verilemeyeceği, otonom sürüşlerde insansız araçların karıştığı kazalarda hukuki sorumluluğun ne şekilde olacağı, yapay zekaya hukuki kişilik verilip verilemeyeceği gibi hususlar, yanıt bekleyen karmaşık konular olarak karşımıza çıkmaktadır. Üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar tarafından yapay zekanın hukuka etkisi konusunda ve bu karmaşık sorulara cevap bulma adına çalışmalar yapmaktadır" ifadelerine yer verdi Cep telefonu uyarısı Bakan Tunç, cep telefonu ile akla gelmeyecek siber saldırılara maruz kalınabileceğini de kaydederek, "Hepimizin cep telefonları var, akıllı telefonlar cebimizde olduktan sonra artık biz açık bir alandayız. Herkes bizi görüyor. Yani cep telefonu yanımızdaysa biz yalnız başımıza değiliz. Dolayısıyla başka saldırılara da maruz kalabiliriz, mahremiyetimiz de ihlal edilebilir, suç işleyenler de bize ulaşabilir, bizi suça da bulaştırabilirler. Nelerle karşılaşıyoruz? Yani hiç ummadığınız kişiler bilişim yoluyla dolandırıcılığa maruz kalabiliyor. Dolayısıyla artık dijital çağda hem bu suç işlenmesini artırıyor, hem de suçların aydınlatılmasına yönelik de teknolojik imkanlarını da beraberinde getiriyor. Siber güvenlik teşkilatımız hem jandarmanın, hem emniyet teşkilatımızın, özellikle nasıl polislerimiz, güvenlik güçlerimiz sokaklarda devriye yapıyor, aynı şekilde sanal dünyada da devriye yapıyor, 24 saat tarıyorlar ve yakaladıklarını yargıya teslim ediyorlar. Tüm bunların takibini yapan bir güvenlik teşkilatı yani siber güvenlik teşkilatı var. Sizin ummadığınız kişiler gece yarısı bir suç işleyebiliyor ve yargının konusu söz konusu olabiliyor. Bilişim suçları giderek arttı. Şu anda yargı teşkilatımızın önemli bir yükünü teşkil ediyor. Vatandaşlarımızı bu konuda aydınlatmamız lazım. Bu konuda özellikle gençlerimizi aydınlatmamız lazım. Neyin suç olup olmadığı noktasında genç yaşta belki farkında değiller. Bu konuda ortaokullarda, liselerde özellikle hukuk ve adalet dersleri, ortaokullarda var, liselerde de seçmeli de olsa olması lazım. Bu konuda gençlerimizi, çocuklarımızı özellikle vatandaşlarımızı suçtan koruyabilmek için alınması gereken çok tedbir var. Çünkü dijital çağ çok açık bir alan, dolayısıyla bu alanda vatandaşlarımızı nasıl koruyabiliriz? İşte bu toplantı da bunun için yapılıyor” diye konuştu. Panelin sonunda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir tarafından "Kişiler Verilerin Korunması" konulu kitap, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun tarafından ise hat sanatı ile yazılmış bir tablo hediye edildi Öte yandan Bartın Üniversitesi konferans salonunda gerçekleşen "Veri Korumanın 44 Yılı: Mahremiyet Perspektifinden Yapay Zeka Çağı" adlı programa Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanı sıra Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, Bartın Vali Vekili Muhittin Gürel, AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Orhan Uzun, güvenlik kurumlarının yetkili amir, müdürleri, yargı ve adliye personeli ile farklı kamu kurumlarında görev yapan personeller, öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı.
Trabzon Trabzon’da 35 yıllık doktorun "Hız ve Huzurun Kesişimde" resim sergisine yoğun ilgi Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hülya Ulusoy’un "Hız ve Huzurun Kesişimde" isimli sergisi sanatsevelerin beğenisine sunuldu. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hülya Ulusoy, tıp kariyerinin ardından ilk kişisel resim sergisini açtı. Küçük yaşlarda ressam olma hayali kuran Ulusoy, meslekteki uzun yıllarının ardından tuvale döktüğü resimlerini 17-28 Ocak tarihlerinde Trabzon Güzel Sanatlar Galerisi’nde sanatseverlerin beğenisine sundu. Yoğun ilginin olduğu resim sergisinin açılışına Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, sanatçılar ve sanatseverler katıldı. Hız ve huzurun konu edildiği resimlerinin bulunduğu serginin açılışında konuşan Trabzon Büyükşehir Belediyesi Ahmet Metin Genç, “Tarih, kültür ve sanat şehri olan Trabzon’umuzda sanatsal etkinliklerde mümkün olduğunca katılmaya çalışıyorum. Kalıcı olan özgün olandır. Belediye başkanının yaptığını gelip başka bir belediye başkanı yapabilir. Ama sanatçının yaptığını sadece kendisi yapabilir. Çünkü onun ruhuyla kendi aleminde kurguladığı, düşündüğü ve hayata geçirdiği eser özgün nitelikte sanat eseridir. Onun için çok kıymetli” dedi. Prof. Dr. Hülya Ulusoy ise, sergide 25 eserin bulunduğunu belirterek, "Bu benim ilk kişisel sergim. Yaşadığım heyecanı herkes bilir. 2008 yılından beri atölyede resim çalışmalarına başladım. Sergideki resimlere baktığım zaman kış mevsiminin beyaz karlarla dolu örtüsünün, sonbaharın altın sarısı renklerinin iç dünyamızın ihtiyaç duyduğu yansıtan manzaralar göreceksiniz. Benim hissettiğim sizlere de hissettirmek istediğim huzur ve sessizlik doğayla bütünleşme isteğini uyandırmaktadır” ifadelerini kullandı.
Edirne Barçın Barı davasında sanık avukatından ilginç savunma: "Ben de alkollü araç kullanıyorum, normal" Edirne’de bisikletiyle seyir halindeyken alkollü sürücünün kullandığı otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybeden Dr. Barçın Barı davasında, tutuklu sanığın avukatı Demirkan Çağlayan, "Edirne’de alkol tüketimi normaldir, ben de alkollü araba kullanıyorum" sözleriyle savunma yaptı. Edirne’de 29 Ağustos 2024 tarihinde Atatürk Bulvarı’nda bisikletiyle seyir halindeyken alkollü sürücünün kullandığı otomobilin çarpması sonucu ağır yaralanan ve 33 gün süren yaşam mücadelesini kaybeden Barçın Barı davasının karar duruşması Edirne 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Kazada hayatını kaybeden bisikletli Barçın Barı’nın avukatları duruşmada yaptıkları savunmada, sanık otomobil sürücüsü B.K’nın daha önce de alkollü araç kullanmaktan iki kez ehliyetine el konulduğunu belirterek, kaza anında yapılan alkol ölçümünde 300 promil alkollü olduğunu söylediler. Tutuklu sanık otomobil sürücüsü B.K’nın avukatı Demirkan Çağlayan da, duruşmada savunma yaptı. Edirne’de alkol tüketiminin normal olduğunu belirterek savunmasına başlayan Çağlayan, "Edirne’de alkol tüketimi normaldir. Birçok insan alkol tüketir araç kullanır. Ben de alkollü arabaya biniyorum, yakalarsalar ceza versinler" ifadelerine yer verdi. Mahkeme hakimi, otomobil sürücüsü sanık B.K’nın kaza anında 300 promil alkollü olduğuna, daha önce de alkollü araç kullanmaktan iki kez ehliyetine el konulduğuna, kastla öldürme suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususunun değerlendirilmesine karar vererek, dava dosyasını ağır ceza mahkemesine gönderdi. Mahkeme hakimi, "hukuki ve vicdani kanaatine varılarak davaya bakmanın mahkememizin görevinde olmadığı anlaşılmakla mahkememizin davadan görevsizliğine" sözleriyle duruşmayı sonlandırdı. Duruşmanın sonunda Barçın Barı’nın eşi Aslı Barı ve avukatları açıklama yaptı. Öte yandan, kazanın güvenlik kameraları ortaya çıktı. Korku dolu anlar, saniye saniye kameraya yansıdı.