ASAYİŞ - 17 Ocak 2025 Cuma 19:30

Adalet Bakanı Tunç: "Yapay zeka konusunda mahremiyet hakkı ile kamusal fayda arasında bir denge kurulması şarttır"

A
A
A
Adalet Bakanı Tunç: "Yapay zeka konusunda mahremiyet hakkı ile kamusal fayda arasında bir denge kurulması şarttır"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Yapay zeka, muazzam güce sahip bir araçtır. Ancak unutmayalım ki, teknoloji insana hizmet etmelidir, insanlık teknolojiye hizmet etmemelidir. Eğer bu denge bozulursa, bir insanın hakları, özgürlüğü ve kimliği, yapay zekanın elinde birer rakama, birer sayıya dönüşüp esas varlığını yitirerek değersizleşebilir. İşte bu yüzden, kişisel verilerin korunması hakkı, yalnızca bir güvenlik meselesi değil, bir medeniyetin en çetin sınavlarından biridir. Ayrıca, yapay zeka konusunda mahremiyet hakkı ile kamusal fayda arasında bir denge kurulması şarttır" dedi.


Bartın Üniversitesi (BARÜ) ve Kişiler Verileri Koruma Kurulu (KVKK) tarafından düzenlenen "Veri Korumanın 44 Yılı: Mahremiyet Perspektifinden Yapay Zeka Çağı" konulu konferansa katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, güvenlik güçleri, yargı ve adliye personelini yapay zeka ve mahremiyet konusunda uyararak, "Yapay zeka evet, muazzam güce sahip bir araçtır. Ancak unutmayalım ki, teknoloji insana hizmet etmelidir, insanlık teknolojiye hizmet etmemelidir" dedi


Bartın Üniversitesi’nde gerçekleşen panelde konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde Siber Güvenlik Kurulu, adalet bakanlığı bünyesinde ‘Yapay zeka bilim komisyonu’ kurulacağını açıkladı.Bakan Tunç, Siber Güvenlik Kurulu hakkında, "Tüm bu çalışmalarımızın yanında Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında kurulacak ve Adalet Bakanlığımızın da üyesi olduğu Siber Güvenlik Kurulu ile ülkemizin siber güvenliğini daha da güçlendirecek strateji ve politikaları belirleyeceğiz. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı sayesinde kurumlar arası koordinasyon etkin şekilde sağlanacak, tüm bu strateji ve politikalar, hazırlanacak eylem planlarıyla hayata geçirilecek" dedi.


Adalet Bakanlığı’nda oluşturulacak olan Yapay Zeka Bilim Komisyonu’nda yargı personellerinin yanı sıra akademisyen ve bilim adamlarının da yer alacağını hatırlatan Bakan Tunç, "Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 2 Ekim 2024 tarihinde alınan kararla yapay zekanın kazanımlarına yönelik atılacak adımların belirlenmesi, bu alanda hukuki altyapının oluşturulması ve yapay zeka kullanımının barındırdığı risklerin önlenmesine ilişkin tedbirlerin belirlenmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulmuştur. Biz de yapılacak bu çalışmalara teknik destek vermek amacıyla Adalet Bakanlığımız bünyesinde ‘Yapay zeka bilim komisyonu’ kuruyoruz. Bu komisyon, hem hukuki alt yapıyı destekleyecek çalışmalar yapacak hem de akademik araştırmalara katkıda bulunacak” şeklinde konuştu.



Kişisel verilerin güvenliği


Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, dijital çağda yapay zeka teknolojilerinin geliştiğini ve art niyetli düşünce ile algoritmaların kişisel verilerin güvenliğini tehdit ettiğini vurgulayarak, "İçinde bulunduğumuz dijital çağda yapay zeka teknolojileri de baş döndürücü bir hızla gelişmektedir. Uygulama alanı giderek artan yapay zeka teknolojilerinin köklü dönüştürücü etkisi insanoğlunu yeni bir dönemin eşiğine getirmiştir. Ülkemiz bu büyük dönüşüme kayıtsız kalmayarak, on birinci kalkınma planı kapsamında hazırlanan ulusal yapay zeka stratejisi ile bu alandaki çalışmaları hayata geçirmektedir. Yapay zeka bugünün yeni bir kavramı olarak nitelendirilse de bundan tam 65 yıl önce bilim insanımız Ordinaryüs Profesör Cahit Arf, ’Makineler düşünebilir mi ve nasıl düşünebilir?’ adlı makalesinde, yapay zekanın temel felsefi ve matematiksel prensiplerini ele almış, bu alanda dünyadaki ilk bilimsel çalışmalardan birine imza atmıştır. Yine bundan 9 asır önce sibernetik ve robotik çalışmaların ilk örneklerini veren El-Cezeri, yapay zekanın önünü açan, medeniyetimizin öncü şahsiyetlerden biri olmuştur. Geçmişimizden gelen bu bilgi birikimini, sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milli teknoloji hamlesiyle geleceğe taşımanın gayreti içindeyiz. Günümüzde akıllı yazılımlar, akıllı insansı robotlar, elektronik sözleşmeler, en bilinen yapay zeka teknolojileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu teknolojiler, başta hukuk, sağlık, eğitim, güvenlik olmak üzere hemen hemen her sektörde farklı uygulamalar ve yazılımlarla günlük hayatımızı kolaylaştırıcı fırsatlar sunmaktadır. Yapay zeka teknolojilerinin, sunduğu bu imkanların yanında bazı riskleri de beraberinde getirdiği göz ardı edilmemelidir. Bu teknolojinin yaygınlaşması, aynı zamanda kişisel verilerin güvenliğini sağlama konusundaki sorumluluğumuzu da artırmaktadır. Çünkü yapay zeka, eğer denetimsiz bir şekilde varlık gösterirse, bir insanın en mahrem verilerine, onun tüm varlığına hükmedebilir” ifadelerini kullandı



Yapay zeka uyarısı


Bakan Tunç, yapay zekanın tüm dünyayı güvenlik konusunda tehdit ettiğini de anlatarak, "Kötü niyetle kullanılan bir algoritma, bir yazılım; karar verme sürecinde, insanı yanlış anlayabilir, kişinin tercihinin ya da düşüncesinin arkasındaki anlamı yok sayabilir. İşte tam da bu noktada, yapay zeka bağlamında kişisel verilerin korunması, salt bir hukuki düzenleme meselesi olmaktan çıkmakta, aynı zamanda insan hak ve onurunun savunulması meselesine dönüşmektedir. Yapay zeka, muazzam güce sahip bir araçtır. Ancak unutmayalım ki, teknoloji insana hizmet etmelidir, insanlık teknolojiye hizmet etmemelidir. Eğer bu denge bozulursa, bir insanın hakları, özgürlüğü ve kimliği, yapay zekanın elinde birer rakama, birer sayıya dönüşüp esas varlığını yitirerek değersizleşebilir. İşte bu yüzden, kişisel verilerin korunması hakkı, yalnızca bir güvenlik meselesi değil, bir medeniyetin en çetin sınavlarından biridir. Ayrıca, yapay zeka konusunda mahremiyet hakkı ile kamusal fayda arasında bir denge kurulması şarttır. Bu bakımdan, yapay zeka konusunda yerleşik kural ve sistemlerin etkin bir denetime tabi tutulması son derece önemlidir. Bu yapılırken, başta insan onuru ve bireysel özerklik olmak üzere, özel hayatın gizliliği ve kişisel veriler korunmalıdır. Ayrıca eşitlik ve ayrımcılık yapmama, hukuki güvenlik, belirlilik, şeffaflık, veri sahipliği, etik standartlar ile hesap verilebilirlik ve mesuliyet ilkeleri esas alınarak, hukukî alt yapının oluşturulmasına yönelik çalışmalar da ihmal edilmemelidir. Nitekim tüm dünyada yapay zekânın güncel hukuka etkisi üzerinde önemle durulduğu görülmektedir. Günümüzde robotlardan kaynaklı yaralanmalı ve ölümlü iş kazalarında hukuki sorumluluğun ne şekilde olacağı, insansı robotlara vatandaşlık verilip verilemeyeceği, otonom sürüşlerde insansız araçların karıştığı kazalarda hukuki sorumluluğun ne şekilde olacağı, yapay zekaya hukuki kişilik verilip verilemeyeceği gibi hususlar, yanıt bekleyen karmaşık konular olarak karşımıza çıkmaktadır. Üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar tarafından yapay zekanın hukuka etkisi konusunda ve bu karmaşık sorulara cevap bulma adına çalışmalar yapmaktadır" ifadelerine yer verdi



Cep telefonu uyarısı


Bakan Tunç, cep telefonu ile akla gelmeyecek siber saldırılara maruz kalınabileceğini de kaydederek, "Hepimizin cep telefonları var, akıllı telefonlar cebimizde olduktan sonra artık biz açık bir alandayız. Herkes bizi görüyor. Yani cep telefonu yanımızdaysa biz yalnız başımıza değiliz. Dolayısıyla başka saldırılara da maruz kalabiliriz, mahremiyetimiz de ihlal edilebilir, suç işleyenler de bize ulaşabilir, bizi suça da bulaştırabilirler. Nelerle karşılaşıyoruz? Yani hiç ummadığınız kişiler bilişim yoluyla dolandırıcılığa maruz kalabiliyor. Dolayısıyla artık dijital çağda hem bu suç işlenmesini artırıyor, hem de suçların aydınlatılmasına yönelik de teknolojik imkanlarını da beraberinde getiriyor. Siber güvenlik teşkilatımız hem jandarmanın, hem emniyet teşkilatımızın, özellikle nasıl polislerimiz, güvenlik güçlerimiz sokaklarda devriye yapıyor, aynı şekilde sanal dünyada da devriye yapıyor, 24 saat tarıyorlar ve yakaladıklarını yargıya teslim ediyorlar. Tüm bunların takibini yapan bir güvenlik teşkilatı yani siber güvenlik teşkilatı var. Sizin ummadığınız kişiler gece yarısı bir suç işleyebiliyor ve yargının konusu söz konusu olabiliyor. Bilişim suçları giderek arttı. Şu anda yargı teşkilatımızın önemli bir yükünü teşkil ediyor. Vatandaşlarımızı bu konuda aydınlatmamız lazım. Bu konuda özellikle gençlerimizi aydınlatmamız lazım. Neyin suç olup olmadığı noktasında genç yaşta belki farkında değiller. Bu konuda ortaokullarda, liselerde özellikle hukuk ve adalet dersleri, ortaokullarda var, liselerde de seçmeli de olsa olması lazım. Bu konuda gençlerimizi, çocuklarımızı özellikle vatandaşlarımızı suçtan koruyabilmek için alınması gereken çok tedbir var. Çünkü dijital çağ çok açık bir alan, dolayısıyla bu alanda vatandaşlarımızı nasıl koruyabiliriz? İşte bu toplantı da bunun için yapılıyor” diye konuştu.


Panelin sonunda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir tarafından "Kişiler Verilerin Korunması" konulu kitap, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun tarafından ise hat sanatı ile yazılmış bir tablo hediye edildi


Öte yandan Bartın Üniversitesi konferans salonunda gerçekleşen "Veri Korumanın 44 Yılı: Mahremiyet Perspektifinden Yapay Zeka Çağı" adlı programa Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanı sıra Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, Bartın Vali Vekili Muhittin Gürel, AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Orhan Uzun, güvenlik kurumlarının yetkili amir, müdürleri, yargı ve adliye personeli ile farklı kamu kurumlarında görev yapan personeller, öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı.



Adalet Bakanı Tunç: "Yapay zeka konusunda mahremiyet hakkı ile kamusal fayda arasında bir denge kurulması şarttır"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, AK Parti Bahçelievler 8. Olağan İlçe Kongresi’nde konuştu AK Parti Bahçelievler 8. Olağan İlçe Kongresi, Bahçelievler Belediyesi Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Programa katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “AK Parti, milletimizin her anında hep yanında. Eser ve hizmet siyasetiyle çok şükür ilk günkü aşkla Bahçelievler’deki değişime hepimiz şahitlik ediyoruz. Algı belediyeciliği değil, sosyal medya belediyeciliği değil, gerçek belediyecilik. Eser belediyeciliği” dedi. AK Parti Bahçelievler 8. Olağan İlçe Kongresi, Bahçelievler Belediyesi Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Programa Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, AK Parti İstanbul İl Başkan Adayı Abdullah Özdemir, Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır, Bağcılar Belediye Başkanı Yasin Yıldız, Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, AK Parti Grup Başkan Vekili Emin Akbaşoğlu, AK Parti Milletvekilleri ve teşkilat mensupları katıldı. Program başında saygı duruşu ve İstiklal Marşının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlama konuşması içerikli video gösterimi yapıldı. Program, protokol konuşmaları ile devam ederken bütçe raporları okundu. Kongre gündemi ile ilgili okuma, müzakere ve oylamaların sonunda program sona erdi. Programda konuşan Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır, “Bahçelievler herkes biliyor ki zor bir bölge. İstanbul gibi kozmopolit bir ilçe. Çok muhafazakar arkadaşların veya çok sosyal demokrat arkadaşların olduğu bir yer değil. Aynı İstanbul gibi karışık. Hamdolsun bu zamana kadar Bahçelievler teşkilatı, kurucu başkanımız Fikret ağabeyden beri tüm hizmet eden başkanlarımız bu görevi layığıyla yapmıştır. Yapmaya da bundan sonra devam edecektir. Salonumuz yaklaşık 1100 kişilik ama 2000 kişi burada. Bu sadece bir parti tanımıyla anlatılacak bir şey değil. Bu bir dertlenmeyle, davayla, bir sevda ile anlatılabilecek bir şey. Çünkü Bahçelievler’de 2024 ve daha önceki seçimlerde bir tarih yazılmıştır” dedi. Kürsüye çıkarak konuşma yapan AK Parti İstanbul İl Başkan Adayı Abdullah Özdemir, “Çok kıymetli teşkilat mensuplarımız karşısında il başkan adayı olarak söz almış bulunmaktayım. 7 Şubat tarihinde gerçekleştireceğimiz il başkanlığı kongremizin adayı olarak bizleri uygun gören saygı değer Cumhurbaşkanımıza şükranlarımıza arz ederek sözlerime başlamak istiyorum. İnşallah, Bahçelievler teşkilatımız birlik ve beraberlik içerisinde bir tablo oluşturdu. Bundan sonraki süreçte yalnız AK Partili seçmenlerimiz değil, bize hiç gönül vermemiş, bize mesafeli olan başka partilere gönül veren kardeşlerimizin de kapısına gideceğiz” ifadelerini kullandı. Kongre’de konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Yirmi üç yıldır ilk günkü gibi aynı heyecan, aynı coşkuyla gece gündüz demeden çalıştınız, çalışmaya devam ediyorsunuz. İşte bu belediyemizi de çok şükür yıllardır olduğu gibi şimdiden sonra da eser ve hizmet siyaseti için durmadan, yorulmadan, gece gündüz demeden çalışmaya da devam ediyorsunuz. Ben dava neferlerimize her birinize gerçekten ailenizden fedakarlık ederek, çevrenizden fedakarlık ederek Cumhurbaşkanımızın yolunda yürüdüğünüz için bu kutlu davada gece gündüz demeden, durmadan, yorulmadan, ilk günkü aşkla devam için durmadan yorulmadan durmak yok, yola devam dediğiniz için her birinize çok teşekkür ediyorum. Evet Sayın Cumhurbaşkanımız biliyorsunuz ne diyordu. Biz gönüller yapmaya, gönüller kazanmaya çalışan bir hareketiz. Biz milletiyle kader birlikleriyle yapan bir parti şiarıyla hareket etti. Bugün Türkiye’nin en güçlü siyasi partisiyiz. Ama en güçlü siyasi partinin en çok üye sayısı olan partiyiz. Ben herkesle gurur duyuyorum. Allah razı olsun. Kıymetli dava arkadaşlarım AK Parti sadece milletimizin değil tüm mazlum ve mağdur milletlerin de umudu. Dün ensar olup kucak açtığımız Suriyeli kardeşlerimiz özgür oldular. Bugün yaşadığı zulümden sonra Filistin’de inşallah özgürlüğüne koşuyor. İlan edilen ateşkes barış ve istikrarın sağlanmasından hepimize umut oluyor. Topraklarını ve özgürlüklerini büyük bir cesaretle koruyan Filistin’in kadınlarına, çocuklarına, tüm halkına selam olsun. Kıymetli dava arkadaşlarım, AK Parti milletimizin her anında hep yanında. Eser ve hizmet siyasetiyle çok şükür ilk günkü aşkla Bahçelievler’deki değişime hepimiz şahitlik ediyoruz. Algı belediyeciliği değil, sosyal medya belediyeciliği değil, gerçek belediyecilik. Eser belediyeciliği. Çocuklar için, gençler için, kadınlar için yılmadan, yorulmadan çalışan çok şükür güzel belediye başkanlarımız var. Ve bu hizmetleriyle inşallah İstanbul’a çok daha güzel hizmetler önümüzdeki dönemde bu heyecanla, bu coşkuyla inşallah getirecek miyiz? İnanıyorum ki Bahçelievler’de olduğu gibi İstanbul’da da Türkiye yüzyılı şehirleri vizyonumuzla daha büyük işler yapılacak” dedi.
İstanbul Emine Erdoğan: "2002 yılında koruyucu aile yanındaki çocuk sayımız 515’ten, ocak ayı itibarıyla 10 bin 430’a yükselmiştir” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "81 ilimizin vali eşlerinin de desteğiyle 2002 yılında koruyucu aile yanındaki çocuk sayımız 515’ten, ocak ayı itibarıyla 10 bin 430’a yükselmiştir” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işbirliğinde Türkiye Diyanet Vakfı İstanbul Gönüllü Koordinatörlüğü tarafından yürütülen "Hayata Köprü Sanat Projesi" çerçevesinde program Atatürk Kültür Merkezinde düzenlendi. Programa Emine Erdoğan, Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve davetliler katıldı. Proje kapsamında, devlet himayesindeki çocuklardan oluşan "Altın Çağ" adlı tiyatro oyunu sergilendi. Kürsüde Türk İslam medeniyetinin bilimde, sanatta, felsefede ve ahlakta insanlığa yön veren bir irfan hazinesi olduğuna vurgu yapan Emine Erdoğan, "Bu hazinenin en parlak dönemlerinden biri de Orta Çağ’dır. Öyle bir çağ düşünün ki, Bağdat’tan Kurtuba’ya, Şam’dan Granada’ya, İskenderiye’den Fez’e kadar dönemin en iyi okulları, kütüphaneleri, rasathaneleri bu dönemde kurulmuş olsun. Öyle bir çağ düşünün ki dünyanın ilk üniversitesini kuran Fatıma El Fihri’yi, cebir ve algoritmanın öncüsü El-Harezmi’yi, tıp alanındaki çalışmaları hala bugün dahi kaynak olarak okutulan İbn-i Sina’yı yetiştirmiş olsun. Her biriniz işlendiğinde göz kamaştıracak birer cevhersiniz" dedi. Konuşmasının devamında Erdoğan, "Devlet koruması altında yetişerek bugün çok önemli işler başaran abileriniz, ablalarınız bunun en güzel ispatı. Çektiği belgesellerle sayısız ödüle layık görülen öğretim görevlisi Yunus Topal, Müzik kariyeriyle gurur kaynağımız olan Merve Başoğlu, TEKNOFEST yarışmasında yüzlerce takım arasından üst sıralara yükselen yavrularımız ve bugünkü tiyatro oyununa hayat veren Zeytinburnu Çocuk Evleri Sitesi ve Kartal Şehit Polis Kemal Tosun Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerimiz. Hepinizle ayrı ayrı iftihar ediyorum" şeklinde konuştu. Geleceğin, çocuklara verilen değerler ve sunulan fırsatlarla şekilleneceğini belirten Erdoğan, "Bilhassa devlet koruması altındaki çocuklarımızın güven ve huzurlu bir ev ortamında, bilim, sanat ve sporun ışığında yetişmeleri, hükümetlerimiz boyunca temel önceliklerimizden biri olmuştur. Bununla birlikte, biliyoruz ki bir çocuğun hayata en iyi şekilde hazırlandığı yer, şefkatli bir aile yanıdır. Bu inançla koruyucu ailelik müessesini güçlendirmek amacıyla başlattığımız Gönül Elçileri Projesi, ne mutlu ki binlerce çocuğumuzu koruyucu aileleriyle buluşturdu. 81 ilimizin vali eşlerinin de desteğiyle 2002 yılında koruyucu aile yanındaki çocuk sayımız 515’ten, ocak ayı itibarıyla 10 bin 430’a yükseldi” ifadelerini kullandı.