SAĞLIK - 20 Kasım 2024 Çarşamba 11:01

Haseki'de Ahmed bebek seferberliği: 620 gram doğdu, 114 gün yoğun bakımda kaldı

A
A
A

Türkiye’yi sarsan ‘Yenidoğan Çetesi’ davasında ilk duruşma çarpıcı ifadelerle pazartesiden bu yana sürerken özverili sağlık çalışanlarının bebekleri yaşamda tutma mücadeleleri de devam ediyor. 25 haftalıkken erken doğumla 620 gram olarak dünyaya gelen Ahmed bebek Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki 114 günlük yoğun bakım sürecinin ardından sağlıkla taburcu edildi. Anne Ahlam Zaqout "Bu çocuk ölecek, yaşamaz diye düşündüm ama doktorlar umut verdi, çok mutluyum" derken, Başhekim Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik ise “Küçücük bebeklere can olma yolunda hemşiremiz, doktorumuz çok büyük gayretler içerisinde çalışıyor. Gerçek savaşçıların üzülmemesi lazım” diye konuştu.

112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışan kişilerle iş birliğinde acil durumdaki bebekleri anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sevk ederek bebek ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla sağlık çalışanlarına yapılan ‘Yenidoğan Çetesi’ operasyonu tüm Türkiye’yi sarsmıştı. İddianamenin kabul edilmesinin ardından çarpıcı ifadelerin verildiği ilk duruşma pazartesiden bu yana sürerken Türkiye’nin birçok noktasında görevini özveriyle sürdüren sağlık çalışanları da bebekleri yaşamda tutma çabasına devam ediyor. Filistin’den Türkiye’ye gelerek burada yaşamaya başlayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Doktoru 40 yaşındaki Ahlam Zaqout’ın bebeği de onlardan bir tanesi. 3’üncü çocuğuna 25 haftalık hamileyken edinilen bilgiye göre Zaqout, bindiği otobüste bir anlık sarsılma sonrası sancılanarak kanaması başladı. Bunun üzerine Zaqout, hemen Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Burada erken doğumla 620 gram olarak dünyaya gelen Ahmed bebek, yoğun bakıma alındı. Kilosu düşük olan ve erken doğuma bağlı problemler yaşayan minik bebek için yenidoğan ekibi adeta seferber oldu. Zorlu süreçlerin başarıyla sonuçlanmasıyla 114 günlük yoğun bakım süreci sonrası minik bebek sağlıkla taburcu oldu. Anne Ahlam Zaqout bebeğini beklerken yaşadığı süreci anlatırken Başhekim Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik ve Yenidoğan Uzmanları Hakan Çakır ile Burcu Cebeci de tedavi süreçlerine ilişkin bilgi verdi.

Haseki'de Ahmed bebek seferberliği: 620 gram doğdu, 114 gün yoğun bakımda kaldı

“Ölecek diye düşündüm ama doktorlar bana umut verdi”

Bebeğinin erken doğduğunu ancak sağlıkla evine götürüyor olmanın mutluluğunu yaşadığını aktaran 40 yaşındaki Ahlam Zaqout, “Filistin’de doktorum ama Mısır’dan mezun oldum, kadın doğumcuyum. Türkiye’de Sultangazi’de oturuyorum, 1 senedir buradayız. Savaş başladıktan sonra buraya kaçtık. Diğer çocuklarımda normal doğum yaptım, hiçbir sıkıntı olmadı. Ben bir otobüsteyken bir kanama ve su başladı, başım döndü. Sonra bir Türk komşum bana araba getirdi, buraya ulaştık. 20 Haziran’da bu olaylar oldu, ilk 1-2 hafta günler zor geçti çünkü çok az kiloluydu. Bir hafta düşündüm, bu çocuk ölecek, yaşamaz ama doktorlar bana biraz umut verdi, bekleyin çok şükür. Her çocuk özeldir, 3,4,5’inci aynı bir his var, kıymetli, çok mutluyum. Çocuklarım onu bekliyorlar, çocuklarım evde parti yapıyorlar. Doktorlar bana bilgiler verdi, ne yapacağım tek tek dediler. Onlar ne zaman inandı ben çocuğa iyi bakıyorum, taburcu olmasına izni verdiler” dedi.

Haseki'de Ahmed bebek seferberliği: 620 gram doğdu, 114 gün yoğun bakımda kaldı

“Bebeklere can olma yolunda hemşiremiz, doktorumuz çok büyük gayretler içerisinde”

Yenidoğan hekimlerinin çabasına dikkat çeken Başhekim Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik, “Yenidoğan hekimlerimizin önemi çok büyük. Her çalıştığım hastanede bu örnekler çokça şahit olduğumuz örnekler. 620 gramdan 3,5 kiloya kadar bir bebeğe can olmak yenidoğan hekimlerimiz ve ekibinin sayesinde. Sağlık camiamız çok emek sarf ediyor. Ben de bir yoğun bakım hekimiyim ve yoğun bakımda bir insanın hayatta kalması için kaç kişinin mücadele ettiğini biliyorum. Dolayısıyla hele de küçücük bebeklere can olma yolunda hemşiremiz, doktorumuz çok büyük gayretler içerisinde çalışıyor. Gerçek savaşçıların üzülmemesi lazım” şeklinde konuştu.

“Negatif bakış açısı oluşmasını istemiyoruz”

Yenidoğan yoğun bakım süreçlerinde işleyişe ilişkin bilgiler veren Yenidoğan Uzmanı Dr. Hakan Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yenidoğan yoğun bakım üniteleri 7-24 çalışan doktorların, hemşirelerin, personellerin çok dikkatli, hassas olduğu, özveriyle çalıştıkları üniteler. Burada bebeklerimizin her halini gözlemliyoruz, en ufak bulgular bizim için sonrasında önüne geçilemeyecek hastalıkları önlemek için önemli. Bu zor çalışma şartlarına hazır olmak için önemli bir eğitimden geçmekten gerekiyor. Alanımızda çalışan hemşirelerimiz de bu konuda özel eğitimler alıyorlar. Yenidoğan Çetesi adı altındaki haberler herkesi çok üzdü, bizi de çok üzdü. Tabi ki bu süreçte zarar gören aileler kadar üzülmemiz mümkün değil. Biz de bu işi layıkıyla yapmaya çalışan insanlar olarak bu kötü olaylardan dolayı negatif bir bakış açısı oluşmasını istemiyoruz. Ahmed bebek özel bir bebek, annesi Filistinli bir hekim, Türkiye’de şu an Cerrahpaşa’da eğitimine devam ediyor. 620 gram gibi çok küçük bir ağırlıkta, 25 haftalık doğdu. Birçok badire atlattı, doğduğunda organları çok az gelişmişti. Başta akciğer olmak üzere beslenmesi, kalbi, beyni ile ilgili önemli olaylar atlattı. Yakın bakım ve destek ile bugünleri gördük”

Haseki'de Ahmed bebek seferberliği: 620 gram doğdu, 114 gün yoğun bakımda kaldı

“114 günlük süreç sonunda 3 bin 100 gram taburcu etmeyi başardık”

Yenidoğan Uzmanı Dr. Burcu Cebeci, “Ahmed bebeğimiz 25’nci haftada 620 gram olarak doğdu, acil bir operasyonla erken doğmak zorunda kaldı. Doğum sonrasında hemen yoğun bakım ünitemize alıp gerekli tedavi, takiplerini yaptık. 114 günlük bir takip süreci sonunda da 3 bin 100 gram olarak annesine sağlıklı bir şekilde taburcu etmeyi başardık. Bu süreçte birçok zorlukla karşılaştık. Anne açısından da bizim, bebek açısından da zorlu bir süreç geçti. 114 günün sonunda başarıyla taburcu edebildik. Öncelikle çok küçük doğduğu için en çok akciğer problemleri yaşadık, çok uzunca bir süre solunum cihazına bağlı olarak takip etmek zorunda kaldık fakat yaklaşık 55-56’ıncı gününde solunum cihazından ayırabildik. Beslenmeyle ilgili problemler oldu başlangıç döneminde, gözle, görmeyle ilgili prematüre bebeklerde sıkça gördüğümüz prematüre retinopatisi açısından takip oldu. Gerekli anlarda tedavisi uygulandı. Şu an bunlarla ilgili takip altında. Herhangi bir sıkıntısı olmadan bebeğimizi şu an sağlıklı bir şekilde taburcu ediyoruz. Gerekli anlarda her zaman onların yanında olmaya devam ediyoruz. Birçok alanda takip edilmesi gereken durumlar söz konusu ve tabi ki ailesi, anne, babası çok detaylı bir şekilde bilgilendirilerek ayaktan poliklinik hizmeti vererek bu bebeklerin takibine devam ediyoruz. Filistinli bir ailenin bebeği olarak geldi, anne kadın doğum doktoru. Bizi çok derinden yaralayan, üzen haberler oldu. Bu işe gönül veren birçok hekim arkadaşımızla birlikte şunu söylemek istiyorum ki; yenidoğan hekimi olmak ayrı bir fedakarlık ve özveri isteyen bir branş. Biz her zaman bu bebeklerin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Hasibe Karadağ - Emre Baba

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Soğuk havalarda yolda kalmamak için akü sağlığına dikkat Kış mevsiminin yaklaşması ve havaların soğuması ile birlikte araçlarda akü sorunlarının baş göstermemesi için uzmanlar muhakkak ölücüm yapılması gerektiğini ifade ederek, özellikle yeni model araçlarda amper düşüklüğünün ciddi elektronik sorunlara sebep olduğunu belirttiler. Afyonkarahisar’da uzun yıllardır akü bakım ve satışı yapan Ahmet Çakır, akü sağlığı ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı. Çakır, soğuk havalarda araç akülerinin güç kaybedebileceğini ve özellikle sabahları aracın ilk çalıştırmasında artan marş gücü ihtiyacına yanıt veremeyebileceğini kaydetti. Akü sağılığında en önemli konunun şarj olduğunu hatırlatan Çakır, “Tam dolu bir akü -70 derecede donarken tamamen boş bir akü -5 derecede donabilir. Bu nedenle soğuk havalarda akünün şarjlı halde bulunması daha doğrusu akünün şarjının olması gerektiği kadar dolu olması çok önemlidir. şarjlı akülerin normal şartlarda donması pek mümkün olmuyor. Ancak şarjı yeterli olmayan akümülatörler deşarj seviyesine göre 0 ve eksi 20 derece arasında dahi donabiliyor. Bu nedenle soğuk havalarda akünün şarjının tam olmasına dikkat etmek gerekiyor. Problemlerin önüne geçmek için aracın belli aralıklarla çalıştırılması gerekiyor. Kış aylarında akü bakımı için akünün elektrolit yoğunluğu ya da durgun voltajı ölçülerek akünün dolu olup olmadığı hakkında fikir sahibi olmak oldukça önemli oluyor. Akümülatörün durgun voltajı 12,40Volt ve daha altında ise doluluk oranı da yüzde 75 ve altı seviyelerinde bulunuyor. Bu durumda akünün mutlaka redresör şarjı işlemi yapılarak yüzde 100 seviyesine çıkarılması gerekiyor. Bu yüzden araç sahipleri kış mevsimi iyice kendini göstermeden akü ölçümlerini yaptırmaları gerekiyor. Bunun yanında özellikle yeni model araçlarda akü amperlerine muhakkak bakılmalı. Çünkü amper düşüklüğü bazı araçlarda ciddi elektronik sorunlara neden olabilir” dedi.
Kastamonu Evde tartıştığı arkadaşını bıçaklayıp balkondan aşağıya atan şahsın yargılamasına başlandı Kastamonu’da uyuşturucu sebebiyle çıkan kavgada bıçakladığı arkadaşını balkondan aşağı atan şahsın yargılanmasına başlandı. Duruşmada kendisini savunan sanık, olayın kendisinden uyuşturucu satılmasının istenmesinin ardından yaşandığını söyledi. Olay, 29 Mayıs’ta İnönü Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, İran uyruklu 44 yaşındaki B.D. ile 34 yaşındaki Afganistan uyruklu M.N.K. arasında, uyuşturucu ticareti sebebiyle tartışma çıktı. Kavgaya dönen olayda B.D., eline aldığı bıçakla M.N.K.’yi vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklayarak yaraladı. Ardından B.D., balkona kaçan M.N.K.’ye demir sandalye ile saldırarak üçüncü kattan aşağıya attı. Ağır yaralanan M.N.K., Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi edildi. İran uyruklu B.D., polis ekiplerince suç aleti bıçak ile birlikte yakalanarak gözaltına alındı. Adli makamlara sevk edilen B.D. tutuklandı. Olayın ardından İran uyruklu B.D. ile Afganistan uyruklu M.N.K. hakkında “basit yaralama ve kasten öldürme” suçlarından Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. “Aramızda tartışma uyuşturucu satışı yüzünden çıktı” Duruşmada tutuklu sanık B.D., İran’da şoförlük yaptığını belirterek, “Olaydan bir gün öncesinde arkadaşla beraber alkol aldık. Ardından uyuşturucu ticareti sebebiyle aramızda tartışma çıktı. Poşette uyuşturucu vardı. Benim uyuşturucu satmamı istediler. Ben buna karşı geldim. Ardından kızıp poşeti alıp gitti” dedi. 6 aydır cezaevinde suçsuz yere bulunduğunu savunan B.D., “Bu zaman zarfında kimse benim ziyaretime gelmedi. Olayın olduğu gün yine aramızda uyuşturucu satışı yüzünden tartışma çıkınca bu sefer bana bıçak çekti. Kablo vardı, kablo ile eline vurup bıçağı elinden aldım. Sonra telefonu aldım ve polisi arayacağımı söyledim. ’Polisi bırak’ deyip üzerime oturdu. Ben de kendimi savunmak amaçlı bıçakladım. Sonra balkona gidip kendisini balkondan aşağıya attı. Ben kendisini balkondan atmadım. Aramızda tartışma uyuşturucu satışı yüzünden çıktı. Aramızda şimdiye kadar husumet yoktu” diye konuştu. Aralarında bir husumet olmadığını belirten B.D., “Bu arkadaşla bir husumetimiz yoktur. Ben olay günü bu arkadaşı bıçakladım. Kafam bir dünyaydı. Uyuşturucu etkisindeydim. Belki benden korktu, balkona gitti, ben de arkasından gidince balkondan aşağıya kendisini attı. Ben tüm paramı eşime verdim. Eşim de ’ben bu şahsı tanıyorum’ dedi. Eşim bana ne dediyse ben kabul ettim. Arkadaştan şikayetçi değilim. Tahliyemi istiyorum” ifadelerini kullandı. “Vücudumda 10’dan fazla yerde bıçak yarası oluştu” Davada tutuksuz yargılanan sanık M.N.K. ise, “Olay günü evdeydik. Benden uyuşturucu taşımamı istedi. Daha önce kendisi uyuşturucudan ceza aldığı için ben kabul etmedim. Aramızda bu yüzden tartışma çıktı. Kendisiyle bir husumetimiz yoktur. Teyzem ile boşandılar. Teyzem Trabzon’da kalıyordu, oradan Kastamonu’ya taşındı. Teyzemin eşi, eniştem oluyor, kendisi uyuşturucu satıyordu. Teyzemi Kastamonu’da da buldu. Uyuşturucu sattığı için İran’da yakalandı ve cezaevinde kaldı. Bunu bile benden bildi. Olay gecesi de benden alkol istedi. Alkol alırken aramızda tartışma çıktı. Eve geldiğinde zaten kafası bozuktu. Bir şeyler içmiş gibiydi. Sabah uyurken başıma geldi ve kalk dışarı çıkacağız diyerek beni uyandırdı. Ben hazırlanırken kablo ile başıma vurdu. Sonra elinde bıçak vardı, bıçak ile vücudumun birçok yerini yaraladı. Vücudumda 10’dan fazla yerde bıçak yarası oluştu. Kaçmak istedim, kapıya gittim ama kapı kilitliydi, açılmıyordu. Ardından evin balkonuna doğru kaçtım. Balkonun camını kırıp balkona çıktım. Balkonda da demir sandalye ile bana bir kez daha saldırdı. Demir sandalye ile bana saldırınca dengemi kaybettim, beni balkondan aşağıya itince de balkondan aşağıya düştüm. Ben uyuşturucu hiç kullanmadım. Şikayetçiyim. Ben, bu arkadaşa hap ya da uyuşturucu sat demedim hiç uyuşturucu kullanmadım. Mutfaktan bıçağı alıp geldi, beni öldürecekti. Çünkü kendisi İran’a geri dönme planı yapıyordu. Ben ona saldırmadım, o bana saldırdı. Onu yaralamadım canımı zor kurtardım” şeklinde konuştu. Sanık B.D.’nin tutukluluğunun devamına karar veren mahkeme heyeti, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
İstanbul CANiK’ten Pakistan’da gövde gösterisi CANiK’in bağlı bulunduğu Samsun Yurt Savunma (SYS) Grup şirketleri, bölgenin en önemli savunma sanayii etkinliği için 19-22 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleşen Pakistan’ın Karaçi kentindeki IDEAS 2024 Fuarı’na katıldı. Bu yıl 12’nci kez düzenlenen Uluslararası Savunma Fuarı ve Semineri (IDEAS) Pakistan’ın Karaçi kentinde yoğun bir katılım ile başladı. Bölgenin en önemli savunma sanayii etkinliklerinden olan IDEAS 2024, ihtiyaç makamlarına kendi savunma ihtiyaçlarını karşılamak için en son ürünleri ve teknolojileri keşfetmeleri için ideal bir etkileşimli platform sunuyor. IDEAS, çok sayıda üst düzey delege, politika yapıcı, diplomat ve savunma tedarik uzmanıyla toplantı ve ağ kurma fırsatları sağlıyor. Türk savunma sanayisinin öncü ateşli silah üreticilerinden CANiK’in de bağlı olduğu SYS Grup şirketleri, yılın son büyük savunma sanayii etkinliği olan IDEAS 2024 Fuarı’na katıldı. SYS Grup - CANiK Dış Ticaretten Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Didem Aral, fuarla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “2024 yılındaki planlı son fuarımızı yılın son çeyreğinde Pakistan’da gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bununla birlikte, 2024 yılı ihracat hedeflerimize ulaşmış olmanın gururunu ve heyecanını yaşıyoruz. 2025 yılında da tüm kıtalardaki ihracat hedeflerimize ulaşmak için CANiK ve bağlı bulunduğu tüm grup şirketlerimizle olanca gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.” Yıl boyunca yoğun bir fuar takvimiyle farklı coğrafyalarda tanıtım ve iş birliği faaliyetleri yürüten CANiK, bu çabaların karşılığını yıl bitmeden aldı ve başta ihracat olmak üzere hedeflerini geride bıraktı. 2025 yılı hedefleri için de çalışmalara başlayan CANiK, IDEAS’ta yıl boyunca ilgi gören ve muharebede kendini kanıtlayan ürünlerini sergileyecek. CANiK, dünyanın en büyük 12,7x99 mm uçaksavar üreticilerinden biri olarak, üstün performansı ve güvenilirliğiyle dikkat çeken, muharebede kendini kanıtlamış uçaksavar envanterini tanıtacak. Modern orduların gözdesi olan bu güçlü ve gelişmiş silah sistemleri arasında CANiK M2 QCB, CANiK M2F ve CANiK M3 modelleri yer alıyor. Grup şirketlerinden AEI Systems, 30x113 mm mühimmat kullanan ve orta kalibre segmentinde dünya ordularının vazgeçilmez çözümü olarak öne çıkan, ayarlanabilir atım hızı özelliğine sahip dünyanın en düşük geri tepmeli orta kalibre top sistemi VENOM LR ile fuarda yerini aldı. UNIROBOTICS tarafından geliştirilen TRAKON Serisi Uzaktan Komutalı Silah Sistemleri (UKSS) de fuarın en dikkat çeken ürünlerinden biri olacak. Kara ve deniz platformlarına entegrasyon yeteneğiyle öne çıkan TRAKON Serisi, CANiK ve AEI Systems ürünlerinin çok yönlü kullanımını sağlayarak büyük ilgi görüyor. SYS Grup şirketleri, IDEAS 2024’te yürütecekleri faaliyetlerle Pakistan pazarındaki varlığını güçlendirmeyi ve bölge ülkeleriyle yeni iş birliği fırsatlarını hayata geçirmeyi amaçlıyor.
İstanbul Nasuh Mahruki’nin Savcılıktaki ifadesi ortaya çıktı: ‘’Suç işleme kastıyla hareket etmedim’’ Sosyal medyada kullandığı ifadeler gerekçesiyle çıkarıldığı hakimlikçe tutuklanan Eski AKUT Başkanı Nasuh Mahruki’nin Savcılıkta verdiği ifadesi ortaya çıktı. Şüpheli Mahruki’nin ifadesinde, ‘’Amacım ülkede adil ve dürüst seçim yapılarak halkın da güvenini kazanmış olan seçim neticesinde iç cepheyi daha güçlü ve birleşmiş hale getirmektir’’ dediği öğrenildi. Eski Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Başkanı Nasuh Mahruki hakkında sosyal medyada kullandığı ifadeler gerekçesiyle ’yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçundan soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma kapsamında adliyeye gelerek Savcılıkta ifade veren şüpheli Mahruki, ifadesinin ardından çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yakalama kararından dün haberi olduğunu söyledi, suçlamaları kabul etmedi Öte yandan şüpheli Nasuh Mahruki’nin Savcılıkta verdiği ifadesi ortaya çıktı. Kimlik tespitinde mesleğinin ‘motivasyon konuşmacısı’ olduğunu ve aylık gelirinin 100 bin lira olduğunu belirten şüpheli Mahruki ifadesinde, ‘’Hakkımda verilmiş bir gözaltı kararı ve 14 Kasım 2024’de verilmiş yakalama kararından dün haberdar oldum. Ertesi gün ise ilk iş olarak Başsavcılığınıza geldim. Söz konusu paylaşım benim tarafımdan yapılmıştır. Benim gibi birçok sosyal medya kullanıcısı elektronik oylama yönteminin Türkiye için uygun olmadığı yönünde birçok paylaşım yapmışlardır. Bu paylaşımları yapmamdaki amaç halkı yanıltarak kamu düzenini ya da kamu barışını bozmak olmayıp bilakis ülkede adil ve dürüst seçim yapılarak halkın da güvenini kazanmış olan seçim neticesinde iç cepheyi daha güçlü ve birleşmiş hale getirmektir. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, suç işleme kastıyla hareket etmedim’’ ifadelerini kullandı. Gerçeğe aykırı bilgilerle halkı yanıltarak algı oluşturmaya çalıştığı belirtildi İstanbul 5.Sulh Ceza Hakimliği’nin tutuklama gerekçesinde ise ‘’Şüphelinin kullandığı ifadeler ile toplumun genelini ilgilendiren ve kamuoyu tarafından yakından takip edilen seçmen kayıtları, yabancılara vatandaşlık verilmesi, yapılan ve yapılacak seçim iş ve işlemlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak ülkenin iç ve dış güvenliği ile kamu düzeniyle ilgili gerçeğe aykırı bilgilerle halkı yanıltarak algı oluşturmaya ve devletin kurum ile organlarına duyulan güveni olumsuz etkilemeye çalışarak halk arasında endişe, korku veya panik oluşturma amacıyla hareket ettiği değerlendirildi. Söz konusu paylaşımların bir çok kişi tarafından görülebilme imkanının bulunduğu ve 14 Kasım tarihinde yakalama kararı düzenlenmiş olması ve 6 gün sonra savunmasının alınabildiği de gözetilerek kaçma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmasına karar verildi’’ ifadelerine yer verildi.
Aydın Dağlarda kendiliğinden yetişen beşbıyık tezgahlarda yerini aldı Aydın’ın dağlarında kendiliğinden yetişen muşmula olarak da bilinen beşbıyık meyvesinin şifa deposu olduğuna dikkat çeken pazarcı esnafı Hasan Hüseyin Korkmaz, rağbetin genel olarak güzel olduğunu ifade ederek “Faydasını bilen fiyatını sormadan alıyor” dedi. Dağlarda kendiliğinden yetişen ve olgunlaşarak kahverengiye döndükten sonra tüketilen beşbıyık, pazar tezgahlarında yerini aldı. Kasım aylarında toplanmaya başlanan ve kış aylarında tüketilen beşbıyığın faydalarını bilenler ise rağbet göstermeye başladı. Kahverengi görünümü ve yumuşak yapısıyla dikkat çeken muşmulanın tam bir şifa deposu olduğunu ifade eden pazarcı esnafı Hasan Hüseyin Korkmaz; “Muşmulalarımız Atça’nın Uzunlar köyünden geliyor. Bol şifalı bir meyve, çekirdeklerini yutabiliyorsun. Çekirdekleri zarar vermiyor. Sağlığa iyi geliyor. Faydaları çok. Karaciğerdeki toksinlerin vücuttan atılmasını destekliyor, astım, bronşit gibi solunum yolları enfeksiyonu hastalıklarına iyi gelir. Bol A ve C vitamini barındırıyor. Yani kış aylarında yenebilecek bir meyve. Ağızdaki ve boğazdaki bakterileri temizliyor. Kısacası mükemmel bir meyve ancak hak ettiği değeri tam göremiyor. Eskiler bunun önemini biliyor, gelip hemen alıyor. Yani eski insanlar biliyor fiyatını sormadan alıyor. Yeniler bilmiyor tabi. Bu ne diye sorduklarında anlatıyoruz. Beşbıyık da denir. Genel olarak rağbet güzel. Doğal bir meyve. Zaten dağlarda kendiliğinden yetişir. İlaç, gübre yok. Üretim için fidanlarını diken de var ama bizim buralarda genel olarak dağlarda kendiliğinden yetişiyor. Kilosu da 50 ile 100 TL arasında değişiyor. Olgunlaşmamışı genel de 50 TL’den olgunlaşmışı da 100 TL’den satılıyor” dedi.