SPOR - 30 Aralık 2025 Salı 16:21

Fair Play ve Etik Değerler Düşünce Forumu, Olimpiyatevi’nde düzenlendi

A
A
A
Fair Play ve Etik Değerler Düşünce Forumu, Olimpiyatevi’nde düzenlendi

İstanbul’da, okul sporlarında fair play kültürünün güçlendirilmesi ve etik değerlerin eğitim ortamlarında yaygınlaştırılması amacıyla "Fair Play ve Etik Değerler Düşünce Forumu" gerçekleştirildi.


Milli Eğitim Bakanlığı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin organize ettiği forumda akademisyenler ve beden eğitimi öğretmenleri fair play ve etik değerler konusunda geleceğe ışık tutacak bir düşünce forumunda bilgi aktarımı yaptı.


Spor Şehri İstanbul Projesi kapsamında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Olimpiyatevi’nde düzenlenen programa; İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Asım Alkan, İl Milli Eğitim Müdürü Doç.Dr. Murat Mücahit Yentür, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair Play Komisyonu Başkanı Haldun Domaç, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Genel Sekreteri Neşe Gündoğan katıldı.



Haldun Domaç: "Fair play bir değerler bütünüdür"


Fair Play ve Etik Değerler Düşünce Forumu’nun açılışında bir konuşma yapan Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair Play Komisyonu Başkanı Haldun Domaç, fair play anlayışının yalnızca müsabaka kurallarıyla sınırlı olmadığını belirterek, bunun toplumsal hayatı da etkileyen bir değerler bütünü olduğunu ifade etti. Domaç, öğrencilerin küçük yaşlardan itibaren bu yaklaşımı içselleştirmesinin, sürdürülebilir ve saygın bir spor iklimi için belirleyici olduğunu söyledi.



Murat Mücahit Yentür: "Kazandırmak istediğimiz, sadece kazanma arzusu değil; doğru davranma iradesidir"


Forumda konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Doç.Dr. Murat Mücahit Yentür, okul sporlarının öğrencilerin fiziksel gelişiminin yanında karakter inşasında da güçlü bir alan olduğuna işaret ederek, fair play kültürünün eğitim sistemi içinde davranışa dönüşmesinin önemini vurgulayarak, "Bizim kazandırmak istediğimiz, sadece kazanma arzusu değil; doğru davranma iradesidir. Spor; disiplinin, emeğin, sabrın ve takım ruhunun öğretildiği bir mekteptir. Fair play ise bu mektebin ahlakıdır. Öğrencilerimizin sahada gösterdiği saygı, okul iklimine; okul ikliminde oluşan değerler de hayata taşınır. Bu nedenle beden eğitimi öğretmenlerimizin ve yöneticilerimizin rehberliği, etik değerlerin davranışa dönüşmesinde belirleyicidir. İstanbul’da her bir öğrencimizin sporu, değerlerle birlikte yaşamasını önceleyen anlayışımızı paydaşlarımızla güçlendirmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.



İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Asım Alkan ise, "Spor Şehri İstanbul projesi kapsamında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu organizasyon için TMOK yönetimi ve Fair Play Komisyonu’na teşekkür ederiz. Bizler tüm gençlerimizin yaşamına dokunarak, onların gelecekte topluma yararlı birer değer olması için gerçekleşecek tüm projelere katılmaktan mutluluk duyuyoruz. Nitekim bir toplantının çıktıları da genç kuşakları yönlendirecek beden eğitimi öğretmenlerimiz için iyi birer sonuç oluşturacaktır" diye konuştu.



Konuşmaların ardından Vali Yardımcısı Mustafa Asım Alkan’a TMOK Genel Sekreteri Neşe Gündoğun, İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. Murat Mücahit Yentür’e de Fair Play Komisyon Başkanı Haldun Domaç tarafından birer teşekkür plaketi verildi.


Her masada farklı konu olmak üzeri 5 farklı masada gerçekleşen düşünce forumuna Fair Play Komisyonu 2. Başkanı Selçuk Bora Çavuşoğlu, Komisyon üyeleri Prof. Dr. Kürşad Han Dönmez, Doç. Dr. Gülçin Güven, Dr. Öğr. üyesi Cemal Güler, Başak Sönmez ile Öğr. Gör. Tekmil Sezen Soyal, ilçe milli eğitim müdürleri, spor lisesi müdürleri ve beden eğitimi öğretmenleri katıldı.


Programda, okul sporlarının eğitimdeki tamamlayıcı rolü, etik ilkelere dayalı spor kültürünün yaygınlaştırılması ve fair play davranışının öğrencilerde kalıcı bir tutuma dönüşmesi konuları ele alındı. Değerlendirmelerde; saygı, dürüstlük, sorumluluk, öz denetim ve hakkaniyet gibi değerlerin, sporun eğitsel imkanlarıyla öğrencilere kazandırılmasının önemine vurgu yapıldı.


Forum, katılımcıların görüş ve önerilerinin alınmasının ardından sona erdi.



Fair Play ve Etik Değerler Düşünce Forumu, Olimpiyatevi’nde düzenlendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Türkiye Korfbol Süper Ligi müsabakaları Kütahya’da başladı Gelişmekte olan spor branşları arasında yer alan korfbolun Türkiye Korfbol Süper Ligi 2. hafta müsabakaları, Kütahya’da başladı. Türkiye Korfbol Süper Ligi müsabakalarında farklı illerinden gelen 10 takım ve yaklaşık 200 sporcu, Kütahya’da kıyasıya mücadele ediyor. Müsabakalarda, Batman Spor - Y. Nova, Yıldız Teknik Üniversitesi-Marmara, Kütahya-Metus AK, Haydarpaşa-1937 Seka, Kocaeli-Şeker06 takımları karşı karşıya geliyor. Korfbolun yaygınlaşmasına ve tanıtımına önemli katkı sağlayan organizasyon, sporun birleştirici gücünü ön plana çıkarırken Kütahya’nın ulusal düzeyde spor organizasyonlarına ev sahipliği yapma potansiyelini de bir kez daha gözler önüne seriyor. Karşılaşmalar, centilmence rekabet ve fair-play anlayışı çerçevesinde devam ediyor. Korfbol Nedir? Hollanda kökenli bir spor dalı olan korfbol, kadın ve erkek sporcuların aynı takımda yer aldığı karma yapısıyla dikkat çekiyor. Takımlar, 4’ü kadın 4’ü erkek olmak üzere toplam 8 oyuncudan oluşuyor. Oyunun amacı, topu yaklaşık 3,5 metre yükseklikte bulunan, arkalıksız sepet olan korf içine atarak sayı kazanmak. Korfbolda kadın sporcular kadınları, erkek sporcular erkekleri savunurken; topla koşmak ve sert fiziksel temas yasak. Paslaşma, takım uyumu ve savunmasız pozisyonda yapılan şutlar oyunun temel unsurları arasında yer alıyor. Genellikle iki devre halinde oynanan korfbol, hız, koordinasyon ve iş birliğini geliştiren yapısıyla özellikle okullar ve gençlik spor faaliyetlerinde tercih ediliyor.
İstanbul Şirket sahipleri dikkat: Hızla büyüyen şirketlerde yönetim eksikliği kırılganlık oluşturabilir Türkiye’de son yıllarda birçok şirketin satış hacimleri ve operasyon ölçekleri hızla büyürken, bu büyümenin beraberinde yeni riskler getirdiği görülüyor. Uzmanlar, şirketlerin büyüme sürecinde yönetim ve kontrol mekanizmalarını büyümeye paralel geliştirmediğinde dışarıdan güçlü görünseler de içeride kırılganlaşabileceğine dikkat çekiyor. Türkiye’de son yıllarda şirketlerin satış hacimleri ve operasyon ölçekleri hızla büyürken, bu büyümenin beraberinde yeni riskler getirdiği görülüyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan BirFatura CEO’su İbrahim Bayır, büyümenin tek başına güç anlamına gelmediğini aynı hızda yönetim ve kontrol mekanizmalarının gelişmediği takdirde şirketlerin dışarıdan güçlü görünürken içeride kırılganlaşabildiğini aktardı. Büyüme dönemlerinde şirketlerin çoğu zaman satış rakamlarına odaklandığını ifade eden Bayır, bu yaklaşımın ciddi riskler barındırdığını söyledi. Operasyon, tedarik zinciri ve nakit akışı gibi alanların satış hızına paralel şekilde yönetilmediğinde kırılganlık kaçınılmaz hale geldiğini belirten Bayır, "Şirket büyüyor, sipariş artıyor, müşteri sayısı yükseliyor. Ancak bu büyüme aynı anda yönetilemiyorsa, ilk beklenmedik durumda sistem zorlanmaya başlıyor" dedi. "Bir şirket büyürken aynı zamanda ne olup bittiğini görebilmeli" Son dönemde yaşanan operasyonel ve finansal dalgalanmaların, birçok şirketi beklenmedik şekilde etkilediğini belirten Bayır, bunun temel nedenlerinden birinin krizlere hazırlıksız yakalanmak olduğunu söyledi. Kırılganlığın çoğu zaman kriz anında değil, işlerin iyiye giderken de oluştuğunu aktaran Bayır, bu dönemlerde risklerin ikinci plana atıldığını vurguladı. Bayır, iş dünyasında rekabetin artık yalnızca ürün ve satış üzerinden ilerlemediğini, şirketlerin ne kadar yönetilebilir olduğunun belirleyici hale geldiğini dile getirerek, "Bir şirket büyürken aynı zamanda ne olup bittiğini görebilmeli. Nerede risk var, nerede aksama yaşanıyor, nakit akışı hangi noktada zorlanıyor; bunlar net şekilde izlenemiyorsa büyüme sağlıklı değildir" diye konuştu. Platform ekonomisi ve tek kanala bağımlılık uyarısı Dijitalleşme ve pazaryerlerinin şirketlere önemli bir hız kazandırdığını ifade eden Bayır, tek kanala aşırı bağımlılığın kırılganlığı artırabileceğine dikkat çekti. Bayır, "Pazaryerleri satış hacmi açısından önemli bir avantaj sağlıyor. Ancak tüm iş modelinin tek bir platforma bağlı olması, şirketlerin kontrol alanını daraltabiliyor. Sağlıklı büyümenin, pazaryerlerini güçlü bir kanal olarak kullanırken aynı zamanda kendi marka ve operasyon altyapısını güçlendiren şirketler tarafından yakalanabiliyor" şeklinde konuştu. "Kırılganlık çoğu zaman şirketin içinde başlıyor" Şirketlerin kırılganlaşmasının çoğu zaman dış faktörlerden önce iç dinamiklerden kaynaklandığını belirten Bayır, operasyonel dağınıklık, finansal görünürlük eksikliği ve veriye dayalı karar alma alışkanlığının yeterince gelişmemesinin bu süreci hızlandırdığını söyleyerek, "Büyüme, beraberinde kurumsallaşmayı getirmiyorsa şirketler daha hassas hale geliyor. Bugün şirketlerin kendine sorması gereken soru ‘Ne kadar büyüdük?’ değil, ‘Bu büyümeyi ne kadar sağlıklı yönetiyoruz?’ olmalı. Dayanıklılığı olmayan büyüme, uzun vadede ciddi riskler barındırır" ifadelerini kullandı.
Kocaeli Şikayetini yazınca "Şikayetini silmezsen, paranı alamazsın" cevabını aldı Kocaeli’de bir vatandaş, Katılım Evim firmasıyla yaşadığını sıkıntıları internet üzerinden şikayet etti. İkinci kez aynı firmayla çalışan vatandaş, "Şikayetini silmezsen paranı alamazsın" cevabı ile neye uğradığını şaşırdı. İlginç olay, geçtiğimiz hafta Kocaeli’de yaşandı. Katılım Evim firmasıyla çalışmaya başlayan vatandaş yaşadığı sıkıntıları internet üzerinde şikayetlerin yer aldığı platforma yükledi. Şahıs ardından yeni bir ödeme planına katıldı. Ödeme sürecinin ardından şahıs hak ettiği parasını almak için firma ile irtibata geçti. Ancak firma çalışanlarının, "Şikayetini silmezsen paranı alamazsın" demesi üzerine büyük bir şok yaşadı. Yaşadığını süreci anlatan vatandaş, "Katılım Evim İzmit şubesinin daha önceki teslimat sürecinde ciddi sıkıntılar yaşamıştım ve bunu ’Şikayetvar’ üzerinden paylaşmıştım. Buna rağmen şubede çalışan arkadaşlarım olduğu için iyi niyetle hareket edip, tekrar aynı şube üzerinden yeni bir ödemeye katıldım ve önceki olumsuz tecrübemi görmezden geldim. Ne yazık ki yine teslimatım geç ödendi. Asıl rahatsızlığım ise, İzmit şubesindeki görevlilerin Şikayetvar’daki eski şikayetimi sildirmeye çalışmalarıdır. Bugün şubeye gittiğimde açıkça, "Şikayetinizi silmezseniz, teslimatınız genel merkez tarafından onaylanmaz" şeklinde tehdit içeren bir ifadeyle karşılaştım ve bu baskı sonucunda Şikayetvar’daki şikayetimi sildirmek zorunda kaldım. Hem teslimatımın yine geç yapılması, hem de şikayetimi silmem için baskı görmem, son derece rahatsız edici ve güven sarsıcı bir durumdur. Katılım Evim’in bu konuda gerekli incelemeyi yapmasını, özellikle İzmit şubesindeki bu yaklaşımın araştırılmasını ve bir daha hiçbir müşterinin benzer bir baskıya maruz kalmaması için gerekli adımların atılmasını talep ediyorum" dedi.