SAĞLIK - 20 Kasım 2024 Çarşamba 10:59

Bir yanda ‘Yenidoğan Çetesi’nin kan donduran ifadeleri, bir yanda 620 gramlık Ahmed bebek için 114 günlük seferberlik

A
A
A
Bir yanda ‘Yenidoğan Çetesi’nin kan donduran ifadeleri, bir yanda 620 gramlık Ahmed bebek için 114 günlük seferberlik

Türkiye’yi sarsan ‘Yenidoğan Çetesi’ davasında ilk duruşma çarpıcı ifadelerle pazartesiden bu yana sürerken özverili sağlık çalışanlarının bebekleri yaşamda tutma mücadeleleri de devam ediyor. 25 haftalıkken erken doğumla 620 gram olarak dünyaya gelen Ahmed bebek Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki 114 günlük yoğun bakım sürecinin ardından sağlıkla taburcu edildi. Anne Ahlam Zaqout "Bu çocuk ölecek, yaşamaz diye düşündüm ama doktorlar umut verdi, çok mutluyum" derken, Başhekim Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik ise “Küçücük bebeklere can olma yolunda hemşiremiz, doktorumuz çok büyük gayretler içerisinde çalışıyor. Gerçek savaşçıların üzülmemesi lazım” diye konuştu.


112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışan kişilerle iş birliğinde acil durumdaki bebekleri anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sevk ederek bebek ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla sağlık çalışanlarına yapılan ‘Yenidoğan Çetesi’ operasyonu tüm Türkiye’yi sarsmıştı. İddianamenin kabul edilmesinin ardından çarpıcı ifadelerin verildiği ilk duruşma pazartesiden bu yana sürerken Türkiye’nin birçok noktasında görevini özveriyle sürdüren sağlık çalışanları da bebekleri yaşamda tutma çabasına devam ediyor. Filistin’den Türkiye’ye gelerek burada yaşamaya başlayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Doktoru 40 yaşındaki Ahlam Zaqout’ın bebeği de onlardan bir tanesi. 3’üncü çocuğuna 25 haftalık hamileyken edinilen bilgiye göre Zaqout, bindiği otobüste bir anlık sarsılma sonrası sancılanarak kanaması başladı. Bunun üzerine Zaqout, hemen Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Burada erken doğumla 620 gram olarak dünyaya gelen Ahmed bebek, yoğun bakıma alındı. Kilosu düşük olan ve erken doğuma bağlı problemler yaşayan minik bebek için yenidoğan ekibi adeta seferber oldu. Zorlu süreçlerin başarıyla sonuçlanmasıyla 114 günlük yoğun bakım süreci sonrası minik bebek sağlıkla taburcu oldu. Anne Ahlam Zaqout bebeğini beklerken yaşadığı süreci anlatırken Başhekim Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik ve Yenidoğan Uzmanları Hakan Çakır ile Burcu Cebeci de tedavi süreçlerine ilişkin bilgi verdi.


“Ölecek diye düşündüm ama doktorlar bana umut verdi”


Bebeğinin erken doğduğunu ancak sağlıkla evine götürüyor olmanın mutluluğunu yaşadığını aktaran 40 yaşındaki Ahlam Zaqout, “Filistin’de doktorum ama Mısır’dan mezun oldum, kadın doğumcuyum. Türkiye’de Sultangazi’de oturuyorum, 1 senedir buradayız. Savaş başladıktan sonra buraya kaçtık. Diğer çocuklarımda normal doğum yaptım, hiçbir sıkıntı olmadı. Ben bir otobüsteyken bir kanama ve su başladı, başım döndü. Sonra bir Türk komşum bana araba getirdi, buraya ulaştık. 20 Haziran’da bu olaylar oldu, ilk 1-2 hafta günler zor geçti çünkü çok az kiloluydu. Bir hafta düşündüm, bu çocuk ölecek, yaşamaz ama doktorlar bana biraz umut verdi, bekleyin çok şükür. Her çocuk özeldir, 3,4,5’inci aynı bir his var, kıymetli, çok mutluyum. Çocuklarım onu bekliyorlar, çocuklarım evde parti yapıyorlar. Doktorlar bana bilgiler verdi, ne yapacağım tek tek dediler. Onlar ne zaman inandı ben çocuğa iyi bakıyorum, taburcu olmasına izni verdiler” dedi.


“Bebeklere can olma yolunda hemşiremiz, doktorumuz çok büyük gayretler içerisinde”


Yenidoğan hekimlerinin çabasına dikkat çeken Başhekim Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik, “Yenidoğan hekimlerimizin önemi çok büyük. Her çalıştığım hastanede bu örnekler çokça şahit olduğumuz örnekler. 620 gramdan 3,5 kiloya kadar bir bebeğe can olmak yenidoğan hekimlerimiz ve ekibinin sayesinde. Sağlık camiamız çok emek sarf ediyor. Ben de bir yoğun bakım hekimiyim ve yoğun bakımda bir insanın hayatta kalması için kaç kişinin mücadele ettiğini biliyorum. Dolayısıyla hele de küçücük bebeklere can olma yolunda hemşiremiz, doktorumuz çok büyük gayretler içerisinde çalışıyor. Gerçek savaşçıların üzülmemesi lazım” şeklinde konuştu.


“Negatif bakış açısı oluşmasını istemiyoruz”


Yenidoğan yoğun bakım süreçlerinde işleyişe ilişkin bilgiler veren Yenidoğan Uzmanı Dr. Hakan Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yenidoğan yoğun bakım üniteleri 7-24 çalışan doktorların, hemşirelerin, personellerin çok dikkatli, hassas olduğu, özveriyle çalıştıkları üniteler. Burada bebeklerimizin her halini gözlemliyoruz, en ufak bulgular bizim için sonrasında önüne geçilemeyecek hastalıkları önlemek için önemli. Bu zor çalışma şartlarına hazır olmak için önemli bir eğitimden geçmekten gerekiyor. Alanımızda çalışan hemşirelerimiz de bu konuda özel eğitimler alıyorlar. Yenidoğan Çetesi adı altındaki haberler herkesi çok üzdü, bizi de çok üzdü. Tabi ki bu süreçte zarar gören aileler kadar üzülmemiz mümkün değil. Biz de bu işi layıkıyla yapmaya çalışan insanlar olarak bu kötü olaylardan dolayı negatif bir bakış açısı oluşmasını istemiyoruz. Ahmed bebek özel bir bebek, annesi Filistinli bir hekim, Türkiye’de şu an Cerrahpaşa’da eğitimine devam ediyor. 620 gram gibi çok küçük bir ağırlıkta, 25 haftalık doğdu. Birçok badire atlattı, doğduğunda organları çok az gelişmişti. Başta akciğer olmak üzere beslenmesi, kalbi, beyni ile ilgili önemli olaylar atlattı. Yakın bakım ve destek ile bugünleri gördük”


“114 günlük süreç sonunda 3 bin 100 gram taburcu etmeyi başardık”


Yenidoğan Uzmanı Dr. Burcu Cebeci, “Ahmed bebeğimiz 25’nci haftada 620 gram olarak doğdu, acil bir operasyonla erken doğmak zorunda kaldı. Doğum sonrasında hemen yoğun bakım ünitemize alıp gerekli tedavi, takiplerini yaptık. 114 günlük bir takip süreci sonunda da 3 bin 100 gram olarak annesine sağlıklı bir şekilde taburcu etmeyi başardık. Bu süreçte birçok zorlukla karşılaştık. Anne açısından da bizim, bebek açısından da zorlu bir süreç geçti. 114 günün sonunda başarıyla taburcu edebildik. Öncelikle çok küçük doğduğu için en çok akciğer problemleri yaşadık, çok uzunca bir süre solunum cihazına bağlı olarak takip etmek zorunda kaldık fakat yaklaşık 55-56’ıncı gününde solunum cihazından ayırabildik. Beslenmeyle ilgili problemler oldu başlangıç döneminde, gözle, görmeyle ilgili prematüre bebeklerde sıkça gördüğümüz prematüre retinopatisi açısından takip oldu. Gerekli anlarda tedavisi uygulandı. Şu an bunlarla ilgili takip altında. Herhangi bir sıkıntısı olmadan bebeğimizi şu an sağlıklı bir şekilde taburcu ediyoruz. Gerekli anlarda her zaman onların yanında olmaya devam ediyoruz. Birçok alanda takip edilmesi gereken durumlar söz konusu ve tabi ki ailesi, anne, babası çok detaylı bir şekilde bilgilendirilerek ayaktan poliklinik hizmeti vererek bu bebeklerin takibine devam ediyoruz. Filistinli bir ailenin bebeği olarak geldi, anne kadın doğum doktoru. Bizi çok derinden yaralayan, üzen haberler oldu. Bu işe gönül veren birçok hekim arkadaşımızla birlikte şunu söylemek istiyorum ki; yenidoğan hekimi olmak ayrı bir fedakarlık ve özveri isteyen bir branş. Biz her zaman bu bebeklerin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Bodrum FK, Galatasaray karşısında galibiyete kenetlendi Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında sahasında Galatasaray ile karşılaşacak olan Bodrum FK’da Teknik Direktör Volkan Demirel, “Yenersek bizim çok güzel bir duygu olur, ben bu duyguyu çok yaşadım. İnşallah oyuncularımla beraber yaşarım. Hatay’da da yaşadık, inşallah bu sene de Bodrumspor’da yaşayacağız, Allah nasip ederse tabii ki. Biz elimizden geldiği kadar mücadele etmeye çalışacağız” dedi. Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında Bodrum FK, 23 Kasım Cumartesi günü saat 19.00’da Galatasaray’ı konuk edecek. İsmail Altındağ Tesisleri’nde mücadelenin hazırlıklarını sürdüren yeşil-beyazlı ekip, ligde yeniden çıkış yakalamak için rakibi karşısında galibiyete kenetlendi. Yeşil-beyazlılar, bugün yapılan idmanı aktivasyon, pas çalışması, dar alanda ve geniş alanda oyun çalışmalarıyla tamamlandı. Öte yandan Bodrum FK Asbaşkanı Selahattin Polat da antrenmanı takip etti. Selahattin Polat: “Bilet fiyatları sezon başı belirlendi” Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Selahattin Polat, bilet fiyatlarının sezon başı belirlendiğini söyledi. Polat, “Bodrumspor tarihinde ilk defa Galatasaray gibi büyük bir camiayı ağırlayacak. Bizim takımımızın motivasyonu gayet güzel. Volkan hocamıza da güveniyoruz. Çok güzel işleri başaracağını, burada da bir ilki başaracağına inanıyoruz. Seyircilerimiz bize güveniyor, taraftarlarımız bize her türlü desteği veriyor. Galatasaray camiasını en iyi şekilde burada inşallah ağırlar, yolcu ederiz. Bilet fiyatlarını da şu anda belirlemedik, sezon başında belirlediğimiz bir fiyattır. Herhangi bir takım için farklı bir şey düşünmüyoruz. Tüm takımlarımız için hemen hemen aynı şeyler geçerlidir. Tabii ki 4 büyük takım için ciddi anlamda bir talep olduğundan dolayı onlar biraz daha farklı oldu. Bu sadece Galatasaray taraftarı için değildi. Bizim taraftarlarımız için de aynı şey uygulanıyor, farklı bir uygulama olmadı” cümlelerine yer verdi. Volkan Demirel: “Doğru tespitlerle oyuncu getireceğiz” Mücadeleci bir takım oluşturmak için devre arası transfer dönemini işaret eden Bodrum FK Teknik Direktörü Volkan Demirel, “Bodrum, Galatasaray gibi büyük bir takımın geleceği için heyecanlı. Bir kere bunun heyecanını yaşamak lazım. Galatasaray’la oynamak bizim için de çok büyük bir mutluluk. Elimizden geleni yapmaya çalışacağız. Yeneceğiz, şöyle yapacağız, böyle yapacağız demek ukalalık olur. Galatasaray’ın güçlü yanlarını da biliyoruz, zayıf yönleri yok mu, onlar da var. Ona göre bir organizasyon yapmaya çalışacağız, değerleri zaten finansal anlamda belli. Oyuncuların kapasitesi ve kalitesi belli, biz de onlara mücadele ederek puan ya da puanlar alırsak mutlu olacağız. Hani herhangi bir sıkıntımız yok. Sadece sıkıntımız şu, yeni geldik. Çoğu şeyi değiştiremiyorsunuz. Değiştirirken aksaklıklar yaşayabiliyorsunuz ama zamanla özellikle BAY haftasından sonraki dönemde daha istediğini bilen, daha az sorun yaşayabilen bir Bodrumspor’u izleyeceğimizi düşünüyorum. Ama bu haftaki maçı yendiğimiz takdirde ve inşallah da yeneceğiz.. Hep bunu düşünerek, hayal ederek çalışıyoruz. Yenersek bizim çok güzel bir duygu olur, ben bu duyguyu çok yaşadım. İnşallah oyuncularımla beraber yaşarım. Hatay’da da yaşadık, inşallah bu sene de Bodrumspor’da yaşayacağız, Allah nasip ederse tabii ki. Ama dediğim gibi gücü ortada, kalitesi ortada. Biz elimizden geldiği kadar mücadele etmeye çalışacağız. Kadromuzda çalışmaktan dolayı gelişen sakatlıklar oluyor ama maç saatine kadar bekleyeceğiz. Çok fazla eksiğimiz yok, Ali ayağını burktu. Aramıza katılacak arkadaşlar olacak. Çünkü yani kadrodan memnun değil misin diye bir soru sorarsan, kadrodan memnunum. Ama kaliteyi biraz daha artırmamız gerekiyor. Biraz daha mücadele etmek için transfer ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz. Doğru yerlere, doğru tespitlerle, doğru oyuncuları getireceğiz. Fazla bütçeleri aşmadan, Bodrumspor’un duygusuna uygun oyuncular getirerek biraz daha kadromuzu çoğaltacağız gibi gözüküyor. Sezon sonuna kadar bu sene ligi en iyi şekilde bitirmek istiyoruz. En iyi şekilden kastım ligde kalmak. 13. olmuşum, 15. olmuşum benim için önemli değil. Bu sene ligde kalalım, seneye daha güzel, daha umutlu, daha mutlu, daha planına belirgin bir Bodrumspor’u herkes izleyecek” diye konuştu. Ondrej Celustka: “Takım arkadaşlarıma güveniyorum” Galatasaray karşısında puan almak istediklerini dile getiren tecrübeli futbolcu Ondrej Celustka, “Ben de Galatasaray’a karşı daha önce oynadım. Onların nasıl kaliteli oyuncu olduklarını biliyorum. Her pozisyonda kaliteli ayaklara sahipler. Bizim için zor bir maç olacağını biliyoruz. Ama sizin de dediğiniz gibi stadyumun atmosferini kullanmaya çalışacağız. Kendi kurallarımızı avantaja çevirip, puanlar almaya çalışacağız. Son haftalara baktığınız zaman sonuçlar anlamında Galatasaray’ın bizden daha iyi olduğunu görüyoruz. Burada bir kırılma olabilir, ben takım arkadaşlarıma güveniyorum” ifadelerini kullandı. Bodrum FK’nın tecrübeli file bekçisi Gökhan Akkan ise, “Öncelikle tüm kamuoyunun bildiği gibi hocamız değişti, onun haricinde Volkan hocamızla çalışma şansımız az olmuştu. Bu milli ara bizim için çok iyi oldu. İstediklerini bize aktardığında bizim de daha net anlama fırsatımız oldu. Bodrumspor, ilk defa içeride büyük bir takımla karşılaşacak. Temennimiz bunun sadece böyle ilklerle kalmasıyla sınırlı değil. Bodrumspor’un bunu sürekli devamlı hale getirip, Süper Lig’de çok kalıcı olup, sürekli bu maçlar oynaması.. Çalışmalara da gelirsek elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Volkan hocanın dediklerini uygulamaya çalışıyoruz ve uyguladığımızda da ne sonuçlar alacağımızı gördüğümüz için yüzde 100 inanıyoruz. Galatasaray maçına çok iyi hazırlanıyoruz, kesinlikle galip gelmek istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Muş Genç girişimci Sedat Subaşı’ndan yerli SİHA projesi Muş Ahi Evran Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi 17 yaşındaki genç girişimci Sedat Subaşı, geliştirdiği SİHA projesi “SUBAŞ” ile Türkiye’nin savunma sanayisinde devrim yapmayı hedefliyor. Muşlu lise öğrencisi, geliştirdiği yenilikçi SİHA (Silahlı İnsansız Hava Aracı) projesiyle savunma sanayisinde devrim yapmaya hazırlanıyor. Başarılı öğrenci, sahip olduğu üstün özellikler ve yenilikçi yaklaşımlarıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Subaşı’nın tasarladığı SİHA, sessiz motor teknolojisi, radara yakalanmama, hafif malzeme kullanımı, uzun menzil kapasitesi ve yüksek enerji verimliliği gibi nitelikleriyle sektörde fark oluşturmaya hazırlanıyor. Savunma Sanayi Başkanlığı ve sektörün önde gelen firmalarının projelerine sahip çıkılması çağrısında bulunan Subaşı, ülkemizin güvenliği ve savunma gücü açısından kritik bir adım atmak için destek beklediğini ifade etti. Projenin gizliliğini koruyacağını belirten Subaşı, gerekli desteği bulana kadar çalışmalarını sürdüreceğini vurguladı. Subaşı, “SUBAŞ” adlı insansız hava aracını geliştirme sürecinde önemli bir aşamaya geldiğini belirterek, projeyi hayata geçirebilmek için desteğe ihtiyaç duyduğunu söyledi. Bu proje ile Türkiye’nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığı azaltmayı ve yerli üretim kapasitesini artırmayı amaçladığını belirten Subaşı, “Geliştirmiş olduğum ve ‘SUBAŞ’ adını verdiğim SİHA projem, Türkiye’mizin savunma sanayisine önümüzdeki yıllarda güç katacak bir projedir. Projeme SUBAŞ ismini vermenin temel amacı, SUBAŞ’ın anlamı olarak eski Osmanlı dilinde, süvari anlamına geliyor. Amacım dünyadaki diğer İHA ve SİHA’lardan farklı bir proje yapmaktır. İlgili kurumlardan davet bekliyorum. Benim küçüklüğümden beri zaten bu konulara bir ilgim var. Mesela 2016’dan beri sınır ötesinde faaliyetler oluyor. Ben de bu eksikliği kapatmak için, kendim üstünde çalıştığım bu SİHA projesini ortaya attım ve çok da beğenildi. Ben de bu projeyi okulumuza anlattım. Okulumuzdan sonra kolluk kuvvetlerimize anlattım. Onlar da beni üniversiteye yönlendirdi, buradaki İHA bölümüne. Ben de projemi aktararak bu seviyeye gelmesini sağladım. Selçuk Bayraktar’dan etkilendim. Biliyorsunuz ülkemizin İHA, SİHA ve Kızılelma’nın tasarımcısı Selçuk Bayraktar’ı örnek alıyorum. Neden Muş’tan da bir Selçuk Bayraktar çıkmasın. Ayrıca SİHA uçağım radara yakalanmama özelliğine sahip olup, sistemlerde gözükmeme gibi bir potansiyeli de var” dedi. 9. sınıftayken sınıf arkadaşı Sedat’ın derslere geç geldiğini fark ettiğini söyleyen Sultan Yılmaz ise “Arkadaşım Sedat’ın yorgun olduğunu, gözlerinin şiştiğini fark ettim ve bir gün ona sordum. Hani neden yorgunsun diye. Arkadaşım bana bu projeden bahsetti. Başta pek ciddiye almadım. Bir hayal ürünü zannettim. Ama daha sonradan böyle biraz düşününce durumun ciddi olduğunu fark ettim. Ona yardımcı olmak istedim. Ben de Sedat’a inandım ve bu projeyi geliştirmek için ona yardımcı oldum. Hedefimiz, savunma sanayisine yardımcı olmak ve ismimizi altın harflerle yazdırmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
Adana Üvey annesini öldürüp babasını ağır yaralayan sanık hakim karşısında Adana’da üvey annesini öldürüp babasını yaraladığı iddia edilen İsmail Babat ile kendisini yardımcı olduğu öne sürülen amcası ve kuzeninin yargılamasına devam edildi. Merkez Sarıçam ilçesi Cerenli Mahallesi’nde oturan İsmail Babat, iddiaya göre, 16 Ocak 2018’de emekli uzman çavuş bacanağı Nuri Özdemir’i (49) tabancayla öldürdü. İsmail Babat, denetimli serbestlikle geçen yıl mayıs ayında tahliye oldu. İsmail Babat ile babası Rifat ve üvey annesi Hürü arasında iddiaya göre ailevi nedenlerle husumet oluştu. Babat, kendisiyle görüşmek istemediği iddia edilen babası Rifat ve üvey annesi Hürü Babat ile sık sık tartışmaya başladı. İsmail Babat, 21 Kasım 2023’de yanına aldığı tabanca ve av tüfeğiyle babası ile üvey annesini evlerine giden yolda pusu kurarak bekledi. Babasının otomobilini gören İsmail Babat önce av tüfeğiyle, fişeği bitince de tabancayla peş peşe ateş edip kaçtı. Saldırıda yaralanan Rifat ve Hürü Babat çifti, Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Hürü Babat, doktorların çabasına rağmen kurtarılamadı. Şüpheli İsmail Babat’ın, üvey annesini öldürüp, babasını da yaralamadan bir süre önce sosyal medya hesabından paylaşım yaptığı ortaya çıktı. Babat, yayınladığı görüntüde, "İhanetin bedeli, ölümdür. Kalem kırılırsa, geri yapıştırırsın" dediği görüldü. Babat, olaydan 2 gün sonra yakalanıp tutuklandı. İsmail Babat ile ona yardım ettiği ileri sürülen amcası Adil Babat ve kuzeni A.Baebat hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 20’şer yıla kadar hapis cezası istemiyle Adana 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davaya devam edildi. Duruşmaya, tutuklu sanık İsmail Babat, Adana Dr. Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gördüğü için katılmadı. Tutuklu A. Babat, tutuksuz amcası Adil Babat ve müşteki Rifat Babat ile tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada mahkeme başkanı olay yerinde yapılan keşifle ilgili raporun gelmediğini belirterek sanık A. Babat’a diyeceği bir şey olup olmadığını sordu. Suçlamaları kabul etmediğini belirten A. Babat, “Olay günü saman almaya gittim geldim. Olay saatinde orada değildim. 1 yıldır suçsuz yere cezaevinde yatıyorum” diyerek tahliyesini istedi. Sanık Amca Adil Babat da, müşteki ağabeyi Rifat Babat’ın para peşinde olduğunu söyledi. Suçlamayı kabul etmeyen Babat, “Ağabeyim 20 gün önce beni telefonla aradı. O sırada meşgul olduğum için bakamadım. Daha sonra fark edince aradığımda bana ‘Bana 750 bin lira ver kan davası dursun. Davamdan vazgeçeceğim. Ölen öldü’ dedi. Ben de kabul etmedim. Ben ve yeğenim bu olay nedeniyle mağduruz. Ağabeyimin aklı fikri parada” dedi. Söz hakkı verilen müşteki Rifat Babat da, eşinin öldürülmesini ve kendisinin de yaralanmasını tekrar şöyle anlattı: “Olay günü dünürüm yemeğe davet eti. Eşim ile gittik. Yemeğimizi yiyip, çayımızı içtikten sonra kalkıp aracımızla eve gidiyorduk. Köprüyü geçerken A. Babat, arabayla pusu kurmuştu. İsmail’i arabanın sol köşesinde, Adil Babat’ı da çalıların arasında elinde silahlı gördüm. 3-4 metre gittikten sonra aracı hızlandırdım. Birden silahlar sıkılmaya başladı. Adil ve İsmail’in ateş ettiğini gördüm. 50 metre sonra durdum. Okulun köşesinden ikisi de sıkmaya devam ediyordu. 1-2 dakika geçti. Beni arabanın içinde yakacaklar diye korktum. Ambulans sesi duyunca rahatladım, ambulans geldi bizi hastaneye götürdü.” Mahkeme Başkanı Rifat Babat’a kardeşinden 750 bin lira isteyip istemediğini sordu. Müşteki Babat, “Ben yerimi satmayı düşünüyordum. Kendisini arayıp 500 bin liraya almasını istedim. Bu parayı vermeyeceğini söyleyip ‘Aramızda kan davası var’ dedi. Hem tarlamı almıyor hem de başkasına da sattırmadığı gibi tehditte ediyor. Başka katliam yapmayı düşünüyor. Başka katliam yapmadan tutuklanmasını istiyorum” dedi. Rifat Babat’ın bu sözleri üzerine Adil Babat, “Suçlamaları kabul etmiyorum. Eğer istediği parayı vermiş olsaydım davadan vazgeçecekti” dedi. Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gördüğü için duruşmaya katılamayan İsmail Babat ise geçen duruşmada, diğer sanıklar A. Babat ile amcası Adil Babat’ın babasıyla miras yüzünden 15-20 senedir konuşmadıklarını belirterek, "Aile miras yüzünden birbirine düştü. Evlat olarak hata yapmışım, bu olaya beni sürükleyen ailem, ben isteyerek yapmadım. Ben 2018 yılında namus cinayeti işledim, eşimin suçu yok, emekli uzman çavuş bacanağımı öldürdüm. Cezaevinden şartlı tahliye edildim çıktım, beni rahat bırakmadılar. Miras yüzünden oldu, evlat olarak hata yaptım. Babam atamdır. Evimi bastı, ölümden döndüm. Ben öksüz büyüdüm. Babam ve üvey annem hayatı bana zindan etti. Olayı yapan benim. Olay anında şuurumu kaybettim. Bana suç işlettiler, infazımı yaktılar, cinnet geçirttiler. Beni yaktılar, çocuğumu bile sevemedim. Bu olayda kimsenin suçu yok, tek suçlu ailemle benim, onlar benden şikayetçi, ben de onlardan şikayetçiyim. İsteyerek yapmadım ama pişmanım" dedi. Mahkeme Savcısı, tutuksuz sanık Adil Babat’ın tutuklanmasını ve eksikliklerin giderilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık İsmail Babat’ın tutukluluğunun devamına, tutuksuz Adil Babat’ın da tutuklanmasına karar verdi. Heyet, tutuklu A. Babat’ın ise tutuksuz yargılanması için tahliyesini kararlaştırdı. Duruşma eksikliklerin tamamlanması için ileri bir tarihe ertelendi.