SAĞLIK - 19 Kasım 2024 Salı 13:06

Bebeklere RSV tehdidi

A
A
A
Bebeklere RSV tehdidi

2 yaş altındaki çocukların en önemli hastaneye yatış ve ölüm sebeplerinden biri olan RSV virüsü sonbahar ve kışla birlikte artış gösteriyor. 5 yaşın altındaki 50 ölümden biri RSV sebebiyle gerçekleşiyor.



Havaların soğuması ve kapalı yerlerde daha fazla bulunmaya bağlı olarak daha çok bebekleri ve 2 yaş altı çocukları etkileyen RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs) vakalarında artış yaşanıyor. Türkiye Gazetesi’nden Ziyneti Kocabıyık’ın haberine göre, bebeklerde hastaneye yatışa ve ölümlere yol açan en yaygın solunum yolu virüsü olan RSV’ye karşı özel bir tedavi bulunmadığını söyleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan “Beş yaş altındaki çocuklarda 50 ölümden bir tanesinin RSV ilişkili olduğu bildiriliyor. Bu virüsü alan çocuk ne kadar küçükse hastalığı ağır geçirme ve ölüm riski de artıyor. Üç ayın altındaki çocuklarda daha ağır seyrediyor. 1-6 ay arasındaki çocuklarda ise 28 ölümden birisinin yine RSV ile ilişkili olduğu bildiriliyor” dedi.



"Damlacık yoluyla bulaşıyor"


Sosyal Pediatri Derneği ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Sosyal Pediatri Bilim Dalının iş birliği ile Ankara’da düzenlenen 8. Ulusal Sosyal Pediatri Kongresi’nde açıklamalarda bulunan Kongre Başkanı Prof. Dr. Çamurdan, RSV’nin toplum tarafından çok iyi bilinmeyen ancak özellikle bebeklerin hayatını tehdit eden çok önemli bir virüs olduğunu söyledi. Prof. Dr. Çamurdan, eldeki verilere göre virüs sebebiyle akciğeri etkilenen iki yaş altı çocuklarda iki hastadan birinin RSV ile enfekte olduğunu belirterek “RSV, hava yoluyla veya öksürük sonucu havada asılı kalan virüs içerikli damlacıklar yoluyla bulaşır” diye konuştu.



"En iyi tedavi korunma"


RSV’den korunmak için bebeklere bakım veren yetişkinlerin el hijyenine dikkat etmelerinin ve özellikle emzirmeye devam edilmesinin koruyucu olduğunu belirten Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan, bağışıklamanın da çok önemli olduğunu söyledi. Virüse karşı çocuklarda kullanılabilecek bir aşının henüz bulunmadığını, ancak RSV monoklonal antikoru preparatlarının virüsün enfeksiyon oluşturmasını engellemede temel korunma metotlarından biri olduğunu aktaran Prof. Dr. Çamurdan “Şu anda ülkemizde kullanılmakta olan ve 5 doz olarak uygulanan bir RSV monoklonal antikoru var. Bunun yanında yeni geliştirilen ülkemizde henüz kullanılmayan antikor tedavileri ve gebelere uygulanan RSV aşısı da virüsten korunmada etkili. Bu yeni tedavi yöntemlerinde anneye RSV aşısı veya 8 aydan küçük bebeklere RSV sezonunda bu monoklonal antikor veriliyor. Bu yeni tip hazır antikor kas içi enjeksiyonla verilerek çocuk koruma altına alınıyor. İlk 2 yaş boyunca RSV mevsiminde sadece yılda bir defa yapılan bu koruyucu uygulama ile virüse karşı yüzde 80 civarında korunma sağlanıyor. Yurt dışında kullanılmaya başlayan ve korunmada en önemli gelişme olan tek dozluk RSV monoklonal antikoru ve maternal RSV aşısı uygulamalarının yakında ülkemize gelmesini bekliyoruz. Biz pediatristler sadece risk grubundaki çocukların değil, 2 yaşına kadar bütün çocukların RSV’den korunması için maternal RSV aşılaması ya da RSV monoklonal antikor uygulaması ile korunmalarını tavsiye ediyoruz” dedi.



"Griple karışabiliyor"


RSV’nin bir yaşın altındaki çocuklarda görülen akut bronşiolit ve zatürrenin en önemli sebebi olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Çamurdan “Virüs alındıktan sonra 3-5 güne kadar hiçbir belirti vermeyebilir. Bu süre sonunda burun akıntısı, öksürük, ateş, hâlsizlik, iştahsızlık başlar. Bu aşamada düzelen çocuklar da olabilir ama üç çocuktan birinde alt solunum yollarına yayılır. Hastalık grip gibi başladığı için aileler şikâyetlerin düzeleceğini düşünerek hastaneye başvurmayabiliyor. Virüs 2-3 gün içinde alt solunum yoluna indiğinde bu defa çocuklarda hırıltılı solunum başlar. Tablo giderek ağırlaşır. Ağır tablolarda akciğer hasarlanır ve uzun süreçte çocukta kalıcı astım gelişebilir” şeklinde konuştu.



"Gebelere yapılan aşı bebeği koruyor"


Amerika Hastalık Kontrol Merkezi’nin (CDC), sonbahar-ilkbahar RSV sezonuna giren veya bu sezonda doğan 8 aydan küçük bebekler için RSV monoklonal antikor uygulamasını tavsiye ettiğini söyleyen Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan “Hamileliğin 32-36. haftaları arasında yapılan tek doz Maternal RSV aşısı da anne adayına, plasentadan fetüse geçen ve virüsle savaşan antikorlar geliştirmesi için yeterli zaman veriyor. Böylece maternal aşı, doğumdan sonra bebeğin korunmasına imkân sağlıyor. Bu annelerden doğan çocuklara doğumdan sonra aşı ya da antikor şeklinde RSV bağışıklaması gerekmiyor” dedi.



"2 yaşın altındaki bütün çocuklar risk altında"


Özellikle prematüre, kronik akciğeri hastalığı ya da kronik kalp hastalığı olan veya Down sendromu olan çocukların risk grubunda olduğunu aktaran Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan “Ancak bu çocukların dışında da 2 yaşın altındaki bütün çocuklar risk altındadır. Yapılan çalışmalar hastaneye yatan çocukların yüzde 80’inin daha önce hiçbir hastalığı olmayan risksiz bebekler olduğunu göstermektedir” diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bahçeşehir Koleji U16 Basketbol Takımı, Avrupa’nın en iyileriyle mücadele etti Bahçeşehir Koleji U16 Basketbol Takımı, Real Madrid, Bayern Münih, Olimpia Milano gibi önemli takımların yer aldığı No Borders Cup’ta Türkiye’yi başarıyla temsil etti. Son yıllarda Avrupa ve Türkiye Basketbol Ligi’nde başarılı sonuçlara imza atan Bahçeşehir Koleji Spor Kulubü’nün altyapısı da adından söz ettiriyor. Real Madrid, Bayern Münih, Olimpia Milano’nun da yer aldığı sekiz kulübün katıldığı, Avrupa’nın en prestijli gençlik turnuvalarından biri olan No Borders Cup’ta Türkiye’yi başarıyla temsil eden Bahçeşehir Koleji U16 Erkek Basketbol Takımı gelecek için umut verdi. Bahçeşehir Koleji U16 Erkek Basketbol Takımı, Slovenya ve İtalya’da 24-27 Ekim tarihleri arasında düzenlenen, No Borders Cup’ta Bayern Münih ve Cedevita Olimpija Ljubljana maçlarından galibiyet; Olimpia Milano ve Bassano Italia maçlarından ise yenilgiyle ayrıldı. Turnuvayı dördüncü sırada tamamlayan Bahçeşehir Koleji’nde Altyapı Koordinatörü Hakan Demirel, genç oyuncuların Avrupa’nın en güçlü takımlarıyla aralarındaki farkları görebilmesi ve eksik yönlerine odaklanarak kendilerini geliştirebilmeleri açısından turnuvanın büyük önem taşıdığını vurguladı. Genç oyuncularının yeteneklerini ve potansiyelini gözler önüne serdiğini dile getiren Demirel, "Sporcularımızın bu zorlu mücadelede gösterdiği azim ve kararlılık bizleri gururlandırdı. Avrupa’nın en iyi takımlarıyla oynamak, gençlerimiz için paha biçilemez bir deneyim oldu. Bu turnuvada elde ettiğimiz sonuçlar, geleceğe yönelik umutlarımızı artırdı. Oyuncularımızın potansiyeli çok yüksek ve önümüzdeki yıllarda daha büyük başarılara imza atacaklarına inanıyorum" dedi. Kulüp Başkanı Begüm Yücel ve Sportif Direktör Nemanja Bjelica da takımın başarısından duydukları memnuniyeti dile getirerek, genç sporculara olan desteklerinin devam edeceğini ifade etti.
Bartın Yolda bulduğu cüzdanı sahibine teslim etti Bartın’da 18 yaşında bir genç, sokakta bulduğu cüzdanı sahibine ulaşarak teslim etti. Cüzdanına tekrar ulaşan kadın, parayı saymadan teslim alırken dürüstlüğü nedeniyle gence teşekkür etti. Hendekyanı Mahallesi Zübeyde Hanım Caddesi’nde sokak hayvanları için yemek bırakan N.C isimli kadın, dönüşte içerisinde 60 TL ile kimlik, ehliyet ve kredi kartlarının bulunduğu cüzdanını düşürdü. Bu esnada evine giden 18 yaşındaki Burak Eser cüzdanı buldu. Yolda cüzdanı düşürdüğünü fark eden kadın, polise arayarak yardım istedi. Genç de, telefonla aradığı polislere cüzdanı teslim etmek istedi. Polisler ise cüzdanın kaybolduğu bölge yakınlarında bir kişinin kayıp ihbarı alındığını söyleyerek gençten bulunduğu yerde beklemesini istedi. Tekrar ulaştıkları kadın olay yerine gelerek, gençten teslim cüzdanını teslim aldı. Cüzdanına ulaşmanın mutluluğunu yaşayan kadın, paranın da eksiksiz teslim almanın sevincini yaşadı. Gence teşekkür eden kadın, içerisindeki parayı saymaya bile gerek görmediğini ifade ederek, "Sokak hayvanları için buraya mama bırakmıştım. O sırada cüzdanımı düşürmüş olabilirim. Cüzdanım bulunduğu için çok sevindim. Cüzdanı teslim edecek kadar dürüst birisi içeriden para almaya bile tenezzül etmez. Böyle dürüst bir davranış sergilemesi nedeniyle teşekkür ediyorum" dedi. Cüzdanı bulan genç de, "Arkadaşlarımla yolda yürüyorduk. Onları bıraktım. Evime doğru yürüyordum. Yolda cüzdanı gördüm ve alarak polisi aradım" diye konuştu. Polisin de gelmesinin ardından eksik olup olmadığını kontrol eden kadın, tutanak karşılığında cüzdanını teslim aldı.
Ordu ‘Yapılmayan kış bakımı, arılarda koloni ve rekolte kaybına neden oluyor’ Türkiye’de en fazla bal üretiminin yapıldığı Ordu’da arıcılar, koloni ve rekolte kayıplarının önüne geçmek için kışlık bakım çalışmalarına başladı. Ordu’da 3 bin 500 kayıtlı arıcı ve yaklaşık 10 bin aile arıcılık sektöründen geçimini sağlıyor. Ordulu arıcılar tarafından 50’yi aşkın ilde üretimi yapılan ballar Avrupa ülkelerine de ihraç ediliyor, yılda 20 bin ton ile Türkiye’de en fazla bal üretimi Ordu’da yapılıyor. Bahar bakımlarının ardından yaklaşık 5 ay süren bal sezonunu tamamlayan arıcılar, şimdi ise kış mevsimi için bakımlara başladı. İlde bulunan arıcılar, varroa hastalığı başta olmak üzere, koloni ve balda rekolte kayıplarının önüne geçmek adına bu bakımlarını gerçekleştiriyor. “Koloni ve balda rekolte kayıplarına neden olabilir” Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Akın Çiftçi, bakım yapılmadığı takdirde koloni ve gelecek sezon için rekolte kayıplarının yaşanabileceğini belirterek, “Arılarımız için sonbahar bakımı son derece önemli. Biz arılarımızı kış mevsimine ne kadar sağlıklı sokabilirsek, önümüzdeki sezona arılarımız daha düzenli çıkmış olur. Bununla ilgili zaten arıcılarımız gerekli çalışmaları yapıyorlar. Yaylalardan geldikten sonra arılarımızın bakımlarını yeterince yapmamış olursak, varroa mücadelesini yapmamış olursak, sonbahar bakımında arılarımızı yeniden yavrulatmaz isek gerçekten koloni kayıplarına yol açabilir, bununla birlikte rekolte kaybı da yaşanır” dedi. “Kışlık bakım arılarımız için son derece önemli” Ordu’da yaklaşık 35 yıldır arıcılık yapan Ercan Yıldız ise, “Normalde Nisan ayının 15’i ile Eylül ayının 15’i arasında bal sezonumuz oluyor. Bu tarihten sonra arılarımızın kışlık bakımlarını yapıyoruz. Bu bakımlarda eksik yiyeceklerini tamamlıyoruz, fazlalık çerçeveleri toplayıp, arılarımızı sıkıştırıyoruz. Bunların yanında varroa ilaçlamalarımızı yapıyoruz. Bu bakımları tamamladıktan sonra şubat ayına kadar arı ile ilgili pek bir işimiz kalmıyor, sadece gerekli kontrollerini sağlıyoruz. Kışlık bakımın ardından bahar bakımlarına başlıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Antalya Kadın polisin yangın hassasiyetine emniyet müdüründen plaket Antalya’da yaya ve araç trafiğinin yoğun olduğu caddede bir iş yerinin bacasında çıkan yangında dumanları fark ederek Acil Çağrı Merkezini arayan ve bu sırada itfaiye ekiplerinin gelmesini hızlandırabilmek için var gücüyle çaba sarf eden trafik polisine İl Emniyet Müdürü tarafından plaket verildi. Yangın, 15 Kasım Cuma günü saat 15.00 sıralarında Muratpaşa ilçesi Elmalı Mahallesi Şehit Binbaşı Cengiz Toytunç Caddesi üzerindeki bir iş yerinin bacasında çıktı. Bu sırada devriye görevi yapan Antalya Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne bağlı motorize şahin timinde görevli Elçin Arıkan adlı trafik polisi, dumanları fark edip 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbarın ardından bölgeye çok sayıda itfaiye ekibi sevk edilirken, dumanlar etrafı sardı. Arıkan, yaya ve araç trafiğinin yoğun olduğu caddede ekiplerin işini kolaylaştırmak için yoğun çaba harcadı. Trafik polisi, yangın bölgesinden geçen yayaları uzaklaştırarak, olayları izleyip trafiği yavaşlatan sürücüleri ise ‘Bas gaza, önüne bak’ şeklinde uyardı. Baca yangını iş yeri çalışanlarının yangın tüpleriyle müdahalesiyle söndürülürken, bir süre sonra olay yerine gelen itfaiye ekipleri de soğutma çalışması gerçekleştirdi. İl Emniyet Müdürü plaket verdi İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) özel haberinin ardından, İl Emniyet Müdürü İlker Arslan, polis memuru Elçin Arıkan’ı gayretli ve özverili çalışmaları dolayısıyla tebrik etti. İlker Arslan, polis memuru Arıkan’a gayretli ve özverili çalışmalarından dolayı plaket vererek, Türk polisinin insan odaklı hizmet anlayışı doğrultusunda kuvvetli ve disiplinli olmanın yanı sıra milletten şefkatini esirgemeden görevini hakkı ve layıkıyla yaptığını vurguladı.