GENEL - 28 Haziran 2023 Çarşamba 15:03

Esenyurt’ta kaçak kurban kesimine geçit yok

A
A
A
Esenyurt’ta kaçak kurban kesimine geçit yok

Vatandaşların kurban ibadetlerini sağlıklı bir ortamda yerine getirebilmesi için çalışmalarını sürdüren Esenyurt Belediyesi, kaçak kesimlere karşı dron ile denetim yaptı.

Vatandaşların kurban ibadetlerini sağlıklı bir ortamda yerine getirebilmesi için çalışmalarını sürdüren Esenyurt Belediyesi, kaçak kesimlere karşı dron ile denetim yaptı. Tespit edilen adreslere zabıta ekipleri yönlendirilerek, sokakta kurban kesimi engellendi.


Esenyurt Belediyesi, Kurban Bayramı’nın gelmesi ile birlikte vatandaşların ibadetlerini güvenli bir ortamda yerine getirebilmesi için çalışmalarını sürdürüyor. Ekipler, kesim alanları dışında sağlıksız bir şekilde yapılan kaçak kesimlere karşı dron ile denetim gerçekleştirdi. Tespit edilen adreslere giden motorize ekipler, sağlıksız bölgelerde yapılan kurban kesimini engelledi. İlçe genelindeki çalışmalarına devam eden ekipler, bayram boyunca mesai yaparak uygunsuz alanlarla kurban kesilmesinin önüne geçecek.



Sağlık çalışanları bayram nöbetinde


Sokaklarda kaçak kesime izin vermeyen Esenyurt Belediyesi, bünyesindeki 8 kesimhanede de olası yaralanmalara ilk müdahaleyi yapmak için sağlık ekibi ve ambulans bulundurdu. Herhangi bir olumsuz durum yaşanmaması için belediyenin sağlık personeli bayram boyunca nöbette olacak.



“Hekimler sahada hazır bekliyor”


Vatandaşların ibadetlerini sağlıklı bir ortamda gerçekleştirebilmesi için sahada çalışmaların sürdüğünü belirten Tarımsal Hizmetler Müdürü Haşim Baki, “Başkanımız Kemal Deniz Bozkurt’un önderliğinde bir aydan daha fazla bir sürede toplantılar yaparak kaliteli hizmet gerçekleştirme çabasındayız. Sekiz kesimhanede hizmetimiz mevcut. Eğitimli kesim ekipleri tarafından kesimler yapılıyor. Hayvanlardan insanlara bulaşabilecek hastalıkların tespiti için de veteriner hekimler sahada hazır bekliyor. Çevre sağlığı için de ilaçlama ve kireçleme çalışmaları yapılıyor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sınava hazırlanan öğrencilere yarıyıl tatilinde dijital medya uyarısı Öğrenciler sömestir heyecanı yaşarken, özellikle sınava hazırlananlar için yarıyıl tatili büyük önem taşıyor. Tatilin doğru planlamayla bir fırsata dönüşeceğini belirten Uzman Psikolojik Danışman Melike Tekeci, öğrencilere ‘dijital medya’ uyarısında bulunurken, ailelere de önemli tavsiyeler verdi. MBA Okulları Ortaokul-Lise PDR Bölüm Başkanı Melike Tekeci, sömestir tatili öncesi özellikle sınava hazırlanan öğrencilere nasıl bir planlama yapmaları gerektiğini anlattı. Yarıyıl tatilini sınava hazırlık için fırsat olarak değerlendiren Tekeci, “Yarıyıl tatil süreci öğrencilerimizin eksiklerini tamamlayabilecekleri önemli bir dönem. Bu tatil sürecinde öğrencilerimizin gerçekleştirmesi gereken uygun bir planlama süreci. Bu planlama 15 günlük süreci kapsadığı için belli günleri tamamen tatil ilan etmeleri gerekiyor. Öğrencilerin bu tatil günlerini kendi ilgi alanlarına, iyi oluşlarını desteleyecek aktivitelere ya da dinlenmeye ayırmaları gerekiyor. Çünkü derslerle tatili birleştirdiği zaman öğrenci kendisini dinlenmiş hissetmeyebilir. Bu sebeple 15 günlük tatilin 1-4 gününü tatile ayırarak verimli bir dinlenme süreci sağlanmış olacaktır” dedi. “Gerçekçi çalışma prensibi belirlenmeli” Öğrencilere nasıl planlama yapmaları gerektiğini anlatan Melike Tekeci, “Öğrencilerin ilk olarak konu ve deneme sınavındaki eksikliklerini belirlemeleri gerekiyor. Çünkü deneme sorularının analizleri sınav çalışmalarında önemli bir rolü bulunmakta. Öğrencilerin bu dönemde gerçekçi hedefler ve gerçekçi çalışma prensipleri belirleyerek ona göre bir program hazırlayarak yarıyıl tatilini sürdürülebilir çalışma ile verimli kılmaları gerekir. Masa başında uzun saatler süren verimsiz bir çalışma yerine, ihtiyaçlara yönelik ve öğrenme prensipleri doğrultusunda verimli bir çalışma daha değerlidir. Çalışma dışındaki sürelerde ise kendilerine iyi gelebilecek aktivitelere yer vermeleri gerekir” diye konuştu. “Doğru strateji ile eksiklikleri şimdiden çözmek gerekir” Tekeci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yarıyıl tatili, öğrencilerin eksiklerini çok daha net bir şekilde görebilmeleri için önemli bir fırsattır. Bu süreçte, öğrenciler sınav dönemine yönelik farkındalık kazandıkça bilinçlenme düzeyleri artmakta, bu da öğrenme ve odaklanma süreçlerini daha etkin bir şekilde gerçekleştirmelerine imkan tanımaktadır. Deneme çözmek, zaman yönetimi, soruları turlama tekniğiyle çözmek gibi stratejileri geliştirmek bu dönemde önemli. Özellikle öğrenciler soruda takılı kaldıkları zaman, sınavın sonlarına doğru zamanlama açısından aksaklıklarla karşılaşabiliyorlar. Bu aksaklıkları önleyebilmek için bu stratejileri şimdiden pekiştirmek çok faydalı olacaktır. Öğrencilerin kendilerinde eksik gördükleri alanlar arttıkça, sınav yaklaştıkça kaygı düzeyleri de aynı oranda yükselme eğilimi gösterebilir. Bu nedenle, önleyici çalışmaların erkenden yapılması ve öğrencilerin bu süreçte bilinçlenmesi son derece önemli.’’ “Dijital medya kullanımı, öğrenme sürecini olumsuz etkiliyor” “Yarıyıl tatil planında en önemli husus dijital medya kullanımı” diyen Melike Tekeci, “Çünkü dijital medya kullanımı odaklanmayı etkiliyor. YKS ve LGS sınavında öğrenciler yeni nesil sorularla karşılaşıyor ve bu yeni nesil sorular da odaklanmayı gerektiriyor. Öğrencilerin odağı da hızlı dağılabiliyor. Bu sebeple dijital kullanıma dikkat etmek gerekiyor. Ders çalışırken telefon, bilgisayar gibi dijital aletlerin, ders çalışırken öğrencilerin yanında bulunmaması gerekir. Öğrenme prensipleri açısından öğrencinin verim alabilmesi için gerçek bir odaklanma gerçekleştirmesi ve dikkatin tamamen öğrenme sürecine yönlendirilmesi gerekir. Bu yüzden de dış faktörler öğrenmeye engel olabilir ve odaklanmayı zorlaştırabilir’’ ifadelerini kullandı. “Veliler, çocuklarıyla iş birliği yapmalı” Sınav hazırlık sürecini sadece öğrencinin omuzlarında olmaması gerektiğini, öğretmen, öğrenci ve ebeveynin sınav sürecini birlikte yürütmesi gerektiğini hatırlatan Tekeci, şunları kaydetti: “Öğrenciler kolay bir süreç yaşamıyorlar. Anlaşılmak istedikleri bir dönemdeler. Bu sebeple veliler öğrencilerle beraber iş birliği çerçevesinde süreci yönetebilirler. Öğrencilere daha anlayışlı ve empatik bir şekilde yaklaşabilirler. Haftalık toplantılar yaparak süreci değerlendirebilirler. Sürekli olarak, ‘Ders çalıştın mı’ gibi bir uyarıdansa belli aralıklarla ‘Bu hafta neler yaptın’, ‘Eksiklerini tamamlayabildin mi’, ‘Bu noktada bana ihtiyacın var mı’ gibi söylemlerle öğrencinin kedini güvende hissetmesini sağlayabilirler. Öğrenci sınav hazırlık sürecinde yapamadığı her konuda kendisini güvensiz hissedebilir. Bunu önlemek için motivasyon ve manevi destek büyük önem taşır. En önemlisi de sonuç değil süreç desteklenmeli, öğrencinin çabası takdir edilmelidir.”
İstanbul Esenler’de “Gündeme Dair Düşünceler” isimli seminer programı düzenlendi Esenler Belediyesi tarafından Türkiye ve dünya gündemini yakından ilgilendiren konu başlıklarının alanında uzman isimler tarafından “Gündeme Dair Düşünceler” isimli seminer programı gerçekleştirildi. Seminerde, “Yeni Suriye, Türkiye’ye Yansımaları ve Suriye İzlenimleri” başlığıyla gazeteci Nagehan Alçı moderatörlüğünde gazeteciler Kemal Öztürk ve Ferhat Murat konuya ilişkin görüşlerini ve bölgeden izlenimlerini paylaştı. Esenler Belediyesi, Türkiye ve dünya gündemini yakından ilgilendiren en güncel konuların alanında uzman isimler tarafından masaya yatırıldığı “Gündeme Dair Düşünceler” adlı seminer dizisine ev sahipliği yaptı. Esenler Gençlik Merkezi’nde gerçekleşen programa Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, gazeteci Nagehan Alçı, Kemal Öztürk, Ferhat Murat ve birçok vatandaş katıldı. Seminerde, “Yeni Suriye, Türkiye’ye Yansımaları ve Suriye İzlenimleri” başlığıyla gazeteci Nagehan Alçı moderatörlüğünde gazeteciler Kemal Öztürk ve Ferhat Murat konuya ilişkin görüşlerini ve bölgeden izlenimlerini paylaştı. “Vatanlarından ayrı kalmış insanlar büyük bir şevkle geri dönmeye çalışıyorlar” Programda konuşan Nagehan Alçı, “Suriye deyince; bir ülke var, toprak var ama şu anda bir devlet yok. Yani kapıdan Türkiye ile aradaki farkı çok net görüyorsunuz. Türkiye çok sıkı kontrollerle sınırdan sizi çıkarıyor. Ama Suriye’ye tek bir kimlik ve pasaport göstermeden girdik. Yollar çok yoğun. Kuzeyden girip aşağı Şam’a doğru inerken şunu görüyorsunuz; Yıllardır ülkelerinden vatanlarından ayrı kalmış insanlar büyük bir şevkle geri dönmeye çalışıyorlar. Bu yalnızca Türkiye’den Suriye’ye bir hareket değil. Suriye’nin içinde de bir hareket. Çoğu kişi evleri yerinde duruyor mu bilmeden üç beş parça mobilya alıp yollara çıkmışlar. Biz ilk gece Hama’da kaldık. Hama da benim için çok büyük bir şoktu. Çünkü çok kontrolsüz silah kullanımı var. Oradaki silah kullanımı o aşamada aslında iyi bir şeye hizmet ediyordu. Kutlama yapmak için silah kullanıyorlar. 5 yaşındaki çocuklar da kullanıyor. 70 yaşındaki nineler de kullanıyor. Sokaklarda müthiş bir coşku vardı. Ertesi gün Şam’a kadar gittik. Büyük bir kaos ama o kaosun içinde de bir ahenk ve bir coşku gördük. Baas rejimi döneminde çok büyük bir baskı rejiminde yaşamış bir toplum adeta deli gömleğinden sıyrılmış” dedi.
Düzce HIV/AIDS, Ülkemizde 1985’ten beri bildirimi zorunlu hastalık listesinde DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nevin İnce, 2024 yılında 45 bin 835 kişinin HIV pozitif birey olduğunu ifade ederek AIDS ile ilgili sosyal medyada yayılan yanlış bilgilere inanılmaması gerektiğini söyledi. Toplum sağlığını korumak, geliştirmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla açıklamalarda bulunan Doç. Dr. İnce, her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen programlarla ülkemizde HIV/AIDS ile mücadele ederek, bu hastalığa karşı yapılan mücadelede yol haritası oluşturmak olduğunu söyledi. Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı’nın 3 temel amacının olduğunu vurgulayan İnce, bunları; “HIV/AIDS yeni vaka sayısı ve enfeksiyonuna bağlı ölümleri azaltmak, HIV/AIDS’e yönelik sağlık hizmetlerinin kapasitesini geliştirmek, HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı ve mahremiyet ihlallerini önlemektir” şeklinde sıraladı. “Bireylere yönelik ayrımcılık ve mahremiyet ihlalleri önlenmeli” Tanı ve tedaviye erişimin sağlanması ve vakaların doğru yönlendirilmesinin önemine değinen Doç. Dr. Nevin İnce, “Başarılı bir HIV/AIDS kontrol programı için en önemli bileşenlerden biri HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı ve mahremiyet ihlallerini önlemektir. Toplumda HIV enfeksiyonunun ve HIV enfeksiyonu ile ilgili riskli davranışların konuşulabilir olduğunun anlatılması, var olan yanlış, eksik bilgilerin ve ön yargıların giderilmesi, HIV ile enfekte veya HIV enfeksiyonu şüphesi bulunan kişilerin tanıya ulaşma ve sağlık hizmetlerinden yararlanmalarını kolaylaştıracak, enfeksiyonun yayılımının önlenmesine katkıda bulunacak ve HIV ile yaşayan bireylerin yaşam kalitesini yükseltecektir” dedi. Bulaş yolları AIDS’in bulaş yolları arasında cinsel yolla bulaşmanın ilk sırada olduğunu ifade eden İnce, bunu kan yolu ile bulaşma takip ettiğini dile getirdi. Kan yolu ile bulaşmaya neden olan durumları ise; “Kullanılmış enjektör, iğne ve cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, dövme malzemeleri, akupunktur iğneleri, jilet, makas gibi tüm delici aletler, HIV’li doku organ ve sperm nakli” şeklinde sıraladı. Bulaşmadığı durumlar HIV günlük yaşamdaki olağan davranışlarla; el sıkışma, deriye dokunma, hastanın kullandığı; çatal, bıçak, bardak, telefon kulaklığı, tuvalet, duş, sauna, yüzme havuzu, besinler, giyişiler, hava yolu, ter, gözyaşı ile bulaşma olmayacağının altını çizen Doç. Dr. Nevin İnce, sosyal medyada yayılan yanlış bilgilere inanılmaması gerektiğini, bunların insanlar arasında paniğe yol açtığını vurguladı. HIV virüsünün dış ortamda 30 dakika yaşayabileceğinin bilgisini de paylaşan İnce, dış ortamlardan sağlam deriye bulaş riskinin olmadığının altını çizdi. HIV virüsünün bulaş sonrası 2-8 hafta içerisinde ateş halsizlik boğaz ağrısı eklem ağrısı döküntü lenf bezi şişliği gibi belirti görülebileceğini söyleyen Doç. Dr. Nevin İnce, pozitif bir hastadan kesici delici alet ve riskli bir temas sonrasında mümkünse ilk bir saat içinde en geç 72 saat içinde maruz kalan kişiye profilaktik antiviral tedavi başlanması gerektiğini vurguladı. Belirtiler HIV belirtileri arasında; “Ateş, farenjit, lap, baş ağrısı, artralji/miyalji, letarji, iştahsızlık, kilo kaybı, bulantı, kusma, ishal, makulopüler döküntü” gibi birçok tablo ile karşılaşabileceğini söyleyen İnce, tedavi edilmezse hastanın HIV taşıyıcısı durumuna geçtiğini ve bu durumun 7 ila 10 yıl sürdürdüğünü ifade etti. “Sağlık Bakanlığı destekliyor” Ülkemizde HIV/AIDS ile mücadele amacıyla oluşturulmuş olan Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı’nı hatırlatan Doç. Dr. İnce, “Bu programın amacının insan haklarını gözeterek, HIV/AIDS yayılımı için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek, her bireyin tanı ve tedavi, bakım ve desteğe eşit ulaşımını sağlayarak, toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek misyonu altında ülkemizdeki 2019-2024 yıllarına yönelik HIV/AIDS çalışmalarına yol haritası oluşturmak, ölçülebilir değerlendirmelerle faaliyet planlarını yürütmek amacıyla hazırlanmış bir plandır. Bu programın gerçekleştirilmesinde başta T.C. Sağlık Bakanlığı olmak üzere; gerek kamu, gerek özel tüm kuruluşlara ilaveten tüm bireylerin de sorumlu olduğu unutulmamalıdır” dedi. “Tedavisi mümkün” AIDS’in ilk kez 1982 yılında tanımının yapıldığını söyleyen Doç. Dr. İnce, hastalığın tanımlandığı ilk zamanlarda hastaların bilinç düzeyi düşük olmasından ve tedavi imkanlarının gelişmemiş olmasından dolayı ölümle sonuçlanmaların olduğunu ifade etti. Günümüzde ise AIDS hastalığına yakalanmış bir kişinin tedavi ile sağlığına kavuşabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Nevin İnce, bu kişilerin evlenebileceğini ve sağlıklı çocuk dünyaya getirebileceğini vurguladı. Tedaviye başlama sürecinde erken başlamanın önemine vurgu yapan Nevin İnce, “Kişi HIV ile enfekte olduktan 2-3 hafta sonra virüs replikasyona başlar ve ilk ayda çok yüksek seviyelere çıkarak CD4 hücrelerin sayısı hızla azalır. Bu dönemde tedaviye başlanması hasta için oldukça yararlı olur. Tedavi edilmez ve riskli davranışlar devam ederse bulaştırıcılık çok yüksek olur” dedi. “Bilinçli hareket edilmeli” HIV/AIDS’in ülkemizde 1985’ten beri bildirimi zorunlu hastalık listesinde olduğunu söyleyen İnce, dünyada 39 milyon kişinin HIV/AIDS olduğunu, bunların 25.6 milyonunun Afrika’da yaşadığını açıkladı. Türkiye’de 2017 yılında 15 bin 480 kişiye, 2020’de 27 bin, 2023 yılında ise 41 bin 732 kişiye HIV pozitif tanısı konulmuşken, 2024 yılında ise 45 bin 835 kişinin HIV pozitif birey olduğunu ifade eden İnce, bu vakaların yüzde 81,5’nin erkek, yüzde 18,5’inin kadın, yüzde 16,1’inin ise yabancı uyruklu kişilerden oluştuğunu dile getirdi. HIV/AIDS hastalığının tedavisinin mümkün olduğunun altını tekrar çizen Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nevin İnce, tedavi sonrasında hastalık belirtilerinin de kaybolduğunu, bulaş tehdidin ortadan kalktığını ve sağlıklı bireyler olarak hayatını sürdürdüğünü vurguladı.