Yerel Haberler
Hatay
18 Kasım 2024 Pazartesi - 09:40 Çeyizinden kalan dikiş makinesiyle yular dikmeye başlayan Nezahat usta, evinin odasında diktiği eyerleri 81 ile satıyor Hatay’da yaşayan Nezahat Yeni, ‘Destan’ isimli atlarına yular yaparak çıktığı yolda evinin odasında eyer üretip Türkiye’nin 81 iline satarak para kazanmaya devam ediyor. Dörtyol ilçesinde yaşayan Nezahat Yeni, 2016 yılında ‘Destan’ isimli atına yular dikerek eyercilik macerasına başladı. Deprem sonrası evinin odasında eyer dikmeye devam eden Yeni’nin en büyük destekçisiyse eşi İrfan Yeni olmuş durumda. Ev hanımı olan ve çeyizinden kalan dikiş makinesiyle eyer dikmeye başlayan Yeni’nin diktiği eyerler Türkiye’nin 81 ili başta olmak üzere yurt dışına da satılıyor. Eyerlerin fiyatlarıysa 20 bin TL bandında. “İlk başta ufak bir dikiş makinemle başladım ve sonra üç dört tane daha sanayi tipi dikiş makinesi aldım” At eyeri üreten kadın girişimci 46 yaşındaki Nezahet Yeni, “6 Şubat depreminde evimiz zarar gördü ve Adana’daki köye evimize gittik. Bir süre orada kaldıktan sonra dükkanı açtık ve memleketimize geri döndük. Serüvenimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. 2016 yılında kendi Destan adında atımız vardı, serüvenimiz ona yular yaparak başladı ve sonrasında eyer yaparak devam ediyor. Atımıza yaptığımız yular ve diğer eyer gibi malzemelerden tüm insanlar istedi, onlara da yaptık ve daha sonrasında Türkiye’nin 81 iline ve yurt dışına bu eyerlerden gönderimizi yapıyoruz. İlk başta ufak bir dikiş makinemle başladım ve sonra üç dört tane daha sanayi tipi dikiş makinesi aldım. Şu an onlarla üretimi yapıyorum. Eşim en büyük destekçim o iskeletlerini yapıyor. Müşterilerimiz istediği renkleri söylüyor bizde onlara göre eyerlerimizi makinada dikip gönderim yapıyoruz. Müşterilerimiz telefon ederek memnun kaldıklarını ve çok beğendiklerini söylüyorlar. A kaliteli derimizden eğer yapıyoruz ve eyerlerin 5 yıl ömrü oluyor. Ev hanımıydım 10 yıl önce başladım halen bu işi yapıyorum ve kazandıkça dükkanımı da yaptım. Evimde üretiyorum ve dükkanıma gönderiyorum. Eyerlerimizin maliyeti 20 bin TL ve biz 3 bin TL kar ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Benim en büyük destekçim eşim, eşimin en büyük destekçisi de benim” Eşine destek olan İrfan Yeni, el birliğiyle çalıştıklarını belirterek “Benim Destan adında atım vardı; atıma bir yular lazım oldu eşimden bu yuları yapmasını istedim, yaptık çok da güzel oldu. Bizim serüvenimiz bir yularla başladı. Yularını yaptık ondan sonra başlık, koşum ve dizginlerini de yaptık. Kesimlerini ve kaba işlerini ben yapıyorum. Eşim dikiyor, dikim işi de bittikten sonra beraber montajını yapıyoruz çok güzel bir üretim meydana çıkıyor. Benim en büyük destekçim, eşim, eşimin en büyük destekçisi de benim ”dedi.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 09:38 Çeyizinden kalan dikiş makinesiyle yular dikmeye başladığı eyerleri 81 ile satıyor Hatay’da yaşayan Nezahat Yeni, ‘Destan’ isimli atlarına yular yaparak çıktığı yolda evinin odasında eyer üretip Türkiye’nin 81 iline satarak para kazanmaya devam ediyor. Dörtyol ilçesinde yaşayan Nezahat Yeni, 2016 yılında ‘Destan’ isimli atına yular dikerek eyercilik macerasına başladı. Deprem sonrası evinin odasında eyer dikmeye devam eden Yeni’nin en büyük destekçisiyse eşi İrfan Yeni olmuş durumda. Ev hanımı olan ve çeyizinden kalan dikiş makinesiyle eyer dikmeye başlayan Yeni’nin diktiği eyerler Türkiye’nin 81 ili başta olmak üzere yurt dışına da satılıyor. Eyerlerin fiyatlarıysa 20 bin TL bandında. “İlk başta ufak bir dikiş makinemle başladım ve sonra üç dört tane daha sanayi tipi dikiş makinesi aldım” At eyeri üreten kadın girişimci 46 yaşındaki Nezahet Yeni, “6 Şubat depreminde evimiz zarar gördü ve Adana’daki köye evimize gittik. Bir süre orada kaldıktan sonra dükkanı açtık ve memleketimize geri döndük. Serüvenimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. 2016 yılında kendi Destan adında atımız vardı, serüvenimiz ona yular yaparak başladı ve sonrasında eyer yaparak devam ediyor. Atımıza yaptığımız yular ve diğer eyer gibi malzemelerden tüm insanlar istedi, onlara da yaptık ve daha sonrasında Türkiye’nin 81 iline ve yurt dışına bu eyerlerden gönderimizi yapıyoruz. İlk başta ufak bir dikiş makinemle başladım ve sonra üç dört tane daha sanayi tipi dikiş makinesi aldım. Şu an onlarla üretimi yapıyorum. Eşim en büyük destekçim o iskeletlerini yapıyor. Müşterilerimiz istediği renkleri söylüyor bizde onlara göre eyerlerimizi makinada dikip gönderim yapıyoruz. Müşterilerimiz telefon ederek memnun kaldıklarını ve çok beğendiklerini söylüyorlar. A kaliteli derimizden eğer yapıyoruz ve eyerlerin 5 yıl ömrü oluyor. Ev hanımıydım 10 yıl önce başladım halen bu işi yapıyorum ve kazandıkça dükkanımı da yaptım. Evimde üretiyorum ve dükkanıma gönderiyorum. Eyerlerimizin maliyeti 20 bin TL ve biz 3 bin TL kar ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Benim en büyük destekçim eşim, eşimin en büyük destekçisi de benim” Eşine destek olan İrfan Yeni, el birliğiyle çalıştıklarını belirterek “Benim Destan adında atım vardı; atıma bir yular lazım oldu eşimden bu yuları yapmasını istedim, yaptık çok da güzel oldu. Bizim serüvenimiz bir yularla başladı. Yularını yaptık ondan sonra başlık, koşum ve dizginlerini de yaptık. Kesimlerini ve kaba işlerini ben yapıyorum. Eşim dikiyor, dikim işi de bittikten sonra beraber montajını yapıyoruz çok güzel bir üretim meydana çıkıyor. Benim en büyük destekçim, eşim, eşimin en büyük destekçisi de benim ”dedi.
Depremin yaralarının sarıldığı Amik Ovası’nda bereketli fıstık hasadı
05 Kasım 2024 Salı - 09:26 Depremin yaralarının sarıldığı Amik Ovası’nda bereketli fıstık hasadı Hatay’ın Antakya ilçesinde 20 dönümlük tarlasına ilk defa yer fıstığı eken Ali Fakıoğlu, 750 TL ile 1000 TL arasında yevmiyelere işçi bulamayınca yardımına komşuları yetişti ve hasat imece usulü yapıldı. Tarladan 60 TL’den çıkan yer fıstığı market raflarında 90 ila 120 TL’den arasında alıcı buluyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarının sarıldığı Türkiye’nin önemli tarım şehirlerinden biri olan Hatay’da yer fıstığı hasadı başladı. Antakya ilçesi Arpahan Mahallesi’nde çiftçilik yapan Ali Fakıoğlu, ilk defa ekim yaptığı 20 dönümlük tarlasında yer fıstığı hasadı yapıyor. Hasadını yaptığını yer fıstığının tarladan 60 TL’den satıldığını söyleyen Fakıoğlu, tarladan market raflarına giden yer fıstığı 90 ila 120 TL arasında alıcı buluyor. İşçi bulma sıkıntısı yaşayan Fakıoğlu, 750 TL ile 1000 TL arasındaki fiyatlara işçi bulamayınca yardımına komşuları yetişti ve imece usulü hasada yardım ettiler. “Normalde işçi yevmiyeleri 750 ile 1000 TL arasında değişiyor, bu fiyatlara işçi bulamadığımız için eş, dost akraba gelerek bu şekilde hasat yapıyoruz” 20 dönümlük tarlada yer fıstığı hasadı yapan Ali Fakıoğlu, “20 dönümlük tarım arazisinde fıstık ekimi yaptık. Geçen hafta hesabına başladık. Normali nisan ayında ekilmesi gerekirken biz daha önce buğday ektiğimiz için buğday hasadından sonra ektik. Fıstık ekiminde bu yıl ilk deneyimim oldu ama buna rağmen çok güzel ismi kimyasal madde kullanmadan yetiştirdiğimiz ilk ürün. Normalde işçi yevmiyeleri 750 ile 1000 TL arasında değişiyor, bu fiyatları işçi bulamadığımız için eş dost akraba gelerek bu şekilde yapıyor. Tarla fiyatı 50 ile 60 TL arasında değişirken market raflarında ise 90 ile 120 TL arasında değişiyor” dedi. “İmece usulü ile tarla sahibine yardımcı olmaya çalışıyoruz” Tarlada imece usulü olarak yer fıstığı topladıklarını belirten Süheyla Özkurt, “Burada fıstık topluyoruz ve ücret almıyoruz. Burada bir kültürü yaşatmaya çalışıyoruz. İmece usulü ile tarla sahibine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Zamanı geldiğinde de onlar da gelip bana yardım ediyorlar. Yer fıstığın fiyatı 1000 ile 1200 TL arasında değişiyor ama 750 TL veren de var. Bu kadar paralar verilmesine rağmen işçi bulunamıyor. Bu yüzden tarla sahibi de bizden rica etti ve aramızda bir grup oluşturduk. Bu grup şeklinde gerekirse fıstık ya da zeytin hasadını birlikte yapıyoruz” şeklinde konuştu. “İşçilerin yevmiyeleri 750 TL ile 1200 TL arasında olurken bile işçi bulamıyoruz” Bu yıl ilk defa ektikleri yer fıstığından güzel verim beklediklerini dile getiren Yusuf Fakıoğlu, “Bu yıl ilk yılımızda fıstık ekimi yaptık. Şimdi hasadını yapıp toplamaya çalışıyoruz. Fıstığım İyi fena değil. Tek sıkıntımız işçi bulamıyoruz. Tarladaki ürünlerimizi akraba eş dost kişilerle birlikte topluyoruz. Normal işçilerin yevmiyeleri 750 TL ile 1200 TL arasında değişirken bu paralara bile eleman bulamıyoruz. İşçi sıkıntısı çekiyoruz” ifadelerini kullandı. (RMZ-VK-
Depremde vefat eden kızının ismini iş yerinde yaşatan depremzede annenin zorlu mesaisi
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:17 Depremde vefat eden kızının ismini iş yerinde yaşatan depremzede annenin zorlu mesaisi Hatay’da depremde 13 yaşındaki kızını kaybeden Nurgül Karakurt, 6 yıl önce eşinden öğrenerek başladığı klima ustalığından hem para kazanıyor hem de iş yerinde kızının ismini yaşatıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde en fazla yıkımın yaşandığı Hatay’da 25 bine yakın insan hayatını kaybetmiş binlerce bina yerle bir olmuştu. Depreme İskenderun ilçesi Çay Mahallesi’nde yakalanan ve enkazdan 8 saat sonra çıkarılan 13 yaşındaki Hilal Ecrin Türkkan da asrın felaketinde hayatını kaybetti. Deprem sonrası uzun bir süre evladının acısını yaşayan anne Nurgül Karakurt, şimdiyse depremde ölen kızı Hilal Ecrin ve diğer 2 evladının ismiyle açtığı iş yerinde parasını kazanarak yaşam mücadelesini sürdürüyor. 2018 yılında kocasından öğrenerek başladığı klima ustalığında kendini geliştiren Karakurt, zorlu şartlara rağmen yılların ustalarını geride bırakmış durumda. “Mecburen işin ucundan tutmam gerekiyordu o gün kendisiyle işe başladım ondan sonra da zaten bir daha bırakmadım” Depremde kızını kaybeden ve evladının ismini iş yerinde yaşatan 33 yaşındaki anne Nurgül Karakurt, “Kızım Hilal Ecrin Türkkan depreme Çay Mahallesi’nde yakalandı, 13 yaşındaydı. O gece ben hastanede yoğun bakımda olan annemin yanındaydım ve kızım yanımda değildi. Kızımı, Çay Mahallesi’ndeki evimizin enkazından sekiz saat sonra kendi çabalarımızla çıkarttık, çıkarttığımızda vefat etti. Dükkanımızın ismi ben önce Hilal olsun diye düşünürken, sonra diğer iki çocuğuma haksızlık olur düşüncesiyle üç çocuğumuzun da ismini yaşatmak amacıyla HKR teknik olarak belirledik. Eşim büyük bir iş almış ama personelimiz işe gelmediğinden dolayı eşim işi iptal edecekti. Ben de iptal etmemesini söyledim ve kendisine yardım ettim. Mecburen işin ucundan tutmam gerekiyordu o gün kendisiyle işe başladım ondan sonra da zaten bir daha bırakmadım” dedi. “İskenderun’da ve Hatay’da klima üstüne tek belgeli olan kadın tekniker benim” Eşiyle birlikte 2018 yılından beridir beraber çalıştığını dile getiren Karakurt, “Sürekli personel sıkıntısı yaşadığımız için eşime de dedim ki bu işi bana öğretirsen bundan sonra beraber yaparız, işimiz olur hem de beraber yürür gideriz. 2018 Eylül ayından beri yani yaklaşık bir 6-7 yıldır yapıyorum. O günden sonra dediğim gibi işe başladık bir daha da bırakmadık. Hatay’da kadın klima teknikeri olarak sahada olan sadece ben varım. Ben bu işi yaparım ve yaptım. Depremden önce bir depomuz vardı komple yıkıldı, evimiz, iş yerimiz ve her şeyimiz gitti. Depremden sonra sıfırdan tekrardan başladık. İskenderun’da ve Hatay’da tek klima üstüne usta öğreticiliği ve tesisat teknolojisi üzerine tek belgeli olan kadın tekniker benim” şeklinde konuştu.
Otuz hayvanını telef eden sansarı, 20 gün süren sabırla yakalasa da bir gece elinde tutamadı
03 Kasım 2024 Pazar - 09:21 Otuz hayvanını telef eden sansarı, 20 gün süren sabırla yakalasa da bir gece elinde tutamadı Hatay’ın Antakya ilçesinde 30 tavuğunu telef sansarı kurduğu tuzakla 20 günde yakalamayı başaran Hikmet Karaoğlan, kafese koyduğu sansarı bir gecede elinden kaçırdı. Kıyamadığı için sansarı öldüremediğini söyleyen Karaoğlan, “Ortalama bu çevrede 8 ila 10 sansar var, mahalleli olarak biz de onların peşindeyiz” dedi. Antakya ilçesi Aydınlıkevler Mahallesi’nde yaşayan Hikmet Karaoğlan, deprem sonrası Habibi Neccar Dağının eteklerine yakın olan müstakil evde yaşamaya başladı. Depremde evi yıkılan Karaoğlan, dağa yakın yerde olan evinde kümeslerindeki hayvanlarına bakarak zaman geçiriyor. Kümesindeki hayvanların her geçen gün tek tek telef olduğunu fark eden Karaoğlan, tavuklarını ve horozlarını sansarın telef ettiğini anladı. Durum üzerine tuzak kuran ve 20 gün süren operasyonla sansarı yakalamayı başaran Karaoğlan, hayvanı çelik tellerle kaplı kafesin içerisine hapsetti. Doğa Koruma ve Milli Parklar ekiplerine hayvanı teslim etmek için bir gün bekleyen Karaoğlan, sabah kümese gittiğindeyse sansarın telleri parçalayarak kaçtığını fark etti. Sansarı elinden kaçıran Karaoğlan, 30 hayvanını telef eden sansarı yakalamak için mahalle olarak nöbette olduklarını söyledi. “Sansar bizim tavukları öldürdü ama biz ona kıyamadık öldürmedik” 30’a yakın tavuğunu ve horozunu yiyen sansarı kurduğu yakalayan ve ardından elinden kaçıran Hikmet Karaoğlan, “Sansarlar, 15 aydır bizim tavukları telef ediyor. Biz de sansar için dün gece bir kafes hazırladık. 20 günlük süren bir operasyonda sansarı yakaladık. Sansar bizim tavukları öldürdü ama biz ona kıyamadık öldürmedik. Dün akşam kafesteydi, kafesin içine yumurta da koyduk. Sabah uyandığımızda kafese baktık sansar, kafesteki tellere parçalamış kaçmış. Sansar ismi gibi; akıllı, uyanık ve sinsi bir hayvanmış. Sansar şu ana kadar 30 tavuğumuzu öldürdü. Her akşam arkamdaki kümese ve aşağıdaki kümese geliyorlar. Her akşam bir sansar operasyonu var. Ortalama bu çevrede 8 ila 10 sansar var, mahalleli olarak biz de onların peşindeyiz. Onları öldürmeyeceğiz ve kıyamıyoruz. Onlara tuzak kurup akşam nöbette bekliyoruz. Sansarlar arasında davamız var. Ailem çok üzgün tavuklarımız vardı artık yoklar. Sansar bizi mağdur etti. Sansarı bir dahaki tuzakta yakalayıp sonra doğa korumaya bırakacağız” ifadelerini kullandı.