GÜNDEM - 07 Ocak 2025 Salı 08:38

Amatör balıkçı bir metrelik iki dev balığı oltayla tek seferde yakaladı

A
A
A
Amatör balıkçı bir metrelik iki dev balığı oltayla tek seferde yakaladı

Hatay’da İskenderun Körfezi’nde amatör balıkçı Volkan Suğurtin, 1 metre uzunluğunda ve toplam 50 kilogram ağırlığında iki balığı tek seferde aynı oltayla 1 buçuk saatte yakalamayı başardı.


Arsuz ilçesinden balık avlamak için İskenderun Körfezi’ne açılan amatör balıkçı Volkan Suğurtin’in oltası iki balığa takıldı. Uzun uğraşlar sonrası yaklaşık 1 buçuk saat süren mücadeleyle bota çekmeyi başardığı yaklaşık 1 metre boya ve toplam 50 kilo ağırlığa sahip balığı gören Suğurtin, şaşkınlık yaşadı. Sosyal medyada paylaşılan balıkların görüntüleri, görenlerin ilgisini çekti.



"İlk defa bir oltaya iki büyük balık vurdu, iki balık toplam 50 kilogram"


Balığı yakalama anını ve yaşadığı şaşkınlığı anlatan 37 yaşındaki Volkan Suğurtin, "Balığı Arsuz tarafında Ömer Aydın’la beraber yakaladık. Mesai saatlerinden sonra boş vakitlerimizde amatör balıkçılık yapıyoruz. Balık avlamak için her zaman canlı yem kullanıyoruz ve herkese tavsiye ederiz. Canlı yem kullanarak ve balıkların vuruş saatlerini ayarlayarak bilinçli avcılık yapıyoruz ve herkesin tutabileceği balıklar. Yakaladığımız balığın cinsi Akya. İlk defa bir oltaya iki büyük balık vurdu iki balık toplam 50 kilogram. Oltaya takılan balıklar sanki çiftmiş gibiydi. Balığı almamız yaklaşık bir buçuk saati buldu ve sonrasında video çektik. Tuttuğumuz balığın heyecanını, onun adrenalinini yaşamak çok büyük bir zevkti. İnşallah ilerleyen zamanlarda da aynısını yakalamayı ümit ediyoruz" ifadelerini kullandı.



Amatör balıkçı bir metrelik iki dev balığı oltayla tek seferde yakaladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Zorla bindirildiği araçta tecavüze uğrayan kadın yaşadıklarını anlattı Ankara’da tanımadığı 2 kişi tarafından zorla araca bindirilen kadın, tecavüze uğradığını ve öldürülmek istendiğini iddia etti. Olay, 5 Ocak’ta sabah saat 04.00 sıralarında Yenimahalle’nin Demetevler Mahallesi’nde meydana geldi. İddialara göre, araç içerisinde arkadaşlarıyla tartışan M.T. (24) isimli kadının sesini duyan M.A. ve H.G. adında iki erkek otomobilin yanına geldi. Uyuşturucu etkisi altında oldukları ileri sürülen M.A. ve H.G., aracın kapısını açarak M.T.’yi zorla indirmeye çalıştı. Arkadaşlarının duruma müdahale etmesiyle kurtulan genç kadın, daha sonra taksiye binerek bölgeden ayrıldı. Arkadaşıyla yaşadığı tartışmadan dolayı pişman olan M.T., geri dönerek özür dilemek istedi. Gittiği yerde arkadaşlarını bulamayan genç kadın, kendisine saldırmaya çalışan M.A. ve H.G. ile karşılaştı. Saldırganlar, M.T.’yi kavga ettiği arkadaşının kendisini otomobilde beklediğini söyleyerek alıkoydu. Sürüklenerek zorla araca bindirilen M.T., darp edildikten sonra ıssız bir araziye götürüldü. Kendisini alıkoyan saldırganlardan birisinin tecavüzüne uğrayan kadın, daha sonra araçtan indirilerek tekrar darp edildi. Olayın ardından şikayetçi olan M.T.’nin beyanı üzerine şüpheli M.A. ve H.G. yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin ifadelerinde tecavüz olayını reddettikleri ve M.T.’nin rızası olduğunu iddia ettiklerini belirttikleri öğrenildi. “Boğazımı sıktı ve tecavüz etti” Yaşadığı korku dolu olayı anlatan genç kadın, saldırganların en ağır cezayla yargılanmasını istedi. Öldürülmek istendiğini ileri süren M.T., olayın ardından ruh sağlığının bozulduğunu söyledi. Saldırganlara direnmeye çalıştığını belirten M.T., “İş arkadaşımla buluştum. Bir süre vakit geçirdikten sonra bir konu hakkında tartışmaya başladık. O sırada araçtaydık. Kavga ettiğimizi gören iki kişi otomobilin kapısını açarak beni indirmeye çalıştı. Yanımdaki kişiler duruma engel olmaya çalıştı. O kişileri uzaklaştırdıktan sonra iş arkadaşım beni taksiye bindirerek göndermeye çalıştı. Bir süre sonra iş arkadaşıma yaptığımın yanlış olduğunu anladım, pişman oldum ve geri döndüm. Bana saldırmaya çalışan iki kişi hala oradaydı. Bana, ‘Ablan arabada’ dediler. Kolumdan tutup zorla arabaya bindirdiler. O esnada anksiyete rahatsızlığım başladı ve bilinç kaybı yaşadım. Arabada tanıdığım kimsenin olmadığını fark ettim. Birkaç dakika sonra beni alıkoyanlardan birisi saldırmaya başladı. Beni darp etti. Kapıyı açıp kendimi araçtan atmak istedim. Beni tekrar içeriye sürükleyip kapıları kilitlediler. Saldırgan üzerime çıktı. Boğazımı sıktı ve tecavüz etti. O sırada nefes alamadım. Beni öldürmeye çalıştı” ifadelerini kullandı. Öldürülmek istendiğini ileri süren M.T., “Tarla gibi bir yerde beni indirdiler ve öldürmek istediler. Beni boğmaya çalıştığı sırada telefonum çaldı. Bir şekilde açmayı başardım. Telefonumu açtığımı gören saldırgan korktu ve paniklemeye başladı. Beni o halde bırakarak kaçtı. O şekilde kurtulabildim ve olay yerinden kaçtım” dedi. “Bunu yapanların en ağır cezayı almasını istiyorum” Ruh sağlının kötü durumda olduğunu söyleyen M.T., “Çok kötü hissediyorum. Psikolojim hiç iyi değil. Konuşacak durumda bile değilim. Bunu yapanların en ağır cezayı almasını istiyorum. Sürekli aklıma geliyor o anlar, uyuyamıyorum” diye konuştu.
İstanbul Osman Hamdi Bey’in ünlü tablosu ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’nin iki versiyonu Taksim’de sergileniyor Osman Hamdi Bey’in ünlü tablosu ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’nin 1906 versiyonu Pera Müzesi’nde sergilenirken, 1907 versiyonu ise Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde ziyaretçilere sunuluyor. Küçük farklılıklar bulunan iki tabloya da sevenleri yoğun ilgi gösteriyor. Taksim’deki Pera Müzesi’nde Osman Hamdi Bey’in ünlü tablosu ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’nin 1906 versiyonu sergilenirken, 1907 versiyonu ise Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde ziyaretçilere sunuluyor. Osman Hamdi Bey’in aynı konuda birbirine yakın iki versiyon çalıştığı ve Kaplumbağa Terbiyecisi olarak tanınan, sanatçınınsa ‘Kaplumbağalı Adam’ olarak adlandırdığı 1907 tarihli eserde, bir önceki yıl yapılmış olan diğer tablodaki 5 kaplumbağadan farklı olarak 6 kaplumbağa yer alıyor. Bir diğer farklılık ise 1907 versiyonunda Çelebi Sultan Mehmed’in yaptırdığı Bursa Yeşil Camii’nin bir odası olduğu anlaşılan mekandaki sivri kemerli alınlığa benzeyen çinilerde "Kalplerin şifası, sevgiliyle (Hazreti Muhammed) kavuşmaktır" anlamındaki "Şifâü’l-kulüb likaü’l mahbub" hattı görülüyor. Hemen yanındaki diğer tabloda ise "Muhammed" yazılı levha bulunuyor. Niş içindeki beyaz üzerine yeşil akıtmalı Çanakkale testi yine yeni versiyonunda görülüyor. Osman Hamdi Bey’in alışılmış yaklaşımıyla kendisini model olarak kullandığı, bol kırmızı giysisi kemerle toplanmış, tülbentle sarılmış külahlı, sırtında vurmalı bir çalgı olan nakkare asılı derviş figürü, bir diğer müzik aleti olan neyi kavrayan elini arkasında tutarak yerde yeşilliklerle beslenen kaplumbağalara hafifçe eğilimi sergileniyor. Küçük farklılıklar bulunan iki tabloya da sevenleri yoğun ilgi gösteriyor. “Osman Hamdi Bey’in 1906 yılında yaptığı eser” Pera Müzesi oryantalist resim koleksiyonu küratörü Barış Kıbrıs, “Pera Müzesi’nin 2. katında Sevgi ve Erdoğan Gönül Galerisi’nde Osman Hamdi Bey sergisindeyiz. Kaplumbağa Terbiyecisi resminin önünde bulunuyoruz. Osman Hamdi Bey’in 1906 yılında yaptığı ve Fransa’da gerçekleşen salon sergisine gönderdiği bir eser. Bu eserin eksizlerini yaptığını biliyoruz. Bazı fotoğraflar da görünüyor. Bu figürü farklı kompozisyonlarda denemiş. Daha sonra sergiye göndermek için büyük boyutlu bir kompozisyona dönüştürmüş. 1 yıl sonra daha küçük boyutlu bir versiyonunu daha yapmış. Çok ufak tefek farklılıklar var. Bu resmin ismi neredeyse yapıldığı tarihten itibaren ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ olmuştur. Halbuki sergide Fransızca ‘Kaplumbağalı Adam’ olarak yer alıyor. İngilizcesinde de sadece ‘Kaplumbağalar’ olarak biliniyor. Figürün durduğu mekan Bursa Yeşil Camii’nin bir üst katında bulunan odasıdır. Bir derviş figürü görüyoruz. Hangi tarikata da mensup olduğu belli değil. Bu konulara çok aşina olmayan bir izleyici kitlesi düşünülerek yapılmıştır. Osman Hamdi Bey’in pek çok resminde olduğu gibi. Kaplumbağaları besleyen bir derviş görüyoruz. İki tane çalgı var. Biri sırtında asılı duran nakkare dediğimiz vurmalı çalgıdır. Ellerinde bir de ney tutuyor. Kaplumbağalar yerdeki yeşillikleri yiyorlar. Bu resmin fikri nereden gelmiş olabilir diye bir görüş var. 37 yıl öncesinde Bağdat’tayken babasına yazdığı bir mektup var. Babasına diyor ki; ‘yolladığın dergiyi aldım’. Bu Fransızca bir dergi ve içinde bir makalede Koreli kaplumbağa terbiyecilerinden bahsediliyor. Bunun bir gravürü de var. Gravürde adam küçük bir davul çalıyor. Kaplumbağalar birbirlerinin üzerine oradan da bir masaya tırmanıyorlar. Bu bir fikir vermiş olabilir mi? Fakat burada öyle bir aktivite görmüyoruz. Kaplumbağalar yerdeki yeşillikleri yemekle meşguller” dedi. “Kompozisyon olarak aynı olan bir resim daha var” Tabloda düşünceli ifadeyle kaplumbağaları izleyen bir derviş figürünün bulunduğunu söyleyen Kıbrıs, “Derviş figürünü biraz açmak lazım. Osman Hamdi Bey çoğu zaman resimlerinde erkek figürü model olarak kendisini kullanmıştır. Arkadaşı Pascal Sebah’ın çektiği fotoğraflardan yararlanmıştır. Farklı giysiler içindeki fotoğraflar bunlar. Osman Hamdi Bey’in sanat yaşamında iki kaynağın yani Osmanlı mimarisi ve Osmanlı giysilerinin özellikle oryantalist resimlerinde kullanıldığını biliyoruz. Burada da derleme bir derviş giysisi söz konusu” ifadelerini kullandı. “Sırt sırta sergileniyorlar” Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi Müdürü Canan Atlığ, “Müzemizdeki Osman Hamdi Bey’e ait Kaplumbağa Terbiyecisi, namı diğer Kaplumbağalı Adam, 1907 yılında yapılmış olan ikinci versiyondur. Birinci versiyonu 1906 yılında yapılmış ve şimdi Pera Müzesi’nde; yani sırt sırta sergileniyorlar. Burada bulunan 1907 yapımlı Kaplumbağa Terbiyecisi’ndeki farklılıkların biri, kaplumbağa sayısı. Pera Müzesi’ndeki resimde 5 kaplumbağa bulunurken, bu eserde 6 tane kaplumbağa var. Aynı zamanda bir tane Çanakkale su testisi eklenmiştir. Pencerenin üstünde yer alan çini kaplama Pera Müzesi’ndekinde daha açıkken, bizimkinde daha kapalı bir şekilde görünüyor. Oradan giren ışığın da bir farklılığı var. Boyut olarak bizim eserimiz çok daha küçük. Bu da aslında oryantalist sanatçıların çalıştıkları ikinci versiyonlarda çok olağan bir durum. Bazen daha büyütür, bazen de daha küçültür. Aynı zamanda sağ üst köşede Münir Paşa’ya bir ithaf var. Osman Hamdi Bey’in imzasının yanında bulunuyor. Türkçe çeviri olarak ‘Münir Paşa’ya muhabbetle yadigar’ yazıyor. İlaveten, bu eserde Hazreti Muhammed levhası eklenmiş. Çünkü üstte bulunan çinide ‘Kalplerin şifası, sevgiliyle (Hazreti Muhammed) kavuşmaktır’ yazıyor” şeklinde konuştu. "Doğu ve Batı’yı birleştiren bir Osmanlı aydını" Osman Hamdi Bey’in tarihte önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Atlığ, “Hem ressam hem de bir Osmanlı aydını olarak oryantalist ressamlar düşünüldüğünde Batı ve Doğu’nun etkileşimi pek çok evrensel imgelemde görülüyor. Osman Hamdi Bey’in hem Fransa’da görmüş olduğu eğitim, oradaki oryantalizm ve üsluplar, aynı zamanda Doğu’daki Japon karikatürlerinde de görülen kaplumbağa terbiyecisi imgelemi burada görülüyor. Doğu ve Batı’yı birleştiren ve Doğu’nun içinden çıkmış biricik bir oryantalist diyebiliriz” diye konuştu.
Erzincan Kış aylarında zencefil ile direnci artırın Kış aylarında soğuk havalara karşı vatandaşlara zencefil tüketmeleri öneriliyor. Soğuk havalarda tüketilmesi önerilen zencefil, genelde limon, zerdeçal, bal ve tarçın gibi malzemelerle karıştırılıyor. Bunun yanı sıra kış çaylarında da tercih edilen zencefil, düzenli kullanıldığında vücudun direncini arttırıyor. Özellikle sabahları kalkmakta zorlananlara ve gündüz çok üşüyenlerin zencefil kullanması tavsiye ediliyor. Toz, taze ve kuru baharat olmak üzere 3 şekilde tüketilen zencefilin faydalarından bahseden aktarlar, “Zencefilin üst solunum yolu enfeksiyonunda faydalı olduğu biliniyor. Mide bulantısı ve boğaz ağrısı gibi birçok durumda etkili sonuçlar verdiği için ilaç kullanmak istemeyenler zencefil tüketiyor. Bunun yanı sıra metabolizmayı hızlandırdığı için kilo verme ve yağ yakımında da etkili. Toz zencefil zerdeçalla karıştırıldıktan sonra bal, karanfil ve tarçın eklenerek yenildiğinde öksürük, bronşit, nefes darlığı, farenjit, koah gibi hastalıklara da iyi gelir. Ağızdan giren mikrobu kırar. Grip, nezle olmayı engeller. Vücut direncini arttırdığı için kışın vücudu ısıtır. Sıcaklık verir” ifadelerini kullandı. Kış mevsimine geçiş aylarında insanların sert hava değişiminden etkilendiğini kaydeden aktarlar, vatandaşların aktarlara ilgisinin arttığını, alternatif tıpın ön plana çıktığını ve bu dönemde vatandaşların genellikle ıhlamur, kış çayı, tarçın ve zencefil gibi ürünler aldığını ifade ederek, “İnsanlarda yanlış bilinen bir algı var. Genellikle kış çayının grip olduktan sonra içildiği düşünülür ama tam tersi. Kış çayı vücudun bağışıklığını ve direncini kuvvetlendirmek için tüketilmesi gereken bir içecektir” dedi.