DÜNYA - 26 Aralık 2024 Perşembe 16:48 | Son Güncelleme : 26 Aralık 2024 Perşembe 16:51

Kazakistan'da düşen yolcu uçağının "Rus hava savunma sistemi tarafından düşürüldüğü" iddiası

A
A
A

Kazakistan'da düşen Azerbaycan Hava Yolları'na ait yolcu uçağının Rus hava savunma sistemi tarafından düşürüldüğü iddia edildi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise yaptığı açıklamada, “Soruşturma tamamlanana kadar beklememiz gerekiyor" dedi.

Kazakistan'da 38 kişinin hayatını kaybettiği uçak kazasına ilişkin başlatılan soruşturma sürerken, uçağın düşme nedenine ilişkin dikkat çeken bir iddia ortaya atıldı. ABD merkezli Wall Street Journal gazetesi haberinde Bakü-Grozni seferini yapan uçağın kuyruk bölümündeki deliklere bakıldığında Rusya'ya bağlı Çeçenistan üzerinde “Rus hava savunma sistemi tarafından vurulmuş olabileceğini” öne sürdü. Habere göre İngiltere merkezli bağımsız havacılık güvenlik firması Osprey Flight Solutions, uçağın "muhtemelen Rus hava savunma sistemi tarafından düşürüldüğünü" belirtti. Firmanın istihbarat görevlisi Matt Borie, "Enkazın videosu ve Rusya'nın güneybatısındaki hava sahasında güvenlik durumu göz önüne alındığında şartlar, uçağın uçaksavar ateşiyle vurulmuş olma ihtimalini gösteriyor" dedi.

“Uçağın Rusya'daki hiçbir havalimanına inişine izin verilmedi”

Euronews haber kanalı ise özel haberinde Azerbaycan hükümet kaynaklarının, uçağın Rus yapımı karadan havaya füze nedeniyle düştüğünü doğruladığını ifade etti. Haberde, "Kaynaklara göre, füze Grozni üzerinde insansız hava araçlarının uçuş faaliyeti sırasında 8432 sefer sayılı uçuşa ateşlendi ve uçağın hemen yanında patlayan şarapnel, yolculara ve kabin ekibine isabet etti" ifadeleri kullanıldı. Hükümet kaynakları, pilotların acil iniş taleplerine rağmen hasarlı uçağın Rusya'daki hiçbir havalimanına inmesine izin verilmediğini ve Hazar Denizi üzerinden Kazakistan'ın Aktau kentine doğru uçmasının emredildiğini aktardı.

"Pantsir-S hava savunma sistemi tarafından vuruldu"

Azerbaycan'da yayın yapan AnewZ kanalı da Azerbaycan hükümet kaynaklarına dayandırdığı özel haberinde soruşturmanın ön sonuçlarına göre Bakü-Grozni seferini yapan Azerbaycan Hava Yolları'na ait uçağın, Grozni kentine yaklaştığı sırada Rus Pantsir-S hava savunma sistemi tarafından vurulduğunun belirlendiğini aktardı. Haberde, "Ayrıca, Rus tarafının elektronik harp sistemlerini kullanması sonucu Azerbaycan uçağının haberleşme sistemi tamamen felç oldu. Uçak, Rus hava sahasında radardan kayboldu ve sadece Hazar Denizi bölgesinde tekrar çalışır hale geldi. Rus kaynaklarına göre Çeçenistan toprakları üzerindeki uçuş sırasında Rus hava savunma kuvvetleri, Ukrayna İHA'larını düşürmeye çalışıyordu. Çeçenistan Güvenlik Konseyi Başkanı Khamzat Kadırov, 25 Aralık sabahı Grozni'ye bir İHA saldırısının gerçekleştiğini doğrulayarak herhangi bir can kaybı veya hasar olmadığını belirtti. Böyle bir durumda Rus tarafı hava sahasını sivil uçaklara kapatmak zorunda kaldı, ancak bu yapılmadı. Bilindiği üzere Grozni'deki havalimanı uçağın inişine izin vermedi. Ayrıca uçağın Mahaçkale ve Mineralnye Vody havaalanlarına da inmesine izin verilmedi. Hava savunma sistemi ve elektronik harp sistemlerinin müdahalesine maruz kalan uçağın mürettebatına Kazakistan'ın Aktau şehrine inmeleri önerildi. Muhtemelen bu önerinin tek bir amacı vardı: Uçağın Hazar Denizi'ne düşmesi durumunda tüm tanıklar ölecek ve uçak batacaktı" ifadeleri kullanıldı.

Ukraynalı üst düzey yetkili de Rusya'yı suçladı

Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Başkanı Andriy Kovalenko da kazaya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, olaydan Rusya'yı sorumlu tuttu. Kovalenko, “Bakü'den Grozni'ye uçan Azerbaycan Hava Yolları'na ait Embraer 190 tipi uçak, Rus hava savunma sistemi tarafından düşürüldü. Uçağın arka kısımlarındaki delikler de dahil olmak üzere bu durumun üzerinin kapatılması için çaba gösterilecektir. Uçuş sırasında uçağın içinden çekilen görüntülerde delinmiş can yelekleri ve diğer hasarlar görülüyor. Rusya'nın Grozni üzerindeki hava sahasını kapatması gerekiyordu, ancak bunu yapmadı. Uçak Ruslar tarafından hasara uğratıldı ve can kurtarma amacıyla acilen Grozni'ye indirilmek yerine Kazakistan'a gönderildi. Tek kelimeyle Rusya” ifadelerini kullandı.

Kremlin: “Soruşturmanın sonucunu beklemeliyiz”

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise iddialar üzerine yaptığı açıklamada, “Soruşturmanın sonuçlarından önce herhangi bir hipotez ortaya atmak yanlış olur. Elbette bunu yapmayacağız. Kimse yapmamalı. Soruşturma tamamlanana kadar beklememiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.

“Tüm bilgiler kamuoyuna açıklanacak”

Kazakistan Senatosu Başkanı Aşimbayev Maulen de yaptığı açıklamada, uçağın düşme nedeninin henüz bilinmediğini vurguladı. Maulen, “Bu ülkelerin hiçbiri -Azerbaycan, Rusya veya Kazakistan- bilgi gizlemekle ilgilenmiyor. Tüm bilgiler kamuoyuna açıklanacak" dedi.

Ne olmuştu?

Azerbaycan'ın başkenti Bakü'den Rusya'ya bağlı Çeçenistan'ın Grozni kentine gitmek üzere havalanan Azerbaycan Hava Yolları'na ait "Embraer 190" tipi yolcu uçağı, Kazakistan'ın Aktau kenti yakınlarında düşmüştü. Hava yolu şirketinin açıklamasına göre uçağın sis nedeniyle rotası değiştirilmişti. Uçak, yaklaşık 450 kilometre doğudaki Aktau Havalimanına yönlendirilmişti. Rusya Federal Hava Taşımacılığı Ajansı (Rosaviatsia), uçağın bir kuş sürüsüne çarpmış olabileceğini öne sürmüştü. Uçakta 5'i mürettebat 62'si yolcu olmak üzere toplam 67 kişi bulunuyordu. Yolculardan 37'sinin Azerbaycan, 6'sının Kazakistan, 3'ünün Kırgızistan ve 16'sının Rusya vatandaşı olduğu açıklanmıştı. Faciada 38 kişi hayatını kaybederken, 29 kişi ise kurtarılmıştı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Osmanlı Salnamelerinde 98 yıl önce Trabzon için petrol müjdesi Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TTSO) kütüphanesinde yer alan 1926 tarihli Osmanlıca kaleme alınan Türk Ticaret Salnamesinde şehir merkezindeki iki dereden denize petrol sızdığı ve o dönemde bu nedenle balık ölümlerinin yaşandığı anlatılıyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Araştırmacı-Yazar Mustafa Yazıcı, Doğu Karadeniz’de Trabzon’un Sürmene ilçesi açıkları ile Rize’nin Çayeli ilçesi açıklarında deniz sahasında petrolün bulunduğunun yıllardır konuşulduğunu ancak ilk kez karada petrol izlerinin bulunduğu ile ilgili tarihi vesikalara ulaştıklarını söyledi. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nın kütüphanesinde bulunan 1926 tarihli Osmanlıca Türk Ticaret Salnamesi isimli eseri geçtiğimiz yıllarda Osmanlıca’dan Türkçe’ye tercüme ettiğini ifade eden Mustafa Yazıcı, tarihi belgelerde Trabzon’un Zağnos ve Kemerkaya bölgelerinde yer alan derelerden denize petrol sızıntılarının olduğunun belirtildiğini ve bu nedenle balık ölümlerinin yaşandığının anlatıldığını kaydetti. Doğu Karadeniz’de karada petrol izleri bulunduğunun tarihi vesikalarda yer aldığına dikkat çeken Yazıcı "Bu konu bugüne kadar hiç ele alınmadı. Bu belgenin bulunduğu kitap Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’ndadır. O kitapta 2.5 sayfalık 1926 tarihinde İstanbul Ticaret Odası’na yazılan rapor var. Osmanlı yazılan raporda 15 satırlık petrol bölümü var. 2000’li yılların başında o kitabı fark ettim. O kitapta Atatürk döneminde illerden yazılan raporlar var. O kitabı benden tercüme yapılmasını istediler. Sayfalara baktığımda ’Trabzon madence Türkiye’nin en zengin şehri’ diyor. Her yerinde maden suyu vardır. Petrol iki yerden Zağnos ve Kemerkaya’daki iki dereden sızıntı yapar. Oradaki balıkları öldürür diyordu. 25-30 sene önce tercüme ettiğimde ben belirtilen iki noktadaki yaşlılara kitaptan bahsederek petrol kokusu olup olmadığını sordum. Genellikle yazları Ağustos aylarında bir koku duyduklarını söylediler. Osmanlıca belgede Trabzon’daki petrolün karadan denize sızdığı yazıyor. Böyle bir sızıntı 1926 yılında haber verilmiş. Bu konuyu kimse ele almadı. Şuan zaten petrol sızıntısının olduğu belirtilen derelerin üstü kapatılmış durumda" dedi.
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ta 250 yıllık tarihi yapı yeniden turizme kazandırılıyor Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, “210 Milyon TL’lik yatırımla bu tarihi yapıyı aslına uygun bir şekilde yeniden inşa ediyoruz. 12 aylık bir iş takvimi var. Proje kapsamında yapı aslına uygun şekilde yeniden inşa edilecek ve çevre düzenlemeleri yapılacak. Çalışmalarımız tamamlandığında bu mekan, kütüphane ve müze olarak kullanılacak. Şehrimize hayırlı olsun” dedi. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, şehrin önemli kültürel miraslarından biri olan Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi’ni ziyaret ederek restorasyon çalışmalarını yerinde inceledi. Restorasyon sürecinin tüm detayları hakkında bilgi almak amacıyla gerçekleştirilen inceleme sırasında Başkan Görgel, yüklenici firma yetkilileriyle bir araya geldi. Çalışmaların geldiği son durumu yerinde değerlendiren Başkan Görgel, yapılan işlerin planlanan takvime uygun bir şekilde ilerlediğini belirtti. Ziyaretin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Başkan Görgel, Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi’nin Kahramanmaraş için taşıdığı öneme vurgu yaptı. Görgel, müzenin yalnızca bir edebiyat mirası değil, aynı zamanda şehrin kültürel kimliğini yansıtan bir sembol olduğunun altını çizerek, “Dulkadiroğlu ilçemizde bulunan ve 250 yıllık tarihe sahip Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzemiz, 6 Şubat depremlerinde ağır hasar aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığımızla yürüttüğümüz proje kapsamında binamızın restorasyonunu gerçekleştiriyoruz. 210 Milyon TL’lik yatırımla bu tarihi yapıyı aslına uygun bir şekilde yeniden inşa ediyoruz. Ekipler çok hızlı bir çalışma yürütüyor. 12 aylık bir iş takvimi var” diye konuştu. Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi’nin önemli bir kültür noktası halini alacağını da ifade eden Başkan Görgel, “Proje kapsamında bu mekân müze ve kütüphane olarak kullanılmaya başlanacak. Alanın çevre düzenini de buna uygun bir şekilde gerçekleştireceğiz. Dulkadiroğlu ilçemizde gençlerimizin ders çalışıp vakit geçirebilecekleri, kafeteryası, konferans salonu ve bahçesiyle önemli bir sosyal tesis olacak. Destekleri için Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy ve ekibine teşekkür ediyoruz. İnşallah çalışmalarımızı hızla tamamlayarak Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzemizi şehir ve ülke turizmine tekrar kazandırmış olacağız. Kahramanmaraş’ımıza hayırlı olsun” ifadelerini kullandı.
Erzincan 1939 Erzincan depreminin yaşayan tanığı o günleri anlattı Resmi rakamlara göre 33 bin kişinin hayatını kaybettiği 100 binden fazla insanın yaralandığı, tarihin en büyük depremlerinden olan 7.9 büyüklüğündeki 1939 Erzincan depreminin yaşayan tanığı 108 yaşındaki Mehmet Güloğlu, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine o günleri anlattı. Depremin olduğu 27 Aralık 1939 tarihinde Erzincan merkeze bağlı Göyne köyünde ailesiyle birlikte yaşadıklarını ifade eden Mehmet Güloğlu, “Deprem olduğu anda her yer zangır zangır sallanmaya başladı. Beton bina yok idi hep toprak evler. Soğuk, kış, kar diz boyu. Karakış ayı. Her yer yıkıldı, enkaza döndü. Çoğu insan hep soğuk, sahipsizlikten öldü. Bakan yok, enkazdan çıkartan yok. Kazmasını, küreğini alan enkazdan insan çıkarabilmek için koşup yardıma gitti. Babamın ufak bir misafir odası vardı. Gittik orada sobayı yaktır, başına biriktik ısınmaya çalıştık. Gür gür ediyor sallantıdan bu sefer bir daha kaçıyoruz dışarıya. Dışarıda nerede duralım hava çok soğuk. Sonra gübrelerin üstüne palazları serdik, çadır yaptık böyle kalmaya çalıştık. Deprem çok büyük alanda yıkıma neden oldu. Çok insan hayatını kaybetti, artlarından ne ağıtlar yakıldı.” diye konuştu. Güloğlu aradan yıllar geçmesine rağmen o acı günleri unutamadığını kaydetti. “1939 Erzincan depremi” Erzincan’da 27 Aralık 1939’da meydana gelen ve 33 bin kişinin hayatını kaybettiği, yaklaşık 100 bin kişinin yaralandığı 7,9 büyüklüğündeki deprem hafızalardan silinmiyor. Ölüm oranlarının yüksek olmasının ana nedenleri arasında; çetin kış koşullarının olması, yardımların ve arama-kurtarma faaliyetlerinin güç koşullar altında yürütülmesi gösterildi. Deprem, 1939 ile 1999 yılları arasında Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelen ve batıya doğru göç eden bir dizi büyük depremin ilki olarak kabul edildi. Büyüklüğü itibarıyla dünyanın sayılı mega depremleri arasında gösterilen Erzincan depremi, 8,0 büyüklüğündeki 1668 Kuzey Anadolu depreminden sonra 7,8 Mw büyüklüğündeki 2023 Kahramanmaraş depremleri ile birlikte Anadolu’da meydana gelmiş en büyük ikinci depremdir. Bunun yanı sıra, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan ikinci depremi olarak kayıtlara geçti. Odak derinliği 20 km olan depremin etkilediği alan doğuda Erzincan Ovası’ndan batıda Kelkit Vadisi’ne kadar uzanır. Yırtılmanın uzunluğu 400 km (Erzincan’ın doğusundan Amasya’ya kadar), genişliği ise (güneyde Sivas’tan kuzeyde Karadeniz’e kadar) 200 km’dir. Bu depremde Erzincan’dan Kelkit Vadisi’ni izleyerek Niksar’a kadar uzanan yaklaşık 350 km’lik bir kırık sistemi oluşmuştur. Bu geniş alanı sarmış olan 35 deprem merkezi yaklaşık doğu-batı doğrultusunda dizilmiş başlıca dört sarsıntı çizgisi üzerinde etkinlik göstermiştir. Bunlar; Yukarı Yeşilırmak çizgisi, Kelkit-Deliçay çizgisi, Yaylalar ve Orta Yeşilırmak çizgisi ve kıyı çizgisidir. Bu çizgilerin hepsi de kırıklara karşılık gelmektedir. Kelkit Irmağı kırığı, Reşadiye’de doğu-güneydoğu ve batı-kuzeybatı doğrultusunda alçalmış ve yükselmiş ve böylece iki blok arasında 380 cm’lik bir düzey farkı doğmuştur. Deprem sırasında kıyı çizgisi Çarşamba ilçesinin kuzeyi ile Giresun arasında 15-100 m kadar geri çekilmiş ve Fatsa’da da bir deprem dalgası oluşmuştur. Deprem 52 saniye sürdü. Karadeniz kıyılarında 0,53 m uzunluğunda tsunamiye neden oldu. 1939 depreminden kaynaklanan Coulomb gerilme transferi, Kuzey Anadolu Fayı boyunca batıya doğru ilerleyen kırılmaları tetikledi. 1939’dan beri bu fayda 6.7’den büyük 10 tane deprem yaşandı. Depremin oluşturduğu hasar, Türkiye hükümetini deprem yönetmeliklerini yürürlüğe koymaya sevk etti. Erzincan’da yıkım o kadar büyüktü ki şehir tamamen terk edildi ve biraz daha kuzeyde yeni bir yerleşim yeri kuruldu.
Bursa Kendisini polis olarak tanıttı, 1 milyon lira dolandırdı Bursa’da kendisini polis olarak tanıtan şüpheli, gözüne kestirdiği kurbanını telefonla arayarak kardeşinin kaçırıldığını söyledi. Kardeşinin kurtulması için yaklaşık 1 milyon lira değerinde olan ziynet eşyalarını şüpheliye veren şahıs, daha sonra dolandırıldığını anlayarak polise başvurdu. İhbar üzerine harekete geçen ekipler, sahte polisi düzenledikleri operasyonla yakaladı. Olay, merkez Nilüfer ilçesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kendisini polis olarak tanıtan E.K. (25), gözüne kestirdiği Z.M.M. (26)’yi arayarak kardeşinin kaçırıldığını söyledi. Z.M.M., kendisini arayanın polis olduğuna inandı. E.K., Z.M.M.’ye kardeşini kurtarmak için evde bulunan bütün ziynet eşyaları getirmesini istedi. Z.M.M. evde bulunan ve yaklaşık değeri 1 milyon lira olan 8 bin dolar, 8 bin euro, 2 adet altın yüzük, 1 çift altın küpe, 5 adet bilezik, 2 adet altın gerdanlık ve 5 adet cumhuriyet altınını alarak E.K.’nin yanına gitti. Ziynet eşyaları E.K’ye teslim eden Z.M.M., bir süre sonra dolandırıldığını anlayarak Nilüfer Polis Merkezi’nde E.K.’den şikayetçi oldu. Z.M.M.’yi dolandıran E.K., ziynet eşyalar ile beraber İstanbul’a kaçtı. 50 güvenlik kamerası mercek altına alındı, şüpheli İstanbul’da yakalandı Yaşanan olay sonrası harekete geçen Bursa Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, olayın yaşandığı yerden itibaren yaklaşık 50 güvenlik kamerası inceleyerek şüphelinin İstanbul’a kaçtığını tespit etti. Operasyon için düğmeye basan ekipler, İstanbul’da şüpheli E.K.’yi kıskıvrak yakaladı. Şüpheli ifadesi alınmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirilirken, Z.M.M.’ye ait ziynet eşyalar teslim edildi. E.K., alınan ifadesinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.