DÜNYA - 27 Kasım 2024 Çarşamba 21:51 | Son Güncelleme : 27 Kasım 2024 Çarşamba 21:53

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, Almanya'daki 6. Türk-Alman Enerji Forumu'na katıldı

A
A
A
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, Almanya'daki 6. Türk-Alman Enerji Forumu'na katıldı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Almanya'da düzenlenen 6. Türk-Alman Enerji Forumu'na katıldı.

Almanya'nın başkenti Berlin'de 6. Türk-Alman Enerji Forumu düzenlendi. Foruma, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Almanya Ekonomi ve İklim Bakanı Robert Habeck de katıldı. Forum çerçevesinde Türk - Alman Enerji Ortaklığı'nın yanı sıra Almanya ve Türkiye'deki paydaşlar arasında fikir alışverişini daha da geliştirmek amacıyla “Türk-Alman Enerji Start Up Buluşması” ve “Enerji Dönüşümünde Kadınlar” başlıklı yan etkinlikler de gerçekleştirildi.

Bakan Bayraktar, forumun ana oturumunda Türk ve Alman iş insanlarına yaptığı hitabında, enerjide artan talep için gerekli yatırımları yaptıklarını, enerji ithalatını düşürmek için de yerli ve yenilenebilir kaynaklara yöneldiklerini belirterek, “Bunlardan daha zorlu olan, önümüzdeki 30 yılda 2053 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu karbon nötr bir ekonomi olma hedefi. Bu üç hedefi sağlayabilmek için politikalarımız şekillendiriyoruz” dedi.

Bu hedeflere ulaşmak için yenilenebilir enerjiyi en üst seviyeye çıkarmak gerektiğini belirten Bakan Bayraktar, “Türkiye bugün rüzgar ve güneşte 31 bin megavatı bulmuş durumda. Yenilenebilir enerjide 2035 yol haritasını açıkladık. Bu gücü, 2035'te rüzgar ve güneşte 120 bin megavata ulaştıracağız” dedi.

“Türkiye'nin artık iletim 2,0'a, yani yeni bir iletim mantalitesine geçmesi gerekiyor”

Ekonominin omurgası olan iletim altyapısını çok güçlü hale getirmek için çalıştıkların ifade eden Bakan Bayraktar, “Türkiye'nin artık iletim 2,0'a, yani yeni bir iletim mantalitesine geçmesi gerekiyor. Türkiye'nin 15 bin kilometre HVDC hatta ihtiyacı var. Bu alanda 28 milyar dolarlık bir yatırım planlıyoruz” dedi.

“Türkiye 2035'e geldiğinde elektriğinin yüzde 77'sini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan sağlayacak hale gelecek”
Avrupa ile enterkonneksiyon kapasitesini 3 katına çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen Bakan Bayraktar, “Tüm bunları yaptığımızda Türkiye 2035'e geldiğinde elektriğinin yüzde 77'sini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan sağlayacak hale gelecek. Yenilenebilir enerjide önümüzde çok önemli bir süreç var. 100 milyar doları bulacak önemli bir yatırım alanı var. Projelerimiz var. Bu alanda birçok tecrübesi olan Alman yatırımcıları ve yeni yatırımcıları Almanya'dan ülkemize beklediğimizi ifade ediyorum” dedi.

Türkiye'nin doğal gazda altyapıya büyük yatırım yaptığına, tedarik portföyünü çeşitlendirdiğine değinen Bakan Bayraktar, mevcut potansiyel ile Balkanlar'ın ve Orta Avrupa'nın arz güvenliğine katkı yapabileceklerini vurguladı.
Konuşmasının sonunda bir öneride bulunan Bakan Bayraktar, enerji dönüşümünün madenler olmadan olmayacağını belirterek, enerji forumunu enerji ve madenler forumuna dönüştürülmesini teklif etti. Konuşmaların ardından bakanların refakatinde çok sayıda iş birliği anlaşması imzalandı.

“Türkiye ile enerji alanında çalışmak ve bu alanda işbirliğini geliştirmek istiyoruz”

Bakan Habeck ise konuşmasında Türkiye'nin stratejik konumu değinerek, Türkiye ile enerji alanında çalışmak ve bu alanda işbirliğini geliştirmek istediklerini vurguladı. Bakan Habeck, “Geçtiğimiz 10-20 yıla baktığımız zaman karşılıklı olarak çok şey öğrendik. Karşılıklı çıkarlarımız açısından ve refah açısından çok güzel bir değişim ve paylaşım oldu. Fiilen gerçek bir iş ortaklığının zeminini oluşturuyoruz, bir platform oluşturuyoruz ve fiilen şirket temsilcileri birer ortaklıklar kuruyor. Bir sene önce Türkiye'ye bizzat kendim ziyarette bulundum. Ankara'daki ziyaretimin meyvelerini topladığımızı görüyorum. Şu anda elektriğin yenilenebilir enerjiler üzerinden üretilmesi konusu gündemimizi belirliyor ve Türkiye'deki sahil şeridi bunun için çok müsait” dedi.

“Enerji silah olarak kullanılmaya başlandı“

Enerjinin artık bazı ülkeler tarafından silah olarak da kullanılmaya başlandığı uyarısında bulunan Bakan Habeck, “Enerji politikası ve enerji ortaklığı dediğimiz zaman bunun ne kadar önemli olduğunu şuradan da anlıyoruz. Jeopolitik duruma baktığımız zaman Almanya enerjinin sadece ticareti yapılan bir olgu olmadığını, bir silah olarak da bir devletin çıkarlarına karşı kullanılabileceğini de gördü. Artık bazı devletler, kendi çıkarlarını, iddialarını ve gücünü ortaya koymak için bunu suistimal edebiliyorlar” dedi.

“Belirli kritik hammaddelerde neredeyse yüzde yüz oranında bir ülkeye bağımlıyız”

Belirli kritik hammaddelerde neredeyse yüzde yüz oranında bir ülkeye bağımlı olduklarını belirten Bakan Habeck, “Bu ülkenin adı da Çin. Neredeyse bir güvenlik sorunu olarak bu yüzde yüz bağımlılığı aşmak, yeni partnerler aramak göreviyle karşı karşıyayız“ ifadelerini kullandı.
Tören sonrasında basına açıklamalarda bulunan Bakan Bayraktar ve Habeck, Türk ve Alman enerji şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin katıldığı yuvarlak masa toplantısına katıldı. Bakan Bayraktar, Alman mevkidaşı Habeck ile baş başa görüşme de gerçekleştirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Doç. Dr. Çakıroğlu, “Ara tatil, dijital detoks için iyi bir fırsat” Ergenlik, bireyin kimlik ve kişilik gelişiminin en hassas dönemlerinden biridir. Bu dönemde dijital dünyanın etkisi, ergenlerin düşünce ve davranışlarında derin izler bırakıyor. Doç. Dr. Süleyman Çakıroğlu, bu etkileri değerlendirerek ailelere, eğitimcilere ve politika yapıcılara önemli tavsiyelerde bulundu. Özellikle ara tatillerde "dijital detoks" yapılmasını önerdi. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Çakıroğlu, bu süreçte çocuklarla nitelikli zaman geçirmenin önemine dikkat çekerek "Tatil dönemleri, çocukların hem keyifli vakit geçirebileceği hem de kişisel gelişimlerini destekleyebilecekleri bir fırsat sunar. Aileler bu süreçte çocuklarıyla daha fazla vakit geçirerek birlikte çeşitli aktiviteler yapmalıdır” dedi. Dijital medya ve kimlik gelişimi Doç. Dr. Çakıroğlu, dijital dünyanın ergenler için bilgi edinme, topluluklara katılma ve kendini ifade etme açısından büyük fırsatlar sunduğunu belirtirken bu fırsatların beraberinde ciddi riskler getirdiğine dikkat çekiyor. Ergenlerin sosyal medyada "mükemmel" bir imaj oluşturma baskısıyla karşılaştıklarını ve bu durumun özgüven sorunlarına yol açabileceğini ifade ediyor. Doç. Dr. Çakıroğlu, "Ergenler, sosyal medyada sürekli bir karşılaştırma döngüsüne giriyor. Bu durum, yetersizlik hissine ve kimlik karmaşasına neden olabilir" uyarısında bulundu. Sosyal medyanın ruh sağlığı üzerindeki etkileri Sosyal medyanın ergenlerde kaygı, depresyon ve yeme bozukluklarını tetikleyebileceğini belirten Çakıroğlu, bu tür sorunların özellikle akran ilişkileri üzerinde olumsuz etkilere neden olduğunu ifade ediyor. Ayrıca sosyal medyada "Bir şeyi kaçırıyorum" korkusu (FOMO) gibi kavramların yaygınlaşmasının, ergenlerin ekran başında geçirdikleri zamanı artırdığını vurguluyor. Ara tatil için ebeveynlere öneriler: “Dijital detoks yapın” Doç. Dr. Çakıroğlu, ara tatilin hem çocuklar hem de aileler için yenilenme fırsatı sunduğunu vurgulayarak şu önerilerde bulunuyor: “Dijital detoks: Ailece dijital cihazlardan uzaklaşarak fiziksel aktivitelerle vakit geçirin. Sınırlar koyma: Teknoloji kullanımına dair yaşa uygun sınırlar belirleyin. Açık iletişim: Çocuklarınızla sosyal medyada karşılaştıkları içerikler hakkında konuşun ve etkilerini anlamaya çalışın.” Ergenlikte kendini keşfetme sürecini destekleyin Ergenlerin kimlik gelişiminde dijital dünya ile gerçek yaşam deneyimlerinin dengelenmesi gerektiğini vurgulayan Çakıroğlu, şu önerilerde bulunuyor: “Hedef belirleme: Çocukların hayalleri ve hedefleri üzerinde konuşun, plan yapmalarına destek olun. Üretkenliğe teşvik edin: Sanat, spor veya bilim gibi alanlarda ilgilerini geliştirmelerine yardımcı olun. Bağımsızlık ve sorumluluk: Çocuklarınıza, kendi kararlarını alma ve bu kararların sonuçlarını deneyimleme fırsatı tanıyın.” Dijital medyanın geleceği ve algoritmaların rolü Doç. Dr. Çakıroğlu, dijital platformların ergenlerin ruh sağlığını koruyacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini savunuyor: "Algoritmalar, bireylerin ruh sağlığını gözeterek tasarlanmalı. Sosyal medya platformları, daha kapsayıcı ve gerçekçi içerikler sunarak toplumsal fayda sağlayabilir." Ara tatilde neler yapılabilir Ara tatil, çocukların yenilenmesi için bir fırsat sunar. Bu süreçte önerilen bazı etkinlikler şunlardır: “Doğa aktiviteleri: Açık hava etkinlikleri düzenleyerek çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimini destekleyin. Sanatsal faaliyetler: Resim yapma, müzikle uğraşma veya el sanatları gibi aktivitelerle üretkenliği teşvik edin. Kitap okuma: Çocuklarınızla birlikte kitap okuma saatleri oluşturun. Aile etkinlikleri: Birlikte yemek yapma, film izleme veya oyun oynama gibi aktiviteler planlayın. Toplumsal aktiviteler: Çocuklarınızı gönüllü etkinliklere yönlendirerek empati ve sosyal becerilerini geliştirin.” Denge sağlanmalı Son olarak dijital dünyanın tamamen dışlanmasının mümkün olmadığını belirten Çakıroğlu, şu ifadeleri kullanıyor: "Dijital dünya, öğrenme, fark oluşturma ve üretkenliği artırıcı bir araç olarak kullanılmalı. Ancak ekran başında geçirilen süre sınırlı ve nitelikli hale getirilmelidir."
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ın dağlarında bir ömür Kahramanmaraş’ta 6 Şubat depremlerinde Ekinözü ilçesinde yaşayan 83 yaşındaki Muhammet Koyun, yarım asırlık evinde köy hayatını sürdürüyor. Ekinözü’nde deprem sonrası birçok yapı hasar alırken, ilçeye bağlı Yeniköy Mahallesi’ndeki Muhammet Koyun’un evi gibi köyün eski yapıları ayakta kalmayı başardı. Köyün en eski yapılarından biri olan ev, yıllara meydan okuyarak büyük depreme karşı sağlam kalmayı başardı. Koyun, “Evim beni de korudu. Temeli sağlam atılmıştı, bu yüzden ayakta kaldı. İnsan ilişkileri de böyledir; temelinde sevgi ve saygı varsa kolay kolay yıkılmaz” diyerek geçmişle bugün arasında bir köprü kuruyor. Eskiden bağ bahçe işleriyle uğraştığını ancak deprem sonrası bu işleri bırakmak zorunda kaldığını ifade eden Koyun, “Buraların havası bana güç veriyor. Yıllardır bu dağlar benim yoldaşım oldu” dedi. Ekinözü’nün kırsalında geçen bir ömrü, eskiye özlemle harmanlayan Koyun, sık sık gençlik yıllarına dair hatıralarını da anlatıyor. Komşuluk ilişkilerinin o dönem daha saygılı ancak sert olduğunu vurgulayan Koyun, “Bizim zamanımızda büyükler konuşunca, küçükler susardı. Herkes haddini bilirdi. Bugünkü nesil bu saygıyı unutmamalı. Bu dağlarda gitmediğim, ayak basmadığım yer kalmadı. Şimdi artık yaşlandım pek fazla yürüyemiyorum” ifadelerini kullanıyor. Depremin köydeki yaşama etkisinin büyük olduğunu ifade eden Koyun, köy halkının hala zorluklarla mücadele ettiğini ancak dayanışmanın ve yardımlaşmanın da bu süreçte daha fazla önem kazandığını söylüyor.