GÜNDEM - 14 Kasım 2024 Perşembe 09:41

Demirel: "Çin tuzu yasaklanmalı"

A
A
A
Demirel: "Çin tuzu yasaklanmalı"

Tüketici Haklarını Koruma Derneği (TÜHAK) Genel Başkanı Eyyüp Demirel, Çin tuzunun bağımlılık yaparak çocuklarda ve yaşlılarda sağlık sorunlarına neden olduğunu belirterek, Tarım ve Orman Bakanlığı’na yasaklanması için başvuruda bulundu.


Gıda sektöründe paketlenmiş ürünlerde sıkça kullanılan ve hamburger, hazır köfte, et suyu tabletleri ve birçok üründe kullanılan Çin tuzu (monosodyum glutamat), ABD dahil 50 ülkede üretimi kısıtlanmış veya yasaklanmış bir ürün olarak göze çarpıyor. TÜHAK Genel Başkanı ve Tüketici Birliği Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Eyyüp Demirel, Çin tuzunun bağımlılık yaptığını ve sağlık sorunlarına neden olduğunu ifade ederek yasaklanmasını istedi. Yapılan bilimsel araştırmalarda Çin tuzunun Alzheimer, parkinson, diyabet, böbrek ve karaciğer hastalıkları dahil birçok hastalığa sebebiyet verdiğinin altını çizen Demirel, dernek olarak Çin tuzunun yasaklanması için Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanlığı’na başvuruda bulunduklarını ifade etti.



“Çin tuzu bir haftada bağımlılık yapıyor”


Ürünün bağımlılık yaptığının ve birçok sağlık sorununa sebep olduğunun altını çizen Demirel, “Çin tuzu, Çin’de yosunların toplanmasıyla birlikte elde edilen bir ürün. Bunu Çin’deki bir bilim adamı bulmuştur. Bildiğimiz gibi tatlı, acı, ekşi ve tuzlu olarak 4 tat var, 5’inci tat olarak da Çin tuzu literatürümüze girmiştir 1985 yılında. Çin tuzu yemeklere lezzet katıyor ve şu anda bütün restoranlarda, kafelerde ve bütün ambalajlanmış ürünlerde kullanılıyor. Bir haftada alışkanlık yapabiliyor. Kullanıldıkça evde yemeklerimizi yediğimiz zaman sanki evdeki yemeklerimiz böyle yenebilecek, daha tatlı, daha ekşi, böyle lezzetli değilmiş gibi hissettiriyor. Genelde insanlar hep daha değişik yerlere yöneliyorlar. İşte o beşinci tat dediğimiz o damak zevkinden alıyorlar. Çin tuzu aşağı yukarı çocuklarda belli yaş grubunun altındakilerde ve 50 yaş grubunun üzerindekilerde depresyona sebep oluyor. Beyinde bir tahribata neden olabiliyor. Böbrek hastalıklarında, kalp hastalıklarında, parkinson ve Alzheimer, sağlıkla ilgili sayabileceğimiz bir sürü örnekleri var. Bu ürün bağımlılık yapıyor. Yani bir hafta yediğiniz zaman diğer evinizdeki yemekleri yemek istemiyorsunuz. Hep o lezzeti arıyorsunuz. Genelde keyif veren bir üründür. Amerika Birleşik Devletleri’nde ve 50 ülkede bunlar yasaklanmıştır. Vatandaşlar özellikle doğal ürünleri tercih etsinler. Kendi evlerinde, kendi mutfaklarında bildikleri ürünleri yesinler. Görmedikleri, bilmedikleri ürünleri yemesinler. Tüketiciler Birliği Federasyonu olarak Çin tuzunun yasaklanmasıyla ilgili Tarım Bakanlığı Türk Gıda Kodeksi Genel Müdürlüğü’ne resmi müracaatımızı yaptık. Bunun yasaklanmasını istiyoruz. Bu konuda yayınlanan bilimsel makalelerin desteklenerek, bu konunun mümkün olduğunca aza indirilmesini istiyoruz” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Tedavisi 100 yılı aşkındır devam ediyor DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Güçlü, Türkiye’de 12 yılda diyabet sıklığının yüzde 90 arttığını belirterek hareketsiz bir yaşamdan uzak durulması gerektiğini söyledi. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Erişkin Endokrinoloji Bilim Dalları tarafından Diyabet Haftası nedeniyle farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen Bulaşıcı Olmayan Pandemi: Diyabet adlı etkinlik gerçekleştirildi. Konferansta sunum yapan Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Güçlü, diyabet tedavisinin yüz yılı aşkın bir süredir devam ettiğini ve çok yol kat edildiğini ifade etti. Sadece tedavi edici ilaçların bulunmasının hastalığı bitirmediğini, hastalığı bitirmek için sürekli eğitimlerle bilgilendirmenin yapılmasının altını çizen Güçlü, hareketsiz bir yaşamdan uzak durulması gerektiğini vurguladı. Diyabetin tek bir hastalık olmadığını, birbirinden farklı özellikleri olan çok sayıda diyabetin olduğunu hatırlatan Metin Güçlü, “Diyabet sıklığı tüm dünyada sürekli artmaktadır. Her yaşta, her iki cinste ve her tipte diyabet sıklığı artmaktadır. 1998’de yapılan TURDEP-1’e göre, TURDEP-2 çalışmasında Türkiye’de 12 yılda diyabet sıklığı yüzde 90 artmıştır. Yetişkin diyabet hastası (20 ila 79 yaş) 2013 yılında 7 milyon kişi olarak belirlenmiştir. Bu sayı; verilere göre 2035 yılına gelindiğinde 12 milyon kişiye ulaşacağı ön görülüyor. Bu artış hızı tüm dünyada olduğu gibi açlıkla mücadele eden Afrika kıtasında bile görülmektedir” dedi. Küreselleşme, kentleşme ve nüfusun yaşlanmasını diyabet oranını artıran başlıklar olarak sıralayan Prof. Dr. Güçlü, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, sigara-alkol, stres ve genetik faktörlerin de diyabet riskini artıran nedenler olduğunu dile getirdi. Türkiye’de ölüm sebepleri arasında 4. Diyabetin önlenmesi ve tedavisinde en önemli adımın yaşam tarzı değişikliği olduğunun altını çizen Metin Güçlü, diyabet nedeniyle artan ölüm oranlarına dikkat çekti. Diyabete ilişkin dünyada her yıl 3.2 milyon ölüm olduğunu söyleyen Güçlü, ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre en sık ölüm sebepleri arasında diyabetin 4. sıraya yükseldiğini de ifade etti. Konferansta sunum gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu ise, çocukluk çağı diyabeti ve tedavi yöntemlerini anlattı. Hastalarla bire bir ilişkinin önemine değinen Prof. Dr. Arslanoğlu, diyabet merkezlerinde çalışan personelin niteliğine ve eğitimine dikkat çekti. Katılımcıların merak ettiği sorularının da yanıtlandığı konferans, hatıra fotoğraf çekimi ile sona erdi.
İzmir Büyükşehir’den otogar önüne estetik dokunuş İzmir Büyükşehir Belediyesi Işıkkent’te bulunan Şehirlerarası Otobüs Terminali’nin çevresini şehre yakışan bir görünüme kavuşturmak için kolları sıvadı. Bölgedeki bağlantı yolu ve kavşak çalışmalarıyla önce trafik akışını düzenleyen Büyükşehir Belediyesi şimdi de bölgede peyzaj çalışması başlattı. Yapımı süren Buca Onat Tüneli Projesi kapsamında tamamlanarak trafiğe açılan bağlantı yolu viyadüklerin altında kalan, İzmir Şehirlerarası Otobüs Terminali’nin giriş kapısının da bulunduğu alanda peyzaj ve çevre düzenlemesi çalışmaları devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri viyadük altında kalan yaya bölgelerini estetik açıdan güzelleştirerek kente yakışan bir görünüme kavuşturmak için yoğun bir çalışma yürütüyor. Projeyle birlikte otogar çevresinde bakımlı yeşil alanlar, yaya güvenliğini sağlayacak yürüyüş yolları ve oturma grupları oluşturulacak. Şehre gelen yolcular otogardan çıktıktan sonra yeşil bir doku ve estetik bir kentsel tasarımla karşılaşacak. Yeni yıl öncesi tamamlanacak Çalışmaları yeni yıl öncesi tamamlamayı planladıklarını belirten Yapı İşleri Dairesi Başkanlığı Proje Sorumlusu Ecenaz Gök, “Başkanımızın verdiği talimat doğrultusunda başlattığımız bu projeyle, hemşehrilerimize ve İzmir’imize gelen yerli ve yabancı turistlere şehrimize yakışır bir karşılama alanı oluşturmayı hedefledik” şeklinde konuştu. Vandalizme dayanıklı uzun ömürlü ekipmanlar Otogar önü çalışmalarında kullanılacak ekipmanın sürdürülebilir materyalden seçileceğini ifade eden Ecenaz Gök, “Bu alanın tasarımını yaparken vandalizme dayanıklı, ekiplerimiz eliyle tamirinin kolayca yapılacağı, dış koşullara dayanıklı, uzun ömürlü ve sürdürülebilir malzemeler tercih ettik. İlgili daire başkanlıklarımızca kentsel tasarım ve peyzaj çalışmalarını uyumlu bir şekilde yürütmekteyiz” şeklinde konuştu.
Trabzon Sahil Güvenlik ekipleri Karadeniz’de 7/24 devriyede Sahil Güvenlik Doğu Karadeniz Grup Komutanlığı ekipleri Karadeniz sularında 7 gün 24 saat aralıksız devriye görevi yapıyor. 1 Eylül itibariyle başlayan av sezonunda denetimlere ağırlık veren mavi vatanın kurtarıcı elleri huzur ve emniyet için yasa dışı, kayıt dışı ve düzenlenmemiş balıkçılık yapanlara göz açtırmıyor. Sahil Güvenlik ekipleri, Türkiye’nin 3 tarafını çevreleyen denizlerde 7/24 görev başında. Gece-gündüz kesintisiz bir şekilde Mavi Vatan için nöbet tutan Sahil Güvenlik ekipleri su ürünleri avcılığı denetimlerine de ağırlık veriyor. Türk sularında bulunan canlı deniz kaynaklarının gelecek nesillere aktarılması için çalışmalarını sürdüren Sahil Güvenlik ekipleri, ticari ve amatör balıkçılar ile yasa dışı, kayıt dışı ve düzenlenmemiş balıkçılık yapanlara göz açtırmıyor. Alkolmetre ile denetim gerçekleştiriliyor Sahil Güvenlik Doğu Karadeniz Grup Komutanlığı ekipleri, 1 Eylül itibariyle ‘Vira Bismillah’ diyerek denize açılan balıkçıların hem güvenliğini hem de avlanan balıkların boy limitini kontrol ediyor. Arama kurtarma faaliyetleri, deniz güvenliği ve emniyetinin yanı sıra yasa dışı su ürünleri avcılığı ve deniz kirliliği konusunda da gerekli kontrolleri ve denetimleri yapan Sahil Güvenlik Doğu Karadeniz Grup Komutanlığı ekipleri, Ordu-Giresun il sınırından Gürcistan sınırına kadar olan sorumluluk sahası içerisinde su ürünleri denetimlerini saha, zaman, belge kontrolü ve teknik koşulların incelenmesi çerçevesinde icra ediyor. Gerektiğinde ilgililere idari para cezası uygulayan Sahil Güvenlik ekipleri, elde edilen ürün ve av araçlarına su ürünleri mevzuatı kapsamında el koyuyor. Mavi Vatan’da can güvenliği korumak için gerekli kontrolleri yapan ekipler, alkolmetre ile denetim de gerçekleştiriyor. Sahil Güvenlik Doğu Karadeniz Grup Komutanlığı’nda TCSG-95 Komutanı Yüzbaşı Deniz Karaduman, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın silahlı bir genel kolluk kuvveti olduğu belirterek, “2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Teşkilat Görev ve Yetkileri Yönetmeliği çerçevesinde komutanlığımız arama kurtarma faaliyetleri icra etmek, deniz güvenliğini ve emniyetini sağlamak, düzensiz göçle mücadele etmek, yasa dışı su ürünleri avcılığını önlemek ve gerekli denetimleri yapmak, denizlerimizde yapılan her türlü kaçakçılık faaliyetlerini izlemek ve önlemek, deniz kirliliği konusunda gerekli kontrolleri ve denetimleri yapmak, denizi kirleten tüzel veya gerçek kişilere gerekli adli ve idari yaptırımları uygulamak başta olmak üzere stratejik öneme haiz tesislerin korunması gibi kapsamlı ve kritik görevleri de başarılı bir şekilde yerine getirmektedir. Mavi vatan denizlerimizde veya sahilde bir olayla karşılaştığınızda Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline telefon, telsiz, SG mobil uygulaması ve internet üzerinden ulaşabilirsiniz” dedi. “Mavi Vatanımızın her yerinde görev yapabiliriz” Sahil Güvenlik Doğu Karadeniz Grup Komutanlığı bağlısı olarak Ordu-Giresun il sınırından Gürcistan sınırına kadar görev sahalarının olduğunu kaydeden Karaduman, “Sadece bu görev sahasıyla yetinmeyip gerektiğinde ve acil durumlarda Mavi Vatanımızın her yerinde görev yapabiliriz. Görev periyodumuz, görev yoğunluğuna istinaden değişiklik göstermekle beraber gemi üzerinde bulunan lastik bot ve karada bulunan aracımız her gün görev yapmaktadır. Bunun yanı sıra ihbar durumunda hazır kontrol tim ekimizde bulunmaktadır” şeklinde konuştu. “Alkolmetre ile sorumluluk sahamızda bulunan şahıslara gerekli testleri uygulamakta olup işlem yapabilmekteyiz” Yapılan denetimlerde alkolmetre ile gerekli testlerin uygulandığını söyleyen Karaduman, “Sahil Güvenlik Komutanlığı 668 sayılı kanun hükmünde kararname gereği 25 Temmuz 2016 tarihinde Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca alınan karara istinaden silahlı bir genel kolluk kuvveti olarak doğrudan İçişleri Bakanlığına bağlanmıştır. Dolayısıyla kurumumuz diğer kolluk kuvvetlerinin uygulayabileceği yaptırımların hemen hemen tamamını uygulayabilmektedir. Yapmış olduğumuz denetimlerde Komutanlığımız bünyesinde bulunan alkolmetre ile sorumluluk sahamızda bulunan şahıslara gerekli testleri uygulamakta olup işlem yapabilmekteyiz” diye konuştu. “Denizlerimizi zaman mefhumu gözetmeksizin 7/24 esasına göre takip ediyoruz” Mavi Vatan’ın her bir karış toprağı ve Mavi Vatan’ın güvenliği için tüm gelişmiş sistemleri kullanmaya ve tedarik etmeye devam ettiklerini kaydeden Karaduman, “Şu an envanterimizde bulunan Bayraktar TB2 İHA, İnsansız Sualtı Gözlem Aracı (ROV cihazı), yandın taramalı sonar (YTS), su altı intikal aracı scooter, uzaktan kumandalı insansız cankurtaran aracı (İCA), telsiz, ka bant uydu sistemi, gece görüş termal kameralar ve mobil radarlarımız gibi cihazlar ile gücümüze güç katarak vatandaşlarımıza hizmet etmeye devam ediyoruz. Ayrıca bir anayurt güvenlik projesi olarak başlatılan Sahil Güvenlik Yönetim Sistesi (SGYS) kapsamında kurulan sistemler ile denizlerimizi zaman mefhumu gözetmeksizin 7/24 esasına göre takip ediyoruz" ifadelerini kullandı.