GÜNDEM - 20 Kasım 2024 Çarşamba 15:13

Temizlik sesi tartışması yüzünden bıçaklanan çocuğun babası İHA’ya konuştu

A
A
A

Eskişehir’de gece yapılan temizlik sesi konusunda çıkan kavgada komşusu tarafından bıçaklanan 13 yaşındaki çocuğunu babası İHA muhabirine konuştu.

Baba Cengiz Pektaş, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü‘nde yoğun bakımda yatan oğlu T.P.’nin sinsice bıçaklandığını anlatarak, “Bunlar mutfağa gitmiş, bıçak almış biz farkında değiliz. İki çocuğunun arasından geçip benim oğlumu karnından bıçakladı. Görmedim bıçağı, görsem zaten çocuğa vurdurmazdım o bıçağı. Sinsice vurdu” dedi.

Dün gece, Odunpazarı ilçesi Emek Mahallesi İzgü Sokak’ta bir apartmanda, temizlik yaparak ses çıkardığı iddiasıyla komşular arasında tartışma çıktı. Önceden de tartışan komşulardan 43 yaşındaki Cengiz Pektaş, 3 oğlundan ortancası olan 13 yaşındaki T.P.’yi, uyarması için husumetli olduğu iddia edilen 68 yaşındaki Yunus E.’ nin evine gönderdi.

Temizlik sesi tartışması yüzünden bıçaklanan çocuğun babası İHA’ya konuştu

İddiaya göre 2 oğlu ile kapıya çıkan Yunus E., T.P. ile tartışmaya başlayınca baba Cengiz Pektaş oğlunun yanına gitti. İddiaya göre tartışma ortasında bıçak alan Yunus E., T.P. isimli çocuğu karnından, Cengiz Pektaş’ı da kalbine yakın bir noktadan bıçakladı. Daha sonra kapıyı kapatan Yunus E. eve saklandı. İhbar üzerine olay yerine 112 Acil Sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Eskişehir Şehir Hastanesine kaldırılan hayati tehlikesinin bulunan T.P. ameliyata alındı. Operasyon sonrasında yoğun bakım ünitesinde tedavisi devam eden T.P.’nin durumunun iyiye gittiği öğrenildi. Polis ekiplerinin çalışması sonrasında gözaltına alınan Yunus E. ile ilgili adli işlemlerinin devam ettiği öğrenildi.

“İki çocuğunun arasından geçip benim oğlumu karnından bıçakladı”

Tedavisinin ardından taburcu edilen baba Cengiz Pektaş, 13 yaşındaki oğlunun 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde yoğun bakımda tedavi gördüğünü anlattı. İHA Muhabirine konuşarak yaşananları anlatan Pektaş, gece vaki temizlik yapan komşularını uyarması için çocuğunu yolladığını söyleyerek, “Komşunun ses yapmasından dolayı çocuğu gönderdim. Ses yapmasınlar diye. Saat 22.30 civarlarında. 1+0 bir evleri var, yarım saate yakın o kanepeyi oraya, o masayı oraya çekip ses yaptılar. Yani çok dayandık hani, zaten aramız iyi de değil, evin elektrik, su problemiyle alakalı iskân olmadığı için ödeme de yapmıyorlar. Büyük oğlumu göndersem kavga eder, ben çıksam yine tartışırız, kavga ederiz diye küçük çocuğu gönderdim. Evrim ile Emre isminde çocukları var. Bunlarla tartıştığını duydum. Sonra ben de çıktım yukarıya. Çıktıktan sonra babalarını gördüm o ara. Ben yukarı çıkınca büyük oğlum arkadan geldi. Bunlar mutfağa gitmiş, bıçak almış biz farkında değiliz. İki çocuğunun arasından geçip benim oğlumu karnından bıçakladı. Görmedim bıçağı, görsem zaten çocuğa vurdurmazdım o bıçağı. Sinsice vurdu, daha sonra zaten çocuğun karnı açıldı. Biz hani müdahale edelim, kavga edelim diye hücum edince hemen kapıyı kapatıp içeri kaçtılar. Ondan sonra 112’yi aradım. Çocuk çocuğumu götürdüler hastaneye” dedi.

Temizlik sesi tartışması yüzünden bıçaklanan çocuğun babası İHA’ya konuştu

“Parmağı dahi kanasa herkes üzülür ki bizim çocuğumuz eşiğinden döndü”

Olayda kendisi de bıçaklanan, fakat yarasını hastanede fark ettiğini anlatan acılı baba Cengiz Pektaş şöyle devam etti;

“Benim yaram önemsiz, kalbimin üstünden bir yara aldım, ciğere yaklaşmış ama değmemiş bıçak. Hastaneye gittiğimde bile vücudumda yara farkına varmadım. Yani çocuktan sonra bana da sallamış bıçağı ve nasıl oldu anlamadım orada. Allah’a şükür oğlumun durumu iyi. Gece 03.00’da ameliyattan çıktı. Beyin cerrahi de girmiş ameliyata damarı kesildiği için. Çocuğum şuan bilinci açık, ama 3 gün, 72 saat yoğun bakımda kalacağı söylendi. Doktorlar çok güzel ilgileniyor. Çocuğumun 4-5 öğretmeni aradı beni, sevilen bir çocuk. Kimin çocuğuna bir zarar gelse, parmağı dahi kanasa herkes üzülür ki bizim çocuğumuz ölümün eşiğinden döndü."

Temizlik sesi tartışması yüzünden bıçaklanan çocuğun babası İHA’ya konuştu

Bahadır Turgut

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya SEAH’ta Prematüre Farkındalık Günü etkinliği düzenlendi Neanotoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Caner, her yıl yaklaşık 120 bin prematüre bebeğin dünyaya geldiğini kaydederek, prematüre bebeklerin hayata tutunmasında ailelerin süreçteki aktif rolünün çok önemli olduğunu dile getirdi. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi (SEAH) Neonatoloji Yoğun Bakım Ünitesi ekibi Prematüre Farkındalık Günü etkinliği düzenledi. Prematüre doğumlara dikkat çekmek amacıyla ilk kez 2008 yılında Avrupa ebeveyn örgütleri tarafından oluşturulan Prematüre Farkındalık Gününde, prematüre bebeklerin hassasiyetini ve özel bakım gereksinimlerini simgeleyen mor renkli süslemelerin ağırlıkta olduğu bir etkinlik düzenlediklerinin dile getiren Prof. Dr. İbrahim Caner, Prematüre doğumun dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sağlık sorunu olarak dikkat çektiğini ifade etti. 37. gebelik haftasını tamamlamadan doğan bebeklerin "prematüre" olarak tanımlandığını kaydeden Caner, dünya genelindeki doğumların yüzde 10’unün bu şekilde gerçekleştiğini ve ülkemizde ise prematüre doğum oranı yüzde 12 civarında olduğunu belirtti. Bu orana bakıldığında da her yıl yaklaşık 120 bin prematüre bebeğin dünyaya geldiğin altını çizen Caner, “Prematüre doğum, beş yaş altındaki çocuk ölümlerinin en önemli nedenlerinden biri. Ayrıca ailelerin yaşadığı endişe ve belirsizlik nedeniyle hem fiziksel hem de duygusal bir mücadeleyi beraberinde getiriyor” dedi. Prematüre doğan bebeklerin sağlıklı bir geleceğe ulaşması için ailelerin ve sağlık çalışanlarının iş birliğinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. İbrahim Caner, Neonatoloji Yoğun Bakım Ünitesi ekibinin önemine dikkat çekerek, "Bizim bir sloganımız var ‘Erken doğanlar yenidoğan hekiminin elindeyse kazanır’, prematüre bebeklerin yaşam rolümüz bu anlamda çok önemli. Bunu yanında prematüre bebeklerin bakımında ailelerin aktif rolü, sürecin en kritik parçalarından biri olarak öne çıkıyor. Sağlık çalışanlarının ailelerle kurduğu açık ve güvene dayalı iletişim, bu zorlu süreci daha kolay hale getiriyor. Ailelerin, prematüre bebeklerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için eğitim almaları ve desteklenmeleri büyük önem taşıyor. Her prematüre bebeğin sağlıklı bir geleceğe adım atabilmesi için farkındalık çalışmalarının yapılması da bu anlamda büyük önem taşıyor” ifadelerine yer verdi. SEAH Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Kampüsünde düzenlenen etkinliğe; İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Kayhan Özdemir, SEAH Başhekimi Prof. Dr. Fikret Halis, SEAH Yenidoğan Yoğun Bakım Klinik İdari Sorumlusu Prof. Dr. İbrahim Caner, hastane yöneticileri, servis ekibi ve hastanede tedavi görerek hayata tutunan prematüre bebekler ile aileleri katıldı. Etkinlik Prematüre Farkındalığını simgeleyen mor renkli pastanın kesilmesiyle son buldu.
Düzce Hava kirliliği konuşuldu Düzce Üniversitesi Süs ve Tıbbi Bitkiler Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen Bağ, Bahçe, Çiçek Konferanslarının 11.’si gerçekleştirildi. Botanik Bahçemiz Müze ve Konferans Salonu’nda programa akademisyenler ve öğrenciler katılım sağladı. Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pınar Yıldız’ın Düzce ve Hava Kirliliği başlıklı sunumu ile yer aldığı programda açılış konuşması gerçekleştiren Prof. Dr. Necmi Aksoy, Düzce’de var olan hava kirliliğinin artışına ve etkilerine dikkat çekerek Dünya KOAH Gününde bu etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerini sundu. Düzce’nin ‘Yeşil Düzce’ statüsünü geri kazanmasını temenni ederek sözü Doç. Dr. Pınar Yıldız’a bıraktı. Hava kirliliğinin genel tanımı ile sözlerine başlayan Doç. Dr. Pınar Yıldız, hava kirliliğinin insan ve insan sağlığı üzerine etkilerini anlattı. Günümüzde hava kirliliği nedeniyle yılda ortalama 7 milyon insanın hayatını kaybettiğine dikkat çeken Yıldız, bu durumun genellikle salgın hastalıkların yaygın olduğu, sanayinin yoğun olarak kullanıldığı, hava kirliliği parametrelerinin yüksek olduğu ülkelerde daha yaygın görüldüğünü ifade etti. İç ve dış ortamda maruz kaldığımız hava kirliliğini, örnekler vererek açıklayan Yıldız, “Her yıl dış ortam hava kirliliğine bağlı 3,8 milyon kişinin erken ölümle karşı karşıya kalmamaktadır” dedi. Hava kirliliğinin; solunum yolu enfeksiyonları, akciğer kanseri, bronşektazi, nazofarinks kanseri ve kronik akciğer hastalıklarına yol açtığını vurgulayan Yıldız, solunum yolu şikayetiyle hastaneye başvuran hasta sayısı ile hava kirliliği oranı arasında ciddi bir ilişki olduğunu da savundu. İklim ve hava kirliliği faktörlerinin uyku apnesi, egzama gibi farklı hastalıklara da sebep olduğunu ifade eden Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pınar Yıldız, hava kirliliğini azaltmak için evsel ısınma yöntemlerinin doğalgaza çevrilmesi ve sanayi denetimlerinin arttırılması önerilerinde bulunarak sözlerini sonlandırdı.