KÜLTÜR SANAT - 27 Ekim 2024 Pazar 17:08

Odunpazarı’nda 2 önemli festivalin açılış programı yoğun katılımla gerçekleşti

A
A
A
Odunpazarı’nda 2 önemli festivalin açılış programı yoğun katılımla gerçekleşti

Eskişehir’de Odunpazarı Belediyesi tarafından düzenlenen Ulusal Lületaşı Festivali ve Uluslararası Cam Festivali’nin resmi açılış törenine yoğun katılım gösterildi.


Odunpazarı Belediyesi’nce Türkiye Cumhuriyeti’nin 101’nci kuruluş yıl dönümüne özel 2 büyük festival düzenleniyor. Bu çerçevede; 27 Ekim - 2 Kasım 2024 tarihleri arasında yapılacak olan Ulusal Lületaşı Festivali ve Uluslararası Cam Festivali’nin resmi açılış töreni bugün saat 14.00’da Kurşunlu Külliyesi’nde gerçekleştirildi. Açılış, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) Ankara Kahramankazan Tesisleri’ne yönelik yapılan terör saldırısıyla ilgili konuşmanın ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Sonrasında, lületaşı ve cam sanatı hakkında katılımcılara detaylı bilgiler aktarıldı. Programın devamında açılış konuşmaları yapılırken, sanatçılara ödülleri ile belgeleri takdim edildi. Halk dansları gösterileri ve cam sanatçılarının çalışmalarının canlı olarak seyredilmesiyle açılış programı sonra erdi.


"Artık biz de Türkler olarak camda gümbür gümbür geliyoruz"


Denizli’den gelen cam sanatçısı Ömür Duruerk, "Bizim camda en çok kıymet verdiğimiz şey, bir sanatçının elini görmektir. Çünkü biz bakarak öğreniyoruz. Bu anlamda, bu festivali çok kıymetli buluyorum. Yurt dışından farklı sanatçıların Eskişehir’e gelmesi ve bugün tüm cam sanatçılarıyla bir arada toplanması, bir kültür alışverişinin oluşması ve bilgi aktarımı anlamında çok kıymetli. Bu imkânı Türk cam sanatçılarına sunduğu için kıymetli başkanımıza ve belediyeye çok teşekkür ediyorum. Karşımda, 2011 yılından beri öğrenciliklerini bildiğim arkadaşlarımla sanatçı olarak aynı platformda yer almamız beni çok gururlandırıyor. Artık, bir elin parmaklarını geçmeyecek şekilde başlayan cam sanatçılarının böyle kitleler hâlinde yurt dışındaki festivallerde gösteriler yapması, Eskişehir’den mezun arkadaşımızın Amerika’daki bir fabrikadan teklif alması gibi gelişmelerle ’Artık biz de Türkler olarak camda gümbür gümbür geliyoruz’ deme gururunu yaşıyorum. Yüzüm kara çıkmayacak diye inanıyorum" dedi.


"Lületaşı dünya mirası olma özelliğine sahip"


Prof. Dr. Can Ayday, "Emekçiler, sanatçılar burada bu hazineye sahip olmalılar; bu sanatı gözleri gibi korumalılar. Bu, dünya mirası olma özelliğine sahip. Hani duyuyoruz ya, ’Kula’da dünya mirası var, şurada burada dünya mirası var.’ Pamukkale mesela, burası da orası gibi bir dünya mirası olabilir. Çok açık ama bu durduk yerde olmayacaktır. Bu dünya mirası bir seferde gelip burnunu oynattığı zaman sihirbaz gibi ’Küt’ diye ’Dünya mirası ol’ denmeyecektir. Burası jeoturizme açılacaktır, jeomirastır. Bu nedenle kıymeti bilinmelidir diyoruz" şeklinde konuştu.


"Cumhuriyeti coşkulu bir biçimde sonsuza kadar kutlamalıyız"


Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ise, cumhuriyetin 101’inci yıl dönümünü kutlayarak şunları söyledi:


"Biz bugün Türkiye’de ne varsa cumhuriyete borçluyuz. Cumhuriyet olmasaydı bunlar olmazdı. O nedenle cumhuriyeti coşkulu bir biçimde sonsuza kadar kutlamalıyız, kutlayacağız. Buna hiçbir güç engel olamaz. Odunpazarı Belediyesi olarak lületaşını Eskişehir’in kültürel bir mirası olarak kabul ediyoruz, bunun altını çiziyorum. Odunpazarı, Eskişehir’de lületaşına sahip çıkıyor. Niye? Belediye Kanunu diyor ki, ’Belediyeler, bulundukları beldenin kültürel değerlerine sahip çıkmak zorundadır. Bu mirası korumak zorundadır.’ Biz bunu her türlü engellemeye rağmen yapıyoruz, bunun altını da çizeyim. Cam sanatı da Odunpazarı’nın sembolü hâline geldi. Bizden önceki dönemde başladı ve biz iyi şeyleri sürdürüyoruz, devam ettiriyoruz. Türkiye’de cam atölyesi olan tek belediye Odunpazarı Belediyesi ve bu atölyeyi geliştirerek Eskişehirlilerin cam sanatına olan ilgisini artırmak da bizim en önemli görevlerimizden birisi. Bu nedenle, Cumhuriyetimizin 101. yılında her iki festivalimizi birlikte yaparak coşkulu bir kutlama sürecine girmek istiyoruz."


Programa Başkan Kurt’un yanı sıra Sivrihisar Belediye Başkanı Habil Dökmeci; Saatçiler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Sema Ersoy, yerel ve yurt dışından gelen yabancı sanatçılar ile vatandaşlar yoğun katılım sağladı.


(EE-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’in tescilli lezzeti beyran, soğuk havaların vazgeçilmezi oldu Gaziantep’in meşhur lezzetlerinden olan ve yapımı 12 saat süren beyran, son günlerde havaların iyice soğumasıyla birlikte daha çok rağbet görmeye başladı. Gaziantep mutfağının en sevilen yemeklerinden olan beyran, kemik suyu, et, pirinç ve baharatlarla hazırlanan bir şifa kaynağı olarak biliniyor. Beyran, özellikle sonbahar ve kış aylarında bağışıklığı güçlendirici özelliğiyle nezle ve grip gibi hastalıklara karşı doğal bir koruyucu olarak tercih ediliyor. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından gastronomi dalında şehirler ağına dahil edilen Gaziantep’in tescilli lezzetleri arasında yer alan beyran kışın soğuk algınlığı yaşayanlar için de yardımcı özelliği taşıyor. Hazırlanışı saatler süren beyran, içerisindeki kemik suyu, et, pirinç, sarımsak ve çeşitli baharatlar ile kış aylarında vatandaşların vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Gaziantep’te hemen her lokanta ve restoranın menüsünde yer alan beyranı hazırlamak 12 saat sürüyor. Grip ve nezle gibi solunum yolu hastalıklarına iyi gelmesiyle bilinen ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği için soğuk havalarda büyük ilgi gören beyran, son günlerde havaların soğumasıyla daha çok tercih edilmeye başladı. Gaziantep’teki beyran ustalarından Ahmet Çadır, özellikle sonbaharın gelmesiyle ve kış mevsiminin de yaklaşmasıyla birlikte vatandaşların beyrana olan ilgisinin arttığını belirtti. “Beyran 12 saat boyunca ilikli kemik suyu ile pişer” Beyranın özellikle kış aylarında doğal antibiyotik niteliğinde olduğunu belirten Çadır, “Havaların soğumasıyla beyrana olan ilgi arttı. Beyranın içinde antibiyotik olan sarımsak ve yoğun protein var. Beyran 12 saat boyunca ilikli kemik suyu ile pişer. Beyrana rağbet artıyor. Sebebi ise bağışıklık sistemini güçlendirici, nezle ve gripten koruyucu bir kalkan gibi insanların vücuduna giriyor ve şifa dağıtıyor. Beyran yöresel yemeğimizdir. Beyran UNESCO tarafından da koruma altındadır. Beyran çok zahmetli bir yemektir. Beyranın içinde ilikli kemik ve et suyu vardır. Kuzunun gerdan kısmından aldığımız eti 12 saat aralıksız kaynatarak yapıyoruz. Et didikleyerek tane tane oluyor, haşlanmış pirinç ve haşlanmış kuzu etini yüksek ateşte bakır tabaklarda pişirip servis ediyoruz” dedi. “Kış hastalıklarından korunmak isteyenler beyran tüketiyor” Gaziantep mutfağının en önemli yemekleri arasında yer alan beyranın 12 saat boyunca haşlanan et, kemik suyu ve çeşitli baharatların harmanlanmasıyla hazırlandığını belirten Çadır, “Beyran Gaziantep’in doğal antibiyotiğidir. Her derde devadır ve şifadır. Beyran yılın 12 ayı tüketilir ama kışın daha çok tüketilmesinin nedeni ise bütün soğuk algınlıklarına iyi gelir. Beyran tamamen şifa deposudur. Havalar soğuyor, insanların bağışıklığı düşüyor. Vatandaşlarımız bağışıklığını güçlendirmek için beyranı tercih ediyor. Müşterilerimiz içerisinde kemik suyu, et ve sarımsak bulunan beyranı hava değişiminden dolayı ve doğal antibiyotik olduğundan dolayı son zamanlarda daha çok tüketmeye başladı” şeklinde konuştu. Çevre illerden de vatandaşların beyran yemek için Gaziantep’e geldiğini belirten Çadır, beyranın herkes tarafından ilgi gördüğünü söyledi. Beyran yemeye gelen vatandaşlar ise nezle ve grip gibi hastalıklardan korunmak için beyranı doğal bir koruyucu olarak tercih ettiklerini dile getirdiler.