SAĞLIK - 26 Mart 2025 Çarşamba 11:29

Görülme oranı 55 yaş üstünde artan sarı nokta bazı kişilerde hiç belirti vermiyor

A
A
A
Görülme oranı 55 yaş üstünde artan sarı nokta bazı kişilerde hiç belirti vermiyor

Yaşlı kişilerdeki görme kaybının en önemli nedenlerinden birinin ‘Sarı nokta hastalığı’ olduğuna dikkat çeken Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdal Kabadere, "55 yaş üstünde görülme ihtimali artar. Bazı kişilerde hiç belirti göstermediği için düzenli göz muayenesi önemlidir" dedi.


Sarı nokta hastalığının, gözün merkezi görme noktası olan ‘makula’yla (sarı nokta) ilgili olduğunu belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdal Kabadere, bu hastalığın yaşlanmanın sarı noktaya zarar vermesi sonucunda oluştuğunu ifade etti. Sarı noktanın yaygın bir rahatsızlık olduğundan bahseden Dr. Kabadere "Hastalık yaşlı bireylerde görme kaybının en önde gelen nedenlerinden biridir. Tam körlüğe neden olmaz, ancak merkezi görüşünüzü kaybetmeniz uzaktaki kişilerin yüzlerini seçmeyi, televizyonu görmeyi, okumayı, araba kullanmayı veya yakındaki ince detayları görmeyi zorlaştırabilir. Hastalığın bazı kişilerde çok yavaş, bazılarında ise daha hızlı seyreder. Hastalığın erken belirtileri olması halinde görme kaybı uzun süre fark edilmeyeceğinden özellikle ailesinde sarı nokta hastalığı olanların düzenli göz muayeneleri yaptırması gerekir" dedi.



"Kuru tip sarı nokta hastalığında erken dönemde önlem alınabilir"


Bu rahatsızlığın kuru ve yaş olmak üzere iki tipi olduğunu aktaran Dr. Kabadere, "Hastaların yüzde 80’inde kuru tip sarı nokta hastalığı (atrofik tip sarı) vardır. Bu yaşla birlikte makulanın bazı kısımlarının incelmesi ve drusen adı verilen birikintilerin makulada birikmesi ile oluşur. Pigment anormallikleri ve kuruma (atrofi) gelişir. Genellikle birkaç yıl boyunca yavaşça ilerler. Yavaş yavaş merkezi görmede azalma meydana gelir. Kuru tip vakalarının geç döneminde bilinen bir tedavi yoktur, ancak erken dönemde tespit edilirse ilerlemesini yavaşlatmak için önlemler alınabilir. Daha az yaygın olan yaş tip, görme kaybına genellikle daha hızlı yol açar. Kuru tip, yaş tipe dönüşebilir ve yaş tip sarı nokta hastalığının erken teşhis edilmesi halinde çoğu hasta tedavi edilebilebilir" diye konuştu.



"İlerleyici bir hastalıktır, semptomlar zamanla kötüleşir"


Sarı nokta hastalığının ilerleyici bir hastalık olduğunu ve zamanla semptomların genellikle kötüleştiğini vurgulayan Dr. Kabadere, sözlerine şöyle devam etti:


"Erken evrede herhangi bir belirtiye neden olmaz. Orta evrede bazı kişilerde hiçbir belirti görülmez iken bazı kişilerde hafif bulanıklık veya düşük ışıkta görmede zorluk gibi hafif belirtiler görülebilir. Geç dönemde ise düz çizgileri kırıklı veya eğri görme olabilir. Görme alanının merkezine yakın bulanık bir alan oluşabilir. Zamanla, bu bulanık alan büyüyebilir ve tamamen kör noktalara dönüşebilir. Ayrıca renklerde soluklaşma ve düşük ışıkta görmede daha fazla sorun oluşabilir."



"Düz çizgiler dalgalı görülüyorsa dikkat"


Dr. Kabadere, düz çizgilerin dalgalı görülmesinin önemli bir uyarı işareti olduğunun altını çizerek, bu belirtiyi fark eden hastaların hemen göz doktoruna başvurmaları gerektiğini söyledi. Takip amacı ile hastalara kareli test kağıdı verilerek buradaki çizgilerde kırılmalar ve eğrilmeler olup olmadığını takip etmelerinin istenebileceğini sözlerine ekledi. Tanı koymak için detaylı göz muayenesi gerektiğini belirten Dr. Kabadere, görme düzeyinin tespitinden sonra göz bebeğini genişletici damlalar damlatılarak retina muayenesi yapılacağını, detaylı muayene için tomografi ve anjiografi gibi ileri tetkiklerin gerekebileceğini ifade etti.



"Risk grubundaki kişiler düzenli göz muayenesi olmalı"


Hastalık riskinin ilerleyen yaş ile arttığına dikkat çeken Dr. Kabadere, "55 yaş ve üzeri kişilerde risk artar. Ayrıca aile hikayesi ve yüksek tansiyonu olanlarda, sigara içenlerde, aşırı yağlı beslenen ve aşırı kilolu kişilerde daha fazla görülmektedir. Bu risk grubundaki kişilerin göz muayenelerini düzenli olarak yaptırması önemlidir. Sağlıklı bir yaşam ile risk azaltılabilir. Sigaradan uzak durulmasını, düzenli fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenmeye dikkat edilmesi, hipertansiyon ve yüksek kolesterolün tedavi edilmesi önemlidir" ifadelerini kullandı.



"Yaş tipte hastalık tedavi edilebilir"


Kuru tipteki sarı nokta hastalığının belirgin bir tedavisi olmadığını belirten Dr. Kabadere, sözlerine şöyle devam etti:


"Çeşitli vitamin, mineral ve antioksidan ilaçların alınmasıyla hastalığın ilerleyişi yavaşlatılabilir. Yaş tipte ise göz içine enjeksiyon ile verilen ilaçlar retina altında oluşan damarları kurutabilir ve yeni damar oluşumunu engelleyebilir. Bu şekilde hastalık tedavi edilebilir, görmede artış sağlanabilir."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis 560 yıllık tarihi "Hazır Baba" mescidi kendi haline terk edildi Bitlis’in Güroymak ilçesine bağlı Gölbaşı beldesinde 2022 yılında kayıp kitabesinin bulunması neticesinde 557 yıllık tarihi geçmişi olduğu tespit edilen tarihi "Hazır Baba" mescidi kendi haline terk edildi. İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) "Tarihi Hazır Baba Türbesi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya" ve "Asırlık Hazır Baba Türbesi göz göre göre yok oluyor" haberleriyle gündeme taşıdığı tarihi yapı, tarihçilerin de dikkatini çekmişti. Tarihi alanla ilgili çalışma yapan BEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Demirtaş ve Tarih Bölümü Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Vural Genç, Van Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescil kararı bulunmasına rağmen tarihiyle ilgili net bilgi bulunmayan tarihi mescit ile ilgili 2022 yılında Bitlis ve bölge tarihine ışık tutacak önemli bilgilere ulaşmıştı. Araştırma neticesinde; tarihi mescidin Diyâdinî Hâkimleri Dönemine ait Rojkî Aşiretler Konfederasyonunun en önemli iki kolundan biri olan Kavalisi Aşiretine mensup Abdurrahman Kavalisî’nin oğlu Süleyman Ağa tarafından Hicri 870, Miladi 1465-1466 tarihinde inşa edilen 557 yıllık mescit olduğu ortaya çıkmıştı. Tarihi yapı ayrıca; bölge ile ilgili şu ana kadar elde edilen en önemli tarihî mekân olarak kayda geçmişti. "560 yıllık tarih kendi haline terk edildi" 2022 yılındaki araştırmanın sonucu kent sakinleri ve tarihçiler arasında büyük heyecanla karşılanırken, üzerinden geçen süre zarfında tarihi mescidin yeniden inşa edilmesi yada restorasyonuna yönelik bir gelişme yaşanmadı. Hali hazırda büyük bir bölümü yıkılmış olan Mescid gelinen süreçte bakımsızlık ve kaçak kazılardan dolayı yok olma tehlikesi yaşıyor. Restore edilmesi beklenirken, tarihi önemi ile yetkililerden çok definecilerin dikkatini çeken tarihi yapı, gerçek tarihinin ortaya çıkmasıyla birlikte definecilerin hedefi haline geldi. Her geçen gün biraz daha tahrip edilen tarihi yapı tarihe karışmamak için adeta zamana ve ihmale direnirken, adeta göz göre göre yok oluyor. Her geçen gün yok olma tehlikesine bir adım daha yaklaşan 560 yıllık tarihi mescidin son hali ise içler acısı. Harap durumda olan tarihi mescid yeniden eski tarihi ihtişamına kavuşacağı günü bekliyor. "Vakit kaybedilmeden yeniden inşa edilmesi gereken bir yer" Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan BEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, mescit ile ilgili yaşanan gelişmenin Bitlis tarihi açısından sevindirici ancak geçen süre zarfında yapıya sahip çıkılmamış olmasının üzücü bir durum olduğuna dikkat çekti. Bölgede birçok tarihi alanın ve yapının bulunduğunu ifade ederek, tarihi yapıların sadece tescillenmesinin yeterli bir koruma sağlamadığına dikkat çeken Demirtaş, "Güroymak ilçemize bağlı Gölbaşı beldemizdeki tarihi mescid, Diyâdinî Hâkimleri Dönemine ait Rojkî Aşiretler Konfederasyonunun en önemli iki kolundan biri olan Kavalisi Aşiretine mensup Abdurrahman Kavalisî’nin oğlu Süleyman Ağa tarafından Hicri 870, Miladi 1465-1466 tarihinde inşa edilmiştir. Yani yaklaşık 560 yıllık bir mescitten bahsediyoruz. Söz konusu mescidin kitabesinin okunamaması nedeniyle bilgileri belli değildi. Ancak 2022 yılının Aralık ayında Prof. Dr. Vural Genç ile birlikte mescidin bulunduğu yere gidip incelemeler yaparak kitabesini okumuştuk. Kitabesinden inşa tarihi ve yapan kişi ile ilgili bilgilere ulaştık. Daha sonrasında içerisinde muhtemelen türbelerde yapılmış. Şuan baktığımız zaman mescidin duvarlarının bir kısmı ayakta olsa da büyük bir bölümü yıkılmış vaziyette. 2022 yılının Aralık ayında bizler bununla ilgili araştırmamızı yaptığımızda konu basına da yansımıştı. Bunun üzerine ilgili kurum amirleri bizleri arayarak konuyla yakından ilgilendiler, neler yapılabileceği hususunda görüşümüze başvurdular. Bizlerde konuya ilişkin fikirlerimizi ifade ettik. Bunun yeniden aslına uygun şekilde inşa edilmesi gerektiğini belirttik. Burası gerçekten vakit kaybedilmeden yeniden inşa edilmesi gereken bir yer. Çünkü buranın ilimiz, bölgemiz ve ülkemiz açısından en önemlisi tarihimiz açısından büyük bir önemi var. Bitlis geçmişte bir medeniyet ve ticaret şehri, medeniyetlerin beşiği, medeniyetlerin kavşağında yer alan bir şehirdi. Dolayısıyla Bitlis geçmiş dönemler de çok önemli bir şehirdi. Bu nedenle Bitlis’in geçmişteki o görkemini günümüze de yansıtmak açısından sahip olduğumuz bütün tarihi mekanları yeniden turizme kazandırma açısından ihya edilmesi gerekiyor. Çünkü Bitlis’in her tarafı bir tarih. Bu sebeple söz konusu mescid başta olmak üzere tüm bu tarihi alanların restore edilip ihya edilmesi, korunması gerekir ki Bitlis eski görkemine kavuşsun" diye konuştu.