GÜNDEM - 20 Kasım 2024 Çarşamba 15:29

Elazığ’da Girişimde Kadın Gücü Projesi

A
A
A
Elazığ’da Girişimde Kadın Gücü Projesi

Girişimde Kadın Gücü Projesi çerçevesinde Elazığ İlham Buluşması düzenledi.


TÜRKONFED, Türkiye İş Bankası iş birliği ve UN Women Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi’nin teknik desteğiyle hayata geçirilen ‘Girişimde Kadın Gücü Projesi’ kapsamında Fırat Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (FIRATSİFED) ev sahipliğinde, Elazığ İlham Buluşması düzenledi. Bir otelde düzenlenen etkinliğe, Vali Numan Hatipoğlu, Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, FÜ Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, Elazığ TSO Başkanı İdris Alan, FIRATSİFED Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, STK temsilcileri ve kadınlar katıldı.



Girişimde kadın gücü dendiği zaman önce kadını ele almak gerektiği dile getiren Vali Numan Hatipoğlu, “Türkiye, 1930’da kadına seçme seçilme hakkı vermiş. Fransa 1944’te vermiş. Avrupa’nın pek çok ülkesinde çok büyük mücadeleler ve eylemlerle kazanılan hakkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1930 yılında ilk olarak tanıtıyor. Ardından da 1934 yılında anayasaya giriyor. Türklerde her zaman için kadınlar ayrı bir yerdedir. Hakanın yanında otururlar, adeta eşit konumda otururlar. Dolasıyla böyle bir geçmiş geleceğe de ışık tutuyor. Tabi daha iyi noktaya gelmesini arzu ettiğimiz çalışmaların birini gerçekleştiriyor. İş dünyasında kadın, aslında hayatın yarısıdır. Eğer kadının iyi, başarılı ve çalışma hali olmazsa toplumun yarısı zaten otomatik olarak fakirdir. Yani yüzde 50 fakiriz demektir. Yada yüzde 50 eğitimsiziz demektir” dedi.



Kadınların iş dünyasında daha güçlü bir hale gelmesi, toplumların kalkınmasında önemli rol oynadığını belirten Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, “Bizim kültür ve medeniyetimiz, tarih boyunca her alanda güçlü kadın profillerine sahip olmuştur. Bizlerde bu mirastan almış olduğumuz ilham ile kadınlarımızın daha güçlü bir hale gelebilmesi, ekonomik anlamda hak ettiği noktaya gelebilmesi anlamında hepimizin ortak idealidir. Bizler göreve geldiğimiz günden itibaren kadınlarımızın iş dünyasında güçlenmesine katkı sağlamak, şehrimizi alt yapıdan üst yapıya, kültürden sanata her anlamda kalkınmasını sağlamak için çalıştık. 2024-29 yılları arasında da var gücümüzle, mesai mefhumu gözetmeden çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.



Son yıllarda kadınların her alanda olduğu gibi ekonomide de önemli başarı hikayeleri yazdıklarını gördüklerini ve bundan da mutluk duyduklarını aktaran TSO Başkanı İdris Alan, “Daha önce eğitim, sağlık ve kamu görevlerinde belirli alanlarda varlıklarını sürdüren kadınların, iş hayatında da etkili olması ve başarı yakalamaları, kendisinden böyle bir potansiyel ve heyecan duyan, ancak cesaret bulamayan kadınlarımızı cesaretlendirmiş ve yüreklendirmiştir. Bu sonuç bizleri iş dünyasında çok sayıda kadın patronumuzun olduğu yatırım ve iş kadını ile tanıştırmıştır. Bugün kadınlarımızın toplam iş gücüne katılım oranı yüzde 37’lere ulaşmışsa bu sadece kadınlarımızın adına değil, iş dünyası adına da gurur duyulacak bir tablodur” şeklinde konuştu.



Başkan Prof. Dr. Yasemin Açık ise “Kadın girişimcilik oranı ülkemizde yüzde 14. Dünya ortalaması yüzde 35’dir. Son dönemlerde kadın girişimcilik oranları ülkemizde çok arttı. Eskiden yüzde 9’larda iken 14’lere çıktı. Bu güzel bir gelişme ama hedefimiz dünya ortalaması olan yüzde 35’e çıkmak. Kadının iş gücüne katılımı dünya genelinde yüzde 41,5’lerdedir. Bizde ise yüzde 36’dır. BM Kalkınma Programının yaptığı araştırmaya göre, eğer kadınların yüzde 50’si çalışma yaşamına ve iş gücüne katılırsa bu ülkemize bir yılda 200 milyar dolar ek katkı sağlayacaktır. Kadınların yaşamın her alanında etkin ve yetkin bir şekilde yer alabilmesi için emek vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.


Toplantı, sunumların ardından sona erdi.



Elazığ’da Girişimde Kadın Gücü Projesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize "Aşağıyı görene kadar deprem oluyor sandık" Rize’nin Çayeli ilçesinde yaşanan heyelanın ardından ortaya çıkan yeni güvenlik kamerası görüntülerinde, heyelan gerçekleştiği esnada uyuduğu koltuktan panikle kalkmaya çalışan Abdullah Çermen o anları, ’Biz deprem oluyor sandık’ ifadeleriyle anlattı. Eskipazar Mahallesi’nde yaşanan ve Yakup Özcan Bayraktar’ın ölümü ile sonuçlanan heyelanın ardından, yan binada oturan Çermen ailesinin oturma odasında bulunan güvenlik kamerası da heyelanın olduğu dakikaları kaydetti. Kayıtlarda o sırada koltukta uyuyan 55 yaşındaki Abdullah Çermen, bir anda yüksek ses ile uyanarak koltuktan düşüyor. Ne yapacağını şaşıran Çermen, içeride bulunan babasının yanına gidiyor. Ardından telefona sarılan Çermen, tanıdıklarına ‘deprem olup olmadığını’ soruyor. O anlar ise odayı anbean kaydeden güvenlik kamerasına yansıyor. O anları anlatan Abdullah Çermen, ilk etapta uzun bir süre deprem oluyor sandıklarını ifade ederek, "Saat 6.35 sularında ani bir gürültüyle şok olduk. Biz ilk etapta deprem olduğunu zannettik çünkü 5 gün önce yine Rize’de bir deprem olmuştu. Onun da belki etkisi vardı. Hatta babam ‘Deprem oluyor’ diye yattığı odadan seslendi. Ben de kalktım ‘Sakin olun’ diyerek onları uyardım. Biz hala deprem olduğunu zannediyorduk, farkında değildik. Saate bakıyorum, hatta birilerini arıyorum ‘Sizde deprem oldu mu?’ diye. Onlar ‘Yok biz bir şey hissetmedik’ diyor. Ne zaman ki balkondan aşağıya baktığımızda yan blok dibine yolun ortasında bir toprak yıkıntısı gördük. Acaba dedim bina mı çöktü deprem nedeniyle. Hala biz olayı deprem zannediyoruz. Hemen akabinde, bir 10 dakika sonra aşağıya inerek anladık ki heyelandan dolayı bu olay gerçekleşmiş” şeklinde konuştu. Aşağıya indiğinde arabasını kurtarmaya çalışanlar olduğunu gördüğünü dile getiren Çermen, "7 katta oturuyorum. O gecede hiç uyumamıştım. Şiddetli bir yağmur devam ediyordu. Ben ara ara kalkıp dereye bakıyordum. Bulunduğumuz alanda çok şiddetli bir yağmur vardı. Ben de kendi kendime dedim ki herhalde yukarılarda yağmur yok, dere kabarmıyor. Aşağıya inen ilk insanlardan bir tanesi bendim. Kimisi arabasını alıyordu, almaya çalışıyordu. O molozların altında acaba biri var mı yok mu diye merak ediyorduk. Bakıyorduk, sesleniyorduk. Sonrasında işte yetkililer geldi, olaya müdahale etti” dedi.
Samsun Atakum’da çocuklara hakları anlatıldı Samsun’un Atakum Belediyesi tarafından, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla düzenlenen etkinlik kapsamında uzmanlar tarafından çocuklara hakları anlatıldı. Atakum Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü, Özgecan Kadın Danışma Merkezi ile Atakum Kent Konseyi Kadın Meclisi iş birliğinde 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla Atakum Ortaokulu’nda farkındalık eğitimi gerçekleştirildi. Programda, Samsun Barosu Çocuk Hakları Komisyonu’nda görevli Avukat Fatma Suğanlı ve Avukat Nursena Gündoğdu, çocuk hakları konusunda öğrencilere önemli bilgiler verdi. ‘Çocuk hakları sözleşmesi’ ve ‘hak ihlalleri’ başlıklarının ele alındığı eğitim programının ardından öğrencilerin soruları cevaplandırıldı. Atakum Belediye Başkan Yardımcısı Nurşen Dikmen, etkinlikte yaptığı konuşmada, “Atakum Belediyesi olarak sizlerde çocuk hakları konusunda farkındalık oluşturmak, sizlerin haklarını sizlere hatırlatarak, haklarınızın ne olduğunu bir kez daha sizlerle paylaşmak için geldik” dedi. “Hem kanunen, hem de ahlaken korunması gereken haklar” Avukat Fatma Suğanlı öğrencilere yönelik yaptığı konuşmada, “18 yaş altı herkes çocuktur ve bazı hakları vardır. Bütün haklarımız, kanunlarca düzenlenir. Bu noktada sizin korunmanız da kanunlarca düzenlenmektedir. Çocuk hakları sözleşmemiz var ve sözleşmede ‘18 yaşından küçük herkes çocuktur’ diyor. Çocuk hakları, hem kanunen hem de ahlaken korunması gereken haklardır. Doğuştan sahip olduğumuz eğitim, sağlık, yaşama, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel her türlü istismar ve ihmale karşı korunma gibi haklarınızı sağlamaktadır. Çocuk hakları eğitimi, çocuklara hakları ihlal edildiğinde ne yapılması gerektiğini gösterir ve tüm insanların haklarının içtenlikle korunmasını sağlar” ifadelerini kullandı. Avukat Nursena Gündoğdu da “İstismar sadece bedensel değildir. Şiddet sözlü, psikolojik, akran zorbalığı, siber gibi farklı şekillerde olabilir. Bu durumda, en başta koruma özelliği devletimizdedir. Devlet, sizi korumak zorunda. Devlet kanalları olarak öğretmenlerimize, polise, jandarmaya ‘benim haklarım zedeleniyor’ diyebilirsiniz. Bunu demekten hiçbir zaman çekinmeyin. Biz, her zaman yanındayız” diye konuştu.
Sakarya SEAH’ta Prematüre Farkındalık Günü etkinliği düzenlendi Neanotoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Caner, her yıl yaklaşık 120 bin prematüre bebeğin dünyaya geldiğini kaydederek, prematüre bebeklerin hayata tutunmasında ailelerin süreçteki aktif rolünün çok önemli olduğunu dile getirdi. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi (SEAH) Neonatoloji Yoğun Bakım Ünitesi ekibi Prematüre Farkındalık Günü etkinliği düzenledi. Prematüre doğumlara dikkat çekmek amacıyla ilk kez 2008 yılında Avrupa ebeveyn örgütleri tarafından oluşturulan Prematüre Farkındalık Gününde, prematüre bebeklerin hassasiyetini ve özel bakım gereksinimlerini simgeleyen mor renkli süslemelerin ağırlıkta olduğu bir etkinlik düzenlediklerinin dile getiren Prof. Dr. İbrahim Caner, Prematüre doğumun dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sağlık sorunu olarak dikkat çektiğini ifade etti. 37. gebelik haftasını tamamlamadan doğan bebeklerin "prematüre" olarak tanımlandığını kaydeden Caner, dünya genelindeki doğumların yüzde 10’unün bu şekilde gerçekleştiğini ve ülkemizde ise prematüre doğum oranı yüzde 12 civarında olduğunu belirtti. Bu orana bakıldığında da her yıl yaklaşık 120 bin prematüre bebeğin dünyaya geldiğin altını çizen Caner, “Prematüre doğum, beş yaş altındaki çocuk ölümlerinin en önemli nedenlerinden biri. Ayrıca ailelerin yaşadığı endişe ve belirsizlik nedeniyle hem fiziksel hem de duygusal bir mücadeleyi beraberinde getiriyor” dedi. Prematüre doğan bebeklerin sağlıklı bir geleceğe ulaşması için ailelerin ve sağlık çalışanlarının iş birliğinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. İbrahim Caner, Neonatoloji Yoğun Bakım Ünitesi ekibinin önemine dikkat çekerek, "Bizim bir sloganımız var ‘Erken doğanlar yenidoğan hekiminin elindeyse kazanır’, prematüre bebeklerin yaşam rolümüz bu anlamda çok önemli. Bunu yanında prematüre bebeklerin bakımında ailelerin aktif rolü, sürecin en kritik parçalarından biri olarak öne çıkıyor. Sağlık çalışanlarının ailelerle kurduğu açık ve güvene dayalı iletişim, bu zorlu süreci daha kolay hale getiriyor. Ailelerin, prematüre bebeklerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için eğitim almaları ve desteklenmeleri büyük önem taşıyor. Her prematüre bebeğin sağlıklı bir geleceğe adım atabilmesi için farkındalık çalışmalarının yapılması da bu anlamda büyük önem taşıyor” ifadelerine yer verdi. SEAH Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Kampüsünde düzenlenen etkinliğe; İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Kayhan Özdemir, SEAH Başhekimi Prof. Dr. Fikret Halis, SEAH Yenidoğan Yoğun Bakım Klinik İdari Sorumlusu Prof. Dr. İbrahim Caner, hastane yöneticileri, servis ekibi ve hastanede tedavi görerek hayata tutunan prematüre bebekler ile aileleri katıldı. Etkinlik Prematüre Farkındalığını simgeleyen mor renkli pastanın kesilmesiyle son buldu.