ASAYİŞ - 01 Ocak 2025 Çarşamba 15:02

Tarlaya zorunlu iniş yapan eğitim uçağı havadan görüntülendi

A
A
A
Tarlaya zorunlu iniş yapan eğitim uçağı havadan görüntülendi

Isparta’dan havalandıktan sonra Denizli’de tarlaya zorunlu iniş yaparak ters dönen eğitim uçağı dron ile havadan görüntülendi. Uşak’ta yakıt ikmali yaptıktan sonra yeniden havalanan uçağın 19 yaşındaki pilotunun sağlık durumunun iyi olduğu açıklandı.



Isparta’dan havalanan eğitim uçağı, Uşak’ta yakıt ikmali yapmasının ardından Denizli’nin Çal ilçesi İsabey Mahallesi’nde bir tarlaya zorunlu iniş yaptı. Zeminin yumuşak olması sebebiyle ters döndüğü değerlendirilen eğitim uçağının pilotu Şükrü Yiğit Devebacak’ın (19) sağlık durumunun iyi olduğu açıklandı.



Tarlaya zorunlu iniş yaptıktan sonra ters dönen eğitim uçağı dron ile havadan görüntülendi. Ters dönen uçakta başlatılan incelemelerin devam ettiği bildirildi. 1. teknik ekibin çalışmaları devam ederken, 2. teknik ekibin ise ana malzemeleriyle birlikte bölgeye intikal ettiği öğrenildi. Arazi muhalefeti sebebiyle uçağın nasıl kaldırılacağına karar verileceği kaydedildi.



Konuyla ilgili olarak Denizli Valiliğinden yapılan açıklamada, "Bugün sabah saatlerinde sivil bir eğitim uçağının Uşak’tan kalkıp Çardak Havalimanı’na giderken ilimiz Çal ilçesi İsabey Mahallesi Ali Çeşmesi mevkiinde ovaya zorunlu iniş yapmıştır. Zorunlu iniş sırasında uçak ters dönmüştür. Pilot sağlık ekiplerimizce müşahade amaçlı hastaneye sevk edilmiştir. Pilotun sağlık durumu iyidir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur" denildi.



Tarlaya zorunlu iniş yapan eğitim uçağı havadan görüntülendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Sırtına bağladığı kartonla şehri dolaşan motosikletli ilgi odağı oldu Hatay’da motosiklet tutkunu Ahmet Hamderi, 27’nci yaş gününü "Bugün benim doğum günüm, kutlamak istiyorsan korna çal" yazılı kartonla trafiğe çıkarak kutladı. Hamderi’nin trafikte insanların sempatik tavırlarıyla karşılaştığı anlar ilgi odağı oldu. Hatay’ın Antakya ilçesinde yaşayan Ahmet Hamderi, 1 Ocak’ta 27’nci yaş gününü kutlamak için ilginç bir yöntem seçti. Motosiklet tutkunu olan Hamderi, ‘Bugün benim doğum günüm, kutlamak istiyorsan korna çal’ yazılı kartonu sırtına asarak trafiğe çıktı. Trafikte diğer sürücülerin ilgi odağı olan Hamderi, fotoğraf çekenler ve kornaya basanların sempatik tavırlarıyla karşılaştı. “Doğum günüm olduğu için böyle bir çılgınlık yapayım dedim” Doğum gününde unutulmaz bir anı yaşadığını dile getiren Ahmet Hamderi, “Benim 1 Ocak doğum günümdü. Evde oturup sosyal medya geziniyordum. Bu tarz videolar izlediğim için bir de ben çekerim diye düşündüm. Doğum günüm olduğu için böyle bir çılgınlık yapayım dedim. Trafiğe çıktım. Böyle tepkiler beklemiyordum. Trafiğe çıktığımda fotoğraf çekenler oldu, kornaya basanlar haddinden fazla oldu. Bayağı eğlenceli bir şey oldu ve gayet güzeldi. Kartonun üzerine, ‘Bugün benim doğum günüm, kutlamak istiyorsan korna çal’ diye yazdım. Kartona yazmıştım. Kartonla ortalama 2 saat gezdim. Bazı bölgelerde ve ara sokaklarda gezdim. Tepkiler çok güzeldi. Bu kadar tepki olacağını beklemiyordum. Korna çalanlar, fotoğraf çekenler oldu, durdurup konuşanlar oldu ve numaramı isteyenler bile oldu. Güzel ve unutulmaz bir gün oldu. Bir dahaki doğum günüme daha değişik aksiyonlu güzel şeyler düşünüyorum. Depremden çıktık ve insanın bazen kendi kendine tek başına da olsa mutlu olmayı bilmeli. Biraz da olsa insanlarda gülümseme olmuştur” ifadelerini kullandı.
İstanbul Kadıköy’ün simgesi ‘Oyuncaklı ev’ tarih oluyor İstanbul Kadıköy’de dış cephesi oyuncaklarla süslenerek büyük bir ilgi gören “Oyuncaklı ev” önümüzdeki aylarda yıkılarak tarihe karışacak. Evin son hali dron ile havadan görüntülendi. İstanbul Kadıköy’de Yeldeğirmeni Mahallesi Hacı Hafız Sokak’ta yaşayan Ecevit Çalışkan, yıllar önce taşımacılık yaptığı bir iş sırasında kendisine hediye edilen ilk oyuncağı evinin dış cephesine astı. Çalışkan, semti gezen ve mahalle sakinlerinin de hediye ettikleri oyuncakları da alarak evinin duvarlarını süsledi. rengarenk oyuncakların sergilendiği bu bina zamanla ‘Oyuncaklı ev’ olarak anılmaya başlandı. Hem mahalle sakinlerinin hem de İstanbul’un farklı semtlerinden gelen ziyaretçilerin uğrak noktası haline gelen bu ev, artık yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Tarih kokan sokakta gezenlerin mutlaka fotoğrafını çektiği ‘Oyuncaklı ev’ şimdilerde son günlerini yaşıyor. Çalışkan, Mayıs ayı içerisinde binanın yıkılacağını söyleyerek, çok üzgün olduğunu ifade etti. “Tamamen yıkacaklar, oyuncaklar olmayacak artık” Ecevit Çalışkan, evinin yıkılacağına çok üzüldüğünü söyleyerek, “ Yaklaşık 15 yıldır bu binada oturuyorum. Eşya taşırken bir kardeşimizden aldığım oyuncakla evimi süslemeye başladım. Oyuncaklar zamanla çoğaldı. Müteahhit geldi. Evin yıkılacağını söyledi. Üzüntü verici bir haber aldık. Şimdi oyuncaklarımız yavaş yavaş azalıyor. İnsanlar bu duruma üzülmüş. Sen nereye gideceksin. ‘Sen mahallemizin Ecevit ağabeyisin. Gitmeni istemiyoruz’ dediler. Destek olmaya çalışıyorlar. Ben de ne yapacağım bilmiyorum. Bu durumu çok üzgünüm. Tamamen yıkacaklar, oyuncaklar olmayacak artık. Buraya benzer bir yer bulamam ama apartmanda olsa yine böyle oyuncak asacağım” dedi.
İstanbul Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ‘2024 Yılı Değerlendirme ve 2025 Yılı Hedeflerine İlişkin Bilgilendirme Toplantısı’nda medya kuruluşlarının ekonomi haberleri müdürleri ile bir araya gelerek soruları cevapladı. Yılmaz, “Suriye yeniden imar edilecek. Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak. Burada da en yakın komşu olarak Türkiye bu sürece mutlaka müdahil olacak, bu sürece katkı sunacak. Suriye’nin büyümesi, gelişmesi, daha müreffeh bir ülke olması, Suriye’yle ticaretimizin artması, yatırımların artması karşılıklı olarak bütün bunlar Türkiye ekonomisine de çok önemli katkılar sunacaktır” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Finans Merkezi’nde düzenlenen “2024 Yılı Değerlendirme ve 2025 Yılı Hedeflerine İlişkin Bilgilendirme Toplantısı”nda medya kuruluşlarının Ekonomi Haberleri Müdürleri ile bir araya geldi. Yılmaz, burada açıklamada bulundu ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı. “Asgari ücretle gösterip, başka şekillerde ücret veren işletmeler olduğunu da biliyoruz, buna da eksik kayıtlılık diyoruz” Asgari ücret ile alakalı açıklamada bulunan Yılmaz, “Öncelikle bizim toplam istihdamımız sunumda da aktardım Ekim ayı itibariyle 32 milyon 970’ti. Bazen asgari ücretli çalışan sayısına ilişkin oranlar da tartışılıyor, bizim elimizde kayıtlı olan SGK’lı çalışanlar var, orada kayıtlı çalışanların yüzde 42’si asgari ücretli görünüyor o da 6.7 milyon kişi yapıyor. Yani şu anda kayıtlı asgari ücretli 6.7 milyon, toplam istihdamımız ise 32 milyon 970 bin. Toplam istihdam içinde Devlette çalışan var, SGK’lı ve SGK dışı çalışanlar var vs. tabii hepsini topladığınızda 32 milyon 970 bin kişiye ulaşıyorsunuz. Burada tabii kayıtlı çalışanlarda da şöyle bir durum var onu da izah etmemiz lazım: Kayıt dışılık dediğimiz şey ikiye ayrılıyor. Bir, tamamen kayıt dışı çalışma meselesi var, bir de eksik kayıtlılık dediğimiz şey var, yani kayıtlı aslında ama bir kısmı kayıtlı, bir kısmı kayıtsız diyelim. Dünyada da bu durum böyle, bizde de böyle. Asgari ücret meselesinde biraz bu sorunun da olduğunu biliyorum, yani asgari ücretli 6.7 milyon gözüküyor, ama muhtemelen bundan daha düşük gerçek anlamda, çünkü asgari ücret üzerinden prim ödeniyor malum, birtakım yükümlülükler getiriyor. O yüzden asgari ücretle gösterip, başka şekillerde ücret veren işletmeler olduğunu da biliyoruz, buna da eksik kayıtlılık diyoruz. Biz tabii kayıt dışılıkla da, eksik kayıtlılıkla da mücadele ediyoruz. Ama bu faktörleri dikkate almadan yapılacak bir yorumun çok da gerçekçi olmayacağını bilmemiz lazım. Asgari ücretle ilgili söyleyeceğim ikinci husus şu: Altını hep çiziyoruz bu bir taban ücret, bunun üstü bir limit söz konusu değil veya ideal ücret veya olması gereken ücret şeklinde bir hadise değil. Bundan aşağı olmaz dediğimiz bir ücret dolayısıyla, birçok metropolde, belli sektörlerde, belli büyüklüklerdeki firmalarda zaten fiili ücretlerin daha yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada asıl problem asgari ücrette daha az gelişmiş bölgeler, küçük ölçekli işletmeler ve emek yoğun sektörler. Bunlar asıl bunun baskısını daha fazla hissediyorlar. Ama biz her zaman söylüyoruz, burada verimlilik çok önemli. Verimlilik arttıkça ülkenin toplam faktör verimliliği, işletmelerin de işletme bazında verimliliği arttıkça aslında daha yüksek ücretin de zemini oluşmuş oluyor. Dolayısıyla, önemli olan bu verimliliği artırmak, daha sağlam bir zeminde, kalıcı bir zeminde bu gelişmeleri sağlamak. Biz bütün imkanlarımızla bu yönde gayret ettik. 2023 yılında enflasyon oranı yüzde 64,8, asgari ücrete yaptığımız artış yüzde 107.3, yani bugün yaptığımız artışlar geçmişteki bu yüksek oranların üzerine yaptığımız artışlar, bunu da dikkate almamızda fayda var. 2024 yılında bugün belli oldu yüzde yıllık enflasyon 44,4. Asgari ücret 49,1 arttırılmış, yani son 2 yılda yapılan artışlar oldukça önemli artışlar. O yıldaki enflasyonun üstünde artışlar. Bu yıl da yine yaptığımız artışın bu yıl gerçekleşecek enflasyonun üstünde kalacağını bekliyoruz. Asgari ücretteki reel artışın yıllık büyümesi 5.6 olmuş, yani bu uzun dönemli baktığınızda da biz asgari ücreti büyümemizin üstünde artırmışız. Son dönemde önemli bir gelişme var 2022 yılında emeğin milli gelirden, katma değerden aldığı payı gayri safi katma değerden aldığı pay oldukça düşük seviyeye gelmişti 2022’de. Pandeminin de etkisiyle, başka faktörlerin de etkisiyle hakikaten çok düşük bir düzeydi. Nitekim TÜİK 2022 gelir dağılımı istatistiklerini yayınladığında bunu gördük. Gelir dağılımında ciddi bir olumsuz etkilenme olduğunu gördük 2022’de. Geçtiğimiz günlerde TÜİK 2023 gelir bazlı rakamları açıkladı, burada nispi olarak bir düzelme olduğunu görüyoruz gelir dağılımında. Ben ,2024 verilerinde de yine bu iyileşme eğiliminin devam edeceğini düşünüyorum” dedi. “Esas olan program etkisidir Enflasyonda baz etkisi hakkında konuşan Yılmaz, “Geçen yıl yani 2024’ün Ocak-Şubat aylarında nispi olarak yüksekti enflasyon dolayısıyla baz etkisinin bu sene olumlu olacağını bu anlamda Ocak özellikle baz etkisinin olumlu olacağını düşünüyorum. Ocak’ta genelde diğer aylara göre nispeten daha yüksek olur aylık enflasyon, çünkü birçok fiyat, ücret Ocak’ta güncellendiği için Ocak ayı biraz daha normal ortalamanın üstünde gelir. Ama geçen senenin ocak ayıyla mukayese ettiğimiz zaman bu sene çok daha düşük olacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla, geçen senenin Ocak’ı biraz daha beklentinin üstünde çıkmıştı onun baz etkisi olumlu olacaktır diye düşünüyorum. Geçen yıl Ocak atında yüzde 6,7 olmuş, Şubat 4,5 olmuş dolayısıyla, bu ilk aylarda bize olumlu olarak yansıyacaktır. Bazen medyadan arkadaşlarımız da söylüyorlar, baz etkisi de şu oldu, bu oldu diyorlar. Program yoksa baz etkisi de olmaz değerli arkadaşlar, esas etki program etkisidir. Çünkü program olmazsa siz bu oranı düşürmezseniz bu 6,7’nin altında bir oran çıkmazsa baz etkisi de oluşmaz zaten. Dolayısıyla, esas olan program etkisidir, ama baz etkisinin de faydalı olduğu aylar veya olumsuz etkilediği aylarda elbette olabilir. Esas olan program etkisidir, program etkisi de olumlu yöndedir” diye konuştu. “Enflasyonun ana eğiliminde aşağıya doğru bir eğilim, gidişat oluşmuş durumda” Yılmaz, “Merkez Bankası’nın faizlerle ilgili faiz indirimi oldu malum, Merkez Bankamız bir faiz indirimi yaptı. Burada Merkez Bankamız kendi kanuni çerçevesi içinde kararlarını veriyor ve bunları da toplumla paylaşıyor, izah ediyor. İki şeyin altını çiziyor yaptığı açıklamalarda, enflasyonun ana eğilimine bakıyorum diyor ve beklentilere bakıyorum diyor. Her ikisinde de bir iyileşme süreci olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bugün çıkan enflasyon oranı da yine enflasyonun ana eğiliminde özellikle hizmetlerde hep sizinle onu paylaştık biliyorsunuz, en katı olan alan hizmetler, özellikle hizmetlerde de son çeyrekte ciddi bir kırılma olduğunu görüyoruz, enflasyonun aşağıya doğru geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu enflasyonun ana eğiliminde aşağıya doğru bir eğilim, gidişat oluşmuş durumda. Bu da tabii Merkez Bankamızın politikasını etkileyecektir, başka türlü düşünmek de mümkün değil. Ama faiz politikası dışında da enstrümanları var Merkez Bankamızın. Bir taraftan da makro ihtiyati tedbirler dediğimiz başka tedbirler de alması mümkün. Sıkı tutuşunu ana çerçevede sürdürecektir tek hanede enflasyona düşünceye kadar, ama enflasyondaki bu ana eğilimlere göre de tabii ki kararlarını kendi yetkili kurullarında alacaktır. Ama genel çerçeve bu, enflasyonun ana eğilimi düşüyor, beklentiler iyileşiyor” dedi. “Suriye yeniden imar edilecek” Cevdet Yılmaz, “Suriye bizi nasıl etkiler? Bir defa geçmişten daha kötü etkilemez. O kadar kötü bir dönemden geliyoruz ki Suriye’de, bir diktatörün olduğu, savaşların, çatışmaların yaşandığı, bize dönük neler yaşadığımızı 13 yılda hepiniz biliyorsunuz. O kötü tabloların geride kaldığı bir dönemdeyiz. Bir diktatörlük yıkıldı, yeni bir düzen oluşuyor. Bugün orada yaşanan bir halk devrimi tabii. Şu anda acil konu buradaki siyasi istikrarın sağlanması, güvenlik ortamının pekiştirilmesi, iç kavgaların olmadığı, bütün etnik grupların, mezheplerin, dinlerin kapsandığı kapsayıcı bir siyasi yapının oluşması, yeni bir anayasa, yeni bir güvenlik teşkilatıyla birlikte Suriye’nin siyasi ve güvenlik bakımından istikrarının sağlanması. Bunun inşası bizim için başlı başına büyük bir artı değer. Çünkü böyle bir Suriye, Türkiye’ye yönelik güvenlik risklerini bir defa azaltacaktır, göç riskini azaltacaktır, güvenlik risklerini azaltacaktır, Türkiye çok daha emniyetli sınırlarla karşı karşıya kalacaktır. Bütün bunlar bir defa güvenlik açısından, siyasi açıdan, terör bakımından, birçok açıdan Türkiye’ye faydalar doğuracak. Ekonomik boyutuna bakacak olursak, kısa vadede Türkiye’den oraya giden bir takım işgücü veya sermayesini alıp giden bazı Suriyeli vatandaşlar olabilir. Bunlar ekonomik etki bakımından farklı değerlendirilebilir, ama orta vadeli bir perspektifle yine bakarsanız, Suriye yeniden imar edilecek. Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak. Burada da en yakın komşu olarak Türkiye bu sürece mutlaka müdahil olacak, bu sürece katkı sunacak. Ben buradan dış ticaretimizin de, lojistiğimizin de çok çok olumlu etkileneceğini düşünüyorum. Suriye’nin büyümesi, gelişmesi, daha müreffeh bir ülke olması, Suriye’yle ticaretimizin artması, yatırımların artması karşılıklı olarak bütün bunlar Türkiye ekonomisine de çok önemli katkılar sunacaktır. Dünyada da bunun örneklerini biliyoruz, komşuları istikrar içinde olan ve büyüyen ülkeler bundan olumlu etkilenirler. Dolayısıyla daha istikrarlı bir Suriye, daha müreffeh bir Suriye, Türkiye için de ekonomik anlamda da son derece olumlu olacaktır diye ifade etmek isterim. Çok detaylarına girmeyeyim, ama şunu da söyleyeyim: Komşumuz Suriye’nin bu yeni döneminde yanında olacağız. Özellikle kurumsal anlamda tecrübe birikimimizi Suriyeli kardeşlerimizle her alanda paylaşacağız. Burada tabii dünyaya da büyük bir rol düştüğünü ifade etmek isterim. Esad döneminde ortaya konan yaptırımlar var bir diktatör döneminde. Şimdi yeni bir Suriye var, artık eski kalıplarla Suriye’ye bakılması doğru değil, eski tanımlamalarla bakılması da doğru değil, yeni bir ortam var” şeklinde konuştu. “Bahçeli her zaman ‘önce milletim, devletim, sonra partim, sonra ben’ diyen bir siyasetçi” Yılmaz, “ Sayın Bahçeli her zaman önce milletim, devletim, sonra partim, sonra ben diyen bir siyasetçi. Siyasi hesaplarla değil, ülkenin geleceğiyle düşünen, uzun vadeli geleceği açısından doğru bulduklarını ortaya koyan bir devlet insanı. Dolayısıyla, buradaki perspektifi de şu: Terörsüz bir Türkiye. Bir taraftan da bölgemizdeki emperyalist gelişmeleri, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri, Suriye’de yaşanan gelişmeleri ve bunların bölgemizde oluşturduğu riskleri bütün bunları görerek aslında iç cephemizi bütünleştirmemiz, kardeşliğimizi güçlendirmemiz ve terörsüz bir Türkiye olarak çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerektiğinin bir ifadesi. Bunun zaten ana vizyonunu da Cumhurbaşkanımız ortaya koymuş durumda, bu da Türkiye yüzyılı vizyonu. 100 yıllık bir cumhuriyetimiz var, çok büyük kazanımlarımız var, şimdi yeni bir yüzyıla girdik ve bu yüzyıl birçok alt başlığı var, ama bir tanesi de en temel başlıklarından biri huzurun ve kardeşliğin yüzyılı olacak diyor Cumhurbaşkanımız. Dolayısıyla, ana vizyonumuz da bu, bu vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz. Şunun da hep altını çiziyorum ben: Terör demokrasinin de, kalkınmanın da düşmanıdır. Terörün olmadığı bir ortam ise demokrasiye de, kalkınmaya da güç verir. Terör varsa bir ortamda siz seyahat etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, düşüncelerinizi ifade etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, girişimcilik özgürlüğünüzü kullanamazsınız, yatırım ortamı gelişmez. Dolayısıyla, terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan, demokratik standartlarını daha hızlı yükselten bir Türkiye demek. Biz artık terörün gündemden çıkmasını istiyoruz. Terörün hiçbir siyasi parti üzerinde, hiçbir siyasi grup üzerinde gölgesinin devam etmesini istemiyoruz” dedi.
Düzce Düzce’de 2 bin 309 kişiye mobil Mamografi hizmeti verildi DÜZCE(İHA) – Düzce Sağlık Müdürlüğü ekipleri 2024 yılında 46 farklı bölgede, toplam 2 bin 309 kişiye mamografi çekim hizmetini mobil olarak verilirken, kanser tarama kriterlerine uymadığı için çekim yapılamayan binlerce kadına danışmanlık hizmeti verdi. Kanser, dünya ve Türkiye genelinde ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alırken, her 6 ölümden biri dünya genelinde, her 5 ölümden biri ise ülkemizde kanser nedeniyle gerçekleşmektedir. Kanserin önlenebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan uzmanlar, kanser ölümlerinin yaklaşık yüzde 30-50’sinin, sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve erken tarama yöntemleri ile önlenebileceğini belirtmektedir. Düzce ilinde de kanserin erken teşhis ve tedavisi için mobil kanser tarama aracı ile önemli bir adım atılmıştı. Sağlık Bakanlığı’nın katkılarıyla, tam donanımlı bir Mobil Kanser Tarama Aracı Düzce’ye kazandırılmıştı. Bu araç, kanser taramalarını gezici olarak yaparak halkın kolayca ulaşabileceği bir hizmet sunmakta. Mobil Kanser Tarama Aracı, ilçelerde ve köylerde vatandaşlara hizmet veriyor. Bu sayede, vatandaşlar bir sağlık kuruluşuna başvurmadan, mahallelerinde ve köylerinde kanser taramalarını yaptırabiliyor. Mobil Kanser Tarama Aracı’nda; Mamografi çekimi (Meme kanseri taraması; 40-69 yaş arasındaki kadınlara yılda bir kez klinik meme muayenesi yapılmakta, 2 yılda bir mamografi çekimi), HPV taraması (Rahim ağzı kanseri taraması; 30-65 yaş arasındaki kadınlara 5 yılda bir HPV-DNA testi ve smear testi) ve GGK testi (Kalın bağırsak kanseri taraması; 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2 yılda bir gaitada gizli kan testi) yapılıyor. Sağlık ekipleri; 2024 yılında Mobil Kanser Tarama Aracıyla 46 farklı bölgede 2 bin 309 kişiye mamografi hizmeti verirken kanser tarama kriterlerine uymayan binlerce kadına danışmanlık hizmeti sundu. 22 Eylül 2022’de hizmete giren bu araç, Düzce’de kanserle mücadelede önemli bir rol oynamakta ve halkın kanser taramasına erişimini kolaylaştırmakta. Yetkililer; Mobil Kanser Tarama Aracıyla kanserin erken teşhisi ve tedavi edilebilirliğinin artırılması amacıyla halkı bilinçlendirmeye ve tarama hizmetleri sunmaya devam edeceğini belirttiler.
Osmaniye Bir Ölür, Bin Diriliriz, tiyatro oyunu izleyiciden tam not aldı Osmaniye’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 103. yıldönümü etkinlikleri kapsamında, sahnelenen Bir Ölür, Bin Diriliriz isimli tiyatro oyunu, yoğun ilgi gördü. Osmaniye Belediyesi Fikir Sanat Tiyatro Kulübü tarafından, Korkut Ata Üniversitesi (OKÜ) 15 Temmuz Şehitler Amfisinde sunulan ve Kurtuluş Savaşı Destanı’nın anlatıldığı tiyatro oyununda, zaman zaman duygu dolu anlar yaşayan tiyatro severler, oyuncuları uzun süre alkışladı. Öznur Gökşen Dinç ve Erkan Dinç’in yazıp yönettiği tek perde halinde sergilenen oyun, 1920’li yıllarda Osmaniye’nin Cebelibereket olduğu dönemde yaşanan yokluk ve savaş mücadelesini anlatırken, her sahnesinde farklı bir duygu yansıttı. Seyirciden tam not alan oyunun sonunda ’Bir ölür bin diriliriz’ mesajı ve açılan Türk bayrağı sahnesi ise duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Tiyatroyu kahramanlık duygusunu hissederek izlediklerini belirten Belediye Başkan Yardımcısı Sait Başkurt, “Arkadaşlarımız gerçekten de çok iyi hazırlanmışlar. Beğenerek izledik, ben inanıyorum o zaman ki savaş durumunu arkadaşlarımız bizlere sahnede yansıttı. Emeği geçen herkes teşekkür ediyorum” dedi. Oyunun hem yazarlığın ve yönetmenliğini yapan Öznur Dinç ise “Belediyemizin de desteği ile tiyatro için çaba sarf ediyoruz. Burada olmanız bu salonu doldurmanız bizim için çok değerli. Siz olmasanız biz yarısını yapsak da geriye kalanı olmamış oluyor. İyi ki varsınız iyi ki geldiniz. Varlığınız çok kıymetli. Bundan sonra da hep birlikte sahnelerde buluşalım” diye konuştu. Konuşmaların ardından Belediye Başkan Yardımcısı Sait Başkurt, İl Genel Meclis Başkan Vekili Enver Bozdoğan ve AK Parti Belediye Meclisi Grup Başkanı Osman Kıbrıslıgil tarafından tiyatroyu yazan-yöneten Öznur ve Erkan Dinç ile ekibine çiçek takdim edip, tebrik ettiler.