EKONOMİ - 16 Aralık 2025 Salı 15:49

Hisarcıklıoğlu; "DSO dünyanın en iyi ilk üç odası arasına girmeyi başardı"

A
A
A
Hisarcıklıoğlu; "DSO dünyanın en iyi ilk üç odası arasına girmeyi başardı"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Denizli Sanayi Odası’nın (DSO) ev sahipliğinde düzenlenen istişare toplantısında Denizli iş dünyasının talep ve sorunları dinledi. DSO’nun kentin marka değerini artırdığını belirten Hisarcıklıoğlu; "DSO, 3 ay önce Avustralya’da düzenlenen Dünya Odalar Yarışmasında ’Yeşil Dönüşüm’ projesi ile onlarca ülkeyi geride bıraktı. Dünyanın en iyi ilk üç odası arasına girmeyi başardı" dedi.



TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Denizlili iş insanlarıyla bir araya geldi. DSO’nun ev sahipliğinde DSO Müjdat Gezer Toplantı Salonunda düzenlen Denizli İş Dünyası İstişare Toplantısına TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, DSO Başkanı Selim Kasapoğlu, DTO Başkanı Uğur Erdoğan ve iş dünyası temsilcileri katıldı.



DSO Başkanı Selim Kasapoğlu, yaptığı açılış konuşmasında "DSO kurumsallaşmış kültürü güçlü geçmişiyle iftihar eden bir odadır. İlk kez odamızda oluşturulan yüksek istişare kurulumuz oldu. Çalışmalarımızı onlarla birlikte değerlendirerek devam ettiriyoruz. Yönetim kurulumuz, meclisimiz, komisyonlarımız ve üyelerimizle birlikte bin 300 üye ile devraldığımız üye sayısını üç yılda 2 bin 100’ün üzerinde çıkardık. TOBB ve odalarımızın etki alanını geliştirdikçe hizmet kalitesini yükseltip çeşitliliğini artırdıkça tüm toplumun ortak yararına kalıcı sonuçlar oluşturuyor. TOBB çatısı altında şura toplantılarıyla müşterek istişare toplantılarıyla, sahadaki sorunları filtresiz biçimde en yetkili bürokratlara ve karar alıcılara ulaştırıyoruz. Bu sürece katkı sunan Türkiye Odalar Borsalar Birliği’ne bu süreçte emek harcayan o günkü başkanımız Başkanım Müjdat Keçeci’ye ve Meclis Başkanımız Mehmet Tosunoğlu’na ve tüm yönetim kurulu üyelerine ve meclis üyelerine buradan tekrar teşekkürlerimi sunuyorum" dedi.



"DSO, Denizli’nin marka değerini büyütüyor"


DSO’nun çalışmalarını taktir ettiğini belirten TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, "TOBB olarak, Buldan, Sarayköy ve Babadağ’da yaptırdığımız okulların açılışlarını gerçekleştirdik. Denizli Merkezefendi’deki okulun açılışını da 2022’de yapmıştık. Acıpayam ve Tavas’ta yaptığımız okulların açılışını da bir dahaki geldiğimizde yapacağız inşallah. Böylece sizlerin talebiyle toplamda 6 okulu, Denizli’mize kazandırmış olduk Şimdi de Sanayi Odamızın ev sahipliğinde bir araya geldik Sizlerle istişare etmek istedik DSO hepimizin gurur duyması gereken bir noktada. DSO Dünya yıldızlama listesi Akredite’sinde 5 yıldıza sahip. Devamlı çalışıyor, üretiyor ve Denizli’nin marka değerini büyütüyor. Denizli Model Fabrika, Denizli Sanayi Odamızın öncülüğünde hayata geçirildi. İşletmelerimize, verimlilik ve dijital dönüşüm gibi alanlarında, önemli katkılar sağlıyor. Sanayicilerimize, çağın gerektirdiği üretim teknikleri ve dijital dönüşüm konusunda yol gösterici bir rol üstleniyor. Odamızın Mesleki İşbirliği Projesi, sanayi-eğitim iş birliği modelini, sistematik bir yönetim yapısına kavuşturuyor. Biz de YÖK ile protokol yaparak, Odalarımızın MYO’lara hamilik yapmaya başlamalarını sağladık. DSO’da bu konuda önemli bir adım attı. Pamukkale Üniversitesi, Çardak OSB ve Denizli Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’na hamilik yapıyor. Denizli, Metal, makine, döküm, kablo, elektrik-elektronik ve tekstil gibi çok geniş bir üretim kültürüne sahip. İşte Odamız, Denizli sanayisinin, savunma ve havacılık ekosistemine entegrasyonu için de adım atıyor. Böylece, Denizli’de, ileri teknoloji üretime geçilmesine de öncülük etmiş oluyor. Denizli’nin rekabet gücünü ve marka değeri artıracak, tüm bu çalışmalarınızla gurur duyuyorum. Böylesi çağdaş ve vizyoner yaklaşımlarından dolayı, Odamızı, Başkanımızı, Yönetim Kurulunu, Meclisimizi, Genel Sekreterimizi ve ekibini yürekten tebrik ediyorum" ifadelerini kullandı.



"DSO Dünya 3.’sü"


DSO’nun Yeşil Dönüşüm Projesi ile elde ettiği başarıyı tebrik eden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "DSO, 3 ay önce Avustralya’da düzenlenen Dünya Odalar Yarışmasında ’Yeşil Dönüşüm’ projesi ile onlarca ülkeyi geride bıraktı. Dünyanın en iyi ilk üç odası arasına girmeyi başardı. Bu ödül, hem Denizli’nin, hem de, Türk oda sisteminin, küresel ölçekte ulaştığı itibarı da gösteriyor. Denizli SO’mız, yeşil dönüşümde dünyanın ilk üç odasından biri seçilerek, ülkemize ve bizlere, bir büyük gurur daha yaşattı. Bu başarı, Türk özel sektörünün azminin, vizyonunun ve birlik ruhunun da eseridir. Selim Kasapoğlu başkanımızla ve ekibiyle, bir kez daha iftihar ettim. Kendilerine tekrar yürekten tebriklerimi sunuyorum" şeklinde konuştu.



"Denizli’de yaşanan sorunları çözüm bulmak için el birliği ile çalışıyoruz"


Denizlili iş dünyasının yaşadığı sorunları gerekli bakanlık ve kurumlara ilettiklerini ve iletmeye devam edeceklerini ifade eden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "Son birkaç ay zarfında, Merkez Bankası Başkanıyla, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmazla, Hazine-Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le, daha pek çok Bakanlıkla bir araya geldik. Selim Kasapoğlu Başkanımız da, Denizli’yi temsilen, sanayinin ortak sorunlarını, kapsamlı bir şekilde, Cevdet Yılmaz’a ve ilgili tüm Bakanlıklara aktardı. Özellikle de tekstil ve hazır giyim sektörünün durumunu, ayrıntılı şekilde sundu. Sektörün karşı karşıya olduğu rekabet sorunlarını da aktardı. Ayrıca, reel sektörde ilave tedbirlere ihtiyaç olduğunu da söyledik. Bunlar nelerdi, özetlemek gerekirse; En önemli konumuz finansmana erişim dedik. Özellikle de KOBİ’lerin finansmana erişimleri kolaylaştırılmalı. Sizlerin talebiyle KGF kefaletli Nefes Kredilerini başlattık. Üyelerimizi, 80 milyar liralık düşük faizli krediye ulaştırdık. Denizli’de de 873 üyemiz 1,2 milyar TL’lik kredi kullanmış oldu. Öte taraftan, enflasyondaki gerilemeyle birlikte, Merkez Bankası politika faizi düşüyor Bunun aynı şekilde ticari kredi faizlerine yansıması gerekiyor. Ayrıca, krediye ulaşımı kolaylaştırmak üzere, ticari kredi kartları da dahil, nakdi kredi artışı sınırlayan düzenlemeler kaldırılmalı. Merkez Bankası’nın döviz dönüşüm desteği uygulaması, hem yeterli gelmiyor, hem de şartları çok ağır. İhracat yapan üyelerimizin, beşte birinden azı, buna ulaşabiliyor. Bu uygulama daha basit hale dönüştürmeli, miktarı ve süresi de artırılmalı. Özel sektörün KDV alacakları meselesine de artık bir çözüm sağlanmalı. En azından 2026 başından itibaren yıl sonlarında iadesi sağlanmalı. Emek yoğun sektörlerdeki imalatçılara yönelik, istihdam koruma desteği sağlanmıştı. Biz de bu desteğin, sektörün tamamına yaygınlaştırılmasını talep etmiştik, Hükümetimiz bunu dikkate aldı ve 2026 için bu desteği 3 bin 500 liraya yükseltti. Büyük ölçekli firmalarımızı da dahil etti" diye konuştu.



"İstihdamlarını koruyabilmeleri için, kısa çalışma ödeneği devreye alınıp, aktif şekilde kullanılmalı"


Tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya olmak üzere, emek yoğun sektörlere ek destekler sağlanması gerektiğini vurgulayan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "Mevcut istihdamlarını koruyabilmeleri için, kısa çalışma ödeneği devreye alınıp, aktif şekilde kullanılmalı. Zira bunlar, ülkemize istihdam ve döviz kazandıran sektörlerin başında yer alıyor. Neredeyse 100 yıllık bir emekle, mücadeleyle ve sıfırdan kurdukları girişimleriyle, bugünlere geldiler. Onları kendi başlarına bırakamayız, yılların emeğini terk edemeyiz. Sektörlerdeki firmalarımızın her biri, ülkemizin milli değeridir. Korunmayı ve desteklemeyi hak etmektedir. Doğru politikalarla desteklendiği durumda, bu sektörlerimiz, geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de, dış açığın ve işsizliğin en önemli panzehiri olacaktır. Öte taraftan, uzakdoğu’dan gelen ve başta Çin olmak üzere çoğu dampingli ithalatın yol açtığı, haksız ve yıkıcı rekabetle de karşı karşıyayız. Özellikle Çin’e yönelik, muhakkak kapsamlı bir tedbir paketi ve stratejimiz olmalı. İşgücü piyasası reformuyla istihdam artışı cazip hale dönüştürülmelidir. Asgari ücret desteği, asgari ücretteki artışa paralel şekilde yükseltilmelidir. Şirketleri kayıt dışına yönlendiren, Kanunen Kabul Edilmeyen Gider uygulaması kaldırılmalıdır" dedi.



Hisarcıklıoğlu; "DSO dünyanın en iyi ilk üç odası arasına girmeyi başardı"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Güllü’nün oğlu savcıya müşteki olarak ifade verdi: "Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" Yalova’daki evinin terasının penceresinden düşen Güllü’nün ölümüyle ilgili soruşturmada "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçlamasıyla ablası Tuğyan Ülkem Gülter’in (27) kardeşi Tuğberk Yağız Gülter, olay günü ses kayıtarıyla ilgili, "’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" dedi. 26 Eylül’de Yalova’nın Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi üzerindeki apartmanın 5’inci katındaki kapalı terasta ünlü şarkıcı Güllü (52), kızı ve arkadaşıyla eğlendiği sırada pencereden düşerek hayatını kaybetmişti. Güllü’nün ölümüyle ilgili Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçundan tutuklanırken, Sultan Nur Ulu’ya ise ev hapsi verilmişti. Olayla ilgili Güllü’nün oğlu Tuğberk Yağız Gülter, Yalova Adliyesi’ne müşteki sıfatıyla ifade verdi. Gülter, Yalova’daki olayın yaşandığı gün kendisinin İstanbul’da olduğunu söyledi. Annesi ve ablası arasında sık sık tartışma çıktığını söyleyen Gülter, bunun hiç bir zaman fiziki şiddete dönmediğini söyledi. Ablası ile küçüklüğünden beri anlaşamadıklarını kaydeden Gülter, sık sık tartıştıklarını kaydetti. Olayın yaşandığı evi taziye evi olarak kullanmak istediklerini belirten Gülter, "Çınarcık’taki eve girmemiz lazımdı ama evin anahtarı bende yoktu. Ablam da hiçbir şey almadan evden çıkmış. O haliyle hastaneydi. Polisler de olay yeri incelemeden sonra kapıyı çekip gitmişler. Onlarda da anahtar yoktu. Hatta bu şifreli kapıyı yapan firmayı aradım ancak ulaşamayınca instagramdan mesaj attım. Sonuç itibariyle adamlara ulaşamadığım için ben de eve girebilmek adına komşumuz Seval teyzenin terasından girebileceğimi düşündüm. Çilingire de haber veremedim çünkü bu kapı normal bir kapı değildi, şifreli bir kapıydı, kapıyı komple çıkarmaları gerekiyordu sanırım" dedi. Camı kırarak eve girdiğini daha sonra dışarda bekleyenlere kapıyı açtığını kaydeden Gülter, annesinin kasasında para veya altın gibi şeylerin saklanmadığını söyledi. Gülter, kasadan yeşil sırt çantasına ananesinin kesilmiş saçı, annesinin banka hesap cüzdanları, annesinin yazdığı şarkı sözleri ve telif haklarına ilişkin evrakların olduğunu kaydetti. Olayın yaşandığı ana ilişkin ses kayıtlarına da değinen Gülter, şöyle konuştu: "Tuğyan’ın odasına girdikten sonraki ses kayıtlarını ben internet üzerinden dinledim. Orada ’Hadi görüşürüz’ sözcüğünü söyleyen kişinin annem olduğunu düşünüyorum ama çok da emin değilim. Çünkü ben bunu uzun süre önce bir kere dinlemiştim. Olayın olduğu ilk zamanlardı. Annem deyip geçtim. Son zamanlarda tekrar dinlemedim, uzun uzun muhakeme yapmadım. Herkes tamam mı? O ne lan? Valla şahane bak. Bak, manyaklara bak. Gel, gel. Kız gelsene buraya. Kız gel. Orospu’ şeklindeki sözler anneme aittir. Bazı sesleri tam olarak duyamasam da annemin söylediği kelimeler var ama müzik ve oynama sesinden net olarak duyamıyorum. Sizin ’Bırak beni’ olarak duyduğunuz ses de anneme ait. Sultan’ın ’Ben oynamayı bilmiyorum ki.’ sesi Sultan’a ait. Videoda dinlediğim ’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini de ablam Tuğyan söylüyor. Yine dinlediğim ses kaydında ’Gerek var mı?’ ya da ’Kelebek var mı?’ şeklinde duyduğum sözleri ablam söylüyor. ’Gel bakalım’ diye anladığım sözü de ablam söylüyor. Videonun sonundaki ’Hadi görüşürüz’ kelimelerini bir annemin sesine, bir Tuğyan sesine benzetiyorum. O konuda net bir şey söyleyemiyorum. Ben annemin bu ses kaydında dinleyip kesin olarak anneme ait olduğunu düşündüğüm sesleri söyledim. Ama en sondaki ’hadi görüşürüz’ cümlesinin net olarak kime ait olduğunu belirtemiyorum." "Hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez" Gülter annesinin camlardan korktuğunu ve zorunlu olmadıkça uzak durduğunu anlattı. Annesinin o gün cam açık olmasına rağmen camın orada bulunmasının ancak 3 sebebi olabileceğini kaydeden Gülter, "Bunlardan birincisi açık olan camı kapatmak için olabilir. Çünkü dediğim gibi açık camdan korkardı, camı kapatmak istemiş olabilir. 2. sebep belki gerçekten söylediği gibi kelebek gibi bir küçük böcek tarzı bir şey vardı, onu öldürmemek için camdan alıp atmak istemiş olabilir. 3. sebep onu birinin cama bir şekilde götürmüş olmasıdır. Çünkü annem kesinlikle kendisi hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez, oynamak isterse geniş alana geçmek ister. Benim ablam odada sürekli sigara içer. O yüzden cam sürekli açıktır. Annem sigara kokusunu sevmediği için genelde de ablama ’Yine sigara kokutmuşsun odayı, camı aç’ gibi şeyler söylerdi. Tuğyan’ın odasındaki Tuğyan’ın yatağı bir hafta önce aslında cama paralelmiş. Sonra yatağı cama dikey olarak koymuşlar. O olay anında olduğu gibi. Benim tahminim ablam deli yatar diye annem düşünüp yatağın o şekilde değiştirilmesini istemiştir. Annem yatağın o şekilde olmasına izin vermez" ifadesini kullandı. Anneni öldürebilir mi sorusuna yanıt: "Kervan için her şeyi yapabilir" Gülter, annesinin ablasının sevgilsi Kervan’dan nefret ettiğini belirterek, "Bir kaç sebebi vardır. İlk sebebi Tuğyan’dır. Tuğyan hayatındaki erkek için etrafını siler. Herkesi karşısına alır. Ben daha öncesinde tarihini tam hatırlamadığım dönem ablamın Kervan’dan ikiz çocuğa hamile olduğunu annemden duymuştum. Ablam çocukları düşürdü mü yoksa hastanede aldırdı mı bilmiyorum ama hamilelik sürecini annemden bu şekilde duymuştum. Ablam Kervan’ı seviyordu. Ablamın intihar etme olayında ablam cama çıkıp anneme ’Sen beni öldürdün, sen beni rezil ettin’ dedi. Ablam hayatındaki erkek için etrafını siler" dedi. Gülter, "Kervan için Ablan Tuğyan anneni öldürebilir mi?" sorusuna ise, "Vebal almak istemiyorum ama Kervan için öldürebilir. Çünkü ablam ilişki konusunda zayıf karakterli biridir. Kervan için her şeyi yapabilir. Daha önceki ilişkilerinde de böyleydi" diye konuştu. Ablasının olay günü yaşananlarla ilgili kendisine anlattıkları hakkında bilgi veren Gülter, şunları kaydetti: "Ben Tuğyan’a bu olaydan sonra kendisine annemi düşerken görüp görmediğini sorduğumda, bana annemin camdan düşerken ayağını ya da elbisesinin bir kısmını gördüğünü söylemişti. Bunu bana olayın olmasından sonra ilk haftalarda söylemişti. Ben annemi düşerken görüp görmediğini sordum. O da bana ’Yağız hatırlamıyorum. Ya elbisesini ya ayağını gördüm’ demişti. Ben Tuğyan’a olayın detaylarını sormadım. Annem camın oraya nasıl geçti, Sultan neredeydi, ya da Tuğyan nerede duruyordu, olay günü neler oldu gibi detaylar sormadım. Sadece annemi düşerken görüp görmediğini sormuştum. Bir de en son çalan şarkı ’Annemin sahneden iniş şarkısı değil mi?’ diye sordum. O da ’Evet, malkata’ dedi. Malkata’yı nasıl çaldıklarını, kimin istediğini Tuğyan’a sormamıştım. Ancak 2-3 gün önce ben Çiğdem ablaya ’Ablam bu malkatayı başka günlerde dinler miydi, olay anında niye Malkata’yı açmışlar’" gibi kuşkumu giderecek sorular sormuştur. Çiğdem de bana ablamın da bu şarkıyı ara ara dinlediğini söyledi." "Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır" Gülter, Sultan Nur Ulu’nun ise uyuşturucu içtiği için saç örneği vermekten korktuğunu kaydetti. Gülter, ablasının uyuşturucu içip içmediği sorusuna ise, "Şunu da söyleyeyim annemden de net olarak biliyorum Tuğyan geçmişinde uyuşturucu kullanmıştır. Annemin de uyuşturucuyu bıraktırmak için çok uğraştığını biliyorum. Tuğyan kendi beyanına göre bu uyuşturucuyu 5-7 sene önce bırakmış, ondan sonra içmediğini söylüyor. Ancak ben şunu da söylemek durumundayım. Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır. Çok yalan söyleyen biridir" dedi. "İlişkisi için yapamayacağı şey yoktur" Olayın cinayet olabileceğiyle ilgili şüphelerinin oluştuğunu da anlatan Gülter, "Benim şüphelerim oluşup kayboluyordu. Ablamın ya da Sultan’ın böyle bir şey yapacağını düşünmedim. Çünkü videoları izlediğimde ablam çok bağırıyordu, ablam olaydan sonra çok üzgündü, sürekli çığlık atıyordu, onun o üzüntüsünü görünce aklıma böyle bir şey yapabileceği gelmedi. Ancak ablamın kişiliği yukarıda belirttiğim gibi yalancılık vardır, menfaati çok sever, ilişkisi için yapamayacağı şey yoktur." Ablasını annesiyle ara ara Kervan sebebiyle kavga ettiğini dile getirerek şöyle konuştu: "Sinirli, agresif ve kavgacı bir yapısı vardır. Şimdi tüm olayları, Sultan’ın verdiği itiraf ifadesini düşününce aklım almıyor, ablamın böyle bir şey yapacağına inanmak istiyorum. Bunların gerçek olmadığına inanmak istiyorum. Yapmışsa da şikayetçiyim. Eğer annem bir cinayet sebebiyle vefat etmişse, yapan, düşünen, olaya karışan herkesten şikayetçiyim. Böyle bir şey yoksa kendini inşallah kanıtlar. Böyle bir şey varsa ömürlerinin sonuna kadar yatsınlar. Her şeyden önce çıkarlarsa benimle karşılaşacaklar. Gerçeğin açığa çıkmasını istiyorum." "Böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum" Tuğyan’ın daha önce kendisine annesini öldürmek istediği ile ilgili bir şey söylemediğini anlatan Gülter, olayın gerçeğiyle ilgili bir bilgisi olmadığının belirterek, "Tuğyan olaydan sonra bana annemi ittim diye bir şey söylemedi. Zaten böyle bir şey de konuşmadık. Hatta onu cezaevine perşembe günü gidersem böyle bir soruyu sorup sormayacağımı da bilmiyorum. Vereceğim cevaptan korkuyorum inşallah böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum. Benim onların kaçma planları ile ilgili bir bilgim yoktur. Hatta kaçmayla ilgili ses kaydı medyaya düşünce ben de Whatsapp’tan Tuğyan’a ’Biraz önce öğrendim, bu Gürcistan, Fransa muhabbetleri ne, hayırdır, nereye kaçmayı planlıyorsun, niye?’ diye yazdım, o da bana bir şey yazmadı, sonra ben onu aradım, kızdım, o da bana böyle bir kaçma planının olmadığını, ses kayıtlarının kesilip biçildiğini öyle servis edildiğini söyledi, ben de aslı varsa sen ver dedim. Yine bu konuşmamızda Bircan’a attığı annemle ilgili mesajların hesabını bana vereceksin demiştim. O bana herhangi bir cevap vermedim" dedi. Gülter, telefonunun kendi rızasıyla incelemesi için savcılığa verdi.