KÜLTÜR SANAT - 06 Nisan 2025 Pazar 12:15

Dedesinden ve babasından kalan mirası mekanik saatleri tamir ederek yaşatıyor

A
A
A
Dedesinden ve babasından kalan mirası mekanik saatleri tamir ederek yaşatıyor

Çorum’da saat tamirciliği yapan Selim Kazancı, dedesi ve babasından miras kalan mesleği 55 senedir sürdürerek mekanik saatleri tamir ediyor.


Çorum’da yaşayan 70 yaşındaki Selim Kazancı, babasının rahatsızlanmasının ardından devraldığı saatçilik mesleğini 55 yıldır aşkla sürdürüyor. Daha önce dedesinin ve babasının yaptığı mesleği devam ettiren Kazancı, Çorum’daki dükkanında eski ve arızalanan mekanik saatleri tamir ediyor. Çırak bulamadığı için mesleği kendi sürdüren Kazancı, her gün açtığı dükkanında büyük dikkatle çalışıyor. Mesleğin artık yok olmaya yüz tuttuğunu ifade eden Kazancı, gücü yettikçe işine devam etmek istediğini söyledi.



"Artık mekanik saatçilik bitti"


3 nesildir saatçilik mesleğiyle geçimlerini sağladıklarını söyleyen Selim Kazancı, "Babam, dayım, amcam ve dedem, ailecek hepimiz saatçiyiz. Saatçilikle büyüdük, saatçilikle yaşadık. Yaşım 70, artık kemale erdi. Bundan sonra bizim meslek gidiyor, biz de gidiyoruz. Allah ne zamana kadar takdir ederse, gücüm yettikçe bu mesleğe devam etmeyi düşünüyorum. Mekanik saatlerin ömrü bitiyor ve sona yaklaştı. Bu nedenle olanlarla idare edip vaktimizi geçirmeye çalışıyoruz. Ben babamın rahatsızlığı sonrasında mecburen mesleğe başladım. Annem dükkanın anahtarlarını bana getirdi ve ’oğlum, bundan sonra ekmeğimizi sen kazanacaksın’ dedi. Böylelikle saatçi oldum. Daha önce babama yardımcı oluyordum ama onlar amatörceydi. Fakat babam rahatsızlanınca mecburen ben de saatçi oldum. 1970’ten 2025’e, askerliğim hariç, aralıksız 55 yıl ara vermeden aynı şekilde devam ettim. Yapmış olduğum meslekte ve başka mesleklerde de zorluklar hiçbir zaman bitmez. Sürekli model değişimleri, yedek parçada değişiklikler, parça bulamama gibi sorunlar, yaptığımız tamirat işlerinde sıkıntı çıkartıyor. Artık benim mesleğim olan mekanik saatçilik bitti. Yanımda yetişecek kişi sadece antik saatlerle uğraşır, bu işten de yeteri kadar kazanç elde edemez" dedi.



"Saatler iyiyse ve kaliteliyse onların tamiratını yaparken zevk alıyorum"


Mekanik saatlerin yerini elektronik saatlere bıraktığını kaydeden Kazancı, "Aynı cins saatleri sök, temizle, tak, çalıştır ve düzen hepsi bu kadar yani bu durum hiçbir saat için değişmiyor. Saatlerin kendisi değişiyor, fakat yapılan işlemler ortalama aynı oluyor. Saatler iyiyse ve kaliteliyse onların tamiratını yaparken zevk alıyorum. Yalnız şimdiki tabirle uyduruk al, çöpe at cinsinden saatler olduğundan insana zevk vermiyor. Arasındaki farkı şöyle dile getirebilirim; kaliteli saatin bakımını tamiratını yaparken zevk alıyor, diğerinde ise ’acaba bu tamiratını yapacağım saat elimde kalacak mı, acaba ayağa kaldırabilecek miyim’ diye tedirgin oluyoruz. Mekanik saatlerin tamiri bakımı ve sayısı azaldı. Ancak antik saatler, özellikli saatler değerli. Onların bakımı ve tamiriyle de uğraşacağını zannetmiyorum. Çünkü devir kapandı kimsenin heves etmesine gerek kalmadı. Bu işte şu an tek başıma çalışıyorum ve yetiştireceğim kimse yok. Benim dükkanımdaki saatlerimi, parçalarımı bunların hepsi artık ya dolaplara ya da çekmecelere girecek" diye konuştu.



Dedesinden ve babasından kalan mirası mekanik saatleri tamir ederek yaşatıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Yumaklı: "Dişimizle tırnağımızla bir yere getirmiş olduğumuz, hakikaten çok emek sarf edilmiş bir takım şeyleri bunlara kurban etmemeliyiz" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı "Bab-ı Ali Toplantıları-Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği" konulu toplantıda konuştu. Bakan Yumaklı, Ana muhalefetin boykot çağrılarına karşı ekonomimizin önü ardı hiç düşünülmeden bu tür şeylere kurban edilmesinin doğru olmadığını ifade etti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Bab-ı Ali Toplantıları - Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği" Toplantısına katıldı. Beşiktaş’ta bir otelde düzenlenen toplantıda konuşan Bakan Yumaklı, "Tarım sektörü milli güvenlik kadar, savunma sanayi kadar önemli. Ülkelerin stratejik bakışlarında ilk üçün içerisinde mutlaka yer alan bir sektör olarak konuşulur. Küresel iklimin en büyük etkisi de yine bu son derece stratejik olan sektöre gelmiş durumda. "Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği". Burada bir görüş alış verişinde bulunacağız. Tarım ve orman sektörü, gıda arzı ve güvenliğine sağladığı katkının yanı sıra bütün sanayiler içinde bir girdi teminini ifade eder. Dolayısıyla hem kırsal kalkınmada olan etkisi hem oluşturduğu istihdamla da modası asla geçmeyecek stratejik bir sektördür. Dünyada kırılma dönemlerine baktığımızda her zaman bir takım zorlukların sıkıntıların gerçekleştiğini görüyoruz. Her gün yeni bir gündemle uyanıyoruz. Gün içinde gündemimiz defalarca değişebiliyor. Hele ki son günlerde bunun örneğini çok yakında görüyoruz. Böyle dönemde kendimizi tarımsal üretimde, gıda-arz güvenliğinde güçlü tutmak zorundayız. Öncelikle bunun altını kuvvetlice çizmek istiyorum." dedi. "Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi ’Ambarın anahtarı kimdeyse güç ondadır’ prensibince hareket ediyoruz." diyen Yumaklı, "Birleşmiş Milletlerin (BM) yayınladığı bir rapora göre 2050 yılında yüzde 65’le yüzde 70 daha fazla gıda üretmemiz gerektiğini söylüyorlar. Bu nedenle bizim önümüzde kıldan ince kılıçtan keskin bir yol var. Biz bakanlık olarak bütün bunlardan sorumluyuz. Biz bütün bu kapsamda bakanlık olarak toplamda 165 bin arkadaşımızla beraber öncelikle ülkemizin gıda-arz güvenliğinin gerektirdiği hususları yerine getiriyoruz. Daha sonrada bizlerin ürettiklerine ihtiyacı olan bu ülkelerin de ihtiyacını gideriyoruz." dedi. 2024 yılı sonu itibariyle de 32,6 milyar dolarlık bir tarım ürün ihracatının söz konusu olduğunu söyleyen Bakan Yumaklı, "Çiftçiyi korumak ve tüketiciyi korumak’ bugün için bizim parolamız bu. Tarımsal destekler var. Ar-ge var. Sulamada çok ciddi yatırımlar halen yapılmaya devam ediyor. Bugün ülkemiz tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, dünyada ilk 10 ülke arasında. 186 ülkeye 2 binin üzerinde tarım ve gıda ürünü ihraç ediyoruz. 2024 yılı sonu itibariyle de 32,6 milyar dolarlık bir tarım ürün ihracatımız söz konusu. Bu ihracatta katkısı olan çiftçisinden sanayicisine kadar, sektörün tüm paydaşlarına teşekkür etmek istiyorum." Önümüzdeki dönemde 5 ana temel üzerine tarımsal üretimin oturtulduğunu kaydeden Yumaklı, "Birincisi yapmış olduğumuz üretimin sürdürülebilir olması gerekir. Sürdürülebilir üretimin verimli olması gerekir. Sürdürülebilir ve verimli tarımsal üretimin elde ettiği çıktıların kalitesi olması gerekir. Bütün bunların kayıt altına alınması gerekir ki en çok mücadele verdiğimiz alanlardan bir tanesi ve son madde ise bütün bunlardan elde edilen gelirin tarım sektörüne yatırım olarak geri dönmesi. Bu 5 eksen etrafında şekillendirdik. Bu kapsamda son 2 yılda özellikle hayata geçirmek için mücadele ettiğimiz tarımsal üretim planlamasını 2024 yılı itibariyle hayata geçirdik. Yani şuanda bizim hasat edeceğimiz ürünler tarımsal üretim planlamasının ilk meyveleri olacak bu sene. Türkiye’nin kendi ürünlerini üreten ve katma değerli hale getirerek bunları pazarladığı bir ülke olması bizim açımızdan son derece önemli. Başka önemli bir konu ise tarımsal üretimin teknolojik ihtiyacı. 2025 yılını tarımsal teknoloji konusunda çok daha farklı bir perspektifi getirmek üzere projeler oluşturmaya ayırdık." dedi. Ana muhalefetin boykot çağrılarına ekonominin kurban edilmemesi gerektiğine işaret eden Yumaklı, "Ekonomimizin bu anlamda hakikaten hiç önü ardı düşünülmeden bu tür şeylere kurban edilmesinin doğru olmadığını bir kez daha kuvvetlice ifade etmek istiyorum. Dişimizle tırnağımızla bir yere getirmiş olduğumuz, hakikaten çok emek sarf edilmiş bir takım şeyleri bunlara kurban etmemeliyiz. Başka bir şeyi konuşuyoruz. Sizin ülkenizde gıda arz güvenliğiyle ilgili bir sorun olduğunda, bütün dinamiklerinizi ya da avantajlarınızı kaybettiğinizde ’bu ülkede işte bir siyasi görüş daha az etkilenecek öbürü hiç etkilenmeyecek’ diye bir şey yok. Herkes aynı şekilde etkilenecek. Dolayısıyla şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gerekir." dedi.