Yerel Haberler
Çankırı
Rektör Çiftçi: "ÇAKÜ Suriye’nin yeniden yapılanması noktasında, bir yükseköğretim seferberliği içerisinde de olacaktır" 15 Ocak 2025 Çarşamba - 14:21:42 Son dönemde uluslararası alanda yaptığı projelerle dikkat çeken Çankırı Karatekin Üniversitesi, farklı ülkelerle yaptığı iş birlikleri ile akademik alanda önemli başarılara imza atıyor. Üniversitenin önemli bir tecrübeye sahip olduğunu belirten Rektör Prof. Dr. Harun Çiftçi, "Üniversitemiz sadece Afrika ülkeleri değil, Orta Doğu’da, Suriye’nin yeniden yapılanması noktasında, bir yükseköğretim seferberliği içerisinde de olacaktır" dedi. Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin (ÇAKÜ) Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi, son dönemde üniversitenin ön plana çıktığı uluslararasılaşma çalışmaları ile ilgili bilgi verdi. Rektör Çiftçi, Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin en önemli özelliğinin insan odaklı ve dönüşüme açık olması olduğunu belirtti. 2021 yılında göreve başladıklarında akredite edilmiş hiçbir programın olmadığına değinen Çiftçi, 12 programın akredite edildiğini söyledi. ÇAKÜ’nün uluslararasılaşma noktasında ciddi bir potansiyelinin olduğunu kaydeden Çiftçi, sadece Afrika’da değil, Suriye’nin yapılanması noktasında akademik destek sağlayabileceklerini ifade etti. “12 programımız akredite edilmiş oldu” Akredite oranlarının daha da yükseleceğini söyleyen Çiftçi, “Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin en önemli özelliği, insan odaklılığının yanında, dönüşüme en açık olan üniversitelerden birisi. Akreditasyon süreçleri ile ilgili yükseköğretim kurumlarında bir hareketlenme başladı. Göreve geldiğimiz 2021 yılında akredite edilmiş programımız yokken, bugün 12 programımız akredite edilmiş oldu. 7 programımız ön lisans düzeyinde. Onların da belgelerini aldık. 5 programımız ise lisans düzeyinde, onlarında belgelerini inşallah değerlendirmeler tamamlanınca yakın bir süreçte alacağız. Biz ortaya ciddi hedefler koyuyoruz. Üniversitemizin odağına baktığımızda, sağlık alanındaki öğrenci sayımız ve çeşitliliği oldukça fazla. Bu yüzden sağlık alanında da bir cazibe merkezi olması için önümüzdeki yıl tüm sağlık ile ilgili programlarımızı akredite etmek istiyoruz. Akreditasyon, eğitimin niteliğini ve kalitesinin en önemli özelliği. Bu vesile ile eğitimimizin niteliği noktasında kendimizi ifade etmek istersek, akreditasyon belgelerini mümkün olduğu kadar bölümlere yaymak zorundayız. Özellikle birçok kurumsallaşmış ve eskiye dayalı üniversitelere baktığımızda, akreditasyon yüzdeleri yüzde 10 civarında. Şu anki süreçte bile bizim akreditasyon oranımız yüzde 15’lerde. Tabii bu oranları ilerleyen süreçlerde yüzde 40’lara kadar çıkartmak istiyoruz. Bizim avantajımız ise üniversiteye nitelikli öğrenci gelecek. Ayrıca, öğrenciler burada belge sahibi olunca Avrupa’nın birçok yerinde geçerliliği olacak” dedi. “Orta Doğu’da, Suriye’nin yeniden yapılanması noktasında, bir yükseköğretim seferberliği içerisinde de olacağız” İhtiyaç halinde çeşitli ülkelerin akademik anlamda yanlarında olabileceklerini belirten Çiftçi, “Ayrıca üniversitemiz, birçok hedeflerini gerçekleştirmenin mutluluğunu da yaşamakta. Özellikle, üniversitemizde fiziki altyapılar noktasında ciddi yatırımlar var. Birçok yatırımın bir sonraki dönemlere ertelendiği süreçte, bizim üniversitemizde sanki yeni bir üniversite açılıyormuşçasına inşaatlarımız yoğun bir şekilde devam etmektedir. Üniversiteler toplumla buluşmalı, toplum ile iç içe olmalıdır. Bu yüzden üniversitemizi insanlara yakın bir duruma da getirmek istiyoruz. Başta Sudan olmak üzere Cibuti, Etiyopya, Somali gibi bize ihtiyaç duyulan her ülkenin yükseköğretim kurumları olarak yanlarında olmak zorundayız. Dolayısıyla bu alanda tecrübesi olan Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin de bu işi seve seve yapacağını da ifade etmek isterim. ÇAKÜ sadece Afrika ülkeleri değil, Orta Doğu’da, Suriye’nin yeniden yapılanması noktasında, bir yükseköğretim seferberliği içerisinde de olacaktır. Uluslararasılaşma noktasında da üniversitemizin ciddi bir potansiyeli var. Uluslararasılaşmanın sadece gelen öğrenciler ve akademisyenler için değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde etkinlikler ve kongreler düzeyinde de olması için çaba sarf ediyoruz” diye konuştu.
14 Ocak 2025 Salı - 09:41 Bakır bazlı hidrazon bileşiği ile meme kanserine karşı yeni umut Çankırı Karatekin Üniversitesi ve Ahi Evran Üniversitesi’nden kimyager, biyolog ve fizikçi akademisyenlerin bir araya geldiği ekip, bakır bazlı yeni bir hidrazon bileşiği sentezleyerek meme kanseri tedavisinde potansiyel bir ilaç olarak kullanılabileceğini ortaya koydu. Çankırı Karatekin Üniversitesi ve Ahi Evran Üniversitesi’nden kimyager, biyolog ve fizikçi akademisyenlerden oluşan bir ekip, bakır bazlı yeni bir hidrazon bileşiği sentezledi. Araştırma sonucunda, bu bileşiğin meme kanseri tedavisinde potansiyel bir ilaç olarak kullanılabileceği tespit edildi. Laboratuvar ortamında yapılan çalışmada, meme kanserine yakalanmış 50 yaşındaki bir kadından alınan insan hücreleri test edildi. Yapılan testte, hücrenin büyümesinin engellenmesi gözlemlendi. Sentezledikleri bakır bazlı bileşiğin potansiyel bir yerli ilaç olabileceğini belirten Çankırı Karatekin Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çiğdem Yüksektepe Ataol, hem meme kanserine umut, hem de yerli ilaç portföyünün genişletilmesi ve maliyetlerin düşürülmesi açısından önemini vurguladı. “Bakır komplekslerinin meme kanseri tedavisinde önemli bir yer aldığını düşünüyoruz” Bakırın çinko ve demirden sonra gelen önemli bir element olduğunu kaydeden Prof. Dr. Çiğdem Yüksektepe Ataol, “Çankırı Karatekin Üniversitesi ve Ahi Evran Üniversitesi’nden kimyager, biyolog ve fizikçi arkadaşlarımızla bir ekip oluşturduk. Uzun zamandır bu konular üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Hidrazon ve metal kompleklerinin antibakteriyel ve antikanser çalışmaları üzerinde önemli bir yeri olduğunu biliyoruz. Biz de bu sebeple hidrazon bileşiğini içeren bakır bazlı yeni bir bileşik sentezledik. Bu sentezimiz ile Dünya Sağlık Örgütü’nün insan sağlığını ciddi anlamda tehdit eden ve birden fazla antibiyotiğe direnç gösteren bakteri türlerine etkisini inceledik. Ardından ise antikanser çalışmalarına odaklandık. Aslında bakır, insan vücudunda çinko ve demirden sonra gelen üçüncü önemli bir element. Bakır komplekslerinin yan etkileri oldukça düşük ve hücresel direnç gösterme riski az. Bu yüzden bakır komplekslerinin meme kanseri tedavisinde önemli bir yer aldığını düşünüyoruz. Biz de bakır komplekslerini içeren bir birleşik sentezleyerek aslında yeni bir ilaç ve meme kanserini tedavi edici bir potansiyel oluşturacağını düşünüyoruz. Yaptığımız bileşiği, insan hücresi olan MDA-MB-231 meme kanseri hücre hattı üzerinde test ettik. Bu, geç evrede ortaya çıkan güçlü, negatif ve agresif kanser hücresi. Çalışmalarımızda bu birleşiklerimizin sitotoksisite sonuçları kontrol grubuna kıyasla bileşiğin kanser hücrelerindeki büyümeyi, düşük dozlarda bile durdurduğunu ortaya koyuyor” dedi. “Bizim test sonuçlarımızda hücrenin büyümesini engellemesine dair sonuçlarımız var” Yapılan testler sonucunda hücrenin büyümesinin engellendiği görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Çiğdem Yüksektepe Ataol, “Aslında yaptığımız bileşiğin potansiyel bir yerli ilaç olması yönünde yenilikçi bir alternatif oluşturduğunu düşünüyoruz. Meme kanserinin tedavi yöntemleri var. Ama tabii ki gerekli testlerin yapılması lazım. Bizim yaptığımız bu çalışma sadece laboratuvar ortamında. Ama insan hücresi üzerinde, kansere yakalanmış 50 yaşındaki bir kadından alınmış olan kanser hücresi üzerinde çalışmalar yaptık. Biz sadece laboratuvar ortamındaki etkisini gördük. Daha fazla denemelere ihtiyacımız var. Daha fazla denemeler yapıldıktan sonraki amacımız, patentli üretim aşamasına taşımak. Bu yüzden ekibimiz ile bir TÜBİTAK projesi içerisindeyiz. TÜBİTAK’ın öncelikli alanları arasında yer alıyor, Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir kalkınma amaçlarına katkı sağlıyor. Bu çalışmanın ülke ekonomisine de büyük bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Yerli ilacın üretimi ile Türkiye ilaç portföyüne yüksek katma değerli ürünlerin dahil edilmesi gerekiyor. Böyle ürünlerin dahil edilmesi ile beraber yerli ilaç üretimi teşvik edilecek ve maliyette düşecek. Bizim test sonuçlarımızda hücrenin büyümesini engellemesine dair sonuçlarımız var. Tabii ki klinik sonuçlarda da yan etkileri ve detayına bakılması gerekir. Bu çalışmanın ülke ekonomisine de büyük bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Yerli ilacın üretimi ile Türkiye ilaç portföyüne yüksek katma değerli ürünlerin dahil edilmesi gerekiyor. Böyle ürünlerin dahil edilmesi ile beraber yerli ilaç üretimi teşvik edilecek ve maliyette düşecek. Bizim test sonuçlarımızda hücrenin büyümesini engellemesine dair sonuçlarımız var. Tabii ki klinik sonuçlarda da yan etkileri ve detayına bakılması gerekir” diye konuştu.
Olumsuz hava şartları bal verimini olumsuz etkiledi
26 Temmuz 2024 Cuma - 13:47 Olumsuz hava şartları bal verimini olumsuz etkiledi Çankırı’da yaz mevsiminde etkili olan olumsuz hava şartları arıların gelişim ve beslenmesine olumsuz yansıması sebebiyle bal üretimi büyük ölçüde düştü. Bu yıl ülke genelinde olduğu gibi Çankırı’da da bal mevsiminde etkili olan yüksek sıcaklıklar ve ani yağışlar, arıların gelişim ve beslenmesini olumsuz etkiledi. Geçen yıl yaklaşık 450 ton bal üretiminin yapıldığı Çankırı’da, yüksek hava sıcaklığı sebebiyle kovandan ayrılamayan arılar, ani sağanak yağışlar sebebiyle de nektarlı bitkilerden faydalanamadı. Yaşanan durum sebebiyle bal üretimi büyük ölçüde düştü. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Çankırı İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Hüseyin Düzgün, bal ürütecilerine arı beslenmesine daha erken başlamasını tavsiye etti. “Sıcaklıklar ve ani yağışlar sebebiyle üretimimiz kısmen etkilendi” Çankırı İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Hüseyin Düzgün, “İlimizde yaklaşık 56 bin adet arı kovanı vardır. Geçen seneki değerlere göre, 450 ton bal üretimi yapan bir iliz. Bu sene ülke genelinde olduğu gibi ilimizde de mevsim normallerinin çok üzerinde bir sıcaklık yaşadık. Bu sıcaklıklar ve ani yağışlar sebebiyle üretimimiz kısmen etkilendi. Arı yetiştiricilerimizi ana arının yenilenmesi konusunda uyarıyoruz. Geçmiş yıllardan farklı olarak bu sene bitki fenolojisinin aşırı sıcaklıklara göre biraz daha erken çiçeklenme dönemi bitmesi sebebiyle arıların beslenmesine erken başlamalarına tavsiye ediyorum. Geçmiş yılara göre çok verimli olmasa da yetiştiricinin çalışmasının kazancını alacak kadar üretim yapmalarını düşünüyoruz. Aşırı yağışlarda ve yüksek sıcaklıklarda arı çalışamıyor. Yetiştiricilerimiz bu üretimi bilinçli olarak yaptıkları sürece özel bir durum olmadığı sürece iklim şartları ne olursa olsun kazanacaklarına inanıyorum” dedi. “Balın en verimli olduğu dönemde yağmurların yağmasından dolayı iyi bir verim elde edemedik” Havaların yağışlı geçmesinden dolayı verim elde edemediğini belirten arıcılıkla uğraşan Salih Sağlam, “Bu seneye kadar arılıktan yüzümüzü somurtarak dönmemiştik. Bu sene Haziran ayının yağışlı geçmesi bizi dibe vurdurdu. Bazı kaynaklara göre, bal mevsimi yılda 10-15 gündür. Bu günler içerisinde yağmur yağarsa çiçeklerde ballar yıkanıp toprakla buluşuyor. Dolayısıyla arı da nektar bulamıyor. Balın en verimli olduğu dönemde yağmurların yağmasından dolayı iyi bir verim elde edemedik. Geçtiğimiz senelerde çektiğimiz çitalar doluydu, fakat bu sene arılarımın çoğu bal katına dahi çıkmadı. Dışarıdan bal gelmediği için ana arı yumurta atmadı. Kovanın nüfusu çoğalmadı. Yıldan yıla bizim verimimiz düşüyor. İnşallah bir dahaki seneye verim elde ederiz” diye konuştu.
İl Sağlık Müdürü Dr. Sarıkaya uyardı: Bilmediğiniz kaynaklardan su içmeyin
25 Temmuz 2024 Perşembe - 12:21 İl Sağlık Müdürü Dr. Sarıkaya uyardı: Bilmediğiniz kaynaklardan su içmeyin Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, kaynağı bilinmeyen kuyu gibi alanlardan içilen suyun sağlık sorunlarına yol açacağını belirterek uyardı. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte su tüketimi de arttı. İnsanlar sıcak havalarda genellikle dışarıda oldukları için kaynağı bilinmeyen çeşmelerden su ihtiyacını giderebiliyor. Kaynağı belli olmayan suların tüketiminin sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirten Uzmanlar, temiz su tüketiminin önemine dikkat çekiyor. Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya’da sıcak havalarda mikropların ve bakterilerin çoğaldığını belirterek hijyene dikkat edilmediği takdirde çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyledi. Güvenilir kaynaklardan su tüketimi yapılmasını gerektiğini belirten Dr. Sarıkaya, tüketilecek suların güneş almayan yerlerde ve açık renkli kaplarda muhafaza edilmesi gerektiğini söyledi. “Kaynağı bilinmeyen kuyu suları gibi sular kesinlikle tüketilmemelidir” Kaynağı belli olmayan suların tüketilmemesi gerektiğini söyleyen Dr. Sarıkaya, “Özellikle yaz dönemi gibi sıcakların arttığı dönemlerde, mikropların, bakterilerin çoğalması için çok iyi bir zemin hazırlanıyor. Bununla beraber hijyene dikkat edilmediği zaman mikroplar yüksek miktarda çoğalarak ciddi anlamda hastalığa neden olabiliyor. Bunun için güvenilir kaynaklardan, güvenilir yerlerden ve daha sağlıklı su tüketmeliyiz. Kaynağı bilinen ve kontrolü yapılan musluk suyunun tüketilmesi güvenlidir. Kaynağı bilinmeyen kuyu suları gibi sular kesinlikle tüketilmemelidir. Aksi takdirde sağlık sorunlarına yol açabilir. Su kaynaklarımızı korumak her bireyin görevidir. Yer üstü ve yeraltı sularımızın kirlenmemesi için azami özen göstermeliyiz. Kontrolsüz mahalle çeşmelerinden su tüketilmemeli, “içilmez” yazısı bulunan çeşmelerden asla su içilmemelidir. Tüketime sunulan içme-kullanma sularının kalitesine ilişkin kontroller Sağlık Bakanlığınca düzenli olarak yapılmaktadır. Tüketim aşamasında içme-kullanma suları ile ilgili hususlarda Bakanlığımız ve yetkili kurum ve kuruluşlarca yapılan açıklamalara itibar edilmelidir. Toplumun temel içme-kullanma suyu kaynağı musluklardan akan sudur. İlgililerden klorlanmış, güvenli ve sağlıklı musluk suyu talep edilmelidir. Klor, hastalık yapıcı mikrobiyolojik etkenleri yüksek derecede yok etmektedir. Bu nedenle klorlanmış içme-kullanma suyu tercih edilmelidir. Tankerle izinsiz içme suyu taşıyan kişiler yetkili kuruluşlara bildirilmeli ve bu suların dezenfeksiyonu etkin yapılmadığından asla içilmemelidir. Evde bulaşık, kişisel temizlik, yemek vb. durumlarda kullanılan sular da içme-kullanma suyu niteliğinde olmalıdır. Tüketilecek sular, güneş almayan yerlerde ve açık renkli kaplarda muhafaza edilmelidir” diye konuştu.
İl Sağlık Müdürü Sarıkaya’dan yaz ishalinden korunmak için önemli bilgiler
23 Temmuz 2024 Salı - 10:08 İl Sağlık Müdürü Sarıkaya’dan yaz ishalinden korunmak için önemli bilgiler Yaz mevsiminde artan ishal vakaları ile ilgili konuşan Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, ishalden korunmak için dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili bilgi verdi. Yaz mevsimindeki sıcak hava ve artan nem, ishal gibi sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Yaz mevsiminde ishalden korunmak için uyarılarda bulunan Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, sıcak hava sebebiyle besinlerin hızlı bozulabildiğine dikkat çekerek, yemeklerin günlük olarak pişirilmesi gerektiğini söyledi. İshalden korunmak için temiz su tüketilmesi ve hijyene dikkat edilmesi gerektiğini belirten Sarıkaya, suyu temiz olmayan deniz ve havuzlarda yüzülmemesi gerektiğini kaydetti. “Yemekler günlük olarak yapılmalı ve soğumadan tüketilmelidir, tekrar ısıtılmamalıdır” Açıkta bekletilen yemeklerin ishale sebep olabildiğini kaydeden Dr. Sarıkaya, “Sıcak havalarda besinlerin daha hızlı bozulması ve bakteri üremesinin daha kolay olması ishal ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır. Bunun yanında yazın toplu ortamlarda veya dışarıda yemek yeme alışkanlığının artması, deniz, havuz, kaplıca kullanımı veya seyahat sırasındaki etkenler, ishal vakalarının artış sebepleri arasında gösterilebilir. Ayrıca temiz olmayan suların içilmesi ve bu sularla yıkanan yiyeceklerin tüketilmesi de ishal oluşumunun önemli nedenleri arasındadır. Yaz aylarında eller gün içerisinde sık sık bol su ve sabunla, en az 20 saniye süreyle iyice yıkanmalıdır. Kullanılacak suyun temiz kaynaktan temin edildiğine emin olmak gereklidir. Gıdalar kapalı ortamda muhafaza edilmeli, hayvanların temas ettiği besinler tüketilmemelidir. İshali olan kişilerin kullandığı ya da ortak kullanılan lavabolar temizlenerek dezenfekte edildikten sonra kullanılmalıdır. Deniz ve havuz suyunun temizliğinden emin olunmalı ve yutmamaya özen gösterilmelidir, yemekler günlük olarak yapılmalı ve soğumadan tüketilmelidir, tekrar ısıtılmamalıdır. Pişirilen yemekler açıkta uzun süre bekletilmemeli, hemen tüketilmeyecek buzdolabına kaldırılmalıdır, temiz su kaynakları ile sebze ve meyveler iyice yıkanarak tüketilmelidir ve besinler buzdolaplarında 4 dereceden düşük sıcaklıkta saklanmalıdır” dedi. "Kuruyemiş, çikolata ve kızartma gibi gıdalardan uzak durulmalıdır” İshale sebep olan yiyeceklerden uzak durulması gerektiğini kaydeden Dr. Sarıkaya, “Posasız ve yağsız gıdalar tüketmeye ve bol sıvı alımına dikkat edilmelidir. Yağsız makarna, pirinç pilavı, haşlanmış patates ya da patates püresi, haşlanmış yağsız et tüketilmelidir. Kuruyemiş, çikolata ve kızartma gibi gıdalardan uzak durulmalıdır” diye konuştu. Sağlık kuruluşuna başvurulmalı Yaz ishalinin büyük sağlık problemlerinin habercisi olabileceğini kaydeden Dr. Sarıkaya, “Özellikle risk grubundaki, bağışıklık sistemi düşük hastalarda, iki yaşından küçük çocuklarda ve 65 yaş üstü vatandaşlarda, ishal ve kusma sonucunda kaybedilen sıvının, su ve gıdalarla yerine konulamadığı durumlarda, kanlı ishale dönüşebilir. 24 saatten sonra şikayetler de gerileme olmaması veya artması, hızlı kilo kaybı ya da idrar miktarında azalma durumlarında da sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Vatandaşlar hem fidan dikti hem de eğlendi
23 Temmuz 2024 Salı - 09:37 Vatandaşlar hem fidan dikti hem de eğlendi Çankırı’nın Çerkeş ilçesi Saçak Beldesi’nde düzenlenen etkinlikte vatandaşlar hem fidan dikti hem de gerçekleştirilen konser ile doyasıya eğlendi. Çankırı’nın Çerkeş ilçesi Saçak Beldesi’nde her yıl geleneksel olarak düzenlenen ve bu yıl da 34’üncüsü gerçekleştirilen “Fidan Dikimi ve Kültürel Etkinlikleri” şenlik havasında geçti. Etkinliğe katılan vatandaşlar, doyasıya eğlenme fırsatı buldu. Çeşitli spor karşılaşmalarının ardından programa gelen davetlilere yemek ikramı yapıldı. Beldenin yerel sanatçısı Muhammet Can Sevim tarafından verilen konser ile vatandaşlar doyasıya eğlendi. Etkinlikte fidanlar vatandaşlar tarafından toprakla buluşturuldu. Programda konuşan Saçak Belediye Başkanı Erdal Karakaya, "Bu yıl 34’üncüsünü hayata geçirdiğimiz programımıza uzaktan yakından gelen herkese beldem ve vatandaşlarım adına teşekkürlerimi sunuyorum. Bu etkinliğimizi kamudan bir kuruş dahi harcama yapman gerçekleştirdik. Bizler, İstanbul ve Ankara’da dernekçilik anlamında oldukça iddialıyız. Derneklerimizin aracılığı ile büyük şehirlerde, çeşitli alanlarda faaliyet gösteren iş adamlarımızın katkıları ile bu organizasyonu hayata geçirdik. Bizlere destek vererek bu etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen sanatçılarımızdan, iş insanlarımıza kadar herkese teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. Etkinlikler içinde yer alan çeşitli spor müsabakalarında dereceye girenlere protokol tarafından ödüller verildi. Daha sonra Sanatçı Veli Erdem sahne alarak seslendirdiği şarkılar ile vatandaşlara unutulmaz bir gün yaşattı. Etkinliklere Çankırı Valisi Mustafa Fıtrat Taşolar, AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, Çerkeş Kaymakamı Mir Osman Bulgurlu, Çerkeş Belediye Başkanı Hasan Sobacı, Atkaracalar Belediye Başkanı Harun Oflaz, Orta Belediye Başkanı Ömer Bezcil, Korgun Belediye Başkanı Hasan Hüseyin Kozan, siyasi parti temsilcileri, dernek temsilcileri, mahalle ve köy muhtarları ile yüzlerce davetli katıldı.