EKONOMİ - 27 Mart 2025 Perşembe 17:13

Çankırı’da ihracat Şubat ayında 36 milyon 580 bin dolar oldu

A
A
A
Çankırı’da ihracat Şubat ayında 36 milyon 580 bin dolar oldu

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından verilen bilgiye göre, Çankırı’da 2025 yılı Şubat ayında ihracat 36 milyon 580 bin dolar oldu


Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) ‘Dış Ticaret İstatistikleri’ni açıkladı. Paylaşılan verilere göre, 2025 yılının Şubat ayında Çankırı’da yapılan ihracat 36 milyon 580 bin dolar oldu. Gerçekleşen ihracatın ISIC Rev4 ürün sınıflamasına göre dağılımı incelendiğinde ilk sırada 29 milyon 353 bin dolar ile "iç ve dış lastik imalatı" ürün grubu bulundu. Bu ürün grubunu 4 milyon 506 bin dolar ile "makarna, şehriye, kuskus vb. unlu mamullerin imalatı" ve 1 milyon 64 bin dolar ile "öğütülmüş hububat ve sebze ürünleri imalatı" ürün grubu takip etti. Aralık ayında Çankırı’dan ISIC Rev4 sınıflamasına göre 43 farklı ürün grubundan ihracat gerçekleşti. Şubat ayında Çankırı’dan 75 farklı ülkeye ihracat yapılmış olup ilk sırada 11 milyon 573 bin dolar ile Almanya yer aldı. En fazla ihracatın gerçekleştiği ikinci ülke 5 milyon 77 bin dolar ile Birleşik Krallık olurken üçüncü sırada 3 milyon 300 bin dolar ile Fransa bulundu.


Çankırı’nın 2025 yılı Şubat ayındaki ithalatı ise 14 milyon 773 bin dolar oldu. 63 farklı ürün grubunda gerçekleştirilen ithalatta ilk üç sırada, 4 milyon 188 bin dolar ile "birincil formda plastik ve sentetik kauçuk imalatı" ürün grubu, 2 milyon 828 bin dolar "Diğer çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerin yetiştirilmesi" ve 2 milyon 39 bin dolar ile "temel kimyasal maddelerin imalatı" ürün grubu yer aldı. Şubat ayında 29 farklı ülkeden Çankırı’ya yapılan ithalatta ise ilk sırada 1 milyon 614 bin dolar ile Tayland yer aldı. İkinci sırada 1 milyon 533 bin dolar ile İtalya, üçüncü sırada 1 milyon 466 bin dolar ile Çin takip etti. Öte yandan, Şubat ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı Çankırı’da yüzde 247,6 oldu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türk Telekom teknolojisi kütüphanelerle buluşuyor Türk Telekom, Kütüphane Haftası kapsamında yaptığı açıklamada, 81 ilde bin 200’e yakın kütüphanenin dijital dönüşümünü tamamladığını duyururken, görme engelli bireyler için Telefon Kütüphanesi uygulamasıyla 50 kategoride 4 binden fazla erişilebilir sesli içerik sunduğunu belirtti. Deprem bölgesinde sınavlara hazırlanan öğrenciler için hayata geçirilen "100. Yıl Kütüphaneleri"ni modern dijital çözümleriyle destekleyen Türk Telekom, 6 ilde 12 kütüphanede afet sonrası eğitim süreçlerine katkı sunarak gençlerin geleceğe hazırlanmasına yardımcı oluyor. Türk Telekom, teknolojiyi iyilik ve faydaya dönüştürmeye yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Teknoloji bilgi birikimini hayatın her alanına taşıyan Türk Telekom, Türkiye’nin kültürel mirasının dijitalleştirilmesine katkı sunuyor. Türk Telekom, Türkiye’nin 81 ilinde bin 200’e yakın kütüphanenin dijital dönüşümünü tamamlarken, başta teknoloji ve kültür sanatı harmanladığı Atatürk Kültür Merkezi olmak üzere ören yerleri, kültür merkezleri ve kütüphanelerde sağladığı WiFi hizmeti ile ziyaretçilere yüksek hızda erişim imkânı sunuyor. Dijital eğitim çözümleriyle geleceğe hazırlanıyorlar Türk Telekom ve iştiraki Sebit ile Kızılay’ın iş birliğinde ilk adımı Hatay’da atılan ve ardından Kahramanmaraş, Adıyaman, Osmaniye, Malatya ve Gaziantep’te kurulan 100. Yıl Kütüphaneleri’nden yaklaşık 70 bin öğrenci yararlanırken yıl sonuna kadar kütüphane sayısının 20’ye ulaşması hedefleniyor. Deprem bölgesinde LGS ve YKS’ye hazırlanan öğrenciler için geleneksel kütüphane anlayışını modern dijital çözümlerle destekleyen Türk Telekom, sınıflara fiber altyapı ve teknoloji desteğinin yanında, eğitim alanında öncü çalışmalar gerçekleştiren iştiraki Sebit’in ürünlerini sunuyor. Bölgede sınavlara hazırlanan öğrenciler, Sebit’in dijital ve basılı eğitim çözümleri ile konu tekrarı yapabiliyor ve ilgili konulara yönelik testler çözebiliyorlar. Bugüne kadar kütüphanede sınavlara hazırlanan öğrenciler büyük başarı elde ederek tıp, hukuk ve diş hekimliği gibi bölümlere yerleşti. Yapılan açıklamaya göre; Türk Telekom, kütüphanelerdeki dijital dönüşüm projelerinin yanı sıra, görme engelliler için hayata geçirdiği Telefon Kütüphanesi uygulamasıyla engelleri kaldırarak bilgiye erişimi kolaylaştırıyor. 2011 yılında Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM) iş birliğiyle geliştirilen ve Türkiye’nin ilk telefonda sesli kitap hizmeti olan telefon kütüphanesi uygulaması 50’den fazla kategoride 4 binden fazla esere, güncel haberlere ve betimlemeli tablolara sesli şekilde erişim imkânı sağlıyor. Telefon Kütüphanesi’nin içinde yer alan ‘Para Tanıma’ ve ‘İlaç Barkodu Tanıma’ özellikleri ise görme engellilerin hayatını kolaylaştırıyor. Türk Telekom tarafından gönüllülerin kitap seslendirmesini kolaylaştırmak üzere geliştirilen Kitaplara Ses uygulaması ile de görme engellilerin daha fazla sesli kitaba ulaşmaları sağlanıyor.
İstanbul Yenilenmiş cep telefonlarına ilgi artıyor Dünya olarak iklim krizinin etkileriyle mücadele etmeye devam ederken, çevre bilinci de giderek artıyor. "Daha İyiye" vizyonuyla akıllı cep telefonlarını yenileyerek döngüsel ekonomiye kazandıran MediaMarkt Türkiye, bugüne dek 100 binin üzerinde kullanılmış cihazı geri alarak 25 binin üzerinde yenilenmiş cihazı yeniden tüketicilerle buluşturdu. Sürdürülebilir bir alternatif olarak öne çıkan yenilenmiş cihazlara talep tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de günden güne artıyor. Bu değişimin Türkiye’deki önde gelenlerinden biri olan MediaMarkt Türkiye, yenilenmiş cihaz hizmetiyle kullanılmış akıllı telefonları yenileyerek yeniden piyasaya sunuyor ve döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor. MediaMarkt Türkiye’nin sürdürülebilir ürün yaşam döngüsü stratejisi; ürün kiralama, eskisini getir yenisini götür, onarım ve yenilenmiş ürünler olmak üzere dört bacaktan oluşuyor. Sürdürülebilir ürünleri tüketiciyle buluşturarak kullanım ömrünü uzatan MediaMarkt Türkiye, bugüne dek 100 binin üzerinde kullanılmış cihazı geri alarak 25 binin üzerinde yenilenmiş cihazı yeniden tüketicilerle buluşturdu. Sertifikalı olarak tüketicilere sunuluyor Yenilenmiş telefonlar, önceki sahibinden alınarak yetkili Yenileme Merkezleri tarafından yenileniyor. Performansı etkileyen sorunlar tespit edilerek, düzeltiliyor. Gerektiği takdirde bazı parçalar orijinal veya eşdeğer parçalar ile değiştiriliyor. Daha sonra cihaz fabrika ayarlarına döndürülerek tekrar kullanıma sunuluyor. MediaMarkt’ın Türkiye’deki 70 mağazası ve web sitesinde satışa sunulan yenilenmiş telefonlar, ’Mükemmel’ (G1) ve ’Çok İyi’ (G2) statüleriyle sertifikalandırılıyor. Telefonlar tüketicilere de geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilmiş kutularla sunuluyor. Bu hizmet, MediaMarkt’ın faaliyet gösterdiği ülkeler arasında ilk kez Türkiye’de hayata geçirilmesiyle öne çıkıyor. Yenilenmiş cep telefonları; altın, gümüş, bakır gibi metallere olan talebin ve bu sayede de bu tür madencilik faaliyetlerinin çevreye olumsuz etkisinin azalmasına da katkı sunuyor. MediaMarkt Türkiye tarafından tüm yenilenmiş telefonlar 1 yıl garanti ile tüketicilere sunuluyor.
İstanbul Uzmanından kanser riskini azaltacak tavsiyeler Kanser riskini azaltmak için yapılması gerekenlere dikkat çeken Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Şaban Seçmeler, "Sigarasız, alkolsüz bir hayat benimsenmelidir. Obezitenin önüne geçmek için hareketsiz yaşamdan uzak durulmalıdır. Düzenli ve sağlıklı beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak yaşam tarzı olarak kabul edilmelidir. Tarama ve aşılama programları hakkında politikalar oluşturulmalı ve toplum bilinçlendirilmelidir" dedi. Medical Park Bahçelievler Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Şaban Seçmeler, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası nedeniyle açıklamalarda bulundu. Kanserin toplum tarafından göz ardı edilmemesi gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Seçmeler, "Kanser, dünyada ve ülkemizde kalp damar hastalıklarından sonra en sık görülen ikinci ölüm sebebidir. Gelişen görüntüleme, tanı ve tedavi yöntemleriyle birlikte erken tanı oranı yükselip tamamıyla sağlığına kavuşan hasta sayısı artsa da; hayatımızın birçok noktasında halen kansere sebep olan etkenlere temas edilmesi nedeniyle kanser oranı da artmaya devam etmektedir" diye konuştu. "Dünyada yılda 19 milyon kişi kanser tanısı almaktadır" Dünyada yılda yaklaşık 19 milyon kişinin kanser tanısı aldığını, 10 milyona yakın hastanın ise kanser nedeniyle hayatını kaybettiğine işaret eden Uzm. Dr. Seçmeler, "En sık görülen kanserler arasında akciğer, meme, prostat, kolorektal kanserler, mide ve karaciğer kanserleri başı çekmektedir. Ülkemizde ise yıllık yaklaşık 24 bin hastanın yeni tanı aldığını, kanser oranının erkeklerde kadınlara oranla daha fazla olduğunu görmekteyiz. Erkeklerde ilk üç sırayı akciğer, prostat ve kolorektal kanserler oluştururken; kadınlarda meme, tiroit ve kolorektal kanserler ilk üçte yer almaktadır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla ölüme sebep olan kanser türü akciğer kanseridir. Ülkemizde yılda yaklaşık 130 bin kişi kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir. 2040 yılına gelindiğinde kanser oranının dünyada ve ülkemizde yaklaşık 1,5 katına çıkacağı tahmin edilmektedir" şeklinde konuştu. "Genetik faktörler neden olmaktadır" Kanserin oluşmasında çevresel faktörlerin genetik faktörlerden daha fazla oranda rol oynadığını söyleyen Uzm. Dr. Seçmeler, "Özellikle meme, endometriyum ve over, prostat, kolon, pankreas ve mide kanserleri gibi kanser türlerinde genetik mutasyonların fazlaca rol aldığı görülmektedir. Çevresel etmenler incelendiğinde ise sigara ve tütün ürünleri, obezite, enfeksiyonlar, alkol, ultraviyole ışınları, sedanter (hareketsiz) yaşam tarzı, hazır ve işlenmiş gıdalardan zengin beslenme, çevre kirliliği gibi birçok faktör kanserin gelişmesinde ve artmasına rol almaktadır" dedi. "Obezite, kanseri tetikliyor" Uzm. Dr. Seçmeler, "Günümüzün önemli problemlerinden obezite, birçok hastalıkta olduğu gibi bazı kanser türlerinin gelişmesinde de rol oynamaktadır. Bunlar arasında meme, endometriyum, kolorektal kanserler, böbrek, safra kesesi ve pankreas kanseri yer almaktadır. Obezitenin önlenmesi ve azaltılması, sedanter yaşam tarzının önüne geçilmesi ve düzenli egzersiz, bazı kanser türlerinin azalmasına katkı sağlayacaktır. Özellikle sindirim sistemi incelendiğinde hazır ve işlenmiş gıdaların, ateşle birebir temas etmiş kırmızı etin tüketimi, liften, sebze ve meyveden fakir beslenme, sedanter yaşam tarzının bu grupta kanser gelişiminde rol oynadığı görülmektedir" açıklamasında bulundu. "Hareketsiz yaşam tarzı benimsenmemeli" Kanser tanı ve tedavisinde en önemli faktörün kansere yakalanmamak veya kanseri erken yakalamak olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Seçmeler, "Genetik faktörlerin birçoğu değiştirilemese de kanser gelişiminde rol oynayan çevresel faktörlerin hayatımızdan çıkarılması, birçok kanser türünün azalmasında rol oynayacaktır. Özellikle, akdeniz diyeti tarzında liften, sebze ve meyveden zengin beslenme, düzenli egzersiz, sedanter yaşam tarzının bırakılması, obezitenin önlenmesi gibi faktörler kanserin çevresel etmenlerinin önüne geçebilir" dedi. "Hangi kanserde, hangi tarama yöntemi yapılmalı?" Kanserin erken tanısı ve tarama programları hakkında toplumun bilinçlenmesi ve bu programlara dâhil olmasının önemli olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Seçmeler, "Özellikle kadınlarda en sık görülen meme kanseri için 40 yaşından itibaren 1-2 yılda bir mamografi ve ultrasonografi ile tarama yapılması, akciğer kanseri için özellikle sigara kullanıcılarında ve kullanım hikâyesi 10 yıldan uzun olanlarda düşük doz akciğer tomografisi ile akciğerlerin değerlendirilmesi, kolon kanseri için herhangi bir şikâyet olmasa bile 45-50 yaş sonrası kolonoskopi ile tarama yapılması ve kolonoskopi sonucuna göre bir sonraki tarama süresinin belirlenmesi, cinsel aktif çağdaki kadınlar için smear testi ile HPV ve serviks kanseri taraması, 60-65 yaş sonrasında PSA değeri ölçümü ile prostat kanseri taraması gibi tarama programları kadın ve erkeklerde birçok kanserin erken yakalanıp hızlıca tedavi edilmesini sağlayacaktır" şeklinde konuştu. "Akıllı ilaçlar tedavide tercih edilebilir" Tedavi seçeneklerinden bahseden Uzm. Dr. Seçmeler, şu bilgileri paylaştı: "Özellikle son yıllardaki gelişmelerle birçok kanser türünde tamamıyla kür sağlanabiliyor. Kanserin birçok türünde kür sağlanamasa dahi hastalığın kontrol altına alınabileceği ve kronik bir hastalık gibi yönetilebileceğini söyleyebiliriz. Kanserde önceleri sadece cerrahi tedavi söz konusu olup hastalıklar hızlıca nüks ederken, günümüzde ameliyat sonrası tedaviler, ameliyat öncesi tedaviler ve herhangi bir operasyon gerçekleşmeden sadece kemotarapi, radyoterapi, hedefe yönelik akıllı ilaçlar, immünoterapi gibi tedavilerle birlikte hastalığın nüks olasılığı ve kanser nedeniyle ölüm oranı azaltılmaktadır. Yaşam süresinin arttığı gözlenmektedir." "Hastalığın evresine göre tedavi uygulanmalı" Kanser tanısı alan hastada en önemli durumun hastalığın evresine, özelliklerine, karakterine en uygun tedavinin belirlenip bir yol haritasının çizilmesi olduğunu belirten Uzm. Dr. Seçmeler, "Kimi hastada hızlıca cerrahi bir tedavi fayda sağlayabilirken, kimi hastada tanıyı alır almaz başlayacağı kemoterapi ya da radyoterapi ya da yeni nesil bir akıllı ilaç veya immünoterapi hastalığın sürecinin yönetimi için en uygun seçenektir. Tedavinin kararının multidisipliner konsey ortamında verilmesi en doğru karar olacaktır" ifadelerini kullandı. "Kanser riskini azaltmak için öneriler" Kanser riskini azaltmak için yapılması gerekenlere değinen Uzm. Dr. Seçmeler, şu önerilerde bulundu: "Sigarasız, alkolsüz bir hayat benimsenmelidir. Obezitenin önüne geçmek için hareketsiz yaşamdan uzak durulmalıdır. Düzenli ve sağlıklı beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak yaşam tarzı olarak kabul edilmelidir. Tarama ve aşılama programları hakkında politikalar oluşturulmalıdır. Toplum kanser tanısı aldıktan sonra karamsarlığa kapılmadan, kanseri yenebilen birçok kanser hastası olduğunu bilerek hastalıkla mücadele etmek ve bilimsel veriler ışığında en doğru tedavi almak konusunda bilinçlendirilmelidir" dedi.