EĞİTİM - 25 Mart 2025 Salı 21:57

Bakan Tekin: "Kim ne derse desin, Türkiye için meslek ve sivil toplum örgütleriyle protokol yapacağız"

A
A
A
Bakan Tekin: "Kim ne derse desin, Türkiye için meslek ve sivil toplum örgütleriyle protokol yapacağız"

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "’Meslek ve sivil toplum örgütleriyle protokol yapacağız’ dediğimizde bizi eleştiriyorlar. ’Her yerde protokol yapamazsın. Onayladığım yerle protokolü yaparsın’ diyorlar. Ben de diyorum ki, siz hangi vasfınızla Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerini renklendirip meşrulaştırma yetkisine sahipsiz. Dolayısıyla siz ne derseniz deyin, bize bu konuda destek olacak herkesle protokol yapacağız" dedi.


Bursa Ticaret ve Sanayi Orası ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında, ’Mesleki ve Teknik Eğitim İş Birliği’ protokolü imzalandı. Sektör iş birlikleriyle mesleki eğitime erişimi ve kaliteyi artırmak suretiyle öğrencilerin hayata ve istihdama hazırlanmalarına katkı sağlayacak ’Mesleki Eğitimde İş Birliği’ protokolü töreninde yaptığı konuşmada Bakan Tekin, "Değişen dünyanın içerisinde biz eğer hala statükocu bir mantıkla nostaljik bazı referanslarla oyalanırsak, yerimizde durursak, dünyadan kopuk bir hale geleceğiz. Bu anlamda Türkiye’nin en statükoyu besleyen veya statükocu kurumlarından bir tanesinin uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı olduğunu kabul etmek lazım. Bilhassa mesleki ve teknik eğitim konusunda bu statükoyu çok uzun bir dönemi muhafaza ettik. Proje okullar, protokol okullar ilgili süreç aslında Milli Bakanlığı açısından bir milattır. Proje okul kavramını, protokol okul kavramını, milli eğitim literatürüne kazandıran bir kişi olarak, oradaki mantığımız Milli Eğitim Bakanlığının bu konudaki bu tutucu koruma refleksiyle beslenen bu tavrını dönüştürmek, değiştirmekti. Sadece meslek liselerinde değil, biz bunu güzel sanatlar liselerinde yaptık. Biz bunu spor liselerinde yaptık. Voleybol federasyonuyla protokol yaptık. Voleybol liselerini Türkiye’de voleybolun gelişimine katkılı bulunacak şekilde dönüştürdük. Futbol federasyonuyla futbol lisesi açtık. O dönem Bursaspor yönetimiyle de bir futbol lisesi üzerine bir protokol imzalamıştık. Bu belli alanlardaki eğitimim sektör temsilcileriyle beraber yapmak bizi zenginleştirecektir. Statükoyu beslemekten değil, gündeme ayar uydurmak, modern olan ayak uydurmayı kolaylaştıracaktır. Biz protokol okullarla, proje okullarla bu adımı attık" dedi.



Mesleki eğitimin müfredatını belirleme yetkisini sektörle paylaştıklarını ifade eden Bakan Tekin, "Ayakkabıcılık lisesi yapacaksak, ayakkabıcılar odasıyla oturup müfredatını beraber belirlememiz lazım. Sonra dedik ki sadece müfredat olmaz eğitimci kadrosunu oluştururken 657’nin dışına çıkıp sektörde işi yapmak konusundaki uzmanlığıyla ön plana çıkmış öğretmenler istihdam etmemiz lazım. Yaptığımız protokollerle, sektör içerisinden ustabaşı usta gibi kişilerin mesleki eğitim veren okullarımızda, eğitici olarak çalışmalarının önünü açtık. Sonra yine uygulamada sorunlar yaşadığımız görülünce özellikle uygulama eğitimine giden çocuklarımızın uygulama eğitimi yapacak iş yeri bulması sıkıntılarıyla karşı karşıya kalınca bir adım daha attık. Asgari ücretin yüzde 30’u ve yüzde 50’si kadar iş yerine uygulamaya giden çocuklarımıza staj ücreti ödemeyi, yasal düzenlemeyle yaptık. Sonra yine sektörün talepleri oldu. Staja gelen çocukların, meslek hastalıkları ve iş kazalarıyla karşı karşıya kaldığı için onları sigortalı yaptık. Bunlar 2014-2018 arasında birçoğu çok büyük toplumsal ve siyasal eleştiriyi muhalefet tarafından yapılmasına rağmen hayata geçirdiğimiz radikal dönüşüm hamleleriydi. Aynı radikal dönüşüm hamlelerini devam ettiriyoruz" diye konuştu.



"Muhalefetin dediği gibi davranacak olursak okullarımızın kapısını sanayi kuruluşlarına kapatırız"


Muhalefet tarafından yoğun eleştirilere maruz kaldıklarını belirten Bakan Tekin, "Bizi eleştirmek için ‘Mesleki ve teknik eğitimde MESEM’lerde siz çocuk işçilik yapıyorsunuz. Çocukları iş dünyasının emrine veriyorsunuz’ diyorlar. Çocuklarımızın bir meslek sahibi olması için Türkiye’de nitelikli vasıflı eleman ihtiyacını gidermek için çocuklarımızın iş yerlerinde beceri kazanmasını iş yerlerinde kendilerini nitelikli hale getirecek bir eğitim almalarını sağlamaya çalışıyoruz. Sanayi ve ticaret odaları da bu arkadaşları alkışlıyor. Şimdi bu aranan nitelikli elemana ihtiyacınız var mı yok mu? Muhalefetin dediği gibi davranacak olursak okullarımızın kapısını sanayi kuruluşlarına kapatırız. Öğrencilerimizi de ne staja göndeririz ne de bir şey yaparız. Ama ben diyorum ki bu, bu ülkeye hizmet etmek değildir. Biz bu işleri yaparken ’meslek ve sivil toplum örgütleriyle protokol yapacağız’ dediğimizde bizi eleştiriyorlar. ’Her yerde protokol yapamazsın. Onayladığım yerle protokolü yaparsın’ diyorlar. Ben de diyorum ki, siz hangi vasfınızla Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerini renklendirip meşrulaştırma yetkisine sahipsiz. Benim gözümde bu yetki hukuk devletine aittir. Hukuk devletinin ilgili kurumlarına aittir. Dolayısıyla siz ne derseniz deyin, ben bize bu konuda destek olacak herkes de protokol yapacağız. Yapmak zorundayız. Bu okullarımızı zenginleştirmenin yolu budur diyorum. Bu konuda radikal adımlar atmaya devam ediyoruz. Bu yazın yayınladığımız mesleki ve teknik eğitim politika belgesi, sektör temsilcilerine bu anlamda inanılmaz bir alan açıyoruz. Neredeyse büyük yapıların içerisinde büyük istihdam yapan büyük sanayi tesislerinin içerisinde neredeyse okul açıyoruz. Bu noktayı buraya kadar taşıdık. Derdimiz şu. Bu ülkenin üretim altyapısının gelişmesine katkıda bulunmak" diye konuştu.


Yayınlanan bir makalede okuduklarını salondakilerle paylaşan Bakan Tekin, "Bir ülkede insan kaynağı yani öğrencilerin, çocukların becerilerinin sağlıklı geliştirildiği bir ülkede ülkenin gayrisafi milli hasılası ortalamanın yüzde 2 puan daha yüksek olacaktır. Ben bunu istiyorum. Ben bu ülkenin milli gelirinin artmasını istiyorum. Ben bu ülkenin üretim kapasitesinin artmasını istiyorum. Ben bu ülkenin çocuklarının hızla değişen dünyaya adapte olmasını istiyorum. Bunun için de ne gerekiyorsa yapacağız. Bu mesleki eğitimin daha erken çağlarda başlaması durumunda daha faydalı olacağı sektör temsilcileri tarafından söylendi. Biz de mesleki eğitimin ortaokullarını pilot uygulama olarak açmaya başladık. Mesele biz değiliz. Mesele toplumumuz, mesele devletimiz, mesele milli gelirimiz, mesele ekonomimiz. Hal böyleyken hep beraber taşın altına elimizi koyalım istiyorum" dedi.



Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Bursa’nın Türkiye ekonomisinin en önemli merkezleri arasında yer aldığını söyledi. Kentin özellikle üretmiş olduğu değerlerle, sosyal ve kültürel her alanda Türkiye’nin en önemli itici gücü olduğunu ifade eden Başkan Burkay, dünya ekonomisindeki paradigma değişimine değindi. İbrahim Burkay, yüksek teknolojinin hakim olduğu sanayi devrimi ile birlikte dijitalleşme ve yapay zekanın üretimle bütünleştiği bambaşka bir döneme girildiğini belirterek, "Bu dönemde sadece bu değişimleri iyi okumak değil, aynı zamanda gereklerini yapmak en önemli görevlerimizden bir tanesi. Bu tabii ki nitelikli insan kaynağı ile mümkün. Burada iş dünyası olarak bizim en önemli dönüştürücü gücümüz Milli Eğitim Bakanlığımız" şeklinde konuştu.


Geçmişte insanların aldıkları eğitimle 20-30 yıl boyunca hayatlarını sürdürebildiklerini ancak bugün bu sürenin 2-3 yıla kadar düştüğünü ifade eden Burkay, "Birçok alanda yıkıcı inovasyonun getirmiş olduğu değişiklikler yaşam boyu eğitimi olmazsa olmazlardan biri haline getirdi. BTSO olarak bu konuda çok büyük yatırımlarımız var. Cumhuriyet döneminin en önemli iki eserinden biri olan Uludağ’daki Kirazlıyayla Sanatoryumu’nu iş dünyamız için Bursa Business School ismiyle yaşam boyu eğitim merkezine dönüştürdük" diye konuştu.


Bursa’ya ayrıca iki büyük mesleki ve teknik eğitim kampüsü kazandırdıklarını hatırlatan Başkan Burkay, 2019 yılından bu yana ise BTSO’nun 70 meslek komitesi ile birlikte proje okullarında önemli çalışmalara imza attığını kaydetti. Bu çalışmaları yeterli bulmadıklarını ifade eden Burkay konuşmasına şöyle devam etti:


"Biz şunu biliyoruz ki yeni dönemde veriyi toplamak kadar veriyi anlamlı hale getirmek de önemli. Bu anlamda insan kaynağımızı bu alanlarda yetiştirmemiz gerekiyor. Türkiye’nin en büyük ticaret ve sanayi odası olaak Milli Eğitim Bakanlığımız ile yapmış olduğumuz protokolü de bu yönde atılmış önemli bir adım olarak görüyoruz. Sayın Bakanımıza teşekkür ediyor, protokolümüzün hayırlı olmasını diliyorum."



Bakan Tekin: "Kim ne derse desin, Türkiye için meslek ve sivil toplum örgütleriyle protokol yapacağız"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Bayram sofrasında baklava tüketirken dikkatli olun" Diyetisyen Özgenaz Kazan, ""Ramazan boyunca değişen yemek düzeni, bayram sabahı birden ağır yiyeceklere yönelmeyi cazip kılabilir. Ancak, 30 günlük orucun ardından yapılacak olan ilk kahvaltı sofrasında hafif ve dengeli bir sofra çok önemli. Bayram ziyaretlerinde gidilen her yerde tatlı mutlaka tabakta gelir. Baklava, lokum, şekerpare gibi geleneksel lezzetler sofraların vazgeçilmezi olsa da bu tatlıların yüksek şeker ve yağ içeriği sağlık açısından risk oluşturabilir" dedi. Ramazan Bayramı’nda bir ay süren oruç döneminin ardından tatlılar ve ikramlar bolca tüketiliyor. Ancak uzun süreli açlıktan sonra normale dönen metabolizmayı yormamak ve bayramı sağlıklı bir şekilde geçirmek için beslenmeye özen göstermek gerekiyor. Diyetisyen Özgenaz Kazan bayram sofralarında dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin bilgiler verdi. Diyetisyen Özgenaz Kazan, "Ramazan boyunca değişen yemek düzeni, bayram sabahı birden ağır yiyeceklere yönelmeyi cazip kılabilir. Ancak, 30 günlük orucun ardından yapılacak olan ilk kahvaltı sofrasında hafif ve dengeli bir sofra çok önemli. Özellikle, haşlanmış yumurta, az yağlı beyaz peynir, zeytin, tam tahıllı ekmek ve mevsim yeşillikleri gibi besinlerin tercih edilmesi hem kan şekerini dengeler hem de gün boyu enerji sağlar. Kahvaltıda şekerli gıdalardan uzak durmak, tatlı isteğini kontrol altına almak için de etkili bir adım" ifadelerini kullandı. "Tatlı tüketiminde porsiyon kontrolü" "Ramazan Bayramı denince akla ilk gelenlerden biri şüphesiz tatlılardır" diyen Diyetisyen Kazan, "Bayram ziyaretlerinde gidilen her yerde tatlı mutlaka tabakta gelir. Baklava, lokum, şekerpare gibi geleneksel lezzetler sofraların vazgeçilmezi olsa da bu tatlıların yüksek şeker ve yağ içeriği sağlık açısından risk oluşturabilir. Şerbetli tatlılar yerine sütlaç, güllaç veya meyveli tatlılar gibi hafif alternatifleri tercih edebilirsiniz" açıklamalarında bulundu. "İkramlara hayır demeyi bilin" Bayram ziyaretlerinde ikram edilen yiyeceklerin çoğu zaman hayır demeyi zorlaştırdığının altını çizen Diyetisyen Kazan, "Ancak her ziyarette tatlı ve hamur işi tüketmek, sindirim sorunlarına ve kilo artışına yol açabilir. İkramları küçük porsiyonlarda tadımlık almak ve birden fazla ikramı nazikçe reddetmek daha sağlıklı bir seçenek olacaktır. Sık sık su içmek de tokluk hissini artırarak fazla yemeyi engeller" diye konuştu. "Metabolizmayı hızlandırmak için hareket etmek önemli" Ramazan boyunca yavaşlayan metabolizmanın bayramda hareketsizlikle birleştiğinde sindirim problemlerini tetikleyebileceği söyleyen Diyetisyen Kazan, şöyle devam etti: "Bayram ziyaretleri arasında kısa yürüyüşler yapmak, evde hafif egzersizler uygulamak veya ailecek açık havada vakit geçirmek, hem kalori yakımını destekler hem de bayramın keyfini artırır." "Su ve şekersiz içeceklere önem verin" Diyetisyen Kazan, "Oruç süresince azalan sıvı alımı, bayramda telafi edilmeli. Gün içinde en az 2-2,5 litre su içmek, vücudun susuz kalmamasını sağlar ve tatlıların yol açabileceği şeker yükünü dengeler. Şekerli içecekler ve asitli içecekler yerine, şekersiz komposto, bitki çayları veya maden suyu gibi alternatifler tercih edilebilir" şeklinde konuştu. "Sağlık sorunları olanlar dikkat" Diyabet, hipertansiyon veya mide rahatsızlığı gibi kronik hastalığı olanların bayramda daha dikkatli olması gerektiğini dile getiren Diyetisyen Kazan, "Şeker hastaları tatlı tüketimini minimumda tutmalı, tansiyon hastaları ise tuzlu ikramlardan kaçınmalı. Herhangi bir sağlık sorunu yaşayanlar, bayram öncesi doktor ve diyetisyene danışarak beslenme planı oluşturabilir. Ramazan Bayramı, sevdiklerimizle geçirdiğimiz bu güzel anları sağlıklı bir şekilde taçlandırmak için bir fırsat. Dengeli beslenerek hem midenizi hem de ruhunuzu mutlu tutabilirsiniz. Herkese sağlıklı ve neşeli bir bayram dileriz" dedi.
Malatya Malatya’da şehitlikte buruk bayramlaşma Malatya Valisi Seddar Yavuz, Ramazan Bayramı öncesinde şehitlik ziyaretinde bulundu. Protokol üyeleriyle birlikte şehit kabirlerine karanfil bırakan Yavuz, bayramda huzur ve güven için vatandaşları trafik kurallarına uymaya çağırdı. Ramazan ayının son gününde Malatya protokolü Şehir Mezarlığı’nda bulunan Şehitliği ziyaret etti. Programa Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, 2. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Erman Kiraz, Milletvekili Bülent Tüfenkci ile daire müdürleri, şehit aileleri ve dernekleri katıldı. Şehitlikte Kur’an-ı Kerim tilaveti ve dua edilmesinin ardından protokol üyeleri şehit kabirlerini tek tek ziyaret ederek karanfil bıraktı. Şehit aileleriyle bayramlaşan protokol üyeleri, duygu dolu anlar yaşadı. Vali Seddar Yavuz, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, "Ramazan Bayramı’nın, İslam alemi ve milletimiz için barış, huzur ve kardeşlik getirmesini diliyor, özellikle ülkemizde akan kanın ve gözyaşının son bulmasını temenni ediyorum" dedi. Yavuz, "Bugün, hür ve bağımsız yaşama imkanı veren aziz şehitlerimizi ziyaret ettik, onların aileleriyle bir araya geldik. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle bir kez daha şehitlerimize ve ebediyete intikal etmiş gazilerimize vefa gösterdik" ifadelerini kullandı. Vali Yavuz, bayram süresince trafik kurallarına uyulmasının önemine değinerek, "Bayram, sevinç ve kavuşma günüdür. Ancak bu sevinci hüzne dönüştürmemek için trafik kurallarına uymalı, hız yapmamalı ve emniyet kemerini takmalıyız. Şu anki istatistikler, kazaların büyük bir kısmının aşırı hızdan kaynaklandığını gösteriyor" diye konuştu. Bayram namazının ardından Karagöz Camii’nde bir araya geleceklerini belirten Vali Yavuz, tüm Malatyalıları kent bayramlaşmasına davet etti. Yavuz, "Bayram süresince güvenlik ve sağlık tedbirlerini alacağız. Gıda denetimleri ve fahiş fiyatlarla ilgili denetimler devam edecek. Halkımızın huzur içinde bir bayram geçirmesi için her türlü önlemi alıyoruz" dedi. Son olarak, tüm Malatyalıların bayramını kutlayan Vali Yavuz, "Hep birlikte, aziz milletimizin ve Malatyalı kardeşlerimizin huzur içinde bayram geçirmesini temenni ediyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
Bolu Uzman diyetisyen uyardı: "Tatlı ikramlarını mümkünse reddedelim" Ramazan Bayramı’nda doğru beslenme ve tatlı tüketimine dikkat çeken, Uzman Diyetisyen Azime Bağcı Oğuz, tatlı ve şekerlerden uzak durulması gerektiğini, mümkünse hiç tüketilmemesi konusunda vatandaşlara uyarıda bulundu. Birbirinden lezzetli tatlıların hazırlandığı ve ikramların yapıldığı Ramazan Bayramı’nda, uzmanlar vatandaşları doğru beslenmeleri noktasında uyarılarda bulunuyor. Bayramda doğru beslenme konusunda ve tatlı tüketimin zararları hakkında uyarılarda bulunan Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi’nde görevli Uzman Diyetisyen Azime Bağcı Oğuz, bayram kahvaltısında yağlı yiyeceklerden kaçınılmasını ifade etti. Bağcı, tatlı ve şeker ikramlarından ise uzak durulmasını, mümkünse hiç tüketilmemesini vurguladı. "Sağlık açısından risk oluşturabilir" Ramazan’da oruç tutuktan sonra normal rutin beslenmeye dönerken dikkatli olunması gerektiğini altını çizen Azime Bağcı Oğuz, "Ramazan boyunca yaşanan süreli açlık ve susuzluk nedeniyle günlük rutinimize dönerken bu durumu göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Açlığın sonunda bizleri önemli bir kültürel öğün olan bayram kahvaltısı beklemektedir. Bu kahvaltıda mümkün olduğunca börek, çörek gibi hamur işleri ile çok yağlı kızartmalardan kaçınmalıyız. Soframızda domates, salatalık, yeşillik gibi sebzelere yer vermeliyiz. Sağlıklı protein kaynakları olarak yumurta ve peynir gibi besinleri tercih etmek faydalı olacaktır. Kahvaltının ardından bir ara öğün, sonrasında geç bir akşam yemeği ve ardından tekrar bir ara öğünle günü tamamlamak sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturacaktır. Bir anda aşırı yemek yemek, fazla kalorili gıdalar tüketmek mide ve genel sağlık açısından risk oluşturabilir. Ayrıca Ramazan boyunca su tüketimi azaldığından, günlük en az 2,5-3 litre su içerek bu açığı kapatmalıyız" dedi. "Tatlı ikramlarını mümkünse reddedelim" Bayram’da tatlı ve şeker ikramlarından uzak durulması gerektiğini söyleyen Oğuz, "Bayram ziyaretleri sırasında ikram edilen tatlı ve şekerlerden mümkün olduğunca uzak durmalı ya da tüketim miktarını sınırlamalıyız. Özellikle şeker hastaları ve tansiyon hastaları için bu durum daha büyük önem taşımaktadır. Bu kişilerin şekerli, hamur işi ve tatlı gıdalara ekstra özen göstermeleri gerekmektedir. Tatlı tüketiminde öncelik sütlü tatlılara verilmelidir. Eğer sadece şerbetli tatlı seçenekleri mevcutsa mümkünse reddedelim ama reddetmek istemiyorsak, en küçük porsiyonları tercih etmeliyiz" diye konuştu. "Şeker tüketimi belirli bir denge içinde tutulmalıdır" Çocuklara şeker yemeleri konusunda uyarıda da bulunan Azime Bağcı Oğuz, "Hiç şeker tüketmemek elbette mümkün değildir. Özellikle çocukluk bayram hatıralarını hatırladığımızda, bugünün çocuklarını tamamen kısıtlamanın doğru olmayacağı düşünülebilir. Ancak ailelerin kontrolünde, şeker tüketimini sınırlandırarak ve öncesinde yeterli protein ve sebze tüketimi sağlanarak şeker tüketimi belirli bir denge içinde tutulmalıdır" ifadelerini kullandı.