ASAYİŞ - 05 Ocak 2025 Pazar 18:59

Burdur Belediyesi eski Başkanı Sebahattin Akkaya: ’Kazılarda Çıkan Kemikler, Bu Bölgedeki Rum Mezarlığı’na Ait Olabilir’"

A
A
A
Burdur Belediyesi eski Başkanı Sebahattin Akkaya: ’Kazılarda Çıkan Kemikler, Bu Bölgedeki Rum Mezarlığı’na Ait Olabilir’"

Burdur Öğretmenevi bahçesinde yapılan çevre düzenlemesi sırasında kanal açan işçilerin insan kemikleriyle karşılaşması sonrası polis ve olay yeri inceleme ekiplerini çalışma yapmış daha sonra bu alan incelenmek üzere MAKÜ Antropoloji bölümüne bırakılmıştı. Konu hakkında öngörüde bulunan eski Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya buranın eski bir Rum mezarlığı olabileceğini belirtti.


Burdur merkez Bahçelievler Mahallesinde faaliyet gösteren Burdur Öğretmenevi bahçesinde peyzaj düzenlemesi sırasında kanalizasyon için kanal açan işçiler, birden fazla insan kemiği buldu. Hemen polis ekiplerine bildirilen bu buluntu üzerine güvenlik önlemleri alındı ve olay yeri inceleme ekipleri bölgedeki çalışmalara başladı.


Eski Mezarlık İhtimali


İçinde birden fazla kemik bulunan alanda yapılan kazı genişletildi. Ekipler, bölgenin eski bir mezarlık olabileceğini düşündü. Kemiklerin yaklaşık 80-90 yıl öncesine ait olduğu değerlendirilirken, müze yetkililerine haber verildi. Burdur’daki eski Müslüman mezarlıklarının şehir dışında olduğundan, bu bölgenin eski bir Rum veya Ermeni mezarlığı olabileceği öngörülüyor.


Sabahattin Akkaya’dan Değerlendirme: “Rum Mezarlığı Olabilir”


Bu buluntular üzerine emekli öğretmen ve eski belediye başkanı Sebahattin Akkaya, önemli açıklamalarda bulundu. Akkaya, Burdur’un kültürel varlıkları üzerine uzun yıllardır araştırmalar yaptığını, özellikle Burdur’daki gayrimüslimlerin tarihini incelediğini belirttiği konuşmasında;


"Ben, Burdur’un kültürel varlıkları üzerine bir çalışma başlatmıştım. Burdur’da gayrimüslimler de yaşıyordu, özellikle mübadeleye kadar Rumlar ve Ermeniler de burada bulunuyordu. Mezarlıklar konusunu ele alırken, Müslüman mezarlıklarının yerleri belli olsa da, Rumlara ait mezarlığın yerini bilmiyordum. Fakat birkaç yaşlı kişiden, Tarım İl Müdürlüğü’nün kuzeybatı istikametinde bir yerin olabileceğini duymuştum. Bugün öğretmenevi bahçesinde yapılan kazıda insan kemiklerinin çıkması bu tezi kuvvetlendirdi. Çünkü burası, Rumların yaşadığı Zafer Mahallesi’ne oldukça yakın bir yer." dedi.


“Burdur’daki Rum Nüfusu”


Akkaya, Burdur’daki Rum nüfusunun 300-500 hane arasında olduğunu ve 1920 yılına kadar Burdur’da yaşadıklarını belirtti. Öğretmenevi’nin de Zafer Mahallesi’nin kuzeyinde olduğunu ifade eden Akkaya, "Kazılarda çıkan kemikler, bu bölgedeki Rum Mezarlığı’na ait olduğunu gösteriyor" dedi.


Burdur’daki Gayrimüslim Nüfusun Tarihi


Burdur’daki gayrimüslim nüfusun tarihine de değinen Akkaya; "Türkler, Burdur’a 1100’lü yılların sonunda gelmeye başlamışlar ve o dönemde Burdur’da Rumlar yaşıyordu. 1920’lere kadar buradalar. Ancak 1922’deki mübadele sırasında buradaki Rumlar Yunanistan’a gitmek zorunda kaldı. Yunanistan’daki soydaşlarımız da Burdur’a geldi ve o dönemdeki Rumlardan kalan evler onlara verildi" dedi.


Sonunda Buluntular Ortaya Çıktı


Akkaya, daha önce sadece bir duyumla bu mezarlığın varlığından haberdar olduklarını belirterek; "Bugün öğretmenevi bahçesinde yapılan kazı, bu tarihi tezi ortaya çıkarmış oldu. Burdur’daki Rum mezarlığına ait buluntular, bu kazıda çıkan kemiklerle doğrulanmış oldu" dedi.


Kemiklerin ne zamandan kaldığı ve neden orada olduğu ise müze ve antropoloji ekiplerinin çalışmaları sonrası netlik kazanacak.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Eşinin dikkati, polis ve kuyumcunun titiz çalışmasıyla dolandırılmaktan son anda kurtuldu Tokat’ta 77 yaşındaki emekli bir kişi, dolandırıcılara 232 bin Türk Lirası değerindeki altınlarını kaptırmaktan son anda, eşinin dikkati polis ve kuyumcunun yardımıyla kurtuldu. Tokat’ta yaşayan 77 yaşındaki emekli İhsan Özveri, telefonla arayan dolandırıcılara karşı büyük bir tehlikeden son anda kurtuldu. Olay, sonu 155 ile biten telefon numarasının aramasıyla dolandırıcıların, Özveri’yi kendilerini polis olarak tanıtarak kandırmalarıyla başladı. Telefonda, Özveri’nin kimliğinin suçla ilişkilendirildiği ve ailesiyle birlikte üzerine kayıtlı malların çalındığı söylendi. Dolandırıcılar, Özveri’nin güvenini kazanmak için eşinin ve çocuklarının isimlerini, mal varlığının dökümünü belirterek onu daha da ikna etti. Dolandırıcılar, Özveri’nin telefonunu kapatmaması ve evindeki parayı belirttikleri hesaba göndermesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, konuyu kimseye anlatmaması uyarısında da bulundular. Bu korkutucu taleplere uyan Özveri, evine giderek 4 gremse ve 8 çeyrek altını alıp kuyumcuya gitmek üzere yola çıktı. Ancak, eşinin durumu fark edip durumu polise bildirmesiyle, polis ekipleri hızlı bir şekilde harekete geçti. Özveri, kuyumcuda altınları bozdurmak üzereyken kuyumcu Mehmet Akif Çatal, yaşlı adamın durumundan şüphelenerek polise bilgi verdi ve onu oyalamaya çalıştı. Ekipler tarafından uyarılan ancak ilk başta polislere inanmayan Özveri, kimliklerini gösteren polislerin kendisini dolandırmaya çalıştıklarını anlatmasıyla son anda altınları bozdurmaktan vazgeçti. Eşinin dikkati, kuyumcu ve polis ekiplerinin özverili çalışması sayesinde Özveri, 232 bin TL değerindeki altınları dolandırıcılara kaptırmaktan son anda kurtuldu.
Tokat Tokat’ta çığ riski bulunmayan kayak tesisi turizmcilere anlatıldı Tokat’ta, çığ riski bulunmayan ve kaliteli pistleriyle çeken Yıldız Dağı Kayak Merkezi tur acentelerine tanıtıldı. Yıldız Dağı Kış Sporları ve Turizm Merkezi Genel Müdürü Mustafa Altun, Tokat’ta tur gezileri düzenleyen acente yetkilileriyle bir araya geldi. Toplantıya Tokat Kültür ve Turizm Müdürü Abdi Dölek ile Tokat Vakıflar Bölge Müdürü Sebahattin Erdoğan da katıldı. Toplantıda, Yıldız Dağı Kayak Merkezi hakkında detaylı bilgi sunan Altun, tur şirketlerinin istek ve taleplerini dinleyerek merkezin sunduğu imkanlar hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Altun, Yıldız Dağı’nın Türkiye’deki çığ riski olmayan nadir kayak merkezlerinden biri olduğunu vurgulayarak, güvenlik konusunda önemli bir avantaj sunduklarını belirtti. Ayrıca, merkezin gece kayağı gibi farklı aktivitelerle sunduğu görsel zenginliklere de dikkat çekti. Altun, Yıldız Dağı Kayak Merkezi’nin sahip olduğu suni karlama sistemleri sayesinde sezonu erken açabildiklerini ve geç kapatabildiklerini ifade etti. Tokat’a 75 kilometre mesafede bulunan Yıldız Dağı, Sivas ile Tokat’ın tam ortasında yer alıyor. Altun, Tokat’taki kayakseverlere Yıldız Dağı’nı keşfetmeleri çağrısında bulundu ve merkezin sunduğu güvenli kayak deneyimine dikkat çekti. Bugüne kadar 10 yıllık süreçte hiçbir çığ olayının yaşanmadığını belirten Altun, bu durumun Yıldız Dağı’nın güvenli bir kayak merkezi olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi. Toplantı, Tokat’taki tur operatörlerinin Yıldız Dağı Kayak Merkezi’ne olan ilgisini artırma ve kayak turizmini daha sağlıklı bir şekilde geliştirme adına verimli bir şekilde tamamlandı.
Samsun ‘BCG aşısı çocuklarda tüberküloz ölümlerini azaltıyor’ Çocuklarda verem aşısının (BCG) önemli bir koruyuculuk sağladığını söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “BCG aşısı, çocuklarda tüberkülozdan ölümleri önemli oranda azaltır. Bu yüzden halen tüberkülozun belli bir oranın üzerinde görüldüğü ülkemizde çocuklara, özellikle bebeklik döneminde BCG aşısı uygulaması önerilmektedir” dedi. Tüberkülozun (verem) mycobacterium tuberculosis isimli bir mikrop tarafından meydana gelen bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Adem Dirican, hastalık ve korunma yolları hakkında bilgilendirmede bulundu. Bulaşmanın aktif tüberküloz hastasının öksürük, hapşırık veya konuşması esnasında tükürük damlaları ile havaya attığı mikropların solunması ile gerçekleştiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Adem Dirican, “Bu mikrobu alan kişilerin bir kısmında direkt hastalık oluşurken, çoğu kişide mikrop akciğerde uyur durumda yıllarca kalır. Vücut direncinin düştüğü bir zamanda ansızın uyanıp hastalık oluşturabilir” diye konuştu. “Risk grubundakiler dikkatli olmalı” Tüberkülozun önlenebilen, tedavi edilebilen, kişi ve halk sağlığı açısından önemli bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Dirican, “Özellikle tüberküloz hastası ile yakın temasta bulunan kişiler yüksek risk altındadır. Bunun yanında şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı, kanser, HIV-AIDS, organ nakli gibi vücut direncini düşüren hastalıklar, ağır beslenme bozukluğu ve düşük vücut ağırlığı olan kişiler, uzun süreli bağışıklık baskılayıcı ilaç kullananlar, düzenli tedavi almamış eski tüberküloz hastaları, tüberküloz mikrobu ile son iki yıl içinde karşılaşan kişiler, 5 yaş altı bebekler ve yaşlılar da risk grubuna girerler” ifadelerine yer verdi. “Tüberkülozun bulaşıcılığını önlemek için erken tanı, tedavi ve izolasyon önemli” Uzm. Dr. Dirican, bulaştırıcılığın önlenmesi için en uygun yöntemlerin erken tanı ve tedavi, hasta kişilerin toplumdan izolasyonu, öksürenlerin muhakkak maske ve mendil kullanması olduğunun altını çizdi. “BCG aşısı çocuklarda tüberkülozdan ölümleri azaltır” Çocuklarda BCG (verem) aşısının özellikle erişkinlere göre daha sık görülen ve ağır seyreden menenjit tüberküloz, miliyer tüberküloz gibi ağır formlarından koruyuculuğunun daha yüksek olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “BCG aşısı çocuklarda tüberkülozdan ölümleri önemli oranda azaltır. O nedenle halen tüberkülozun belli bir oranın üzerinde görüldüğü ülkemizde çocuklara, özellikle bebeklik döneminde BCG aşısı uygulaması önerilmektedir” dedi. “Akciğer, lenf bezleri, plevra ve diğer organları etkiliyor” Tüberküloz hastalığının en çok görüldüğü organın akciğer olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “Ancak mikrop solunum yolu ile alındıktan sonra vücudun diğer tüm organ ve dokularına yayılabilir. Hastalığın sık görüldüğü diğer organlar lenf bezleri, plevra (akciğer zarı), böbrek ve idrar yolları, kemik ve eklemler, omurga, beyin zarı, beyin, üreme sistemi, periton (karın zarı), mide ve bağırsak sistemidir” şeklinde konuştu. “Birçok başka hastalığı taklit edebildiği için tanı gecikebilir” Akciğer tüberkülozunun en sık belirtilerinin uzamış öksürük, balgam, kan tükürme, gece terlemeleri, kilo kaybı ve halsizlik olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “Fakat verem sinsi bir hastalık olduğundan şikâyetler hafif ve sessiz seyreder; birçok başka hastalığı taklit edebilir, akla gelmezse tanı konulması gecikebilir” şeklinde konuştu. “Verem hastalarıyla temasta bulunan kişilerde risk yüksek” Verem hastası ile aynı ortamda bulunan ve tüberküloz mikrobuna maruz kalan kişilere temaslı denildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “Temaslılarda verem hastalığı görülme oranı yüksektir. Bu nedenle tanı konan hastaların başta aile fertleri olmak üzere temaslıların tümü verem savaşı dispanserinde taranır” ifadelerini kullandı. “Yeterli ve düzenli ilaç kullanımı hayati önem taşıyor” Veremin ilaçlarla tedavi edildiğini; yeterli ve düzenli ilaç kullanıldığında kişinin tamamen sağlığına kavuştuğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “Tedavi çoğunlukla ayakta yapılır. Hastalığın ağır seyrettiği veya ek hastalıkları olan kişiler hastaneye yatırılabilir. Yeterli ve düzenli ilaç kullanmayanlarda ya mikrop ilaçlara karşı direnç geliştirir ya da hastalık nüks eder” dedi. Hamilelerde tüberküloz tedavisine başlanmasının bebeğin sağlığı açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “Bu nedenle hamilelik sırasında tüberküloz tedavisi yapılabilir. Tüberküloz ilaçları, emziren annelerde de güvenle uygulanabilir” şeklinde konuştu.