GÜNDEM - 25 Aralık 2025 Perşembe 10:13

Aydıntepe’de öğrenciler Bayburt’un yöresel lezzetlerini tanıttı

A
A
A
Aydıntepe’de öğrenciler Bayburt’un yöresel lezzetlerini tanıttı

Aydıntepe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü koordinasyonuyla Maarif Modeli kapsamında düzenlenen yöresel yemekler ve lezzetler programında, öğrenciler Bayburt’a özgü yöresel lezzetleri tanıttı.


Aydıntepe Çok Programlı Lisesinde gerçekleştirilen programda, öğrenciler tarafından Bayburt mutfağına ait birçok yöresel yemek davetlilere sunuldu. Haşıllık dolması, kesme çorbası, ayranlı çorba, yoğurtlu dolma, un helvası, galacoş, ziron, pancar borani, su böreği, tatlı çorba, Bayburt hurması, yaprak mantı ve kabak borani gibi yöresel lezzetler hakkında öğrenciler bilgi verdi.


Program kapsamında ayrıca Bayburt’un kültürel giyim unsurları da tanıtıldı. Köylerde giyilen ve çar olarak bilinen giysi ile Bayburtlu kadınların gündelik hayatta tercih ettiği kıyafetleri giyen öğrenciler, katılımcılara sunum yaptı. Program kapsamında ilçe protokolü üyeleri de ikram edilen yöresel lezzetlerin tadına baktı.



Aydıntepe’de öğrenciler Bayburt’un yöresel lezzetlerini tanıttı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul, Tekirdağ ve Antalya’da ele geçirilen tonlarca sahte alkol emniyette sergilendi İstanbul, Tekirdağ ve Antalya’da düzenlenen sahte ve kaçak içki operasyonlarında ele geçirilen 45 bin 347 litre alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkol emniyette sergilendi. Farklı zamanlarda düzenlenen operasyonlarda yakalanan 29 şüpheliden 10’u dosyaları ikmalen gönderilmek üzere emniyetten serbest bırakılırken, 9 kişi hakkında adli kontrol hükümleri uygulanmış, 5 şüphelinin tutuklandığı soruşturmada, gözaltında bulunan 5 zanlının ise polisteki işlemlerinin devam ettiği aktarılmıştı. Edinilen bilgiye göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce, Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında, sahte alkol üreten, depolayan ve piyasaya sürerek haksız kazanç sağlayan kişilere yönelik çalışma yapılmıştı. Yaklaşık olarak son iki aylık süre içerisinde, İstanbul’da Başakşehir, Çatalca, Silivri, Beylikdüzü ve Küçükçekmece ilçelerinde bulunan 3 depo, 3 iş yeri ile 1 araçta ve Tekirdağ ili Çorlu ilçesi ile Antalya’da bir 1 fabrikada gerçekleştirilen 8 ayrı operasyonda 29 şüpheli yakalanmış, sahte alkollü içki yapımında kullanılan etil/metil olduğu değerlendirilen alkollü sıvılar ile alkollü içki imalatında kullanılan makine ve diğer malzemeler ele geçirilmişti. Zincirleme operasyonlarda 45 bin 347 litre alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkol, 2 bin 572 sahte alkol yapımında kullanılan şişe ve bidon, 3 bin 400 sahte etiket, dolum, filtreleme ve paketlemeden oluşan alkollü içki imalatında kullanılan 14 makine ve bin 250 kilogram karbon kömürü ele geçirildi. Tonlarca sahte ve kaçak alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkoller emniyette sergilendi. Yakalanan 29 şüphelinin 10’u dosyaları ikmalen gönderilmek üzere adli makamlarca emniyetten salıverilmiş, 9 zanlı hakkında adli kontrol hükümleri uygulanırken, 5 şüpheli tutuklanmıştı. Geri kalan 5 kişinin polisteki sorgusu devam ediyor.
Denizli Denizlili 3 firma bakanlığın ifşa listesine girdi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımladığı son denetim sonuçlarında Denizli’den 3 firma yer aldı. Yapılan kontrollerde, takviye edici gıdalarda ilaç etken maddesi ile piliç sucuk ürünlerinde mevzuata aykırı içerik kullanımı tespit edildi. Bakanlık tarafından gerçekleştirilen resmi denetimlerde, insan sağlığını tehlikeye düşürebilecek ürünler ile taklit ve tağşiş yapıldığı belirlenen gıdalar kamuoyuyla paylaşıldı. Açıklanan listede Denizli’de faaliyet gösteren 3 firmanın isimleri ve ürünleri ifşa edildi. Sağlığı riske atan ürünler ile gıdanın gerçek niteliğini bozacak şekilde yapılan uygulamalar gündemdeki yerini korurken, Tarım ve Orman Bakanlığı bu tür ürünleri resmi internet sitesi üzerinden duyurmaya devam ediyor. Son yayımlanan listede Denizli’den 3 firmanın bulunması dikkat çekti. Takviye edici gıdada ilaç etken maddesi tespit edildi Bakanlığın "Sağlığı Tehlikeye Düşürecek Gıdalar" başlığı altında yaptığı açıklamada, Denizli’nin Merkezefendi ilçesinde faaliyet gösteren bir firma yer aldı. 11 Aralık 2025 tarihli kayıtta, Technoarge Enerji Kimya Teknoloji Ar-Ge Bitkisel Gıda Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin ürettiği takviye edici gıdada "ilaç etken maddesi" tespit edildiği bildirildi. "Diwson" markasıyla piyasaya sunulan "Panax Ginseng Nitric Oxide" adlı üründe yapılan analizler sonucunda mevzuata aykırı içerik bulunduğu belirtildi. Piliç sucukta mevzuata aykırı et kullanımı Bakanlığın aynı tarihli listesinde, Cankurt Et ve Et Mamulleri Ticareti firmasına ait ısıl işlem görmüş piliç sucuk ürününde mekanik ayrılmış kanatlı eti kullanıldığı tespit edildi. Ayrıca Yakupağa Et ve Et Ürünleri Hayvancılık Tarım Ürünleri Gıda Pazarlama İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. tarafından üretilen piliç sucukta da benzer şekilde mekanik ayrılmış kanatlı eti bulunduğu kamuoyuna duyuruldu.
Antalya Yeni yılın görünmeyen yüzü: İçsel yorgunluk ve yıl dönümü depresyonu Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Dr. Fatma Arkaz yeni yılın kişilerde hissettirdiği duygular hakkında bilgi verdi. Her yılın sonunda yeni bir yıla girerken aynı sahneler, takvim yaprakları değişiyor, sokaklar ışıklanıyor ve geri sayımlar yapılıyor. Ama birçok insan için yeni yıl beklenen ferahlığı getirmiyor. Aksine içten içe bir sıkışma, tarif edilmesi zor bir huzursuzluk ve hatta hüzün hissi beliriyor. Bu durum ’yıl dönümü depresyonu’ olarak adlandırılıyor ve çoğu zaman dile getirilmiyor. Çünkü yeni yıl mutlu olunması gereken bir dönem olarak algılanıyor. ’Yeni yıl, yeni umutlar’ söylemi o kadar güçlü oluyor ki, bu dönemde iyi hissetmemek adeta bir kusur gibi algılanıyor. Oysa ruh sağlığı açısından bakıldığında yılbaşının herkes için aynı duygusal karşılığı olması beklenmiyor. Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Dr. Fatma Arkaz yeni yılın kişilerde hissettirdiği duygular hakkında bilgi verdi. Yeni yıl bazıları için bir muhasebe zamanı iken bazıları için yük olabilir Uzm. Dr. Fatma Arkaz, "Takvim değişimleri insan zihni için sembolik eşiklerdir ve yeni yıl ise belki de bunların en güçlüsüdür. Geçmiş yıl ister istemez gözden geçirilir. Yapılanlar, yapılamayanlar, ertelenen hayaller, bu içsel muhasebe bazı kişilerde motive edici olabilirken, bazıları için oldukça ağır bir yük haline gelir. ’Geçen yıl nerede olmalıydım, bu yaşta hala neden buradayım, zaman benden hızlı mı geçiyor?’ Bu sorular özellikle zor bir yıl geçirmiş bireylerde, kendini yetersiz hissetme ve başarısızlık duygusunu derinleştirir. Oysa hayat takvim yılına sığmayacak kadar karmaşık ve inişli çıkışlıdır" dedi. Mutluluk baskısı göründüğünden daha yorucudur Yeni yıl döneminde yaşanan ruhsal zorlanmanın önemli bir nedeni de görünmez ama güçlü bir baskı olduğunu belirten Uzm. Dr. Fatma Arkaz, "Sosyal çevrede, reklamlarda ve özellikle sosyal medyada sürekli olarak neşeli, üretken ve umut dolu bir ruh hali idealize edilir. Bu tabloya bakıp kendini öyle hissetmeyen kişi, bir de suçluluk yaşamaya başlar. ’Herkes mutlu, bir ben mi böyleyim?’ düşüncesi sessizce zihne yerleşir. Oysa psikolojide biliyoruz ki bastırılan her duygu, başka bir yerden daha güçlü geri döner" şeklinde konuştu. Sosyal medya: Kutlamanın gölgede kalan yüzü Yeni yıl döneminde sosyal medya karşılaştırma ihtiyacını zirveye taşabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Arkaz, "Kalabalık sofralar, seyahatler, büyük hedefler ekranda görünen hayatlarla kendi yaşamını kıyaslamak çoğu zaman kişinin kendini eksik ve geride hissetmesine neden olur. Unutulan şey ise, sosyal medyada gördüğümüz şey hayatın tamamı değil, seçilmiş anların vitrini olduğudur. Ama duygular bu mantıksal bilgiyi her zaman dikkate almaz" diye konuştu. Yılbaşı sonrası sessiz kaygı oluşabilir Yılbaşı sonrasında da bir kaygının oluşabileceğini ifade eden Uzm. Dr. Arkaz, "Yılbaşı geçtikten sonra ortaya çıkan bir hal vardır, ’Sebepsiz huzursuzluk’. Kutlamalar biter, gündelik hayat geri döner, işler, borçlar, sorumluluklar, belirsizlikler. Tüm bunlar yeni yılın ilk günlerinde yoğun bir kaygı hissi oluşturabilir. Bu durum çoğu zaman abartı olarak görülür. Oysa bu zihnin tekrar gerçeklikle temas kurma sürecidir ve oldukça yaygındır. Bu dönem özellikle yalnız yaşayanlar, yakın zamanda kayıp yaşamış olanlar, ekonomik ya da mesleki belirsizlik içindeki bireyler için daha zorlayıcı olabilir. Daha önce depresyon ya da kaygı bozukluğu yaşamış kişilerde ise belirtiler yeniden alevlenebilir. Bu nedenle yeni yıl hüznü ya da kaygısı yaşayan kişilere ’takılma’ ya da ’pozitif ol’ demek, çoğu zaman yarardan çok zarar verir" ifadelerini kullandı. Belki de sorun yeni yıl değil, kendimize yüklediklerimizdir Uzm. Dr. Fatma Arkaz son olarak, yeni yıl her şeyin bir gecede değişmesi gereken bir sınav olmadığını belirterek, "Hayatı sıfırlamak zorunda değiliz. Bazen sadece durmak, yorgunluğu fark etmek ve kendimize biraz daha şefkatli davranmak yeterlidir. Eğer bu dönemde yaşanan hüzün ve kaygı uzun sürüyor, günlük yaşamı zorlaştırıyor ve umutsuzluk hissi derinleşiyorsa, profesyonel destek almak bir zayıflık değil, ruhsal sağlığın doğal bir parçasıdır. Takvim değişti diye her şey değişmek zorunda değildir. Yeni yıl büyük kararların değil kendini anlamanın ve acele etmeden ilerlemenin zamanı da olabilir. Çünkü bazen en büyük başlangıç kendine biraz daha anlayış gösterebilmektir" dedi.
Ankara Bakan Yumaklı: "Dileğimiz Su Kanunu’nun 2026 yılı içerisinde TBMM’de yasalaşması ve yürürlüğe girmesi" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Dileğimiz ülkemiz için son derece önemli olan Su Kanunu’nun 2026 yılı içerisinde TBMM’de yasalaşması ve yürürlüğe girmesi. Elbette bu tablo kurulumuzun aynı zamanda etkinliğini de ortaya koymalıdır" dedi. Ulusal Su Kurulu’nun 5’inci toplantısı, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın önderliğinde gerçekleştirildi. Toplantıda, Türkiye’nin su kaynaklarının korunması, etkin ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesine yönelik yürütülen çalışmalar kapsamlı şekilde ele alındı. Toplantının ana gündem maddeleri arasında iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkileri, artan su ihtiyacına karşı alınacak tedbirler, su verimliliğinin artırılmasına yönelik uygulamalar ve kurumlar arası iş birliğinin güçlendirilmesi yer aldı. Bu kapsamda, su yönetimi çalışmaları, içme ve kullanma suyu güvenliği ile tarımsal sulamada modern yöntemlerin yaygınlaştırılması konuları değerlendirildi. Toplantıda ayrıca, Ulusal Su Verimliliği Seferberliği kapsamında yürütülen faaliyetler ile devam eden projeler detaylı bir şekilde masaya yatırılırken, gelecek dönemde hayata geçirilmesi planlanan yeni politika ve uygulamalar da kurul üyeleriyle paylaşıldı. "Suyun azlığı ve fazlalığı artık bütüncül bir yaklaşımla yönetilmelidir" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, toplantıda yaptığı değerlendirmede, suyun stratejik ve hayati bir kaynak olduğuna dikkat çekerek, su kaynaklarının korunmasının ve verimli kullanımının gelecek nesiller açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Bakan Yumaklı, herkesin ortak sorumluluk anlayışıyla hareket etmesi gerektiğini ifade etti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye’nin son yıllarda yaşamış olduğu kuraklık ve iklim krizinin ölçülemez boyutlara ulaştığını belirterek, "İklim değişikliğinin getirmekte olduğu riskleri de dikkate alarak suyun azlığı ve fazlalığı artık bütüncül bir yaklaşımla yönetilmelidir. Biz de bu çerçevede, kriz yönetimi yerine risk yönetimini esas alan, bilimsel temelli öngörülere dayalı strateji ve politikalar geliştirmeye devam ediyoruz. Suyun temas ettiği tüm sektör temsilcilerinden oluşan Ulusal Su Kurulumuz ile, bu strateji ve politikaları en üst düzeyde ele alıyoruz. Bu doğrultuda 2 yıl içerisinde gerçekleştirdiğimiz 4 toplantıda toplam 35 karar aldık. Bu kararların 16’sı tamamlanmış olup, 19 karara ilişkin çalışmalar devam etmektedir. Bu tablo, kurulumuzun etkinliğini ortaya koymaktadır. Bugün de Ulusal Su Kurulumuzun 5’inci toplantısını gerçekleştireceğiz. Bugün, burada ele alacağımız tüm başlıkların temelinde, iklim değişikliğinin giderek artan etkileri ve bu etkilere karşı geliştirdiğimiz uzun vadeli politika ve uygulamalar yer alıyor" diye konuştu. "Dileğimiz Su Kanunu’nun 2026 yılı içerisinde TBMM’de yasalaşması ve yürürlüğe girmesi" Su Kanunu’nun önümüzdeki yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yasalaşmasını planladıklarını ve bu kanunun uluslararası su krizi probleminde önemli bir adım olacağını vurgulayan Bakan Yumaklı, "Dileğimiz ülkemiz için son derece önemli olan Su Kanunu’nun 2026 yılı içerisinde TBMM’de yasalaşması ve yürürlüğe girmesi. Elbette bu tablo kurulumuzun aynı zamanda etkinliğini de ortaya koymalıdır. Bugün Ulusal Su Kurulumuzun 5’inci toplantısını yapmış olacağız. Ele alacağımız tüm başlıkların temelinde iklim değişikliğinin artan etkileri ve bu etkilere karşı oluşturmuş olduğumuz uzun vadeli politikalar ve uygulamalar yer alıyor. Ülkemiz coğrafi konumu itibariyle iklim değişikliğine karşı hassas bir bölgede. Bunun kamuoyumuz tarafından kabul edilmesi ve buna göre hareket edilmesi gerekir. Sıcaklıkların değişimi, su kaynaklarının üzerindeki artan baskı bu etkilerden sadece biri. 2024 yılı ülkemiz açısından son 54 yılın en sıcak yılı olarak kayıtlara geçmiştir. 2025 yılının temmuz ayı ise en sıcak temmuz ayı olarak son 25 yılın kayıtlara geçmiş olur. Bilimsel çalışmalar daha uzun süreli kuraklıkların, daha yoğun sıcak havaların önümüzdeki yıllarda daha sık yaşanacağını ortaya koymakta" şeklinde konuştu. "İklim değişikliğinin en görünümlü taraflarından birisi de göllerin kuruması" Türkiye’deki birçok gölün kurumaya yüz tuttuğunu ve kuraklığın önümüzdeki yıllarda daha da belirginleşeceğinin altını çizen Bakan Yumaklı, "İklim değişikliğinin ülkemiz açısından en görünümlü taraflarından birisi de göllerin kurumasıydı. Özellikle göllerimizin büyük bölümünde buharlaşmanın etkisiyle su kaybı mevcut. Eğirdir Gölündeki buharlaşma kaybı yüzde 79, Burdur Gölündeki buharlaşma kaybı yüzde 78’dir. Bu çerçevede göllerimiz için hazırlamış olduğumuz eylem planlarının hızlıca hayata geçirilmesini arz ediyoruz. Sırada diğer göllerimiz var. Bu çerçevede her bir gölün ekolojik özellikleri, kullanım amaçları ve gelinen listeler doğrultusunda tehdit ediliyor" ifadelerine yer verdi.