ÇEVRE - 25 Aralık 2025 Perşembe 11:29

Bakan Yumaklı: "Dileğimiz Su Kanunu’nun 2026 yılı içerisinde TBMM’de yasalaşması ve yürürlüğe girmesi"

A
A
A
Bakan Yumaklı: "Dileğimiz Su Kanunu’nun 2026 yılı içerisinde TBMM’de yasalaşması ve yürürlüğe girmesi"

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Dileğimiz ülkemiz için son derece önemli olan Su Kanunu’nun 2026 yılı içerisinde TBMM’de yasalaşması ve yürürlüğe girmesi. Elbette bu tablo kurulumuzun aynı zamanda etkinliğini de ortaya koymalıdır" dedi.


Ulusal Su Kurulu’nun 5’inci toplantısı, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın önderliğinde gerçekleştirildi. Toplantıda, Türkiye’nin su kaynaklarının korunması, etkin ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesine yönelik yürütülen çalışmalar kapsamlı şekilde ele alındı. Toplantının ana gündem maddeleri arasında iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkileri, artan su ihtiyacına karşı alınacak tedbirler, su verimliliğinin artırılmasına yönelik uygulamalar ve kurumlar arası iş birliğinin güçlendirilmesi yer aldı. Bu kapsamda, su yönetimi çalışmaları, içme ve kullanma suyu güvenliği ile tarımsal sulamada modern yöntemlerin yaygınlaştırılması konuları değerlendirildi. Toplantıda ayrıca, Ulusal Su Verimliliği Seferberliği kapsamında yürütülen faaliyetler ile devam eden projeler detaylı bir şekilde masaya yatırılırken, gelecek dönemde hayata geçirilmesi planlanan yeni politika ve uygulamalar da kurul üyeleriyle paylaşıldı.



"Suyun azlığı ve fazlalığı artık bütüncül bir yaklaşımla yönetilmelidir"


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, toplantıda yaptığı değerlendirmede, suyun stratejik ve hayati bir kaynak olduğuna dikkat çekerek, su kaynaklarının korunmasının ve verimli kullanımının gelecek nesiller açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Bakan Yumaklı, herkesin ortak sorumluluk anlayışıyla hareket etmesi gerektiğini ifade etti.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye’nin son yıllarda yaşamış olduğu kuraklık ve iklim krizinin ölçülemez boyutlara ulaştığını belirterek, "İklim değişikliğinin getirmekte olduğu riskleri de dikkate alarak suyun azlığı ve fazlalığı artık bütüncül bir yaklaşımla yönetilmelidir. Biz de bu çerçevede, kriz yönetimi yerine risk yönetimini esas alan, bilimsel temelli öngörülere dayalı strateji ve politikalar geliştirmeye devam ediyoruz. Suyun temas ettiği tüm sektör temsilcilerinden oluşan Ulusal Su Kurulumuz ile, bu strateji ve politikaları en üst düzeyde ele alıyoruz. Bu doğrultuda 2 yıl içerisinde gerçekleştirdiğimiz 4 toplantıda toplam 35 karar aldık. Bu kararların 16’sı tamamlanmış olup, 19 karara ilişkin çalışmalar devam etmektedir. Bu tablo, kurulumuzun etkinliğini ortaya koymaktadır. Bugün de Ulusal Su Kurulumuzun 5’inci toplantısını gerçekleştireceğiz. Bugün, burada ele alacağımız tüm başlıkların temelinde, iklim değişikliğinin giderek artan etkileri ve bu etkilere karşı geliştirdiğimiz uzun vadeli politika ve uygulamalar yer alıyor" diye konuştu.



"Dileğimiz Su Kanunu’nun 2026 yılı içerisinde TBMM’de yasalaşması ve yürürlüğe girmesi"


Su Kanunu’nun önümüzdeki yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yasalaşmasını planladıklarını ve bu kanunun uluslararası su krizi probleminde önemli bir adım olacağını vurgulayan Bakan Yumaklı, "Dileğimiz ülkemiz için son derece önemli olan Su Kanunu’nun 2026 yılı içerisinde TBMM’de yasalaşması ve yürürlüğe girmesi. Elbette bu tablo kurulumuzun aynı zamanda etkinliğini de ortaya koymalıdır. Bugün Ulusal Su Kurulumuzun 5’inci toplantısını yapmış olacağız. Ele alacağımız tüm başlıkların temelinde iklim değişikliğinin artan etkileri ve bu etkilere karşı oluşturmuş olduğumuz uzun vadeli politikalar ve uygulamalar yer alıyor. Ülkemiz coğrafi konumu itibariyle iklim değişikliğine karşı hassas bir bölgede. Bunun kamuoyumuz tarafından kabul edilmesi ve buna göre hareket edilmesi gerekir. Sıcaklıkların değişimi, su kaynaklarının üzerindeki artan baskı bu etkilerden sadece biri. 2024 yılı ülkemiz açısından son 54 yılın en sıcak yılı olarak kayıtlara geçmiştir. 2025 yılının temmuz ayı ise en sıcak temmuz ayı olarak son 25 yılın kayıtlara geçmiş olur. Bilimsel çalışmalar daha uzun süreli kuraklıkların, daha yoğun sıcak havaların önümüzdeki yıllarda daha sık yaşanacağını ortaya koymakta" şeklinde konuştu.



"İklim değişikliğinin en görünümlü taraflarından birisi de göllerin kuruması"


Türkiye’deki birçok gölün kurumaya yüz tuttuğunu ve kuraklığın önümüzdeki yıllarda daha da belirginleşeceğinin altını çizen Bakan Yumaklı, "İklim değişikliğinin ülkemiz açısından en görünümlü taraflarından birisi de göllerin kurumasıydı. Özellikle göllerimizin büyük bölümünde buharlaşmanın etkisiyle su kaybı mevcut. Eğirdir Gölündeki buharlaşma kaybı yüzde 79, Burdur Gölündeki buharlaşma kaybı yüzde 78’dir. Bu çerçevede göllerimiz için hazırlamış olduğumuz eylem planlarının hızlıca hayata geçirilmesini arz ediyoruz. Sırada diğer göllerimiz var. Bu çerçevede her bir gölün ekolojik özellikleri, kullanım amaçları ve gelinen listeler doğrultusunda tehdit ediliyor" ifadelerine yer verdi.



Bakan Yumaklı: "Dileğimiz Su Kanunu’nun 2026 yılı içerisinde TBMM’de yasalaşması ve yürürlüğe girmesi"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Evlerini su basan aile, geçici olarak lojmana yerleştirildi Samsun’un Terme ilçesinde yaşadıkları evi su basan bir aile, geçici olarak cami lojmanına yerleştirildi. Ailenin ihtiyaçlarının kaymakamlık ve belediye tarafından karşılanacağı bildirildi. Terme’nin Haydarağa Mahallesi’nde yaşayan 38 yaşındaki Tuncay Yılmaz, annesi 70 yaşındaki Ayşe Yılmaz ile birlikte eski bir evde ikamet ediyordu. Yapısal sorunları bulunan evin çatı, kapı ve ana duvarlarının zarar gördüğü, yağışlı havalarda su baskınlarının yaşandığı belirtildi. Son yağmurda evde bulunan eşyaların da zarar gördüğü öğrenildi. Yaşanan su baskınının ardından Yılmaz ailesi, Terme Kaymakamlığı tarafından geçici olarak mahalle camisinin lojmanına yerleştirildi. Lojmanda geçici olarak kalmaya başladıklarını ifade eden Tuncay Yılmaz, "Her yağmur yağdığında evimizi su basıyor. Yaşlı ve hasta annemle birlikte mecburen burada kalıyorduk. Son yağmur sonrası oluşan su baskını nedeniyle tüm eşyalarımız kullanılamaz hale geldi. Evde soba bile kuramıyoruz. Çatı da çökmek üzere. Duvarlar da su geçiriyor. Kaymakamlık tarafından geçici olarak cami lojmanına yerleştirildik. Önümüzde zorlu bir kış var" dedi. Babasının vefat ettiğini ifade eden Yılmaz, diğer 3 kardeşinin uzakta olduğunu ve kendilerini zor geçindirebildiklerini, hurda toplayarak ve annesinin yaşlı aylığıyla geçinmeye çalıştıklarını sözlerine ekledi. Terme Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın(SYDV) aileye kira yardımı yapacağı, belediyenin ise yakacak ve diğer temel ihtiyaçlar konusunda destek sağlayacağı bildirildi. Yardım derneklerinin de sürece katkı sunacağı kaydedildi.
Malatya Malatya Valisi Yavuz’dan marka şehir vurgusu Malatya Kent Konseyi 11. Olağan Genel Kurulu bugün gerçekleştirildi. Kurul’da konuşan Malatya Valisi Seddar Yavuz, kentte deprem işinin artık bittiğini belirterek, Malatya markasının parlatılması gerektiğini söyledi. Nikah Sarayı’nda yapılan Kent Konseyi 11.Olağan Genel Kurulu’na Malatya Valisi Seddar Yavuz, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, Baro Başkanı Onur Demez, kurum temsilcileri, oda ve vakıf başkanları katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan Genel Kurul toplantısında konuşan Malatya Kent Konseyi Genel Sekreteri Dr. Hasan Batar, Malatya’da ortak akıl sinerjisi oluşturduklarını söyledi. Batar, "Malatya Kent Konseyine gelen önerileri genel kurulumuza taşıyoruz. Önerileri merkeze aldık. 11.Genel Kurulumuz tavsiye niteliğinde kararlar alacak" dedi. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er ise ortak akıl çerçevesinde geleceğin Malatya’sını inşa ettiklerini söyledi. Başkan Er, "Başta Sayın Valimiz olmak üzere bütün sivil toplum kuruluşlarımız, muhtarlarımız, siyasi partilerimiz, başlı mensuplarımız ve şehre gönül vermiş siz kıymetli hemşerilerimizle birlikte ortak bir gelecek inşa ediyoruz. Attığımız her adımda, hayata geçirdiğimiz her projede sizlerin görüşlerini referans aldık. Önerilerinizi, eleştirilerinizi ve beklentilerinizi yol haritamızın merkezine koyduk. Herhangi bir şeye karar verirken Malatya halkının öncelikleri bizim için önemli oldu. Malatya’mız hepimizin bildiğimiz gibi yeniden ayağa kalkıyor. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekten çok büyük bir operasyon yapılıyor. Sadece Malatya değil, deprem bölgelerin tamamında büyük bir operasyon. Ama Allah’a hamdolsun, ilk başladığımız dönemlerde biraz sıkıntılarımız vardı. Allah’a şükürler olsun, Murat Kurum Bakanımızın gelişiyle birlikte Sayın Valimiz ile ele, kol kola verdik, gönül birlikteliği yaptık. Allah’a hamdolsun, bizler de bu şekilde iyi bir birliktelik yakalayarak, diğer kamu kurum kuruluşlarımızla birlikte ve siyasi partililerimizle, STK’larımızla çok ahenk ve bir uyum içerisinde çalışma prensibini oluşturduk ve bunu hayata geçirdi" şeklinde konuştu. Başkan Er, Malatya’ya Fırat Havzasından alternatif su kaynağı getireceklerini, projenin hazırlandığını söyledi. Dünya üzerindeki en büyük milletlerden bir tanesinin de şüphesiz Türk milleti olduğunu söyleyen Malatya Valisi Seddar Yavuz, "6 Şubat depreminden sonra hepimizin bir araya gelmesi, birlik, beraberlik, kardeşlik ve bir ekip ruhuyla çalışması gerekiyordu. Büyük milletlerin en önemli özelliği, büyük meydan okumalar ve sınavlar karşısında gösterdiği dirençtir. Dolayısıyla dayanıklılık testinden geçmeyen hiçbir şeyin güçlü olduğunu söyleyemeyiz. Devletimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bütün imkanlarını bölgeye seferber etti. Ve geldiğimiz noktada başımızı kaldırın ve dimdik yürüyün. ‘En güçlüyüm, en zenginim’ diyen devletlerin altından kalkabileceği bir yük değil, bir organizasyon da değil. Dolayısıyla öylesine büyük başarılara alıştık ki, biz neredeyse yaptıklarımızı veya yapıyor olduklarımızı da itibarsızlaştırma konusunda maalesef algılara da yetişiyoruz. 104 bin konut ve iş yerini yapabilen, bunun yaklaşık 80 binini de cumartesi günü itibariyle teslim eden bir devletten bahsediyoruz. Malatya’da 500 bin nüfuslu yeni bir şehir kuruyoruz." ifadelerine yer verdi. Malatya markasının parlatılması gerektiğini dile getiren Vali Yavuz, "Konteyner kentleri istismar ettirmeyin. Bu şehrin normalleşmesi lazım. Ekonomik durumu iyi insanlar konteynerde oturmasının mantığı yok. Konteyner Kent sayısını azalacağız. Çıkmak istemeyen, direnenler ve bunu destekleyenler var. Ben bu kenti düşünüyorum. Bu şehrin olumlu düşünmeye ihtiyacı var. Şehrin takım olgusuna ihtiyacı var. Burası ego yarıştırma yeri değil. Bu başarı, Malatya’nın, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Malatya ailesinin başarısı. Bizi geri götüren işlerden uzak duralım. Konteyner kentleri boşaltmaya gerideyiz. İnsanları ikna edelim. Adam son model arabayla orada kalmaya çalışıyor. İmkanı olmayana yardımcı oluyoruz. Çözülemeyecek sorun yok. Bu şehir 2022 yılından daha güvenli. İşimiz gece gündüz uyuşturucu ile mücadele. Zehir tacirleriyle mücadelemiz kararlılıkla devam ediyor. Hırsızlık oranlarında düşüş oldu. Trafik kazalarını azaltamadık. Olmadık kazalar bizde meydana geliyor. EDS sistemini aktif ediyoruz, Malatya’yı en güvenli şehir haline getireceğiz. Şehri imar ve inşa ederken nesli ihmal etmiyoruz. Toplumu kurallara uymaya zorlamalıyız. Bin 235 sınıf yaptık. Daha da iyisini yapacağız. 2,5 milyarlık spor yatırımı yapılıyor, Malatya spor şehri oluyor. Sizlerden daha fazla aksiyon almanızı istiyorum. Siz bu şehrin eşrafısınız. Bizim amacımız; depremde sarsılmış insanların yüzünde tebessüm olmak istiyorum. Bu şehirde takım olma konusunda eksiklik var. Takım olmalıyız" diye konuştu.
Ankara Adalet Bakanı Tunç: "11. Yargı Paketi ile infazda eşitsizlikler giderildi" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 11. Yargı Paketi kapsamında ceza infaz sisteminde eşitsizlikleri gideren düzenlemenin hayata geçirildiğini açıkladı. Bakan Tunç, düzenlemeye ilişkin detayları sosyal medya hesabından paylaştı. Bakan Tunç’un sosyal medya paylaşımında, 31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yararlanabildiği daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlik uygulamasından, aynı tarihte veya daha önce işlenen suçlar nedeniyle hükümlü olanların da faydalanabilmesinin sağlandığı belirtildi. Düzenleme ile suç tarihi itibarıyla benzer durumda olan hükümlüler arasında ortaya çıkan farklılıkların giderildiğini vurgulayan Tunç, infazda eşitlik ilkesinin güçlendirildiğini ifade etti. Tunç paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "Bu kapsamda; 31 Temmuz 2023 tarihi ve öncesinde işlenen suçlar bakımından; 3 yıl daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılabilme, 3 yıl daha erken denetimli serbestliğe ayrılabilme imkânı tanınmaktadır. Bu düzenlemenin temel amacı; Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde, hükümlünün iradesi dışında ortaya çıkan gecikmelerin, kişi aleyhine bir sonuca dönüşmesini engellemektir. Kasten öldürme suçlarının üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da kadına karşı işlenmesi, deprem nedeniyle bina veya diğer yapıların yıkılması, çökmesi ya da hasar alması sonucu meydana gelen öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, terör suçları ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar bu düzenlemenin dışında tutulmuştur." Bakan Tunç, ceza infaz kurumlarında gerekli hazırlıkların tamamlandığını ve bugün itibarıyla düzenlemeden faydalanacak hükümlülere ilişkin işlemlerin başlatıldığını da paylaşımında duyurdu.