ASAYİŞ - 24 Eylül 2024 Salı 18:00

Irmağa atlayan genç kızı belediye personeli kurtardı

A
A
A
Irmağa atlayan genç kızı belediye personeli kurtardı

Bartın’da alkollü olduğu ileri sürülen 15 yaşındaki genç bir kız, Bartın Irmağı’na atladı. Olayı fark eden belediye çalışanları ırmağa girerek genç kızı sudan çıkardı.


Edinilen bilgiye göre, Bartın ırmağı Kemer Köprü Meydanı Kozcağız Dolmuş durakları yakınlarında arkadaşları ile konuşan genç bir kız, bir anda ırmağa atladı. Bartın Belediyesi Kemer Terfi İstasyonu’nda çalışan belediye personeli, genç kızın arkadaşlarının "ırmağa atladı" diye bağırması üzerine hemen suya girerek, genç kızı kurtardı. Polis ve itfaiye ekiplerine de bilgi veren belediye personeli, genç kızı ise ırmak kenarındaki bir yamaca çıkardı. Bir süre ise baygın haldeki genç kızla iletişim kuran belediye çalışanları, itfaiye ve sağlık ekiplerinin de yardımıyla kızı yola çıkardı. Yolda bekleyen 112 ambulansına alınan genç kız, yapılan ilk müdahalenin ardından devlet hastanesine kaldırıldı.


Genç kızın annesi ve babasının ise gün boyu kızlarına ulaşamadıkları ve ırmağa atladı haberi üzerine olay yerine geldikleri öğrenildi. Genç kızın alkollü olduğu ileri sürüldü.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Yeniden Refah Partili Kılıç: "23 Kasım 2025 veya 17 Mayıs 2026 tarihleri, yapılacak bir erken seçim için doğru zamanlama" Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “23 Kasım 2025 veya 17 Mayıs 2026 tarihlerinin, yapılacak bir erken seçim için doğru zamanlama olacağı kanaatimizi toplumumuzla paylaşıyoruz” dedi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, parti genel merkezinde gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu(MYK) Toplantısı sonrası basın açıklaması düzenledi. Yol-İş Sendikasını ülke genelinde düzenlediği iş bırakma eyleminin desteklediklerini ifade eden Kılıç, “Türkiye genelinde Yol-İş çalışanları bugün sabah saatlerinde bir saatlik iş bırak eylemi gerçekleştirdi. Yurt genelinde saat 7.30 ile 8.30 arasında, henüz daire amirleri iş başı yapmamışken çalışanlar ve alın teri dökenler iş bırakma eylemi yaptı. Bu iş bırakma eyleminin ardında vergi diliminin yükselmesi, zam oranlarının düşmesi ve emeklilerde kesintiler artması var. Dolayısıyla çalışanlar için geçinmek her geçen gün imkansızlaşmaya devam ediyor. Eylemin 7.30 ile sabah 8.30 arasında gerçekleşmiş olmasını da Türkiye ve insanlarımız ile ilgili bir iyi niyetin göstergesi olarak görüyoruz. Çok zekice ve çok anlamlı bir saat seçimi olduğunu fark ediyoruz. Kendilerini tebrik ediyoruz. Her zeminde ve her zaman yanlarında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Başta Maliye Bakanı olmak üzere bütün hükümet üyelerini de çalışanların haklarını gözetmeye alın terinin karşılığını vermeye çalışanların vergi dilimleri, yüksek enflasyon ve düşük zam oranları karşısında ezilmekten kurtarmaya davet ediyoruz. Devletin eli çalışana işçiye memura ve emekliye uzanma mecburiyetindedir” şeklinde konuştu. “Türkiye’nin kaynakları harekete geçirilerek vatandaşlarımız, açlık sınırının üzerine bir gelire kavuşturulmalıdır” Türkiye’de açlık sınırı 20 bin liraya dayandığını hatırlatan Kılıç, “Asgari ücret hala 17 bin lira en düşük emekli maaşı 12 bin 500 lira. 12 bin 500 lira kira mı ödenecek? Faturalar mı ödenecek? Mutfak masrafları mı karşılanacak? Çoluk çocuğu ihtiyaçlarına mı bakılacak? Açlık sınırının altında yaşayan bir ülke olmayı bizler hak etmiyoruz. Acilen önlem alınmalıdır? Kaynak bulunmalıdır. Türkiye’nin kaynakları harekete geçirilerek vatandaşlarımız açlık sınırının üzerine bir gelire kavuşturulmalıdır. Sözün bittiği yerdeyiz. Ama açlık sınırını altındayız” dedi. “Bakan Yumaklı, çiftçimizi ekim yaptığına pişman edercesine köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır” Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile kenevir eken bir çiftçi arasında geçen diyalog hakkında konuşan Kılıç, “Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın Konya’da kenevir ekimi yapan bir çiftçi kardeşimizle yaşadığı polemiği de ayrıca ilginç ve kayda değer buluyoruz. Tarım Bakanı kenevir ekimi yapan köylüye niye ekim yaptığını soruyor. Adeta çiftçimizi ekim yaptığına pişman edercesine köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır. Oysa daha birkaç yıl önce sayın Cumhurbaşkanı liderliğinde tarım politikaları topluma lanse edilirken, başta Samsun ve Konya illerimiz olmak üzere kenevir ekimi teşvik edilmiş, sanayide endüstride, tekstilde ve hayatın her alanında kenevirin ne kadar stratejik bir ürün ne kadar önemli bir tarımsal gelişim olduğunun altı çizilmişti. Bu tavrı kınıyoruz. Bu tavrı bir mental tükenişin yansıması olarak değerlendiriyoruz. İsrail’in Gazze’de işlediği insanlık suçunu Lübnan’a taşıdığını söyleyen Kılıç, “ Lübnan’da siviller hedef durumundadır. Lübnan’da da sivil yerleşimlere hedef gözetilerek bombalar atılmaktadır. Hava saldırıları düzenlenmektedir. Siber saldırıları hava saldırıları almış durumdadır. Gazze’ye ilk bomba atıldığında söylediğimiz şuydu. Sıra Lübnan’da. Bugün Lübnan’a bombalar atılırken söylediğimiz şudur. Sıra çevredeki diğer bugün ses çıkarmayan Müslüman ülkelerdir. Ve bu Aynı şekilde devam edecek. Çünkü İsrail devlet terörünü hükümet politikası haline getirmiş bir terör kabinesi tarafından yönetilmektedir. Başta Arap için İslam İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler olmak üzere “Ben insanım diyen ahlaklı bir varlığım” diyen, masum kadınların ve çocukların yaşama hakkına saygı duyan herkesin ve bütün örgütlerin harekete geçmesi kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı. İslam dünyasının, İsrail ve ABD’ye karşı durabilme gücüne ve kabiliyetine sahip olduğunu vurgulayan Kılıç, “Müslüman alemi bu yapılar karşısında direnebilecek araçlara, imkanlara, fırsatlara, güce, petrole, doğal gaza ve ulaşım stratejik konumlarına, fırsatlarına sahiptir. Bugün harekete geçilmezse ve topyekun eş zamanlı harekete geçilmezse İsrail genel terör nöbetini durdurmak için yarın çok geç olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin İsrail terör kabinesinin yapmakta olduğu zulüm ve soykırımlar karşısında alacağı her türlü radikal atacağı her türlü keskin adımı YenidenRefah Partisi ailesi ve MYK’sı olarak desteklediğimizi, destekleyeceğimizi bir kere daha ifade ediyorum” dedi. “23 Kasım 2025 veya 17 Mayıs 2026 tarihlerinin yapılacak bir erken seçim için doğru zamanlama” Türkiye’nin, mevcut hükümetle yoluna devam etmesi imkanının görülmediğinin altını çizen Kılıç “ “İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullar, yüksek enflasyon, yüksek faizler, patlayan kredi kartları, ödenemeyen çekler ve senetler, kapanan iş yerleri, durma aşamasına gelen üretim ve tarihi rekor Rakamlara ulaşan işsizlik oranları karşısında Türkiye ekonomisinin daha fazla sürdürülebilir olmadığını görüyoruz. Sayın Mehmet Şimşek kendilerine açılan krediyi değerlendirememiş, gidişatı değiştirememiş, borç faiz sarmalından Türkiye’yi çıkaramamış, ülke için yurt dışına güven verecek dönüşümleri, hukuk desteğini alamamış, sağlayamamıştır. Hal böyleyken Türkiye’nin gündemine erken seçimin girmesi kaçınılmazdır. Yeni Refah Partisi olarak önümüzdeki yılın son baharında veya takip eden ilkbaharında ülkemizin ortak bir mutabakatla erken seçim zeminine taşınması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda 23 Kasım 2025 veya 17 Mayıs 2026 tarihlerinin yapılacak bir erken seçim için doğru zamanlama olacağı kanaatimizi toplumumuzla paylaşıyoruz” diye konuştu. “Yeniden Refah Partisi’nin kapıları gelecek tekliflere açıktır” Türkiye’nin gelecek seçimlerde AK Parti ve CHP arasındaki sıkışmışlıktan kurtarılması gerektiğine inandıklarını ifade eden Kılıç, "Önümüzdeki seçimlerde ve olası Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik olarak AK Parti’yle yeni bir ittifak sürecinin olmayacağını bizzat genel başkanımız ifade etmiştir. Bu röportajda ifade edilen bir başka husus daha var. Genel başkanımız diyor ki Türkiye’de sağda yeni bir yol açabiliriz. Bir üçüncü ittifakın zeminini oluşturabiliriz. Bunu şöyle ifade edebiliriz. Seçim öyle dalmışlar. Zamanında da yapılsa Yeni Refah Partisi’nin öncülüğünde bir üçüncü ittifakın oluşabileceğini ve bu ittifakla Türkiye’nin CHP ve AK Parti arasındaki çıkış ışıktan kurtar öngörüyoruz. Bu da genel başkanımızın ifadesidir. Bunu da bir kere daha hatırlatmış ve kayıt altına almış olalım. Deva Partisi’yle Gelecek Partisi’nin birleşme meselesi bambaşka bir mesele. Gelecek Partisi DEVA’yla birleşiyor ve bir ortak isim altında yola devam etme kararının altyapısını oluşturmaya çalışıyorlar. Yeniden Refah Partisi’nin bu anlamda bir birleşmeye, olumlu bakmadığını, bakmayacağını zaten değişik zamanlarda ifade ettik. Yeniden Refah Partisi ,ismiyle müsemma adıyla yaşayacak bir siyasi partidir. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grup kurma arayışlarına yönelik olarak tavrımız ne olur? Yaklaşımımız ne olur? Ne yönde adım atarız? Doğrusu başından itibaren hep ifade ettiğimiz bir şey var. Siyaset açık kapılarla yapılır. Siyasette kapalı kapılarla, sıkılı yumruklarla ileriye bakmak, yol açmak mümkün değildir. Bu çerçevede Yeniden Refah Partisi’nin kapıları gelecek tekliflere açıktır. Şuan bize intikal etmiş olan somut, net bir işbirliği önerisi yoktur ama kapımız açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Sakarya Bakan Tekin: "Sadece öğretmenler değil, hepimiz bu çocukların eğitiminden mesulüz” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Çocuğumuzu Eylül ayında okula yazdırıyoruz ve sonrasında eti senin kemiği benim. Her şeyinden öğretmenini sorumlu tutuyoruz. Aklınıza gelebilecek toplumsal rolleri öğretmene yüklüyoruz. Ondan sonra da öğretmene diyoruz ki sen yapamadın bu işi. Öğretmenimiz öğretmenliğini yapsın, bizde ebeveynliğimizi yapalım ve çocuklarımızla nitelikli vakit geçirelim. Çocuklarımızın eğitim öğretim süreçlerine, yapıcı desteklerimizle, öğretmenimizin işini kolaylaştıralım ki eğitim öğretim sürecimiz, sistemimiz başarılı olsun” dedi. Bir dizi program için Sakarya’ya gelen ve Ahilik Haftası çerçevesinde Adapazarı Uzunçarşı’da esnaf ziyareti gerçekleştiren Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin daha sonrasında Adapazarı Anadolu İmam Hatip Lisesi açılış törenine katıldı. Burada konuşma yapan Bakan Tekin, “Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak istatistiklerimizi çıkartırken belli periyotlar halinde istatistikler çıkartıyoruz. Son dönem istatistiklerimizde de özellikle kendi karnemizi ortaya çıkarmak için 2002 öncesi ve 2002 sonrası Türkiye’deki eğitim istatistiklerini ortaya koymaya çaba sarf ediyoruz. Özellikle son 20 yılda Cumhurbaşkanımızın hem ekonomik anlamda bütçe payı anlamında hem de zaman ve enerji anlamında en büyük payı ayırdığı sektörün eğitim olduğunu tereddütsüz bir şekilde söylüyorum. Önemli miktarda kaynak aktarıldı. Yatırım bütçemiz genel bütçeden Milli Eğitim Bakanlığına ayrılan pay her geçen gün arttı. Ve şu anda Sakarya dahil birçok ilimizde eğitim öğretimin fiziki altyapısı itibariyle 20 yıl öncesiyle kıyas kabul edilemeyecek bir noktaya kadar geldi” dedi. “Müfredatımızda Cumhuriyet döneminin en büyük devrimlerinden bir tanesini yaptık” Bakan Yusuf Tekin, “Okul binalarımızla ilgili dün bir yerde bir şey söylemiştim, bir siyasi partinin genel başkanı hemen takip ediyor herhalde bizim konuştuklarımızı cevap vermiş. Şimdi bugün de müfredatla ilgili bir şey söyleyeceğim. Hemen yarın muhtemelen bir cevap verecek. Ben diyorum ki şu anda müfredatımızda Cumhuriyet döneminin en büyük devrimlerinden bir tanesini yaptık. Cumhuriyet sonrasındaki bu anlamda eğitim-öğretim süreçlerimizle ilgili iki şey yaptık tekrar söylüyorum; müfredatımızı uluslararası arenada çocuklarımızın yarışabileceği yöntem ve içeriğe sahip bir hale getirdik. Bizim müfredatımızın artık bir amacı var. Amacı da iyi insan yetiştirmek, iyi insan yetiştirmeye odaklı bir Türkiye için varlık modelini bu yıl eğitim öğretim süreci ile başlattık” diye konuştu. “Çocuklarımızın eğitiminden hepimiz mesulüz” Bakan Tekin, “Genel anlamda eğitim öğretim süreçlerinin içerisinde toplumsal olarak öğretmenlerimizi yalnız bırakıyoruz. Biraz fazla yükleniyoruz öğretmenlerimize. Söylemek istediğim şey şu; Dünyada birçok uluslararası araştırma yapılmış. Mesela bir raporda, çocuklarıyla nitelikli zaman geçiren öğrencilerin matematik skorları 29 puan yüksek çıkmış. Ailenin katkısı olmadan eğitim öğretim sürecinde öğretmenin tek başına etkisi, en iyimser çalışmalarında yüzde 50 civarında çıkmış. Peki biz ne yapıyoruz? Biz şunu yapıyoruz; çocuğumuzu Eylül ayında okula yazdırıyoruz ve sonrasında eti senin kemiği benim. Her şeyinden öğretmeni sorumlu tutuyoruz. Öğretmene diyorsunuz ki siz bu çocuğun öğretmeni olun. Ben annesiyim ama mesaim çok yoğun. Annelik de yapamıyorum doğru dürüst. Öğretmenim sen buna birde annelik yap, aynı şeyi birde babası söylüyor. Aklınıza gelebilecek toplumsal rolleri öğretmene yüklüyoruz. Ondan sonra da öğretmene diyoruz ki sen yapamadın bu işi. Bu yıl şunu yapmak istiyoruz; öğretmenimiz öğretmenliğini yapsın, bizde ebeveynliğimizi yapalım ve çocuklarımızla nitelikli vakit geçirelim. Çocuklarımızın eğitim öğretim süreçlerine, yapıcı desteklerimizle, öğretmenimizin işini kolaylaştıralım ki eğitim öğretim sürecimiz, sistemimiz başarılı olsun. Çocuklar hepimizin çocukları. Sadece öğretmenler değil, hepimiz bu çocukların eğitiminden mesulüz. Sadece öğretmenden beklersek maksimum yüzde 50 başarılı oluruz. Yüzde 50’nin üstünde başarılı olmak istiyorsak, o zaman gelin bu işi hep beraber sahiplenelim, hep beraber sorumluluklarımıza sahip çıkalım” şeklinde konuştu. “Toplumsal talebi karşılayacak şekilde imam hatip okulları açtık ve talep olduğu sürece de açmaya devam edeceğiz” Tekin, “İmam Hatip Okulları özellikle 28 Şubat ile beraber neredeyse kapanma noktasına gelen bir pozisyondaydı. Hepimizin bildiği kat sayısı uygulaması maalesef imam hatip okulları ile meslek liselerinin toplumsal itibarını ciddi şekilde sarstı. Bu anlamda hükümetlerimiz döneminde çok ciddi adımlar atıldı. Şu anda imam hatip okullarımız Türkiye’nin her tarafında bunun altını çizerek söylüyorum, toplumsal talebe istinaden kurulmuş, açılmış durumda. Ve şu rakamın altını özellikle çiziyorum; burada 28 Şubat zulmü, engelleri gündeme geldiğinde oran olarak ne kadardıysa şu anda da aynı orandadır. Öyle sunuyorlar ki Türkiye’nin her tarafında imam hatip okulları var. Hayır toplumsal talep neyse onu karşılayacak şekilde, imam hatip okulları açtık. Ve talep olduğu sürece de açmaya da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Bakan Tekin’in konuşmasının ardından dua eşliğinde kesilen kurdele ile birlikte okulun açılışı gerçekleştirildi. Bakan Tekin bu programının ardından Şehit Jandarma Astsubay Çavuş Mehmet Fatih Çangır ile Şehit Astsubay Kıdemli Çavuş Bahadır Rıdvan Talay’ın ailesini ziyaret etti.