ÇEVRE - 20 Aralık 2025 Cumartesi 10:00

Batı Akdeniz göllerinde tehlike çanları: Burdur Gölü son 50 yılda su hacminin yarısını kaybetti

A
A
A

İklim değişikliği ve insan baskısının birlikte etkisi Batı Akdeniz’deki gölleri kuruma noktasına getirdi. Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. İbrahim Ethem Karadirek, Eğirdir, Burdur ve Salda göllerinin aynı tehlike altında olduğunu belirterek bütüncül su yönetimi çağrısı yaptı.

İklim değişikliği, hızlı nüfus artışı, tarım ve turizm faaliyetleri Türkiye genelinde su kaynakları üzerindeki baskıyı her geçen yıl artırırken, Batı Akdeniz Bölgesi bu süreci en ağır yaşayan alanlardan biri haline geldi. Akarsu havzaları bazında yapılan değerlendirmeler, Antalya Havzası başta olmak üzere Batı ve Doğu Akdeniz havzalarında ciddi kuraklık ve su stresi riskini ortaya koyuyor.

"Su il sınırına göre değil, havzaya göre yönetiliyor"

Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. İbrahim Ethem Karadirek, Türkiye’de su yönetiminin il sınırlarına göre değil, akarsu havzaları bazında yapıldığını belirterek, ülkede toplam 25 akarsu havzası bulunduğunu söyledi. Antalya’nın da birden fazla havza içerisinde yer aldığına dikkat çeken Karadirek, bu durumun su yönetimini daha da kritik hale getirdiğini ifade etti.

Batı Akdeniz göllerinde tehlike çanları: Burdur Gölü son 50 yılda su hacminin yarısını kaybetti

"Eğirdir Gölü’nde çekilme gözle görülür hale geldi"

Antalya Havzası içerisinde yer alan Eğirdir Gölü’nün son yıllarda ciddi bir çekilme yaşadığını belirten Karadirek, bu durumun yalnızca iklim değişikliğiyle açıklanamayacağını vurguladı. Kuraklık ve artan sıcaklıkların etkili olduğunu ancak insan faaliyetlerinin de göl üzerindeki baskıyı artırdığını dile getirdi.

Tarım politikaları, vahşi sulama uygulamaları, yüzeysel ve yer altı sularının bilinçsiz kullanımı ile Eğirdir Gölü’nün aynı zamanda içme suyu kaynağı olarak kullanılmasının göle giren su miktarını ciddi şekilde azalttığını kaydeden Karadirek, "Bu baskılar sonucunda gölde ciddi bir çekilme söz konusu. Hatta gölün ikiye ayrılması riski konuşuluyor" dedi.

Batı Akdeniz göllerinde tehlike çanları: Burdur Gölü son 50 yılda su hacminin yarısını kaybetti

Resmi veriler tabloyu ortaya koydu

2024 yılına ait resmi verilere dikkat çeken Prof. Dr. Karadirek, Eğirdir Gölü’ne giren toplam su miktarının yaklaşık 373 milyon metreküp olduğunu, buna karşılık aynı yıl buharlaşma miktarının yaklaşık 473 milyon metreküp olarak gerçekleştiğini söyledi. Karadirek, "Sadece bir yılda göle giren su, buharlaşmayı bile karşılayamadı. Bu tablo sürdürülebilir değil" diye konuştu.

"Sorun tek başına iklim değişikliği değil"

Bölgede yaşanan su krizinin yalnızca iklim değişikliğiyle açıklanmasının doğru olmadığını belirten Karadirek, yağış rejimindeki değişiklikler ve artan sıcaklıkların yanı sıra yanlış tarım uygulamalarının da önemli rol oynadığını ifade etti. Özellikle vahşi sulamanın su kaynakları üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu vurguladı.

Batı Akdeniz göllerinde tehlike çanları: Burdur Gölü son 50 yılda su hacminin yarısını kaybetti

Tarım politikası ve ürün deseni yeniden ele alınmalı

Çözümün bütüncül bir yaklaşımdan geçtiğini belirten Karadirek, havzanın ve bölgenin su kapasitesi göz önünde bulundurularak tarım politikalarının yeniden belirlenmesi gerektiğini söyledi. Bitki ürün deseninin, havzadaki su potansiyeline göre oluşturulmasının zorunlu olduğuna dikkat çeken Karadirek, "Herkes her yerde her ürünü yetiştirmemeli. Daha az su isteyen, daha yüksek katma değer sağlayan ürünlere yönelmek gerekiyor. Bu da sadece çiftçinin değil, kamu politikalarının konusu" dedi.

"Burdur Gölü son 50 yılda yarısını kaybetti"

Eğirdir Gölü’nün batısında yer alan Burdur Kapalı Havzası’ndaki Burdur Gölü’nün de benzer bir süreçten geçtiğini belirten Karadirek, son 50 yılda gölün toplam su hacminin yaklaşık yüzde 50’sini kaybettiğini, su derinliğinde ise yaklaşık 20 metrelik azalma yaşandığını kaydetti. Barajlar, can suyunun yeterince bırakılmaması ve tarımsal ürün deseninin bu kayıpta etkili olduğunu ifade etti.

Salda, Beyşehir ve Avlan Gölü de risk altında

Prof. Dr. Karadirek, Burdur Gölü’nü bekleyen tehlikenin Salda Gölü, Beyşehir Gölü ve Elmalı’daki Avlan Gölü için de geçerli olduğunu belirterek, bölgedeki tüm göllerin benzer risklerle karşı karşıya olduğunu söyledi. Kuraklık kadar insan faaliyetlerinin de bu süreci hızlandırdığını vurguladı.

"Antalya’da kuraklık sinyalleri güçleniyor"

Antalya il sınırları içerisinde Elmalı ve Korkuteli bölgelerinde kuraklığın şimdiden hissedildiğini belirten Karadirek, Akseki’nin bazı kesimlerinde de önümüzdeki süreçte kuraklık riskinin öngörüldüğünü söyledi. Türkiye’nin genel olarak ciddi bir su stresi yaşayan ülke konumunda olduğuna dikkat çekti.

Batı Akdeniz göllerinde tehlike çanları: Burdur Gölü son 50 yılda su hacminin yarısını kaybetti

"Su transferi kalıcı çözüm değil"

Eğirdir Gölü’ne farklı havzalardan su aktarılması yönündeki çalışmaların kısa vadede çözüm gibi görünse de sürdürülebilir olmadığını belirten Karadirek, "Bir havzayı kurtarmaya çalışırken başka bir havzayı riske atıyorsunuz. Bir bardaktaki suyu diğer bardağa döktüğünüzde, bu kez diğer bardak boş kalıyor. Bu nedenle su yönetimi mutlaka bütünleşik bir yaklaşımla ele alınmalı" İfadelerini kullandı.

İbrahim Sönmez

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Başkan Vekili Özdemir: "Alanya’yı hak ettiği hizmetlerle buluşturmaya devam edeceğiz" Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik’i ziyaret etti. Özdemir, "Birlik ve beraberliğimizle daha çok güçlenecek, bütün zorlukların üstesinden gelecek, Alanya’yı hak ettiği yatırımlarla hep beraber buluşturacağız" dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, Alanya’da ilk olarak CHP ilçe örgütünde partililerle sohbet etti, Alanya’ya Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı hizmetleri paylaşarak Alanya için çalışmaya devam edeceklerini söyledi. Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, daha sonra Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik’i makamında ziyaret etti. Büşra Özdemir ve Osman Tarık Özçelik, Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve Alanya Belediyesi bürokratları ile Alanya’da yapılan çalışmalara ilişkin bir değerlendirmede bulundu. Alanya Belediyesi ile birlikte çok güzel çalışmalar yaptıklarını söyleyen Büşra Özdemir, "Birlik ve beraberliğimizle daha çok güçlenerek, bütün zorlukların üstesinden geleceğiz. Alanya’ya hak ettiği yatırımları Osman Başkanımızla hep birlikte buluşturacağız. Turizm ve tarımda önemli rollar üstlenen Alanya’nın yaşam kalitesini arttıracak ve Alanya’ya değer katacak projeler hayata geçirmeye devam edeceğiz" dedi. İlçe yatırımları değerlendirildi Özdemir, Büyükşehir Belediyesi Alanya İlçe Hizmet Binasına geçerek Alanya Muhtarlar Derneği Başkanı Rüştü Vural, meclis üyeleri, muhtarlar ve STK temsilcileri ile bir araya geldi. Büyükşehir Belediyesi’nin Alanya’da devam eden çalışmaları, yatırımları ve taleplere ilişkin ilgili daire başkanlarının da katılımıyla değerlendirme toplantısı yapıldı. Büşra Özdemir’e ziyarette Alanya’da Muhittin Böcek tarafından hizmete açılan yerel üretimi ve kadın istihdamına önemli destek veren Alanya Sapadere İpek Evi Üretim Merkezi’nde ipek kozasından üretilen ipek çiçeği hediye edildi. Büşra Özdemir, Alanya Keçiboynuzu Üreticileri Birliği Başkanı Duran Yılmaz ve yönetimiyle de buluştu.
İstanbul Bakan Yumaklı: "Gıda güvenilirliği bizim kırımızı çizgimizdir" İstanbul’da düzenlenen bir programa katılan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Şu anda 81 ilde eşzamanlı olarak 31 Aralık’a kadar sürecek yoğun bir denetim sürecini başlatmış bulunuyoruz. Vatandaşımızın sofrasına gelen her lokmanın arkasında güçlü bir denetim sistemi vardır. Gıda güvenilirliği bizim kırmızı çizgimizdir" dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İstanbul’da düzenlenen Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) düzenlediği üye buluşmasına katıldı. Burada açıklamalarda bulunan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, gıda sektöründeki denetimlere vurgu yaptı. Bakan Yumaklı, "Gastronomi bir ülkenin kültürünü, kimliğini ve medeniyetinin en güçlü anlatımının olduğu hepimizin kabul ettiği bir gerçektir. 81 ilimizin her biriyle özdeşleşmiş, köklü geçmişe sahip sayısız ürünümüz var. Bu ürünler sadece birer yemek değil; toprağı, iklimi, emeği ve kültürü temsil eden birer kimliktir" ifadelerini kullandı. Markalaşma için coğrafi işaretin büyük önemi olduğunu dile getiren Yumaklı, "Bugün ülkemizde bin 798 ürün coğrafi işaret tescili almıştır, üstelik bu değerler artık sınırlarımızı da aşmıştır. 44 ürünümüz AB’den coğrafi işaret tescili almıştır, 41 ürünümüzün ise AB tescil süreci devam etmektedir. Bakanlık olarak bu ürünlerin tanıtımı ve korunması için yoğun bir gayret içindeyiz. Bu kapsamda ’Coğrafi İşaretlerde Markalaşma Çalıştayı’ oluşturduk. Çalıştayın en önemli çıktılarından biri ’Turuncu Etiket’ uygulaması oldu. Buna ilişkin yakın zamanda yönetmelik çalışmasını çıkartıyor olacağız. Bu uygulamayla; coğrafi işaretli ürünlerin denetimden geçmiş, özgün menşe ve kaliteye sahip ürünler olduğu, tüketiciye daha net biçimde gösterilecek" dedi. "81 ilde eşzamanlı olarak, yoğun bir denetim sürecini başlatmış bulunuyoruz" Yumaklı, gıda sektöründeki denetimlere vurgu yaparak, "Şu anda 81 ilde eşzamanlı olarak, 31 Aralık’a kadar sürecek yoğun bir denetim sürecini başlatmış bulunuyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığımızda özellikle markalaşma, gıda güvenilirliği ve gıda israfı gibi 3 hususun altını çizerek ifade ediyoruz ve bu çalışmalarımızı sektör temsilcileriyle gerçekleştirmeye gayret ediyoruz. Bu çalışmalar kapsamında, 1 Ocak’tan bugüne kadar 1 milyon 291 bin denetim gerçekleştirdik" diye konuştu. "Karekod uygulamasını hayata geçirdik" Gıda güvenilirliğini ve kontrolü adına alınan tedbirlere ve denetimlere işaret eden Yumaklı, "Gıda satış noktaları ve toplu tüketim yerlerinde; en son ne zaman denetim yapıldığı bilgisine vatandaşlarımızın kolayca ulaşabilmesi için karekod uygulamasını zorunlu hale getirdik. Vatandaşlarımız ’TarımCebimde’ uygulamasını açıp, bu karekodu okutarak, ilgili işletmenin en son ne zaman denetlendiğini görüyor" ifadelerine yer verdi. Yumaklı zirai ilaç konusuna değinerek, "Gıda güvenilirliği, tarladan sofraya uzanan bir süreçtir. Hasat öncesinde bağda, bahçede, tarlada, serada hasat sonrasında ise toptan ve perakende satış noktalarında pestisit kalıntı denetimleri gerçekleştiriyoruz" dedi. TÜRES üye temsilcilerine çağrıda bulunan Yumaklı, "Aranızda sektöre zarar veren, işini düzgün yapmayan, hepinizin emeğine gölge düşüren kim varsa; onların pabucunu dama atın" diyerek emek israfçıları konusunda sektör temsilcilerini uyardı.