TEKNOLOJİ - 04 Nisan 2025 Cuma 09:42

Keşfedilen böcek türüne eşinin ismini verdi

A
A
A
00:00
00:00
HD

Dr. Öğretim Üyesi Ersin Demirel, Kırşehir’de keşfettiği yeni böcek türüne eşinin ismini adadı.

Kırşehir’de arazi çalışmaları sırasında yeni bir böcek türü keşfedildi. Doç. Dr. Mahmut Erbey tarafından toplanan örnekler önce Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’ndeki Entomoloji Laboratuvarı’na getirildi, ardından konunun uzmanı Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Zooloji Anabilim Dalı’nda görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Ersin Demirel’e gönderildi. Demirel ise yeni böcek türüne eşinin adı olan "Emine" ismini verdi. Türle ilgili veriler hazırlanarak bilimsel yayın aşamasına geçilmesinin ardından ilgili makale "Zootaxa Dergisi"nde yayınlandı. 

"Teşhis aşaması en kritik aşamayı oluşturuyor"

Türün teşhisindeki süreçlerden bahseden Demirel, "Sürecimiz akademik çalışmalarla yaklaşık 6 ayı bulabiliyor. Ancak bu sadece yayın aşamasını kapsıyor. Buna örneklerin toplanması ve türün teşhis edilmesi süreçleri de eklenince çalışmanın tamamlanması 1 buçuk seneyi buldu. Son olarak da teşhis gerçekleştirdikten sonra eğer yayın niteliği sağlayabilecek bir malzememizin olduğuna kanaat edersek ondan sonra da yayın süreci başlıyor. Teşhisleri genel itibariyle çok eski yayınlardan yapıyoruz ve elimizde daha önce teşhis edilmiş materyallere yönelik teşhisli örnek olmadığı için teşhislerde teşhis aşaması en kritik aşamayı oluşturuyor" ifadelerini kullandı.

Keşfedilen böcek türüne eşinin ismini verdi

"Cixiidae familyasına ait bir türümüz"

Makaledeki diğer yazarların topladığı örneklerin kendisine ulaştırıldığını söyleyen Demirel, "Ben bu örnekleri değerlendirdim ve değerlendirme sonrasında da yeni tür olduğunu tespit ettim. Buna bağlı olarak da akabinde yayın aşamasına geçmiş olduk. Bahsetmiş olduğumuz tür Cixiidae familyasına ait bir türümüz. Bilim dünyasında tanıtmış olduğumuz yeni türde, bu anlamda o familyanın bir üyesi ve kendisi de önemli bir bitki zararlısı durumunda. Bunların sokucu-emici dediğimiz bir ağız tipi var. Sivrisineğin sıtmayı bulaştırması gibi, bu böceklerimiz de bitkilerden bitkilere çeşitli mikroorganizmaları bulaştırarak onları hasta ediyorlar" dedi.

"Sosyal medyada linçleneceğimi bilerek bu kararı verdim"

Eşiyle aynı üniversiteden mezun olduğunu ve eşinin iki alt dönemi olduğunu belirten Demirel, "Türk toplumunda özellikle bir böcek türüne bir kadının ismini vermek biraz cesaret isteyen bir iş. Bir türü isimlendirme fikri bende ilk kez lisans döneminin ilk yıllarında oluştu. Tabii o dönem bir eş adayımız yoktu. Eşimle tanıştıktan sonra tabii ki kendisiyle de konuyu paylaştım. Sosyal medyada linç edileceğimizi bile bile bu kararı verdik. Özellikle eşimin görüşü, bu ismi veriyorsun ama sosyal medyada linçlenebileceğini de bil şeklindeydi. Benim için onu onurlandırmak ve Türkiye’nin biyoçeşitlilik konusuna dikkat çekmek daha önemliydi. Ortak aldığımız bir karar sonucunda bu türe eşimin adını verdim" diye konuştu.

Keşfedilen böcek türüne eşinin ismini verdi

"Yabancı araştırmacılar, tehdit unsuru isimler verebiliyor"

Taksonomi biliminde türlere, yakınlarının isimlerinin verilmesinin köklü bir gelenek olduğunu söyleyen Demirel, "Bunu açıkçası önemli buluyorum. Çünkü özellikle yabancı araştırıcılar da örnekleri buradan alıp götürdüklerinde onlarda benzer isimlendirmeler yapılıyor. Yaparken de maalesef ileride bizim milli birlik ve beraberliğimize tehdit unsuru oluşturabilecek isimlerin verilmesi de söz konusu olabiliyor. Bu şekilde bir tehlikeyle karşı karşıya kalmaktansa sosyal medyada linçlenmeyi tercih ettim" şeklinde konuştu.

"Biyoçeşitliliğimiz dikkatlerden kaçıyor"

Entomolojiye merakı olan genç biyologları bu alanda çalışmaya teşvik eden Demirel, "Bıraktığımız boşluklar yabancı araştırmacılarca dolduruluyor. Bu faaliyetlerin suistimal edilme ihtimalleri çok yüksek. Toplumun hassasiyetlerini dikkate almadan bu isimlendirmeler yapılıyor. Ancak bizim içimizden çıkan araştırmacıların, toplumun ve ülkenin hassasiyetlerini de dikkate alarak benzer isimlendirmeleri yapması hem onlar adına hem bizler için iyi olacaktır. Ben aslında bu isimlendirmeyi yaparken hem medyanın hem de toplumumuzun dikkatini ülkemizin biyoçeşitliliğine çekmek istemiştim. Çünkü böyle marjinal kabul edilebilecek böyle isimlendirmeler yapmadığınız takdirde bu yer üstü zenginliklerimiz olan biyoçeşitliliğimiz dikkatlerden kaçıyor" ifadelerine yer verdi.

"Biyokaçakçılık yoluyla bunları yurt dışına çıkarabiliyorlar"

Türkiye olarak taraf olduğumuz çok sayıda uluslararası sözleşmeler kapsamında biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik birtakım sorumlulukları olduğunu vurgulayan Demirel, "Örneğin CITES anlaşması, yabani hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaretini düzenleyen bir anlaşmadır. Bu anlaşmaya bağlı olarak ülkeler arasındaki hayvan ve bitki örneklerinin canlı, ölü ya da parçalarının değişimi belirli kurallara bağlıdır. Bu kurallar maalesef gözden kaçıyor ve yabancı araştırıcılar biyokaçakçılık yoluyla bunları yurt dışına çıkarabiliyorlar. Çıkardıktan sonra az önce de söylemiş olduğum gibi toplumun hassasiyetlerini hiçe sayarak isimlendirmeler yapabiliyorlar. O yüzden herkesi biyoçeşitliliğimizi korumaya davet ediyorum" dedi.Asrın felaketi olan 6 Şubat depreminden sonra Ankara’da geçici olarak ikamet eden Demirel, birçok verisinin ve çalışma malzemesinin de enkaz altında kaldığını belirtti.

Bilal Sarıkavak - Tolga Başer  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Okul yıllarına dayanan arkadaşlıkları engel tanımayan aşka dönüştü Okul yıllarına dayanan 13 yıllık arkadaşlıkları Berk Yüceyüksel’in geçirdiği trafik kazası sonrası ilerleyen ve aşka dönüşen genç çift "Aşk engel tanımaz" sözünün canlı örneği olarak dünya evine girdi. Düğün görüntüleri sosyal medyada yayılan genç çift "Eşimin verdiği destekle hayatım güzelleşti. Mutluyuz, hayat devam ediyor. Aşk engel tanımaz" dedi Antalya’da yaşayan Sıtkı Berk Yüceyüksel, yaklaşık 5 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonrası uzun süre yoğun bakımda kaldı. Omurilik zedelenmesi nedeniyle tekerlekli sandalyede hayatını sürdürmeye başlayan Yüceyüksel, yoğun bir tedavi süreci geçirdi. Bu süreçte Berk Yüceyüksel ve okul yıllarına dayanan 13 yıllık bir arkadaşlıkları olan Aysu Arslan (Yüceyüksel) ile daha da yakınlaştı. Moral vermek için sık sık Berk Yüceyüksel’i ziyaret eden Arslan ile iş yerlerinin yakın olması nedeniyle görüşmeye devam eden çiftin arkadaşlıkları aşka dönüştü. Düğün görüntüleri sosyal medyada beğeni topladı 13 yıllık arkadaşlıkları aşka dönüşen ve "Aşk engel tanımaz" sözünün canlı örneği olan Berk-Aysu Yüceyüksel çifti geçtiğimiz günlerde dünya evine girdi. Genç çiftin tüm engellere rağmen hayatlarını birleştirdiği düğün videoları sosyal medya hesaplarında yayıldı. Berk Yüceyüksel’in özel tekerlekli sandalyesi ile eşinin yanında ayakta salona girdiği görüntüler izleyenlerin beğeni ve takdirini topladı. Geçirdiği trafik kazası sonrası zorlu bir süreç geçirdiğini belirten Berk Yüceyüksel, "4,5 sene önce bir trafik kazası geçirdim zorlu bir süreçten geçtim. Ama daha sonra işime, evime, yaşantıma, aileme geriye döndüm" dedi. "Mutluyuz, hayat devam ediyor" 13 senelik çocukluk arkadaşı ve şu anki eşiyle yollarının tekrar kesiştiğini söyleyen Yüceyüksel, "Birbirimize daha iyi geldiğimizi, birbirimizle daha mutlu hissettiğimizi öğrendik. Bunun ardından da bunu evlilikle taçlandırmayı düşündük. Sağ olsun ailelerimiz hep arkamızda durdu, destekçimiz olarak bize bu konuda yardımcı oldular. Nikahımız 3,5 ay önce oldu, düğünümüz geçen hafta yapıldı. Tek taraflı hiçbir şey olmuyor, ama eşimin isteğiyle ve benim biraz ilerlememle buralara kadar geldik. Mutluyuz, yaşıyoruz, hayat devam ediyor. Hiçbir eksiklik hissetmiyorum, asıl eksikliği hissetmesi gereken bence başka insanlar. Eşim güzel, ben yakışıklıyım, hayat güzel, hayat devam ediyor" ifadelerini kullandı. "Eşimin verdiği destekle hayatım güzelleşti" Eşinin kendisine verdiği destekle hayatının güzelleştiğinin altını çizen Yüceyüksel, "Büyüklerimizin dediği gibi herkes biraz engelli adayıdır. Bugün başınıza kötü bir olay geldi diye yarın daha iyi bir şey gelmeyeceğini hiç kimse bilemez. Hayat her zaman devam ediyor, hiçbir zaman benim için bitmedi. Zorlu süreçlerden geçtim, Ama özellikle şu son dönemlerde eşimle birlikte yürüdüğüm yolda, eşimin bana olduğu destekle hayatımı güzelleştirdi. Hayatıma eğlence, mutluluk kattı diyebilirim. Sosyal medyada düğün videolarımız paylaşıldıktan sonra bazı insanlar yanlış yorumlarda bulundu. Herkesin kendi düşüncesi de diyebilirim, kendi özgür iradesi ama bu yorumları yapanlar ne eşimi tanıyor ne beni tanıyor. Bence kimse önyargılı olmamalı. Sevgi, aşk, sadakat gerçekten hiçbir şey engel değildir. Sadece maddiyatla hiçbir şey olmuyor, bir şeylerin başlangıcı belki olabilir ama devamının geldiğini düşünmüyorum" şeklinde konuştu. "Aşk engel tanımaz, ben eşimi çok seviyorum" Okul yıllarına dayanan bir arkadaşlıkları olduğunu ve Berk Yüceyüksel’in geçirdiği kaza sonrası daha sık görüşmeye başladıklarını söyleyen Aysu Yüceyüksel ise, "Kazadan sonra annemle beraber eşimi ziyarete geldik. Gelip gitmelerimiz hep devam etti. Zaten aile bağlarımız da kuvvetli, annelerimiz de arkadaş bu vesileyle birlikteliğe devam ettik. 13 yıllık devam eden normal arkadaşlığımız var, ben kendisiyle daha sık görüşmeye başladıktan sonra ondan daha da etkilendim ve bu birlikteliğin evlilikle devam etmesini istedim. Kendi isteğimle eşimi kendime eş yaptım. Eşimi çok seviyorum ve hiç pişman değilim. İş yerlerimiz de yakın ben sürekli onu ziyaret ettim. Olumsuz yorumlar tepkiler aldım ama bu benim için hiç problem değil. Aşk engel tanımaz, ben eşimi çok seviyorum, aşık olarak severek evlendim" dedi. "Aşkı, sevgiyi parayla satın alamazsınız" Düğün görüntülerinin sosyal medyada yayılmasının ardından gelen bazı olumsuz yorumlara da değinen Aysu Yüceyüksel, "Bunun maddiyatla hiçbir ilgisi yok. Sevgiyi, aşkı, sadakati parayla satın alamazsınız. Kötü yorum yapan insanlara da sadece Allah onların da kalplerine göre versin diyorum. Herkes bence benim gibi inandığı yolda yürümeli. Tekrar dünyaya gelsem yine eşimi severdim, yine eşimi seçerdim. Ben eşimin engelli birey olduğunu düşünmüyorum, bu yaşam tarzımıza da çok fazla yansımıyor. O da işine gidiyor, ben de işime gidiyorum. Ben aşkın yine de engel tanımadığını düşünüyorum. Kalpten severseniz bence hiçbir engel yok, önemli olan birbirinize olan sevginiz, bağlılığınız" ifadelerini kullandı.
Gaziantep Karapınar göleti ve mesire alanı eylül başında hizmete açılacak Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Yavuzeli Karapınar Göleti ve Mesire Alanı Projesi’nin hızla ilerlediğini belirterek, "Amacımız merkezdeki sahre talebini Yavuzeli’nde karşılayarak ilçeyi cazibe merkezi haline getirmek" dedi. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Yavuzeli ilçesinde 32 bin metrekarelik alana kurulacak Karapınar Göleti ve Mesire Alanı Projesi’ni hayata geçiriyor. Gölet alanı hariç 25 bin 716 metrekarelik mesire düzenlemesiyle dikkat çeken proje, Yavuzeli’nin hızla büyüyen nüfusuna sosyal ve yeni yapılmış alanlar sunmayı hedefliyor. Proje kapsamında mesire alanında 2 büfe, su deposu, çeşmeler, 62 piknik ünitesi, 30 bank, barbeküler, spor alanları, fitness grupları, 3 potalı basketbol sahası, çocuk oyun alanı, 106 araçlık otopark, mescit, 4 araçlık tur otobüsü park alanı ve gölet üzerinde 35 metre uzunluğunda aydınlatmalı bir yaya köprüsü ve WC yer alacak. Çevre ve mesire alanı içindeki yol bağlantılarının da sağlanacağı projede, doğal güzelliklere sahip Karapınar Göleti, özellikle su nilüferleriyle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunacak. "Yavuzeli, bu projeyle daha da değer kazanacak" Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, projenin tanıtımı sırasında yaptığı açıklamada, Yavuzeli’nin hızlı büyümesine dikkat çekerek, ilçenin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için kentsel dönüşüm, yol düzenlemeleri ve sosyal alan projelerine ağırlık verdiklerini belirtti. Şahin, "Yavuzeli’nin olağanüstü coğrafi güzelliklerini değerlendirmek için bugün sahadayız. 32 dönüm alan üzerine kurulacak bu proje ile vatandaşlarımız yürüyüş yapabilecek, spor alanlarında vakit geçirebilecek, piknik alanlarında ailesiyle mangal keyfi yapabilecek. Amacımız merkezdeki sahre talebini Yavuzeli’nde karşılayarak ilçeyi cazibe merkezi haline getirmek. Rumkale yolu ve merkez ilçelere yakınlığıyla Yavuzeli, bu projeyle daha da değer kazanacak" diye konuştu. Başkan Şahin, projenin hızlı bir şekilde tamamlanacağını belirterek, Eylül başında Karapınar Göleti ve Mesire Alanı’nın hizmete açılacağını müjdeledi.