POLİTİKA - 30 Ekim 2024 Çarşamba 12:31

İletişim Başkanı Altun: “İsrail’in Yalanları Platformu tarihe önemli bir kayıt olarak düşülecek”

A
A
A
İletişim Başkanı Altun: “İsrail’in Yalanları Platformu tarihe önemli bir kayıt olarak düşülecek”

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "İsrail’in Yalanları platformu, İletişim Başkanlığımızın nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’nin hakikate ve adalete olan sadakatinin bir tezahürüdür. Platformumuzun tarihe önemli ve onurlu bir kayıt olarak düşüleceğini düşünüyorum" dedi.


Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen ’The Lies of Israel’ (İsrail’in Yalanları) platformu lansmanına ve panele katıldı. İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılar sonucunda Filistin halkının yaşadığı sıkıntıların anlatıldığı video gösterimiyle başlayan programda, dezenformasyon ve yalan haberlerin etkisine dikkat çekildi. Programın açılış konuşmasını yapan Altun, İsrail’in saldırganlığının son dönemde artış gösterdiğini ve Türkiye’nin başından beri dikkat çektiği tehlikeli bir noktaya doğru hızla tırmandığını ifade ederek, “Her şeyden önce İsrail, Gazze’deki soykırımı, zulüm ve vahşeti, bütün bir Orta Doğu bölgesine yaymaya çalışıyor. ABD’de siyonizm karşıtı bir Yahudi olan, İsrail eleştirileri sebebiyle geçtiğimiz aylarda üniversitedeki işine son verilen Profesör Maura Finkelstein de bu hususa dikkat çekmektedir. Finkelstein, ‘İsrail’in sadece tüm Filistin’i sömürgeleştirmek istemediğini, aynı zamanda Lübnan’a, Suriye’ye ve Sina’ya girmek istediğini ve bu niyetini her zaman açıkça belirten soykırımcı, yerleşimci bir sömürge devleti’ olduğunu vurguluyor. Bu konuda başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm dünyanın dikkatini daha çok çekmek ve İsrail’in saldırganlığını küresel barış iradesi karşısında mahkûm ederek engellemek artık son derece acil bir gereklilik halini aldı. Zira İsrail’in bölgede hiçbir insani ve vicdani sınır tanımayan vahşeti, halihazırdaki uluslararası gerginlikleri ve politik çatlakları daha da büyütme riski taşımaktadır. Bu noktada gerek bölgesel seviyede, gerekse küresel seviyede İsrail’i durdurmak için çok daha yoğun bir mesai harcamak, İsrail’in saldırganlığını sebep ve sonuçları itibarıyla uluslararası toplumun gündemine daha fazla taşımak son derece önemli” açıklamasında bulundu.



“İsrail, Gazze’de 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana 85 bin 500 ton bomba kullandı”


Türkiye olarak İsrail’le ilgili bazı gerçekleri uluslararası toplum nezdinde açıkça dile getirmekten asla çekinmediklerini belirten Altun, “Size İsrail vahşetinin boyutlarının sayılara nasıl yansıdığını anlatmak istiyorum. İsrail, Gazze’de 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana 85 bin 500 ton bomba kullandı, 786’sı bebek, 17 bin 240’ı çocuk, 11 bin 742’si kadın 43 bini aşkın Filistinliyi katletti. İsrail’in katlettikleri arasında bin 47 sağlık çalışanı, 85 sivil savunma görevlisi ve 177 gazeteci de var. Gazze’de enkaz altında en az 10 bin cenazenin olduğu tahmin ediliyor. İsrail, 150 bin konutu tamamen yıktı. 126 okul ve üniversite, 814 cami, 3 kilise ve 36 spor tesisi de bu yıkılan yapılar arasında. Gıda ve sağlık ihtiyacını bir silaha dönüştüren İsrail’in saldırıları yüzünden Gazze’de 3 bin 500 çocuk açlık nedeniyle ölüm riski altında. Yine geçtiğimiz hafta İsrail, Gazze’de Kemal Udvan Hastanesi’ni işgal etti, hastane müdürü Dr. Husam Ebu Safiyye, doktorlar ve hastane çalışanlarını esir aldı” ifadelerine yer verdi.



“250’yi aşkın İsrail dezenformasyonunu tespit ettik”


Türkiye olarak sistematik zulüm düzenine ilk günden itibaren karşı çıktıklarını dile getiren Altun, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz bir yıllık süreçte hem çatışmaların durması hem de işlenen suçların ifşası ve yargıya taşınması noktasında tüm dünyada öncü bir rol üstlendi. Türkiye olarak bu süreçte ABD ve Batılı ülkelerin desteğiyle Filistin topraklarında soykırıma girişen İsrail ile ticareti tamamen durdurduk. İsrail’in yargılandığı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki davaya müdahil olduk. Bunun da ötesinde Türkiye olarak İsrail’in cürümlerini ortaya koyan somut delilleri uluslararası kamuoyunun dikkatine sunduk. İletişim Başkanlığı olarak da, İsrail’in yalanla, dezenformasyonla, kurgu ürünü içeriklerle uluslararası kamuoyunun desteğini alma çabasına karşı ilk günden itibaren çalışmalar yaptık. Başkanlığımız bünyesinde yaptığımız çalışmalarla 250’yi aşkın İsrail dezenformasyonunu tespit ettik, 6 dilde uluslararası kamuoyunun istifadesine sunduk” diye konuştu.


Türkiye’nin İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma karşı siyasetten ekonomiye her alanda en sert tepkiyi gösterdiğini ve elindeki tüm enstrümanlarla soykırımı durdurmak için yoğun çaba sarf ettiğini sözlerine ekleyen Altun, İletişim Başkanlığı olarak Türkiye’nin bu tavrının her aşamasında üzerlerine düşen vazifeyi yerine getirmeye çalıştıklarını ifade etti. Altun, İsrail lobisinin uluslararası alanda konvansiyonel ve yeni medya araçları üzerinde kurduğu tahakkümü adım adım yıktıklarını aktardı.



“İsrail’in Yalanları platformu, İsrail dezenformasyonlarını tespit ediyor, bunları 7 farklı dilde, belgelerle ifşa ediyor”


İsrail’in Yalanları platformunun da İletişim Başkanlığı nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’nin hakikate ve adalete olan sadakatinin bir tezahürü olduğunu vurgulayan Altun, “Bu platform, İsrail ve onu destekleyen güçlerin oluşturduğu dezenformasyonlara karşı adalet ve hakikatten yana tavır alan bir iletişim cephesidir. İsrail’in Yalanları platformu, İsrail yalanlarını ve dezenformasyonlarını tespit ediyor, bunları 7 farklı dilde, belgelerle ifşa ediyor. İsrail’in Gazze’de işlediği soykırımı meşru göstermek için yürüttüğü kötücül kampanyaları dijital içerikler ve sosyal medya platformları aracılığı ile geniş kitlelere ulaştırıyoruz. İsrail’in Yalanları Platformu çok boyutlu bir veri tabanı olması sebebiyle önemli bir uluslararası kaynak mahiyetindedir. Uluslararası medya düzeninde büyük bir boşluğu dolduracak olan İsrail’in Yalanları platformu, İletişim Modelimizin uluslararası yüzünü temsil eden yüz akı projelerimizden birisidir” şeklinde konuştu.



“İsrail, uluslararası medya tarafından da adeta fütursuzca destekleniyor”


İsrail’in Yalanları gibi platformlarla İsrail zulmünü ifşa etmeyi kendilerine vazife etmelerinin bir diğer sebebinin uluslararası medyanın ikiyüzlü tutumu olduğunu aktaran Altun, “Saldırıların başladığı günden bugüne İsrail, aldığı onca askeri ve siyasi desteğin yanı sıra uluslararası medya tarafından da adeta fütursuzca destekleniyor. Bakınız, geçtiğimiz günlerde bir dijital içerik platformu, Filistin’le ilgili 19 filme ambargo koyarak kaldırdı. İfade özgürlüğünden dem vuranlar, tarihin gördüğü en acımasız soykırımlardan birisini açıkça desteklemekten hiçbir mahcubiyet duymuyorlar. Bu apaçık bir ikiyüzlülüktür. Bu insanlık onurunu, siyasi ve ticari menfaatler uğruna siyonist lobilere teslim etmektir. Uluslararası medyanın İsrail’e olan koşulsuz desteğini basın-yayın organlarında daha iyi görebiliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.



“İsrail’in Yalanları platformu tarihe önemli bir kayıt olarak düşülecek”


Türkiye’nin tıpkı İsrail’e karşı durduğu gibi haksızlık ve adaletsizlikler karşısında tüm dünyada hakikatin temsilcisi olmaya devam edeceğine işaret eden Altun, “Dünyanın İsrail’in söylediği yalanlarla kandırılmasına, yaydığı dezenformasyonlarla manipüle edilmesine karşı sessiz kalamayız, kalmayacağız. Bu sebeple İsrail’in Yalanları Platformumuzun tarihe önemli ve onurlu bir kayıt olarak düşüleceğini, sadece bununla da kalmayarak İsrail gibi soykırımcı bir terör devletinin suçlarını ifşa edecek önemli bir çalışma olacağını düşünüyorum” dedi.


Program, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un konuşmasının ardından panel ile devam etti.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun İşletmelere “dara” uyarısı Samsun Ticaret İl Müdürlüğü, işletmeleri, ağır idari para cezaları ile karşı karşıya kalmamaları için “dara” düşümlerini yapmaları hususunda uyardı. İl genelinde birçok sektörde yürüttükleri yaygın ve yoğun denetimleri düzenli olarak sürdürdüklerini belirten Samsun Ticaret İl Müdürü Kürşat Turpçu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunması ve tüketici mağduriyetlerinin önüne geçilmesini sağlamak amacıyla; işletmelerimiz tarafından satışa sunulan gıda ürünlerinin, plastik kap veya karton kutu gibi ambalaj daraları düşülerek ürünün net miktarı üzerinden satışa sunulması gerekmektedir” dedi. Şikâyetler geliyor Daranın düşülmemesi hususunda şikayetler aldıklarını belirten Müdür Turpçu, “Bu kapsamda; Fiyat Etiketi Yönetmeliği’nin ‘Tanımlar’ başlıklı 4/n) maddesinde ‘(Ek:RG-18/2/2022-31754)(2) Net miktar: Ambalajlı malın, ambalaj malzemesi ve mal ile birlikte ambalajlanan diğer malzemeler hariç miktarını’ ifade edeceği hüküm altına alınmıştır. Yine; Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği’nin; ‘Tanımlar’ başlıklı 4/r maddesinde de ‘Net Miktar: Ambalajlı gıdanın, ambalaj malzemesi ve gıda ile birlikte ambalajlanan diğer malzemeler hariç miktarını’ olacağı düzenlemesine yer verilmiştir. 22 Kasım 2021 tarihinde meslek odalarımız aracılığı ile işletmelerimize gerekli bilgilendirme ve uyarılar yapılmasına rağmen konu ile ilgili olarak vatandaşlarımızdan halen İl Müdürlüğümüze şikâyetler gelmektedir" diye konuştu. “Dara düşümleri yapılmalı” Yaptıkları denetimlerde işletmelerimizin sonradan ambalajlayarak doğrudan satışa sunduğu gıda ürünlerini plastik kap veya karton kutu gibi ambalaj daralarını düşmeden satışa sunduklarına dair tespitler yapıldığını belirten Kürşat Turpçu, tüm esnafın sonradan ambalajlayarak doğrudan satışa sunduğu gıda ürünlerinde dara düşümlerini yapma hususunda hassasiyet göstermelerini, aksi takdirde düzenlemeye uymadığı tespit edilen işletmelere Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nin; “Aldatıcı Eylemler” başlıklı 29/2-c maddesi “Bir mal veya hizmetin fiyatı, fiyatının hesaplanma yöntemi, ödeme koşulları ya da belirli bir fiyat avantajı” hükmü ve Fiyat Etiket Yönetmeliği kapsamında idari yaptırım uygulanacağını kaydetti. Samsun Ticaret İl Müdürü Kürşat Turpçu konu ile denetimlerin aralıksız sürdürüleceğini belirterek, işletmeleri daha ağır idari para cezaları ile karşı karşıya kalmamaları için dara düşümlerini yapmaları hususunda uyardı.
Ankara Sosyal medyada kullanılan nefret söylemleri nedeniyle 30 sanığın yargılanmasına devam edildi Sosyal medyada kullanılan nefret söylemleri nedeniyle 30 sanık hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi. Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya bazı sanıklar ile taraf avukatları katıldı. Mahkeme hakimi, bazı sanıkların mültecilerle ilgili yaptığı haberlere ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap geldiğini söyledi ve sanık avukatlarına söz verdi. Sanık Süha Çardaklı’nın avukatı, "Gelen müzekkere cevabı, müvekkilimin yaptığı haberleri doğrular niteliktedir. Müvekkilin beraatını talep ediyorum" ifadelerinde bulundu. Avukat beyanının ardından konuşan hakim, bu celse esas hakkındaki görüşünü sunması beklenen savcının mazeret bildirmesi sebebiyle, başka bir savcının mahkemede görevlendirildiğini söyledi. Söz alan savcı, mütalaanın hazırlanması için ek süre talebinde bulundu. Talebi kabul eden hakim, davayı 4 Şubat 2025’e erteledi. ’Olayın geçmişi’ İnternette, sosyal medyada kullanılan nefret söylemleriyle ilgili halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ve halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma niteliğinde paylaşımlar yapıldığının tespiti üzerine soruşturma başlatıldı. Ardından 1 Eylül’de Adana’da 27yaşındaki yabancı uyruklu Mahmut D.’nin, silahlı saldırı sonucu başından vurularak öldürülmesi sebebiyle sanıklar hakkında ’halk arasında korku ve panik oluşturmak amacıyla tehdit’ suçundan da soruşturma başlatıldı. İddianamede, yabancı uyrukluların yoğun yaşadıkları bölgelerde kamuya açık yerlere, üzerinde kurt görseli ve "Arap çölüne dön" yazısı bulunan afişlerin asıldığı, afişlerin yanındaki duvarlara "Arapları öldür" şeklinde yazılar yazıldığı, faşist Nazi ırkçı amblemlerin çizildiği ve bu görsellerin birçok sosyal medya hesabından paylaşılarak yayıldığı belirtildi. Sanıklar Süha Çardaklı, Hüseyin Dicle, Ramin Saeidi, Eray Ertürk, Ahmet Abdelaal, Adem Enes Gezer, Murat Erkek, Batuhan Çolak, Furkan Uludağ, Serkan Kafkas, Ümit Yasin Perinçek, Serdar Sönmez, Efe Emirhan Konaşoğlu, Ali Derviş Antal, Kutluhan Erol, Kutsal Yusuf Taş, Abdullah Aslan, Abdulrazak Çoban, Kemal Muhammet Karaçuka, Mahmud Elosman, Muhammed Elmuhammed, Furkan Göngör, Anıl Berkay Çetin, Adnan Özer Koş, Furkan Özbek, Harun Aytekin, Seval Göçer, Ayşe Toprak, Nilgün Tap ve Hikmet Kemal Köse’nin, fikir ve eylem birliği halinde, iştirak halinde ve toplu şekilde, basın ve yayın yoluyla, "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma", ’halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’, ’halk arasında korku ve panik oluşturmak amacıyla tehdit’ suçlarından 15’er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi üyesi savunma yapıyor: "Sağlıklı bebekler çok uzun süre yoğun bakımda kaldıkları için entübe oluyordu" İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ikinci gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Hasan Basri Gök, "Sağlıklı bebekler çok uzun süre yoğun bakımda kaldıkları için, entübe oluyordu. Entübe olunca da kendi hastanelerine sevki yapılıyordu" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. “Çirkin bir cümleydi” Duruşmada mahkeme başkanı, Hasan Basri Gök ve Mehtap Sayar arasında geçen, "Mehtap, 50 satürusyonlu çocuk mu olur, öldür" ifadelerine ilişkin, "Bebeklere bunu mu yapıyordunuz?" diye sordu. Hemşire olan sanık Hasan Basri Gök ise, "Bebek 45 gün yaşadı. Bebeği görmedim bilmiyorum. Çirkin bir cümleydi. Diğerlerine göre yaşama şansı yoktu bebeğin. Bebeğin nabzı belli bir seviyede tutuluyordu. Bu da sürekli kalbinin durmasına neden oluyordu. Ben bebeği görmek istedim ama kalbi durmuştu" dedi. "Sağlıklı bebekler çok uzun süre yoğun bakımda kaldıkları için entübe oluyordu" Savunmasına devam eden tutuklu sanık Gök, "Bebeğin sevk olmaması gerekiyordu ama sevk olduğu için öldü. Doğukan denetimde birileriyle konuştu ama kimlerle konuştu bilmiyorum. Birileriyle konuştuğunu ve hastanelere yönelik büyük gizli bir soruşturma olduğunu duyduğunu söyledi. Sağlıklı bebekler çok uzun süre yoğun bakımda kaldıkları için, entübe oluyordu. Entübe olunca da kendi hastanelerine sevki yapılıyordu. Bebeklere müdahale için normalde gece ve gündüz doktor olması gerekiyordu ancak doktor olmadığı zaman hemşireler bebeklere müdahale ederlerdi" ifadelerini kullandı.
İzmir Güzelbahçe’de Üçüncü Yaş Üniversitesi için imzalar atıldı Güzelbahçe Belediyesi, Güzelbahçe Kent Konseyi ve Ege Geriatri Derneği işbirliğiyle Üçüncü Yaş Üniversitesi kurulması ve yürütülmesine ilişkin protokol imzalandı. Güzelbahçe Atatürk Kültür Merkezi Tuncel Kurtiz Konferans Salonu’ndaki etkinliğe Güzelbahçe Kaymakamı Bülent Bayraktar, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, Güzelbahçe Kent Konseyi Başkanı Oya Türkeli, Ege Geriatri Derneği temsilcileri, meclis üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Üçüncü Yaş Üniversitesi için imzalar Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, Güzelbahçe Kent Konseyi Başkanı Oya Türkeli, Ege Geriatri Derneği Sekreteri Mevlüt Ülgen tarafından paraflandı. İmzaların ardından Üçüncü Yaş Üniversitesi’nin hayırlı olmasını dileyen Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, ‘‘Yaşam boyunca öğrenme yolunda önemli bir projemizi daha faaliyete geçiriyoruz. İlk etapta 50 öğrencimizle üniversitemize başlıyoruz. Burada 60 yaş ve üzerindeki vatandaşlarımız aktif ve sağlıklı bir biçimde yaş alacak. Sanattan, spora, kültürel faaliyetlerden tarihe ve günlük yaşamımızda karşımıza çıkacak öğretileri vatandaşlarımıza sunarak onların yaşam kalitesini artırmalarını hedefliyoruz.. Her yaş için etkinliklerimizi, hizmetlerimizi artırarak yolumuza devam edeceğiz’’ dedi. Yapılan açıklamada, Üçüncü Yaş Üniversitesi öğrencilerinin sosyal sorumlulukları projeleri ve STK’larda görev almalarını eğitim programının önemli bir unsuru olarak görmekte gönüllülüğü ve her yaşta üretkenliği teşvik etmekte olduğu belirtilerek, "Projeye göre bahar döneminde eğitime başlayacak Güzelbahçe Üçüncü Yaş Üniversitesi’nde 60. yaş ve üstü bireylere gönüllü akademisyen ve uzmanlar haftada 2 gün günde 3 er ders olaçak şekilde 6 saat ders verecektir. Ayrıca uygulamalı ve seçmeli dersler olacaktır. Sağlıklı Yaşlanma, Yaşlılıkta Sık Görülen Hastalıklar, Psikoloji, Hukuk, Tarih, Arkeoloji, İletişim , Fizik Tedavi ve Egzersiz, Palyatif Bakım ve Evde Bakım , Bahçe Bitkileri vb derslerin olduğu eğitim programı’nda erkekler için örgü, kadınlar için küçük tamirat, mutfak , Türk Halk ve Sanat Müziği Koroları, Halk Dansları, Psiko Drama, Yoga gibi uygulamalı derslerin verilmesi planlanmaktadır." denildi. Protokolün ardından Prof. Dr. Sevnaz Şahin, Prof. Dr. Tülay Canda, Psk. Mevlüt Ülgen ve Üçüncü Yaş Üniversitesi Öğrencisi İlhan Sadi tarafından panel düzenlendi.
İstanbul 60 yaşında 60’ıncı sergisini Beylikdüzü’nde açtı Fotoğraf sanatçısı ve araştırmacı yazar Atilla Alp Bölükbaşı’nın 60. kişisel fotoğraf sergisi “Mavi Çığlık” Beylikdüzü’nde sanatseverlerle buluştu. Fotoğraf sanatçısı ve araştırmacı yazar Atilla Alp Bölükbaşı, 60. doğum gününde 60. kişisel fotoğraf sergisini Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde açtı. 60 fotoğraftan oluşan “Mavi Çığlık” adlı sergi, sanatçının yaklaşık 30 yıllık birikiminin ve emeklerinin ürünü olarak, denizlerin derinliklerinden balıkçıların yaşam mücadelesine, doğanın eşsiz renk paletlerinden deniz ve göl ekosistemine kadar geniş bir yelpazede fotoğraflar sunuyor. Yoğun ilgiyle gerçekleşen serginin açılışına, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, ünlü şair ve yazar Sunay Akın, sinema sanatçısı Osman Baş ve çok sayıda sanatsever katıldı. “60 yıllık bir ömre çok kıymetli eserler sığdırmış” Sergi açılışında konuşan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, “60. yaşında, 60. sergisiyle değerli sanatçımız Atilla Alp Bölükbaşı’nın ‘Mavi Çığlık’ adlı fotoğraf sergisinin açılışını gerçekleştirdik. 60 yıllık bir ömre çok kıymetli eserler sığdırmış olan sanatçımızın her fotoğraf karesi apayrı bir hikayeye sahip. Serginin açılışında emeği geçen herkese teşekkür eder, tüm komşularımızı 8 Aralık’a kadar bu etkileyici sergiyi görmeye Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’ne davet ediyorum” dedi. Sanatçı Atilla Alp Bölükbaşı ise sergiye ilişkin düşüncelerini paylaşarak, “Mavi Çığlık, yaklaşık 30 yıllık bir emeğin ürünüdür. Bu sergi, benim için çok özel çünkü 60. doğum günümle aynı tarihe denk geliyor. Fotoğraflarım her zaman bir hikaye anlatır, her biri bir haikaye gibi derin bir anlam taşır. 30 yıldır bu hikayelerin peşinden gidiyorum ve şimdi, bu uzun yolculuğun bir parçası olarak sizlerle buluşuyorum” ifadelerini kullandı. Sergi, 8 Aralık’a kadar Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi Galeri Bedri Rahmi Sergi Salonu’nda açık kalacak. Ziyaretçiler, sergideki 60 özel fotoğrafla, Atilla Alp Bölükbaşı’nın estetik ve duygusal bakış açısını keşfetme fırsatına sahip olacaklar.