EKONOMİ - 24 Ocak 2025 Cuma 17:59

HAK-İŞ Başkanı Arslan: “Sendikal örgütlülüğün olduğu iş yerlerinde iş kazalarında ölüm oranı yüzde 1’in altına düştü”

A
A
A
HAK-İŞ Başkanı Arslan: “Sendikal örgütlülüğün olduğu iş yerlerinde iş kazalarında ölüm oranı yüzde 1’in altına düştü”

Hak İşçi Sendikaları (HAK-İŞ) ve Tüm Belediye ve Genel Hizmet İşçileri Sendikası (HİZMET-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan Bolu Kartalkaya’da gerçekleşen otel yangınını örnek göstererek, “Toplu iş sözleşmelerinin yapıldığı ve sendikal örgütlülüğün olduğu iş yerlerinde iş kazalarında ölüm oranı yüzde 1’in altına düştü. Dolayısıyla sendikal örgütlenmeyle hem kayıt dışı istihdamı ortadan kaldırıyoruz, hem iş kazalarındaki ölüm oranlarını yüzde 1’in altına çekiyoruz” dedi.


HAK-İŞ Konfederasyonu’na bağlı HİZMET-İŞ Sendikası’nın 47’nci yıl dönümü nedeniyle, HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, basın mensuplarıyla bir araya geldi. Arslan, burada yapılan basın toplantısında, Kamu İşçisi Çerçeve Protokolü, Bolu Kartalkaya otel yangını, Asgari Ücret Tespit Komisyonu sistemi ve gündeme ilişkin birçok konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.


Arslan, burada yaptığı konuşmada 2024 yılında gerçekleşen Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde HİZMET-İŞ Sendikasına yönelik büyük bir operasyon gerçekleştirildiğini iddia etti. Arslan, yaklaşık 60 bin HİZMET-İŞ üyesinin istifa ettirildiğini dile getirerek, özellikle Diyarbakır ve Van belediyelerinde çadır eylemlerinin devam ettiğini açıkladı.


Bolu Kartalkaya’da meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınına ilişkin de konuşan Arslan, “HAK-İŞ olarak benzer olaylarda ortaya koyduğumuz eleştirilerimizi, görüşlerimizi, çözümlerimizi dinlenmemiş olmasından dolayı üzgünüz. Tekrar bu konuyla ilgili konfederasyonumuzun ortaya koyduğu fikirleri, çözümleri ve eleştirileri ne yazık ki tekrar etmek durumundayız. Türkiye’de insanların gerçekten değerinin olmadığını, emekçilerin, çalışanların maruz kaldığı bu ve benzeri olaylar açık açık göstermektedir. Almanya çalışanlarının toplam 45 milyon içerisinde bir yılda 2023 rakamları iş kazalarında hayatlarını kaybeden Almanların sayısı yaklaşık 300. Bizim ülkemizde 16 milyon işçimiz var. 2023 rakamları bir yıl içerisinde iş kazalarında kaybettiğimiz işçi sayısı bin 900. Bu gerçekten Türkiye’nin hak etmediği bir tablo. Bu ülkemize yapılan büyük bir haksızlık” açıklamasında bulundu.



“Sorun kanunun yetersiz olmasından değil, kanunun uygulanmamasından kaynaklanıyor”


İş kazalarına ilişkin Türkiye’nin yeterli bir mevzuatının olduğunu da söyleyen Arslan, “Emekçilerin hayatlarının hiçe sayıldığı, iş kazasından öte artık iş cinayetlerine dönüşen bir tabloyla karşı karşıyayız. Mevzuatımız gerçekten Türkiye müstakil bir ülke. Türkiye’nin müstakil bir yasayı çıkardı. Ancak bu mevzuatın birkaç yıl sonra yeniden İstanbul’da asansör kazasından sonra yenilendi. Yeni düzenlemeler yapıldı. Daha sonraki süreçlerde yasanın bazı maddeleri ısrarla ertelenerek yürürlüğe kondu. Tehlikeli ve çok tehlikeli işlerle ilgili birkaç defa yürürlüğünün uzatıldığını görüyoruz. Sorun kanunun yetersiz olmasından değil, kanunun uygulanmamasından kaynaklanıyor. O günkü tarihleri hatırlıyorum dünyanın bu alanda en kapsamlı ve anlamlı olarak da detaylandırılmış en önemli mevzuatlarından birisidir 6331. Ancak uygulanmaması mevzuatının alt mevzuatlarını yeterli olmaması, başta da denetimlerin yapılmamış olması bize ne yazık ki her yıl binlerce evladımızı genç yaşta toprağa vermekle karşı karşıya bırakıyor” ifadelerine yer verdi.



“Sendikal örgütlülüğün olduğu iş yerlerinde iş kazalarında ölüm oranı yüzde 1’in altına düştü”


Otel yangınını örnek vererek, iş kazalarında meydana gelen ölümlerde kimsenin sorumluluk almadığını dile getiren Arslan, “Bu sorumluluğun üstlenilmesi gerekiyor bir. Biz kendi üzerimize düşen sorumluluğu üstleniyoruz. Toplu iş sözleşmelerinin yapıldığı ve sendikal örgütlülüğün olduğu iş yerlerinde iş kazalarında ölüm oranı yüzde 1’in altına düştü. Dolayısıyla sendikal örgütlenmeyle hem kayıt dışı istihdamı ortadan kaldırıyoruz, hem iş kazalarındaki ölüm oranlarını yüzde 1’in altına çekiyoruz hem de sendikal örgütlenmeyle gelir adaletsizliğinin bir nebze önüne geçiyoruz. Demek ki bizim için çözümün birinci aşaması sendikal örgütlenme. Sendikal örgütlenmenin olmadığı toplu sözleşmelerin olmadığı yerlerde bu cinayetler daha çok oluyor. Bunun için sendikal örgütlenmeyle üç temel ülkemiz için sorunu ortadan kaldırıyoruz” diye konuştu.



“Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü’nde müzakereler HAK-İŞ VE TÜRK-İŞ birlikte yürütülecek”


Arslan, 1 Ocak itibarıyla kamuda çalışan yaklaşık 700 bin işçinin toplu sözleşme sürecinin başladığını dile getirdi. Arslan, "Konfederasyonumuza üye kamu işçisi yaklaşık 370 bin. Kamu işçisinin toplu sözleşme hazırlıklarını belli bir aşamaya getirdik. Konfederasyonumuzda bir koordinasyon kurulu oluşturuldu. KÇP Koordinasyon Kurulu, başkan ve başkan yardımcıları, konfederasyonumuzun başkan yardımcısı Devlet Sert, başkan yardımcımız Halil Çukutli’nin önderliğinde bir koordinasyon kurulu kuruldu. Sendikalarımızdan kamuda toplu sözleşmeleri olan sendikalarımız da bu koordinasyon kurulunun üyesi olarak belirlendi ve bir iki toplantıyı gerçekleştirdiler. Geçtiğimiz günlerde Türk İş’ten yetkili arkadaşlarla görüştük. Bu müzakereleri HAK-İŞ VE TÜRK-İŞ birlikte yürütülmesi konusunda bir görüşümüz var" bilgisini paylaştı.


Arslan, gelecek süreçte TÜRK-İŞ’le yapılacak toplantılarla süreci sonuçlandırmak için ortak adımlar atacaklarını da sözlerine ekledi.



“Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısından Türkiye’nin ihtiyacı olan bir asgari ücreti çıkarmak mümkün değil”


Asgari ücretin belirlenmesi sürecine de değinen Arslan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun demokratik olmadığını, asgari ücretin belirlendiği sistemin değişmesi gerektiğini vurguladı.


Arslan, “HAK-İŞ, endüstri ilişkiler sistemine yakışmayan antidemokratik, çoğulculuktan uzak, çoğunlukçu bir anlayış temsil eden, katılımcılıktan uzak, işçi ve işveren örgütlerinin dışında hükümetin müdahil olduğu ve büyük ölçüde işverenlerle anlaşılarak toplu sözleşmelerin kotarıldığı bir modeli asla kabul etmiyor. Bu modelin sonucunu sağlıklı bir asgari ücretin çıkmayacağını hep ısrarla söyledi. Her yıl Aralık ayında gerçekleşen tiyatronun birer figüranı olmaktan artık usandık. Çünkü bu yapıdan sağlıklı bir asgari ücretin çıkmayacağı açık. Merhum bir siyasetçinin söylediğini tekrar ediyorum; ’Kurumuş söğütten düdük olmaz’ diyor. Bu Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısından Türkiye’nin ihtiyacı olan bir asgari ücreti ne yazık ki çıkarmak mümkün değil” değerlendirmesinde bulundu.


Arslan, Şubat ayında HAK-İŞ tarafından asgari ücret tespit komisyonu nasıl olması gerektiğine ilişkin bir sempozyum gerçekleştireceklerini ve Türkiye’ye uygun bir asgari ücret belirleme sistemi için çalışmalarına devam edeceklerini aktardı.



“Gelir dağılımı adaletsizliği süratle daha da büyüyor”


Arslan, vergi konusunda Türkiye’de çok ciddi bir sıkıntının olduğunu belirtmek söyleyerek, “Türkiye dünyadaki gelişmiş ülkelerdeki vergi modelinden çok uzak. Maliye Bakanlığı’nın yakaladığından vergi aldığı bir kısım istisnaları bir kısım istisnaların dışında teşviklerle ne yazık ki çok kazananların çok da vergi vermediği az kazananların üzerine yıkılmış bir vergi modeli var. Bu da bizi gerçekten çok üzüyor. Bakınız milli gelirimiz artıyor. 2023’te 13 bin dolara çıktı. Kişi başı milli gelirimiz. Türkiye büyüyor. Bu yıl için hedeflenen 15 bin dolar. Türkiye büyümesini devam ettiriyor. Makro dengelere baktığınız zaman her şey olumlu gidiyor. Ancak bir şey kötü gidiyor. OECD ülkeleri içerisinde Türkiye gelir dağılımındaki en kötü 4’üncü ülke. Gerçekten bu bize yakışmıyor. Türkiye bunu hak etmiyor. Gelir dağılımı adaletsizliği süratle daha da büyüyor” şeklinde konuştu.



“12 ay çalışıyoruz ve bunun 2 ayını vergi olarak ödüyoruz”


Vergi dilimlerinde de adaletsizliklerinin olduğunu işaret eden Arslan, “2002 yılında asgari ücretli bir işçi 17 ay sonra yüzde yirmi dilime giriyordu. 2023’e baktığınız zaman eğer asgari ücretten vergi alınmış olsaydı 5’inci ayda yüzde yirmi dilime giriyor. Dolayısıyla biz 12 ay çalışıyoruz ve bunun 2 ayını vergi olarak ödüyoruz. Bu gerçekten kabul edilebilir değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir sosyal devlet bu sosyal devletin en temel anlam anlayışlarından bir tanesi güçsüzü, zayıfı korumaktır. Ne yazık ki korunmayı vazgeçtik, elimizdekiler de alınıyor. O nedenle vergi sisteminin adil hakkaniyetli bir şekilde yeniden gözden geçirilmesi gerek. Vergi vermeyelim demiyorum. Vergi kutsal bir görevdir. Bir devletiniz varsa siz vergi vereceksiniz. Burada sorun yok ama adil bir vergi sistemine ihtiyaç var” diye konuştu.



HAK-İŞ Başkanı Arslan: “Sendikal örgütlülüğün olduğu iş yerlerinde iş kazalarında ölüm oranı yüzde 1’in altına düştü”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Selçuk İnan: “Samsun’dan puansız ayrıldığımız için üzgünüm” SAMSUN (İHA) – Gaziantep FK Teknik Direktörü Selçuk İnan, Samsunspor maçında kazanabilecek fırsatları değerlendiremediklerini ve puansız ayrıldıkları için üzgün olduklarını söyledi. Trendyol Süper Lig’in 21. haftasında Gaziantep FK, deplasmanda Samsunspor’a 2-1 mağlup oldu. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Gaziantep FK Teknik Direktörü Selçuk İnan açıklamalarda bulundu. İnan, “Samsunspor çıkışta olan bir takım. Bunun farkındaydık, baskılı başlayacaklarını biliyorduk. Esasında iyi hazırlandığımızı düşünüyorum. İlk yarı amacımıza aslında bir yerde ulaştık, doğru durduk. Ofansif açıdan tabii aynı şeyleri söyleyemeyeceğim çünkü oyuncularımızın belki de bugün ofansif olarak performansı tam istediğim seviyede değildi özellikle ilk yarı. Dolayısıyla da çok hoşuma gitmeyen zaman zaman bir ilk yarı olmasına rağmen ikinci yarı takımın iyi mücadele eden bir pozisyona gelmesi ve bu reaksiyonu göstermesi benim için çok önemliydi. İkinci yarı baskılı başladık. Golü bulduk, pozisyonlar bulduk, yakaladık. Maçta öne de geçebilirdik, kazanabilirdik. Ama bir dikkatsizlik ve yediğimiz gol sonucu, buradan puansız ayrılıyoruz. Bu yüzden biraz üzgünüm” dedi. "Samsun’un belki de en az pozisyona girdiği maçtı diyebilirim" 5’li defanstan 4’lü defansa döndükten sonraki oyunu da değerlendiren İnan, "Biz kendi oyunumuzu biliyoruz. Oyuncularımı iyi tanıyorum. Rakiplere karşı hazırlanırken, rakibin önemli oyuncuları, hocaların oynatmak istediği oyun, anlayışı biliyoruz. Bunların hepsi bizim için bir etken, oyuncu seçimi yaparken ve dizilişi kurgularken benim olduğum takımlarda bu hep değişkenlik gösterecek. Ben biraz böyle bakıyorum. Tabii ki diğer maçlarda farklılık olabilir. Bu maçta böyle başladı. Aslında defansif olarak maçın neredeyse tamamında istediğimi yapabildik. Samsun’un belki de en az pozisyona girdiği maçtı diyebilirim. Genelde kenardan ortalarla gelmeye çalıştılar. Zaten attıkları gol karamboldü. İkinci golde bir fırsat yakaladılar ve yandan ortayla gol attılar. Dediğim gibi defansif olarak ne kadar doğru dursak da bence yemememiz gereken iki golü yedik ve maçı kaybettik. Maxim gibi oyuncular özel oyuncular oluyor. Takımı biliyor, takımın kaptanı. Yetenekleri de tabii ortada. Bu tür oyuncuların olmayışı top ayağınızdayken ve hücum geçişlerinde size sıkıntı oluşturabiliyor. Bugün biraz o konuda sıkıntı yaşadık doğruyu söylemek gerekirse. Takımımıza bir tane stoper ihtiyacımız var. Bunu başkanımız ve yöneticilerimizle görüştük. Ama transfer yapmak çok kolay değil. Harcama limitleri var. Bizim gibi kulüplerin sıkıntıları da oluyor finansal açıdan. Ama en azından bir tane stoper ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Olur mu bilmiyorum ama bunu istişare ediyoruz. Ayrıca üstümde kalmasın Ümit Öztürk’e Gaziantepliler olarak sizlerin huzurunda bir teşekkür edelim" diye konuştu.
Samsun Thomas Reis: “Bugün itibarıyla ligde kaldık” SAMSUN (İHA) – Samsunspor Teknik Direktörü Thomas Reis, Gaziantep FK maçını kazanarak 40 puana ulaştıklarını ve ligde kaldıklarını söyledi. Trendyol Süper Lig’in 21. haftasında Samsunspor, sahasında karşılaştığı Gaziantep FK’yı 2-1 mağlup etti. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Samsunspor Teknik Direktörü Thomas Reis açıklamalarda bulundu. Reis, “Bu karşılaşma zorlu geçecekti. Birçok insan maçı kazanmamızı beklediğinden üzerimizde baskı vardı. İlk yarı topa sahip olduk ancak pas kalitesi ve hızı iyi değildi. İlk yarıda korner sonrası bulduğumuz bir gol geldi. Soyunma odasında ikinci yarılara son 3 maçta iyi başlayamadığımızı ve daha iyi olmamız gerektiğini söylesem de yine gol yiyerek ikinci yarıya başladık. Ondan sonra çok iyi bir takım ruhu ve mücadele gösterdik. Oyuncularımın vazgeçmeyip son ana kadar savaştıkları için çok mutluyum. Kazandığımız için mutluyum. Toplamda 40 puanımız oldu. Şimdi rakiplerimizin maçlarının sonuçlarını beklemeye başlayacağız. Ligin ikinci devresinin ilk yarıya oranla daha zor geçeceğini biliyordum. Takımların hedefleri var. Aşağıdakiler ligde kalmak için üst sıralardakiler de Avrupa için savaş veriyor. Bu karşılaşmada da takım ruhu gösterdik ama istediğimiz şutları çekemedik. Çekilen şutlar da istediğimiz gibi değildi. Her zaman istediğimiz performansı gösteremiyoruz. Gol yedikten sonra da geri gelmek, maçı çevirmek kolay olmuyor. Oyuncu değişiklikleri yaptık. Sonrasında da istediğimiz performansı en üst seviyede göstermesek de fena bir performans göstermedik. Bu maç geride kaldı. Zorlu Başakşehir karşılaşmasına hazırlanacağız” dedi. "Bugün itibarıyla ligde kaldık" Samsunspor’un teknik direktörü, "Bugün itibarıyla ligde kaldık diyebiliriz. Bundan sonraki hedefim Samsunspor tarihinin en iyi sezonunu yaşamak. Geri kalan kısımda birçok maç var. Nasıl bir performans göstereceğiz, bakacağız. Üst sıralarda tek değiliz. diğer takımlar da yukarıda kalmak için savaşacak. Bugün itibarıyla ligde kaldık diyebilirim. Bundan sonraki sürece ise maç maç bakacağız" diye konuştu.