POLİTİKA - 25 Kasım 2025 Salı 15:54

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kadına yönelik şiddet en başta ailenin huzuruna geleceğine vurulmuş menfur bir darbedir. Bizim kültürümüzde aile mahremiyeti olan bir yapıdır. Bu yılı aile yılı olarak ilan ettik"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kadına yönelik şiddet en başta ailenin huzuruna geleceğine vurulmuş menfur bir darbedir. Bizim kültürümüzde aile mahremiyeti olan bir yapıdır. Bu yılı aile yılı olarak ilan ettik"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır. Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğin de anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatı paylaştığı kadınlara karşı menfi bir tutum içinde olması düşünülemez" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla düzenlenen programa katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen programda konuşan Erdoğan kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadeleye hem Cumhurbaşkanı olarak hem de iki kız babası olarak devam edeceğini söyledi.


"Gerek Cumhurbaşkanı olarak gerekse iki kız evladı babası olarak kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede en ön safta yer alacağımın bilinmesini isterim"


Konuşmasının başında kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadeleye durmadan devam edeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün burada şiddet sebebiyle hayat yolculukları kesintiye uğramış, zorluklarla karşılaşmış, çoğu zaman göz yaşını içine akıtmış, derdini içine atmak zorunda kalmış tüm kadınlarla güçlü dayanışmamızı göstermek amacıyla bir aradayız. Öncelikle kadına yönelik şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Aynı şekilde şiddete uğramış, yaşadığı travmalar sebebiyle sıkıntı çekmiş, kadınlık onuru incinmiş tüm hanım kardeşlerime geçmiş olsun diyorum. Konuşmamın hemen başında bir noktanın altını önemli çiziyorum. Gerek Türkiye Cumhurbaşkanı olarak gerekse iki kız evladı babası olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede en ön safta yer alacağımın bilinmesini isterim" ifadelerini kullandı.


"Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır"


Kadına ve çocuğa karşı şiddetin bir insanlık suçu ve insanlığa ihanet olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır. Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğinde anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatı paylaştığı kadınlara karşı menfi bir tutum içinde olması düşünülemez. Önce insan diyen devlet felsefesinin temeline insanı yerleştiren özellikle de cenneti annelerin ayakları altına seren bir inancın mensupları olarak böylesi bir tavır zaten bize yakışmaz. Bu konuda siyasi hayatım boyunca büyük bir hassasiyet ve kararlılık içinde oldum. İnşallah bundan geri adım atmayacağız. Kadınların da kendi meselelerine daha fazla sahip çıktığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Her türlü şiddetin mağduru olan kadınlar itirazlarını yükselttikçe inşallah değişim çok daha hızlı gerçekleşecektir. Sizler bu şekilde sağlam ve dirayetli durdukça biz de sizden aldığımız güç, cesaret ve ilhamla çok daha ileri adımlar atmayı sürdüreceğiz" açıklamasında bulundu.


"Tek bir kayıp bile çoktur. Hepimiz adına hüzün vericidir. İstatistikler arasında kaybolmasına müsaade edilmeyecek kadar değerlidir"


Kadına ve çocuğa şiddet sorununun rakamlar veya istatistikler üzerinden konuşulmasının doğru olmadığını dile getiren Erdoğan, "Bunun sebebi Türkiye’nin bu meselede başkalarına kıyasla daha kötü bir durumda olması değildir. Tam tersine Avrupa ülkelerine göre biz çok çok ilerideyiz. Bize örnek gösterilen Avrupa ülkelerinin yapmadığı, yapamadığı önleyici ve koruyucu düzenlemeleri hayata geçirmiş bir ülkeyiz. Son 23 yılda kadınlarla birlikte verdiğimiz mücadele sayesinde bu alanda büyük bir paradigma değişimine imza attık. Birazdan hukuki, idari ve iş hayatında yaptığımız düzenlemeleri sizlerle kısaca paylaşacağım. Burada mesele asla istatistikler veya istatistiki oranlar değildir. Burada esas mesele candır. Yaradılmışların en şereflisi olan insandır. Merhum Neşet Ertaş’ın ‘Kadınlar insandır, biz insanoğlu’ dediği o yüce ruhtur. Bir defa şunun anlaşılmasını isterim. Tek bir hanım kardeşimiz bile şiddete uğruyor, şiddet kurbanı oluyorsa bu bizim için küçük kıyametin koptuğunun habercisidir. Gazetelerde okuduğumuz haberlerde seyrettiğimiz her bir şiddet olayının aslında yarım kalmış bir insan hikayesine, öksüz kalmış bir çocuğa, evlat acısı hiç dinmeyen anne babaya, sönüp giden hayallere tekabül ettiğini aklımızdan bir an olsun çıkaramayız. Evet, tek bir kayıp bile çoktur. Hepimiz adına hüzün vericidir. İstatistikler arasında kaybolmasına müsaade edilmeyecek kadar değerlidir. Biz meseleye bu zaviyeden yani tamamen insan merkezine bakıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede elde ettiğimiz tüm başarılara rağmen şiddeti sıfırlayamamanın üzüntüsünü her müessif olayda hissediyoruz" diye konuştu.


"Gazze soykırımında şehit olan 70 bin Filistinlinin üçte ikisini maalesef kadın ve çocuklar oluşturuyor"


Dünyada her gün binlerce insan, bilhassa kadın ve çocukların farklı sebeplerle fiziki ya da psikolojik şiddete uğradığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Örneğin Avrupa’da her yıl 2 bin 300 kadın eşleri veya eski eşleri tarafından acımasızca öldürülüyor. Keza çatışma ve savaşların yükünü de en fazla kadın ve çocuklar çekiyor. İsrail’in son iki yılda Gazze’de katlettiği çocukların sayısı 20 binin üzerinde. Gazze soykırımında şehit olan 70 bin Filistinlinin üçte ikisini maalesef kadın ve çocuklar oluşturuyor. Bunlar vicdan sahipleri için ürkütücü rakamlar. İnsanlıktan nasibini almış bir kimse bu trajedilere kayıtsız kalamaz. Hal böyleyken uzun üzüntü ve utanç verici bir çifte standartla karşı karşıyayız. Gazze’li kadınlara yönelik barbarlık son iki yılda şahit olduğumuz üzere hak ettiği tepkiyi görmedi. Failin ve mağdurun kimliği verilecek tepkinin dozunu burada da belirledi. İsrail’in üzerinde ne yazık ki işlediği cinayetlerin vehametiyle orantılı bir baskı kurulmadı. Bunun vicdanlarda açtığı yarayı en iyi şu an bu salonda bulunan Gazze’li kardeşlerimiz biliyor. Burada çok açık ve net söylüyorum. Tepkilerinin ölçüsünü mağdurlar ve faillerin kimliklerine göre ayarlayanlar o suçu işleyenler kadar zulme ve adaletsizliğe ortak olmuşlardır" dedi.


"Kadınların can, mal ve onuruna yönelik her saldırı amasız, fakatsız karşı durulması gereken insanlık dışı bir eylemdir"


Kadına ve çocuğa şiddeti belli bir bölgeye, ülkeye veya topluma mal eden yaklaşımların sorunun çözümü için katkı sağlamadığını söyleyen Erdoğan, sorunun çözülmesinden çok sorunun kronikleşmesine sebep olduğunu belirterek şöyle devam etti;


"Aynı çevreler Gazze’li kadınları görmedikleri gibi bugün popüler kültürün mağdur ettiği kadınları kapitalist sistemin vahşi dişlileri arasında ezilen kadınları moda sektörünün metalaştırdığı kadınları da görmezden geliyor. Oysa kadınların can, mal ve onuruna yönelik her saldırı amasız, fakatsız karşı durulması gereken insanlık dışı bir eylemdir. Bunlarla mücadele etmek de insan olarak birbirimize karşı görevimizdir. Kadına şiddet gibi özünde insani bir meselenin ideolojik kavgalara meze yapılmasını, mevzi savaşlarına alet edilmesini bizler tasvip etmiyoruz. Gazze soykırımının bu konuda küresel düzeyde bir öz eleştiriye vesile olmasını diliyorum. Biz Türkiye olarak ülkemizde olduğu gibi dünyada da kalıpları zorlamaya ezberleri değiştirmeye konformistlerin rahatını bozmaya devam edeceğiz. Kardeşlerimi unutmayın zalimin de mazlumun da kimliğine bakmadan hakkı savunacak hakikatleri her platformda gür bir seda ile haykıracağız. Bir kardeşiniz olarak sizlere sesleniyorum. Türkiye bugüne kadar hep yanınızda oldu. İnşallah hep yanınızda olacağız. Buradaki kardeşlerimin şahsında Gazze’nin cefakar, fedakar ve her biri direniş abidesi olan cesur kadınlarını bir kez daha saygıyla selamlıyor, şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum."


"Eğer kadın huzurluysa o ailede huzur vardır"


Toplumun temeli olan ailenin de sosyal hayatın da kilit taşının kadın olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Eğer kadın mutluysa aile mutludur. Eğer kadın huzurluysa o ailede huzur vardır. Kadına yönelik şiddet en başta aileye, ailenin huzuruna, mutluluğuna, geleceğine vurulmuş menfur bir darbedir. Şurası bir gerçek ki bizim kültürümüzde aile mahremiyeti olan bir yapıdır. İşte bu yıl ilan ettiğimiz gibi Aile Yılı olarak ilan ettik. Bir evin giriş veya bahçe kapısından ötesi kişinin mahremi olarak görülür ama zulüm, haksızlık varsa şayet kadına ve çocuğa yönelik şiddet söz konusuysa burada artık aile mahremiyetinden söz edilemez. Çünkü şiddet kişiyle sınırlı bir hadise değildir. Şiddet tüm toplumu ilgilendiren, tüm toplumu enfekte eden bir meseledir. Müdahale edilmeyen her şiddet olayı toplumda mayalanıyor, zamanla büyüyor, maalesef başka insanlara da sirayet ediyor. Şiddetin olumsuz etkilerine özellikle çocuklarda daha fazla şahit oluyoruz. Erken yaşlardan itibaren şiddetle karşılaşan, şiddete maruz kalan çocuklar daha sonradan meselelerini şiddetle çözmeye meyyal oluyor. Bu tür sorunları engellemenin yolu sevginin, saygının, hoşgörünün ve dayanışmanın sembolü olan aile kurumuna sahip çıkmaktan geçiyor. Aileye sahip çıkmak ise tüm bireylerin içinde huzur bulduğu güvenli bir çatı inşa etmek demektir. Aileyi başta çocuklar olmak üzere herkesin yuvası haline getirebildiğimiz ölçüde koruyabilir, yaşatabilir, istikbale, güvenle taşıyabiliriz. Değilse zaten ağır saldırı altındaki ailenin zemin kaybetmesine mani olamayız" diye konuştu.


"Hayatı paylaştığımız eşlerimize daha fazla destek olmamız gerekiyor"


Şehir hayatının sıkıntıları ve zorluklarıyla birlikte ailenin omuzlarına binen yükün de arttığına dikkati çeken Recep Tayyip Erdoğan şöyle devam etti:


"Bu yükü sağlıklı bir şekilde taşınabilmesi için kadın ile erkek arasındaki rol dağılımının adaletli yapılması şarttır. Kadınların çalışma hayatında daha fazla yer aldığı bir tabloda eski alışkanlıkların, eski davranış kalıplarının aynen devam etmesi beklenemez. Bilhassa çocukların eğitimi ve yetiştirilmesinde annenin yanı sıra babalara da önemli sorumluluklar düştüğüne inanıyorum. Dijital dünyadan doğan tehditler giderek artarken çocuklara kol kanat germek sadece annelerin değil babaların da birincil görevidir. Bu konuda geçen hafta yaptığım çağrıyı bugün tekrarlıyorum. Hayatı paylaştığımız eşlerimize daha fazla destek olmamız gerekiyor. Evlat sahibi tüm babalarımızdan eşlerine daha fazla yardımcı olmalarını, özellikle çocuklarının eğitimi ve yetiştirilmesi noktasında daha fazla yük almalarını, ellerini taşın altına daha fazla koymalarını istirham ediyorum."


"Sıfır tolerans yaklaşımıyla kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele ettik"


Türkiye’nin son 23 yılda şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların hak ve hukuklarının teslimi konusunda gösterdiği başarının ortada olduğunu ifade eden Erdoğan, "Sıfır tolerans yaklaşımıyla kadına ve çocuğa yönelik şiddetle etkin bir şekilde mücadele ettik. İş hayatından siyasete, akademiden bürokrasiye, her alanda kadınları güçlendirmenin gayretinde olduk. Burada birkaç çarpıcı rakamı sizlerle paylaşmak arzusundayım. Bakınız, 2002’de kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 27,9’du. 2025 Eylül ayı itibariyle bu rakam yüzde 35,7’ye yükseldi. Aynı dönemde kadın istihdam oranı ise yüzde 25,3’den yüzde 31,8’e çıktı. 2002 genel seçimlerinde kadın milletvekillerinin sayısı 24, kadın temsil oranı ise sadece yüzde 4,4’tü. 2023 Mayıs seçimleriyle kadın milletvekillerinin sayısı 119’a, temsil oranı ise 5 kat artarak yüzde 19,83’e yükseldi. Kadın kamu çalışanlarının oranı ise ciddi artış gösterdi. 2024 yılı itibariyle yüzde 43,46’a ulaştı. Bu başarıların altına imzalarını atan tüm hanım kardeşlerimizi şahsım ve milletim adına yürekten tebrik ediyorum. Elbette sadece bunlarla sınırlı kalmadık. 2025’te Türk Ceza Kanunu’nda yaptığımız değişiklikle kadına yönelik şiddetin engellenmesinde kritik bir eşiği aştık. 2012 yılında 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunu yürürlüğe koyduk. Yine aynı yıl nüfusu 100 bini geçen belediyelere konuk evi açma zorunluluğunu getirdik. 2014’te ceza kanunumuzda yapılan düzenleme ile cinsel suçlara yönelik cezaları artırdık" açıklamasında bulundu.


"Şiddetin henüz ortaya çıkmadan bertaraf edilebilmesi amacıyla 6,8 milyon kişiye eğitim verdik"


2020’de 6284 sayılı kanun kapsamında ihtisas mahkemelerinin kurulduğunu hatırlatan Erdoğan, "2021 ve 2022’de kadına karşı işlenen suçların cezalarını artırmak suretiyle caydırıcılığı güçlendirdik. 2023’te yayınladığımız Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle bu konudaki kararlılık ve hassasiyetimizi yeniden vurguladık. Şiddet önleme ve izleme merkezlerimizin sayısını 86’ya çıkardık. Bakanlığımıza bağlı 112 kadın konuk evimiz 81 ilimizde hizmet veriyor. Sayısını 432’ye çıkardığımız sosyal hizmet merkezi şiddetle mücadele irtibat noktalarıyla koruyucu ve önleyici hizmetlerimizi ulaşılabilir kıldık. ALO 183 hattıyla herhangi bir şiddet riskiyle karşılaşan kadınların 7 gün 24 saat esasıyla yanlarında olmayı sürdürüyoruz. Kadın destek uygulamamız KADES aynı şekilde kadınların hizmetinde. Birincil önleme faaliyetleri kapsamında şiddetin henüz ortaya çıkmadan bertaraf edilebilmesi amacıyla 6,8 milyon kişiye eğitim verdik. Bütün bunların kıymetli kazanımlar olarak kadınların güvenli geleceklerine eşsiz katkılar sağlayacağını düşünüyorum" dedi.


"İlk hedefimiz toplumun tüm kesimlerinde saygı kültürünü bir davranış biçimi haline getirmektir"


Kararlılıkla 2007’den bu yana uygulanan kadına yönelik şiddetle mücadele ulusal eylem planlarının 4’üncüsünün geride bırakıldığını dile getiren Erdoğan, "5’inci Ulusal Eylem Planını ise bugün yayınladığımız genelge ile yürürlüğe koyduk. 5 hedef, 15 strateji ve 130 faaliyet başlığından oluşan yeni planımızın kadınlar başta olmak üzere tüm milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. 2026-2030 dönemini kapsayan bu planla ilk hedefimiz toplumun tüm kesimlerinde saygı kültürünü bir davranış biçimi haline getirmektir. Bu çerçevede şiddetsiz bir toplumun inşası için delile dayalı ve çok sektörlü politikalar geliştirecek farkındalığı artırıcı toplum temelli müdahaleler yürüteceğiz. Güvenli, kamusal, sosyal ve dijital alanların yaygınlaştırılması için geniş bir yelpazede çalışmalar gerçekleştireceğiz. İkinci hedefimiz olan etkin hukuki koruma ve adalete erişim kapsamında koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkinliğini artıracak ceza adaleti sisteminin güçlendirilmesini temin edeceğiz. Risk odaklı ve uzmanlaşmış hizmetlerin etkili sunulması başlıklı üçüncü hedef bağlamında erken uyarı ve müdahale sistemlerini geliştireceğiz. Dördüncü hedefimizi şiddete maruz kalan kadınlar ve çocukları için sağlanacak psikolojik, sosyal ve ekonomik desteklerle çok boyutlu ve sürdürülebilir bir güçlenme ekosistemi olarak belirledik. Eylem planının beşinci ve son hedefi ise şiddet uygulayanlara yönelik davranışsal dönüşüm ve toplumsal katılımın sağlanmasıdır. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 5’inci Ulusal Eylem Planımızın bir kez daha hayırlı olmasını diliyor, Aile Bakanlığımız başta olmak üzere bu önemli belgenin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, planın tüm yönleriyle hayata geçirilmesini temenni ettiğini belirterek kadına yönelik şiddetin ‘insanlığa ihanet’ olduğunu vurguladı. Erdoğan, son olarak konuşmasını katılımcılara teşekkür ederek tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yemeksepeti, 2025 sipariş özetini açıkladı Yemeksepeti, 2025 yılı sipariş verilerini analiz ederek Türkiye’de kullanıcıların günlere, aylara ve lezzet tercihlerine göre nasıl bir "sipariş ritmi" oluşturduğunu ortaya koydu. Buna ek olarak platform, kullanıcılarının kendi hesapları üzerinden 2025 yılına ait sipariş alışkanlıklarını kişiselleştirilmiş ve eğlenceli bir formatta keşfedebildiği ‘2025 Keyif Özeti’ içeriğini de hayata geçirdi. Online yemek sipariş markası Yemeksepeti, 2025 yılı boyunca milyonlarca siparişten elde edilen verileri analiz ederek Türkiye genelinde değişen tüketim alışkanlıklarına, hız ve pratiklik beklentilerine, gün ve dönem bazlı sipariş yoğunluklarına dair dikkat çekici içgörüler ortaya koyuyor. Platformun gerçekleştirdiği analiz; restoran siparişlerinin yanı sıra market siparişlerindeki öne çıkan ürünleri de kapsıyor. Türkiye’nin en çok tercih ettiği lezzetlerde döner başı çekiyor Platform verilerine göre 2025’te Türkiye’de en çok tercih edilen mutfaklar listesinde döner ilk sıradaki yerini korurken; burger ve pizza gibi global seçenekler ile kebap/Türk mutfağı kategorileri de kullanıcıların en sık yöneldiği lezzetler arasında öne çıktı. Veriler, Türk mutfağının geleneksel lezzetlerinin güçlü konumunu korurken, global tatların da günlük sipariş alışkanlıklarında önemli bir paya sahip olduğunu gösteriyor. Büyükşehir verileri, İstanbul ve İzmir’de lahmacun gibi klasiklerin yanı sıra ayran ve mercimek çorbası gibi tamamlayıcı ürünlerin de sepetlerde güçlü bir eşlikçi olduğunu gösteriyor. İzmir’de ayran farklı boyutlarıyla listede birden fazla kez öne çıkarken; İstanbul’da mercimek çorbası en sık sipariş edilen ürünler arasında dikkat çekiyor. Yılın ilk siparişi Adana’dan geldi Türkiye’de 2025 yılının ilk Yemeksepeti siparişi 1 Ocak 2025 tarihinde Adana’dan verildi. Bu veri, yeni yılın ilk dakikalarında dahi kullanıcıların teslimat hizmetlerine yöneldiğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda farklı şehirlerde, günün her saatine yayılan sipariş alışkanlıklarının Türkiye genelinde güçlü bir süreklilik kazandığını da gösteriyor. Yılın ilk siparişinde gelenek bozulmadı ve Adana’dan verilen sipariş, şehrin simgesi Adana Kebap oldu. Market siparişlerinde pratik ürünler öne çıktı Market kategorisinde kullanıcıların en çok tercih ettiği ürünler arasında simit, maden suyu ve çikolata öne çıkıyor. Market siparişlerinde içme suyu, fırın ürünleri ve gazlı içecekler de kullanıcıların sıkça sepetine eklediği ürün grupları arasında yer aldı. Kategori bazında bakıldığında ise atıştırmalık ürünler, market siparişlerinin en yoğun olduğu ana kategori olarak dikkat çekiyor. Silikon Dubai çikolatası kalıbından armutlu pizzaya sepetlerde sıra dışı tercihler Kullanıcılar 2025’te sadece klasiklere değil, sıra dışı ürünlere de ilgi gösterdi. Yemek kategorisinde ‘Armutlu Pizza’ ve ‘Güneşte Kurutulmuş Tatlı Biber Salçası’ gibi gurme lezzetler dikkat çekerken; market siparişlerinde gıda dışı kategorisinde ‘Silikon Dubai Çikolatası Kalıbı’, ‘Mor Şampuan’ gibi kişisel bakım ürünleri sepetlerin sürpriz yıldızları oldu. Haftanın favorisi Cumartesi, yılın öne çıkan ayı Mayıs Platform verilerine göre 2025’te Türkiye’de siparişlerin en yoğun günü Cumartesi oldu. Yıl genelinde en çok sipariş verilen ay ise Mayıs olarak öne çıktı. Bu tablo, hafta sonlarının ve bahar aylarının sipariş alışkanlıklarında belirleyici rol oynadığını gösteriyor. 2025 verileri, platform kullanıcılarının favori lezzetlerinden vazgeçmezken yeni tatlara da kapı araladığını gösteriyor. Türkiye genelinde kullanıcılar, yıl boyunca ortalama yaklaşık 7 farklı restoran deneyimleyerek kişisel lezzet haritalarını genişletti. Lezzet keşfinde sınırları zorlayan bir kullanıcı ise yıl boyunca 27 farklı restoran deneyimleyerek bu alanda öne çıktı. Bu tablo, kullanıcıların hem müdavimi oldukları markalara sadık kaldığını hem de farklı mutfak kültürlerini ve yeni restoranları keşfetme konusunda istekli olduklarını ortaya koyuyor.
Muğla Seydikemer’de Alman Prinz, Müslüman oldu Muğla’nın Seydikemer ilçesinde 66 yaşındaki Alman vatandaşı Hans Joachim Prinz, yaptığı uzun süreli araştırma ve incelemelerin ardından Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Prinz Müslüman olduktan sonra yaptığı açıklamada, "Artık hayatımı bu inançla yaşamak ve son yolculuğuma da bir Müslüman olarak uğurlanmak istiyorum" dedi. Seydikemer İlçe Müftülüğü’nde gerçekleştirilen ihtida merasimine İlçe Müftüsü Selman Ünal Çolak, müftülük personeli ve Prinz’in eşi katıldı. Hans Joachim Prinz Müslüman olduktan sonra "Hakan" ismini aldı. Duygusal anların yaşandığı programda Prinz, "İslam dinini ve getirdiği huzuru, adaleti ve hakikati çok seviyorum. Bu sevgi ve inanç o kadar derin ki, artık hayatımı bu inançla yaşamak ve son yolculuğuma da bir Müslüman olarak uğurlanmak istiyorum. İslami usullere göre defnedilmek istiyorum" ifadelerini kullandı. İlçe Müftüsü Çolak ise yaptığı konuşmada, Prinz’i kararından dolayı tebrik ederek, "Kardeşimizin hidayetine vesile olanlardan Allah razı olsun. İlçe Müftülüğü olarak kendisine her konuda destek olmaya, dinimizin güzelliklerini öğrenmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız. İslam, tüm insanlığa gönderilmiş bir rahmet dinidir. Yeni kardeşimize hoş geldin diyor, yolunun açık, imanının daim olmasını niyaz ediyoruz" dedi. Program, Hakan (Hans Joachim) Prinz’e İslami bilgileri içeren temel kaynakların hediye edilmesi ve duaların okunmasının ardından sona erdi.
Malatya MTSO’nun 2026 hedefi sürdürülebilir kalkınma Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, 2026 yılında önceki yıllarda olduğu gibi üyelerinin ve kentin sesi olmaya devam edecekleri mesajı verdi. Sadıkoğlu, 2026’da Malatya’nın üretim gücünü artıracak projelere ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanacaklarını belirtti. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın 2025 yılı son meclis toplantısı 15 Temmuz Şehitleri Meclis Salonu’nda Meclis Başkanı Hakan Er’in başkanlığında düzenlendi. Toplantıda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, 2025 yılını değerlendirdi, 2026 hedeflerinden bahsetti. 2025 yılının Malatya’daki esnaf, tüccar ve sanayici için hem zorluklarla mücadele edilen hem de dayanışma ruhuyla yeni kazanımların elde edildiği bir yıl olduğunu vurgulayan Başkan Sadıkoğlu, "Yıl boyu üyelerimizin temel sorunlarını gündeme getirdik, çözümü noktasında takipçisi olduk" dedi. "Üyelerimizin ve Malatya’nın sesi olduk" 2025 yılında önceki yıllarda olduğu gibi üyelerinin ve şehrin gür sesi olduklarını kaydeden Başkan Sadıkoğlu, "İşyeri hak sahipliğinde yaşanan mağduriyetleri, küçük sanayi sitesinde faaliyet yürüten üyelerimizin taleplerini, yerinde dönüşüm desteğinin yetersizliğini ve KDV haksızlığını, basit usul uygulamasının sona ermesiyle oluşacak sıkıntıları, E-Haciz uygulamasının yanlışlığını, dördüncü geçici vergi döneminin yeniden gelmemesi gerektiğini, mücbir sebep süresinin sona ermemesini, 6. Bölge Teşviklerinin devam etmesini ve üyelerimizin finansa ulaşamadığını yıl boyu gündemde tuttuk" ifadelerini kullandı. "Zirai don kent ekonomisini derinden etkiledi" 2025 yılının en olumsuz gelişmesinin 12 Nisan’da yaşanan zira don olduğunu belirten Başkan Sadıkoğlu, "12 Nisan günü 34 ilimizi etkileyen zirai dondan Malatya olarak derinden etkilendi. O gün Malatya’nın Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi ilan edilmesini ilk talep eden biz olduk. Zirai Donun şehrimize verdiği zararı ve taleplerimizi kapsamlı bir dosya halinde hazırladık ve şehrimize gelen Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’ya sunduk. TBMM Zirai Don Araştırma Komisyonunun ilimizde düzenlediği toplantıya katılarak, Don Afetinin ekonomik ve sosyal etkilerini dile getirerek üreticimiz, esnafımız ve ihracatçımız için destek talebinde bulunduk" dedi. "Yurt dışından önemli heyetleri ağırladık" 2025 yılında büyükelçileri ve heyetlerini ağırladıklarını ve önemli kazanımlar elde ettikleri kaydeden Başkan Sadıkoğlu, "Kırgızistan Ankara Büyükelçisi Ruslan Kazakbaev, Tacikistan Ankara Büyükelçisi Sodiq İmomi, Çin Ankara Büyükelçiliği Ekonomik Müsteşarı Liu Yuhua ve Özbekistan Ankara Büyükelçiliği Ekonomi Müsteşarı Maşrab Mamirov’u bu yıl Odamızda ağırladık. Yapılan tüm görüşmelerde ülkeler arası ihracat potansiyelimizi ve iş birliği fırsatlarını değerlendirdik. Özellikle Çin heyetinden talebimiz üzerine; üyelerimiz için Çin’e ön şartsız E-Vize sağlanması kararı alındı" şeklinde konuştu. "Üyelerimi için 2 önemli protokol imzaladık" 2025 yılında Oda üyeleri için iki önemli protokol imzaladıklarını belirten Başkan Sadıkoğlu, "İŞKUR Malatya İl Müdürlüğü ile ’Nitelikli İşgücü Yetiştirme Programı’ iş birliği protokolü imzaladık. Fırat Kalkınma Ajansı’yla da ’E-İhracat, E-Ticaret, Markalaşma Eğitimi ve Danışmanlık Projesi’ protokolü imzaladık. İŞKUR ile imzaladığımız protokol kapsamında üyelerimizin nitelikli personel ihtiyacına çare olduk. FKA ile imzaladığımız protokol kapsamında verdiğimiz eğitimlerle üye şirketlerimizin E-Ticaret’e başlama sürecine ve markalaşmasına katkı sunduk" dedi. "100. yıl kitabımız yayınladık" 2025 yılının önemli gelişmelerinden birinin de "Bir Asrın Tanığı; Malatya Ticaret ve Sanayi Odası" kitabını yayınlamak olduğunu belirten Başkan Sadıkoğlu, "1923 yılında Cumhuriyetimizin ilanı ile kurulan Odamız 102 yıldır Malatya’mıza hizmet ediyor. Cumhuriyetimizle yaşıt olan Odamız, tam bir asırdır Malatya’nın üretimine, ticaretine, sanayisine ve kalkınma mücadelesine tanıklık ediyor. Bu uzun ve onurlu yolculuğun yazılı bir hafızası olsun düşüncesiyle hazırladığımız "Bir Asrın Tanığı; Malatya Ticaret ve Sanayi Odası" adlı kitabımız hazırlandı. Bu eserdeki asıl hedefimiz, bugüne kadar görev yapmış başkanlarımızın ve meclis üyelerimizin Odamıza ve şehrimize verdikleri emeği onurlandırmak, anmak ve saygıyla yad etmektir. Odamıza ve şehrimize hayırlı olsun" dedi. "Üye ziyaretlerine yoğunluk verdik" 2025 yılında üye ziyaretlerine ağırlık verdiklerini söyleyen Başkan Sadıkoğlu, "Bu yıl üye ziyaretlerimizi arttırdık. Fırsat bulduğumuz her an üyelerimizi iş yerlerinde ziyaret ederek sorunlarını dinledik, çözümü için takipçisi olduk. 2026 yılında da üye ziyaretlerimize yorulmadan devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Üyelerimizi onurlandırıyoruz" 2025 yılında 310 üyeye teşekkür belgesi sunduklarını kaydeden Başkan Sadıkoğlu, "Bu yıl anlamlı bir uygulama başlattık. Odamızda en az 25 yıldır kaydı bulunan üyelerimize plaketler takdim ettik. Şu ana kadar 310 üyemize sizlerin huzurunda plaketlerini sunduk. Ülkemizin geçtiği her türlü ekonomik zorluklara rağmen, uzun yıllardır var olma mücadelesi veren, faaliyetlerini sürdüren üyelerimize şükranlarımı sunuyorum. Üyelerimize daha nice başarılı yıllar diliyorum. Plaket takdimlerine 2026’da da devam edeceğiz" şeklinde konuştu. "Kardeş oda sayımız arttı" Kardeş Oda protokollerini önemsediklerinin altını çizen Başkan Sadıkoğlu, "2018 yılından bugüne, Mersin, Rize, Diyarbakır, Elazığ ve Yüksekova Ticaret ve Sanayi Odaları ile kardeş oda protokolleri imzalamıştık. Bu yıl Kardeş Odalarımız arasına bir yenisini daha ekledik. Osmaniye Ticaret ve Sanayi Odası ile kardeş oda protokolü imzaladık. Kalkınmanın, sürdürülebilir sanayi hamlelerinin ve karşılıklı ticari gelişimin temelinde güçlü kurumlar arası iş birliği olduğunu biliyor; kardeş oda protokollerini bu anlayışın somut bir yansıması olarak görüyoruz. 2026 yılında en az 2 Oda ile daha kardeş oda olmayı planlıyoruz" diye konuştu. "Gazze’yi gündemimizden hiç düşürmedik" Başkan Sadıkoğlu, "7 Ekim 2023’te başlayan ve 60 binin üzerinde Filistinli kardeşimizin hayatını kaybettiği Gazze’deki soykırımı gündemimizden hiç düşürmedik. Yıl boyu her meclis toplantımızda ve basın açıklamalarımızda gündeme taşıdık. Sözde ateşkes olsa da katil İsrail saldırılarını sürdürüyor. Gazze’de yaşanan açlığın, zulmün ve ölümün tüm insanlığın ayıbı olduğunu bir kez daha haykırıyoruz. Kahrolsun, katıl İsrail demeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi. 2026’nın hedefleri 2026 yılına dair hedefleri de paylaşan Başkan Sadıkoğlu, Malatya’nın üretim gücünü artıracak projelere ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanacaklarını belirtti. Malatya Büyükşehir Belediyesi ile ortak olarak kuracakları çimento fabrikasına da değinen Başkan Sadıkoğlu, Malatya için büyük önem arz eden bu yatırımın 2026’da önemli bir yol kat edeceğine vurgu yaptı. 2. OSB’deki İŞGEM Mesleki Eğitim Merkezi binasında yer alan Model Fabrika projesinin deprem nedeniyle yavaşlamış olsa da 2026’da faaliyete geçeceği müjdesini de veren Başkan Sadıkoğlu, "Kuracağımız model fabrika Doğu Anadolu Bölgemizdeki ilk model fabrika olacak. Sadece ilimize değil bölgemizdeki tüm illerin sanayilerine katkı sunacak" dedi. Arabuluculuk ve UYUM Merkezi Projesini de 2026’da aktifleştireceklerini söyleyen Başkan Sadıkoğlu, "İşçi-işveren, ticari ve tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu hale gelen arabuluculuk sistemini üyelerimizin hizmetine sunuyoruz. Fiziki ortamı binamızın ikinci katında tamamladık. 2026’da faaliyete geçireceğiz. Tüm ticari ihtilaflar UYUM merkezimizde hem daha hızlı hem de daha ucuza çözülecek. Aylar ve hatta yıllar süren davalar, burada birkaç hafta içinde sonuca ulaşacak. Üyelerimize hayırlı olsun" ifadelerini kullandı. Oda üyelerinin yeni yılını da kutlayan Başkan Sadıkoğlu, "2026 yılının deprem felaketinin yaralarını tam anlamıyla sardığımız, üyelerimiz, şehrimiz ve ülkemiz için umut veren gelişmelerin yaşandığı, hayırlar getiren bir yıl olmasını diliyorum" diye konuştu.