SAĞLIK - 16 Eylül 2024 Pazartesi 11:57

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanından grip uyarısı: “Grip olan çocuklarınızı okula ya da kreşe göndermeyin”

A
A
A
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanından grip uyarısı: “Grip olan çocuklarınızı okula ya da kreşe göndermeyin”

Acıbadem Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Derya Bekteş, grip hastalığına yakalanan çocukların okula ya da kreşe gönderilmemesi tavsiyesinde bulundu.


Acıbadem Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Derya Bekteş, gribin, influenza A ve B virüsünün yol açtığı bir enfeksiyon olduğunu vurgulayarak, “Kas, baş ve boğaz ağrısı, titreme, 40 dereceyi bulan ateş, burun akıntısı, öksürük, ishal ve kusma görülür. Birkaç gün ile 2 hafta arasında iyileşir. Şikayet başlangıcından 1 gün önce ve hastalandıktan 5-7 gün sonraya dek bulaştırıcıdır” dedi.



“Grip olan çocuklarınızı okula ya da kreşe göndermeyin”


Grip olan kişilerin hapşırık ve öksürük yoluyla virüsü yaydığını belirten Dr. Bekteş, “Virüsü ağız ya da burun yoluyla soluruz. Gripli kişinin temas ettiği yerlere temas edip elimizi ağız veya burnumuza dokundurduğumuzda da alırız. Hastanın kapalı ortama girip çıkması bile risklidir. Örneğin asansörler bu nedenle çok risklidir” diye konuştu.


Korunma yollarının iyi bilinmesi gerektiğine dikkati çeken Dr. Bekteş, korunmada ilk şartın hastalarla temastan ve kalabalık ortamlardan uzak durmaktan geçtiğini belirtti. Ayrıca vücut direncini yüksek tutmanın çok önemli olduğunu; bunun için düzenli uyku, stresten uzak kalmak, bol taze-meyve tüketmek, terlemeyecek şekilde giyinmek, sık sık el yıkamak, maske kullanımı ve ortamın nemini artırmak gerektiğini ifade etti.


Grip hastalığına yakalanan çocukların okula ya da kreşe gönderilmemesi gerektiğinin de altını çizdi.



“Grip ve soğuk algınlığı birbirinden farklıdır”


Gribin soğuk algınlığına farklılıklar gösterdiğine değinen Dr. Bekteş, “200’den fazla virüs soğuk algınlığı yaparken influenza A ve B grip yapar. Gripte yüksek ateş, baş ağrısı, halsizlik ve öksürük daha şiddetli iken boğaz ağrısı nadirdir. Tanı boğaz sürüntü testi alınarak konulur. Antibiyotikler bakteri üzerinde etkilidir, virüslere etkisi yoktur. İlk 48 saat içinde tanı konulduğunda antiviral tedavi verilir. Tedavi destekleyicidir. Bol sıvı tüketimi, istirahat gerekirse ateş düşürücü ve kas ağrısını gidermek için parasetamol-ibuprofen kullanılabilir” dedi.



“Grip aşısı her yıl yeniden yapılmalı”


Gripten korunmada en etkili yöntemlerden birinin grip aşısı yaptırmak olduğunun altını çizen Dr. Bekteş, “Bir kez grip hastalığı geçirmek hastalığa karşı bağışıklık sağlamamaktadır. Intramuskuler yani kas içi ve deri altı enjeksiyon ile uygulanmalı ve işlem öncesi iyice çalkalanmalıdır. İnaktif yani ölü aşıdır. Her yıl kış aylarında görülmesi beklenen grip virüslerine karşı yeniden hazırlanır. Grip virüsü her yıl değişim gösterir. Her yıl yeni aşı yapılmalıdır. Aşı iyi tolere edilir. Genellikle yan etki görülmez. Aşı yerinde ağrı nadiren olabilir. Aşı sonrası nadiren hafif geçen 1-2 gün içinde kendiliğinden geçen nezle benzeri şikayetler oluşabilir. Sistemik ve lokal etkiler 24-48 saat içinde kaybolur” diye konuştu.


Genellikle ekim ve mayıs ayları arasında grip görüldüğünü belirten Dr. Bekteş, grip vakalarının görülmeye başlamadan en az iki hafta önce yani eylül ve ekim aylarında yapılmasını tavsiye etti.


Aşının koruyucu hale gelmesi için 2 hafta geçmesi gerektiğini, koruyucu etkisinin ise 6 ila 8 ay arasında olduğunu da sözlerine ekledi. Aşının ciddi gribe yakalanma oranını yüzde 75 azalttığını ve özellikle ağır hastalık tablosu ve hastane yatışından koruduğunu vurguladı.



“Riskli gruplar ihmal etmemeli”


Dr. Bekteş, aşının kimler için uygun olduğuna dair soruyu ise şöyle cevapladı:


“6 aylıktan itibaren herkes grip aşısı yaptırmalıdır. 6 ay ila 5 yaş arası çocuklara, ilk 3 aydan sonra gebeler, emziren anneler de hiç endişelenmeden aşı olabilirler. Ayrıca risk altındaki gruplar var; bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler, sağlık çalışanları, yaşlılar; astım, diyabet, kalp, böbrek hastalığı, nörolojik hastalık, kanser, organ ve kemik iliği nakli olmuş hastalar, çeşitli kronik hastalıklar yaşayanlar ve onlarla aynı evde yaşayan ile bakım veren kişiler de aşıyı mutlaka yaptırmalılar.”


Risk grubunda olmayan çocukların dahi aşılanması gerektiğinin altını çizen Dr. Bekteş, “Hafif üst solunum yolu enfeksiyonu aşı yapılmasına engel olmaz. Bazen geçirilen hastalığın influenza olup olmadığı kesin anlaşılamaz. Şüphede kalındığında grip geçirmiş kişiye aşı yapılsa da herhangi bir yan etki oluşmaz. Gebeyken aşı yapılırsa, doğum sonrası bebek aşı olacağı zamana dek birkaç ay anne karnındaki aldığı antikorlarla korunur” dedi.



“Grip geçiren kişinin aşı olmasına gerek kalmaz.”


6 aydan küçük bebeklerin anne sütü sayesinde koruma altında olduğu için aşıya gerek duymadığından bahseden Dr. Bekteş, “İlk 3 ayındaki gebeler, doktoru tarafından kesin gerekli olduğu saptanırsa grip aşısı olabilir. Ayrıca alerji uzmanlarına danışarak şiddetli yumurta alerjisi olanlar da yaptırmalılar. Aşının sakıncalı olduğu hastalık grupları da var. Geçmişte alerjik reaksiyonu olanlar, influenza aşısını takiben 6 hafta içinde gullian-barre sendromu geçirme öyküsü olanlar, ateşli orta-ağır hastalığı olan çocuklar için aşının sakıncaları olabilir” dedi.


Aşı olmadan önce aynı yıl içinde grip geçirmiş kişinin zaten virüse karşı bağışıklık kazandığını, o sene aşı olmasına gerek olmadığını anlattı.



Aşı dozları önemli


Dr. Bekteş 6 ay ve 3 yaş arası çocukların daha önce aşılanmamışsa yarım doz (0,25 ml), 4 hafta sonra ikinci doz yapıldığını; geçen yıl yapıldıysa 3 yaş altına tek ya da iki dozun yeterli olduğunu; daha önce yapılmadıysa 3-8 yas arasında 4 hafta arayla tam doz (0,5 ml) uygulanması gerektiğini dile getirdi.


9 yaş üzerindekilere tek ve tam dozun yeteceğini belirten Dr. Bekteş, 2 doz yapılması gereken yerde tek doz yapılırsa koruyuculuğun hiç olmayacağı ya da az olacağı uyarısında bulundu.


Anne babaların, aşının içinde cıva bazlı koruyucu thimerosal olup olmadığını sorduklarını aktaran Dr. Bekteş “Bu, çoklu dozlu aşılara eklenen ve mikroorganizma bulaşını önlemeye yarayan bir maddedir. Tek doz aşılar bunu içermez. Ayrıca bilimsel çalışmalar bu maddenin lokal şişlik ve kızarıklık dışında başka bir zararlı etkisini bildirmemiştir” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Çöp toplayıp çevre temizliğine dikkat çektiler Yozgat Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ile İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü öncülüğünde “Temizlik Günü” etkinlikleri çerçevesinde Yozgat Çamlığı Milli Parkı ile Millet Bahçesi’nde çöp toplandı. Yozgat Belediyesi tarafından “Temizlik Günü” etkinlikleri çerçevesinde çevre bilinci oluşturmak amacıyla çöp toplama etkinliği düzenlendi. Yozgat Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde düzenlenen etkinlikte valilik ve belediye çalışanları, öğretmen ve öğrenciler ile sivil toplum kuruluşu üyelerinden oluşan grup, Millet Bahçesi ve Yozgat Çamlığı Milli Parkı’nda çöp toplama çalışması yaptı. Dünya genelinde her yıl eylül ayının üçüncü haftasında “Temizlik Günü” etkinliğinin düzenlendiğini belirten Yozgat Belediye Başkan Yardımcısı Serdar Açıkgöz, “Yozgat Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile birlikte Fatma Temel Turhan Ortaokulu ve Ayşe Ilıcak İmam Hatip Lisesi öğrencileri ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri tarafından temizlik çalışması gerçekleştirdik. Burada amaç bir farkındalık oluşturmak. En güzel temizlik kirletmemektir, biz onu her zaman savunuyoruz. Vatandaşlarımıza bu bilinci aşılamak için böyle bir çalışma gerçekleştirdik.” dedi. Yozgat Çamlığı Milli Parkı ve Millet Bahçesi’nde temizlik çalışmaları yapıldığını belirten Açıkgöz, “Şehir bizim, park ve bahçelerimiz bizim sahip çıkmamız gerekiyor. Buraların zarar görmesi bize büyük külfetler çıkarıyor. Vatandaşlarımızı çevre temizliği ve park ile bahçelerin korunması yönünde daha duyarlı olmaya davet ediyorum.” şeklinde konuştu.
İstanbul Sanatla Yaşam Atölyeleri 8. yılında Beylikdüzü Belediyesi’nin sosyal belediyecilik bilinciyle hayata geçirdiği ve ilçedeki sanatçıların kullanımına sunduğu Sanatla Yaşam Atölyeleri, tam 8 yıldır haftanın altı günü sanatseverlere hizmet veriyor. Beylikdüzü Yaşam Vadisi’nde bulunan “Sanatla Yaşam Atölyeleri”, 2016’dan bu yana; resim, seramik, çini ve ahşap üzerine çalışan sanatçılara, hem uygun çalışma ortamı sunuyor, hem de üretilen eserlerin halka açık bir alanda sergilenmesini sağlıyor. 6 aylık kullanım süreleriyle 50’yi aşkın sanatçının çalıştığı 10 atölye, pazar günü hariç haftanın her günü 10.00 - 17.30 saatleri arasında hizmet veriyor. İlçede görsel sanatlarda deneyim sahibi ve kendini geliştirmek isteyen sanatseverlerin kullanımına sunulan ücretsiz atölyeler, Vadi’nin 1. Etabında sanatseverleri bekliyor. “Örnek bir hizmet” Dört yıldır burada olduğunu söyleyen ressam Tülin Aykan, Sanatla Yaşam Atölyeleri için “örnek bir hizmet” yorumunu yapıyor. “Burada olmasaydım sanatım ölürdü” diyen sanatçı, memnuniyetini şu sözlerle ifade ediyor: “İyi ki Beylikdüzü’ndeyim. Ben 1998’den beri buradayım ki burada olmak benim hayalimdi. Yaşam Vadisi olağanüstü bir yer. Mavi Atölye’de altı kişiyiz. Bizler üretmeyi seven insanlarız. Burası olmasaydı belki de çalışmalarımızı sergileyemezdik. Hakikaten çok memnunuz, çok teşekkür ediyoruz” “Terapi gibi” Tülin Kara ise mevcut ekonomik şartlarda sanatçıların ayakta durabilmesi için yerel yönetimlerin de üstüne düşeni yapması gerektiğini vurgularken şunları söylüyor: “Türkiye’de koşullar malum. Masraflar ortada. Ne yazık ki, sanatçılar karnını doyurmakta zorlanıyor. İyi ki böyle bir şey düşünülmüş. Yaşam Vadisi’nde olmak bir terapi gibi. Sevdiğimiz için her gün geliyoruz. Burayı hizmete sunan Ekrem İmamoğlu’na da sürdüren Mehmet Murat Çalık’a da çok teşekkür ediyoruz.”
Çanakkale Üniversiteli Zeliha’nın öldüğü kazada tutuksuz yargılanan kamyonet sürücüsü ilk kez hakim karşısına çıktı Çanakkale’de bisiklet turuna katılmak için antrenman yaparken kamyonetin çarptığı 23 yaşındaki üniversite öğrencisinin hayatını kaybetmesine ilişkin davanın ilk duruşması görüldü. Duruşmada sanığın tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine ve 4 Kasım’da olay yerinde keşif yapılmasına karar verilerek, duruşma 6 Aralık’a ertelendi. 28 Nisan’da saat 19.00 sıralarında ilçeye bağlı Kocadere köyü yakınlarında meydana gelen kazada, S.Ç. yönetimindeki 17 UR 284 plakalı kamyonet, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Zeliha Güneş’in (23) kullandığı bisiklete çarptı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine gelen ambulansla Eceabat Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Güneş, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazanın ardından kamyonet sürücüsü S.Ç., jandarma tarafından gözaltına alındı. S.Ç., işlemlerinin ardından sevk edildiği mahkemede adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Talihsiz olayın ardından yapılan araştırmalarda, Zeliha Güneş’in 5 Mayıs tarihinde gerçekleştirilecek olan Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu’na katılmak için antrenman yaptığı belirlendi. "Beraatımı istiyorum" Kaza ile ilgili ilk duruşma bugün 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada sanık S.Ç., "Olay günü yönetimimdeki 17 UR 284 plakalı kamyonetimle Gökçeada’dan geldim. Eceabat istikametine gidiyordum. Kamyonetim boştu, olay yeri olan eski Toprak Mahsulleri Ofisi mevkiine geldiğimde yolun sağ tarafında yani tali yolda iki bisikletliyi gördüm. Bisikletliler yan yana tali yolda idi. Ben normal kamyonetimle en fazla 60-70 km/s hızımla seyir halinde iken birden müteveffa bisikleti ile kamyonetimin sağ tarafına çarptı, ben sola manevra yapmaya çalıştıysam da kazaya mani olamadım. Bisiklet sürücüsü birkaç metre sağ tarafa savruldu, ben hemen az ileride durdum. Hemen düşen yolcunun başına geldim, baktığımda müteveffa cansız vaziyette genç bir delikanlının kucağındaydı. Hemen 112’yi aradım ambulans çağırdım, ambulans geldi onları alıp götürdü ve jandarma geldi. Ben o sırada alkollü değildim. Ehliyetimi 2012 yılında aldım, daha önce hiç kaza yapmamıştım. Ben suçsuzum, kazada benim bir kusurum yoktur. Bu yüzden beraatımı istiyorum. Mahkeme aksi kanaatte olacak ise lehe olan hükümlerin hakkımda uygulanmasını dilerim. Ben de trafik kazasında 4 yaşındaki torunumu kaybettim. Bu acıyı bilirim, huzurunuzda müştekilerden özür diliyorum. Acılarını paylaşıyorum, başsağlığı diliyorum. Kazadan sonra kendilerine ulaştık, aracılar kıldık, taziye için görüşmek istedik fakat bunu kabul etmediler. Buna da saygı duyuyorum. Müteveffanın anne babasının varsa maddi manevi zararlarını karşılamak isterim" dedi. "Acım çok büyüktür" Duruşmada konuşan Zeliha Güneş’in babası Satılmış Güneş ise, şikayetçi olduğunu ifade ederek, "Şikayetçiyim. Davaya katılma talebim vardır. Kızım Zeliha Güneş kazada vefat etmiştir. Evladım 23 yaşında idi. Ben olayı görmedim, sigorta bizim zararımıza karşılık toplamda 950 bin TL ödeme yaptı. Kazadan sonra sanık hiçbir şekilde bize ulaşmadı, bir başsağlığı dahi dilenmedi. Biz perişan olduk, benim akıl sağlığım bozuldu. 3 evladım vardı, birisi bu şekilde vefat etti. Acım çok büyüktür. Kendisi üniversite öğrencisiydi, kızım çocukluğundan beri bisiklet kullanır. Yeşilay’ın tertip ettiği bisiklet maratonuna dahi iştirak etmiştir" diye konuştu. "Benim kızımın bütün kemikleri kırılmıştır" Anne Gülsüm Güneş ise, "Şikayetçiyim, davaya katılma talebim vardır. Ben olay yerinde değildim. Ancak maktül kızımın olay sırasında üzerinde bulunan sırt çantasını size gösteriyorum, kızımın ayakkabıları ve her yeri kana bulandığı halde sırt çantasında en ufak bir kan izi yoktur. Ve gördüğünüz gibi sırt çantasının askıları kopmuştur. Böylece bu çantayı delil olarak dosyaya sunuyorum. Demek istediğim kamyonetin aynası veya başka bir yeri sırt çantasına takılmış ve sırt çantasının bağcıkları, askıları böylelikle kopmuştur. Benim kızımın bütün kemikleri kırılmıştır, çok feci halde can vermiştir. Kendisi durduğunu ve 112’yi aradığını söylemektedir fakat bu beyan doğru değildir, yalandır. Olay yerinden kaçarken motosikletli bir çocuk kendisini durdurmuş, 112’yi de oradan geçen bir bayan avukat aramış. Buna dair çokça görgü tanığımız vardır. Bu avukat bayan bizimle iletişime geçmiştir. Bayan avukatın adını şu an bilmiyorum. Kendisi olaydan sonra bir sefer bizi arayıp taziyede dahi bulunmamıştır. Ben 5 aydır bir saat uyku uyumuş değilim, acım çok büyüktür. Kendisi tutuklanmamıştır. Bizim manevi acılarımızı bir nebze tatmin etmek istiyorsanız bu kişinin tutuklanmasına karar vermenizi talep ediyorum" şeklinde konuştu. Duruşmada sanık S.Ç.’nin adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine ve 4 Kasım’da olay yerinde keşif yapılmasına karar verilerek, bir sonraki duruşma 6 Aralık’a ertelendi.
Afyon Patates üreticileri bilgilendirildi Afyonkarahisar Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü teknik personelleri Kozluca Köyünde patates hasadı yapan çiftçilere Tarımsal Üretim Planlaması ile birlikte ne gibi faydalar sağlayacağı konusunda bilgiler verildi. Afyonkarahisar Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü, üreticilerin pazarlama sorunlarıyla karşılaşmasının önüne geçilmesi ve refah düzeyinin yükseltilmesi amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Bu çerçevede üreticilere gerekli bilgilendirmeler yapılmaya devam ediyor. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada; “Patates bitkisi ülke açısından stratejik öneme sahip olması hasebiyle, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından planlı üretim kapsamında belirlenen 13+1 ürün içerisinde yer almaktadır. İlimiz açısından da büyük öneme sahip olan patates bitkisi, merkez tarım havzamızda planlamaya konu havza ürün deseni içerisinde bulunduğu için, merkez tarım havzasında patates üretimi yapan çiftçilerimiz Temel Destek yanında bir de Planlı Üretim Desteklemesi alabilecektir. Tarımsal Üretim Planlamasıyla birlikte, arz ve talep dengesinin de gözetilerek, stratejik ürünlerin en uygun yerlerde üretilmesi, kaynak kullanımında optimizasyon ve verimlilik artışı hedeflenmektedir. Bu sayede, hasat döneminde üreticilerin pazarlama sorunlarıyla karşılaşmasının önüne geçilmesi ve refah düzeyinin yükseltilmesi amaçlanıyor” denildi.