EKONOMİ - 24 Aralık 2024 Salı 21:15

Asgari ücret 22 bin 104 lira oldu

A
A
A
Asgari ücret 22 bin 104 lira oldu

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak asgari net ücreti 22 bin 104 lira olarak belirlemiş bulunuyoruz” dedi.


Doğrudan 7 milyon çalışanı, dolaylı olarak toplumun tamamını ilgilendiren yeni asgari ücretin belirlenmesine yönelik süreci sona erdi. İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2025’te geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında ilk toplantısını 10 Aralık, ikinci toplantısını 16 Aralık’ta üçüncü toplantısı ise 19 Aralık’ta gerçekleştirmişti.


Komisyonun dördüncü toplantısı, saat 20.30’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın başkanlığında başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ev sahipliği yaptığı toplantıda 2025 için geçerli olacak asgari ücreti Bakan Işıkhan açıkladı.


Komisyonda konuşan Bakan Işıkhan, işçi, işveren ve memur emekli ayrımı yapmadan toplumun tüm kesimlerinin özellikle sabit gelirli vatandaşların alım gücünü korumanın ve arttırmanın en önemli hedefleri olduğunu aktardı. Işıkhan, “Çalışanlarımıza karşı adil olmak yalnızca bir zorunluluk değil, aynı zamanda ekonomik bir başarı ve istikrar için de bir gerekliliktir. Bu anlayışla çalışma hayatında hakkaniyeti, sosyal adaleti ve emeğe saygıyı ön planda tutarak hem çalışma barışını hem toplumsal refahı hem de ülkemizin kalkınmasını sağlayabiliriz” açıklamasında bulundu.



“İşçi ve işveren temsilcilerimizin önerileri değerlendirerek en dengeli seviye belirlenmeye çalışılmıştır”


Işıkhan, çalışmaların tüm komisyon üyeleriyle birlikte yapıcı bir anlayışla yürütüldüğünü belirterek, “Çalışanlarımızın refahını arttıran, işverenlerimizin rekabet gücünü koruyan ve ülkemizin ekonomik istikrarını ve sosyal kalkınmasını güçlendiren bu süreci hep birlikte başarıyla yönettiğimizi düşünüyorum. İşçi ve işveren temsilcilerimizin önerilerinin yanı sıra, makroekonomik ve konjonktürel dinamiklerini de değerlendirerek en dengeli seviye belirlenmeye çalışılmıştır. Bu süreçte emeği geçen tüm komisyon üyelerine, işçi ve işveren temsilcilerimize tekrar teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.



“1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak asgari net ücreti 22 bin 104 lira olarak belirlemiş bulunuyoruz”


Komisyon toplantıları neticesinde işçi ve işveren temsilcilerinin bildirdiği görüşler doğrultusunda belirlenen miktarın başta asgari ücrete tabi olan çalışanların ve aileleri olmak üzere tüm vatandaşlara hayırlı olmasını dileyen Bakan Işıkhan, “2025 yılı için geçerli olacak asgari ücreti sizlerle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi 2024 yılında asgari ücret, devletimiz tarafından verilen 700 lira asgari ücret desteğiyle birlikte 17 bin 2 lira olmuştu. Şimdi de 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak asgari net ücreti 22 bin 104 lira olarak belirlemiş bulunuyoruz.



“İşveren desteği 700 liradan bin liraya çıktı”


İşveren desteğine ilişkin rakamın da güncellediğini söyleyen Işıkhan, “Her bir asgari ücretli için devlet olarak verdiğimiz asgari ücret desteğini de 700 liradan bin liraya çıkardık. Ülkemize ve aziz milletimize hayırlı ve uğurlu olsun. Bu rakamlarla net asgari ücreti önceki yıla göre yüzde 30 oranında artış yapmış. Ayrıca 2002 yılından bu yana da asgari ücreti reel olarak 4 katına yakın seviyeye çıkarmış bulunuyoruz. Devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla işçinin, işverenin ve tüm vatandaşlarının yanında olmaya devam edecektir” diye konuştu.



TÜRK-İŞ toplantıya katılmadı


Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi tarafını temsilen yer alan TÜRK-İŞ ise Bakanlıkta gerçekleşen olan son toplantıya katılmama kararı aldı. TÜRK-İŞ’ten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:


"TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulunun 19 Aralık 2024 günü ’asgari ücret’ gündemiyle yapılan olağanüstü toplantısında gelişmeler değerlendirilmiştir. Yapılan toplantıya, Komisyonda görev yapan işçi temsilcileri de katılım sağlamış ve asgari ücretin 29 bin 583 lira olması gerektiğini ifade etmişlerdir. TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu hazırlanan teklifi makul ve dengeli bulmuş, bunun altında yapılacak bir teklif durumunda ’masada yer alınmaması’ kararını almıştır. TÜRK-İŞ’in teklifine karşılık bugüne kadar ne hükümetten ne de işverenden herhangi bir teklif gelmemiştir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu 24 Aralık günü akşamı ’karar için’ toplantıya çağrılmıştır. TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu, asgari ücret teklifi konusunda bir bilgilendirme yapılmadan düzenlenen toplantıya katılmama kararı almıştır.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Malatya’da kayısı çekirdeği ihracatından 12 milyon dolar gelir Malatya’nın coğrafi işaret tescil belgeli ürünü kayısı çekirdeğinden 11 aylık dönemde 4 bin 333 ton ihracat gerçekleştirilerek 12 milyon 885 bin dolar gelir sağlandı. Malatya’da, depremin ortaya çıkardıkları tüm olumsuzluklara rağmen kuru kayı ile kayısı çekirdeği ihracatı yüzleri güldürdü. Dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 85’ini karşılayan kentte, 11 ayda 68 bin tonun üzerinde kuru kayısı ihracatı gerçekleştirilerek 370 milyon dolar gelir elde edilirken, aynı dönemde gerçekleştirilen 4 bin 333 ton kayısı çekirdeği ihracatı ile de 12 milyon 885 bin dolarlık gelir sağlandı. “En fazla ihracat İtalya’ya” Kayısı çekirdeğinde yıl sonu ihracat hedeflerinin 5 bin ton olduğunu aktaran Başkan Özcan, "Kasım ayında 352 ton kayısı çekirdeği ihracatı gerçekleştirerek 1 milyon 132 bin dolar gelir elde ettik. 11 aylık dönemde ise 4 bin 333 ton ihracat gerçekleştirilerek 12 milyon 885 bin dolarlık gelir sağlandı. Yüzde 35’lik oranla en fazla ihracatı ise İtalya’ya gerçekleştirdiğimizi görüyoruz” ifadelerini kullandı. "Kayısıda elde edilen her şeyin bir ekonomik değeri var” Kayısının çok yönlü bir ürün olduğuna vurgu yapan Malatya Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Ramazan Özcan, ürünün sadece kuru kayısı ihracatı ile sınırlı olmadığını belirterek, kayısı çekirdeğinin kabuğundan da ciddi bir katma değer sağlandığını söyledi.
İzmir Aliağa’da kadınlara özel pilates ve aerobik kursu Aliağa Belediyesi Spor Okulları bünyesindeki pilates ve aerobik kurslarında, Aliağa ve Şakran’daki 200 kadın sağlıklı bir yaşam için her hafta 2 ve 4 günlük programlarla egzersiz yapıyor. Aliağa Belediyesi Spor Birimi Pilates ve Aerobik kursları, Pilates Eğitmenleri Derya Yıldız ve Gözde Büyükdemir’in eğitimleriyle devam ediyor. Kurslar Aliağa Belediyesi Spor Salonu’nda, Şakran’da Düğün Salonu’nda ve sahilde yapılıyor. Aliağa’da yeni kayıtlarla birlikte 200 kadın, 70 kişilik gruplarla pilates ve aerobik yapıyor. Kurslara 18 yaş ve üzeri kadınlar, kontenjan dahilinde kayıt olabiliyor. Katılımcılar talepleri doğrultusunda kurs gününü ve kaç gün gelmek istediklerini seçebiliyorlar. Kurs eğitmenleri, vatandaşların yaşlarına ve sağlık sorunlarına göre de yönlendirmeler yapıyorlar. Aliağa Belediyesi Pilates ve Aerobik kurslarında kadınlar önce diyafram nefesini öğreniyor ve nefes egzersizleri ile çalışmalara başlıyorlar. Ardından büyük kas gruplarını çalıştırma egzersizlerini öğreniyorlar. İlerleyen haftalarda ise öğrendikleri egzersizleri sayılar ve setler halinde yapmaya başlıyorlar. Bel veya diz problemleri gibi sağlık sorunları olan kursiyerler için de egzersizler uyarlanıyor. Kurslarda her öğrencinin kendi bedenini tanıması ve kontrol etmeyi öğrenmesi hedefleniyor. Pilates Eğitmeni Derya Yıldız: “Kursumuza gelen kadınlarımız çok mutlular” Aliağa Belediyesi Pilates Eğitmeni Derya Yıldız, Pilates ve aerobik kursuna gelen kadınların mutluluklarını şu sözlerle ifade etti: “Kursumuza gelen kadınlarımız çok mutlular. Kursa gelerek kendilerine zaman ayırıyorlar, kendi bedenlerinin farkına varıyorlar, sosyalleşiyorlar. Bu kursun sadece kadınlara ait olması onlara kendini özel hissettiriyor. Fiziksel anlamda da ruhsal anlamda da iyileşmeler görüyoruz. Ailelerden de olumlu dönüşler alıyoruz. Kursumuza çok talep var kontenjanlarımız hızla doluyor.” Yaz ve kış dönemi olarak açılan kurs kayıt duyuruları Aliağa Belediyesi resmi sosyal medya hesaplarından yapılıyor.
Düzce Eğitimi tamamlayan sağlık personeli belgesini aldı DÜZCE(İHA) – Düzce Sağlık Müdürlüğü tarafından düzenlenen gebe bilgilendirme sınıfı ve acil obstetrik bakım destek personel uyum eğitimini tamamlayan 4 doktor 9 ebe ve 4 hemşire belgelerini aldı. Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı tarafından anne sağlığını iyileştirmek ve anne ölüm oranını azaltmak, sağlık personeline güncel, bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında bilgi ve beceri kazandırılarak standart ve nitelikli hizmet sunumu sağlanmak amacıyla, gebe bilgilendirme sınıflarında görev alan personellere yönelik ‘Gebe Bilgilendirme Sınıfı ve Acil Obstetrik Bakım Destek Personel Uyum Eğitimi’ düzenlendi. Sağlıklı Hayat Merkezi Eğitim salonunda düzenlenen eğitimde; gebelik, gebelik dönemleri, gebelikte beslenme ve fiziksel aktivite, normal doğumun önemi ve anne bebek açısından faydaları, doğum ağrısıyla baş etme yöntemleri, lohusalık, yeni doğan bebeğin bakımı, aşıları, beslenmesi, anne sütünün önemi, üreme sağlığı yöntemleri gibi konularda eğitimciler tarafından katılımcılara teorik ve pratik olarak sunumlar yapıldı. Katılımcılara ayrıca gebeliğin başlangıcından doğum ve doğum sonrası ilk 42 gün içerisinde meydana gelen anne ve fetüs hayatını tehdit eden, acil müdahale gerektiren durumlarda verilen hizmetler bütününü kapsayan ve anne mortalite ve morbiditesini azaltmada en etkili programların başında gelen acil obstetrik bakım programı (AOB) destek personeli uyum eğitimi gerçekleştirildi. Eğitimi başarı ile tamamlayan 4 doktor, 9 ebe, 4 hemşireye eğitim belgeleri Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcı Uzm. Dr. Emine Bilge Karakaş Erten ve Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser birim sorumlusu Fazlı Bayraktar tarafından verildi.
Gaziantep Türkiye’de en çok çay Gaziantep’te tüketiliyor Misafirperverliğin, dostluğun, muhabbetin ve koyu sohbetlerin olmazsa olmazı ve sembol içeceği olan çayın en çok tüketildiği şehir gastronomi kenti Gaziantep oldu. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR), Türkiye’deki çay tüketim alışkanlıklarına dair merakla beklenen listesini açıkladı. Çayın anavatanı Karadeniz olsa da Türkiye’de en çok çay tüketilen iller Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri oldu. Gaziantep, Şanlıurfa, Muş, Diyarbakır, Mardin, Bitlis ve Ağrı gibi kentlerde her yıl yaklaşık 50 bin ton çay tüketildiği tahmin ediliyor. Çay tüketiminde ilk sırada çıkan Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ağırlıklı olarak ise Seylan çayı tercih ediliyor. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yerli çayın yanında halk arasında "kaçak çay" olarak bilinen ithal çaylar da fazlasıyla tercih ediliyor. Türkiye’de en çok çay içilen şehir Gaziantep Türkiye’nin en çok çay içen şehri ise gastronomi dalında UNESCO’nun "Geliştirici Şehirler Ağına" giren, fıstığı, baklavası ve mutfağıyla ünlü Gaziantep oldu. Gastronomi şehri Gaziantep, ÇAYKUR’un yayımladığı verilere göre çay tüketimiyle listenin başında yer alıyor. Gaziantep’i sırasıyla komşu ili Şanlıurfa, Muş, Diyarbakır, Mardin, Bitlis ve Ağrı takip ediyor. Zengin mutfak kültürüne sahip Gaziantep, çay tüketimindeki yükselişiyle de yeni bir kimlik kazandı. Gaziantep’te çayın günün her saatinde tüketilmesi, aile ve dost toplantılarında önemli bir yer tutması bu sonucun en büyük sebepleri arasında gösteriliyor. Türkiye’de en çok çayın tüketildiği, çay ocağı ve kahvehane alışkanlığının yaygın olduğu Gaziantep’te vatandaşlar, Gazianteplilerin çayı çok sevdiğini dile getirdiler. Misafirperverliğin, dostluğun, muhabbetin ve koyu sohbetlerin olmazsa olmaz sembol içeceğinin çay olduğunu belirten vatandaşlar, güne çayla başladıklarını ve günü çayla bitirdiklerini söylediler. “Gaziantepliler çayı sever” Çayın Gaziantepliler için olmazsa olmaz içecek olduğunu belirten vatandaşlardan Mehmet Kılıç, “Çay bizim hobimizdir. Biz yemekten sonra mutlaka çay içeriz. Çünkü biz böyle alıştık. Çocuklarımızı da bu şekilde alıştırdık. Arkadaşlarımızla çay ocağına gelip çay eşliğinde sohbet ediyoruz. Çaya karşı bizim hobimiz var. Gaziantepliler çayı sever. Çay olduğu zaman sohbette koyu oluyor” dedi. “Çay olmazsa sofranın da sohbetin de tadı olmaz” Çay içmeyi çok sevdiğini belirten Özkan Hoşaf ise, “Çay bütün sofraların baş tacıdır. Yemeklerden sonra mutlaka çay içilmesi lazım. Çünkü sindirim sisteminde çayın büyük rolü vardır. Gerek sofrada olsun gerek arkadaş ortamında olsun, çay olmazsa sofranın da sohbetin de tadı olmaz. Sofrada ve sohbet ortamlarında çay mutlaka olmalıdır. Bir insan günlük 8-10 tane çay içer. Toplum ne kadar güzel olursa çay sohbetleri de o kadar iyi olur” diye konuştu.
İstanbul “Ateşli havalede genetik faktörler riski artırabilir” Ateşli havalenin, yüksek ateş nedeniyle ortaya çıkan nöbetler olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Taşkın Taş, “Genellikle 6 ay ile 5 yaş arasındaki çocuklarda daha yaygındır, ancak her çocuğun riski aynı değildir. Ailede ateşli havale geçiren biri varsa, çocukta risk artabilir. Çevresel faktörler (sık enfeksiyonlar) ve genetik yatkınlık da riski etkileyebilir” dedi. Medical Park Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Taşkın Taş, ateşli havale hakkında açıklamalarda bulundu. Ateşli havalenin tanımını yapan Dr. Öğr. Üyesi Taş, “Ateşli havale, yüksek ateş nedeniyle ortaya çıkan nöbetlerdir. Genellikle 6 aydan 5 yaşına kadar olan çocuklarda görülür. Ateşli havale, beynin sıcaklık artışı nedeniyle anormal elektriksel aktivite gösterdiğinde vücutta kasılmalar, titremeler ve bilinç kaybı gibi belirtilere yol açabilir. Genellikle 38 derecenin üzerindeki ateşle ilişkilidir ve birkaç dakika süren nöbetler çoğunlukla kendiliğinden geçer” diye konuştu. “Havale türleri” Dr. Öğr. Üyesi Taş, ateşli havale türlerini şöyle açıkladı: “Basit ateşli havale: Kısa süreli, tek bir nöbet olur ve genellikle vücudun sadece bir tarafını etkiler. Genelde iyileşme hızlıdır ve nörolojik hasar bırakmaz. Komplike ateşli havale: Nöbet daha uzun sürer, vücudun her iki tarafını etkiler ve birkaç kez tekrar edebilir. Bu durumda tıbbi müdahale gereklidir.” “Ani bilinç kaybı görülebilir” Ateşli havalenin belirtilerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Taş, “Belirtiler arasında ani bilinç kaybı, kasılmalar, gözlerin yukarıya kayması, nefes alıp vermede düzensizlik ve dudaklarda morarma yer alır. Ateşli havale geçiren bir çocuğun hızlı bir şekilde iyileşmesi yaygın olsa da, doktor değerlendirmesi ve ateşin kontrol altına alınması önemlidir” dedi. “Yüksek ateş varsa dikkat edilmeli” Dr. Öğr. Üyesi Taş, ateşli havalenin anlaşılabileceği durumları şu şekilde sıraladı: “Yüksek ateş: Çocuğun ateşi 38 derecenin üzerine çıkmıştır. Hızla yükselen ateş, havale riskini artırır. Ani başlangıç: Ateş yükseldiği sırada çocuğun aniden nöbet geçirmeye başlaması, genellikle birkaç saniye ile birkaç dakika sürer. Nöbet sonrası durum: Nöbet bittikten sonra çocuk bir süre uyuşuk olabilir, ancak kısa sürede normale döner ve uzun süreli bilinç kaybı veya nörolojik sorun görülmez.” “Viral enfeksiyonlar neden olabilir” Havalenin nedenlerinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Taş, “Çocuklarda genellikle 6 ay ile 5 yaş arasında yüksek ateş nedeniyle görülür. Havale beyindeki anormal elektriksel aktiviteler sonucu vücutta kasılmalar, titremeler ve bilinç kaybına yol açan bir durumdur” dedi. Dr. Öğr. Üyesi Taş, havalenin başlıca nedenlerini şu şekilde açıkladı: “Viral enfeksiyonlar (soğuk algınlığı, grip), bakteriyel enfeksiyonlar (kulak enfeksiyonları), aşılar, epilepsi, beyin travması, beyin enfeksiyonları, metabolik dengesizlikler, ilaçlar, genetik faktörler, beyin tümörleri ve hormonel değişiklikler.” “Her çocukta görülmez” Ateşli havalenin her çocukta görülmediğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Taş, “Genellikle 6 ay ile 5 yaş arasındaki çocuklarda daha yaygındır, ancak her çocuğun riski aynı değildir. Ailede ateşli havale geçiren biri varsa, çocukta risk artabilir. Ateşin hızla yükselmesi, havale riskini artırır. Sağlıklı çocuklar daha az risk altındadır, ancak bağışıklık sistemi veya nörolojik durumu hassas olanlarda risk artabilir. Çevresel faktörler (sık enfeksiyonlar) ve genetik yatkınlık da riski etkileyebilir. Özetle, ateşli havale her çocukta görülmez ve risk, yaş, aile öyküsü ve ateşin hızla yükselmesi gibi faktörlere bağlıdır. Havale geçiren çocuklar genellikle iyileşir, ancak uzman hekime danışmak önemlidir” ifadelerini kullandı. “İlkyardım doğru şekilde olmalıdır” Ateşli havalenin doğru şekilde yönetilmesi gerektiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Taş, ateşli havale geçiren bir çocuğa yapılması gereken ilkyardım adımlarını şöyle sıraladı: “Sakin olun: Panik yapmayın çünkü ateşli havale çoğu zaman kısa sürelidir. Çocuğu güvenli bir yere yatırın: Çocuğu yumuşak bir zemine yatırın, başını koruyarak sert nesnelerden uzak tutun. Ağzında bir şey olmamasına dikkat edin: Çocuğun ağzına herhangi bir şey koymayın. Zamanı takip edin: Nöbetin süresini takip edin. 5 dakikadan uzun süren nöbetlerde hemen acil yardım çağırın. Çocuğun üzerindeki kıyafetleri rahatlatın: Sıkı kıyafetleri gevşeterek ateşi düşürmeye yardımcı olun. Ateşi kontrol altına alın: Ateş düşürücü ilaç verin, ancak önce bir sağlık profesyoneline danışın. Çocuğun başını ve vücudunu izleyin: Nöbet sonrası çocuk uyuşuk olabilir, dikkatlice gözlemleyin. Uzman hekime başvurun: Ateşli havale geçiren çocuk mutlaka bir doktora gösterilmelidir.” “Epilepsi gelişme riski yüzde 1-2’dir” Ateşli havalenin genellikle kalıcı sağlık sorunlarına yol açmadığını ve çoğu çocuğun iyileştiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Taş, “Basit ateşli havale geçiren çocuklar genellikle hızlıca iyileşir ve nörolojik gelişimleri normaldir. Çoğu çocukta ateşli havale sonrası zeka veya gelişimsel bir sorun görülmez. Ancak, bazı nadir durumlarda uzun vadeli etkiler görülebilir. Uzun süren veya tekrarlayan nöbetler, nadiren nörolojik sorunlara yol açabilir. Ateşli havale sonrası epilepsi gelişme riski yüzde 1-2 civarındadır. Ailede epilepsi öyküsü varsa, bu risk biraz daha yüksektir” şeklinde konuştu. “Tedavi yolları” Tedavi yollarına değinen Dr. Öğr. Üyesi, “Ateşli havale genellikle kendiliğinden geçer ve ciddi tedaviye ihtiyaç duymaz. Ancak, doğru şekilde yönetilmesi önemlidir. Ateş düşürücü ilaçlar (paracetamol, ibuprofen) kullanılabilir, ancak aspirin verilmemelidir. Fiziksel yöntemlerle (ılık suyla banyo, ıslak bez) ateş düşürülebilir, fakat suyun aşırı soğuk olmaması gerekir. Uzun süren nöbetlerde antikonvülzan ilaçlar (diazepam, lorazepam) verilebilir. IV (damardan verilen) sıvılarla elektrolit dengesi sağlanabilir. Çoğu çocuk bir daha havale geçirmez. Ancak tekrarlayan nöbetler epilepsiye yol açabilir ve antiepileptik ilaçlar gerekebilir. Çocuğun nörolojik gelişimi izlenebilir ve herhangi bir gerilik durumunda erken müdahale yapılabilir. Ailelerin eğitilmesi, havale sırasında ne yapacaklarını bilmeleri önemlidir. Psikolojik destek, özellikle ilk kez bu durumu yaşayan aileler için faydalıdır. Sonuç olarak, ateşli havale tedavisi genellikle basittir, ancak uzun süreli nöbetler veya tekrarlayan havale durumlarında tıbbi müdahale gerekebilir. Çocuğun durumu izlenmeli ve gerektiğinde bir doktora başvurulmalıdır” dedi.