GÜNDEM - 15 Aralık 2025 Pazartesi 15:39

"Modem sustu, ev konuştu" tiyatro oyunu sahnelendi

A
A
A
"Modem sustu, ev konuştu" tiyatro oyunu sahnelendi

Adıyaman’ın Kahta ilçesinde Mesut Ekni Anadolu Lisesi Tiyatro Topluluğu tarafından "Modem sustu, ev konuştu" adlı tiyatro sahnelendi.


Kahtalı Mıçe Kültür Merkezi’nde Mesut Ekni Anadolu Lisesi Tiyatro Topluluğu tarafından sahnelenen "Modem sustu, ev konuştu" adlı tiyatroya Kahta Kaymakamı Muhammed Üsame Soysal, öğrenciler ve çok sayıda kişi katıldı.


Düzenlenen etkinlikte, dijital bağımlılığın birey ve aile yaşamı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekilerek toplumda farkındalık oluşturulması hedeflendi. Öğrenciler tarafından sahnelenen tiyatro oyunu, izleyicilerden büyük beğeni topladı.


Program sonunda Kaymakam Muhammed Üsame Soysal, anlamlı bir konuya dikkat çeken bu tür kültürel ve sanatsal faaliyetlerin önemine vurgu yaparak, emeği geçen öğretmenlere, öğrencilere ve organizasyonda görev alan herkese teşekkür etti.


Ayrıca ailelerin ve gençlerin dijital bağımlılık konusunda bilinçlendirilmesinin toplum sağlığı açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Etkinlik, katılımcıların alkışları eşliğinde sona erdi.



"Modem sustu, ev konuştu" tiyatro oyunu sahnelendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir’de ‘Türkülerle ısınan gece’ ‘Türk Halk Müziği Konseri’ yoğun ilgi gördü Eskişehir’de Anadolu Folklor Kültür Sanat Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen ‘Türk Halk Müziği Konseri’, Eskişehir’de türkü severlere unutulmaz bir gece yaşattı. Eskişehir 100. Yıl Konferans Salonu’nu tamamen dolduran sanatseverler, yoğun ilgi nedeniyle yer bulamayınca merdiven boşluklarında dahi konseri sonuna kadar izlediler. Deneyimli koro şefi Sabri Kocaoğlu yönetiminde gerçekleşen konser, zaman zaman ayakta alkışlandı. Programın sunuculuğunu Hüseyin Turhan üstlendi. Turhan, sunumunda birçok türkünün öyküsünü dinleyicilerle paylaştı. Anadolu’nun dört bir yanından derlenen 23 eser, koro ve solistlerin yorumlarıyla dinleyicilerle buluştu. Aşk, gurbet, hasret, kahramanlık ve neşenin iç içe geçtiği konser, halk müziğinin kültürel birleştirici gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Konserde, çeşitli yörelerden eserler seslendirildi. Türkülerle Anadolu yolculuğu Bu bölümde Koro Şefi Sabri Kocaoğlu, dinleyicilere ‘hoş geldiniz’ diyerek başladığı konuşmasında, koro çalışmaları hakkında bilgi verdi. Uzun süredir aynı disiplin ve gönül birliğiyle koroyla birlikte çalıştıklarını söyleyen Kocaoğlu, türkülerimizin birleştirici ve kuşaklar arası bağ kuran gücü kayda değerdir. Konserin ikinci bölümü halk oyunları gösterisi ile başladı Konserin ikinci bölümü; Anadolu Folklor Kültür Sanat Dernekleri Federasyonu Halk Oyunları Ekibinin gösterileriyle başladı. Gösteriler, izleyicilerden büyük alkış aldı. Türkülerle kapanan gece Türküler arasında, edebiyatçı-şair Ahmet Urfalı’nın halk müziğinin kültürel ve toplumsal önemine dair sözlerine de yer verildi. Gecede, türküler aracılığıyla aşkın, hüznün, sevincin ve insan hayatının tüm renkleri kuşaktan kuşağa aktarıldı. Koro Şefi Sabri Kocaoğlu ile program sunucusu Hüseyin Turhan’a, Türk bayraklı ve Eskişehir desenli fular hediye edildi. Ayrıca koro adına Bağlama Ustası Cemalettin Özen’e, Koro Şefi Sabri Kocaoğlu’na ve sunucu Hüseyin Turhan’a çiçek takdim edildi. Türkülerle kimi zaman hüzünlenip kimi zaman neşelenen dinleyiciler, hazırlanan repertuvardan duydukları memnuniyeti belirttiler. Bu nitelikli koroyu büyük bir beğeniyle izlediklerini söylediler. Konserlerin daha sık düzenlenmesi yönündeki temennilerini de koro şefiyle paylaştılar. Yoğun katılım, güçlü koro düzeni, başarılı solist performansları ve halk oyunları gösterileriyle konser; Eskişehir’de uzun süre hafızalardan silinmeyecek, türkü dolu bir gece olarak sona erdi.
Denizli Hayvan sevgisini istismar etti, köpekler açıktan birbirini yedi Denizli’nin Bekilli ilçesinde, sokaklardan toplanarak ’iyi bakıldıkları’ iddia edilen, yurt dışı ve içinden yüklü miktarlarda bağışlar toplanan sözde barınakta, köpeklerin açlıktan birbirlerini yedikleri ortaya çıktı. Bekilli ilçesinde sokaklardan toplanarak ’iyi bakıldıkları’ iddia edilen köpekler için oluşturulan özel yaşam alanında çekilen görüntüler, hayvan sevgisi üzerinden yapılan istismarın en acı örneklerinden birisini ortaya çıkardı. Video ve görsellerde hayvanların aç bırakıldığı, hasta, yaralı ve bitkin halde oldukları, tedavi edilmedikleri, ölüme terk edildikleri, ölen hayvanların parçalandığı, parçalanan kedi ve köpeklerin diğer kedi ve köpeklere yedirildiği, ölü kedi ve köpeklerin yatak altlarından çıktığı, hayvan leşlerinin açılan çukurlara atıldığı, hasta tavukların, tüyleri dahi yolunmadan bu hayvanlara zorla yedirildiği görüldü. SOHAYKO Derneği Başkanı Elçin Yasin Yılmaz, gelen görüntüler, tanık beyanları ve belgelerle birlikte barınak sahibi G.E. hakkında resmi suç duyurularını yaptı. Hayvanların iyi bakılması için kurulan sözde yaşam alanı için Almanya başta olmak üzere yurt dışından çok ciddi bağışlar toplandığı, ancak bu paraların hayvanların bakımına, tedavisine ve yaşam hakkına kullanılmadığına dair güçlü iddiaların ve belgelerin bulunduğu iddia edildi. "Bu kadının hayvanlara dokunması dahi yasaklanmalı" Gelen ihbar ve görüntülerde karşılaştıkları manzaranın içler acısı olduğunu belirten Dernek Başkanı Yasin Yılmaz, "Denizli’nin Bekilli ilçesinde inanılmaz görüntüler ve ihbarlar geldi. Bu ihbarlarda ölmüş hayvanları, diğer hayvanların yediğini gördük. Çukurlar açılmış, hayvanlar üst üste atılmışlar, gömülmemişler dahi. Hayvanların çok hasta oldukları belli, çok kötü durumda oldukları belli. Bununla alakalı olarak suç duyurularımızı yapıyoruz. Valimizden de ricamız var, Gülten isimli bu kadının tespit edilip hayvan bulundurmasına, hayvana dokunmasına kesinlikle ve kesinlikle yasak getirilmesini istiyoruz. Yani hayvanlar bu durumdayken bir de yurt dışından Almanya’dan diğer ülkelerden de para topladığı iddia ediliyor. Hayvanlar perişan ve çok kötü durumda. Bu görüntüleri artık görmek istemiyoruz. Ne belediye barınaklarında ne de başka yerlerde hiçbir şekilde görmek istemiyoruz. Buradan yetkili kurumlara sesleniyorum. Burası bu hale gelene kadar hiç mi denetlemediniz? Hiç mi görmediniz? Hiç mi kimse size bir şey söylemedi? Neden buraları bu hale gelene kadar bekletiyorsunuz?" dedi. Ölmek üzere olan hayvanların kurtarılması için gönüllülere çağrıda bulunan Yılmaz, "Lütfen elinizi taşın altına koyun ve buradaki hayvanların kurtarılması için elinizden geleni yapın. Çok kötü şekilde hayvanların bakıldığını gördüğünüz zaman lütfen bizimle irtibata geçin. Amacımız hayvan refahını yükseltmek. Hayvanların çok daha iyi şartlarda yaşamasını sağlamak. Bu olayın sonuna kadar takipçisiyim. Bu insanın en büyük cezaları alması için gayret edeceğiz"
Muğla ‘Aslı Baş’ davası 4 Haziran’a ertelendi 2003 Türkiye Mankenler Kraliçesi Aslı Baş’ın Bodrum’da şüpheli ölümüne ilişkin Yargıtay’ın bozma kararının ardından görülen ilk duruşmada, Aslı Baş’ın cep telefonundaki silinen mesajların geri getirilerek incelemesi için telefonun İstanbul’a gönderildiği belirtildi. Dava 4 Haziran 2026’ya ertelendi. 2003 Türkiye Mankenler Kraliçesi Aslı Baş’ın, 21 Temmuz 2010 tarihinde Muğla’nın Bodrum ilçesi Yalıkavak Mahallesi’nde iş insanı Ahmet Bayer’e ait villada 6,5 metrelik terastan düşerek yaşamını yitirmesine ilişkin duruşma Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 5 Ağustos’ta beraat kararını bozmasının ardından yeniden ele alınan dosyada sanıklar ve taraflar bir kez daha hakim karşısına çıktı. Duruşmaya Aslı Baş’ın babası Mehmet ve Anne Müesser Baş, sanıklardan Ahmet Bayer’in oğlu Hakan Sadi Bayer katılırken, diğer sanık Volkan Bayer SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katıldı. Duruşmada Aslı Baş ailesinin avukatı Fahri Safa Küpçü, daha önce de talep ettikleri üzere cep telefonu verilerinin ayrıntılı şekilde incelenmesi talebini yineledi. Aslı Baş’ın babası Mehmet Yavuz Baş, mahkemede yaptığı konuşmada, "Adil bir yargılama istiyorum. Haksızlıklara uğradık" dedi. Anne Müesser Baş ise, "15 senedir mücadele veriyoruz. Kızımız geri gelmeyecek ama cezalarını almalarını istiyoruz" ifadelerini kullandı. Sanıklardan Volkan Bayer duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılırken, Hakan Sadi Bayer duruşma salonunda hazır bulundu. Aslı Baş’ın babası Mehmet Yavuz Baş’ın, Hakan Sadi Bayer’e yönelik "Hiç mi vicdan yok, canımızı yaktın" şeklindeki sözleri üzerine duruşma salonunda kısa süreli gerginlik yaşandı. Mahkeme heyeti, cep telefonu incelemesine ilişkin olarak cihazın İstanbul’a gönderildiğini, buradan gelecek bilirkişi raporunun bekleneceğini açıkladı. Mahkeme kararında; SEGBİS dökümlerinin incelenmesine, diğer tanıkların dinlenmesi yönündeki talebin reddine, davanın 4 Haziran 2026 tarihine ertelenmesine hükmedildi. Babadan tepki Duruşma sonrası konuşan baba Mehmet Yavuz Baş ise tepkisini şu sözlerle dile getirdi: "Böyle bir adalet olamaz. Bu yargı sisteminde, davamızda türlü tiyatrolar, türlü oyunlar, yani inanır mısınız, neden bu kadar sürüyor? Yani olay yerinde MOBESE kameralar sökülüyor, tekniker aranıyor ve bu kaldırılıyor. Bir deliller sürü delil kaldırıyorlar. Eğer bu kadar delil kaldırılmışsa, adalet bunun neden yani? Bunlar neden serbest geziyorlar? Bunlar olduğu gibi Yargıtay’da eksikliklerini ortaya koydu. Bunlar nasıl bir serbest gezebiliyorlar? Bu davadaki bu adaletsizlik artık bizim canımıza yetti. Aynı masa ol, herkes aynı ifadeyi versin. Bilim kurgu gibi bunlar olayı kurguluyorlar. Biz adalet istiyoruz. Biz adil yargı istiyoruz. Bizim kimseyle bir şeyimiz yok. Benim çocuğumun kanı yerde kalmasın. Hak yerini bulsun" dedi. Avukattan duruşma sonrası açıklama Duruşma sonrası açıklama yapan Aslı Baş ailesinin avukatı Fahri Safa Küpçü, şunları söyledi: "Bozma sonrası ilk duruşma yapıldı. Mahkeme bozma ilamına uyulması yönünde kararını yineledi. Eksik hususlar vardı. Eksik hususlar, tanıkların dinlenmesiydi. İki tanık arada dinlendi. Bir tanık şu an halen aranıyor. Aranan tanık, olayın olduğu gün güvenlik şirketi aranıyor ve bir takım talepler de bulunuyor anladığımız kadarıyla, kamera kayıtları ile alakalı. Bunun ortaya çıkması lazım, bunun netleştirilmesi lazım. Bunun için o tanık halen aranıyor. Onun ifadesi bekleniyor. İkinci husus, Aslı Baş’ın telefonunda silinen mesajlar vardı. Bu silinen mesajların ortaya çıkması gerekiyordu. Buradaki uzman bilirkişilerin altından kalkamadığı bir husus olmuş. Telefon şu an İstanbul’a gönderildi, gönderilmiş arada. Oradan biz geri dönüş bekleneceğiz. Duruşma 4 Haziran 2026’ya ertelendi" dedi. Ne olmuştu 2003 yılında düzenlenen Miss Model Of Turkey yarışmasında birinci olan Aslı Baş, 21 Temmuz 2010’da Bodrum Yalıkavak’taki Club Flipper Tatil Köyü içerisindeki bir villanın 6,5 metre yüksekliğindeki balkonundan düşerek yaşamını yitirmişti. Olay sırasında villada bulunan ve vurgun sonrası tekerlekli sandalyeye mahkûm olan turizmci Ahmet Bayer ile oğulları Hakan Sadi ve Volkan Bayer hakkında yürütülen soruşturma kapsamında ağır suçlamalar yöneltilmişti. Soruşturma sonunda Ahmet Bayer hakkında "nitelikli kasten öldürmeye azmettirme", oğulları hakkında ise "nitelikli kasten öldürme" suçundan ömür boyu hapis istemiyle dava açılmıştı. Yargılama sürecinde tutuklanan sanıklar, ilerleyen yıllarda tahliye edilmişti. Yaklaşık 9,5 yıl süren dava sürecinde 3 savcı ve 3 mahkeme başkanının değiştiği dosyada; Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 Ocak 2020 tarihinde aralarında iş insanı Ahmet Bayer, oğulları Volkan ve Hakan Bayer ile diğer sanıkların da bulunduğu davada, yüklenen suçların sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması gerekçesiyle tüm sanıkların beraatine karar vermişti. Dosya, Aslı Baş ailesinin itirazı üzerine Yargıtay’a taşınmıştı. Yargıtay 5 Ağustos’ta beraat kararını bozmuştu Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 5 Ağustos tarihinde, yerel mahkemenin beraat kararını eksik soruşturma gerekçesiyle bozdu. Bozma kararında; olay gecesi Aslı Baş’ın Ahmet Derya Bayer’e gönderdiği mesaj içeriklerinin detaylı şekilde araştırılmaması, olay sırasında evde bulunan ve daha önce dinlenmeyen tanıkların ifadelerine başvurulmaması ve güvenlik kameralarına ilişkin iddiaların yeterince incelenmemesi gerektiği vurgulanmıştı.
Eskişehir Bir garip yaş bilmecesi ESKİŞEHİR(İHA) – Eskişehir’de yaşayan ve iddiasına göre kimlikte doğum tarihi yanlışlıkla 1 Temmuz 1912 yazıldığı için 113 yaşında gözüken Havva Koltuk, özellikle hastane işlemlerinde birçok problemle karşılaştığını belirtti. Yakınları, Havva Koltuk’un 2 sene önce 92 yaşında vefat eden ablası Durkadın Karayılan’dan 19 yaş büyük olduğu, en küçük oğlunu ise 68 yaşında dünyaya getirdi anlattı. Konya’nın Çeltik ilçesinden Eskişehir’in Odunpazarı ilçesi Emek Mahallesi’ne yakın zamanda taşınan Koltuk ailesinin en büyük üyesi Havva Koltuk’un doğum tarihi, resmi kayıtlara göre 1 Temmuz 1912 olarak görülüyor. Fakat Koltuk ailesi, Havva Teyze’nin hem görünüşü hem de 2 sene önce 92 yaşında vefat eden ablası Durkadın Karayılan’ın yaşı itibariyle bu doğum tarihinin doğru olmadığını iddia ediyor. Üç kardeşten ortancası olan Havva Koltuk’un 7 çocuğundan en küçüğü 45 yaşındaki Mustafa Koltuk’un kimlikteki yaşı temel alarak yaptığı hesabına göre, annesinin kendisini 68 yaşında dünyaya getirmiş olması gerektiğini aktardı. "Ben yaşımı bilmiyorum" Havva Koltuk, "Eskişehir’e Konya’dan geldik. Ben yaşımı bilmiyorum. Ablamı kaybettim, ama onun da yaşını bilmiyorum. Hastaneye gittiğimde bakmıyorlar. Hastanede bana bakmalarını istiyorum. Dilim dönmüyor, kulak duymuyor, ne edeceğimi bilmiyorum" dedi. "Kimliğe göre annem 68 yaşında beni doğurmuş oluyor" Havva Koltuk’un 7 çocuğundan en küçüğü Mustafa Koltuk, "Merhum teyzem normalde 90-95 yaşındaydı. Annem, teyzemin küçüğü. Dayım da annemin küçüğü. Yani annem, kardeşler arasından ortanca. Kimliğe göre annem 113 yaşında. Biz o doğum tarihinin yanlış olduğunu biliyoruz, nüfusta öyle yapmışlar. Teyzem büyük, annemin yaşı daha büyük. Hastaneye gittiğimizde zorluk çekiyoruz. Yaşı büyük olduğu için bakmakta zorlanıyorlar, ’Bugün git, yarın gel’ diyerek bizi çok oyalıyorlar. Anneme dışarıdan bakıldığında 85-90 yaşında gibi gözüküyor, en azından ben öyle tahmin ediyorum. Bu konuyla ilgili bir akrabamızdan da tam yaş alamadık. Ne teyzem ne de dayım bilmiyordu. Ben 45 yaşındayım. Kimliğe göre hesap yapacak olursak, annem 68 yaşında beni doğurmuş oluyor. Acayip bir hesap. Toplam 7 çocuğu var; 3’ü oğlan, 4’ü kız. En büyüğümüz 60 küsur yaşında. Hastaneye gittiğimde annemle ilgilenilmesini istiyoruz, başka bir şey de istemiyoruz. Resmi yerlerde bizimle ilgilensinler" diye konuştu. "Kimlikte 1912 doğumlu diye geçiyor" Emek Mahallesi Muhtarı Sibel Akıl ise, mahallesinde yaşayan 113 yaşındaki Havva Koltuk için şöyle konuştu; "Kimlikte 1912 doğumlu diye geçiyor. Teyzemiz kâğıt üstünde 113 yaşında. Ablası 94 yaşındaymış, o hayatını kaybetmiş. Baktığımızda, teyzemiz abladan bile büyük. Ayrıca, bu hesaba göre 68 yaşında doğum yapmış oluyor. Bu düzeltilebilir mi artık, bilmiyorum."
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencilerinden ulusal arenada büyük başarı Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Gitar Sanat Dalı öğrencileri, katıldıkları iki prestijli ulusal etkinlikte elde ettikleri derecelerle önemli bir başarıya imza attı. Öğrenciler, hem yarışma dereceleri hem de ’Yılın Genç Virtüözleri’ unvanıyla konservatuvarın sanat eğitimindeki niteliğini bir kez daha ortaya koydu. 4. Uluslararası Ankara Gitar Festivali kapsamında 4-7 Aralık tarihleri arasında düzenlenen gitar yarışmasında Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Gitar Sanat Dalı öğrencileri kendi kategorilerinde derece elde etti. Eğitmenliğini Öğr. Gör. Alper Güncan’ın yürüttüğü Devlet Konservatuvarı Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi 10. Sınıf öğrencisi Toprak Koca (C Kategorisi) üçüncülük ödülüne layık görüldü. Lisans birinci sınıf öğrencisi Ekin Özlü (D Kategorisi) üçüncülük elde ederken Yüksek Lisans öğrencisi Tamay Erşahin (E Kategorisi) üçüncülük ödülünün sahibi oldu. Ekin Özlü ve Tamay Erşahin’in eğitmenliğini ise Devlet Konservatuvarı öğretim üyesi Doç. Emre Ünlenen üstlendi. ’Yılın Genç Virtüözleri’ unvanı Erzurum’dan geldi Atatürk Üniversitesi ev sahipliğinde 11-13 Aralık tarihlerinde düzenlenen I. İnovatif Gitar Günleri kapsamında gerçekleştirilen gitar yarışmasında ise Tarık İmran Çodri (Lisans IV) ve Tamay Erşahin (Yüksek Lisans), yarışmanın beş kazananı arasında yer alarak eş kazanan seçildi. Herhangi bir sıralama yapılmaksızın "Yılın Genç Virtüözleri" unvanına layık görülen öğrenciler, 2026 yılı içerisinde ülke çapında bir konser serisi ve kişisel albüm yapımı ile ödüllendirildi. Her iki öğrencinin de eğitmenliğini Doç. Emre Ünlenen yürütüyor. Elde edilen bu başarılar, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın sanat eğitimi alanındaki üretkenliğini ve öğrencilerinin ulusal ölçekteki görünürlüğünü pekiştirirken, genç müzisyenlerin kariyer yolculuklarına da önemli katkı sağlıyor.