ÇEVRE - 15 Ekim 2025 Çarşamba 09:26

Rize’de görüntülenmişti, uzmanlar sebebini açıkladı

A
A
A
Rize’de görüntülenmişti, uzmanlar sebebini açıkladı

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde görüntülenen beyaz renkli anne ayı ile üç yavrusuyla ilgili değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Şağdan Başkaya, dünya üzerinde var olan sekiz ayı türü içinde kutup ayısı dışında hiçbir ayı türünün tamamen beyaz postlu olmadığını söyledi.


Geçtiğimiz günlerde Çamlıhemşin Esnaf Kefalet Kooperatifi Müdürü Eyüphan Zararsız, ilçenin Sırt Mahallesi’nden ilçe merkezine yaya olarak giderken ilginç bir görüntüyle karşılaştı. İlçeye yakın Kavak Mahallesi civarındaki ormanlık alanda hareketlilik fark eden Zararsız, cep telefonu ile beyaz renkli bir anne ayı ile üç yavrusunu görüntülemeyi başardı. Bölge halkı tarafından ilk kez beyaz renkli bir ayının görülmesi büyük merak uyandırdı.


Konuyla ilgili açıklamada bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, Türkiye’de ayıların çeşitli renk tonlarına rastlamanın mümkün olduğunu ifade etti. Başkaya, "Ayı Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’da yayılış gösteren bir türdür. Renkleri açık kahverengiden koyu kahverengiye, kızıl ve neredeyse siyaha çalan tonlara kadar değişebilir. Hatta bazen çok açık kahverengi veya krem tonlarında da görülebilir. Vatandaşlarımız bu tip açık tonlardaki ayılara zaman zaman ’Beyaz ayı gördüm’ diyebiliyor. Ayının göğsünden uzanan kuşaklar bulunur. Bu kuşaklar özellikle genç bireylerde daha belirgindir. Postu tamamen beyaza çalan tonlarda olan ayılar da halk arasında ’beyaz ayı’ olarak adlandırılabiliyor. Ancak bu, kutup ayısı anlamında bir beyaz ayı değildir, sadece açık kahverengi tonlara sahip normal bir ayıdır. Bu, olağan ve doğal bir durumdur. Ülkemizde ayıların çeşitli renk tonlarına rastlamak mümkündür. Doğu Karadeniz’den Güneydoğu Anadolu’ya, Batı Karadeniz’den Toroslar’a kadar farklı bölgelerde açık tonlardan koyu tonlara kadar değişen ayı postları görülebilir. Ayılar yaşlandıkça postlarının rengi daha da açılır, daha açık kahverengi tonlara dönebilir. Genç yaşlardan itibaren açık renkte olan bireyler de vardır. Bir de tamamen beyaz olan, albino bireyler mevcuttur. Ancak bunlar da kutup ayısı değildir. Beyaz ayı denildiğinde akla gelen tür, kutuplara yakın bölgelerde Asya’nın ve Amerika’nın kuzeyinde yaşayan kutup ayısıdır. Dünya üzerinde var olan sekiz ayı türü içinde kutup ayısı dışında hiçbir tür tamamen beyaz postlu değildir" dedi.


Yüksek kesimlere kar düşmesiyle ayıların kış uykusuna geçtiğini kaydeden Başkaya, "Bu sıralar dağların yüksek kesimlerine kar yağdı. Yükseklerde yaşayan ayılar kendilerine barınacak yer aramaya başladı. Ayılar için ise artık kış uykusuna geçme zamanı geldi. Kış uykusuna dağların zirvelerinden başlayarak yavaş yavaş daha alçak bölgelere inerek geçecekler. Önce en yüksektekiler, çünkü buralar karla daha erken kapanacak" diye konuştu.



Rize’de görüntülenmişti, uzmanlar sebebini açıkladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Dünya Ahileri Ödülleri açıklandı Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği-Ahi Enstitüsü tarafından geleneksel hale getirilen Dünya Ahileri Ödülleri sahiplerini buldu. 2025 yılında 6 farklı kategoride toplam 12 esnaf ve sanatkara ‘Dünya Ahisi Ödülü’ verildi. Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği -Ahi Enstitüsü tarafından yürütülen ve İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen ‘Anadolu’nun Ahisiyiz, Türkiye’nin Ailesiyiz’ projesi kapsamında verilen ödüller, esnaf ve sanatkarlar için önemli bir yere sahip oldu. Ödüller, Unutulmaya Yüz Tutmuş 3 Nesil Mesleğini Yaşatanlar, Mesleğini Sanatla Buluşturanlar, Başarı Öyküleri, Afet’in Esnafları, Medya Tanıtım ve Aktivite Alanları olarak 6 ana kategoride dağıtıldı. "Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları takdim ettiğimiz ödüller ile omuzlama gayretindeyiz" Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği -Ahi Enstitüsü Başkanı Gazeteci Yazar Fehmi Çalmuk, yaptığı açıklamada esnaf ve sanatkar kesiminin oda, birlik, federasyon seçimlerinin yaşandığı bir süreçte adayları değişik sektörler ve demografik dağılım göz önüne alınarak belirlendiğini belirterek, "Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara karşı inatla ayakta kalmaya, üretmeye, istihdam oluşturmaya devam eden esnaf ve sanatkarın yükünü yönetim kurulumuzca takdim ettiğimiz ödüller ile omuzlama gayretindeyiz. Bizim hayallerimizi, kültürümüzü çaldırmadan yarınlarla buluşturma gayretinde olan tüm Dünya Ahilerini yürekten kutluyor, yüreklerinden öpüyorum" ifadelerine yer verdi. Unutulmaya Yüz Tutmuş Meslekler Kategorisi Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Ahi Enstitüsü’nden yapılan açıklamaya göre, bu yıl ‘Unutulmaya Yüz Tutmuş Meslekler’ kategorisinde üç farklı esnaf ödüle layık görüldü. Bunlar, Hamdi Gaspar (Edirne): Yüzyıllardır yaşatılan süpürge imalatının son ustalarından biri olarak ilk ödülün sahibi oldu. Muzaffer Demir (Gaziantep): Sedef ustası olan Demir, aynı zamanda Devlet Sanatçısı unvanına sahip. Yusuf Bayyiğit (Malatya): Türkiye’nin ender Şam Çeliği (Damascus) ustası olan Bayyiğit aynı zamanda 3. Kuşak olarak mesleğini sürdürüyor. Bayyiğit Devlet Sanatçısı unvanını taşıyor. Üç Nesil Mesleğini Yaşatanlar Hamdi İncegül (Ankara): 1922 yılından bu yana Ankara Hacı Bayram’da faaliyet gösteren Gül Kurukahve işletmecisi. İncegül, mesleğini dördüncü nesil olarak sürdürüyor. Mustafa Gençcan (Çorum): Yüzyıllardır süregelen düğün yemek kültürünün en önemli örneklerinden biri olan İskilip Dolması geleneğini açtığı lokanta ile kitlelerle ulaştıran Gençcan kız kardeşiyle birlikte büyük amcadan mirası 3. Nesil olarak yaşatıyor. Abdullah & Yunus Bağışkan (Gaziantep): 1930 yılından bu yana Gaziantep’te nam salmış Halil Usta’nın Fırınlı Et Lokantası geleneğini Bağışkan kardeşler 3. Nesil olarak sürdürüyor. Mesleğini Sanatla Buluşturanlar Bahri İlhan (Elektrik Ustası/Türk Halk Müziği Sanatçısı) (Keskin/ Kırıkkale): Kamuoyunun "Bir Yiğit Gurbete Gitse Gör Başına Neler Gelir" ve "Entarisi Morumuş Yar Sevmek De Zorumuş Sunayı Da Deli Gönül Sunayı" gibi türkü sözleriyle yakından tanıdığı, efsane saz ustalarından ve aynı zamanda elektrik ustası olan İlhan, bu kategorinin sahibi oldu. Başarı Öyküleri Avni Ongurlar: Uzun yıllar tekstil alanında esnaflık yaptıktan sonra, Türkiye’nin 1 buçuk asırlık şekerleme kuruluşu Hafız Mustafa 1864 firmasını satın alarak işletmeyi dünya çapında tanınan bir markaya kavuşturdu. Hayrullah Türker: Garsonlukla başladığı esnaflık mesleğini beyaz eşya satarak devam ettirdi. Daha sonra plastik, makine üretiminden sonra savunma sanayinde faaliyet gösteren Zeki Bey Şirketler Grubunu kurarak girişimcilik öyküsünü sürdürdü. Afetin Esnafları Bu kategori, 6 Şubat depremlerinde gösterilen direnişi onurlandırdı. Mahmut Yücel (Adıyaman): Adıyaman Madeni Sanatkârlar Esnaf Odası Başkanı ve aynı zamanda oto elektrikçi Mahmut Yücel 6 Şubat Depreminde 7 saat enkaz altında kaldı. Depremde, eşini, abisini ve yeğenlerini kaybetti. Kasım Eren (Hatay/İskenderun): Taksici esnafı olarak çalışan Kasım Eren, 8 gün hastanede yatan ancak taburcu olacağı günün sabahı meydana gelen 5 Şubat depreminde annesini ve refakatçi olan babasını kaybetti. Medya Tanıtım ve Aktivite Faruk Küçük (Ankara): Ankara’nın At Pazarı’nda Dericizade namıyla ün salmış, üç kuşaktır dericilik yapan aile geleneğini yaşatan Faruk Küçük; aynı zamanda Ankara fotoğrafları koleksiyoneri. Kaleme aldığı eserleri, sergileri kamuoyunda ve geniş yankı buldu. Ahilik geleneğini geniş kitlelere tanıttı.
Ankara Sincan’da düzenlenen Kadın Kadına Aile Sohbetleri aralıksız devam ediyor Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan’ın destekleri ve eşi Emine Ercan’ın öncülüğünde yürütülen, birbirinden uzman isimlerle hanımların hayatlarına dokunan ‘Kadın Kadına Aile Sohbetleri’ programı bu ay Vaiz Fatma Şener’i ağırladı. Sincan Belediyesi, ilçedeki vatandaşlara yönelik hizmetlerine devam ediyor. Bu kapsamda her ay Sincanlı kadınlara yönelik Kadın Kadına Aile Sohbetleri programının bu ayki konuğu Vaiz Fatma Şener oldu. Program, Fatma Şener’in üç ayların manevi değerlerini anlattığı sohbetiyle başladı. "Sincan’a bu güzel Anadolu havasını sizler katıyorsunuz" Programın açılış konuşmasını yapan Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, Kadın Kadına Aile Sohbetlerinin her ay aralıksız devam edeceğini belirterek, "Hamdolsun Rabbim Sincan’a hizmet etme fırsatı verdi. Bu büyük bir onur. Sizler hizmetin en iyisine layıksınız. Sincan’a bu güzel Anadolu havasını sizler katıyorsunuz. Hanımlar aslında şehirlerin gerçek mimarlarıdır. Ailelerin mimarı kadınlardır. Bu imar ve ihya işi manevi iletişimle ruhla inşa edilir. Bunu sizler en güzel şekilde yapıyorsunuz. Bizim ecdadımız hep cihana örnek olmuş, çok büyük medeniyetler kurmuştur. Dünyada bir numaralı güç olmamız lazım, o zaman dünyaya sulh, selamet, adalet gelecek. O zaman mazlumların yüzü gülecek. Bu misyon için bir araya geleceğiz, fitneden uzak duracağız, bu iklimde çocuklarımızı yetiştireceğiz. Çocuklarımız bu sancağı zirveye dikecek, bunun derdindeyiz. Sizler o çocukları yetiştiren annelersiniz. Bu etkinliklerle ruh ikliminize bir nebze dokunabilirsek ne mutlu bize. Organizasyonda emeği geçenlere çok teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.
Ankara TZOB Başkanı Bayratkar: "Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "1 Eylül tarihinde başlayan 2025-2026 tarımsal üretim dönemi Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek" dedi. TZOB Başkanı Bayraktar, Türkiye’de meydana gelen zirai don sebebiyle mağdur olan ve yanlış yönlendirme sonucu başvuru yapmadığı için desteklemelerden yararlanamayan çiftçilerin destekleme kapsamına alınmasıyla ilgili ve 31 Aralık tarihinde sona erecek olan Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) başvurularına yönelik görüntülü basın açıklaması yaptı. "Başvuramayan çiftçilerimiz mağdur edilmemeli ve onlar da kapsama alınmalıdır" Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Bu yıl 65 ilimizde etkili olan zirai don nedeniyle çiftçilerimizin ürünlerinde önemli ölçüde kayıplar meydana geldi. 14 Eylül tarihinde ‘2025 Yılında Meydana Gelen Zirai Don Nedeniyle Ürünleri Hasar Gören Çiftçilere Destekleme Ödemesi Yapılmasına İlişkin Cumhurbaşkanı Karar’ı yayımlandı. Alınan Karar’a göre sigortası olmasa da Çiftçi Kayıt Sistemi yani ÇKS’ye kayıtlı çiftçilerin girdi maliyetleri, hasar alanları ve oranları nispetinde karşılandı. Fakat birçok çiftçimiz yanlış yönlendirmeler ve bilgi eksikliği neticesinde hak etmiş olduğu bu desteklere, 24 Temmuz olarak belirlenen son başvuru tarihine kadar başvuramadı. Başvuramayan çiftçilerimiz mağdur edilmemeli ve onlar da kapsama alınmalıdır." "Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek" ÇKS başvurularına dair konuşan Bayraktar, "1 Eylül tarihinde başlayan 2025-2026 tarımsal üretim dönemi Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek. ÇKS yönetmeliğinde yapılan değişiklikle miras ve intikal sorunları nedeniyle kayıt yapılamayan arazilerin kayıt altına alınmasının önü açıldı ve ÇKS kayıtlılığı arttı. 2025 yılında da ÇKS yönetmeliğinde değişiklik yapılarak, kayıtlı üretim bilgilerinin güncellenmesi ve ikinci, üçüncü ekim dikim bilgilerinin bildirilmesi işlemleri, başvuru sahibinin talebi üzerine üretim yılı sonuna kadar tespit komisyonu marifeti ile yapılabilecek. Ayrıca, beyan edilen üretim bilgilerinde Bakanlık tarafından farklılık olduğunun tespiti halinde, üretim yılı boyunca re’sen düzeltmeler yapılabilecek. Yine yapılan değişiklikle hazine adına tespit ve tescil edilmiş ve/veya devletin hüküm ve tasarrufu altında olan tarım arazilerinde kira sözleşmesi bulunmaması durumunda taahhütname ile başvurabileceklerdir. Yapılan düzenlemelerle ÇKS kayıtlılık oranları artıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği arasında 9 Eylül 2024 tarihinde; ‘Çiftçi Kayıt Sistemi Başvurularının Alınması ve Veri Girişi Yetkisi Devrine İlişkin Protokol’ imzalandı. Protokol kapsamında 2024 yılında Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) veri girişleri 3 pilot ilde Ziraat Odaları tarafından yapıldı" şeklinde konuştu. "Uygulamanın 81 ili kapsayacak şekilde yaygınlaşması için çalışmalarımıza devam ediyoruz" Söz konusu protokolün kapsadığı il sayısının bu yıl 21’e çıkarılmış olup bu illerde ÇKS veri girişlerinin Ziraat Odaları tarafından yapıldığını belirten Bayraktar, "Önümüzdeki 2 yıl içerisinde uygulamanın 81 ili kapsayacak şekilde yaygınlaşması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Üstlendiğimiz bu görev ve sorumluluğun başarı ile yürütülmesinde emeği geçen Ziraat Odalarımıza ve bu süreçte teknik desteğini esirgemeyen Bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatı çalışanlarına teşekkür ediyorum. Birliğimizin ÇKS veri girişlerini üstlenmesi ile birlikte, Bakanlığımızın il ve ilçe müdürlüklerinde bu görevi yapan teknik personel çiftçimize daha fazla zaman ayırabilecek, çiftçimize daha iyi hizmet sunabilecektir. Çiftçi Kayıt Sistemi başvurularının bitmesine kısa bir süre kaldığı için bugünlerde yoğunluk daha da arttı. Yılsonuna kadar ÇKS işlemlerinin bitmesi için Ziraat Odalarımız büyük gayretle çalışmalarını sürdürüyor. Yaşanabilecek sorunların önlenmesi için son başvuru tarihi olan 31 Aralığa kalmadan başvuruların yapılması büyük önem taşıyor" diye konuştu.
Adana Evleri soyan 2 kadın yakalandı: 700 bin TL’lik vurgun yapmışlar Adana’da iki kadın hırsız misafir süsü vererek girdikleri 5 apartman dairesinden 700 bin TL değerinde altın ve döviz çaldı. Yakalanıp tutuklanan iki şüphelide "Eski bir arkadaşımızı ziyarete gitmiştik, hırsızlık yapmadık" savunması yaptıkları öne sürüldü. Olay, 29 Kasım’da Seyhan ilçesine bağlı Mithatpaşa Mahallesi’nde meydana geldi. İ.G.(32) ve İ.Y. (26) yüzlerini eşarp ve güneş gözlüğü kullanarak gizledi. Ardından iki kadın misafir gibi bir apartmandan içeri girdi. Ardından 7’inci kata çıkan iki kadın, U.Ş.’ye ait evin kapısını zorlayarak içeri girdi. Kadınlar burada 5 bin TL ve 3 bin TL değerinde 2 kol saati çalarak çıktı. Bir alt kata inen şüpheliler bu seferde K.K.’ın evine girdi. Şüpheliler buradan 50 bin TL değerinde altın çalarak kaçtı. Aynı kadınlar farklı tarihlerde 3 ayrı apartman dairesinden daha aynı yöntemle hırsızlık yaptı. Kadınlar yaptığı 5 farklı hırsızlık olayında 700 bin TL değerinde; altın, döviz ve ziynet eşyası çaldı. İhbarlar üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık ve Yankesicilik Büro Amirliği ekipleri harekete geçti. Söz konusu 2 kadın şüpheli saklandıkları adreslerde yakalandı. Şüpheliler emniyetteki ifadelerinde, "Eski bir arkadaşımızı ziyarete gitmiştik, görüntülerdeki biziz ama hırsızlık yapmadık" dedikleri öne sürüldü. Binada arkadaşları olmadığı da tespit edilen, yaptıkları hırsızlıkların ardından bir sokak satıcında basküle çıkıp tartıldıkları güvenlik kamerasına yansıyan 2 şüpheli sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
İzmir Üzüntü kalbinizi hasta edebilir Bilimsel çalışmalara göre, yoğun emosyonel stresin kalp kasını geçici olarak felç edebildiğini, ritim bozukluklarını tetikleyebildiğini ve kimi zaman gerçek bir kalp kriziyle neredeyse aynı belirtilere yol açabildiğini söyleyen Medicana Sağlık Grubu Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. İstemihan Tengiz, "Modern kardiyoloji, artık ruhsal durumun kalp sağlığının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve duygusal yüklenmenin biyolojik sonuçlarının göz ardı edilemeyeceğini net şekilde ortaya koymaktadır" dedi. Ani yoğun stres, üzüntü, ayrılık acısı, maddi manevi kayıplar ya da büyük hayal kırıklıkları insan kalbinin duygularla ilişkisi uzun yıllardır metaforlarla anlatılsa da modern tıp, duygusal travmaların kalbi biyolojik olarak da etkilediğini artık çok daha net ortaya koyabiliyor. Günlük hayatta "Kalbim sıkışıyor" diye tarif edilen his, kimi zaman sadece bir duygu değil, tıpta karşılığı olan ciddi bir tabloya işaret edebiliyor. Kırık kalp sendromunun gerçek bir kalp krizini bire bir taklit edebildiği konusunda uyarılarda bulunan Medicana International İzmir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İstemihan Tengiz, "Yoğun stres altında veya ani üzüntüler yaşandığında sıkça kullanılan ‘kalbim sıkışıyor’ ifadesi, aslında tıpta ‘Takotsubo Kardiyomiyopatisi’ ya da daha bilinen adıyla ‘Kırık Kalp Sendromu’ olarak tanımlanan tabloyu düşündürür. Bu sendrom, Japonya’da ahtapot avında kullanılan dar boyunlu, geniş tabanlı kaba benzeyen kalp şekli nedeniyle bu adı alır. Genellikle sevilen birinin kaybı, ayrılık, büyük bir tartışma, iş kaybı, ekonomik kriz veya trafik kazası gibi yoğun emosyonel ya da fiziksel streslerin hemen ardından ortaya çıkar. Bu tür durumlarda vücutta aşırı miktarlarda adrenalin ve katekolamin ortaya çıkar ve kalp kasında geçici süreyle kasılma kusuru oluşmasına neden olur. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı ve baş dönmesi gibi kalp krizinde de görülen şikâyetler görülebilir. Belirtilerin kalp krizini birebir taklit etmesi ise sıkça acil başvurusuna yol açar. Çünkü EKG bulguları ve kimi zaman kan değerleri bile kalp kriziyle karışabilir; ancak anjiyografi yapıldığında koroner damarların tıkalı olmadığı anlaşılır. Bu noktada doğru tanının konması ve uygun tedavinin planlanması için kardiyoloji uzmanlarının değerlendirmesi büyük önem taşır" diye konuştu. Duygular ve hormonlarla şekillenen denge Takotsubo’nun çoğu zaman geçici bir tablo olması ve birkaç hafta içinde kalp fonksiyonları normale dönmesinin hafife alınacak bir durum olarak değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. İstemihan Tengiz, "Özellikle ileri yaş kadınlarda daha sık görülmesi, ritim bozuklukları ve kalp yetersizliği gibi komplikasyonlara yol açabilmesi nedeniyle dikkatle izlenmesi gerekir. Modern kardiyoloji, artık ruhsal durumun kalp sağlığının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve duygusal yüklenmenin biyolojik sonuçlarının göz ardı edilemeyeceğini net şekilde ortaya koymaktadır. Stres hormonlarının kalp üzerindeki etkileri yalnızca Takotsubo’yla sınırlı değildir. Yoğun stres dönemlerinde aritmiler, tansiyon yükselmeleri, belirgin çarpıntılar ve mevcut kalp hastalıklarının alevlenmesi sık karşılaşılan durumlardır. Bu nedenle stres yönetimi, düzenli fiziksel aktivite, kaliteli uyku, sosyal destek sistemleri ve psikolojik dayanıklılığı artıran yaşam alışkanlıkları, uzun vadede kalbi koruyan önemli faktörler hâline gelir. Günümüzde şehir yaşamının getirdiği yoğun tempo, ekonomik kaygılar ve duygusal yüklerin görünürlüğünün artması, kırık kalp sendromunun daha fazla konuşulmasına neden olurken, bize kalbin sadece biyolojik bir pompa olmadığını; duygular ve hormonlarla şekillenen kırılgan bir denge içinde çalıştığını hatırlatır" ifadelerini kullandı. Kalbi koruyucu alışkanlıklar edinin Takotsubo’nun belirtileri ve bulguları gerçek bir kalp kriziyle neredeyse bire bir aynı olduğunun altını çizen Prof. Dr. İstemihan Tengiz, göğüste baskı, sıkışma, yanma hissi, nefes darlığı, çarpıntı, kola, boyna ya da çeneye yayılan ağrı, terleme, bulantı ve baş dönmesi gibi belirtilerde acilen hastaneye başvurulmasında fayda olduğunu söyledi. Prof. Dr. İstemihan Tengiz, "Tanı sürecinde EKG, kalp kası enzimleri ve kalp ultrasonu gibi yöntemler kullanılır; gerekli görüldüğünde anjiyografi yapılır. Hastaların çoğu erken dönemde ritim bozukluğu, akut kalp yetmezliği veya kapak hastalığı gelişebileceği için yoğun bakım ya da kardiyoloji servisinde kısa süre izlenir. Tedavi kişiye göre planlanmakla birlikte genellikle kalp hızını azaltan ilaçlar, kalp kası fonksiyonunu destekleyen tedaviler ve gerekirse kan sulandırıcılar tercih edilir. Tıkalı damar olmadığı için balon veya stent uygulanması gerekmez" diye konuştu. İyileşme süreciyle ilgili de bilgi veren Prof. Dr. İstemihan Tengiz, sözlerini şöyle tamamladı: "İyileşme döneminde ağır fiziksel aktivitelerden uzak durmak, kafein ve nikotin gibi uyarıcıları azaltmak, düzenli kontrol yaptırmak ve stres kaynaklarının yönetilmesine özen göstermek önem taşır. Kalbi koruyucu yaşam tarzı alışkanlıkları arasında ise düzenli egzersiz, nefes çalışmaları, meditasyon, bilişsel davranışçı terapi yöntemleri, uyku hijyeninin düzenlenmesi ve güçlü sosyal bağlar kurmak öne çıkar. Araştırmalar, yalnızlığın kalp hastalığı riskini belirgin şekilde artırabildiğini, düzenli egzersiz ve gevşeme tekniklerinin ise stres hormonlarını düşürerek kalp fonksiyonlarını dengelediğini ortaya koymaktadır."