EKONOMİ - 12 Şubat 2024 Pazartesi 11:27

Prof. Dr. Şeref Oruç: "Samsun-Sarp demiryolu hattı projesi bölgede istihdamı arttıracak"

A
A
A
Prof. Dr. Şeref Oruç: "Samsun-Sarp demiryolu hattı projesi bölgede istihdamı arttıracak"

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şeref Oruç, Samsun-Sarp arasında yapılması planlanan demiryolu hattının yolcu taşımacılığının yanı sıra yük taşımacılığı ile bölgedeki istihdamın da artacağını söyledi.


Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu tarafından Samsun, Sarp’ın ve Trabzon’un da içinde bulunduğu demiryolu proje çalışmalarının bu sene başlatılacağının açıklaması bölgede heyecan uyandırdı. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin yıllardır beklediği proje olan demiryolu hattı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan KTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şeref Oruç, demiryolu projesinin düşünüldüğü gibi büyük maliyetlere sahip olmadığını söyledi.



"20 yıldır bu proje üzerine çalışıyoruz"


Yaklaşık 20 yıldır demiryolu konusunda çalışmalar yaparak teknik detayları ortaya koyduklarını kaydeden Oruç, “Demiryolunda sadece boyuna eğim binde olarak ifade edilir. Binde 25’den yani yüzde 2,5’tan fazla olmaması gerekiyor. Demiryolu konusu gündeme gelince herkes yolculuk olarak ifade ediyor. Oysa biz bunu özellikle yük taşımacılığı anlamında çok büyük fayda getireceği kanaatini taşımaktayız. Bölgedeki istihdamın artacağı bölgedeki buna bağlı sektörlerin gelişeceği ve büyük bir yatırım olan İyidere Lojistik Merkezi’nin ve o limanın beklenen faydayı sağlayabilmesi adına bunun yapılmasını ifade ediyoruz. Bu konuda da bu kadar zamandır çokça çalışma yaptık. Master çalışması dahil bitirme tezleri yaptırdık ve bu beklenen faydanın nasıl sağlanacağı konusundaki değerlendirmelerimizi tespitlerimizi paylaştık” dedi.



“Çok kısa sürede kendini amorti edecek ve bölgenin ekonomik potansiyelini hayata geçirecek”


Yapılan çalışmalarda birkaç farklı güzergah üzerine çalıştıklarını dile getiren Oruç, “Erzincan’ın Erbaş’a bağlanan Of, Hayrat’tan başlayıp Erzincan’a bağlanan hattı tutun diğer taraftan Araklı üzerinden bağlanan başka bir hat o zaman İyidere Lojistik Merkez söz konusu değildi. En son DLH’nin yapmış olduğu güzergâh olarak İyidere’yi Bayburt üzerinden Erzurum’a Aşkale’ye bağlayan bir güzergâh ortaya konmuş. Dolayısıyla o zamanki hesaplarımıza göre yaklaşık maliyeti bu demiryolunun yani Doğu Karadeniz’in güneyinden geçen demiryoluna bağlanması için yapılacak demiryolunun maliyeti yaklaşık bir buçuk milyar dolar civarında. Ama bunun sağlayacağı katkıyla kendisini amorti edebileceği süre çok kısa. Çok kısa sürede kendini amorti edecek ve bölgenin ekonomik potansiyelini hayata geçirecek ve diğer bütün bu bölgelerle Kafkaslardan Ortadoğu’ya kadar bütün bu bölgeyi birbiriyle entegre edebilecek hayati derecede önemli. Yani bizim limanlarımızı buraya bağlayacak bölge insanımızı buraya bağlayacak ve bundan büyük fayda görecek bir proje olarak görüyoruz. Dolayısıyla bu konuda da ciddi adımların atılması yani 2053 yılı hedef gösterilmiş yapılması için ama ben beklenen faydanın sağlanabilmesi adına ülke imkânları da dikkate alınarak bunun çok daha erkene öne alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda da bütün kamu kurumlarının siyasi iradenin kanaat önderlerinin sivil toplum örgütlerinin meslek odalarının güç birliği hedef birliği yapıp bunun bir an önce hayata geçirilmesi noktasında bu iradeyi göstermeleri gerektiği kanaatini taşımaktayım” ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Güzelkart uygulaması başladı Güzelbahçe Belediyesinin ’GÜZELKART’ mobil uygulaması hizmete başladı. Güzelbahçeli vatandaşlar, telefonlarına indirecekleri bu uygulama ile belediye haberlerine ve duyurularına erişim sağlayabilecek, vergi borçlarını öğrenebilecek ve belediye etkinliklerinden haberdar olabilecek. Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay’ın 100 gün lansmanında da tanıtımını yaptığı GÜZELKART uygulaması artık cepte. Vatandaşlar anlaşmalı olan kurumlarda, işletmelerde bu uygulama sayesinde indirimli olarak faydalanacaklar. Güzelbahçeli vatandaşlara her geçen gün yenilik ve projelerle geldiklerini söyleyen Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, “Bu uygulamamızı temmuz ayında düzenlediğimiz lansmanda duyurmuştuk. Önce fiziki kart olarak düşünmüştük fakat bazı istediğimiz çalışmaları bu karta uygulayamadığımız için ekibim bunu bir telefon aplikasyonu üzerinden yapmanın daha uygulanabilir olduğunu söylediler. Biz de hem vatandaşlarımızın rahatlıkla belediyecilikle ilgili tüm işlemlerini yapabilecekleri hem de indirim uygulanacak işletmelerle çözebilecekleri bir çalışma yaptık. Artık vatandaşlarımız cepteki uygulamayla özellikle indirimli işletmeler, talep ve öneriler, hizmet ve duyurular, e-imar ve E-belediyeye kolayca ulaşabilecekler. İki sağlık kurumuyla yüzde 30’luk bir indirim protokolü yapmıştık. Bunları çoğaltacağız. Şimdi Güzelbahçeli esnafımızla da buna benzer bir indirim çalışması yapıyoruz. Onu da eklediğimizde Güzelbahçeli olmanın ayrıcalığını tüm vatandaşlarımız yaşamış olacak. Halkımızın her türlü imkâna ulaşması için ekibimizle çalışıyoruz. Şimdiden halkımıza hayırlı olsun. Artık Belediye ceplerinde olacak. İstedikleri zaman ulaşabilecekler” diye konuştu.
Muğla Fethiye’de denetimli serbestlik kapsamında iş eğitimleri gerçekleştirildi Fethiye Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nde İnfazı devam eden ve eğitime katılan yükümlüler, e-ticaret ve dijital pazarlama alanında uzman eğitmenlerden sertifika aldı. Fethiye Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, infazı devam eden yükümlüler için önemli bir eğitim ve iyileştirme programı düzenledi. Suç ve suçlu davranışlarından uzak kalmalarını desteklemek, çeşitli sektörlerin faaliyetlerini öğrenmelerini sağlamak ve toplumu suçtan arındırmada farkındalıklarını artırmak amacı taşıyan etkinlik, Fethiye’deki bir otelde gerçekleştirildi. Eğitim programına katılan bir grup yükümlü, e-ticaret, e-ihracat, dijital pazarlama, ürün fotoğraflandırma teknikleri ve el yapımı kağıt atölyesi konularında alanında uzman eğitmenlerden bilgi aldı. Katılımcılara online mağaza kurma, online satışları yönetme ve sosyal medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaşma gibi konularında profesyonel fotoğrafçılık ipuçları sunuldu. Ayrıca, el yapımı kağıt yapma teknikleri ile projeler hakkında da eğitimler verildi. Eğitimin yanı sıra, Fethiye Denetimli Serbestlik Uzmanı Dilek Bilgin tarafından katılımcılara Denetimli Serbestlik ve uygulamaları hakkında bilgilendirme yapıldı. Eğitim programı sonunda katılımcılara başarı sertifikaları verildi. Bu tür eğitimlerin, yükümlülerin topluma kazandırılması ve suç oranlarının düşürülmesi açısından büyük önem taşıdığı vurgulandı.
İstanbul Seçil Erzan’ın genel müdürü ve yardımcısına 240’ar yıla kadar hapis talebi Yüksek karlı gizli fon vaadiyle aralarında Fatih Terim, Arda Turan, Fernando Muslera ve Emre Belözoğlu gibi isimlerin de bulunduğu pek çok kişiyi dolandırdığı iddia edilen banka müdürü Seçil Erzan’ın genel müdürü Hakan Ateş ve genel müdür yardımcısı Mehmet Aydoğdu’nun 240’ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talebiyle iddianame hazırlandı. Yüksek karlı güvenilir bir fon olduğu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğu söylenerek aralarında tanınmış futbolculardan Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 30’dan fazla kişinin milyonlarca lira dolandırıldığı iddiasına ilişkin yeni bir gelişme yaşandı. Fatih Terim ve Arda Turan dahil 24 kişi şikayetçi oldu Konuya ilişkin yargılaması devam eden banka şube müdürü Seçil Erzan’ın genel müdürü Hakan Ateş ve genel müdür yardımcısı Mehmet Aydoğdu hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere birleştirme talebiyle hazırlanan iddianamede, aralarında Fatih Terim, Arda Turan, Fernando Muslera, Selçuk İnan, Emre Çolak, Buse Terim ve Volkan Bahçekapılı’nın da bulunduğu 24 kişi ’müşteki’ sıfatıyla yer aldı. İddianamede Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu ise ’şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. Şüphelilerin söz konusu fondan haberdar oldukları belirtildi Hazırlanan iddianamede, sanık Seçil Erzan’ın çalışmış olduğu bankanın 600 şubesinden birisinin müdürü olduğu, kendi ifadesinde de belirttiği gibi kendisinin ayrıcalıklı olarak tanındığı, dolayısıyla herhangi bir şube müdürünün bu şekilde bir ’’illegal fon’’ adı altında müştekilerden para almasının mümkün olmadığı, bu nedenle müştekilerin bir kısmı ile yakinen iletişim ve ilişki halinde olan şüpheliler Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun söz konusu fondan haberdar olduklarının değerlendirildiği kaydedildi. Fatih Terim’in kredi borcunun Mehmet Aydoğdu’nun talimatı ile Seçil Erzan tarafından karşılandığı belirtildi Sanık Seçil Erzan’ın da beyanında müştekiler ile arasındaki para alışverişinden şüphelilerin bilgilerinin olduğunu belirttiğinin aktarıldığı iddianamede, bir banka içerisine yüklü miktarda paraların girip çıktığı ve tüm çalışanların bu duruma şahit oldukları, banka içerisine giren paraların resmi müşteri hesaplarına girdilerinin yapılmadığı, yine para alışverişinin bankanın Levent şubesi içerisinde müdür odasında kameralar önünde gerçekleştiği, Arda Turan’ın yüksek meblağlı kredi işleminin şüphelilerin bilgisi ve talimatı dahilinde hızlandırılıp gerçekleştirildiği, Fatih Terim’in kredi borcunun Mehmet Aydoğdu’nun talimatı ile Seçil Erzan tarafından karşılanmasının da şüpheliler ile Seçil Erzan arasındaki fikir ve eylem birliğini gösterdiği belirtildi. "Fatih Terim, Arda Turan ve Emre Belözoğlu en ufak bir bankacılık işleminde bile beni saat fark etmeksizin arayabilecek insanlardır" Şüpheli Hakan Ateş’in ifadesine yer verilen iddianamede, olaydan haberi olduktan sonra aynı gün Fatih Terim ile telefonda konuştuğunu belirterek, "8 Nisan 2023 tarihinde görüşmek üzere randevulaştık, kendisi de o tarihte yanında Arda Turan ve Emre Belözoğlu ile geldiler. Burada kendileriyle banka genel müdürüyle görüştüm. Söz konusu iddiaları kabul etmiyorum. Şunu özellikle belirtmek istiyorum; Fatih Terim, Arda Turan ve Emre Belözoğlu en ufak bir bankacılık işleminde bile beni saat fark etmeksizin arayabilecek insanlardır. Hatta Fatih Terim en ufak bir kredi meselesinde beni aramıştır, bu şekilde beni arayabilecek insanlar bahsi geçen milyon dolarları Seçil Erzan’a teslim etmeden önce beni arayıp sormamaları da çok garip bir durumdur. Müştekiler Seçil Erzan ile yapmış oldukları bu usulsüz para alışverişinde vadenin üzerinde yaklaşık 6 ay geçmesine rağmen Erzan’ın bu durumunu tolere etmişler ve beklemişlerdir" dediği aktarıldı. "Muhtemelen benim Galatasaraylı olmamdan kaynaklı ismim buralarda geçti" İddianamede ifadesi yer alan şüpheli Mehmet Aydoğdu’nun ise "Ben iyi bir Galatasaraylıyım. Bankamız da spor kulüplerine en çok kredi veren bankadır. Muhtemelen benim Galatasaraylı olmamdan kaynaklı ismim buralarda geçti. Hiçbir şube müdürü bana bağlı değildir, benim konu hakkında herhangi bir ilgim ve bilgim yoktur. Benimle ilgili sahte bir mail düzenlendi, mailin konusu fonla ilgili onayıma ilişkindi. Bununla ilgili de gerekli mercilerin yaptığı inceleme sonucunda da mailin sahte olduğu ortaya çıktı. Bu maili Semih Kaya’nın kullandığı ortaya çıktı, bununla ilgili de suç duyurusunda bulunduk. Seçil Erzan’ın yönettiği, bizim de kurduğumuz iddia edilen bu fon bankamızın bilgisi dahilinde değildir. Konu tamamen Seçil Erzan ile ilgilidir" dediği kaydedildi. 240’ar yıla kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede şüpheliler Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun ’nitelikli dolandırıcılık’ suçundan 72’şer yıldan 240’ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Henüz İstanbul 41.Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmeyen iddianameye yönelik mahkeme heyetinin incelemeleri devam ediyor.
Erzurum Yedigöller’i hazan sardı Erzurum’un Uzundere ilçesi Ulubağ Mahallesi’nde bulunan Yedigöller, son yıllarda adeta doğa severleri kendisine çekiyor. Yedigöller sonbaharda da seyir keyfi veren rengarenk hale büründü. Erzurum’da bu günlerde Palandöken’in zirvesi beyaza bürünüp termometreler eksi 12’leri gösterirken, Erzurum’un başka bir köşesi olan Uzundere ilçesinde görsel şölen sunan ve ziyaretçilerini ağırlamaya devam eden Yedigöller, mevsimin sonbahar olmasına rağmen kıyısında bulunan piknik alanları ile keyifli dakikalar geçirme imkanı sunuyor. Suyun berraklığı ve içerisinde bulunan kırmızı benekli doğal alabalık görenleri hayretler içerisinde bırakıyor. Türkiye’nin hatta dünyanın dört bir tarafından gelen fotoğrafçılar, piknikçiler ve şehirlerin kalabalığından nefes almak isteyen doğa meraklıları adeta Uzundere ilçesinin bu güzelliklerini yaşamak için akın ediyor. Dağları arasında saklanan bir güzellik Uluslararası Sakin Kentler Birliğince (Cittaslow) Türkiye’nin 11’inci sakin kenti seçilen, Doğu Anadolu ile Doğu Karadeniz sınırında, Erzurum ile Artvin’in kesişme noktasında yer alan Uzundere’deki Yedigöller, bu günlerde sonbaharın renkleriyle farklı güzellikleri bir arada sunuyor. Yakınındaki Tortum Şelalesi, iki dağ arasında mavi suların oluşturduğu göller ile çevresindeki renk renk bitki örtüsünün buluştuğu, Karadeniz ikliminin hakim olduğu, temiz havası ve doğal güzellikleriyle Çoruh Vadisi’nin önemli turistik bölgeleri arasında bulunan Yedigöller, Tortum Gölü havzasından sızan suların oluşturduğu yedi gölden ismini alıyor. Meraklılarının ilgisini çekiyor Kent merkezine 110, Uzundere ilçesine 20 kilometre uzaklıkta bulunan ve yemyeşil ağaç, çeşitli çiçek ve bitki türlerinin çepeçevre sardığı Yedigöller, göl kenarında faaliyete geçen bungalov evleriyle yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği turistik alanlar arasında yer alıyor. İlkbahar-yaz turizm sezonunda kalabalıktan ve stresli şehir hayatından uzaklaşıp doğayla baş başa kalmak isteyenlere bungalov evleri ve tesisleri ile bu imkanı sunan Yedigöller, alabalık tesisi, lokanta ve piknik alanlarıyla da misafirlerine hizmet veriyor. (TD-NK-Y)
Trabzon Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın: “Rize’de son yaşanan deprem yağışlar sonrası bölgedeki heyelanları da tetikler” Geçtiğimiz günlerde Rize’nin Hemşin ilçesinde meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremin ardından Çayeli ilçesinde dün sabaha karşı meydana gelen ve 1 kişinin ölümü 4 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan heyelanın ardından acaba “Depremler heyelanı tetikler mi? sorusuna Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü, Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğreti Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın açıklık getirdi. Akın, depremlerin heyelanları tetikleyeceğine dikkat çekerek “Depremler heyelanı tetikler çünkü doğada Newton’un tepki yasası geçerlidir. Meydana gelen bir kütle hareketi heyelan oluşturabilir. 6 Şubat 2023 depreminden sonra da heyelanlar meydana geldi. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yeraltı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır. Dolayısıyla kütle hareketi ve yağışın da fazla olması eğimin fazla olması bu heyelanları tetikleyecektir” dedi. "Ülkemiz tam anlamıyla bir deprem ülkesi" Ülkemizin tam anlamıyla bir deprem ülkesi olduğuna dikkat çeken Akın, “Ülkemiz dünyadaki en aktif kuşaklardan bir tanesi olan Alp-Himalaya kuşağında yer almaktadır. Yani ülkemiz tam anlamıyla bir deprem ülkesidir. Dolayısıyla bu depremlerin meydana gelmesi normaldir. Ülkemizde daha çok transform faylardan kaynaklanan yüzeye daha yakın depremler meydana gelir. Yüzeye yakın olduğu için de derinliği yıkıcı olabilmektedir. Şili, Japonya gibi dalma batma zonlarında daha derin daha büyük depremler meydana gelir. Bizim ülkemizde de yedi ya da daha fazla büyüklükte depremler meydana gelmektedir” diye konuştu. "Rize’deki depreme hiç şaşırmadık" Geçtiğimiz günlerde Rize’de meydana gelen 4.7 depreme şaşırmadıklarını ifade eden Akın, “Rize’de 4 büyüklüğüne sahip deprem meydana gelmesini açıkçası biz şaşırmadık. Türkiye’nin tamamı deprem bölgesidir. 1996 yılında yapılan deprem tehlikesi haritasında bölgeler vardı. Birinci dereceden beşinci dereceye kadar. Sanki beşinci derecedeki bölgede hiçbir şekilde depremden etkilenmeyecekmiş gibi bir intiba oluşturuluyordu. 2018 yılında yeni deprem tehlike haritası yapıldı. Bu harita parsel bazlı çalışmalarla deprem tehlikesini ortaya koyabiliyor. Bölgemize bakacak olursak burada Mw=4.7’lik deprem meydana geldi. Rize’de, Ordu’da, Trabzon’da, Batum’da faylar var. Bu fayların hepsi MTA’nın diri fay haritasında işaretli değil insanlık zaten fayların 100’de yüzüne hakim değiliz hiçbir zaman da olamayız. Çünkü bir hareket sonucunda faylar oluşur. Fay kırık demektir. Daha önce oluşmuş faylarda deprem olabildiği gibi bir deprem de fayın oluşmasına neden olabilir. Yani aralarında sebep sonuç ilişkisi vardır. Şehrimiz hakkında konuşacak olursak, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Zonlarına olan yakınlığımız şehir olarak tehlike altında olduğumuzu ifade ediyor. 4.0, 5.0, 6.0 büyüklüğündeki depremler genellikle yıkıcı olmaz. Yıkıcı olması yapıların uygunsuz inşasından dolayıdır. 6 Şubat depreminde gördük ki 600-700 kilometre uzaklıkta olmamıza rağmen Trabzon’da sallandık ve ciddi şekilde hissettik. Dolayısıyla Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay hatlarına olan yakınlığımızdan dolayı buralarda meydana gelebilecek büyük depremlerin de bizi doğrudan ve ciddi şekilde etkileyebileceğini düşünüyoruz. Rize’de daha küçük bir fayda meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki bir deprem Trabzon için yıkıcı olmayabilir ancak örneğin Bingöl, Karlıova civarında 7 ve 7’den büyük bir deprem bekliyoruz. Dolayısıyla bu depremin bizi etkileyemeyeceğini söyleyemeyiz” şeklinde konuştu. Depremler heyelanları tetikler mi? Depremlerin heyelanı tetikleyeceğini belirten Akın, “Depremler heyelanı tetikler çünkü doğada Newton’un tepki yasası geçerlidir. Meydana gelen bir kütle hareketi heyelan oluşturabilir. Altı Şubat depreminden sonra da heyelanlar meydana geldi. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yeraltı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır. Dolayısıyla kütle hareketi ve yağışın da fazla olması eğimin fazla olması bu heyelanları tetikleyecektir” diye konuştu. "Neler yapılmalı?" Konusunda uyarılarda bulunan Akın, “Parsel bazında zemin etütlerini çok ciddi bir şekilde yapmamız ve denetlememiz gerekmektedir. Genel anlamda makro bölge ve mikro bölgeleme çalışmaları yapılması lazım. Mikro bölgeleme çalışmaları daha yüzeye yakın daha sık aralıklarla ölçümler alınarak yapılırken, makro bölge çalışmaları ise daha derin ve daha geniş alanda tüm şehri hatta tüm bölgeyi kapsayacak yapılır. Bu çalışmalar bir kentin inşasında mutlaka uzman yer bilimciler tarafından yapılmalıdır. Elde edilen sonuçların çok iyi bir şekilde analiz edilip imar planlarının da buna göre yapılması can ve mal kayıplarını önleyecektir” ifadelerine yer verdi.