EKONOMİ - 02 Nisan 2024 Salı 10:19

Karadeniz Somonu ihracatına ’Göl somonu’ darbesi

A
A
A

Karadeniz’de yetiştirilen somon dünya pazarında en çok tercih edilenler arasında yerini alırken, deniz yerine iç bölgelerdeki baraj ve göllerde yetiştirilen somonu Karadeniz somonu diye ihraç edildiğinde balığın geri gönderildiği ve bu durumun ihracatı olumsuz etkilediği belirtildi.

Karadeniz’de yetiştirilen Türk somonu ihracatında bu yılın Ocak Şubat aylarında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 289’luk bir artışla 70 bin 614 dolar döviz girdisi sağlanırken, bu rakamın Türkiye ortalamasının üzerinde rekor bir artış olduğu kaydedildi.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Başkan Vekili Ahmet Hamdi Gürdoğan, Karadeniz Somonu ihracatında son yıllarda iyi bir ivme yakaladıklarını söyledi. Özellikle Uzak Doğu ülkelerinin denizde 7 ay kalan Karadeniz somonunu tercih ettiğini belirten Gürdoğan, “Karadeniz’de yetişen, denizde 7 ay kalan somonu Japonya ve Uzakdoğu ülkeleri özellikle tercih ediyor. Somon ihracatında bu yılın Ocak-Şubat döneminde 70 milyon 614 bin dolar civarında bir miktar söz konusu. Bu da miktar bazında 13 bin tona tekabül ediyor. Miktar bazına baktığımız zaman yüzde 289, rakam bazında baktığımızda ise yüzde 164 arttığını görüyoruz. Türkiye ortalamasının üzerinde rekor bir artış. Bu rakamın yüzde 64’ü Doğu Karadeniz Bölgesinden sağlandı. Somon ihracatı özellikle uzak doğu ülkeleri Japonya, Çin, Kore, Vietnam olmak üzere Rusya, Avrupa Birliği ülkeleri şimdi de yeni yeni ABD’ye göndermeye başladık” dedi.

Karadeniz Somonu ihracatına ’Göl somonu’ darbesi

"Bu gidişle somon ihracatı fındığı da sollayacak gibi görünüyor"

Somon ihracatı rakamlarının fındık ihracatı rakamlarıyla yarıştığına dikkat çeken Gürdoğan, “Somon, Doğu Karadeniz Bölgesinde fındığa alternatif yeni bir ürün oldu. Somon, fındıkla gelir olarak yarışmaya başladı. Bu gidişle fındığı da sollayacak gibi görünüyor. Somon ihracatında özellikle depolamada çekilen sıkıntılar var. Lisanslı depoculuk anlamında yeni depo sisteminin kurulması gerektiğini, Doğu Karadeniz Bölgesi İhracatçılar Birliği olarak bu konuda bir çalışma yaparak ilgili bakanlıklara sunduk. Dolayısıyla ürünümüzün değerini düşük değil de devamlı değerinin artması için ufak kooperatif usulü, üreticilerin dahi balığını koyabileceği lisanlı depoculuk örneğini bölgemizde uygulatmada kararlıyız. Bunun için özellikle siyasilerden bizlere destek olmalarını bekliyoruz. Somon ihracatı gelecekte fındık rakamlarını aşması için yan sanayisini geliştirmemiz lazım” diye konuştu.

Karadeniz Somonu ihracatına ’Göl somonu’ darbesi

"Son 5-6 yılda denizdeki kafes sayısı arttı ama göl somonu ihracatı tehdit ediyor"

Son 5-6 yılda denizlerde kafes sayısının arttığını kaydeden Gürdoğan, “Özellikle son 5-6 yıldır Trabzon genelinde denizde kafes artmaya başladı. Her sene rakam olarak yüzde yüzün üzerinde artışla yapılıyor. Teknik alt yapısı olmayan insanların balıkçılık yapmaması gerekir. Çünkü ürünün kalitesini düşürdüğümüzde elimizde kalabileceğini düşünmemiz lazım. Onun için belli bir kontrol aynı zamanda kümelenme modelleriyle somon ihracatını çok daha sağlam temeller üzerine oluşturup Norveç örneğinde olduğu gibi gelecekte bu rakamları 2,5-3 milyar dolarlara çıkarabiliriz. Ancak bu ihracatın önündeki en büyük engel denizde yetiştirilmeyen iç bölgelerdeki baraj göllerinde yetiştirilen ve Karadeniz Somonu diye ihraç edilen somon. Bu göllerde yetişen göl somonunu aynı zamanda Karadeniz somonu diye piyasaya sürüldüğünde geri geliyor. Dolayısıyla bizim somon ihracatımıza da darbe vuruyor, kalitemizi düşürüyor. Onun için Tarım ve Orman Bakanlığının izlenebilirlik ve denizde 7 ay kalmayan somonun ihracatına özellikle izin vermemesi gerekiyor. Yaş meyve ihracatında olduğu gibi ürünün yetişmesindeki izlenebilirliğin sağlanmasının önemini vurgulamak istiyorum. Çünkü Karadeniz’in suyu ve denizde kalış süreci o balığın etindeki lezzeti ve katma değeri oluşturuyor. Deniz somonundaki koku olmuyor ama göl somonu aldıkları zaman koku ve etindeki kırmızılık oranının düşük olduğundan dolayı hem rakam bazında çok daha düşük oluyor aynı zamanda iç piyasaya Türk somonu, Karadeniz somonu diye yollandığı zamanda Türkiye’nin somon ihracatına çok kötü örnek oluyor. Bunun için Tarım ve Orman Bakanlığını göreve davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Karadeniz Somonu ihracatına ’Göl somonu’ darbesi

"Somonu yarı mamül olarak da işleyip ihraç edebilmeliyiz"

Somon konusunda yeni bir sektörün başlangıcı yapılabileceğine dikkat çeken Gürdoğan, “Somonu yarı mamul olarak yani fileto gibi diğer şekillerle de gönderiyoruz. Türkiye kendi markasını oluşturup markette direkt satılabilecek şekilde katma değerli ürün noktasında işlenmiş bir ürün olarak da yollamalıyız. Bunun için alt yapı aynı zamanda Arge çalışmalarına ağırlık vermemiz lazım. Özellikle KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesine çok önemli görevler düşüyor. Yavruları büyütmede olsun, işlenmesinde olsun özellikle Vietnam gibi en çok ürün işlendiği yer olarak oradaki ustalarla işlemesini, kendi insanımıza özellikle bayanlara öğreterek Türkiye’de yeni bir sektöründe başlangıcı yapmamız gerektiğini söylemek isterim” şeklinde konuştu.

Bekir Koca

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Not bırakıp evi ateşe verdi: 1’i çocuk 2 ölü Çorum’un Osmancık ilçesinde psikolojik sorunları bulunan kadın, gece yarısı evini ateşe verdi. Çıkan yangında ağır yaralanan kadın ve oğlu hayatını kaybetti. Olay, saat 03.30 sıralarında Çorum’un Osmancık ilçesi Şenyurt Mahallesi 9. Cadde’de meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, cadde üzerinde bulunan apartmanın 4’üncü katında yaşayan Fatma Makineci (36) ve oğlu Kaan Mert Kaya’nın (14) evinden patlama sesi geldiğini duyan komşuları durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Anne ve oğlunun evine giden ekipler, kapı ve pencereyi kırarak içeri girdi. Eve giren ekipler Fatma Makineci’nin cesedi ile karşılaştı. Mert Kaan Kaya ise farklı bir odada ağır yaralı olarak bulundu. Sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesi yapılan çocuk hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan Kaan Mert Kaya kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Ekipler tarafından evde yapılan incemelerde, Fatma Makineci’nin anne ve babasına ithafen bir intihar mektubu bıraktığı tespit edildi. Hayatını kaybeden Fatma Makineci’nin bir süre önce eşinden boşandığı ve psikolojik sorunlarının olduğu öğrenildi. Ekipler tarafından evde yapılan incelemelerde ise yangının her yere dökülen jel ve tiner ile çıkartıldığı tespit edildi. Cumhuriyet savcısı ve olay yeri inceleme ekiplerinin çalışması neticesinde Fatma Makineci’nin cenazesi de evden çıkartılarak morga kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Erzincan Çobanların en güvendiği dostları: Çoban köpekleri Erzincan’ın Başpınar köyünde çobanlık yapan Celal Gül, çoban köpeklerinin hayvanlarını koruma ve güvenliğini sağlama konusundaki önemini vurguladı. Çoban köpeklerinin zorlu arazilerde gösterdiği başarıları ve köpeklerin koyun sürüleri için ne kadar önemli olduğuna dikkat çekti. Başpınar köyünde çobanlık yapan Celal Gül (37) isimli üretici, yıllardır sürülerini koruyan çoban köpeklerinin kendileri için vazgeçilmez birer dost ve güvenlik aracı olduğunu kaydetti. Gül, "Köpeklerimiz hayvanlarımızın can güvenliğini sağlıyor. Onlar olmazsa, sürülerimizi kurtlara karşı korumamız imkânsız" diyerek köpeklerinin, zorlu arazi şartlarında bile sürülerini nasıl başarıyla koruduklarına dikkat çekti. "Köpeklerimiz olmadan hayvanlarımızı kurtlara karşı koruyamayız" Çobanlık yapan Celal Gül, 25 yılı aşkın bir süredir sürülerinin güvenliğini çoban köpeklerine emanet ettiğini belirtti. Gül, köpeklerin sürülerini korumadaki rolüne şu sözlerle değindi: “Eğer köpeklerimiz olmasaydı, hayvanlarımızın yarısı kurtların avı olurdu. Yaylada ve merada en büyük güvencemiz köpeklerimiz. Onlar bize her türlü tehlikeye karşı koruma sağlıyor.” Çoban köpeklerinin sadece sürüleri korumakla kalmadığını, aynı zamanda çobanların da dinlenebilmesi için bir güvenlik sağladığını belirten Gül, "Yaylada çok yoruluyoruz ve köpeklerimize güvenerek biraz dinlenebiliyoruz. Onlar olmasa, koyunları koruyabilmemiz mümkün olmaz" dedi. Çoban köpekleri ve kangal köpekleri arasındaki fark Celal Gül, çoban köpeklerinin kangal köpeklerinden daha üstün olduğunu belirterek, "Kangal köpekleri büyük ve güçlü olsa da, taşlık arazilerde kurdun peşinden koşamayabilirler. Çoban köpeklerimiz ise zorlu arazilerde çok hızlıdır ve bu yüzden sürüyü korumada çok etkilidirler" şeklinde konuştu. Zorlu arazilerde tehlike Çoban köpekleri, sadece koyunları korumakla kalmıyor, aynı zamanda kurtlarla mücadele sırasında hayati risklerle de karşılaşıyor. Gül, köpeklerinin boğazlarına kurt tüylerinin kaçtığını ve bu yüzden hastalanabildiklerini söyledi. Celal Gül, köpeklerin sürülerinin güvenliğini sağlamak ve çobanlık yapmak için en önemli yardımcıları olduğunu belirterek, "Köpeksiz çoban, çobansız da köpek olmaz. Köpeklerimiz bizim gözümüz, kulağımız ve en önemli güvenliğimizdir" diyerek çoban köpeklerinin hayvanlar için ne kadar kritik bir rol oynadığını vurguladı. 12 yaşındaki Berat Topal ise, ara tatilde babasına yardım etmek amacıyla köpeğiyle birlikte koyunları otlatmaya geldiklerini söyledi. "Köpeğim benim için çok önemli. Onu ben büyüttüm, hastalandığında iyileştirdim. Köpeğimiz olmazsa koyunlarımız büyük tehlike altında kalır" diyen Berat Topal, köpeğiyle olan özel bağını da vurguladı. Başpınar köyünde hayvancılıkla uğraşan çobanlar, sürülerini korumanın zorluklarıyla başa çıkarken, en büyük destekçileri olarak gördükleri çoban köpeklerine olan minnettarlıklarını her fırsatta belirtiyorlar.