ASAYİŞ - 21 Eylül 2024 Cumartesi 12:43

Yaşlı kadının üvey kardeşinin oğlu ile tapu davası

A
A
A
Yaşlı kadının üvey kardeşinin oğlu ile tapu davası

Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde yaşayan 86 yaşındaki kadın, üvey kardeşinin oğlunun kendisine bakma karşılığında ev ve arsa tapularını üzerine aldığını ve miraslarına el koyduğunu iddia ederek davacı oldu.


Emekli olduktan sonra Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesine yerleşen Nesime Demircan, iddiaya göre eşiyle birlikte buradaki arsasında 3 katlı bir ev yaptı. Eşi vefat ettikten sonra yalnız kaldığını belirten Demircan, akrabalarını yanına çağırarak kendisine bakmalarını istedi. İddiaya göre, üvey kardeşinin oğlu H.Ş., evin ikinci katı ve üzerindeki arsanın kendisine verilmesi karşılığında Demircan’a bakacağını söyledi. Bunun üzerine yaşlı kadın notere giderek H.Ş.’ye vekalet verdi. Daha sonra Demircan, H.Ş.’nin eşinden ve annesinden kalan tüm mirasları üzerine aldığını iddia etti. Demircan, yeğeni H.Ş.’nin kendisine ait ev ve arsa tapularını üzerine geçirdiğini ve kendisini zor durumda bıraktığını ileri sürerek dava açtı. H.Ş. ise iddiaları reddederek açıklama yapmak istemedi.



“Beni de evden atmaya çalışıyorlar”


Nesime Demircan yaptığı açıklamada, “Burada arsamız vardı, emekli maaşlarımızla 3 katlı evimizi yaptık. 2014’te eşim vefat etti, yalnız kaldım. Üvey kardeşimin oğlu, ’sana bakarız’ dedi, geldiler yerleştiler. Ama tam tersi oldu. 3 katlı evimin ve karşı arsanın tapusunu üstüne geçirmiş. Beni de evden atmaya çalışıyorlar. Hiç hatırlamıyorum, elimden tuttu beni bir yerlere götürdü, imza attırdı. Üvey kardeşimin oğlu diye güvendim ama sonra bir baktım ki üstüme hiçbir şey kalmamış, hepsini kendi üstüne geçirmiş” dedi.



“Avukat tuttum”


Demircan, açıklamasının devamında, “Ona teklif ettim, ’Gel dedim, almışsın bütün katları, anlaşmaya gidelim, mahkemelik olmayalım. Ben 3. katta oturduğum sürece tapuya şerh koydur’ dedim. O ise ’Hayır maaşını isterim, hayır vesayetini isterim’ dedi. Vesayetimi ve maaşımı da almış. Bankada param vardı, hesaba gittiğimde hiçbir şey kalmamıştı. Paramı da hesabına geçirmiş. Çok üzüldüm, avukat tuttum, şimdi avukatım bu işleri yönetiyor” dedi.



“Bütün tapulara şerh konuldu”


Nesime Demircan’ın üvey yeğeni Caner Şimşekli de halasına destek olmak için yanına geldi. Şimşekli, “Nesime halanın burada 3 katlı evi ve bir arsası var. Üvey yeğeni H.Ş., tüm tapularına el koymuş. Sonra halam durumu fark etmiş. H.Ş. halamı tehdit etmeye başlamış, evden çıkamıyor, çeşmeden su bile alamıyor. Biz davacı olduk, tüm tapulara şerh konuldu, şu anda satış yapamayacak. Mahkemeden haber bekliyoruz, tapu iptal davası açıldı” diye konuştu.


Demircan’ın avukatı Müslüm Demirtekin ise, müvekkiline ait taşınmazların usulsüz bir şekilde başkası tarafından devralındığını belirtti. Bu durumla ilgili olarak Tekirdağ Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtıklarını ve mahkemenin tedbir kararı verdiğini ifade etti. Ayrıca, ilgili kişi hakkında Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını da ekledi.



Yaşlı kadının üvey kardeşinin oğlu ile tapu davası

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şırnak 37 yıldır dinmeyen acı: Teröristlerin katlettiği 12 kişi unutulmadı Şırnak merkeze bağlı Güneyce köyü Berman mezrasında 37 yıl önce PKK’lı teröristlerin saldırısı sonucu şehit edilen 12 kişinin acısı unutulmadı. Gabar Dağı eteğinde bulunan Güneyce köyünde 37 yıl önce PKK’lı teröristler tarafından düzenlenen köy baskınında şehit edilen 6’sı çocuk, 2’si hamile 12 kişinin acısı ilk günkü tazeliğini koruyor. PKK’lı teröristler Güneyce köy sakinlerini 1987 yılında önce katletti, sonra yaktı. Olayın üzerinden 37 yıl geçmesine rağmen PKK’lı teröristlerin katlettiği 12 kişinin acısı ilk günkü tazeliğini koruyor. 37 yıl önce terör örgütü PKK’nın evlerine düzenlediği saldırıda, annesi, babası ve eşinin de aralarında bulunduğu 6’sı çocuk, 2’si hamile kadın, 12 akrabası şehit edilen Şehmuz Güngör, her yıl dönümünde köye gelip, evden geriye kalan enkaza Türk bayrağı asıyor. Güneyce köyünde 21 Eylül 1987 yılında, terör örgütü PKK’lıların saldırısında Güngör ailesinin yaşadığı evde Rıfat Güngör (80), Emine Güngör (70), Sait Güngör (35), Behiye Güngör (32), Huhe Güngör (35), Hizne Güngör (34), Azime Güngör (15), Hülya Güngör (4), Abdulcebar Güngör (2), Sacide Güngör (2) ile hamile olan Narinç Güngör (33) ve Emine Güngör (19) karnında bebekleri ile şehit edildi. Saldırıdan tek kurtulan ise 6 yaşındaki Fettah Güngör oldu. Saldırıda annesi, babası ve eşi Huhe Güngör’ü kaybeden Şehmuz Güngör, olayın her yıl dönümünde yaşadığı Aslanbaşar köyünden, Güneyce köyüne gelerek, evden geriye kalan yıkık enkaza Türk bayrağı asıyor. Saldırının yaşandığı gün köyde olmadığını belirten Şehmuz Güngör, “1987 tarihinde terör tarafından köyümüz basıldı. Bu hain saldırı sonucu şehit olanları biz her yıl buraya gelip anıyoruz. Terör örgütü insanları öldürüp, buralardan vazgeçeceğini sanmasınlar. Terör örgütü buraya baskın düzenlediğinde 6’sı çocuk, 2’si hamile 12 kişiyi katlettiler. Biz bu katliamı unutmadık unutturmayacağız” dedi. Beşire Güngör, ise gece vakti baskın yaptıklarını söyledi. Güngör, "12 kişiyi şehit ettiler, çocuklar sahipsiz kaldı. Biz çok zorluk çektik. Biz devletimizin yanındayız. Başımıza bunu getirenleri lanetliyoruz” diye konuştu. Hanım Güngör de, annesini, babasını ve 5 kardeşini kaybettiğini söyledi. Hanım Güngör, "Amcamın evinde büyüdüm. Ama yoklukla büyüdüm. Annemi babamı hiç görmedim, o zaman çok küçüktüm. Bize şehitlik hakkı verilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu. Behiye Güngör ise, o geceyi hiç unutamadığını belirterek, "Gece uyandığımda ateş dumanlar var. Ben şahsen asla unutamıyorum. Bunu başımıza getirenlere insan demiyorum. Bizi bu hale getiren bu hayvanları lanetliyorum” dedi. Katılımcılar adına açıklama yapan Fatma Güngör, 1984 yılında ilk katliamlarını gerçekleştiren kalleş, hain, bölücü terör örgütü PKK’nın 21 Eylül 1987 tarihinde Şırnak’ın Güneyce köyü yakınındaki Berma mezrasında Güngör ailesine yaptığı menfur saldırının 37’nci sene-i devriyesi sebebiyle toplandıklarını söyledi. Fatma Güngör, "Burada toplanma amacımız başta aziz şehitlerimizi anmak, bizleri buralardan yok etmeye çalışan hainlere karşı bayrağımızı dalgalandırdığımızı ve gölgesinde vatan nöbeti beklediğimizi göstermektir. Olayın üzerinden 37 sene geçti ama acısını dün gibi hissediyor ve yaşıyoruz. 40 yılı aşkındır bebek-çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı ayrımı yapmaksızın binlerce vatandaşımızı, korucumuzu, askerimizi şehit eden bu kalleşleri kınıyor ve lanetliyoruz. Allah’ın da laneti bu hainlerin ve destekçilerinin üzerine olsun. 21 Eylül gecesi Güngör soyadını taşıyan, ailemizden, yaşları 2 ile 12 arasında değişen çocuk, hamile, yetişkin erkek olmak üzere toplam 12 kişi şehit edildi. Tam tamına 12 insan, 12 can, 12 masum beden kalleşçe aynı gece içinde katledildi. Bu kadar insanımızın şehit edilme sebebi ailemizden koruculuk yapmaya başlayanların olmasıdır. Devlet büyüklerimizden de bu konuda bizlerle hemfikir olup, destek vermelerini istiyoruz. 12 insanımıza ’sivil terör mağduru’ sıfatından ziyade ’şehitlik’ vasfının verilmesini ve şehit statüsüne alınmalarını talep ediyoruz. Şehitlerimizi andığımız, aziz hatıralarını yad ettiğimiz bugünde memleketin her neresinde olursa olsun dini, bayrağı ve vatanı uğruna kanı dökülen her bir vatandaşımıza, korucumuza, askerimize, polisimize Yüce Allah’tan rahmet ve kederli ailelerine de tekrar baş sağlığı ve sabırlar dileriz” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından program mevlit-i şerif okunması ve duaların edilmesiyle son buldu. (MY-AKK-Y)
Kocaeli Başkan Bıyık: "’Binlerce balık katledildi’ diyenler gerçekten çevreciyseniz İzmir’deki balık ölümlerini durdurun" Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, Zıpkınla Balık Avı Türkiye Şampiyonası’nda "Binlerce balık katledildi" diyenleri sert bir dille eleştirerek, "Kuru kuruya şov yapmanın alemi yok. Toplam 300 balık yakalandı ve bunlar ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. Çevreci geçinenleri kirlilik yüzünden on binlerce balığın her gün karaya vurduğu İzmir Körfezi’yle ilgili konuşmaya davet ediyorum" dedi. Zıpkınla Balık Avı Türkiye Şampiyonası ve Milli Takım seçmeleri Darıca’da coşkuyla gerçekleşti. Şampiyona için düzenlenen ödül töreninde konuşan Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, binlerce balığın zıpkınla vurularak telef edildiği yönündeki iddialara yanıt verdi. Konuya ilişkin konuşan Başkan Bıyık, "Zıpkınla balık avı, uluslararası arenalarda yapılan hem federasyonumuzun, hem bakanlığımızın her türlü desteğini almış profesyonel ekiplerle beraber yapılan spor daldır, bu denilene göre ‘vahşice bir katliam’ değildir. Buna katliam diyenleri bundan sonra balık yememeye davet ediyorum. Kuru kuruya şov yapmanın alemi yok. Ben açılışta bazı çevresel çalışmalarımızdan bahsettim. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın İzmit Körfezi’nde yaptığı güzel çalışmalardan bahsediyorum. Ama İzmir Körfezi’ndeki denize vuran ölü balıklar ile alakalı yüreğim kan ağlıyor. Çevrecileri de oraya davet ediyorum. Lütfen bu işi siyasal bir sahneye çekmeye çalışmayın" diye konuştu. "Gerçekten çevreciyseniz, İzmir’deki balık ölümlerini durdurun" Sporculara ve verilen emeklere haksızlık yapılmaması gerektiğini söyleyen Başkan Bıyık, "Bizler ülkemizin farklı ilçelerinden gelen sporcularımızı ağırlamaktan mutluluk duyduk. İlçemizi, memleketimizi tanıttık. Derdimiz hizmet etmek, spora katkı sunmak ve vatandaşlarımızı denizle buluşturmak. Burada toplam 300 tane balık avlandı. Avlanan balıkları kaymakamlığımızın ve belediyemizin sosyal yardım alan ailelerine göndereceğiz. İzmit Körfezi’nde kurallara uygun ölçüde zıpkınla avlanan 300 balığı, İzmir Körfezi’nde kirliliğe bağlı yaşanan on binlerce balık ölümüyle bir tutmaya çalışanlara sesleniyorum. Böyle çevreci olunmaz. Böyle kimseyi kandıramazsınız. Gerçekten çevreciyseniz, İzmir’deki balık ölümlerini durdurun. Bizlerin gençleri denizle buluşturan, yakalanan 300 balığı da ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı amaçlayan etkinliğimizle uğraşmayın" şeklinde konuştu.