ÇEVRE - 09 Kasım 2024 Cumartesi 11:16

Yazın aslan, kışın kurt özellikleri taşıyor

A
A
A
Yazın aslan, kışın kurt özellikleri taşıyor

Dünyanın en iyi sürü koruma köpeği olarak bilinden Kangal çoban köpekleri, Sivas’ın ağır kış şartlarına hazırlanmaya başladı. Kangalların tüy yapısı ile dondurucu soğuklardan kendisini koruduğunu ifade eden Doç. Dr. Yusuf Özşensoy, yaz sıcağında aslan, kış soğuğunda ise kurt özellikleri taşıdığını ifade etti.


Sivas’ın en meşhur değerlerinden birisi olan ve ünü ülke sınırlarını aşan Kangal çoban köpekleri, havaların soğumasıyla birlikte kendisini kışa hazırlanıyor. Coğrafya itibariyle soğuk iklim hayvanları olarak bilinen Kangallar, kendilerini dondurucu soğuklardan koruyacak olan tüy yapısını oluşturmaya başladı. 2 katmandan oluşan deri tabakasının altında ince ve sık tüyleri ile postunu kışa hazırlayan Kangal köpekleri, asıl rengi olan boz renklere büründü. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Genetik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Özşensoy, Kangal köpeklerinin genel özelliklerini anlattı.



"Sürü korumada 1 numara"


Kangal köpeklerinin genetik anlamda araştırılmadığını ifade eden Doç. Dr. Yusuf Özşensoy, “Sivas Kangal köpeği, Türkiye’nin yerli genetik kaynaklarından bir tanesidir. Özellikle dünyada sürü koruma alanında 1 numara diyebiliriz. Bu köpeklerin 1 numara olmasına rağmen çok fazla değer gösterilmemiş ve genetik çalışmalar çok yetersiz kalıyor. Yetiştiricilerin her biri dış görünümden yola çıkarak kendi sürüsünde ki köpeklerin en saf Kangal olduğunu iddia ediyor. Yurt dışından İngiltere, Almanya ve Amerika başta olmak üzere Kangallarımızı zamanında alıp götürmüşler. Orada Kangallar için dernekler kurularak en saf Kangalların kendilerinde olduğunu iddia ediyorlar. Genetik olarak net bir şekilde saflığını belirten bir araştırma bulunmuyor. Bunu güzel bir şekilde planlanıp çalışma yapılması gerekiyor.” dedi.



"Kalın ve boz renkli post yapısına sahip"


Kangalın en önemli özelliğinin post yapısı olduğuna dikkat çeken Özşensoy, “Post yapısı Asya’nın toprak rengi yani boz rengindedir. Killi beyaz, sarı, krem ve kızıl rengi gibi farklı renk varyasyonları da bulunmaktadır. Kangal çoban köpeğinin en önemli özelliğinden bir tanesi ise derisinin 2 katmandan meydana gelmesidir. Üst katmanı uzun ve seyrek tüylerden, alt katmanı ise kısa ve sık tüylerden meydana gelir. Bu mevsimlerde tüy gayet normaldir. Üzerindeki seyrek tüyleri döktüğü zaman altındaki sık tüyler gözükmeye başlıyor. Bundan dolayı ise rengin değiştiğini görebiliyoruz. Kangallar kendilerini her mevsime adapte edebiliyorlar. Özellikle kış ayına en uyumlu ırktır ve yaz ayına da kendisini adapte edebiliyor. Türkiye’nin her yerinde küçükbaş hayvan yetiştirilen her yerde bu hayvanı görebiliyoruz. Kafa, göğüs ve göğüs yapısının heybetli olmasından dolayı aslana benzetiliyor. Kangallar orduda, emniyette ve bekçilik görevinde de kullanılmaktadır. Yabani hayvanlara karşı korumak için Kangallar, yakın bir zamanda İtalya’ya gönderildi. Kangal çoban köpekleri eğitilmeye çok müsaittir. Bir hocamızın yaptığı yapay zeka çalışmasında küçük Kangalların çok cesur oldukları, korku anına hemen adapte olmaları ve eğitilmeye daha yatkın oldukları tespit edildi. Genetik yapıları ile ilgili hiç çalışma yapılmamış. Bu çalışmaların yapılması önemlidir" ifadelerine yer verdi.



Yazın aslan, kışın kurt özellikleri taşıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.