TEKNOLOJİ - 27 Kasım 2024 Çarşamba 16:06

SBTÜ’den çağ atlatacak keşif

A
A
A
SBTÜ’den çağ atlatacak keşif

Türkiye’nin önde gelen devlet üniversitelerinden birisi olan Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (SBTÜ), önemli bir teknolojik buluşa imza attı. Işığa hükmederek medikal, savunma sanayi gibi birçok alanda kullanılabilecek Bragg Izgara geliştiren SBTÜ, ürünün patentini aldı.


2018 yılında imzalanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (SBTÜ), yaptığı Ar-Ge çalışmaları ve buluşlar ile dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Üniversite-Sanayi işbirliğini ileri bir seviyeye taşıyan ve Savunma Sanayii’ne çok önemli hizmetler veren SBTÜ, bir teknolojik buluşa daha imza attı. Veri iletimi, savunma sanayiinde yer belirleme ve lazer gibi sistemlerde kullanılan ışığa hükmetmeyi başaran SBTÜ akademisyenleri, ışığın sonsuz gücünden faydalanmanın yollarını buldu. Bilkent Üniversitesi ile ortak yürütülen çalışma sonucu ortaya çıkarılan Bragg Izgara ile sağlık sektörünün yanı sıra veri aktarımında ve savunma sanayiinde yeni bir çağa geçiş yapılacak.


Alzheimer hastalığının erken teşhisinde de kullanılabilecek Bragg Izgara teknolojisinin lansman toplantısı yapıldı. Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversite Senato Salonu’da düzenlenen toplantıya SBTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Kul, akademisyenler ve basın mensupları katıldı. Sisteme ilişkin bilgiler veren Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Kurul Üyesi ve Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi yönetim kurulu üyesi Doç. Dr. Timuçin Emre Tabaru, yapmış olduğu çalışmadan bahsetti. ‘Bir Dalga Kılavuzu, Bir Bragg Izgara Üretim Yöntemi ve yöntem ile elde edilen bir Bragg Izgara’ adlı çalışmanın kullanım alanlarından bahseden Tabaru, katılımcılara sunum yaptı.


“İnsanlık yararına bir buluş”


Yaptığı çalışmalardan ötürü Doç. Dr. Timuçin Emre Tabaru’ya teşekkür belgesi veren Rektör Prof. Dr. Mehmet Kul, “Hocamızın yaptığı çalışmaların nihai sonucu bu patenti almaktı. Bu araştırmanın dünya çapında çok özgün olduğu, ilk defa yapıldığının kanıtı da bu patenttir. Timuçin hocam ve diğer arkadaşlarımız Bilkent Üniversitesi Ulusal Nonoteknoloji Araştırma Merkezi’ndeki (UNAM) bilim insanları ile birlikte yaptıkları çalışmaları sonucunda patent başvurusunda bulundular. Bu patent onaylandı. Timuçin hocamıza ve katkı sağlayan bütün akademisyenlerimize teşekkür ediyoruz. İnsanlık yararına bir buluş. Alzheimer hastalığının erken teşhisinin yanı sıra diğer medikal alanlarda da kullanılabilecek önemli bir buluş. Yeni buluşların da önünü açacak bir çalışma” dedi.


“Alzheimer hastalığının erken teşhisinde kullanılabilecek”


Işığı kontrol ederek hükmetmeyi keşfettiklerini ifade eden Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Kurul Üyesi Doç. Dr. Timuçin Emre Tabaru, “Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversite ve Bilkent Üniversite UNAM ile birlikte ortak yapılan çalışmanın ardından patent başvurumuzun sonucu için buradayız. Bu patent ile biz aslında ışığın farklı alanlarda kontrolünü sağlayarak yani ışığa hükmederek; medikal alanlara, lazer sistemlerine, onlar dışında kuantum teknolojilerine doğru yönelecek, her biri insanlık yararına olan farklı sektörlerde kullanılabilecek bir parça ürettik. Yeni çağın fotonik entegre devrelere doğru yöneldiği bir durumda fotonik aygıtları geliştirebileceğiz. Bu da bizi yüksek hızlı haberleşme, kuantum teknolojilerine doğru yönelecek bir kapıyı açacağını düşünüyoruz. Buradan elde edilecek verilerle birlikte hem üniversitemize hem de insanlık yararına katkı sunacağız. Aynı zamanda Alzheimer hastalığının erken tespitine yönelik fiber optik sensörlerin üretimine başlamış bulunmaktayız. Sağlık Enstitüleri Kurumu tarafından bizim projemiz desteklendi. Burada ürettiğimiz malzemeleri orada biyoalgılama için de kullanacağız” ifadelerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya 10 yaşındaki çocuğun hayatını kaybettiği kaza sonrası mahalleli karayolunu kapattı Sakarya’nın Adapazarı ilçesinde yaya geçidinden geçtiği esnada otomobilin çarpması neticesinde 10 yaşındaki kız çocuğunu hayattan koparan feci kaza sonrasında mahalle sakinleri kamyonlarla karayolunu ulaşıma kapattı. Adapazarı ilçesi Güneşler Mahallesi mevkiinde yaya geçidinden geçtiği esnada otomobilin çarpması neticesinde 10 yaşındaki Safiye Seher Bozkurt hayatını kaybederken sürücü K.Ş. gözaltına alınmıştı. Küçük kızı hayattan koparan feci kaza sonrasında mahalle sakinleri sesini duyurmak için kaza bölgesinde toplandı. D-650 kara yolunu gidiş ve geliş olmak üzere iki şeritten kamyonlarla kapatılırken karayolunda uzun araç kuyrukları oluştu. Yetkililerden yaya yoluna bir çözüm bulunması taleplerini ileten mahalle sakinleri, trafiğin akışına bir süre engel oldu. Polis ekipleri ve belediye yetkililerince yapılan ikna çalışması neticesinde yol yeniden trafiğe açıldı. Öte yandan, meydana gelen kazada gözaltına alınan sürücü K.Ş., emniyetteki işlemleri sonrasında sevk edildiği adli makamlarca tutuklandı. “Bu kazalar sebebi ile anne ve babaların canları yanıyor” Bölgede sürekli yaralamalı ve ölümlü kazaların olduğunu belirten mahalle sakini Nurullah Ediş, kazada hayatını kaybeden Safiye Seher Bozkurt’a ait ayakkabıyı eline alarak, “Burada çok sıklıkla kaza oluyor. Bu kazalar sebebi ile anne ve babaların canları yanıyor. Yeter artık bıktık. Bir üst geçit istiyoruz, fazla bir şey istemiyoruz. İnsanlar rahatlıkla yolun karşısına geçebilsin diye sadece üst geçit istiyoruz. İmza toplayıp defalarca yetkililere ulaştırdık. Bugün meydana gelen kazanın ardından biz insanları topladık yolu kapattık. Amacımız burada devlete ve millete zorluk vermek değil. Amacımız sadece bir üst geçit. Kimseye sesimizi duyuramıyoruz” dedi. Son yolculuğuna uğurlandı Yaya geçidinden geçtiği esnada otomobilin çarpması neticesinde meydana gelen feci kazada hayatını kaybeden 10 yaşındaki Safiye Seher Bozkurt’un cenazesi, hastane işlemleri sonrasında ailesine teslim edildi. Bozkurt’un cenazesi, Adapazarı Güneşler Merkez Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Güneşler Merkez Kabristanlığında defnedildi.
Diyarbakır Narin Güran cinayeti davasında baba ve tutuklu 4 sanık dinlendi Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin davada baba Arif Güran ile tutuklu 4 sanık dinlendi. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar’ın yargılandığı davanın duruşmasında, 1’i tutuklu 3 kişinin tanık olarak dinlenilmesinin ardından mahkeme heyeti başkanı, "müşteki" sıfatıyla baba Arif Güran’a, "Geçen celse sormadığınız ve araştırmasını istediğiniz bir delil ve husus var mı?" diye sordu. Bunun üzerine baba Arif Güran, "Ahmet Akgün’nün kamera görüntüsündeki açıda ben de vardım. Herhangi bir toplantıya gitmedik. Akşam vaktiydi yemeğe gittik. Ahmet’in konusu açıldı. Belki bir şey biliyordur diye çağırdık. Kızımın ise saat 18.00’e kadar köyün sınırları içinde olduğu sabittir. Ahmet ise o saatlere kadar hayvanların yanında olur. Biz de belki bilir diye çağırdık. Kızı görmüş olabilir" dedi. Mahkeme heyeti başkanının, "Toplantıda Enes neden yoktu?" sorusunu Arif Güran, şöyle cevap verdi: "Özellikle aile toplanacak denilmedi ki. O gün birçok kişi yoktu. Camiden çıktıktan sonra yeğenim yemek hazırlandığını söylediği için oraya gittik. Özellikle planlanmış bir durum değil. Benim kızım, ruhum gitmiş. En küçük bir iğne ucu kadar biri bir şey söylese ’Hele çağırın gelsinler, soralım’ deriz. 300 kişi var o köyde ama maalesef kimse görmüyor. Dara-2 görüntüleri çıkmadı. Diğer yerlerden de kamera görüntüleri çıkmadı. Bütün tesadüfler, her şey benim kızıma denk geldi. Kızımın dosyası Türkiye’nin dosyası oldu. İlk günden beridir kamerayı hep sorduk. Böyle bir dosyada nasıl kamera olmaz." “Bir ara cesedi oradan almayı düşündüm" Mahkeme heyeti başkanının tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar’a, "Eklemek istediğiniz bir şey var mı?" diye sorması üzerine Bahtiyar, ilk duruşmada her şeyi söylediğini, eklenmesini istediği bir şey olmadığını söyledi. Bahtiyar, "Narin’i ben öldürmedim. Narin’i ahırın arkasında açılan küçük bir pencereden içeri bıraktım. Bunu ifadelerimde daha önce söylemiştim. Narin’in bulunduğu gün Tavşantepe’ye gitmedim. İşteydim ve çalışıyordum” ifadelerini kullandı. Diyarbakır Barosu adına avukat Nahit Eren’in, "Narin’in cansız bedenini Salim ile nasıl taşıdınız, Salim nereye gitti?" sorusuna cevap veren Nevzat Bahtiyar, "Narin’in cansız bedenini aldım. Araca bıraktım. Salim geldi battaniyeyi benden aldı. Aşağıyı doğru gitti hangi tarafa gittiğini bilmiyorum. Köyün içinden çıkıp çıkmadığını bilmiyorum” şeklinde konuştu. Avukat Eren’in, "Narin’in çantasını açtınız mı?" sorusu üzerine Nevzat Bahtiyar, "Kemerini aldım. Ne çantayı açtım ne de çantaya baktım" dedi. Tutuklu sanık Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu’nun, "Dara-2 görüntülerini inceledik. ’Salim cami yolunu kullanarak geldi battaniyeyi benden aldı’ dediniz. Hangi yoldan geldiniz?" sorusunu Bahtiyar, şöyle yanıtladı: "Cami yolundan geldik. Caddenin üzerinde buluştuk. Salim’in aşağıya gittiğini biliyorum ama hangi tarafa gitti bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Daha önce verdiğim ifadelerim doğrudur. Benim üzerime iftira ediyorlar." Avukat Demiroğlu’nun, "Adımsayar uygulamasında 15.00 ile 16.00 arasında Salim 45 adım atmış sizce telefonu yanında mıydı?" sorusuna Bahtiyar, "Hatırlamıyorum" dedi. Demiroğlu’nun "Raporda Narin kızımızın iç çamaşırının üzerinde sperm öncesi bir bulgu PSA bulunmuş" demesi üzerine Bahtiyar, "Düşündüğünüz şeyi biliyorum. Kesinlikle öyle bir şey yok, olmadı. Böyle bir şey yapmadım" ifadesini kullandı. Avukat Demiroğlu’nun, "Eğertutmaz Deresi’nde 38 dakika kalmışsınız. Neler yaptınız? Torbanın içinde kanca bıraktınız mı?" sorusuna Bahtiyar, "Ben sadece bir taş koydum. Kanca koymadım. Beni takip etmiş olabilir. Salim koymuş olabilir. Ben sonra pişman oldum. Bir ara cesedi oradan almayı düşündüm. Keşke yolun üzerine bıraksaydım biri gelip alırdı" karşılığını verdi. Sanık avukatlarından Mustafa Demir’in, "Yüksel Güran, Narin’in cansız bedenini alırken gördü mü?" sorusunu Bahtiyar, "Evet gördü" şeklinde cevapladı. Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ’ın, "Telefonunda adımsayar var mı veya telefonuna format attın mı?" şeklindeki sorusuna karşılık Bahtiyar, "Hayır" dedi. Mahkeme heyeti başkanının, "Eklemek istediğiniz bir şey var mı?" diye sorması üzerine tutuklu sanık amca Salim Güran da şu beyanda bulundu: "Özellikle Dara-2 görüntülerini bekliyorduk. Muhtarım, o karakolu biliyorum. Onların kamerası deliği bile görür. Nevzat’ın kayınbiraderi orada nöbet tutuyor. Olayın akşamı neden orada nöbet tutuyor. Korucudur, yeri ayrıdır. Köy koruyucusu görüntülerle oynamış olabilir. Benim arabam aşağı inmişse bu vahşinin, katilin yanında görürseniz beni burada asın. Bu kolluk kuvvetlerinin bize karşı tutanaklarını da kabul etmiyoruz." Mahkeme heyeti başkanının, "Stratejik bir konumu olan yere benim bile gitmem mümkün değilken görüntülere müdahale edildiğini mi düşünüyorsun?" sorusu üzerine Salim Güran, "Olabilir” ifadesini kullandı. Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz’ın, "Telefonu üzerinde nerede taşırsın?" sorusu üzerine Salim Güran, "Bu avukatın eşi, katil Nevzat’ın eşi ile fotoğraf çektirmiş. Ben bu avukatın hiçbir sorusuna cevap vermek istemiyorum” diye konuştu. Duruşmada, mahkeme heyeti başkanı, tutuklu sanık Yüksel Güran’a da "Eklemek istediğiniz bir şey var mı?" diye sordu. Bunun üzerine sanık Yüksel Güran, "Sadece Narin’in katilinin bulunmasını istiyorum. Başka bir şey istemiyorum" şeklinde beyanda bulundu. Mahkeme heyeti başkanının, "Eklemek istediğiniz bir şey var mı?" sorusuna karşılık tutuklu sanık Enes Güran ise söyleyecek bir şeyi olmadığını belirtti. Avukat Nahit Eren’in, "Malatya’dan geldikten sonra Narin’in herhangi bir kıyafetine dokundun mu?" sorusuna Enes Güran, "Hayır." dedi.