EKONOMİ - 03 Nisan 2025 Perşembe 10:40

Ekonomi uzmanı boykotu yorumladı: "Boykot, Türk ekonomisine suikast ve darbedir"

A
A
A
Ekonomi uzmanı boykotu yorumladı: "Boykot, Türk ekonomisine suikast ve darbedir"

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Sosyal Politika Uzmanı Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, 2 Nisan boykotunun Türkiye ekonomisine ciddi zararları olacağını belirterek, tüm bunları Türk ekonomisine yapılmış bir darbe, suikast ve sabotaj olarak değerlendirdiğini vurguladı.


Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve ardından tutuklanması üzerine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, iktidara yakın şirketler ve medya kuruluşları için 24 Mart’ta boykot çağrısı yapmıştı. Özel’in 2 Nisan’da yapılan yerli ve milli ürünlerin boykot edilmesi yönündeki çağrısı ise ekonomi dünyası ve kamuoyunda tepkilere yol açmıştı. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, boykot çağrısını anlamanın mümkün olmadığını belirerek, "Bir ülkenin ekonomisinin yavaşlatılması, hiçbir tarafa fayda sağlamaz. Bir ülkede esnaf, üretici, sanayici yani her görüşten insan bulunmaktadır. 2 Nisan boykotu tüm tarafları etkileyecek bir boykot olarak değerlendirebilir. Özellikle bayram döneminde yavaşlayan ekonomik hal, bayram sonrasında esnaf ve üretici için ilk siftah olarak değerlendirilir. Fakat 2 Nisan’da esnafın böyle bir boykot ile karşılaşmasının esnaf açısından da hayret verici olduğunu düşünüyorum" ifadelerine yer verdi.



"Ülkenin milli bütünlüğü açısından ciddi bir tehlike ortaya çıkartabilir"


Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, bu durumun sosyal ayrımcılığa neden olabileceğini belirterek, "Boykot kelime anlamı olarak belli bir amacı gerçekleştirmek için amaç ile ilgili işletme, kurum, ülke ya da politik unsurları baskı altına almaktır. Son zamanlarda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından yapılan boykot çağrılarını ‘tüketim boykotu’ veya ‘ekonomik boykot’ olarak değerlendirebiliriz. Yurt içinde yerli işletmelerin siyasi görüş farklılıkları sebebiyle boykot edilmesi, çok tehlikeli bir sosyal ayrımcılığa sebep olur. Özellikle ilerleyen süreçlerde boykot derinleşerek mahallelere bile yansıyabilir. Mahallelerde o bakkal şu görüşte, şu bakkal şu görüşte, gibi ayrımcılıklara insanları götürebilir. Bu durum ülkenin milli bütünlüğü açısından ciddi bir tehlike ortaya çıkartabilir. 2 Nisan tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı tarafından insanların katılım yapması için duyurulan boykot çağrısını anlamak mümkün değildir. Bir ülkenin ekonomisinin yavaşlatılması, hiçbir tarafa fayda sağlamaz. Bunu istemenin de anlaşılır olduğunu düşünmüyorum" dedi.



"Emek savunuculuğu yapanların, bu boykot çağrısında bulunmaları anlaşılır gibi değildir"


Bir ülkede siyasi görüş farklılığı ile ekonominin tamamına boykot çağrısında bulunmak, sosyal ayrımcılığın fitilini yakabileceğini söyleyen Doç. Dr. Yüksel, "Emek piyasası türetilmiş talebe dayalı bir piyasadır. Mal ve hizmet üretimi ile emek talebi arasında doğrusal bir ilişki vardır. Mal ve hizmet üretimi durursa, emeğe yani çalışana olan talepte azalır. Özellikle emek savunuculuğu yapanların, bu boykot çağrısında bulunmaları anlaşılır gibi değildir. Tüm bunlar dikkate alınmadan 2 Nisan boykotunu, ‘Demokratik Hak’ gömleği ile pazarlamaya çalışılmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Tüm bunları Türk ekonomisine yapılmış bir darbe, suikast ve sabotaj olarak değerlendiriyorum. Bin bir emekle köyünde ürettiği ürünü, bayram sonrasında getirip pazarda satmak için saatlerini harcayan amcaların, teyzelerin ve emekçilerin hakkını bu boykot çağrısını yapanların ödeyebileceklerini düşünmüyorum. Bir ülkede siyasi görüş farklılığı ile işletmelere, markalara, kurumlara veya ekonominin tamamına genel olarak boykot çağrısında bulunmak, sosyal ayrımcılık ateşinin fitilini yakabilir" diye konuştu.



"Yerli ürünlere karşı yapılan boykotu anlamak mümkün değildir"


Yüksel, "Boykotun Türkiye ekonomisine mutlaka ciddi zararları olacaktır. Bunu rakam bazında söylemesek bile, ekonomi Türkiye’de artık davranışsal zemine oturdu. Mevcut durum insanların davranışlarını etkileyip sosyal ayrımcılığa sebep olacaktır. Ekonomik zarardan çok, belki de insanların sosyal ayrımcılığa yönelmesinin daha tehlikeli olduğunu ifade edebiliriz. Yerli ürünlere karşı yapılan boykotu anlamak mümkün değildir. Çünkü bir ülkede üretilen mal ve hizmet, o ülkenin değeridir. Bunları kim üretirse üretsin, hangi görüşte olursa olsun, bu ürünlere karşı yapılan boykot kararının doğru olmadığını ifade edebiliriz. Bunu isteyebilmek için bu ülkenin milletine düşman olmak gerekir. Bu durumun Cumhuriyet Halk Partisi tarafından uzatılmayacağını umut ediyorum. Durum uzatılırsa eğer, karşı blokta yer alan insanlar da aynı şekilde davranışlar sergilemeye başlayacaklardır. Türkiye’nin ekonomi ve sosyal siyasi durumu açısından sıkıntılı sürecin fitilini ateşleyebileceğini söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.



Ekonomi uzmanı boykotu yorumladı: "Boykot, Türk ekonomisine suikast ve darbedir"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Belediye başkanını ve korumasını öldüren sanık hakim karşısında: "Sadece ayaklarına ateş ettim" Kırıkkale’nin Balışeyh ilçesinde Belediye Başkanı Hilmi Şen ile korumasını tabancayla vurarak öldüren, 2 kişiyi de yaralayan tutuklu sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı. Öldürdüğü başkanın amcasının oğlu olan sanık, "Sadece ayaklarına ateş ettim" diyerek kendini savundu. Kırıkkale’nin Balışeyh Belediye Başkanı Hilmi Şen ile koruması Mikayil Çelikkol’u (41) öldüren, makam şoförü Koray Kaya (45) ve belediye personeli Ömer Şengül’ü de (42) yaralamaktan tutuklanan Erdem Çelebi Şen (37), ilk kez hakim karşısına çıktı. 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme", "kasten öldürme" ve "kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından hakkında dava açılan sanık Şen ile taraf avukatları, maktul Hilmi Şen ve Mikayil Çelikkol’un yakınları ile diğer mağdur ve müştekiler katıldı. Duruşmada ifade veren tutuklu sanık Şen, Belediye Başkanı Hilmi Şen’in 31 Mart 2024 seçimi döneminde kendisine işe alım sözü verdiğini ancak bu sözün yerine getirilmediğini iddia etti. Olay günü başkanla konuşmak istediğini belirten Şen, silahını yalnızca ayaklarına ateş etmek amacıyla kullandığını öne sürdü. Mahkeme başkanının "Konuşmaya giderken neden silah aldın?" sorusuna ise sanık, "Kolumu bacağımı kıracağını söylediği için korktum" cevabını verdi. Sanık Şen, olay anında öldürme amacıyla kendisine nişan almadığını savunarak, "Başkan silahını almak için sağ tarafından hamle yaptı. ’Bu beni vuracak’ dedim, ben de silahımı çektim, ayaklarına doğru ateş ettim. Başkan silahını gösterdi ama ateş etmedi. Olayın heyecanıyla ateş ettim ama hedefim ayaklarıydı. Daha sonra başkan yere yığılınca tabancasını aldım. Mikail de geldi, ona ’Seninle işim yok’ dedim. O da bana küfür etti. Ben nişan almadım, nasıl vurulduklarını bilmiyorum" dedi. Ayrıca sanığın olay öncesinde sosyal medyada yaptığı "Nefesinizi sökerim" ve "Bu saatten sonra senin canın yanacak" şeklindeki tehdit içeren paylaşımlar da duruşma dosyasına yansıdı. Sanığın eşi A.Ş. de ifadesinde açık bir husumet olmadığını ancak eşinin verilen sözün tutulmaması nedeniyle yıprandığını söyledi. Mikayil Çelikkol işe girdiği gün hayatını kaybetti Mikayil Çelikkol’un kardeşi D.Ç., olayın ağabeyinin işe başlamasından kısa süre sonra gerçekleştiğini söyleyerek şikayetçi oldu. Yaralanan makam şoförü Koray Kaya ise, doğrudan hedef alındığını ifade ederek, kaçarken kolundan yaralandığını söyledi. Olaydan 10 gün önce sanığın maktul Başkan Şen ile belediye makamında görüştüğünü anlatan Kaya, sanıktan şikayetçi olduğunu belirtti. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 12 Mayıs’a erteledi. "Sanığın cezai sorumluluğunu azaltan haller başlığı altında düzenlenen müesseselerin hiçbirinin sanık üzerinde gerçekleşmediği kanaatindeyiz" Öldürülen Belediye Başkanı Hilmi Şen’in avukatı Şamil Kaya, yaptığı açıklamada sanığın cezai sorumluluğunu azaltacak herhangi bir durumun bulunmadığını belirterek, süreci takip ettiklerini ifade etti. Avukat Kaya, "Halihazırda eksik ifadeler ve duruşmaya katılamayanlar var. Eksikler bu süreçte tamamlanacak. İlk duruşma için huzurda alınan ilk ifadelerde gördük ki sanığın cezai sorumluluğunu azaltan haller başlığı altında düzenlenen müesseselerin hiçbirinin sanık üzerinde gerçekleşmediği kanaatindeyiz" diye konuştu.