ÇEVRE - 23 Mart 2025 Pazar 15:29

Siirt’te bahar ve kış aynı anda yaşandı

A
A
A
Siirt’te bahar ve kış aynı anda yaşandı

Cemrelerin düşmesiyle beraber soğuk hava yerini sıcak havaya bıraktı. Siirt’in Eruh ilçesinde aynı anda iki mevsim yaşandı.


Mart ayında mevsim normalleri üzerine çıkan sıcaklıklar ile erken uyanarak çiçek açan ağaçların üzerine kar yağdı. Siirt’in Eruh ilçesinde Mart ayında birden soğuyan havayla birlikte kent güne kar yağışıyla uyandı. Aşırı sıcaklar nedeniyle erken çiçek açan ağaçların üzerine düşen kar, renkli görüntüler oluşturdu.



Siirt’te bahar ve kış aynı anda yaşandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Konaklı Arıtma Tesisi’ne 200 milyon TL’lik yenileme çalışması Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü, Alanya-Konaklı Arıtma Tesisi’nde iyileştirme ve rehabilitasyon çalışması gerçekleştiriyor. Bu çalışmayla tesisin kapasitesi iki katına çıkarılacak. Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü, atık su arıtma altyapısının ve tesislerin standartlarını yükseltmeye yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda Alanya Konaklı Atıksu Arıtma Tesisi’nde kapsamlı bir iyileştirme ve rehabilitasyon çalışması gerçekleştiriliyor. Alanya’nın atık su arıtma hizmetinde kritik öneme sahip olan tesiste, kötü kokuya neden olan ön arıtma ünitesi de koku giderme sistemleri ile donatılarak modernize ediliyor. KDV ve fiyat farkı dahil yaklaşık 200 milyon TL’ye mal olması beklenen Alanya Konaklı Atıksu Arıtma Tesisi’nin yenileme çalışmasının, Ağustos ayında tamamlanması hedefleniyor. Yapısal sorunlar tespit edildi ASAT Genel Müdürlüğü Atık Su Arıtma Dairesi Başkanı Murat Mert Otuzaltı, Alanya’da bulunan ve 2007 yılında inşa edilen Konaklı Atık Su Arıtma Tesisi’nin, 2014 yılında Büyükşehir Yasası ile Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü’ne devredildiğini belirtti. Devir sonrası tesiste bulunan iki havalandırma havuzunda yapısal sorunlar tespit edildiğini kaydeden Otuzaltı, bu sorunlar nedeniyle bir havuzun hiç kullanılamadığını, diğer havuzun ise yarı kapasiteyle çalıştığını söyledi. Konaklı Arıtma Tesisi’nde kapsamlı yenileme 2020 yılında sorunlu havalandırma havuzunun ASAT tarafından yıkılarak yeniden inşa edildiğini söyleyen Otuzaltı, Alanya’da yaşanan depremler nedeniyle diğer havuzun da deforme olarak kullanılamaz hale geldiğini belirtti. Yenileme çalışmalarını başlandığını belirten Otuzaltı bu çerçevede yapılacak çalışmaları şöyle anlattı: "Kullanılamaz durumdaki havuz yıkılarak yeniden yapılıyor. Günlük 30 bin metreküp kapasiteye sahip olan tesis, şu an yapısal sorunlar nedeniyle günlük 15 bin metreküp kapasiteyle çalışmaktadır. Ocak ayında başlanan çalışmaların Ağustos ayında tamamlanmasını planlıyoruz. Ayrıca bu süreçte havalandırma havuzunun tüm elektromekanik ekipmanları, hava hatları, difüzörler, blowerler ve mikserler yenilenecek. Tesiste kötü kokuya neden olan ön arıtma ünitesi de koku giderme üniteleri ile donatılarak iyileştirilecektir."
Çanakkale "HisTroy" Milano Absurd Film Festivali’nden ödülle döndü Senaryosunu Troya Müze Müdürü Rıdvan Gölcük’ün kaleme aldığı, yönetmenliğini ve yapımcılığını Ülkü Sönmez’in üstlendiği "HisTroy" adlı film, İtalya’nın Milano kentinde düzenlenen Absurd Film Festivali’nde Mansiyon Ödülü’ne layık görüldü. "HisTroy", kelime oyunuyla başlayan ve Troya’nın tarihini alışılmışın dışında bir perspektifle ele alan bir yapım. Antik destanlar, arkeoloji ve popüler kültür hayalleri iç içe geçiren film, Troya Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük’ün sahadaki deneyiminden beslenerek, tarihin katmanlarını mizah ve şiirle alakalı yeniden yorumluyor. Homeros’un günümüzde Troya Kazı Evi’nde İlyada’yı yazmaya devam etmesi, Aeneas’ın Roma’ya yolculuğunu bir turistin tişörtünden ilham alarak minibüsle gerçekleştirmesi gibi sahneler, izleyiciyi tarihle modern zamanlar arasında keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Troya Örenyeri ve Troya Müzesi’nde çekilen film, antik atmosferle modern sinema tekniklerini birleştiriyor. Homeros’u Hakan Kumuk, Vergilius’u Uğur Akgün ve Aeneas’ı Anıl Imaca’nın canlandırdığı yapım, karakterlerin tarihi figürlerle günümüz insanı arasındaki köprüyü absürd bir dille kurmasıyla öne çıkıyor. Yanı sıra filmde, Troya Örenyeri’ndeki tahta atın içinde Troya Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük, Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan ve Arkeolog Fecri Polat, mitolojinin arkeolojik izlerle buluştuğu ve ikonik Troya hayaline evrilen katmanları tartışarak tarihin farklı katmanlarını bir araya getiriyor. Yönetmen ve Yapımcı Ülkü Sönmez, "HisTroy, benim için tarihin katı kurallarını sinemanın büyülü gerçekçiliğiyle eritme denemesiydi. Rıdvan’ın senaryosu, Troya’yı bir arkeoloji alanı olmaktan çıkarıp, içinde yaşayan bir karaktere dönüştürdü. Bu projede, Homeros’u kazı evinde laptop başında hayal etmek ya da Aeneas’ı bir minibüs yolcusu olarak çekmek, sadece absürd bir mizah değil, aynı zamanda tarihin ne kadar ’şimdi’de var olduğunu göstermek içindi. Rıdvan’ın hem Troya Müzesi Müdürü hem de senarist olarak bu projeye katkısı benzersizdi. Onun tarihi derinlikle kurduğu bağ, setteki her karede hissediliyordu. Örneğin, kazı başkanı ile arkeolojik buluntuları tartışan Homeros ya da Troya Örenyeri’nde Vergilis’u modern bir yazar gibi konumlandırmak. Bu hayaller, geçmişle bugün arasında sürekli bir diyalog kuruyor. Bu filmi çekerken en büyük ilhamım, Troya’nın topraklarının bize fısıldadıkları oldu. Orada hissettiğimiz ruh, senaryodaki absürdlüğü bile gerçekçi kıldı. Hakan Kumuk, Uğur Akgün ve Anıl Imaca gibi yetenekli oyuncularımız da bu dengeyi sağlamak için inanılmaz bir emek verdi. Mesela, Homeros’u canlandıran Hakan’ın, destan yazarken takındığı o ’şaşkın dahice’ ifade, karakteri bir efsaneden çok sanki komşumuz olan bir yazara dönüştürdü. Milano’daki ödül, sadece bir jüri kararı değil; evrensel bir hikâye anlatma cesaretinin sonucu. İzleyicilerin gülümserken bile Troya’nın ruhunu hissettiğini bilmek, bu yolculuğu anlamlı kılıyor. HisTroy, bana göre, tarihin tozlu sayfalarını değil, insanlığın hiç bitmeyen masalını anlatıyor" dedi. Senarist ve Troya Müze Müdürü Rıdvan Gölcük ise, "’HisTroy’, benim için yalnızca bir senaryo değil, Troya’nın binlerce yıldır sessizce akan zamanını bugünün diliyle konuşturma çabasıydı. Tarih, bizden çok uzakta duran sararmış sayfalar değil; hayal gücümüzle dokunduğumuzda absürd, komik bir şekilde yeniden hayat bulan bir gerçeklik. Bu filmde, Homeros’u kazı evinde not defteriyle, Aeneas’ı ise Roma’ya giden bir minibüste hayal ettim. Çünkü Troya’nın hikayesi, insanlığın kolektif hafızasında; onu anlatmanın yolu da kuralları esnetmekten, hatta kırmaktan geçiyor. Milano’da aldığımız bu ödül, yalnızca bir başarı değil, cesaretin ve özgünlüğün taçlandırılması. Jürinin bu ’çılgın’ bakış açısını benimsemesi, sanatın sınırları olmadığını bir kez daha kanıtlıyor. Ülkü Sönmez’in vizyoner yönetmenliği, Hakan, Uğur ve Anıl’ın performansları olmasaydı, bu hikâye beyazperdede bu denli güçlü yankılanamazdı. Troya’nın topraklarında çektiğimiz her kare, bize antik kahramanların ruhunu hissettirdi. Bu proje, tarihe saygı duruşundan çok, onunla dans etmek üzerine kuruldu. İnanıyorum ki HisTroy, izleyenlere ’tarih’ denen labirentte kaybolmanın ne kadar keyifli olabileceğini gösterecek" diye konuştu. Her yıl Milano’da düzenlenen festival, sıra dışı anlatımları ve deneysel sinema örneklerini destekleyen bir platform olarak biliniyor. Film, Nisan ayında İtalya’da izleyiciyle buluşacak.
İzmir Erken boşalmanın tedavi süresi kısalıyor Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her 5 erkekten biri yaşamının belli döneminde erken boşalma sorunu yaşıyor. Cinsel tatmin eksikliğine yol açarak psikolojik ve sosyal sorunlara neden olabilen hatta boşanmalara sebep olan bu durum, artık kısa süren bir operasyonla tedavi edilebiliyor. Son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan SDN ameliyatıyla, erkek cinsel organındaki aşırı hassas sinirler kontrollü bir şekilde kesilerek erken boşalma sorunu büyük oranda tedavi edilebiliyor. Erkeklerde en sık rastlanan cinsel işlev bozukluğunun erken boşalma sorunu olduğunu belirten Can Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Uygar Miçooğulları, bunun stres, hormonal dengesizlikler veya nörolojik faktörlerden kaynaklanabildiğini, fizyolojik duyarlılık ve genetik yatkınlık gibi faktörlerin de süreci etkileyebildiğini söyledi. Miçooğulları, birçok farklı nedene bağlı gelişen erken boşalma rahatsızlığı, tedavi edilebilen cinsel işlev bozukluklarından biri olduğunu belirterek son yıllarda yaygınlaşmaya başlayan SDN (selektif dorsal nörotomi) ameliyatının, yaşanan bu soruna karşı uygun hastalara yapıldığında boşalma süresini yüzde 90 oranında uzadığını ifade etti. Geleneksel yöntemler yetmeyebiliyor Doç. Dr. Uygar Miçooğulları, erken boşalma sorununda cinsel terapi, ilaç tedavisi ve davranışsal yöntemler gibi geleneksel yaklaşımların, etkili çözümler sunsa da bazı durumlarda yetersiz kalabildiğine değinerek, şu bilgileri verdi: "Geleneksel yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda ve uygun hastalarda SDN ameliyatı öneriyoruz. Ortalama 20 dakikalık bir operasyonla, lokal anestezi altında, penis sinirlerindeki aşırı uyarılmaya neden olan sinir lifleri, özel bir yöntemle kesiliyor ve böylece boşalma refleksinin kontrolü sağlanıyor. Hasta aynı gün taburcu oluyor ve cinsel aktiviteye dönüş, birkaç hafta sonra gerçekleşebiliyor. Başarı oranı yüksek, komplikasyon riski ise düşük. SDN ameliyatları ile ilgili literatürdeki yeni çalışmalar da umut vadediyor." Tedavide kişinin durumuna göre karar veriliyor Ameliyatın, geleneksel yöntemlerden sonuç alamayanlar için uygun olduğuna değinen Miçooğulları, şunları kaydetti: "İlaç tedavileri gibi bazı yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda kişinin durumuna göre penis başı dolgusu veya gibi ileri düzey seçenekler sunuluyor. Penis başı dolgusu klinik şartlarında uygulanabilen, hızlı ve etkili bir yöntemdir. Beş dakika gibi oldukça kısa bir sürede gerçekleştirilen tedaviyle bölgede hissiyatın azaltılması sağlanır. Doğru hasta seçimi, deneyimli bir cerrahi ekip ve multidisipliner bir yaklaşımla uygulanan penis başı dolgusu ve SDN ameliyatı, bireylerin cinsel sağlıklarını iyileştirerek, yaşam kalitelerini artırabilir."
Samsun ’Kalın bağırsak kanserleri erken evrede teşhis edildiğinde büyük ölçüde tedavi edilebiliyor’ Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Tıp Fakültesi, Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. İsmail Alper Tarım, "Kalın bağırsak kanserinde hastaların yüzde 70’i ileri evrede doktora başvurmakta, tanı geciktiğinden tedavi hem hasta hem hekim için zorluklar içerebilmektedir. Bunun yanında erken evrede teşhis edildiğinde büyük ölçüde tedavi edilebilir bir hastalıktır" dedi. OMÜ Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. İsmail Alper Tarım, kolorektal kanser farkındalık ayında vatandaşları uyardı. Tarım yaptığı açıklamada, "Kolorektal kanserler, yani kalın bağırsak kanserleri dünyada ve ülkemizde yaygın görülen kanser türlerindendir. Tüm dünyada en sık görülen üçüncü kanser tipidir. Kalın bağırsak kanseri hastalarının çoğunluğu 50 yaşın üzerindedir. Hastaların yüzde 70’i ileri evrede doktora başvurmakta, tanı geciktiğinden tedavi hem hasta hem hekim için zorluklar içerebilmektedir. Bunun yanında erken evrede teşhis edildiğinde büyük ölçüde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Kalın bağırsak patolojileri henüz kanser öncesi dönemde erken evrede tespit edilerek basit tedavi yöntemleriyle kanser sıklığı ile kansere bağlı ölümleri azaltılabilir" diye konuştu. "Düzenli tarama mutlaka yapılmalı" Gerek yaşam kalitesini arttırdığı gerekse yaşam süresini uzattığı bilindiğinden, kalın bağırsak tarama programı Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen kanser tarama programları içerisinde yer aldığını belirten Tarım, "Kalın bağırsak kanseri taraması dışkıda gizli kan testi ve kolonoskopi ile yapılmaktadır. Özellikle 50 yaş üzeri insanlarımıza her 2 yılda bir gaitada gizli kan testi ve her 10 yılda bir kolonoskopi yapılması kalınbağırsak kanserinin erken tanısı için hayati önem içermektedir" şeklinde konuştu. "50 yaş ve üzeri olanlar dikkat" Kanser taramalarının en önemli bileşenlerinden birinin farkındalık çalışmaları olduğunu söyleyen Doç. Dr. Tarım şunları söyledi: "Mart ayı, ’kolorektal kanser farkındalık ayı’ olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kabul edilmiş olup bu süre boyunca çeşitli etkinliklerle konuya ilişkin farkındalık oluşturulmaya çalışılmaktadır. Tarama testleri mutlaka yapılmalı. 50 yaş ve üzeri insanlarımızın aile hekimlerine başvurarak Kalın bağırsak kanserleri için tarama testlerini yaptırmaları konusunda hassasiyet göstermelerini öneririm. Posalı gıdaların az tüketilmesi, sigara ve alkol kullanımı, hazır gıda tüketiminin özelliklede fazla miktarda işlenmiş (sosis, salam ve benzeri) veya işlenmemiş kırmızı et (sığır, kuzu, karaciğer ve benzerleri) tüketimi yaygınlaşmasıyla kalın bağırsak kanserleri genç yaşta çokça görülmeye başlanmıştır. En önemli şüphe uyandırıcı bulgusu büyük abdest esnasında kan görülmesi ve aniden ortaya çıkan bağırsak düzensizlikleridir. Bu tarz şikayetleri ortaya çıkanların yaşı ne olursa olsun hekime başvurup taramaya tabi tutulması gerekir."